Etiket: gezi parkı

  • Gezi Parkı eylemlerinin bilançosu: 100 trilyon

    Gezi Parkı eylemlerinin bilançosu: 100 trilyon

    Başbakan Erdoğan Gezi Parkı eylemlerinin zararını açıkladı. Erdoğan, bütün bu olayların devlete maliyetinin 100 trilyonu aştığını söyledi.

     

    AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Gezi Parkı eylemlerini değerlendirdi.

    Şiddeti bir araç olarak gören hiçbir örgüte müsamaha gösterilmeyeceğini söyleyen Erdoğan, “Bütün bu olayların devlete maliyeti 100 trilyonu aşmış vaziyette” dedi.

    Erdoğan şöyle devam etti;

     

     

    Kimin parası bu? Milletin değil mi? Burada fakirin hakkı yok mu? Hani siz fakirden yanasınız? Sizi rahatsız eden neydi? Bu huzurlu ülkeyi ne oldu da karıştırdınız? Kimin oyununa gelerek bu milleti huzursuz ettiniz? Her yerde esnafımı niçin rahatsız ettiniz?

     

     

    Vatandaş aracında gidiyor, filanca taciz ediyor. Bakanlarımıza varıncaya kadar. Senin yüreğin varsa, düşüncene güveniyorsan, düşünce hürriyeti sınırsız zaten bu ülkede.

     

     

    Eylemin Ankara’ya zararı 17 milyon

    Ankara Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada eylemlerin bilançosu açıklandı. Eylemlerin Büyükşehir Belediyesine maliyeti de ağır oldu.

     

     

    Eylemlerin Büyükşehir Belediyesine maliyeti de ağır oldu. İki haftadır süren Gezi Parkı eylemlerinin zararı 17 milyon lira civarında.

  • Gezi Parkı operasyonları!

    Gezi Parkı operasyonları!

    İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri sabah erken saatlerde belirlenen adreslere operasyon düzenledi.

     

    Gezi Parkı olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gerçekleştirildiği öğrenilen operasyonda çok sayıda kişi gözaltına alındı.

     

     

    İstanbul polisi Gezi Parkı olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında sabah saatlerinde çok sayıda adrese operasyon düzenledi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri belirlenen adreslere yaptığı operasyonda çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar polis ekipleri tarafından sağlık kontrolünden geçirilmek üzere saat 07:30 sıralarında Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Sağlık kontrolüne götürülen bazı kişilerin slogan attığı gözlendi. Sağlık kontrolünden geçirilen zanlılar daha sonra Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü

  • Gezi Parkı olaylarında ilk tutuklama

    Gezi Parkı eylemleri kapsamında Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) binasına düzenlenen operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 4’ü tutuklandı.

     

    Tutuklanan şüpheliler arasında polise molotof ve havai fişek atarken görüntülendigi iddia edilen SDP üyesi Ulaş B. de yer aldı. Geçtiğimiz günlerde polis Taksim Gezi Parkı eylemleri kapsamında SDP binasına operasyon düzenlemiş ve gözaltına alınan şüphelilerden 59’u emniyetteki sorgularının ardından İstanbul Adliyesi’ne sevk edilmişti. Burada savcılık tarafından sorgulanan şüphelilerden 28’i serbest bırakılmıştı. Savcılık 5 şüpheli hakkında adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasını, 26 şüphelinin ise tutuklanmasını talep etmişti. Mahkeme tutuklanması istenilen 26 şüpheliden Ulaş B., Doğukan O., Furkan T. ve Ceyhun D’nin tutuklanmasına karar verdi. Tutuklanması talep edilen 22 şüphelinin serbest bırakılmasına karar veren mahkeme savcılığın 5 kişi hakkında istediği adli kontrol tedbirleri talebini ise reddetti.

     

     

    İLK KEZ TUTUKLAMA KARARI ÇIKTI

    Mahkemenin kararı ile Gezi olayları kapsamında İstanbul’da gözaltına alınan şüpheliler hakkında ilk kez tutuklama kararı çıkmış oldu. Olaylara ilişkin daha önce gözaltına alınan 450 kişi ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı.
  • Gezi’de kötü gelişme

    Gezi’de kötü gelişme

    TAKSİM Gezi Parkı eylemleriyle ilgili Taksim Dayanışması tarafından toplantı ve forumlar sonucunda alınan karar açıklandı.

