Etiket: Gerileme

  • İşsizlik rakamlarındaki gerileme

    Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gaziantep Başkanı Mehmet Çelenk, Türkiye ekonomisindeki güçlü büyümenin işsizlik rakamlarındaki gerilemeyi olumlu etkilediğini belirterek, “İşsizlik oranının kademeli bir şekilde düşüşünü sürdüreceğini tahmin ediyoruz” dedi.

    MÜSİAD Başkanı Mehmet Çelenk Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,4 oranında büyüyerek önemli bir performans sergilediğini belirterek, “Mart 2018 dönemine ait işsizlik oranında gözlenen gerilemeyi, büyüme oranının reel ekonomiye yansımalarının anlaşılması bakımından oldukça önemsiyoruz. Nitekim yılın ilk 3 ayında toplam istihdamın 470 bin kişi arttığı ve böylece bu dönemde toplam işsiz sayısının 199 bin kişi azaldığını görüyoruz. Önceki yılın aynı dönemine göre ise toplam istihdam 1 milyon 10 bin artış kaydederken, işsiz sayısında 432 bin seviyesinde gerileme gözlenmiştir. Bu veriler ışığında, bilhassa son 5 çeyrekte Türkiye ekonomisinde gözlenen güçlü büyümenin, işgücü piyasasına oldukça olumlu yansıdığını ifade edebiliriz. Ekonomideki büyüme performansının önümüzdeki çeyreklerde de süreceğini ve %10,1 seviyesine gerileyen işsizlik oranının kademeli bir şekilde düşüşünü sürdüreceğini tahmin ediyoruz” dedi.

    Üretim bazlı ekonomi modeli talebi

    Çelenk, üretim bazlı ekonomiye dikkat çekerek, “Türkiye’nin ekonomik anlamda güçlenmesi ve söz sahibi olabilmesi için üretim bazlı ekonomi modelinin uygulanmasını elzem görüyoruz. Bu bağlamda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkemizin 5 bölgesinde mega endüstri bölgeleri kurulmasına yönelik açıklamalarını oldukça olumlu karşılıyoruz. 100 bin kişiye istihdam sağlanması planlanan projelerle Türkiye’nin sanayi ve teknoloji alanlarında sınıf atlayacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

    STK’lara çağrı

    İstihdam konusunda STK ve ekonomi platformlarına da seslenen Çelenk, “Bu doğrultuda Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve ülkemizin kalkınması adına bütün Sivil Toplum Kuruluşlarına ve ekonomi platformlarına önemli görevler düştüğünü düşünüyoruz. Bizler de MÜSİAD olarak, iş insanlarımızı yeni ve büyük yatırımlar için cesaretlendiriyoruz. Geliştirdiğimiz projelerle bu desteğimizi fiiliyata döküyoruz. Yoğun ve titiz bir çalışma neticesinde ortaya koyduğumuz Toplu Sanayi İdaresi (TOSİ), bu projelerimizden biri. Projemiz, 81 ilde birer orta ölçekli sanayi bölgesi tesis edilmesini ifade ediyor. TOSİ’lerle, sanayi siteleri ve OSB arasında sıkışmış işletmeleri bir alternatifle buluşturmayı amaçlıyoruz. Hayata geçirmeyi planladığımız bu projelerimizle Türkiye’nin sanayi ve teknoloji alanında kalkınması adına katkı sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Yrd. Doç. Dr. Demiryol “Trump sonrası iklim değişikliği politikalarında gerileme yaşandı”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nin (İKBU) düzenlemiş olduğu İklim Değişikliği ve Enerji Paneli ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İKBU Enerji ve Çevre Araştırma ve Uygulama Merkezi (EÇAM) Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tolga Demiryol, ABD’de Trump’ın başkanlığa gelmesinden sonra iklim değişikliği politikalarında bir gerileme yaşandığına dikkat çekti.

