Etiket: Google

  • İşte ikinci bedellide yaş sınırı

    Askerlik Kanunu’nda değişiklik yapılmasını içeren yasa teklifinde yaş sınırıyla ilgili kapsamın genişlemeyeceği öğrenildi.

     

    Bedelli askerlikte 30 olan yaş sınırı ikinci fırsatta da değişmeyecek.

     

     

    Bedelli askerlikte ilk fırsatı kaçıranlar için yeni yıl sürprizi niteliğindeki yasa teklifi dün Meclis Başkanlığı’na sunulmuştu.Meclis’te, verilecek bir önerge ile 30 olan yaş sınırının düşürülebileceği tartışılıyordı.

    Başbakan Erdoğan, bugün yasa teklifini hazırlayan AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile bir görüşme yaptı.

    Teklifle ilgili son durumun konuşulduğu görüşmede Erdoğan’ın, 30 yaşın aşağı düşürülmemesi konusunda kesin talimat verdiği öğrenildi.

     

    30 BİNE TAKSİT YOK 
    Erdoğan, Turan’a 30 bin lira olan bedelin de tek seferde ödenmesi konusunda görüş bildirdiği öğrenildi.

    Teklif, Askerlik Kanunu’nda değişiklik yapılmasını içeriyor. Yasaya bir geçici madde eklenerek, bedelli askerlik hizmeti kapsamında başvuruda bulunanlardan; bedelin ikinci taksitini herhangi bir nedenle yatıramayanlar ile şartları taşıdığı halde hiç başvuruda bulunmamış olanlardan, düzenlenmenin yürürlüğe giriği tarihten itibaren bir ay içerisinde kalan miktarı veya tamamını ödeyenler temel askerlik eğitimine tabi tutulmaksızın askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılacak.

     

    2 MİLYAR KAZANDIRDI
    İlk bedelli askerlik yasasından yararlanmak için 69 bin 818 kişi başvurmuş, 2 milyar dolar gelir elde edilmişti.

  • ”Said Nursi Hz. Muhammed’in öz torunudur”

    Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bediüzzaman Said Nursi’nin anne soyunun İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in torunlarından Hz. Hüseyin’e, baba soyunun ise Hz. Hasan’a dayandığını arşiv belgeleriyle ispatladığını açıkladı.

     

    Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osmanlı Araştırmaları Vakfı işbirliğiyle, İstanbul WOW Otel Center’da, Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram ve Mehmet Fırıncı’nın katıldığı basın toplantısında, 35 yıllık bir çalışmanın sonucunda ulaştıklarını belirttiği Bediüzzaman Said Nursi’nin ayrıntılı soy ağacını katılımcılarla paylaştı.

     

    Akgündüz, zekat almaları yasak olan, ”ehl-i beyt”, ”sadat”, ”evlad-ı resul” gibi isimlerle anılan Hz. Muhammed’in, Hazreti Ali ve Fatıma’nın evliliğinden devam eden soyundan gelenlere, Osmanlı’nın büyük önem verdiğini hatırlattı.

     

    Özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren Osmanlı Devleti’nin, Peygamber soyundan gelen kişilerin işlerine bakması için, ”bakan” statüsünde ”nakib-ül eşraf” ismi verilen görevlinin tayin edildiğini açıkladı. Bu kişilerin ”seyit ve eşreflerin” askerlikten ve bazı vergilerden muaf tutulması için isimlerini kaydettiğini ifade eden Akgündüz, sözlerine şöyle devam etti:

     

    ”Bediüzzaman Hazretleri’nin mübarek neslini Osmanlı Arşivleri ve İstanbul Müftülüğü’nde bulunan Nikabet-ül Eşraf belgeleri arasında bulmaya çalıştık. Bitlis ve Hizan’daki nüfus ve tapu kayıtlarını tamamen inceledik. Ancak istediğimiz neticeye ulaşamadık. Daha sonra bir ara Bitlis’in de Musul’a bağlı kaldığını hesaba katarak ve de Osmanlı döneminde mevcut nakib-ül eşrafların aynen devam ettiğini öğrenerek himmetimizi Irak’a çevirdik. Kıymetli kardeşim Adnan Budak Bey’in de gayretleriyle Üstad’ın şeceresi ile belgeye aylar sonra Üstad’ın dedelerinin mezarlarının bulunduğu Sincar’a bağlı Hıyal köyü yakınlarında oturan tarih araştırmacısı Dr. Mahmud Said Bey vasıtasıyla ulaştık. Osmanlı arşiv belgeleri ve özellikle Tapu Tahrir kayıtlarıyla teyit edilen bu şecerenin yazılış tarihi 1935’lere varmaktadır. Yaptığımız araştırmalar sonucunda Bediüzzaman Said Nursi’nin baba tarafından Abdülkadir Geylani’nin torunu Hazreti Hasan’ın neslinden ve şerif olduğunu ortaya çıkardık. Diğer taraftan da annesi tarafından Hazreti Hüseyin neslinden seyyit olduğu ortaya çıkmıştır.”