     

    “BU DAHA BAŞLANGIÇ VE MÜCADELE DEVAM EDİYOR”

    Yapılan açıklamada şöyle denildi:

     

     

    “Taksim Dayanışması tarafından sabah saatlerine kadar süren toplantı ve forumlar sonucunda oluşan açıklamadır.

    Taksim gezi parkında ağaç katliamını durdurmak için başlayan direnişimiz, Gezi Parkı sınırlarını aşarak İstanbul halkının ve ardından Türkiye’nin dört bir yanından yurttaşların onbir yıllık AKP İktidarına karşı birikmiş olan öfkesi ile buluştu. Yüz binlerce insan sokaklarda direnişlerinin 18’inci gününü tamamladılar. Bu memleket topraklarının tanık olduğu en büyük hak arama mücadelelerinden biri olarak tarih sahnesinde yer alan bu direniş daha ilk günden başlayarak yoğun polis şiddetinin hedefi oldu. Yaşam hakkı dahil tüm insan haklarının ayaklar altına alındığı bir süreç içindeyiz. Ancak bu zulüm; kalabalıkları dağıtacağı yerde büyüttü, birbirlerini mücadele içinde tanıyan insanların dayanışmasını güçlendirdi, bütün canlıları boğan gaz bombalarının altında her türlü şiddete karşı sokakları doldurdu, direnişi birleştirdi ve bir halk hareketine dönüştürdü. Direnişin başlangıcından beri ortaya konulan son derece açık ve haklı talepleri hükümet öncelikle görmezden gelme tavrı aldı. Ardından direnişi bölme, provoke etme ve meşruiyetini zedeleme çabaları içerisinde oldu. Yerel ve uluslar arası kamuoyu önünde iktidar meşruiyetini yitirerek amacına ulaşamadı. Haklı direnişimizin baskısıyla taleplerini muhatap alma ve tartışma noktasına geldi. Ancak bu daha başlangıç ve mücadele devam ediyor”

     

     

     

    “YURTTAŞLARIMIZIN DERHAL SERBEST BIRAKILMASINI TALEP EDİYORUZ”

    “Bu direniş sırasında polis şiddetinin bir neticesi olarak 18 gün içerisinde 4 yurttaşımız; Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Mustafa Sarı hayatını kaybetti. Pek çok yurttaşımız görme, işitme ve uzuv kaybına neden olacak şekilde yaralandı. Öldürülen arkadaşlarımızın acısını yüreklerimizde hissediyor ve en temel demokratik haklarını kullanırken öldürüldüklerini hatırlatıyoruz. Henüz bu ölümlerin sorumluları hakkında ciddi bir işlem başlatılmamış olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz, bu şiddetin sorumlularının yargı önünde hesap vermesinin takipçisi olacağız. Ayrıca polisin keyfi gözaltı politikası nedeniyle birçok kişi halen gözaltında tutulmaktadır. Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu süre içerisinde üzerimizde yürütülen şiddet politikalarına rağmen farklı eğilimlerin zenginliği ile bir araya gelebildiğimizi, tartışabildiğimizi, ortaklıklar yaratabildiğimizi ve birlikte mücadele edebildiğimizi gördük. Zayıflık olarak kabul edilen çoğulcu demokrasi, çoğunlukçuluğun karşısında bir direniş odağı oluşturmamızı sağladı. İktidarın üzerinden yükseldiği rant ve ekolojik tahribat politikaları karşısında yüz binlerce insan gezi parkında ağaçları savunarak kendi hayatlarını ve özgürlüklerini savundular. Gezi direnişi bir özgürlük alanı olarak polis şiddetine karşı barışçıl tutumunu korumayı bildi”

     

     

     

    “BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM”

    “Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak bu süreç boyunca öğrendiğimiz en önemli şey mücadelenin zaman ve mekânla sınırlandırılamayacağı ve bundan sonra da hayatın, kentin ve ülkenin her metre karesinde ve her anında devam edeceğidir.

