Etiket: Göndermesi

  • Fettah Can popüler müziğine Bach göndermesi:

    Müzik dünyasında bestecilikten yorumculuğa geçen Fettah Can, müzik endüstrisinde para kazanmanın çok zor olduğunu söyledi.

    Müzik dünyasında bestecilikten yorumculuğa geçen Fettah Can, CRI TÜRK FM’de Michael Kuyucu’nun programına konuk oldu. Albümünün ikinci klip şarkısı “Olan Oldu Bize” ile başarısını pekiştiren Fettah Can, ilk solo albümünü aslında 18 yaşında iken hazırladığını, bu albümde Gülben Ergen’e verdiği “Yalnızlık” adlı bestesini de ilk kez seslendirdiğini ama bu albümü hiçbir zaman piyasaya çıkartmadığını söyledi. Fettah Can müzik dünyasından para kazanmanın çok zor olduğunu belirterek, “Eğer Bach Türkiye’de yaşasaydı çıldırırdı”dedi.

    Türk müzik endüstrisinde üreten müzisyenlerin fazla para kazanamadığını söyleyen Fettah Can, “Türkiye’de besteciler konforlu yaşamıyor, biz sadece bir defa para kazanıyoruz oda şarkıyı satarken. Bunu gençlere de söylüyorum; çok büyük hayaller kurmamalılar. Müzik endüstrisinde yaptığınız size çok büyük paralar kazandırmayabiliyor. Şu an özellikle mesela, müzisyenler için de besteciler için de sahneye çıkmıyorsa para kazanmak çok zor. Bir albüm yaptığımda hemen bana her şeyi verecekler şeklinde düşünmesinler, öyle bir dünya yok. Bu bana biraz kandırmaca gibi geliyor. Bir de televizyona çok aldanmasınlar, gördükleri şeylerin birçoğu gerçek değil. Bugün başarılı olduğunu düşündüğünüz herkesi aslında çok uzun zaman bu işlere emek verdiğini görebilirsiniz” dedi.

    Fettah Can, “Kimsenin kendini kimseden üstün görmeye hakkı yok, Bach ve Mozart yapacağını yapmış. Klasik müziğe baktığınız zaman kusur bulmanız çok zordur. Biz şimdi popüler müziğe hizmet ediyoruz, yaptığımız şeyin 100 yıl boyunca sevilmesini beklemek bence aptallık olur. Sonuçta bir dönemi var; 1 yıl çok severler, 5 yıl, hadi 20 yıl çok sevilsin; ama 100 yıl boyunca o klasik eserler gibi kalacağını düşünerek böyle cümleler kuruyor bazı arkadaşlarımız. Onlara da söylüyorum aslında. Müziğin çok kolay bir işmiş gibi gösterilmesine de karşıyım. Herkesin yapabileceği bir iş de değil. Özellikle yarışma programları bunun çok kolay bir işmiş gibi olduğu izlenimini yaratıyor. Bu iş aslında tek başına yapılan bir iş değil; çok ciddi ve doğru bir ekibin bir araya gelmesiyle oluyor. Bunlar da hem zaman ve hem para istiyor” dedi.

    Fettah Can, “Bugün Bach Türkiye’de yaşasaydı kahrolurdu, aç da kalabilirdi. Şu an duydukları şeyden çok mutlu olmazdı. Daha yakın zamana gelelim. Onno Tunç eğer yaşıyor olsaydı, şu an dinlediğimiz şarkıların formları çok değişik olurdu. Gerçekten iyi şeyler verdiler, güzel kapılar açtılar o adamlar. Kalsalardı, popüler müziğimiz biraz daha iyi olabilirdi. Bu işin içinde bir ticaret var. Çok güzel işler yapan; ama rakam olarak ne You Tube’da yüz binleri gören ne de CD satışları iki bini geçmeyen çok iyi müzisyen arkadaşlarımız var. Onlar iyi müzik yapıyorlar; ama kitlelere ulaştıramıyorlar müziklerini” dedi.

  • Canikli’den FETÖ’ye “Piyon” göndermesi

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “FETÖ terörist başı gibi bir piyondur” dedi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Samsun İl Temsilciliğinin “2023 Yılında Karadeniz’in Ekonomik Formu” konulu konferansına konuşmacı olarak katıldı. Gençler ağırlıklı bir çoğunluğa konuşan Canikli, FETÖ, DEAŞ, Kemal Kılıçdaroğlu ve 16 Nisan Referandumu hakkında açıklamalarda bulundu.

