Etiket: Geylan:

  • Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Beklentimiz ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime geçilmesidir”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Beklentimiz ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime geçilmesidir”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Beklentimiz ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime geçilmesidir” dedi.

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, 2020-2021 eğitim-öğretim yılının ilk yarıyılının sona ermesi nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, “2020-2021 eğitim-öğretim yılının ilk yarı yılı yarın sona eriyor. Öncelikle korona virüs salgınında fedakârca görevlerinin başında olan, zor koşullara rağmen görevlerini canla, başla yürüten tüm eğitim çalışanlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca bu süreçte hastalığa yenik düşerek, hayatını kaybeden eğitim çalışanlarımızı da bir kez daha rahmetle anıyoruz” ifadesini kullandı.

    Öğretmenlerin salgın nedeniyle okulların kapandığı 16 Mart tarihinden beri uzaktan eğitim verdiğini hatırlatan Geylan şöyle devam etti:

    “21 Eylül tarihinden itibaren okullar seyreltilmiş ve kademeli olarak açılsa da, ara tatilin ardından 23 Kasım tarihinde yeniden eğitimin tüm kademelerinde uzaktan eğitime geçildi. Şunu belirtmek isteriz ki; elbette öğretmenler uzaktan eğitim vermeyi kendileri tercih etmedi. Hatta uzaktan eğitim yüz yüze eğitimden çok daha meşakkatli, sıkıntılı bir yöntemdir. Üstelik öğretmenlerimiz eğitim fakültelerinde ne bunun eğitimini almıştır ne de bugüne kadar uzaktan eğitim tecrübeleri olmuştur. Buna rağmen öğretmenlerimiz tamamen kendi kişisel imkân ve gayretleriyle çocuklarımızın öğrenme kayıplarını en az düzeye indirmek için büyük bir özveriyle görevlerini sürdürmüşlerdir. Öğretmenler teknolojik olarak yeterli donanıma sahip olmamalarına rağmen kendi bütçelerinden eksiklerini gidererek derslerini eksiksiz olarak yapmışlardır. Tüm bunlara rağmen maalesef bazı arazlı zihinler öğretmenler ile ilgili sağduyudan uzak açıklamalar yapmıştır. Oysa ki eğitim camiası olarak bu zihniyetin biraz da empati kurmasını ve saatlerce uzaktan eğitim, ders vermenin nasıl zor bir iş olduğunu görmelerini isterdik.”

    Öğretmenlerin asli görevlerinin yanı sıra, filyasyon ekiplerinde, mahalle denetim ekiplerinde de görevlendirildiğini kaydeden Geylan, “Bu durum öğretmenlerimizin zaten ağır olan iş yükünü artırmıştır. Hem saatlerce öğrencilere uzaktan ders verip hem de bu ekiplerde görev yapmak ciddi bir sorumluluktur. Türk Eğitim-Sen olarak bu görevlerin gönüllük esasına göre verilmesini talep etmiş ve öğretmenlerimizin derslerine olumsuz etki yapılabilecek uygulamalardan kaçınılmasını ısrarla talep etmiştik. Umuyoruz ki ikinci yarıyılda bu sorun çözülür ve öğretmenlerimiz asli görevleri olan eğitim-öğretim faaliyetlerine yoğunlaşır” değerlendirmesini yaptı.

    “Talebimiz eğer 15 Şubat sonrasında yüz yüze eğitime başlayabileceksek eğitim çalışanlarımızın tamamının aşılanmasıdır”

    Geylan şöyle devam etti:

    “Öte yandan uzaktan eğitim birçok yönden sorunlarla yürütülmektedir. Ancak mevcut koşullarda en iyi metot tüm dünyada da uygulandığı gibi uzaktan eğitimdir. Uzaktan eğitimin en büyük sıkıntısı hiç şüphesiz önemli sayıda öğrencimizin uzaktan eğitime erişim sorunu yaşamasıdır. Şöyle ki interneti çekmeyen, uzaktan eğitim araçlarına sahip olamayan, uzaktan eğitime katılamayan çocuklarımızın öğrenme kayıpları bu süreçte diğer öğrencilere kıyasla daha da artmıştır. Bu çocukların düzenli olarak canlı derslere girmesi, ödevlerini yapması, uzaktan eğitim sürecine aktif katılımı söz konusu olamamaktadır. Bu minvalde hem öğretmenlerimizin hem de öğrencilerimizin en büyük beklentisi ikinci yarı yılda eğitimin uzaktan değil, yüz yüze yapılmasıdır. Bu eğitimin geleceği açısından çok önemlidir. Aksi takdirde eşitsizliklerin derinleşmesi, yüz yüze eğitimin getirdiği dokunuşların olmaması, çocukların arkadaşları ile bir arada sosyalleşerek eğitim alamaması çok ciddi pedagojik sonuçlara neden olacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak açıklamalarımızda eğitim çalışanlarının aşılamada öncelikli meslek grupları arasına alınmasını talep etmiştik. Bu çağrılarımız üzerine Sağlık Bakanlığı öğretmenlerin aşılamada 2. aşamada 7. sırada öncelikli meslek mensupları arasında yer alacağını bildirdi. Ancak zaman hem eğitimcilerimizin hem de öğrencilerin aleyhine işlemektedir. Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz eğer 15 Şubat sonrasında yüz yüze eğitime başlayabileceksek yarıyıl tatilinin iyi değerlendirilerek, mutlaka bu süreçte eğitim çalışanlarımızın tamamının aşılanmasıdır. Hükümetimiz aşı temini noktasında her türlü tedbiri almalıdır. Bu sürecin fazla uzamaması, öğretmenlerimizin öğrencilerimizle yüz yüze eğitime geçmelerinin sağlanması devletimizin öncelikli görevi olmalıdır. Okullarımızın açılması durumunda da hijyen, maske, mesafe kurallarına sıkı sıkıya riayet etme konusunda MEB’in titiz davranması, okulların eksikliklerini tamamlaması hayati öneme sahiptir.”

    “2021 yılında 100 bin kadrolu atama istiyoruz”

    İkinci yarıyıl döneminde bir diğer beklentilerinin de öğretmen atama sayılarının artırılması olduğuna dikkat çeken Geylan şunları kaydetti:

    “Ülkemizde ücretli öğretmenlik neredeyse asal istihdam modeli halini almıştır. Sendikamızın geçtiğimiz yıl yaptığı araştırmaya göre ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 80 bin 583’tür. Üstelik ücretli öğretmenlerin 10 bin 837’si yüksekokul mezunudur. Yani pedagojik formasyonu olmayanlar da ücretli öğretmen olarak görev yapabilmektedir. Üstelik ücretli öğretmenlerin sigortaları eksik yatmakta, girdiği ders başına ücret almakta, hiçbir özlük hakka sahip olamamaktadır. Biz bu şekilde eğitimde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamayız. Öte yandan sadece ücretli öğretmenler değil bir diğer sorunumuz da sözleşmeli öğretmen istihdamıdır. Sözleşmeli öğretmenlerimiz de tıpkı kadrolu öğretmenler gibi görev yapmakta, ancak özlük haklarında farklılıklara maruz kalmaktadır. Örneğin bu öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenler gibi tayin hakkına sahip olmadığından, eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır. Öğretmenlerin eş ile iş arasında tercihe zorlanması, Anayasa’nın 41. Maddesinin ihlal edilmesi, çocukların annesiz, babasız büyümesi kabul edilebilir değildir. Kısacası aynı okullardan mezun olan, aynı işi yapan öğretmenlerin öğretmenler odasında bölük pörçük olması içimizi kanatmaktadır. Bu noktada yapılması gereken tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak atanmasıdır. Sözleşmeli, ücretli gibi istihdam yöntemleri eğitime yarardan çok zarar vermektedir. Sendika olarak talebimiz 2021 yılında 100 bin atama yapılması ve bu atamaların tamamının kadrolu olmasıdır. En azından ücretli öğretmen görevlendirmesi kadar yani 81 bin atama ve bunun üzerine yapılacak 19 bin atama eğitim-öğretimimize nefes aldıracaktır. 100 bin atama talebimizden vazgeçmeyeceğiz.”