     

     

    Direnişimizin 18.gününde 15 Haziran cumartesi günü içindeki tüm canlılar ile beraber parkımız ve kentimiz, ağaçlarımız, yaşam alanlarımız, özel yaşamımız, özgürlüklerimiz ve geleceğimiz için Taksim Dayanışması olarak nöbete devam ediyoruz. Taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu direniş, Taksim Dayanışmasının kolektif iradesinin yansıması ve bütünlüklü bir mücadelenin ortak bayrağı olacaktır. Bugünden itibaren tüm yurda ve hatta dünyaya yayılan mücadelemizden gelen dinamizmle ve gücümüzle ülkemizde yaşanan her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı direnişi devam ettireceğiz. Şu anda 18 gün öncesine oranla çok daha güçlü, örgütlü ve umutluyuz. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”

  • Yanındayız

    Yanındayız

    Taksim Gezi Parkı Yayalaştırma Projesine yönelik eylemler sürerken Avrupa’dan çok farklı bir ses yükseliyor. 10 Avrupa ülkesinin 40 ayrı kentinde Gezi Parkı eylemleri ile Türkiye’ye demokrasiye verilen zarara dikkat çekilecek.

     

    Taksim-Gezi Parkı Yayalaştırma Projesine yönelik çevreci itirazlarla başlayan, ancak mevcut on yıllık istikrarı ve demokratik kazanımları hedef alan mahfillerce farklı bir mecraya aktarılıp Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni demokratik usullerin dışında cebren istifaya çağıran protestoları tasvip etmediklerini, düşünce ve fikirlerin şiddete dönüşmesine ilkesel olarak karşı durduklarını, gerçekleştirilen icraatlara yönelik itirazların Türkiye’nin kalkınmasına zarar vermeksizin ortaya konulmasına taraftar olduklarını kamuoyuna duyurmak üzere, Avrupalı Türkler 15.06.2013 Cumartesi günü Avrupa’nın aşağıda belirtilen noktalarında basın açıklaması yapacaklar.

     

     

     

    Basın açıklaması yapılacak ülkeler ve kentler ise şöyle: 
    Hollanda, Almanya, İspanya, İngiltere, Fransa, Avusturya, Macaristan, İsveç, Polonya, İsviçre,
    Ahlen, Amsterdam, Hollanda Bad Kreuznach, Barcelona, Berlin, Bremen, Dinslaken, Dortmund, Duisburg, Essen, Frankfurt, Gelsenkirchen, Gladbeck,Gronau, Hamburg, Hamm, Kassel, Köln, Krefeld, Londra, Lyon, Macaristan, Mainz, Mannheim, Marl, Münih, Paris, Rotterdam, Siegen, Stockholm, Strasbourg, Stuttgart, Ulm, Varşova, Viyana, Zürih.

     

     

     

    Yapılacak açıklama metni şöyle:

    Gezi Parkı ile ilgili olarak yaşanan hadiseler  kronolojik olarak ortaya konduktan sonra şu açıklamaya yer verildi:

     

     

    Avrupalı Türklerin Demokrasi Manifestosu

    Değerli basın mensupları, Saygıdeğer kamuoyu;

    Burada ifade edilen gerçeklerden hareketle aşağıdaki görüşlerimizi paylaşmayı bir vazife
    addediyoruz.
    Türkiye bir demokrasidir. Demokrasilerde toplanma ve gösteri yapma hakkı vardır. Fakat
    bu hukuk kaideleri içerisinde olmalıdır. Toplumsal barış ve huzuru bozan, hukuk düzenine
    aykırı gösteriler bu hakkın suistimali demektir.

    Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinden beklentimiz; gelinen aşamada önemli kazanımlarını
    elde ettiğimiz demokrasimizin standartlarının yükseltilmesi ve buna paralel olarak son 10
    yılda tesis edilmiş olan istikrarın muhafaza edilmesidir.