     

    İddialarının tümünün belgeli olduğunu ifade eden Akgündüz, belgeli olmayan hiçbir konuya kitaplarında yer vermediğini ifade etti.

    – ”Osmanlı terminolojisinde Bediüzzaman seyyit değil, şeriftir” –

    Said Nursi’nin neden seyyit olduğunu açıkça söylemediğine ilişkin soruyu Akgündüz, şöyle cevapladı:

    ”Bediüzzaman şahsiyetini çürütmüş, iman ve Kur’an-ı Kerim hakikatlerini her zaman zirveye yükseltmiştir. ‘Ben bir kuru çubuk hükmündeyim, şahsıma yönelmeyin, benim tercümanı olduğum Kur’an’ın hakikatlerine yönelin’ dediğine ağabeyler şahittir. Bir nokta daha var: ‘Ben seyyit olduğumu bilmiyorum’ diyor. Doğrudur. Genel manada seyyit deyince Hasan ve Hüseyin’in torunlarına deniyor. Ama Osmanlı terminolojisinde Bediüzzaman seyyit değil, şeriftir. Çünkü anne tarafından gelen seyyitlik kabul edilmiyor. Abdülkadir Geylani de öyledir. Baba tarafından şeriftir, annesi seyyittir ama genel anlamda ‘seyit denilir mi?’ elbette ki denilir. Bir de çok önemli hadise, Bediüzzaman bunu kamuya açıklamamıştır. Çünkü kendisine bir kısım makamlar isnat edip, hükümet zaten mahkemeler başında, 30 sene sürgünden sürgüne gönderilmiş, bunu ortaya çıkarmamıştır. Ancak talebelerine de hakikati söylemekten asla geri durmamıştır. En önemli şahidimiz Hulusi Yahyagil Ağabeyimiz. Bu üstadın 1 numaralı talebesidir, ‘Kardeşim sen de ben de seyyitlerdeniz’ demiştir.”

     

    -”Nursi, Kürt müydü?” –

    Prof. Dr. Akgündüz, ”Said Nursi Kürt müydü? Bunu net olarak söyleyebilir misiniz?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı:
    ”Bediüzzaman Hz. Muhammed’in özbeöz torunudur. Hem Hazreti Hasan’ın torunu olması hasebiyle şerif, hem Hazreti Hüseyin’in torunu olması münasebetiyle seyyittir. Kürtlük konusunu soruyorsanız şuan Siverek’te yaşayan ve özbeöz Kayı boyundan olan ‘Kara Keçilililer’ ne kadar Kürt ise, Bediüzzaman da o kadar Kürt’tür. Yani Bediüzzaman Kürtçe konuşulan bir köyde doğmuştur. O dili konuşarak büyümüştür. Normal olarak o dilin yayılması için teşviklerde bulunmuştur ama evlad-ı resul olmasına bu mani değildir.”

     

    Said Nursi ile ilgili çalışmalarını sürdüreceğini ifade eden Akgündüz, bir gazetecinin ”Mehdiyet meselesinde ne dersiniz?” sorusuna ise ”Onun için ayrı bir basın toplantısı gerekir” şeklinde cevap verdi.

     
    -Said Nursi’nin talebeleri-

    Basın toplantısının sonunda Bediüzzaman Said Nursi’nin talebeleri de düşüncelerini paylaştı.

    Abdullah Yeğin, Kur’an-ı Kerim’in ”İman edenler kardeştir” dediğini ifade ederek, ”Türkçülük, Kürtçülük, Arapçılık siyasilerin uydurmasıdır. Bu ırkçılığı uyandıran kimdir? Avrupa değil mi? Bizi müstemleke yapmaya çalışanlar değil mi? Bizi birbirimize düşman etmek istiyorlar. Bizler Allah’ın kuluyuz, Müslümanız. Irkçılığa kulak asmayız. Bunu akıl böyle ilan eder, iman böyle ilan eder” ifadelerini kullandı.

     

    Hüsnü Bayram ise Akgündüz’ün yaptığı çalışmayı takdir ettiğini belirtti.
    Mehmet Fırıncı ise ”Risale-i Nur zaten bize kim olduğunu anlatıyordu. Akgündüz Hocamız’ın bu çok meşakkatli çalışmayı ortaya koyması her türlü takdirin üzerindedir” dedi.