    İKBU EÇAM tarafından dünyamızın ve geleceğimizin en hassas meselesi olan iklim değişikliği ve enerji konuları düzenlenen panel ile birlikte konunun uzmanları tarafından masaya yatırıldı. İKBU Fatma Altınbaş Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele konuşmacı olarak önemli akademik isimler katılırken aynı zamanda İKBU Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, EÇAM Müdürü Doç. Dr. Sevil Acar da katılımcılar arasında yer aldı.

    Panelde konuşmacı olarak yer alan ve özellikle iklim değişikliğinin tüm dünyanın ortak sorunu olduğuna değinerek ortak iş birlikleri yapılması gerektiğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Tolga Demiryol bu konuda ABD’de Başkanlığa Donald Trump‘ın gelmesi ile birlikte gerileme yaşandığını söyledi.

    Tolga Demiryol aynı zamanda, “İklim değişikliği konusunda çözüme ulaşmak için çok katmanlı bir politika izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Hem çevre hem de iklim politikalarında bireysel, toplumsal ve uluslararası anlamda farklı aktörlerin geniş bir iş birliği içerisinde olması gerekiyor. İklim değişikliği uluslararası siyaset açısından da önemli bir konu. Özellikle gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliği ile ilgili taahhütlerini yerine getirme konusunda çok gönüllü davranmıyorlar. Bunun karşısında ABD gibi büyük endüstriyel güçlerin de aslında izlemeleri gereken liderlik politikalarını izlemediğini görüyoruz. Özellikle ABD’de Trump’ın başkanlığa gelmesinden sonra iklim değişikliği politikalarında bir geri gitme söz konusu. Bütün bunlar bizi endişelendiren politikalar.” dedi.

    “İklim değişikliğinde Türkiye’nin kat etmesi gereken çok yol var”

    Bununla birlikte sorunların daha da büyümemesi için EÇAM olarak her yıl geniş katılımlı paneller düzenlediklerini ve çözüm odaklı olarak ilerlemeye çalıştıklarını dile getiren Tolga Demiryol, “Türkiye’de son dönemde iklim değişikliği konusunda önemli adımlar atılıyor. Fakat bu konuda yeterli olduğumuzu söyleyemeyiz. İklim değişikliği konusunda küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutmak gibi küresel bir amaç söz konusu. Türkiye’nin karbon emisyonu artıyor. Bu artış hızını sınırlama konusunda taahhütleri var. Bu taahhütler doğrultusunda yeni politikalar oluşturuluyor ancak hala daha önümüzde kat edilmesi gereken çok fazla yolumuzun olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    “Dışa bağımlılığı azaltacak politikalar geliştiriliyor”

    Enerji konusunda da dışa bağımlı bir ülke olduğumuz için son zamanlarda bu bağımlılığı azaltmak adına yeni politikaların izlendiğine değinen Demiryol, “Türkiye özellikle doğal gazda dışa bağımlılığı çok yüksek olan bir ülke. Son zamanlarda bu dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla farklı kulvarlarda politikalar yürütüyoruz. Bunlardan bir tanesi, kaynaklarımızı çeşitlendirmek. Bu, yenilenebilir enerjiyi de kapsıyor. Yenilenebilir enerjide özellikle güneş ve rüzgâr alanında çok ciddi potansiyelimiz söz konusu. Burada ciddi yatırımlar var. Güneş enerjisi konusunda yakın zamanda bir ihale açıldı. Benzer bir gelişme rüzgâr enerjisinde de olacak. Fakat hala potansiyelimize oranla iyi bir noktada olduğumuz söylenemez. Önümüzde alınması gereken çok daha fazla mesafe var. Önümüzdeki 15 yıllık dönem içerisinde elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payını 2-3 katına çıkarmamız gerekiyor” diye konuştu.

