Etiket: Girip

  • Yaşlı adamın evine girip emekli maaşını çaldılar

    Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde yaşlı adamın emekli maaşını evine girerek çaldığı belirlenen 3 kişiden 2’si jandarma tarafından yakalanarak gözaltına alınırken, firari olan diğer şahsın yakalanması için çalışma başlatıldı.

    Olay, 29 Ocak gecesi ilçeye bağlı Ormanlı beldesi Sinitli Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Sinitli Mahallesi’nde tek başına yaşayan 86 yaşındaki Mehmet Bektaş, bankadan emekli maaşını çekerek eve geldi. Yaşlı adamın evine gelen Volkan B. (19), Emre E. (22) ve Ç.B. (17) zili çalarak kapının açılmasını bekledi. Uzun süre kapı açılmayınca eve giren 3 kişi, yaşlı adamın uyduğunu görünce ceketinin cebindeki bin 500 TL’yi alarak uzaklaştı. Uyandığında parasının çalındığını fark eden yaşlı adam durumu jandarma ekiplerine bildirdi. Olay yerinde inceleme yapan jandarma ekipleri yaptıkları araştırmada hırsızlık şüphelilerinin isimlerini belirledi. Hırsızlık şüphelisi Volkan B. ile Ç.B. bu sabah düzenlenen operasyonla evlerinde gözaltına alınırken, firari olan Emre E.’nin yakalanması için çalışmalar sürüyor.

    Jandarmadaki işlemleri tamamlanan 2 kişi adliyeye sevk edilirken, olayla ilgili olarak soruşturma sürüyor.

  • 12 evin balkonundan girip hırsızlık yapan şahıs yakalandı

    Samsun’da 12 evin balkonundan girerek içeriden yaklaşık 250 bin lira değerinde altın ve para çaldığı iddia edilen şahıs ile altınları satın alan kuyumcular yakalandı.

    Olay, Samsun’un İlkadım ve Canik ilçelerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 2016 yılı içinde 12 evin balkonuna tırmanarak içeri girip yaklaşık 250 bin liralık ziynet eşyası ve para çaldığı iddia edilen C.E.(33), Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Bürosu ekiplerinin takibi sonucu yakalanarak gözaltına alındı. C.E.’nin çaldığı altınları kuyumculara sattığı iddia edilen S.T. (20) ile altınları satın aldıkları ileri sürülen kuyumcular İ.K.(44) ve M.S.(30) de gözaltına alındı.

    Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

  • (Özel Haber) “Sarayburnu Fatihleri” şehitler için kış soğuğunda deniz girip, bayrak açtı

    Ülkemizde yaşanan terör olaylarını protesto etmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla bir araya gelen “Sarayburnu Fatihleri”, 5 derecede denize girerek Türk bayrağı açtı.

    Ülkemizde yaşanan terör olaylarına bir protesto da yüzücülerden geldi. Kendilerini “Sarayburnu Fatihleri” olarak adlandıran yaklaşık 50 kişiden oluşan bir grup, farkındalık oluşturmak amacıyla şehitler için İstanbul Boğazı’nın serin sularına atladı. Sarayburnu sahilinde ellerinde Türk bayraklarıyla toplanan grup, ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganlarıyla teröre lanet okudu. Yürüyüş ve ısınma hareketleri yapan grup, sırtlarına Türk bayrağı asarak sırayla denize girdi. Termometrelerin 5 dereceyi gösterdiği bugün de denize giren grup, tekbirler getirerek denizde açtıkları Türk bayraklarıyla teröre olan tepkilerini gösterdi.

    “Şehitlerimiz için soğuk havada denize gireceğiz”

    Grup üyelerinden Yüksel Sönmez, şehitler için soğuk suda denize girdiklerini belirterek, “Bugün soğuk suda denize gireceğiz. Günün anlamı şu; şehitlerimiz artık olmasın. Şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Geride kalan bütün ailelerine de sabırlar diliyoruz. İnşallah bir daha şehit haberleri duymayız. Denize şimdi gireceğiz ve tepki amaçlı bayrağımızı açacağız. Biz sesimizi bu şekilde duyurabiliyorsak bize ne mutlu. Şu anda hava 8 derece, biz alışığız. Bugün havanın soğuk olması eksi beş, on, yirmi olması da bizim için önemli değil. Bugünün önemi bambaşka, bugün hava eksi derecelerde de olsa biz yüzeceğiz. Mehmetçiğimiz vatan için şehit oluyorsa bizim burada eksi onda yirmide suya girmemiz bir şey değil. Onların yanında bizim yaptığımız ufacık bir şey” dedi.

