Etiket: Gıdalar

  • Türkiye’den giden gıdalar Katar raflarında

    Arap ülkeleri ile kriz yaşayan Katar’a Türkiye’den gönderilen ürünler Doha’daki marketlerin raflarında yerini aldı.

    Arap ülkeleri tarafından Katar’a uygulanan ambargonun ardından ilk yardım Türkiye’den yapılmıştı. Son günlerde zor günler geçiren Katar’a ilk yardım elini uzatan Türkiye, 65 ton ağırlığında gıda yardımında bulundu. Türkiye’den gönderilen gıda yardımları başkent Doha’da bulunan yerini aldı. Katar halkının yaşadığı zor durumda süt ve süt ürünlerinin ulaştığını sosyal medya üzerinden duyuran marketler, raflara yerleştirdikleri Türk ürünlerinin altına da “Türkiye’den gelen ürünler” diye yazdı.

  • Boy uzatan gıdalar: “Süt, brokoli, kuru meyveler, soya fasulyesi ve susam”

    Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, “Boy uzaması genel olarak genetik unsurlarla birlikte düşünülmektedir fakat genetik unsurların dışında beslenme alışkanlıkları, spor, uyku düzeni, ağır iş-yapıp yapmama gibi birçok çevresel faktörde boy uzamasını etkilemektedir” dedi.

    Uzun boylu olmak isteyenlerin sağlıklı kemiklere sahip olmaya dikkat etmesi gerektiğini kaydeden Gebze Medical Park Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, “Kemiklerin gelişip yenilenebilmesi, sağlıklı olması için de bazı minerallere ihtiyacı vardır. Bu minerallerden en önemlileri kalsiyum ve fosfordur. 11-24 yaş arasındaki dönem fosfor ve kalsiyum ihtiyacının en fazla olduğu dönemdir. Diğer bir etken ise D vitaminidir. D vitamin de kemik gelişimi için önemli bir faktördür. D vitamini sayesinde mineraller etkin bir şekilde emilir. D vitamini en çok yumurta sarısında, karaciğerde, balık yağında bulunur. Ama temel kaynağı güneş ışınlarıdır ve deride güneş ışığının etkisiyle de meydana gelir. Günde en az 15-30 dakika arasında güneş ışınlarından faydalanmak gerekir. Uzun bir boya sahip olmak içinse tek başına beslenmek veya egzersiz yapmak sizi bir sonuca götürmez. Egzersizin yanı sıra boy uzaması için gerekli olan besin desteklerini de mutlaka kullanmalıyız. Özellikle besin konusunda daha duyarlı olarak buna başlayabilirsiniz” diye konuştu.

    Boyun uzamasına yardımcı olan besinler

    En uygun beslenme tarzının ise sebze, meyve ve proteinlerin dengeli alınması olduğunu kaydeden Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, şöyle konuştu:

    “Normal kemik büyümesi için yeterli proteinin alınması, A, C, D vitaminleri, kalsiyum, fosforlu gıdaların yeterli miktarda tüketilmesi gerekir. Çinko ve bakır gibi elementler de boy uzaması için oldukça gerekli minerallerdir. Bunlar sadece boyun normal şekilde uzamasını sağlar ve eksikliğinde boy kısalığı görülebilir. Protein ve gerekli minerallerin yeterince alınabilmesi için et ve süt ürünlerinin çocukluk ve ergenlik döneminde düzenli olarak tüketilmesi gerekiyor. Ancak kemik gelişimini daha tamamlamamış boyu kısa bireylerin ise bazı besinleri daha fazla tüketmeleri gerekiyor.”

    Boy uzamasına yardımcı olan besinlerini başında süt ve süt ürünleri geldiğini belirten Küçük, “Gün boyunca 2 su bardağı süt içilmesi boy uzamasını desteklemesinin yanı sıra çocuğunuzun kemik yapısının da güçlenmesini sağlıyor. Sütün boy uzamasını daha fazla desteklemesi için ise gece yatmadan içilmesi gerekir. Çünkü bu saatte içilen süt, büyüme hormonunun salgılanmasına da destek verir. İçerisinde kalsiyum bulunan süt ürünleri grubunda yoğurt, ayran ve peynir bulunur. Özellikle yoğurt, çocuğunuzun sebze yemeği tüketirken bile tabağında mutlaka bulunmalıdır. Peynir tüketmeyen çocuklarda peynir tüketimini sağlamak için ise peynirli börek veya poğaça hazırlayabilirsiniz.” ifadelerini kullandı.