    Özelleştime alanında 80 milyar dolar gelir elde ettiklerinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Özelleştirme devlet politikası olarak 1986 yılına başladı. 1986 ile 2002 yılları arasında özelleştirme ile yaklaşık 110 tane devletin daha önce sahip olduğu büyük iktisadi kuruluşlar, büyük şirketlerin satışından elde edilen rakam 5 milyar dolardır. 2002 ile 2014 yılları arasında ise satışı yapılan 90 civarında devletin iktisadi kuruluşlarından elde edilen gelir 80 milyar dolardır. Aynı özelleştirme, aynı şirketler aşağı yukarı. Bir taraftan 110 şirketten elde edilen satış tutarı 5 milyar dolar, 90 şirketten elde edilen gelir 80 milyar dolar. Bu uzunca bir dönem Türkiye’nin ne kötü yönetildiğini yansıtan somut örneklerden biridir. Bunu bütün alanlara yansıtabilirsiniz” diye konuştu.

    “AK Parti hariç muhtıra yiyip de görevde kalan parti olmadı”

    Geçmişteki iktidarların muhtıra ile bile istifa ettiğini vurgulayan Nurettin Canikli, “Geçmişte muhtıra yiyip de görevde kalan hiçbir hükümet olmamış. 27 Nisan e-muhtırasına kadar. Ak Parti hükümetine kadar. Muhtırayı gören hükümet istifayı basmış, bırakmış gitmiş. Başarılı olamayınca vites yükseltildi. Gezi olayları bir sonraki aşamadır. Küresel ölçekli desteğin çok açık bir şekilde ortaya çıktığı, gizlemenin bir tarafa bırakıldığı teşebbüstür. Sonra benzer bir değerlendirme 17-24 Aralık hadiseleri için yapılabilir. Başarılı olamayınca, bu yönetim görevden uzaklaştırılamayınca 40 yıldan beri besledikleri en büyük piyonlarını devreye soktular. 15 Temmuz olayı esasında budur. Büyük umutlarla yetiştirdikleri en büyük piyonlarının sahneye sürülmesidir. Yine aynı amaç, hedef için. Bunlar Türkiye’yi 2002 yılı öncesine döndürülme çabasıdır. Ama onda da başarılı olamadılar” şeklinde konuştu.

    “FETÖ, terörist başı gibi güçlü bir piyondur”

    FETÖ’nün senaristler tarafından kullanılan güçlü bir piyon olduğunu ifade eden Canikli, “FETÖ’yü piyasaya sürmeden önceki bütün hamleleri organize ve planlı hamlelerdir. Türk siyasetinde Recep Tayyip Erdoğan’ı oyun dışına itmeyi hedefleyen planlı projelerdir. Son planlı proje FETÖ’nün devreye sokulmasıdır. Bu piyonu devreye sokan senaristler, FETÖ’nün 15 Temmuz kalkışmasında mutlaka sonuç bekliyorlardı. FETÖ, terörist başı gibi bir piyondur. Tıpkı PKK ve DEAŞ gibi. Güçlü bir piyondur. Özenle yetiştirilmiş, hain bir piyondur. Bu hamlenin son vuruş olduğunu düşünüyorlardı. Buradan sonuç alınamayacağını hiç hesaba katmamışlardı. Bunu bazı ülkelerin darbe girişiminden sonra ortaya koymadıkları tavır ve yaklaşımlarından anlıyoruz. Avrupa şoka girdi. Bu teşebbüs def edildikten sonra nasıl tavır alacaklarını bilemediler. Ellerini kollarını nere koyacaklarını bilemediler. Özgürlüklerin toprakları olarak lanse edilen Avrupa’nın milli iradeye yönelik bir kalkışma olduğunda buna muhatap olan ülkeye hemen her türlü desteği vermeleri beklenirdi. Seçimle gelmiş bir yönetimi, darbeyle devirmek isteyenlere karşı seçilmiş iradenin yanında durmaları gerekirdi. Ama biz bunlardan başlangıçta hiç böyle açıklamalar duymadık. Muhtemelen 15 Temmuz sonrası bütün konuşmalarını o darbe teşebbüsünün başarılı olması üzerine kaleme almışlardı. Şaşkınlıklarının nedeni budur” açıklamasında bulundu.

