Etiket: Gidip

  • Kılıçdaroğlu: “Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu seçim hepimizin ortak seçimidir. Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız. Ya demokrasi ya tek adam rejimi” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşmasına başlamadan önce partisinden istifa ederek CHP’ye katılan Tokat Ataköy Belediye Başkanı Servet Durmuş’a ve 4 belediye meclis üyesine rozetlerini taktı. Daha sonra konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, Çanakkale’de devam eden depremlere değinerek, yaralılara acil şifalar diledi.

    Cumhuriyet gazetesinden hapiste olanların eşlerinin grup toplantısında olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Onlar şunu gayet iyi bilsinler onların şuanda cezaevinde bulunmaları hepimiz açısından üzüntü verici ama biz onlar onurlarıyla ve dik duruşlarıyla kimseye ödün vermedikleri için oradalar. Onlarla hepimiz onur gurur duyuyoruz. Akın Atalay, Murat Sabuncu, Hakan Kara, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör 100 gündür tutuklu, aynı zamanda 39 gündür onlarla beraber Ahmet Şık’ta hapiste. Şu sorunun cevabını almış değiliz. Gözaltına aldınız, tutukladınız 100 gündür iddianame yok. Nasıl bir adalet bu? Belli ki bir yerden olur bekliyorlar. İddianameyi geciktirerek gözdağı vermeye çalışıyorlar. O savcılara şunu söylüyorum, eğer siz cumhuriyetin savcısıysanız Cumhuriyetin gereklerini yapın. Birilerinin kölesi ve kulu olmayın. Birilerinin iktidar sopası olmayın. Geç gelen adalet en büyük adaletsizliktir. Sadece Cumhuriyet gazetesi yazarları değil, hiçbir gazetecinin hapiste olmasını istemeyiz. Bütün gazeteler gazeteciler özgür olmalı. Atilla Taş, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Altan Kardeşler niye hapiste? 100 gündür Cumhuriyetin yazarları tutuklu hapisler onların bir an önce kapalı cezaevinden yarı açık cezaevine dönmelerini bekliyoruz. Çünkü Türkiye şuanda yarı açık cezaevi konumunda” ifadelerini kullandı.

    “15 yıldır parlamentoda çıkaramadığınız bir kanun oldu mu?”

    Geçtiğimiz pazar günü 81 il ve ilçe başkanı ile toplantı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Referandumda nasıl bir strateji izleyeceğimizi oturduk, konuştuk, tartıştık. Neden hayır diyeceğimizi, hayırın ne kadar önemli olduğunu bunun bir parti meselesi değil, memleket meselesi olduğunu dolayısıyla siyasi görüşü, inancı, kimliği ne olursa olsun birlikte yaşama irademizin bir sembolü olarak ‘hayır’ dememizin ne kadar değerli olduğunu hep birlikte tartıştık. Arkadaşlarıma şunu söyledim; Şu soruyu her gittiğiniz yerde sorun. 15 yıldır iktidarsınız.15 yıldır koalisyon yok, 15 yıldır parlamentoda çıkaramadığınız bir kanun oldu mu? O zaman bu anayasa değişikliğinin sebebi ne? Neden parlamento yetkisini bir kişiye devrediyor? Bu sorunun cevabını her vatandaşa sorun. Şimdi tek adam rejimi getiriyorlar. 2010’da ne diyorlardı. Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü sağlayacağız, yargının bağımsızlığını sağlayacağız diyorlardı. Her vatandaşa devlet eşit yaklaşacaktır diyorlardı. Ne oldu? Yargıyı kime teslim ettiler, FETÖ terör örgütüne. Devleti teslim aldılar ve paralel bir devlet kurdular. Şimdi bütün yetkiler bir kişide. 15 yıldır iktidarlar. Başbakan, bakanların tamamı kendilerinden. Arzu edip de alamadıkları bir karar var mı? Şimdi Başbakanlığı kapatıyorlar. Ne olacak başkan ve yardımcıları olacak” açıklamasında bulundu.