    Bir diğer önemli besinin brokoli olduğuna dikkat çeken Küçük, “Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde ve vücudun korunmasında başrol oynayan brokoli, çocuğunuzun boyunun uzamasını sağlayan önemli bir sebzedir. Çocuklar tarafından çok sevilmese de belirli sıklıklarla tüketilmesi önerilir. Kuru meyvelerde iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Bu sebeple boy uzamasını sağlar. Ara öğün olarak veya süt ile birlikte tatlı ihtiyacını gidermek için çocuğunuza verebilirsiniz. Kuru meyvelerin tüketim miktarı önemlidir. Çünkü fazla tüketilirse, kilo sorununa da neden olabilirler.” dedi.

    Kuru meyvelerin ve soya fasulyesinin de boy uzamaya yardımcı olan besinler olduğunu ifade eden Küçük, “Kuru meyvelerde iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Bu sebeple boy uzamasını sağlar. Ara öğün olarak veya süt ile birlikte tatlı ihtiyacını gidermek için çocuğunuza verebilirsiniz. Kuru meyvelerin tüketim miktarı önemlidir. Çünkü fazla tüketilirse, kilo sorununa da neden olabilirler. Gün içerisinde 4-5 kuru kayısı, 2 kuru incir, 1 avuç siyah kuru üzüm seçeneklerinden birinin tercih edilmesi yeterli olacaktır. Soya fasulyesi kalsiyum içeriği zengin olan besinlerdendir. Genellikle ülkemizde salata olarak tüketilir. Çocukların boyunun uzamasına katkısı olacak bu besini sizde yemeklerinizde kullanabilirsiniz.” diye konuştu.

    “Susam yüksek kalsiyum içerir”

    En yüksek kalsiyum içeren besin olması nedeni ile çocukların beslenmesinde önemli olan susam tohumunun 100 gramında bin 160 mg kalsiyum bulunduğunu söyleyen Küçük, “Fakat yağ içeriğinin yüksek olması nedeni ile porsiyon miktarına dikkat edilerek tüketilmesi gerekir. Çocuklarınıza bazı günler ekmek yerine simit verebilirsiniz.” ifadelerini kaydetti.

  • Uzman Dr. Eyüp Yılmaz: “Tereyağlı Gıdalar Vücudun Su Kaybını Önler”

    Tıbbi Beslenme Danışmanı Uzman Dr. Eyüp Yılmaz, sıcakların artmasıyla, oruç tutan vatandaşın doğru beslenme ile ilgili sıkıntılar yaşamaması için önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Yılmaz, tereyağlı ürünlerin vücuttaki su kaybını önleyeceğini söyledi.

    Ramazan ayında özelikle sıcakların artmasıyla vatandaşın merak ettiği konuların başında besinlerdeki su oranı oluyor. Hangi besinin su tutucu özelliği olup olmadığı konusunda bilgi veren Tıbbi Beslenme Danışmanı Uzman Dr. Eyüp Yılmaz, “Gıdaları iki guruba ayırırsak biri vücuttan su çekerler diğer ise vücuda su verirler. Vücuttan su çekenlerin başında etli ürünler, yoğunlukta protein gıdalar bunların içinde peynir var et var. Bunlar miktarlarının 5 katı kadar su çekerler vücuttan. Bir de hamurlu ürünlerde miktarlarının 3 katı kadar su çekerler. Bunları sahurda tüketen vatandaşın sabah uyandıklarında dilleri kuru şekilde uyanıyorlar ve gün boyunca susuzlukla geçiriyorlar. Bir de vücuda su veren gıdalar var, bu gıdaların başında semizotu, salatalık, havuç gibi ürünler geliyor. Tereyağlı gıdalar vücudun su kaybını önler ve sindirildikçe de tereyağlı ürünler vücuda ekstra su verir” dedi.

    Asitli içecekler ile ilgili bilimsel bir gerçekliğin olduğunu belirten Dr. Yılmaz, “Asitli gıdalar konuldukları kaplarda şiddetli bir erozana neden olurlar. Asitli içecekler de mideye sirkeden 5 kat daha zarar verir. Asitli içecekler tatlandırıcı maddelerle bu örtülmüştür ve vücut bunu hissetmiyor. O hissedilmeyen şey plastik petlerin içinde hissediliyor. Çalışmış olduğum kanser ünitelerinde kolon kanseri vakalarının hemen hemen birçoğunun asitli içecek bağımlısı olduğunu fark ettim. Hatta eşimin iki dayısını da kolon kanserinden dolayı kaybettik. Ve ikisi de asitli içecek bağımlısıydı” şeklinde konuştu.

    Gazlı içeceklerin masumiyetine aldanılmaması gerektiğinin alını çizen Dr. Eyüp Yılmaz, “Evimizde bulundurduğumuz asitli içeceklerinin masumiyetine veya lezzetine aldanmamamız gerekli. Bu riski almaya değer bir lezzet mi diye kendimize sormamız lazım. Çocukların önüne koyarken bir daha düşünmeliyiz. Bu asitli içeceklerin yerine harika bir içeceğimiz var, örneğin meyan. Ülkemizin her yerinde bulabileceğimiz bir içecek. Su tutucu bir özelliği vardır. Bu yüzden böbrek hastalarına önerilmiyor çünkü susatmaz. Bizim geleneksel içeceğimiz çok fazla, limonata yapabiliriz, ayran içebiliriz” diye konuştu.