    “İl içi tayinlerde 50 kilometre sınırı getirilmelidir”

    “Mazeret tayinleri yapılmasına karşın tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimiz de bulunmaktadır. Ailelerin parçalanmasına sık sık vurgu yapan sendikamız MEB’in bu duruma kalıcı çözüm üretmesini talep etmektedir” diyen Geylan şöyle devam etti:

    “Sadece iller arası değil il içi tayinlerde de öğretmenlerimiz mağdur olmaktadır. Bazı illerde ilçeler arasındaki mesafe iki il arasındaki mesafeden fazla olabilmektedir. Bu durumda eşler aynı il sınırlarında olsa bile bir araya gelememektedir. Bu noktada il içi tayinlerde yaşanan soruna kalıcı çözüm olması için de 50 kilometre sınırı getirilmelidir. Özür grubu tayinlerinin ikinci aşaması yarın sona ererken, Türk Eğitim-Sen olarak MEB’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. MEB, gerek iller arası, gerekse il içi tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimize mutlaka il/ilçe emri hakkı tanımalıdır. Unutulmamalıdır ki aklı fikri çocuklarında, ailesinde olan bir öğretmenin verimli olmasını beklemek mümkün değildir. Bu nedenle öğretmenlerimizi aileleriyle birleştirerek hem anayasanın gereğini yerine getirirsiniz hem de eğitimde motivasyon sağlarsınız.”

    Geylan, MEB’in mahkeme kararını uygulayarak bin 709 şube müdürü atamasının iptal etmesini istediklerini de belirterek, “Yapılması gereken 2014’te yapılan tüm atamaların iptal edilerek, yazılı ve mülakat puanlarının aritmetik ortalamasına göre bin 709 şube müdürü atamasının yeniden gerçekleştirilmesidir” dedi.

  • Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Bakanlık ivedi şekilde gereğini yapmalı”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Bakanlık ivedi şekilde gereğini yapmalı”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Bakanlık ivedi şekilde gereğini yapmalı, yeni bir düzenlemeye gerek olmadan ve herhangi bir şarta bağlanmaksızın haftalık ders çizelgesi üzerinden ek ders ücreti ödemelerinin yapılmasını sağlayarak tartışmaları sonlandırılmalıdır” dedi.

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, online eğitime devam edilmesinin ardından öğretmenlere ödenecek ek ders ücretleri konusunda yer alan çeşitli manipülasyonlar hakkında konuştu. Geylan, “Meslek liselerinde sıkıntılar yaşanıyor, canlı derse öğrenci gelmiyor ek ders ücreti kesiliyor; ek ders ücreti ödemelerinde illere göre ve hatta okullara göre farklı’ yorumlamalarını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Bakanlık ivedi şekilde gereğini yapmalı”

    Öğretmenlerin yıl içi planlamalarını eğitim-öğretim yılı başında yaptıklarını belirten Geylan, “Öğretmenlerimiz, öğretim yılı başında kendilerine tebliğ edilen haftalık ders çizelgesindeki ek ders ücreti ve maaşları üzerinden ödemelerini planlar. Belki kredi çekmiştir, belki taksit ödemeleri vardır. Ancak salgın nedeniyle tekrar uzaktan eğitime geçilmesiyle yurt genelinde uygulama birliğinden uzak yeni bir karmaşayla karşı karşıyayız. ‘Meslek liselerinde sıkıntılar yaşanıyor, canlı derse öğrenci gelmiyor ek ders ücreti kesiliyor; ek ders ücreti ödemelerinde illere göre ve hatta okullara göre farklı’ yorumlamalarını görüyoruz. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yeniden uzaktan eğitime geçileceğini duyurduğu açıklamada ‘öğretmenlerimizin ek ders ücretleri ödenecek’ diye özellikle vurgulamıştı. Nitekim biz de o akşam yaptığımız açıklamada ‘zaten ekonomik sıkıntılar içerisinde olan öğretmenlerimizin ek ders ücretlendirmeleri hususunda karmaşa oluşturacak yeni düzenlemelere gidilmemelidir. Öğretmenlerimizin mevcut haftalık ders çizelgeleri üzerinden yürütülen uygulama devam ettirilmelidir’ demiştik. Bakanlık ivedi şekilde gereğini yapmalı, yeni bir düzenlemeye gerek olmadan ve herhangi bir şarta bağlanmaksızın haftalık ders çizelgesi üzerinden ek ders ücreti ödemelerinin yapılmasını sağlayarak tartışmaları sonlandırmalıdır” dedi.

  • Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Geylan: “Mesnetsiz şikayetlerle öğretmenlerimiz huzursuz edilemez”

    Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Geylan: “Mesnetsiz şikayetlerle öğretmenlerimiz huzursuz edilemez”

    Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Öğretmenlerin emeklerini hiçe sayan bu tür yaklaşımlar, mesleğin itibarını daha da geriye götürmektedir. Mesnetsiz şikâyetlerle öğretmenlerin ifadesini almak, onları huzursuz etmek ve motivasyonlarını bozmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir” dedi.

    Tarsus’da online ders görevini ifa eden bir matematik öğretmeni hakkında CİMER’e yapılan başvuru neticesinde Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından öğretmenden savunma istendi. CİMER’e yapılan şikayette, “Ders işleme esnası sırasında bir öğrenci ile ilgilendiği, sadece 10 dakika ders işleyip, ders dışı konuştuğu, canlı derslerde ders işlemeyi bırakıp kızıyla ilgilendiği, ders esnasında gerekli bilgileri aktarmadığı” iddiaları yer aldı.

    Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, öğretmenlerin sadece yüz yüze eğitimde değil, uzaktan eğitimde de gece gündüz demeden fedakârca görevlerinin başında olduğunu söyleyerek, “Öğretmenlerin emeklerini hiçe sayan bu tür yaklaşımlar, mesleğin itibarını daha da geriye götürmektedir. Mesnetsiz şikayetlerle öğretmenlerin ifadesini almak, onları huzursuz etmek ve motivasyonlarını bozmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir. Bir zamanlar Alo147 saçmalığı vardı; velileri müşteri, okulları ticarethane, öğretmenleri tezgahtar gören anlayışın eseriydi. Müşteri memnuniyet hattına gelen hastalıklı başvurularla inceleme/soruşturma açılırdı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, göreve geldiğinde ilk iptal ettiği uygulama Alo147 hattının kapatılması oldu. Şimdi de aynı saçmalıkları CİMER üzerinden mi yaşayacağız. Cumhurbaşkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenlerimizi tahkir eden bu tür saçmalıklara alet edilmemesi gerekir. Takipçisi olacağız” diye konuştu.

  • Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Eğitim Öğretime Hazırlık Ödeneği bütün eğitim çalışanlarına verilsin”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Eğitim Öğretime Hazırlık Ödeneği bütün eğitim çalışanlarına verilsin”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen “Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği”nin hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan tüm eğitim çalışanlarına verilmesini talep etti. Geylan, “966 bin 114 öğretmenimize ödenek verebilen MEB bütçesi için 81 bin 771 personele de hazırlık ödeneği verilmesi ciddi ek bir külfet getirmeyecektir” dedi.