    “Bu kadar yetkiyi bir kişiye verirseniz yarın Türkiye’yi bir maceranın içine sürüklemiş olursunuz”

    Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Bu değişikliği niye getiriyoruz? Bu sorunun cevabı yok. Bu iki soru en temel sorun. Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Bahçeli’ye soruyorum, cevap yok. ‘Ben Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veriyorum, o partinin üyesiyim’ diyen vatandaşıma da soruyorum ondan da cevap yok. O zaman bu milletin önüne niye bunu getirdiniz, hangi gerekçeyle getirdiniz? Hatta şu teklifte de bulundum. Arzu ettikleri bir televizyon kanalında, siyasi partilerin liderleri biraraya gelsinler birlikte medeni bir şekilde tartışalım. Onlar niye getirdiklerini ve hangi gerekçeyle getirdiklerini anlatsınlar. Biz de neden bununla olmaz ya da olamaz olduğunu bizde anlatalım. Vatandaşımız evinde televizyonunu seyrederken, yemeğini yerken bizi dinlesin, bilgi sahibi olsun. Bir demokraside olması gereken şeyleri söylüyorum. Diyorlar ki ‘Bu değişikliği istikrar için yapıyoruz.’ Bu ne demektir? 15 yıldır biz bu memleketi yönetiyoruz, 15 yıldır istikrar getiremedik, yani Türkiye’yi yönetemedik. Neyin istikrarı? Diyorlar ki ‘Çift başlılığı önleyeceğiz.’ Aslında yaptıkları, çift başlığı anayasaya uyumlu hale getirmek. Devletin sigortası yok oluyor. Cumhurbaşkanlığı yok edilmiş oluyor. İllerde kavga çıkacak, yönetimde kavga çıkacak. Parlamento ile başkanlık arasında kavga çıkacak. Başkana diyorlar ki ‘sen devletin yapısını ve işleyişini tek başına değiştirebilirsin.’ Bir kararname yazacak bütün bakanlıkları kapatabilir. Muhtarlıkları kapatabilecek. Yetkisi var. Böyle bir yetki devlette bir kişiye verilir mi? Verilemez. Bu kadar yetkiyi bir kişiye verirseniz yarın Türkiye’yi bir maceranın içine sürüklemiş olursunuz. Bu yetkiler yoktur diyemiyorlar. Bu böyle kullanılmaz. Birisi gelir kullanır. Niye bütün yetkileri veriyoruz. Bir kişi devletin işleyişini yapısını sıfırdan yeniden belirleyecek. Meclis malulen emekli oluyor, hiçbir görevi yok meclisin. Maaş alacaklar oturacaklar. Yargı bağımsızlığı bitiyor. Bu felaketin boyutlarını herkesin öğrenmesi lazım. Türkiye ucu açık bir maceraya sürüklenmemelidir. Neyin ne olacağını kimse bilmiyor.”

    “Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız”