  • Soya İçeren Gıdalar Kısırlık Tedavisinde Başarı Şansını Arttırıyor

    Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, soya içeren gıdaların kısırlık tedavisinde başarı şansını arttırdığını söyledi.

    Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, soyanın kısırlık tedavisine etkisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çoksüer, düzenli olarak soya içeren gıdalar tüketen kadınlarda kısırlık sorununun giderilme şansının arttığını belirterek, “Soya, testosteron ile östrojenlerin üretim, konsantrasyon, metabolizma ve atılımını değiştirip dokuları etkilediğini gösteriyor. Bitkisel östrojenler içeren soya, yüksek östrojenli ortamlarda bu hormonun etkilerini durdurabilir. Östrojeni düşük ortamda ise östrojenin etkisini artırabilir. Fitoöstrojenler hem östrojen benzeri hem de östrojene karşıt etki yaparlar. Yani vücutta aşırı östrojen varsa östrojen reseptörlerine bağlanarak östrojenin fazla etkisini giderirler, vücutta az östrojen varsa östrojen gibi etki gösterirler. Fitoöstrojenlerin en yaygın iki grubu, İzoflavonlar ve lignanlardır. İzoflavonlar özellikle soya fasulyesi, kuru fasulye, mercimek, bezelye, sebze ve çayda bulunur. Lignanlar ise, tüm tahıl ürünleri, keten tohumu, susam, ay çekirdeği, yer fıstığı, zeytin gibi yağlı yemişler, kiraz, şeftali, erik, elma, armut, havuç, brokoli, soğan, sarımsak, rezene, ahududu, böğürtlen ve şerbetçiotunda bulunur. Fitoöstrojen çok kuvvetli antioksidanlardır” dedi.

    Soya içeren gıdaların plastik maddeler içerisinde kimyasal olan Bisfenol-A’ya karşı koruyucu etkisi olduğu için kısırlık tedavisinde başarı şansını arttırdığına dikkat çeken Çoksüer, “Soya gıdası tüketen kadınlar kısırlık tedavisinden pozitif sonuç alır. Bu çalışma The journal of clinical endocrinology dergisinde yayınlanmıştır. Bisfenol-A kadınlık hormonu olan östrojeni taklit ettiği için kadınların üreme fonksiyonlarını bozmaktadır ve buna bağlı olarak da kısırlıkta tedavi şansını azaltmaktadır. Soyalı gıdalar Bisfenol-A’nın zararlı etkilerine karşı koruduğu için kısırlık tedavisinde başarı şansını arttırmaktadır” diye konuştu.

    “SOYA PEK ÇOK HASTALIKTAN KORUYOR”

    Bitkisel bazlı östrojen içeren soyanın insanları pek çok hastalıktan korumakta etkili olduğunu da vurgulayan Doç. Dr. Çoksüer, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Kısırlıkta tedavi başarısını arttıran soya, kemik erimesi, menapoz ve kanserden de koruyor. Araştırmalar soyanın meme, prostat ve kolon kanserine karşı etkili olduğunu gösteriyor. Ayrıca kalp hastalığının yanı sıra osteoporoz tedavisinde ve menopoz belirtilerinin azaltılmasında önemli rol oynuyor. Soya, lösemi, karaciğer ve akciğer kanserlerinin de tedavisinde de kullanılıyor. Bosna’da Hardward Üniversitesi’nde 239 kadın üzerinde yapılan çalışmada beslenmenin ve çevresel faktörün kısırlık tedavisinde etkisi olduğu görülmüştür. Aralarından yüksek seviyede Bisfenol-A olan kadınlarda embriyo gelişimi zayıf olduğu görülmüştür. Düzenli soya içeren gıdalar tüketmek kısırlık tedavisinde başarıyı arttırabilmektedir.”

  • Uzman Diyetisyen Işın Sayın: “Çocukları Mutlu Etmek İçin Şekerli Gıdalar Vermeyin”

    Uzman Diyetisyen Işın Sayın, mutlu etmek ya da ağladığında susturmak için verilen şekerli gıdaların çocukların bilinç altında ‘şeker acıları dindirir’ algısı oluşturduğunu söyledi. Sayın, “Çocuğunuz için en büyük ödül sevgidir. Kendini mutsuz hissettiğinde şekere hamur işlerine yönelen, gittikçe şişmanlayan, hatta diyabete doğru giden çocuklarınız olsun istemiyorsanız şekerli gıdalar ve hamur işlerine sınır koyun” dedi.