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen “Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği”nin hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan tüm eğitim çalışanlarına verilmesini talep etti. Konuya ilişkin açıklama yapan Geylan, “Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’tan beklentimiz MEB’de bir ilke imza atarak eğitim öğretime hazırlık ödeneğini bütün eğitim çalışanlarına ödenmesini sağlamasıdır. 966 bin 114 öğretmenimize ödenek verebilen MEB bütçesi için 81 bin 771 personele de hazırlık ödeneği verilmesi ciddi ek bir külfet getirmeyecektir. MEB Strateji Geliştirme Başkanlığınca hazırlanan 2019 Yılı İdari Faaliyet Raporu’na göre MEB’in toplam personel sayısı 1 milyon 27 bin 885’tir. Buna 22 Haziran 2020’de göreve başlayan 20 bin öğretmen de dahil değil. Kurum personelinin 946 bin 114’ü eğitim öğretim hizmetleri sınıfında yer alıyor. 81 bin 771 personel ise avukatlık, sağlık, yardımcı hizmetler, teknik ve genel idare hizmetleri sınıflarında istihdam ediliyor” ifadelerini kullandı.

    Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği’ne ilişkin talebi her toplu sözleşme sürecinde gündeme getirdiklerini ifade eden Geylan, “Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği’nin brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan MEB ve Yükseköğretim personelinin tamamına ödenmesini içeren talebimizi her toplu sözleşme sürecinde olduğu gibi son yapılan 2019 yılı toplu sözleşmesinde de gündeme getirdik. Ayrıca Türk Eğitim-Sen’in yetkili olduğu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı ve sendikamız arasında gerçekleştirilen Kurum İdari Kurulu Çalışma Raporu’nda her yıl eğitim öğretim yılı başında ödenen Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği’nin uygun ölçeklerle tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi hususunda görüş birliğine varılmıştı. Ancak aradan geçen yıllara rağmen bu kararın yasalaşması için herhangi bir çalışma yapılmadı. Sayın Bakan Selçuk’tan beklentimiz, ödenek konusunda alacağı yeni karar ile eğitim çalışanlarını bir bütün olarak gördüğünü göstermesidir” açıklamasını yaptı.

  • Geylan: “Salgın sürecinin gölgesinde kapanan okullarımıza Ağustos ayında 40 bin atama daha yapılmalı”

    Geylan: “Salgın sürecinin gölgesinde kapanan okullarımıza Ağustos ayında 40 bin atama daha yapılmalı”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, “Salgın sürecinin gölgesinde kapanan okullarımıza Ağustos ayında 40 bin atama daha yapılmalı” dedi.

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, 2019-2020 eğitim-öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla yaptığı açıklamada, “2019-2020 eğitim-öğretim yılı salgın süreci gölgesinde sona erdi. Dönemin ikinci yarısında yaşanan salgın vakaları tüm dünyaya olduğu gibi ne yazık ki ülkemize de heyula gibi çöktü. Bu süreçte 5 bine yakın vatandaşımızı kaybettik, hala hastanelerde tedavi süreci devam eden çok sayıda hastamız var. Sağlık çalışanlarımız büyük fedakârlıklarda bulundu, öğretmenlerimiz uzaktan eğitim sürecini ciddi bir özveri ile yürüttü, bizler de bu sürece uyum sağlamaya en yüksek düzeyde gayret gösterdik. Canlı ders uygulaması dayatma unsuru haline getirildi. Milli Eğitim Bakanlığı 31 Ağustos tarihinde telafi eğitimiyle birlikte okulları açacak. Umuyoruz ki 2020-2021 eğitim-öğretim yılı sağlıklı ve kesintisiz bir şekilde yürütülür. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılı başta salgın süreci olmak üzere birçok sorunla tamamlandı. 16 Mart tarihinde doğru bir kararla okullarda eğitime zorunlu olarak ara verildi. 23 Mart tarihinden itibaren TRT-EBA TV ve Eğitim Bilişim Ağı üzerinden uzaktan eğitim gerçekleştirildi. MEB sonraki süreçte EBA üzerinden canlı ders işlenmesi hizmetini hazırlayarak, dileyen öğretmenlerimizin kullanımına açtı. Öncelikle hem 1 hafta kısa bir sürede uzaktan eğitimi hayata geçiren MEB yetkililerini kutluyor hem de uzaktan eğitimi başarıyla yürüten fedakar öğretmenlerimize minnetlerimizi sunuyoruz” dedi.