    “Bu anayasa değişikliği milletin hangi sorununu çözecek?” diyen Kılıçdaroğlu, “Terör sorununu çözüyor mu? Hayır. İşsizlik sorununu çözecek mi? Hayır. Türk parasının değerini koruyor mu? Hayır. Kuzey Kore gibi olacak. Komşularımızla bozulan ilişkilerimizi düzeltecek mi? Gıda fiyatları düşecek mi? Hayır. Ekonomik istikrar sağlanacak mı? Hayır. Bozulan eğitim sistemi mi düzeltilecek mi? Hayır. O zaman biz bu referandumda ne yapmalıyız? Hayırlarımızı çoğaltmalıyız. Bu referandum bir parti meselesi değildir, bu referandum memleket, demokrasi meselesidir. Bu karar bir siyasi partinin olayı kararı değildir. Bu karar bir propaganda kararı da değildir. Eskiden sandığa giderken herkes kendi partisine oy verirdi. Ama bu referandum bir seçim referandumu değildir. Bu referandumda biz iktidar belirlemiyoruz. O nedenle bu referandumda sandığa giderken hepimizin düşünmesi lazım. Bu seçimin sağı solu, sosyal demokratı, muhafazakarı, ülkücüsü, milliyetçisi yoktur. Bu seçim hepimizin ortak seçimidir. Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız. Ya demokrasi ya tek adam rejimi. Ben bunları attığım zaman diyorlar ki ‘Kılıçdaroğlu, söyleyince milletin kafası karışıyor.’ Bunu söyleyenlere şunu söylüyorum, hiçkimse edişe etmesin. Kılıçdaroğlu söylerse doğruyu söyleyecek. Çünkü sorun Kılıçdaroğlu’nun sorunu değil, hepimizin sorunudur. Bu ülkede yaşayan herkesin sorunudur. Ben anlatıyorum, onlar da desinler ki Kılıçdaroğlu’nun şu cümlesi yanlış. Diyemiyorlar. Ne diyorlar sakın onu dinlemeyin diyorlar. Niye korkuyorsunuz? Allah akıl vermiş, hayatı sorgulayacağız ne doğrudur ne yanlıştır öğreneceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

  • (Özel Haber) Nilüfer Belediyesi’nde işe bisikletle gidip gelen personele VIP hizmet…

    Bursa’da Nilüfer Belediyesi karbon salınımını azaltarak çevreye katkıda bulunmak için kentte bisiklet kullanımını artıracak çalışmalar yapıyor. 142 kilometrelik bisiklet yolu yapan Nilüfer Belediyesi, belediye çalışanlarının da bisiklet kullanması için teşvik edici çalışmalar yapıyor. Bu kapsamda belediyedeki mesailerini bisikletle gelip giden 20 personel de kendileri için özel odada kıyafetlerini değiştirip duş yaptıktan sonra mesaiye başlıyor.

    Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, belediyedeki işlerine bisikletle gidip gelen personel için Halk Evi’nde özel oda tahsis etti. İşe bisiklet ile gelip giden Nilüfer Belediyesi çalışanları kendilerine tahsis edilen özel odada bisikletlerini park edip, giysilerini değiştirebiliyorlar. Duş da yapılabilen özel odada bulunan çay ve kahve makinesi ile mikrodalga fırın da çalışanların ihtiyaçlarına cevap veriyor. Sadece bisikletçilerin kullanabildiği bisiklet odasında isteyenler duş alıp üzerini değiştirip makyaj tazeleyip mesailerine öyle başlıyor.

    Kaskının üzerine kaktığı kamera ile her gün işe bisikletiyle gelip giderken görüntü de kaydeden belediye personeli Zafer Turan, “En büyük problemimiz işe geldikten sonra başlıyordu. Terli bir şekilde işe başlamak zorunda kalıyorduk, sağolsun belediye başkanımız bu işe çözüm bulup bizim için bir oda yaptırdı. Burada rahatlıkla üzerimizi değiştirip duşumuzu alabiliyoruz. Başkanımızın sayesinde hiçbir şekilde doğaya zarar vermeden karbon salınımı yapmadan işime gidip gelebiliyorum” dedi.

    Ali Cenk Algun ise işe gidip gelirken günde 12 kilometre bisiklet kullandığını ve böylelikle günlük spor ihtiyacını giderdiğini ve bu sayede işe geldiğinde daha dinç olduğunu belirterek, “Bisiklet dostu bir belediyeyiz. Bunu başkanımız yaptığı bisiklet yollarıyla ve personele sağladığı bu ayrıcalıkla gösterdi. Zamanlama olarak tamamen bana bağlı. Çok acelem olduğu zaman 15 dakikada, vaktim olduğu zaman ise 25 dakikada gelebiliyorum. Tamamen benim elimde. Trafik sıkışıklığı, otobüsün geç kalması gibi sorunlarla hiçbir zaman karşılaşmıyorum” dedi.