  • Palandöken’in büyük sınavı

    Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk: ”Kış turizminde iddialıyız. Rakiplerimiz Fransa, İtalya, İsviçre ve Avusturya. Bu ülkelerle yarışıyoruz. Zor bir rekabet ama sonunda biz kazacağız.

     

    Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, kış turizminde iddialı olduklarını belirterek, ”Rakiplerimiz Fransa, İtalya, İsviçre ve Avusturya. Bu ülkelerle yarışıyoruz. Zor bir rekabet ama sonunda biz kazacağız” dedi.

     

     
    Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her sezonda olduğu gibi bu kış sezonunda da turizmde iddialı olduklarını belirterek, bu yılki farklarının işletici olarak kayak federasyonu değil de artık Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün bu sorumluluğu aldığını söyledi.

     

     

    Tesislerin, Valilik koordinasyonunda işletileceğini anlatan Öztürk, şunları kaydetti:

    ”Palandöken, Konaklı, Kandilli ve Kayakla Atlama Kulesi’ni ilk kez Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü işletecek. Bunun ilk kez yapılması normaldir, çünkü bu tesisler ilk kez geçen yıl hizmete girdi. Geçen sene tesisleri başka bir federasyon işletti, bu yıl da bize verildi. Dolayısıyla ilkliği oradan geliyor. Bu tesisler eskiden yoktu, Kandilli yoktu, Atlama Kulesi yoktu, Konaklı yoktu. Bir tek Palandöken vardı. O da bu şekilde bir tesis değildi. Dolayısıyla bu sene biz bunu ele aldık. Başlarken tabii bir zaman kayması oldu. Bu ekim ayında olsaydı daha uygun olabilirdi ama bu açığı kapatacağız.”

     

    Palandöken’de kayak sezonunun açıldığını anımsatan Öztürk, özellikle Konaklı’da suni kar sistemini devreye soktuklarını, Atlama Kulesi’nde ise bir problemin olmadığını, tesisin çalıştığını belirtti.

     
    Ukrayna’dan, Polonya’dan gazeteci ve tur operatörlerinin hafta sonu kente geleceğini belirten Öztürk, şöyle devam etti:
    ”Ukrayna’dan 20 kişilik heyet gelecek. Polonya’dan da gelecekler. Ocak ayında ise Avusturya’dan tur operatörü gelecek. Bunlar keşif amaçlı burayı düşünen heyetler. Yani biz onların farkındayız, onlar da bizim farkımızda. Daha doğrusu bizi fark ettiler. Gerçekten biz tanıtım konusunda daha yapacağımız çok şey var. Yeterli olduğunu hiçbir zaman söyleyemem. Hem imkan bakımından hem de zaman lazım bu iş için. Ama kesinlikle fark edilen bir yerdir Erzurum.”

     

    -”Fiyatta avantajlı olmalıyız”-

    Erzurum’da turizmden daha önemli ve üzerinde durulacak başka bir alanın olmadığına dikkati çeken Öztürk, ”Biz eğitimde alacağımızı, aşağı yukarı almaya yakınız. Belki bir iki üniversitemiz daha olabilir. Sağlıkta da öyle. Merkeziz, tıp fakültemiz var, bölge hastanemiz var. Şimdi şehir hastanesini yapıyoruz. Bunda yeterli bir düzeye geleceğiz. Bizim üzerinde oynayabileceğimiz en önemli şey kış turizmidir” dedi.

     
    Kente daha çok dışarıdan turist gelmesi için çalıştıklarını vurgulayan Öztürk, ”Ülkemizde kış sporları yapan, bununla uğraşan nüfusumuz sınırlı. Bunu biliyoruz. O halde komşu ülkelerimizle bu işi yürütmemiz gerekiyor. Oralarda da ekonomik sorunlar var. Biraz krizli bir zamandayız. Yani bizim kontrol edemediğimiz bir durum” dedi.

     

    Palandöken’in rakiplerinin dünya ülkeleri olduğunu vurgulayan Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:
    ”Dünyada 46 önemli kayak merkezi içerisinde biliyorsunuz 18’inciyiz. Bu görünürlüğümüzü, bilinirliğimizi artırıyor. Bizim gayretlerimizi artırmamızı sağlıyor ama rakiplerimiz de dünya ülkeleri. Rakiplerimiz Fransa, İtalya, İsviçre ve Avusturya. Bu ülkelerle yarışıyoruz. Zor bir rekabet ama sonunda biz kazacanağız. Çünkü Türkiye’de bu kadar kompleksin, tesisin bir arada olduğu tek yer Erzurum. Bazıları sadece Erzurum’da var. Atlama Kulesi, biatlon alanları gibi. Bir Rus turist, ‘Avusturya’ya mı, yoksa Türkiye’ye mi gitsem’ diye tercihte kalıyor. Muhakkak fiyatta avantajlı olursak, ancak bizi tercih edecektir.’