    “MEB, derslik üretiminin artırılmasına ağırlık vermeli ve mevcut dersliklerin verimli kullanılması sağlanmalıdır”

    Geylan, “Milli Eğitim Bakanlığı telafi eğitiminin 3 hafta olacağını, yıl boyunca da destekleme kurslarının devam edeceğini duyurdu. Bu eğitimler çocuklarımızın müfredatta ilerlemesi, eksiklerini gidermesi, bir üst sınıfa sağlam bir şekilde hazırlanması noktasında çok önemlidir. Öğretmenlerimizin de gayretiyle telafi eğitimlerinin hızlı ve sağlıklı bir şekilde yürütüleceğinden hiç şüphemiz bulunmamaktadır. Tabii burada en büyük soru işareti gerek telafi eğitiminde gerekse yeni eğitim-öğretim döneminde okullarda hijyenin nasıl sağlanacağı, sınıf mevcutlarının nasıl düşürüleceği, sosyal mesafenin nasıl korunacağıdır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın hijyen kuralları ile ilgili önemli bilgilendirmeler yapması, tüm okullarımızda hijyen malzemelerinin eksiksiz sağlanması, okul, sınıf ve tuvalet temizliğinin sık aralıklarla yapılması gerekirken, sınıf mevcutlarının düşürülmesi de mutlaka sağlanmalıdır. Zira sosyal mesafe sağlanamadığı müddetçe virüs vakaları azalmayacaktır. Bu noktada MEB, derslik üretiminin artırılmasına ağırlık vermeli ve mevcut dersliklerin verimli kullanılması sağlanmalıdır. Şayet eğitimin her kademesinde derslik üretimini artırarak, sınıf mevcutlarını düşüremezsek, okullar salgın vakalarının merkez üssü haline gelebilir” dedi.

    “MEB’in Ağustos ayında 40 bin öğretmen ataması daha yapması en öncelikli talebimizdir”

    Öğretmen atamalarının ciddi bir sorun olmaya devam ettiğini dile getiren Geylan şunları kaydetti:

    “Ülkemizde 81 ilde ücretli öğretmen sayısı 81 bine ulaşmıştır. Dersler boş geçmesin diye görevlendirilen bu öğretmenlerin bir kısmı iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu bile olabilmektedir. Öte yandan ücretli öğretmen görevlendirmesi dışında ülkemizde öğretmen açığı 104 bin civarındadır. 500 bin de atama bekleyen öğretmen bulunmaktadır. Bildiğiniz gibi 31 Ağustos tarihinde telafi dersleri başlayacaktır. Hem bu telafi derslerinin hem de akabinde başlayacak yeni eğitim-öğretim yılının sağlıklı yürütülebilmesi için öğretmen açığının giderilmesi çok önemlidir. Derslik ve öğretmen sayısı yetersiz olursa, eğitim sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacaktır. Bakınız MEB, 2019 yılında 41 bin 379 öğretmen ataması yaptı. 2020 yılında ise 18 Mart tarihinde 20 bin öğretmen ataması gerçekleştirildi. Bu öğretmenlerimiz pandemi nedeniyle 22 Haziran tarihinde göreve başlatıldı. Yeni eğitim-öğretim döneminde de 20 bin öğretmenimiz daha göreve başlayacak. Böylece 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılında 40 bin atanmış öğretmenimiz daha okullardaki yerini alacak. Ancak norm kadro açığı ve ücretli öğretmen sayısı göz önüne alındığında her yıl yapılan 40 bin atama ile sorunun çözülmediği ortadadır. Üstelik bu sene yaşanan pandemi süreci de buna eklendiğinde öğretmen ihtiyacımız iki katına çıkmıştır. Bu noktada talebimiz; en azından ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapılmasıdır. Türk Eğitim-Sen olarak 40 bin atamaya ilaveten, ağustos ayında 40 bin atama daha talep ediyoruz. Mevcut yönetici atama sistemi adeta “ali kıran baş kesen” şiarını düstur edinen bir süreci de beraberinde getirdi. Yıllarca yandaşlık kriterine göre kariyer ve liyakat ilkesi dikkate alınmadan yönetici ataması yapıldı. Çok kul hakkı yendi, çok sayıda bilgili, tecrübeli yönetici alaşağı edildi. Nihayetinde geçtiğimiz eğitim-öğretim döneminde yönetici atamalarında Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk sayesinde mülakatın etkisi sıfırlandı, atamalar yazılı sınav sonuçlarına göre yapıldı. Biz o dönemde de bunun yönetmeliğe bağlı olmasını savunmuş, irade değiştiğinde uygulamanın da değişebileceğine yönelik endişelerimizi dile getirmiştik. Bugüne geldiğimizde liyakat ve ehliyeti önceleyen Yönetici Görevlendirme ve Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliklerinin hazırlandığını biliyoruz. Ancak bu yönetmelikler şu ana kadar yayınlanmadı. Bunun nedenini, kariyer ve ehliyeti esas alan bir sistemin hayata geçmesine karşı direnç gösterilmesine bağlıyoruz. Ne yazık ki MEB Merkez Teşkilatına hükmetmeye çabalayan, gücü elinde bulundurmaya namzet bu arazlı yapı kendi ekmeklerinden olmamak için her türlü yola başvurmaktadır. Bunların aralarında vakıflar, dernekler, cemiyetler, sendikalar da bulunmaktadır. Ancak şu bilinmelidir ki, iş bu noktaya gelmişken artık geri dönüş yoktur. MEB teşkilatına bir virüs gibi sızmış olan bu yapıların tamamen temizlenmesi, MEB’in çetelerin tahakkümünden kurtulması adil yönetici atama sistemi ihdas edilmesine bağlıdır. Öte yandan MEB yetkilileri Görevde Yükselme Yönetmeliği’nin değiştirildiğini de açıklandı. Buna göre tüm görevlerin yeniden liyakat ve kariyer ilkesi gözetilerek tanımlandı. Bu çok önemli bir gelişmedir. Ancak bu yönetmelik de henüz yayınlanmadı. Talebimiz; geçen yıllarda yaşanan torpil furyasına tanık olmamak adına bu yönetmeliklerin hemen yayınlanmasıdır. Bildiğiniz gibi proje okullarına yönetici görevlendirmeleri yönetmeliğe bağlı değildir. Geçtiğimiz yıl yaptığımız araştırmaya göre, ülke genelinde 940 proje okulunun 829’unun müdürünün ‘malum’ sendikanın üyesi olduğu ortaya çıkmıştı. Bu durum proje okullarına yönetici atama sürecinin MEB yönetimi iradesi ile değil, bir sendikanın idaresi ile yürütüldüğü anlamına gelmektedir. Proje okullarına yönetici atama sürecinin dışarıdan paralel yapılarla yürütülüyor olması eğitim hayatımız için en büyük risklerden birisidir ve MEB’in ayıbıdır. Proje okullarına sınavla nitelikli öğrenci alınıyorken, yönetici atamalarında niteliğe değil, mensubiyetlere bakılıyor olması eğitimde duvara toslamamamıza neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki; bu okullar kimsenin babasının çiftliği değildir. Proje okullarına yönetici görevlendirmeleri tıpkı diğer okullarda olduğu gibi MEB yönetmeliğine bağlı olarak yapılmalıdır. Nitekim yeni yönetici atama yönetmeliğinde proje okullarının da MEB’e bağlanmasını hususu yer almaktadır. Biz isterdik ki, proje okullarında yönetici görevlendirmelerini yapıldığı bu dönemde yönetmelik hemen yayınlansaydı ve yeni görevlendirmeler yeni yönetmeliğe göre yapılsaydı. Bir kez daha yineliyoruz: İstedikleri kişileri makamlara getiremeyecek olmalarının telaşına düşenler için yolun sonu göründü. Söz konusu iki yönetmelik hakkaniyet esasına göre hayata geçerse kariyerin önceleneceği, çetelerin etkisini kaybedeceği, kul hakkı yenilmeyeceği yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır.”