    Bisikletli bayan çalışan Deniz Boran ise,”Hergün işe bisiklet ile gelmeye çalışıyorum. Hem ekolojik dengeye elimden geldiğince destek vermeye çalışıyorum. Hem de spor yapıyorum. Trafikte hiçbir zaman yola takılmıyoruz. İşe yetiştim, yetişemedim gibi endişelerim hiçbir zaman olmuyor. Günde 10 kilometre bisiklet kullanmış oluyorum. Bu sayede günlük sporumu da yapmış oluyorum” diye konuştu.

  • Jan Olde Riekerink: “Sakatların durumu ve Podolski’nin gidip gitmeyeceği transferde etkili olacak”

    Galatasaray Teknik Direktörü Jan Olde Riekerink, transferde sakat futbolcuların durumunun etkili olacağını söyleyerek, Podolski’nin de takımda kalıp kalmayacağının bu süreçte çok önemli olduğuna vurgu yaptı.

    Karabükspor maçı hazırlıklarını sürdüren Galatasaray’da Teknik Direktör Jan Olde Riekerink, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Hollandalı çalıştırıcı, “Ligin ikinci yarısına zor iki deplasmanla başlayacağımızı söylemiştik. İki maçta 6 puan hedeflemiştik. Konya’da gösterdiğimiz performansla 3 puan geldi. Karabük’e gidiyoruz şimdi. Zor bir deplasman. Hedef kazanmak. Aynı Konya maçındaki gibi aynı arzuyu takım sahada gösterecektir. Karabük takımı 8 maçı kaybetmiş, 6 maç kazanmış ve 3 maç ise berabere bitmiş. Bu demekki ya kazanan ya kaybeden bir takım. Hem Konya hem de Karabük ligde en çok koşan takımlar arasında” diye konuştu.

    Sakatların son durumu

    “Sakat arkadaşlarımız var belki ama takıma yavaş yavaş dönmeye çok yaklaştılar” diyen Hollandalı çalıştırıcı, “Vereceğimiz kararlarda onların durumlarında etkili olacak. Lukas ile ilgili dedikodular var. Teklif olabileceği yönünde. Onun kalıp kalmaması önemli. Koray koşulara başladı. 3-4 hafta gibi başlar o da. Bunlarla ilgili önümüzdeki hafta Lukas’ın durumu sakat oyuncuların dönmesi Koray’ın nasıl döneceği ki o geldiğinde bir stoper daha eklenmiş olacak ve hep bunlara bakarak bir karar vereceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Herkes kendi görevini yerine getirmeli”

    Konya maçında Ali Çamdalı’nın hakeme söylediği söz ve hakemler hakkında bir değerlendirme yapması istenilen Riekerink, şöyle konuştu:

    “Hakemlik zor bir görev. Hakemlere karşı sorumluluklarımız var. Onlara saygılı olmamız lazım. Bazı kararlarda ani reaksiyon verebiliyorsunuz ancak bu konuda da bizlerin çizgiyi aşmaması lazım. Sezon bittikten sonra teraziye koyarsınız kararlarla alakalı bu dengede olur. Bazen aleyhinize kararlar ve bazen de lehinize karar verilmiştir illaki. Bize mesela hiç penaltı çalınmadı. Ancak bunu daha çok 18’e girmemiz lazım diye düşünürüm. O yüzden herkes kendi görevini yerine getirmeli. Onların işinin çok zor olduğunu unutmamak lazım.”

    “4 puan kaybediliyor”

    “Dürüst olmak gerekirse biz kendi maçımıza odaklanmalıyız” diyen Galatasaray Teknik Direktörü Jan Olde Riekerink, “Cumartesi günü için odaklanmalıyız. İki rakip maç yapıyor onlar berabere bitirirse maçlarını 4 puan kaybedecekler. Maçı biri kaybeder biri kazanırsa 3 puan kaybedecek sadece biri. Öyle bir şey sorulursa berabere bitmesini isterim çünkü o şekilde 4 puan kaybediliyor” dedi.