    Demokrasiye ve istikrara kasteden, toplumsal huzuru bozan ve taleplerini şiddete
    başvurarak dile getiren marjinal gruplara yönelik hiç bir surette müsamaha
    gösterilmemelidir. Devlet olmanın gereği olarak kamu düzeninin tesis edilmesini son
    derece önemli buluyoruz.

    Bu anlamda büyüyen Türkiye’nin demokrasi ve istikrarının korunması, daha da ötede
    demokrasinin ileri demokrasi standartlarına erişmesi, refahın artarak devam etmesinin
    temel mantığı istikrarın korunmasıdır. Türkiye istikrarını korumalı, demokrasisini
    güçlendirmeye devam etmelidir.

    Demokrasinin temeli hükümetlerin halkın tercihiyle gelip gitmesidir. Sokakta yapılacak
    taşkınlıklar ve kanuna karşı hareketlerle iktidarları değiştirme yöntemi elbette antidemokratiktir.
    Milletin iradesi sandıkta tecelli eder. Ana muhalefet partisinin sokaktan
    medet ummasını Avrupalı vatandaşlar olarak bizler anlamakta güçlük çekiyoruz. Ana
    Muhalefet partisinin sokaktan medet umması bize Türkiye’de yaşanmış darbeler öncesini
    hatırlatmıştır. Ancak bu millet artık demokrasinin kesintiye uğramasına müsaade
    etmeyecektir.

    Düşüncelerin ifade ediliş biçimi demokrasinin işleyişinde mümkündür, oysa görüyoruz ki
    gezi parkı süreci demokrasinin kesintiye uğramasına davetiye çıkarmıştır. Biliyoruz ki
    göstericilerin bir kısmı demokrasinin ve özgürlük alanının genişlemesinin yanındadır.
    Ancak bu talepleri rehin alarak vandalizme alet edenler karşısında toplumun büyük bir
    tepkisi vardır. Bu yüzden gösteriler bir an önce sona erdirilmeli ve diyalog zemini inşa
    edilmelidir.

    Biz Avrupalı vatandaşlar olarak Türkiye’de istikrarın ve demokrasinin yanındayız. AK
    Parti iktidarının Türkiye’yi 10 yılda nerden nereye getirdiğini Türk halkı da, dünya da
    bilmektedir. Türkiye küresel barışın ve küresel istikrarın adıdır.
    Uluslararası camianın ikiyüzlülüğüne dikkat çekiyoruz. Yunanistan’da İspanyada
    İngiltere’de İtalya’da olup bitenler karşısında susanların, Türkiye ile ilgili ortaya
    koydukları tavır samimi değildir.

    Medyanın bu süreçte göstermiş olduğu tavır dikkat çekicidir. Kamuoyunu belli bir yönde
    manipüle etme kastıyla hareket ettiğine inanıyoruz. Türkiye’de var olan gerçekleri farklı
    şekilde uluslararası camia ile paylaşarak Türkiye aleyhinde kamuoyu yaratılmasını kabul
    etmemiz mümkün değildir.

    Son on yılda Türklere karşı 300 bine yakın aşırı sağcılık merkezli suçlar işlenirken sukut
    edenler, Stuttgart’da gözü kör olan öğretmeni görmek için gözlük bulamayanlar, G8
    zirvesinde Londra sokaklarında süründürülenleri görmeyenlerin Türkiye ile ilgili yanlı
    tutumlarını anlıyoruz.

    Türk halkı demokrasi kültürü olan bir halktır. Kendi iradesine sahip çıkacaktır. Sokağa
    değil sandığa itibar edecektir. Mübalağalı bir hükümet karşıtlığı ve şiddet asla halkın
    onayını alamayacaktır.

    Avrupa’da yaşayan Türkiyeli vatandaşlar olarak, Türkiye’de hükümeti bir kesimin şiddete
    başvurarak baskı altına alma çabasının, yine iktidarın 11 yıl içinde genişlettiği ve dünya
    standartlarına ulaştırdığı demokratik standartlar içinde alacağı önlemler ve yeni
    anayasanın yapımı sürecine bütün partilerin aktif katılımı aracılığıyla karşılanacağını
    biliyoruz.
    Kamuoyuna saygıyla duyurulur.