    Son olarak da önlemlerin alınmaması durumunda ciddi problemlerin ortaya çıkacağını söyleyen Demiryol, “Doğal felaketlerden tutun, büyük sıcaklık değişiklikleri, tarımsal alanların yok olması ve buna bağlı olarak büyük nüfus kitlelerinin yer değiştirmesinden dolayı çok ciddi ekonomik ve toplumsal sonuçlar ortaya çıkacak. Bu yüzden daha fazla geç kalmadan geleceğimiz için tüm dünyanın içinde bulunduğu bir işbirliği içine girmemiz gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Almanya’ya iltica başvurularında gerileme

    Avrupa’da en çok mülteciyi kabul eden Almanya’da 2017 itibariyle iltica talep edenlerin sayısında ciddi bir düşüşün yaşandığı bildirildi.

    Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nden (BAMF) yapılan açıklamaya göre, Almanya’ya iltica edenlerin sayısında üçte ikilik bir gerilemenin yaşandığı bildirildi. Açıklamada, son üç ayda Almanya’ya iltica edenlerin sayısının 47 bin 300 dolayında olduğu, iltica başvurusunda bulunanların ancak beşte birinin oturum alabildiği kaydedildi. 2016 yılının ilk üç ayında Almanya’ya iltica başvurusunda bulunanların sayısının 150 binin üzerinde olduğu ifade edildi.

    Federal İçişleri Bakanlığı, ülkeye iltica başvurusunda bulunanların 222 bininin ilticalarının kabul edildiği ve 278 bininin bekletildiğini açıkladı. İltica başvurusunda bulunanların öncelikle iltica talepleri kabul edilerek kayıt altına alındığı fakat aile yakınlarının Almanya’ya getirilmesine müsaade edilmediği bildirildi. Bakanlık 2017 yılı itibariyle ülkeye iltica talebinden bulunanların bütün kayıtlarının tek sistem halinde kaydedildiğini, geçmişte yaşanan mükerrer kayıtların tekrar yaşanmayacağı duyuruldu. Ülkeyi gidişi yapılan çocukların daha sonra kayıp gözükmesinin arkasındaki durumun kayıt sisteminden kaynakladığı da ifade edildi.

  • ATSO Başkanı Çetin: “Turizm sektöründeki gerileme vergi gelirleri ve istihdamı olumsuz etkiledi”

    Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, turizm sektöründeki gerilemenin vergi gelirleri ve istihdamı olumsuz etkilediğin söyledi.

    Antalya Vergi Dairesi Başkanı Metin Uzun ve heyeti, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin’i ziyaret etti. ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yılmaz da hazır bulunduğu ziyarette Antalya ekonomisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Başkan Davut Çetin, “Kentimiz son 2 senedir ekonomik anlamda zor dönemlerden geçiyor. Bu da Antalya’nın vergi gelirlerinden tutun istihdamına kadar çok büyük bir etkiye yol açıyor. Umudumuz 2017 yılında Antalya ekonomisinin eski günlerine dönerek geçmişteki hacmini yeniden kazanmasıdır” dedi.

    Antalya’nın turizme bağlı bir ekonomiye sahip olmasının yaşanan bu olumsuzlukta büyük etkisinin olduğunu ifade eden Başkan Davut Çetin, “2016 yılı Antalya’da turizm açısından çok büyük bir gerileme yaşandı. Bu da Antalya’daki tüm sektörleri olumsuz yönde etkiledi. Ancak 2017 yılına dair Rusya pazarında ciddi bir toparlanma bekliyoruz. Umarım bu toparlanma sürer. Antalya’nın turizmde eski günlerine dönmesi tüm sektörlere olumlu yansır” ifadelerini kullandı.

    Çetin, verginin ülkelerin kalkınmasındaki önemine de vurgu yaptı. Verginin kamu hizmetlerinin vatandaşlara daha etkin ulaşmasını sağlamasına değinen Başkan Davut Çetin, “Ancak hem kalkınma hem de kamu hizmetlerinin sunulması konusunda vergi gelirlerinin zamanında ve sağlıklı toplanması çok büyük bir önem arz ediyor” şeklinde konuştu.