    “Kılıçdaroğlu, ‘Uçakta 2 pilot var diyor.’ Uçağı yöneten de kaptan pilottur, diğeri yardımcıdır”

    Kılıçdaroğlu’nun pilot benzetmesini basiretsizlik ve sığlık olarak nitelendiren Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “16 Nisan’da oylayacağımız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var. Eski sistemde çok başlılık var. Onu ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Çünkü bu sistem 2002 yılına kadar sürekli kavga ve kriz üretmiştir. Çünkü bu sistemde yönetimde aynı yetki hem Cumhurbaşkanına hem de Başbakana verilmiştir. Birinden biri farklı düşünürse kaos çıkar. Hükümet kurulamaz, karar verilemez. Bunlar geçmişte yaşandı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok. İcrai yetki tek bir kişide olur. Bu sistem baba oğlu birbirine düşürür. 16 Nisan’da Sayın Kılıçdaroğlu kusura bakmasın ama kaleye(Futbol tabiri anlamında) gönderilmesi için de bu sisteme ihtiyacı var. Yalanlardan dolanlardan bıktık artık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile alakalı olarak söylediklerinin hepsi yalan. Bir tanesi diyor ki bu sistem gelirse Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile hepiniz işten atılacaksınız diyor. Bunun gibi birçok yalan var. Vatandaşlarımız bundan etkilenebilir. Zaman zaman yanlışlıkla bazı gerçekleri söylüyor. Geçen yaptığı bir gaf yaptı. Cumhurbaşkanı 1 partiden Cumhurbaşkanı 1 partiden olursa çatışma çıkar diyor. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Başbakanımız, ‘Gemide tek kaptan olur’ demişti. Bugün o da diyor ki, ‘Uçakta 2 tane pilot var’ diyor. Şu basiretsizliğe ve sığlığa bakın. Bunu kendi modeli olarak gerekçe gösteriyor. Uçakta da kaptan bir tane. Son sözü söyleme yetkisi olan uçaktaki kaptan. Diğeri yardımcı. Cumhurbaşkanlığı sisteminde yardımcı çok zaten. Sıkıntımız o zaten aynı yetki birden fazla pozisyona veriliyor. Önemli olan bu çatışmaları içinde barındırmayan işleyebilen bir hükümet modelini hayata geçirmek ve yetkileri belirlemektir. Yaptığımız budur” ifadelerini kullandı.

    “DEAŞ şu anda ‘hayır’ kampanyası yapıyor”

    DAEŞ’in de ‘hayır’ kampanyası yürüttüğünü açıklayan Canikli sözlerini şöyle sonlandırdı: “DEAŞ şu anda ‘hayır’ kampanyası yapıyor. Çok açıktan yapmıyor ama istihbaratı bize geliyor. FETÖ zaten kampanyanın başını çekiyor. Kılıçdaroğlu, onlara siz biraz geri çekilin, sizin görüntünüz iyi değil diyor. Partisinin de görüntüsü iyi değil. Kendi partisini de piyasaya sürmüyor. Bu kampanyayı CHP’siz yürütüyor. CHP’nin kurumsal kimlik altında bir tane organizasyon yaptığını gördünüz mü? Propagandayı da kendi yapıyor.”

    Programa ayrıca, Samsun Valisi İbrahim Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, AK Parti Samsun Milletvekilleri Ahmet Demircan, Hasan Basri Kurt, Orhan Kırcalı, AK Parti Samsun İl Başkanı Muharrem Göksel, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Tekkeköy Belediye Başkanı Hasan Togar, Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı ve davetliler katıldı.

    Program ödül töreninin ardından sonlandı.

  • Terörist başı FETÖ’ye ‘Game Over FETÖ’ göndermesi

    Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan Cumhurbaşkanına Suikast girişimi davasında vatandaşlar darbecileri ellerindeki pankartlar ile protesto etti. Darbecilerin duruşma salonuna girişi öncesi ellerinde pankartlar ile darbecileri protesto eden vatandaşlar darbecilerin salona girişi esnasında slogan attı.

    15 Temmuz gecesi Marmaris’te Cumhurbaşkanına suikast girişimi davasında müşteki olarak duruşmaya katılan Ak Parti İl Başkanı Nihat Öztürk, “15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a suikast düzenleyen darbeci hainler bugün hesap vermeye başladılar. Onların bize tanımadığı adalet duygusunu biz onlara tanıyacağız. Türk yargısı önünde hesap verecekler. Yaptıklarının cezasını da çekecekler” dedi.