  • Arınç’a suç duyurusu

    Vajinasından bahsetmesinden utandığını söyleyen Başbakan Yardımcısı Arınç hakkında suç duyurusunda bulunan CHP’li Nazlıaka, “Bu tüm kadınların artık yeter çığlığıdır” dedi.

     

    CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasında TBMMGenel Kurulu’nda yaşanan “vajina” tartışması adliyeye taşındı. Nazlıaka, Arınç hakkında, “cinsel taciz, hakaret ve halkın bir kesimini cinsiyeti nedeniyle aşağılamak” suçlarından 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açılması istemiyle suç duyurusunda bulundu.
    Nazlıaka, dün beraberinde CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP İstanbul Milletvekilleri Nur Serter ve Binnaz ToprakÇankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ve çok sayıda kadın örgütü üyesi ile birlikte Ankara Adliyesi’ne geldi.
    Burada bir basın açıklaması yapan Nazlıaka, daha sonra Arınç hakkındaki suç duyurusudilekçesini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdi. Nazlıaka’nın avukatı Hülya Gülbahar tarafından hazırlanan suç duyurusu dilekçesinde, özetle şu görüşlere yer verildi:

     

    ‘Namussuz kadın damgası’
    “Arınç, ‘bana bakılıyor’, ‘ben mahçup bir insanım’, ‘her defasında bana bakabilir’ gibi sözlerle Nazlıaka’nın kendisini ‘bir erkek olarak cinsel anlamda’ beğendigi için baktığını ısrarla ve tekrar iddia etmektedir. Bu gerçek dışı iddia açık bir hakarettir. Kendisi ile (ve kendisi istemedigi halde) ‘flört ediyormuş’ havası yaratmaya çalışarak kişilik haklarına ağır bir saldırıda bulunmuştur. ‘Evli ve çocuklu kadın olduğu halde… vurgularıyla da, kamuoyu önünde, uluorta erkeklerle flört eden, meclis kürsüsünde bile cinsellik düşünen, ‘iffetsiz’, ‘namussuz’ bir kadın olarak damgalanmaya çalışılmıştır.
    Arınç, Vajina kelimesini kişiselleştirip, Nazlıaka’ya atfederek bir kez daha hakaret etmiş ve onu aşağılamaya çalışmıştır… Kadını cinselliğe ve cinsel organa indirgeyen ve kadın cinsel organının tek işlevinin de cinsellik olduğunu ve bunun da utanılacak, gizlenecek, kimseyle konuşulmayacak bir ayıp olduğunu iddia eden ayrımcı bir yaklaşımdır.

    ‘Cinsel taciz var’
    Meclis içindeki ve dışındaki, kamuoyu önünde söylenen tüm sözler ve tavırlar, açık bir psikolojik şiddettir. Arınç, bir silsile şeklinde, süreklilik arz edecek boyutta Nazlıaka’yı kadınlığı üzerinden aşağılamaya çalışmış, küçük düşürücü sözler sarfederek hakaretlerde bulunmuş, psikolojik ve sözlü siddet uygulamıştır. Bunu yaparken, Nazlıaka’nın bir demecini çarpıtıp, Nazlıaka’nın cinsel organına atıflarda bulunarak ‘utanç duyulacak kadın’ imajı yaratmaya çalışmıştır.”

  • Yüzbinlerce kişi parasını geri alabilecek

    Otomotiv şirketlerinin her yıl yüz binlerce tüketiciden aldıkları 200 milyon TL’yi bulan haksız kazanca mahkeme ‘dur’ dedi.

     

    Motorlu araç satışında ‘Trafik tescil ücreti’ adı altında tüketiciden alınan 500 TL dolayındaki ücretin ‘haksız’ olduğunu hükmeden tüketici mahkemesi fazladan alınan paranın iadesi yönünde karar verdi. Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz, benzer durum yaşayan kişilerin bir yıllık süre içinde dava açabileceklerini söyledi.

     

    Habertürk TV‘nin haberine göre, hemen hemen tüm otomotiv markalarının yıllardır araç satın alanlardan aldığı ancak birçok kişinin peşine düşmediği konuyu tüketicilerden biri Ankara Tüketici Hakem Heyeti’ne taşıdı. Ankara 6. Tüketici Mahkemesi de davalı otomotiv şirketinin davacıdan 206.85 lirayı fazla tahsil ettiğine hükmederek tüketiciye iadesine karar verdi. MİLLİYET