    Uzun’dan ATSO üyelerine teşekkür

    Antalya Vergi Dairesinin çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Daire Başkanı Metin Uzun, “Bu yıl Vergi Haftası’nı 27 Şubat ile 5 Mart 2017 tarihleri arasında kutluyoruz. Bu vesileyle de sizleri ziyaret etmek istedik. Antalya’nın kanaat önderi bir sivil toplum kuruluşu olarak ATSO bizler için çok önemli. Antalya’nın en büyük vergi mükellefleri de ATSO üyesi. Sizlerin üyelerinden toplanan vergiler sayesinde Antalya’ya değer kazandırıyoruz. Bu değerden dolayı sizin nazarınızda tüm vergi mükellefi üyelerinize teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • Patates Üretiminde Gerileme

    Ödemiş’te, patates piyasasındaki düşük fiyat sebebiyle artan çığlığın duyulması amacıyla ilçeye gelen Ziraat Mühendisleri İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, kilo başına maliyeti 50 kuruş olan patatesin tarlada 25 kuruşa gerilemesi sebebiyle çiftçiyi desteklemesi için devleti alım yapmaya davet etti.

    Ödemiş Ovasında geçen hafta başlayan ve bu günlerde artarak devam eden patates hasadında verim beklentiyi karşılarken, piyasanın kötü olması üreticileri derinden etkiliyor. Patatesin tarlada 25 kuruş olduğunu belirten üreticiler, bu şartlarda gelecekte üretim yapamayacaklarını söyledi. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Ferdan Çiftçi’den de çözüm önerileri geldi. İlçeyi ziyaret eden Çiftçi, yaptığı değerlendirmede; “Ödemiş, Türkiye’deki en önemli patates yetiştirilen alanların başında geliyor. En önemli özelliği de toprağının zenginliği ve yılda iki kez patates hasadı yapılabilmesidir. Böylesine zengin bir ovaya en iyi şekilde sahip çıkmamız gerekiyor. Bunun yolu da üreticimize sahip çıkmaktan geçiyor. Ancak bugün Ödemiş’te patates tarlada 15-25 kuruş deniliyor. O zaman üreticimiz nasıl geçimini sağlayacak, çocuklarına nasıl bakacak, toprağını nasıl ekecek dahası yaşadığı kırsalda duracak mı? Bunları sorgulamamız gerekiyor.”

    PATATES 2-3 YILDA BİR DİP YAPIYOR

    Patatesin diğer tarım ürünleri gibi 2-3 yılda bir dip yaptığını anlatan Çiftçi, şunları söyledi: “Normalde diğer sektörlere göre çok para kazanmıyor. Geçen yıllarda 1 kilo patatesin 9 kuruşa düştüğünü hepimiz hatırlıyoruz. Bu yıl da ilk olarak Adana’dan gelen sinyalle piyasanın kötü olduğu hissedildi. Adana’da turfanda 50 kuruşa düştüğünü öğrendik ve üreticinin isyan ettiğini gördük. Ülkede diğer alanlarda görülen baskı orada da çiftçi üzerinde görüldü. Çiftçimiz görünmek ve derdini anlatmak istiyor.”

    Ödemiş’te geçen günlerde söküm başladığını ve 10 gün içerisinde artarak devam edeceğini anlatan Çiftçi, “Bugün patates üretiminde kilo başına 50 kuruşa tekabül eden bir masraf varken patatesin daha ilk günden 25 kuruş olmasından bahsedilmesi çok kötü bir durumdur. Bu yüzde 80 zarardır. Böyle bir durumda çiftçimiz hayatını nasıl sürdürebilecek, kırsalda yaşamaya nasıl devam edecek. Çiftçimizin feryadı nasıl duyulacak?”

    Sorunun sadece arz fazlalığından olmadığına dikkat çeken Çiftçi, bazı rakamlar verdi. Rakamlar şöyle.