    Çift forvet sorusu

    Çift forvet oynamanın kendileri açısından opsiyon olduğuna vurgu yapan Riekerink, “Elazığ maçında bu sistemle oynadık ve tutkulu ve istekli oyun vardı ortada. Çift forvet o yüzden bizim için bir opsiyon” diye konuştu.

    “Josue zeki bir futbolcu”

    Orta sahada yaşanılacak herhangi bir sakatlık durumunda nasıl bir çözüm bulunacağı ile alakalı sorulan soruya Hollandalı çalıştırıcı, “Tolga transferini orta sahaya destek amacıyla yaptık. Sakatlık dönemi onun için ama takıma dönmeye çok yakın. Bir sakatlık olsa elimizde bir genç oyuncu var Birhan. A takımda direkt koyabilir miyiz onu şu anda bilemem. Josue’yi sayabiliriz. Farklı pozisyonda farklı kalitede bir oyuncu Josue ve ihtiyaç halinde solda oynayabilecek bir oyuncu. Josue zeki bir oyuncu ve takıma faydalı olacağını da düşünüyorum” cevabını verdi.

    “Farklılıklar olabiliyor”

    “Sistemlerden ziyade oynayan oyuncuların o sistemi değiştirdiğine inanıyorum” diyen Riekerink, “4-3-3 oynuyoruz mesela kazandığımız ve seriler yakaladığımız maçlarda. Lukas oynadığı zaman 10 numara pozisyonunda oynuyor ama geriye gelip top da alıyor. Sistemden ziyade orada oynayan oyuncu kalitesi çok önemli. Lukas’ın oynadığı sistem ile Wesley’in oynadığı sistem aynı gözükse de farklılıklar olabiliyor” açıklamalarında bulundu.

    “Lukas fizik olarak iyi durumda olduğunu gösterdi”

    Lukas Podolski’nin çok önemli bir oyuncu olduğunu ifade eden Riekerink, “Bize artısı olan bir oyuncu. Sakatlıktan döndü tabi ki antrenmanlara da çıkıyor ama maç temposu da farklı şeyler. Lig maçında 8 dakika oynadı. Kupa maçında 45 dakika oynaması yönünde fikir birliğine varmıştık onunla. Sonrasında kendisi oynamaya devam etmek istediğini söyledi. Oynamaya devam etti ve daha sonra 90 dakika oynadı ve penaltıda da bir sağ bek gibi koştu ve fizik olarak iyi durumda olduğunu söyledi. Diğer taraftan Carole, Sofia ile oynadığımız maçta stoperde oynadı ama stoperde oynadığı maçlarda da gayet iyi performans gösterdi. Herhangi bir ihtiyaç halinde bizim için stoperde bir alternatif” diyerek sözlerini sonlandırdı.

  • İşine koşarak gidip gelen memur her gün 33 kilometre koşuyor

    Katıldığı yarışlarda 55 madalya ve 7 kupa alan koşu tutkunu sağlık memuru Musa Akbulut, iş yeri ile evi arasındaki 33 kilometreyi her gün koşarak gidip geliyor.

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi’nde cerrahi tekniker olarak çalışan sağlık memuru Musa Akbulut, evi ile hastane arasındaki 16,5 kilometrelik yolu koşarak katediyor. 12 yıl önce kuzeninin teşviki ile İstanbul Maratonu ile koşmaya başlayan Musa Akbut, o günden bu yana koşmaya devam etti. 12 yıllık süre zarfında Türkiye’de çeşitli yarışlara katılarak 4 birincilik elde eden Akbulut, toplamda 55 madalya ve 7 kupa kazandı. Koşmanın kendisi için tutku haline gelen Akbulut, koşmanın kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor.