    Teröre lanet okuduklarını ifade eden Burhan Delibalta da, “Burada bulunmamızın sebebi, vatan millet bölünmez, şehitler ölmez demek amacıyla toplanmış bulunmaktayız. Bunu ispat etmek ve onlara destek olmak amacıyla gelip bayrağımızı açıp onları destekleyeceğiz” ifadelerini kullandı. Grubun diğer bir üyesi Hasan Güzel ise, “Buraya terörü lanetlemek için toplanmış bulunuyoruz. Biz burada sıfırın altında yirmi derece de olsa yüzüyoruz. Bizim amacımız burada bugün tüm İslam alemine yapılan saldırıları protesto etmek amacıyla toplanıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Sarayburnu’nda her milletten her ırktan insan var ve kardeşçe yaşıyoruz”

    Her milletten insanla Sarayburnu’nda kardeşçe yaşadıklarını dile getiren Sadık Çakmak da, “Biz burada 365 gün denize giriyoruz. Bugün bütün arkadaşlarımız burada. Terörü lanetlemek için burada bulunuyoruz. Bütün şehit ailelerine başsağlığı diliyoruz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. İnşallah bu kan durur. Lanet olsun teröre. Biz burada bütün milletlerden varız. Sarayburnu’nda her milletten her ırktan insan var ve kardeşçe yaşıyoruz. Ülkemizin kardeşçe yaşamasını istiyoruz. Allah bunların belasını versin. Kahrolsun PKK, kahrolsun DEAŞ. Hepsinin Allah belasını versin. Lanet ediyoruz” diye konuştu.

  • Bakan Özhaseki: “Kandilin emrine girip onların sözcülüğüne soyunursanız bunun sonu yok”

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Seçilmiş olmak hiçbir zaman suç işleme özgürlüğünü yanında getirmiyor. Kandilin emrine girip onların sözcülüğüne soyunursanız bunun sonu yok” dedi.

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı genel müdürleri ile birlikte istişare toplantısı yapmak üzere Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’ın daveti üzerine Safranbolu’ya gelen Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, tarihi kenti gezerek gazetecilerin sorularını cevapladı. Tarihi Safranbolu Belediye binasında gazetecilerle bir araya gelen Bakan Özhaseki, gündeme dair açıklamalar bulundu.

    “Hiç kimseye suç işleme özgürlüğünü veremez”

    Bakan Mehmet Özhaseki, kendisinin 21 yıl belediye başkanlığı yaptığını hatırlatarak, “ Yüzde 70 civarında oy alırdım. Dışarıdaki yüzde 30’da bana asla kötü bir şey söylemezdi severlerdi. Hep dua ederlerdi. Ama başka partiliyiz kusura bakma başkan derlerdi. Yani vatandaşın neredeyse yüzde 100’ünü tasvibiyle onayıyla gelip Büyükşehir belediye başkanlığı yapardım. Benim bütün halk tarafından desteklenerek iş başına gelmem seçilmem orada bana asla suç işleme özgürlüğünü vermez. Benim görevim o mahalde yaşayan insanların mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak için kurulur. Yani alt yapısını yapmak üst yapısını yapmak insanların ihtiyaçlarını karşılamak, insanların rahat yaşaması için tedbirler almak o çalışmaları yapmaktır. Bir belediye başkanı olarak vatandaş yüzde 100’ünün tasvibini aldığım halde hırsızlık yapamam insan öldüremem, kötülük yapamam, bölücülük yapamam, teröre destek veremem, yüzde 100’nün de oyunu da alsam bu kötülükleri yapamam, iyi insan bir mesleği icra ediyor diye bu meslek sizin mesleğinizde olabilir gazetecilikte olabilir. Bu başka bir meslekte olabilir. Hiç kimseye suç işleme özgürlüğünü veremez” dedi.