    “Sorun sadece arz fazlası olarak yansıtılmamalıdır. En büyük sorunlardan birkaçı üretim dengesizliği, ihracat tıkanıklığı ve aracıların çokluğudur. Arz fazlası üretimden kaynaklı sorun denilerek diğer konular göz ardı edilmemelidir. İstatistik rakamlarına göre 2002 yılında 5 milyon 200 bin ton patates üretimimiz varken, 2015 yılında 4 milyon 460 bin ton üretimimiz var. 1 milyon 980 bin dekar alanda üretim yaparken 1 milyon 530 bin dekar alanda üretim yapmaktayız. Yani gerilemiş durumdayız. Evet, zaman zaman verimdeki yükseliş her ne kadar denge kazandırmış olsa da geriledik. Ayrıca 2002 yılında 65 milyon nüfus varken, bugün 78 milyon ülke nüfusumuz var. 13,5 milyon nüfusumuz arttı. 2002 yılında kişi başına 80 kilo patates varken 2015 yılında kişi başına patates 60 kiloya düştü. Yani arz fazlalığı yok aksine yüzde 25 üretim kaybı var.”

    “ÜRETİME DOĞRU DESTEK VERİLMESİ, SOĞUK DEPOLAR ARTIRILMALI”

    Sorunun çözümü konusunda fikirlerini ortaya koyan Ferdan Çiftçi de, şöyle konuştu:

    “Çözüm noktasında ilk olarak üreticimizin girdi yükünü iyi derecede hafifletmek olmalıdır. Hep söylenen ancak bir türlü yapılamayan üretim planlamasının hayata geçmesi gerekmektedir. Destekleme planlı yapılmalıdır. Patatesten konuşuyoruz, patatesi her yerde destek vermeye gerek yoktur. Örneğin Ödemiş’te yılda iki kez patates yetişen yerde, Nevşehir’de, Adana’da üretime destek vermek gerekmektedir. Farklı bir örnek vermek gerekirse çeltik üretimine Edirne’de destek verilirse doğru ve yöresel destek verilmiş olur. Soğuk hava depoları artırılarak depolama ömrünün uzatılması gerekmektedir. En önemlisi ihracat tıkanıklığını çözmek gerekmektedir.”

    “İHRACAT TIKANIKLIĞINI ÇÖZMELİYİZ”

    Tarım ürünlerinde ithalatçı, gıda ürünlerinde ihracatçı ülke olduğumuzu söyleyen Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarım ürünlerinde bugün maalesef ithalat eden ülkeyiz. İhracatımızı komşu ülkelerimiz ile sağlıyorduk. Ancak bugün komşularımızla kavgalı durumdayız. Rusya ve Suriye ile başta olmak üzere İran, Irak gibi komşularımıza ihracatımız yok. Tarım aynı zamanda uluslararası ilişkileri olan bir sektördür. Ülkemiz bugün bahsedildiği üzere tarımda ithalatçı, gıda ürünlerinde ihracatçı ülkedir. Tarımda da ihracat eden bir ülke olmasını temenni ediyoruz.”

    “DEVLET PATATES ALIMI YAPABİLİR”

    Süt piyasasına yapılan müdahalenin, patates piyasasına tam anlamıyla yapılamayacağını söyleyen Çiftçi, son olarak şunları kaydetti: “Süt piyasasında düşüş yaşandı ve Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı süt piyasasına müdahale ederek sütün litre fiyatını daha önce olduğu fiyata çekti. Patateste bunun yapılabileceğini düşünmüyorum ama piyasayı rahatlatmak adına devletin üreticiden belirlenen bir fiyatta patates alması olabilir. Belirlenen bir fiyatta sektördeki taban fiyatı oluşturmuş olur, devlet aldığı patatesi yardıma muhtaç ailelere ya da yardıma muhtaç bir ülkeye dağıtabilir.”