    “Bir gün koşmasam o gün bir şeyler eksik gibi hissediyorum”

    2004 yılında İstanbul’da memuriyete başladığını söyleyen Musa Akbulut, “Kuzenimin teşviki ve iki aylık bir idmandan sonra İstanbul Maratonu’na katıldım. O zamandan beri koşuyorum. Samsun’a tayin olduğumda da koşmaya devam ettim. Çoğu zaman işe koşarak gidip geliyorum. Evim ile iş yeri arasındaki mesafe 16,5 kilometre. Buradan çıkıyorum eve kadar hiç durmadan koşuyorum. Bütün yorgunluğumu atmış bir şekilde evime gidiyorum. İşten sonra bana doping gibi oluyor. Bir gün koşmasam o gün bir şeyler eksik gibi hissediyorum. O yüzden haftada hiç koşmuyorsam en az 5 gün koşuyorumdur. Dinç oluyorsun, yorulmuyorsun en önemlisi de mutlu oluyorsun. Koşmak beni mutlu ediyor. Mutluluk hormonu salgılıyorsun, mutlu oluyorum koşunca. Koşmak hayatımda çok şeyi değiştirdi. Vücut olarak dinçleştim. Psikolojik olarak rahatladım, mutlu oldum. Bu güne kadar 100’den fazla yarışa katıldım. 55 madalya, 7 kupa kazandım” dedi.

  • Bu Öğretmenler Okula Bisikletle Gidip Geliyor

    Trabzon’un Sürmene İlçesi’ndeki Dursun Karabacak İlkokulu ve Ortaokulu’ndaki 3 öğretmen okul ile evleri arasındaki 3 kilometrelik yolu bisikletle gidip geliyor.

    Sağlıklı yaşam kültürünü teşvik çalışmaları kapsamında yer alan toplumda fiziksel aktivitenin arttırılması projesi çerçevesinde bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla obezite ile mücadeleyi etkin hale getirmek için Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” kapsamında öğrencilere bisiklet dağıtımları gerçekleştirilirken, proje kapsamında Trabzon’un Sürmene ilçesindeki Dursun Karabacak İlkokul ve Ortaokulu’na da bisiklet verildi. Öğrencilerini bisiklet sürmeye teşvik etmek amacıyla okuldaki öğretmenler de kendilerine bisiklet alarak öğrencilerle birlikte bisiklet sürmeye başladı. Evleri ve okul arasındaki 3 kilometrelik yolu bisikletleriyle her gün kat eden öğretmenlerin tek isteği ise bir bisiklet yolunun olması.

    Dursun Karabacak İlkokulu’ndaki öğretmenlerden Davut Hamza Çebi, sporun her türlüsünün güzel olduğunu belirterek, “Bisiklette güzel sporlardan birisi. Biz de kendi çapımızda öğrencilerimize rol model olabilmek için bisiklet alarak kullanmaya başladık. Bizi gören öğrencilerin bisikmlet binme isteği artıyor. Amacımız hem kendimiz spor yapmak hem de genç nesillere örnek olmaktır. Bunu başardığımıza inanıyorum. İnşallah bisiklet yollarımız da olursa daha iyi olur” dedi.

    Okula bisikletle gidip gelen öğretmenlerden Turali Abanoz ise evleri ve okulları arasındaki yaklaşık 3 kilometrelik bir yol olduğunu dile getirerek, “İlçe merkezinde oturduğumuz yer ile okul arasında 3 kilometrelik bir yol var. Bu yolu her sabah ve okul çıkışında bisikletle gidip gelerek projeye destek oluyoruz. Biz bu projeye destek olmak amacıyla bisikletlerimizi kendimiz aldık” diye konuştu.

    Öğretmen Ömer Lütfü Aksoy da, “Yolumuzun tamamı asfalt ancak bisiklet yolumuz yok. Bu proje örnek olacaksa herkes için bir bisiklet yolunun olması gerekir. Bisiklet sürmeye başladıktan sonra çevreden ilk tepkiler ise ‘Vah vah buralara kadar düştünüz mü siz bisiklet mi sürüyorsunuz’ şeklinde oldu” ifadelerini kullandı.