    “Kötüye kullananların başında bir kısım belediye başkanları geliyor”

    Ülkenin çok önemli meseleleri olduğunu ve bu önemli meseleler içerisinde terörün ön sıraya çıktığını kaydeden Bakan Özhaseki, “Tabi 30-35 yıldır ön sıradaydı ama ciddi bir mücadele verilmemişti. Şimdi teröre karşı devlet en son en ciddi en kararlı mücadelesini veriyor. Bir taraftan mali kaynaklarını kesiyor, bir taraftan militan kadrosunu yok ediyor. Bir taraftan da o terörü yok ederken o bölgede yaşayan insanların yaralarını sarıyor. Bakın o bölgelere sık giderek evleri yaptırmaya çalışan şehirlerin alt yapısıyla üst yapısıyla uğraşan bir arkadaşınız olarak söylüyorum birebir bilerek söylüyorum. Orada bir taraftan teröristlere karşı sert bir mücadele ama vatandaşa karşıda devletin o şefkatli kanatlarını açtığı yaraların sarıldığı bir ortam başladı. Orada evler yapıyoruz vatandaşlara o evleri dağıtacağız. Orada her türlü yardım yapıyoruz vatandaşlar bunlardan istifade ediyor ama bizim yaptığımız bu iyilikleri devletin sağlamış olduğu hoşgörüyü o rahatlık ve serbestlik ortamını ne yazık ki bazıları kötüye kullanıyor. Kötüye kullananların başında bir kısım belediye başkanları geliyor. Bu belediye başkanları vatandaşlara hizmet etmek yerine çukurlar kazdırıp sonra teröristlere destek vererek kaynak temin ederek, sonra belediye imkanlarını her türlü lojistik üst gibi kullandırarak onları azdıran bir yapıya kavuştular. Başlı başına terör bir insanlık suçudur. Bütün dinlerde suçtur, bütün kanunlarda suçtur, bütün milletlerde suçtur. Şu millette terörü hoş görür, şu din teröre hoş bakar, falan kanunlar bu terörü biraz affeder diye bir şey yok. Terörün dinide olmaz, imanı da olmaz, ırkı da olmaz, mezhebi de olmaz. Kim teröre destek veriyorsa bu insanlık suçu işlenmiştir. Lanetli insandır bana göre. Ve ne yazık ki ülkemizde bunu birkaç belediye ile yaşadık. Orada kanun uygulandı, kayyumlar atandı kayyum atanan arkadaşlar hizmet ediyor” diye konuştu.

    “Sistemi dejenere ederek nereye varacaksınız”

    Teröre destek veren onları durmadan destekleyen cesaret veren ve bu milletin öfkelenmesine sebep olacak suçlar işleyen siyasi uzantılarında ortaya çıkmaya başladığını kaydeden Bakan Özhaseki şunları söyledi:

    “Biz isterdi ki mecliste o bölgedeki insanların dertleri ve sorunları varsa bunları dile getirecek insanlar olsun. Ve bu insanlar dönsünler terörü lanetlesinler buradaki insanların desteğinde alarak orayı ayağa kaldıracak işler yapsınlar ama ne yazik ki siyasi uzantısı olan tipler döndüler kandilin emrine girdiklerini ifade eder şekilde beyanlarda bulundular. Milletvekili sıfatıyla birisi çıkıp çok affedersiniz söylerken bile haya ediyorum bu PKK sizi tükürüğü ile boğar diyor. Yani terör örgütü Türk Silahlı kuvvetlerimizi tükürüğü ile boğacakmış onlarca insanı öldüren teröristler cenazesinde boy gösteriyorlar. Ve bütün sözleri ile destek veriyorlar. Yine milletvekili sıfatlı birisinin aracında bombalar silahlar yakalanıyor. Birisi milletvekili oldu diye oy aldı diye bütün bunlara göz yumulması mı gerekiyor. Demokrasi var ne var bunda efendim mi denilsin. Demokrasi dediğiniz nesne insanların elinde orada yaşayan toplumu boğmak için kullanılan bir araç olarak kullanılamaz. Hiçbir gemi kaptanı bilet aldı diye yolcunun gemiyi delmesine izin vermez arkadaşlar. Bilet almak o gemiye binmek ve seyahat etmek için gereklidir. Ama size gemiyi delip oradaki insanları batırma hakkını vermez. Ve ne yazık ki şu ana kadar bunların yaptıkları bundan ibaret. Bir müddet sonra dokunulmazlık konusu geldiğinde gerek şimdiki tutuklanan tutuklanmayan partili mensupları gerekse ana muhalefetimiz ve diğer muhalefet partimiz. Bu dokunulmazlıklar kalksın suçlular ortaya çıksın ey iktidar siz kuruyorsunuz bunları diye nutuklar atmakla geçmişe doğru 10 sene zihninizi yoklayın. 10 sene boyunca bu 3 partimizde dokunulmazlıkları kaldırın herkes ak koyun karakoyun ortaya çıksın diye seçim öncesinde miting meydanlarında nutuklar attılar mı atmadılar mı? Atıldı dokunulmazlıkların kalkması ne demek arkadaşlar sizin savcılıklar önünde vatandaşlar gibi soruşturma takibata uğrayabilmeniz demek, korunmamanız demek. Zırhın olmaması demek. Tamam kalktı. Savcılar diyorlar ki sizin için daha önceden hazırlanmış suçlamalar var. Gelin ifadenizi verin şimdi başka terbiyesizlik başladı gitmeyiz ifade vermeyiz. Ya ne yapmaya çalışıyorsunuz Allah aşkına. Hali hazırdaki sistemi dejenere ederek nereye varacaksınız. Sistemi bozarak nereye varacaksınız. Savcıya ifade vermezsiniz, mahkemede derdinizi anlatmazsınız. Zaten idarecileri de tanımıyorsunuz. Zaten Türkiye Cumhuriyetinin bütün kurallarını yıkmak için uğraşıyorsunuz zaten gidip hendekler çukurlar kazarak öz yönetim ilan ederek bölücülük altında bir sürü adımlar atıyorsunuz o zaman biriside hesap sorar arkadaşlar. Bunun hesabını sorarlar. İşte şimdi öyle bir gündeyiz. Dileğim bir önce arkadaşlarımızın bir önce anlatmaları suçsuz ise dışarı çıkmaları ve sistem içerisinde kendilerini seçen halkın dertlerini dile getirmeleri ve oranın sözcüsü olmaları. Oraya bir yardım varsa iyilik varsa öncü olmalarıdır. Veya hükümet kanadı yapmıyorsa eleştirmeleri zorla oraya yatırımlar götürmeli. Kandilin emrine girip onların sözcülüğüne soyunursanız bunun sonu yok. Şimdi yaşadığınız durum bu inşallah acı tecrübelerden istifade edip daha iyi günlere doğru gider.”

    Bakan Özhaseki’ye Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’ın yanı sıra, Karabük Valisi Mehmet Aktaş, Safranbolu Belediye Başkanı Necdet Aksoy, AK Parti İl Başkanı Timurçin Saylar ile bakanlığa bağlı kurum genel müdürleri de eşlik etti.

  • LYS’de dereceye girip puanı sıfırlanan genç kız konuştu

    Lisanüstü Yerleştirme Sınavı’nda ilk olarak puanı 487 olarak açıklanan ancak daha sonra puanı sıfırlanan Eda Nur Çelik, yetkililerden yardım isteyerek, “Dünyam başıma yıkıldı. Ben hakkımın geri verilmesini istiyorum, benim olan bir şeyin geri verilmesini istiyorum” dedi.

    İzmir’in Buca ilçesinde yaşayan ve LYS’de 487 puan alarak dereceye giren 17 yaşındaki Eda Nur Çelik’in üniversite sevinci puanlarının sıfırlanmasıyla üzüntüye dönüştü. İzmir Ekonomi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Mütercim Tercümanlık (İngilizce) Bölümü’ne tam burslu olarak kabul edilen Çelik, 15 Ağustos’ta üniversiteden gelen bir telefonla şok oldu. Üniversite yönetimi, sistemde yüzde 100 değil, yüzde 25 burslu olarak kayıtlı gözüktüğünü, bölüm olarak Meslek Yüksekokulu Uygulamalı İngilizce Çevirmenlik Bölümü’ne kaydının yapıldığını bildirdi. Neye uğradığını şaşıran genç kız, hemen sonuçları kontrol etmek için ÖSYM’nin sitesine girdi ve puanlarının ilk açıklandığı haliyle durduğunu görerek hemen sonuçları kameraya aldı. Bir gün sonra tekrar ÖSYM’nin internet sitesine giren Çelik, bu kez YGS’den aldığı 468 puanının 298’e, LYS’den aldığı 487 puanının ise sıfıra düştüğünü gördü. Bunun üzerine genç kız ve ailesi dava açtı.