    AK Parti İl Başkanı Kadem Mete ise, “Türkiye hukuk devletidir. Vatanın bölünmez bütünlüğüne karşı yapılan suikastın failleri bugün hesap verecekler. O gün sokaklara inan vatandaş, bugün de katillerin yargılanması esnasında demokratik tepkilerini ortaya koyuyorlar. İnanıyorum Türk adaleti gerekli cezayı bu hainlere verecektir” dedi.

    Duruşma öncesi darbecileri protesto etmek için duruşma salonunun karşısında kendilerine yer ayrılan vatandaşlar ellerinde pankartlar ile FETÖ’nün suikast timini protesto etti. Vatandaşlar ellerindeki pankartlarda ‘Game Over FETÖ’, ‘We Know The Enemy’, ‘Hepiniz vatan hainisiniz’, ‘Öleceksek Vatan İçin Ölelim’, ‘İdam İsteriz’, ‘Vur vur inlesin, Pensilvanya Dinlesin’, ‘Asımın nesli darbecileri yendi’, ‘Paralelin kökünü kazıyacağız’, ‘Millet eğilmez, Türkiye yenilmez’ sloganları yer aldı.

    Muğla Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda başlayan Cumhurbaşkanına suikast girişimi davasında sanıkların kimlik tespitinin ardından duruşmaya ara verildi. Duruşma öğleden sonra suikast timinin başında yer alan Gökhan Şahin Sönmezateş’in ifadesi ile tekrar başlayacak.

  • Bakan Özlü’den referanduma ilişkin ‘diktatörlük’ göndermesi

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Referandumdan sonra diktatörlük geleceğine dair iddialar var. Diktatörler seçimle gelmez, diktatörler darbeyle gelir. Bunlara kanmayın” dedi.

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, AK Parti İl Başkanlığı tarafından düzenlenen İl Danışma Meclisi’ne katıldı. Kaya Termal Otel’de düzenlenen toplantıya Bakan Faruk Özlü’nün yanı sıra İzmir Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar, AK Parti İl Başkanı Bülent Delican, milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda partili katıldı.

    “Referandumun iki özü var”

    Toplantıda konuşan Bakan Özlü, referandum süreci içerisinde olunduğunu ve referandumun iki esas özünü anlatarak, “Bu referandumda ‘evet’ çıkması halinde koalisyon dönemlerine son veriyoruz. Bir seçim olacak ve seçimde kazanan cumhurbaşkanı hükümeti kuracak. İkincisi tarihte gördüğümüz cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki anlaşmazlıklara son verecek olmasıdır. Bu referandumun en önemi çıktısı budur” dedi.

    “Diktatörler darbeyle gelir”

    Anayasanın maddelerinin değişmesine yönelik bazı iddialar olduğunu belirten Bakan Özlü, “Birkaç iddia var ‘referandumdan sonra diktatörlük gelecek’ diye. Diktatörler seçimle gelmez, diktatörler darbeyle gelir. AK Parti 2002 yılında serbest seçimlerle geldi. Akabinde her 4 yılda devam eden seçimler yaşadık. Bunlar Türkiye’de düzenli şekilde yapıldı. Bir diktatörlük olsa seçime gidilir mi, buna kanmayın. Bir başka iddia da rejimin değişeceği. Rejim 1923’te değişti ve o zamandan beri cumhuriyetle idare ediliyoruz. Bunları anlatacağız ve İzmir’de de güzel bir sonuç çıkacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

    “Muhalefetin yanlış ‘hayır’ söylemleri karşılık bulabiliyor”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar ise 16 Haziran’a kadar işlerinin hem kolay hem zor olduğunu belirterek, “Muhalefetin ‘hayır’ kampanyasında bir takım söylemler karşılık bulmuş gibi görünüyor. Bu karşılık bulan şeylerin yüzde 99.9’u yalan ve yanlış. Ben size bunların içinde doğru bilinen yanlış ya da yanlış bilinen doğrulardan örnek vermek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile kazanımlar ne olacak? Türkiye tam demokrasi yolunda büyük adım atmaktadır. Yine halkın kendi kendini yönetebilmesi için tarihi bir fırsat elde edilmektedir. Rejim değişikliği olmadığı gibi rejime olan bağlılık artmaktadır. Bu bir rejim değişikliği değil hükümet sistemi değişikliğidir. Hayırcılara şunu sormalısınız; hayır demek kolaycılığını yaşamak yerine eğer siyasi parti mensubu iseniz, lütfen genel başkanınıza söyleyiniz, aday olsun. Bu yarışa girsin, çalışsın, seçim kazansın hatta cumhurbaşkanı olsun. Yalan yanlış bilgilerle ortalığı karıştırma peşindesiniz. Bu sistemde cumhurbaşkanının adı yazmıyor ki. Dolayısıyla oturduğunuz yerden yalan yanlış bilgilerle doğruları karalama hakkınız yok” şeklinde konuştu.