    Anne ve babalar, çocukların beslenme alışkanlıkları üzerinde belirleyici oluyor. Onların ellerinde gördüğünü, onların yediklerini doğru kabul eden çocuklar, aynı beslenme alışkanlıklarını kendileri de sürdürüyor. Uzman Diyetisyen Işın Sayın, çocukların beslenmelerinde anne ve babaları uyararak, “Çocukların karşısında çikolata gofret yemek, sürekli bir çekmecede bunları topluca bulundurmak, ağlayınca susması için çikolata, şeker, bisküvi, dondurma vermek, ’uslu durursan makarna pişireceğim, patates kızartacağım’ demek; karne hediyesi olarak yaş pasta sunmak, ergenlik dönemine gelen çocukların hem bedenlerini hem de psikolojilerini olumsuz etkiliyor” şeklinde konuştu.

    Sayın, “Çocukluktan gelen ’mutsuzluğu yenmek için tatlı ye’ alışkanlığına dayanarak iş başvuruları geri çevrilen, kendini mutsuz hisseden genç, koca bir dilim çikolatalı pasta yiyerek rahatlıyor. Sevgilisi tarafından terk edildiğinde, kalbi kırıldığında, hayal kırıklığına uğradığında koca bir paket çikolatayı ya da büyük bir kutu dondurmayı, ne yediğini bile fark etmeden bitiriyor. Bunların altında aslında tatlıya yüklediğimiz rahatlatıcı anlam var. Tıpkı çocukken ağladığımızda, üzüldüğümüzde annemizin teselli etmek için verdiği tatlılar gibi geliyor bize. Yedikçe yiyoruz. Duygusal boşluğu doldurmaya/bastırmaya çalışırken çocukluk anılarında olduğu gibi tatlılardan yardım istiyoruz. Sadece üzüntülü anlarda değil, mutlu zamanlarda da kutlama şekillerimiz hep tatlı ve hamur işi ile yapılıyor. Maç için toplanıyoruz. En büyük boy beyaz undan kalın pizza, şekerli meşrubatlar sipariş ediliyor” dedi.

    “ÖDÜL VE CEZADA ŞEKER OLMASIN”

    Sakinleşmek için, gevşemek için ve bir şeyi her elde edemediğinde, ödülde ve cezada hep şeker, un ve patates kullanıldığını söyleyen Işın Sayın, “Çocukları mutlu etmenin yolu şekerli gıdalar değildir. Size öyle öğretilmiş olsa da, bunun iyilik olmadığına emin olun. Ödül kadar cezalar da, çocukların “şekeri değerli ve mutluluk kaynağı” olarak görmesine yol açar. Yanlış bir şey yaptığında sana bundan sonra şeker yok derseniz, o mahrumiyet duygusu şekeri daha da değerli hale getirir. Çocuk için alıyorum/pişiriyorum sözlerini unutun. Çocukları bahane ederek kendinizi kandırmayın ve çocuklarınızı kendinizden bile koruyun. Unutmayın çocuğunuzu ödüllendirip cezalandırma biçiminiz, onun ileride karşılaşabileceği hastalıkların temelini oluşturur. İnsulin direnci, reaktif hipoglisemi, diyabet, kalp hastalıkları, hipertansiyon, karaciğerde yağlanma; safra kesesi, barsak hastalıkları, obezite, yaşam boyu bitmeyen zayıflama diyetleri, davranış bozuklukları, ruhsal sorunlar bunların sadece bir kaçıdır” şeklinde konuştu.

    “ÖDÜL VE CEZA ANLAYIŞINIZI DEĞİŞTİRİN”

    “Çocuğunuzun mutluluğu da, sorunların çözümünü de şeker, un ve patateste arayan, hasta ve obez bir jenerasyonun parçası olmasını istemiyorsanız çocuklarınız için ödül ve cezada farklı motivasyon ögeleri kullanın” diyen Uzman Diyetisyen Işın Sayın, “Yeni bir oyuncak, kitap, beceri geliştiren aktiviteler, lunapark, akvaryum, havuz, dans okulu, hobi kursları gibi motivasyon kaynakları kullanılırsa daha iyi bir anne baba olacağınızı söylemeliyim. Böylece çocuklarımız ileride bilinçaltında iyi hissetmek için yalnızca bir yiyecek/içeceğe değil, bir aktiviteye, spora, hobiye, dansa yönelme ihtiyacı duyacaktır. Bu şekilde daha doğru ve faydalı bir şeye kanalize olmaları da uzun vadede fiziksel, sinirsel ve ruhsal olarak her bakımdan daha sağlıklı bireyler olmaları anlamına gelir. Bence bu önerilere kulak asmaya hemen bugünden başlayın. Abur cubur çekmecesini temizleyin. Alış veriş sepetinize pirinç, patates, beyaz un ve şekeri bir daha asla koymayın” diye konuştu.