    “Dünyam başıma yıkıldı”

    YGS-4 sınavından 468 puan alarak Türkiye 13.’üs olan ve bu başarısı dolayısıyla mezun olduğu lisesinden de plaketle onurlandırılan Eda Nur Çelik yaşadıklarını şöyle anlattı:

    “Okulda aldığım sınav sonuçları ve girdiğim sınavlarla orantılı olarak zaten ben böyle bir derece, başarı bekliyordum. Böyle bir derece aldıktan sonra çok mutlu oldum ve LYS’ye de aynı gayretle çalışmaya devam ettim. Ama 16 Ağustos’ta bu sonuçların değiştiğini görünce nasıl bir çocuğun elinden oyuncağını alırsanız oturur ağlamaya başlar, aynen o şekildeydim. Dünyam başıma yıkıldı. Ben hakkımın geri verilmesini istiyorum, benim olan bir şeyin geri verilmesini istiyorum. Benim olmayan bir şeyi talep etmiyorum burada”.

    Gözyaşlarıyla Cumhurbaşkanına seslendi

    Gecesini gündüze katarak çalıştığını belirten Çelik, böyle bir şey yaşamayı beklemediğini belirterek, “Öğrendiğimde ilk önce oturup ağlamaya başladım. Çevremden bunlarla uğraşmayın tepkileri gelince kendimi banyoya kilitledim. Çünkü ne yapacağımı bilemedim o anda, farklı düşünceler içine girdim. Cumhurbaşkanımıza, YÖK Başkanına, ÖSYM Başkanına sesleniyorum. En azından okullar açılmadan önceye kadar puanlarımn geri verilmesini istiyorum ben. Bu konunun takipçisi olmalarını istiyorum” diye konuştu.

    “Optik ÖSYM’deki sonuç belgesiyle uyuşmuyor”

    Genç kız, kendisine ÖSYM’den verilen cevap kağıdı optiğinde de çelişkiler olduğunu belirterek, “Bu optik kendi optiğimle hiçbir alakası yok. Ben 15 fen, 38 matematik sorusu yapmıştım. Bu optik onların sitesinde bulunan sonuç belgesi ile bile eşleşmiyor. Optikte 29 tane matematik varken, sonuç. Belgesinde 30 matematik görünüyor” ifadelerini kullandı.

    ÖSYM Başkanlığı’na başvuru yapan baba tekstil imalathanesinde çalışan 43 yaşındaki Mehmet Ali Çelik, kendileriyle dalga geçildiğini ve kızına sahtecilik yaptığının iddia edildiğini öne sürdü.

    “Kızımın gözlerimin önünde erimesine dayanmıyorum”

    Bu olayı aile olarak kendilerini çok sarstığını ve her gün kızının gözleri önünde erimesine dayanamadığını belirten baba Çelik, Cumhurbaşkanlığı’na Başbakanlığa da olayla ilgili mail attıklarını söyledi.

    Kızının ÖSYM’deki FETÖ yapılanması içinde olabilecek art niyetli kişiler tarafından mağdur edilmiş olabileceğini kaydeden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Nasıl oluyor bu iş, biri bunun açıklamasını yapmalı bu ülkede. Ben kızımın hakkını aramak istediğim zaman bunun açıklamasını yapacak kişiyi karşımda bulabilmeliyim bir baba olarak. Bu benim en doğal hakkım. Bunun araştırılmasını talep ediyorum. ÖSYM’nin resmi merkez binasına gittiğimde bir dilekçe verdim, 15 gün içinde dönüleceği söylendi. Ben kızımın gözümün önünde her geçen gün erimesine dayanamadığım için avukatım Gökhan Şahin’e hukuki süreci başlatmasını söyledim. Ancak elimizde oradan aldığımız somut bir belge olmadığı için alacağımız cevabı bekliyoruz.”

    ÖSYM, konuyla ilgili inceleme başlatıldığını bildirdi.