    AK Parti İzmir Milletvekili Necip Kalkan da meclisteki oylamaya bütün partiler katılsa dahi referandum oylamasına yine gideceklerini, AK Parti’nin halkın sesine önem verdiğini dile getirdi.

    Tek tek referandum maddelerini anlattı

    Rabia işareti yaparak kürsüye çıkan AK Parti İl Başkanı Bülent Delican ise “Allah’ın izniyle Anayasa’da ki bu çarpık sistemi de düzelteceğiz. Bu tarihi bir fırsat, milletvekillerimiz yıllarca uğraştılar. Meclis’te 60 maddede uzlaşıldı, sonra baktılar ki iş kötüye gidiyor gerçekten de vesayet anayasası değişiyor. Bugün 18 maddelik değişiklik, o gün 59 maddenin içinde var. Kendilerini inkar ediyorlar” ifadelerini kullandı.

    Referandumda vatandaşa götürülecek olan 18 maddenin gerekliliği için bir kitapçık hazırladıklarını belirten ve maddeleri tek tek anlatan Delican, CHP’nin ise ‘hayır’ için çıkarttığı kitapçıkta 30 yalan yanlış madde ile kara propaganda yaptığını dile getirdi.

    Bakan Faruk Özlü, toplantının ardından Ankara’ya hareket etmek üzere kentten ayrıldı.

  • İzetbegoviç’ten Dodik’e Miloşeviç, Karadziç ve Mladiç göndermesi

    Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Boşnak Üyesi Bakir İzetbegoviç, Sırp Cumhuriyeti (RS) entitesi Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in Dayton Barış Anlaşması’nı bozmasının bölgedeki barış ortamını yok etmeden mümkün olmayacağını söyledi.

    Hırvatistan’da yayın yapan Globus dergisine verdiği mülakatta Dodik’in radikal siyasi çıkışlarını değerlendiren İzetbegoviç, Bosnalı Sırp liderlerin halkın dikkatini ağır sosyo-ekonomik şartlardan uzak tutmak amacıyla milliyetçi söylemlere başvurduğunu söyledi. İzetbegoviç, “RS entitesinde ekonomi içler acısı durumda. Bütçe ve fonlar çöküşün eşiğinde ve entite borç batağında. Çalışanlar ve emeklilerin aylık ortalama ücretleri, ülkenin geri kalanına nazaran yüzde 20 daha düşük. Politikacılar da yoksulluk ve kendi iktidarlarındaki yolsuzluklarla mücadele etmek yerine ağır şartların doğurduğu memnuniyetsizlik ve negatif enerjiyi RS’nin gerçekte var olmayan, sanal düşmanlarıyla çatışmaya yöneltiyorlar” diye konuştu.

    Uluslararası toplumun Bosna Hersek’teki ayrılık söylemlerine tepkisini de değerlendiren İzetbegoviç, “Miloşeviç ve Karadziç de uluslararası toplumun talep ve arzularına karşı gelmişti. Mladiç, UNPROFOR kumandanları ve askerlerine hakaret etmiş ve BM askerlerini elektrik direklerine bağlayarak fotoğraflarını çekmişti. Bu ahlaksızlıkların ne gibi sonuçlar doğurduğu ortada. Milorad Dodik de Dayton Barış Anlaşmasını bozmayı, Bosna Hersek ve bölgede barışı yok etmeden başaramaz” diye konuştu.

    ABD’nin Milorad Dodik’e yaptırım kararı almasından sonra Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın Dodik’i destekleyen açıklamasını da değerlendiren İzetbegoviç, “Rusya’nın Bosna Hersek ve tüm bölgenin istikrarsızlaştırılmasına destek vereceğine inanmıyorum. Bu çok tehlikeli bir oyun. Bunlar Rusya dahil hiç bir tarafın menfaatine değil” dedi.