Etiket: Gerek

  • Eğirdir Kaymakamından sevindirici haber: “Şu an için tedirgin olunmasına gerek yok”

    Türkiye’nin 2. büyük tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü’nün su seviyesinde son yıllarda görülen düşüş endişelendirirken, Eğirdir Kaymakamı Abdullah Akdaş, gölün takip altında olduğunu ve su seviyesindeki azalma ile ilgili gerekli önlemlerin alındığını söyledi.

    Kaymakam Abdullah Akdaş, Eğirdir Gölü su seviyesinde geçtiğimiz yıla oranla 58 santimetre düşüş gözlendiğini, düşüşün en büyük etkeninin yurt genelinde yaşanan kuraklık olarak belirlendiğini, Eğirdir Gölü’nden Kovada Gölü’ne can suyu salınmasının da su seviyesinin düşmesinde önemli rol oynadığını belirtti.

    Minimum kodun 1.5 metre üzerinde

    Kovada Gölü’nü korumak amacıyla yıl boyu Eğirdir Gölü’nden salınan suyun artık salınmadığını dile getiren Kaymakam Akdaş, Eğirdir Gölü’nün Devlet Su İşlerinin (DSİ) sürekli takibi altında olduğunu, Eğirdir Gölü minimum su kodunun 914 metre olarak belirlendiğini ve halen su seviyesinin minimum kodun yaklaşık 1.5 metre üzerinde olduğunu açıkladı.

    “Şu an için tedirgin olunmasına gerek yok”

    Yaklaşık 2 yıldan bu yana yaşanan kuraklığın ülkedeki tüm gölleri, kaynakları olumsuz etkilediğini de bildiren Kaymakam Akdaş, DSİ tarafından gölün titizlikle takip edildiğini yineleyerek “Önümüzdeki aylarda kuvvetli yağışlar bekleniyor. Halkımızın hassasiyetini memnuniyetle karşılıyoruz, ancak şu an için tedirgin olunmasına gerek yok” dedi.

    “Küresel ısınmanın olumsuz etkisi Eğirdir Gölü’nde de hissedilmektedir”

    Konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Göllerimizin son yıllarda karşılaştığı sorunlar önemli boyuttadır. Küresel ısınmanın su kaynakları üzerindeki olumsuz etkisi Eğirdir Gölü’nde de hissedilmektedir. Gölü besleyen büyük akarsular bulunmayışı, yağış azlığı ve sıcak geçen gün sayısının fazlalığı ile beraber, buharlaşma, gölün membaında ve mansap havzasında tarımsal kullanım, içme ve kullanma suyu ve çevresel sebepler ile su taleplerinin artışı göl seviyesinin beklenenden yaklaşık 60 santim aşağıda su yılını tamamlamasına ve fiili olarak gölün bugünkü seviyesinin 916,18 metreye düşmesine neden olmuştur. Eğirdir Gölü’nden sulama ve içme suyu amaçlı olarak yararlanılmaktadır. Doğrudan gölden su temin eden projeler: Atabey, Hoyran, Senirkent 1. ve 2. Merhale, Gelendost 1. ve 2 merhale, Boğazova, Tokmacık-Çaltı, Barla Sulamaları- yanı sıra KHGM pompaj sulamaları da mevcuttur. Ayrıca, Isparta ili içme ve kullanma suyu teminini de Eğirdir Gölü’nden sağlamaktadır” denildi.

    “Burdur Gölü Ar-Ge çalışmasından çıkacak sonuçlar bölgedeki tüm göllerde uygulanacak”

    Açıklamanın devamında “Göle gelen fiili akımın uzun yıllar ortalaması yıllık 800 hm3 ‘tür. Planlanan tahsis miktarı 350 hm3, fiili olarak çekilen su miktarı 174 hm3 tür. KHGM projeleri, halk sulamaları ve içme suyu çekiminin de toplamda 20-50 hm3 arasında değiştiği düşünülmektedir. Yani görüldüğü gibi depolama tesislerimizde tutulan su miktarı belli olup, suyu vatandaşlarımızın ihtiyacı için inşa etmekteyiz. Gölün üzerindeki en büyük baskı buharlaşmadır. Yıllık buharlaşmanın da göl aynasının sığ olması nedeni ile ortalama 500 hm3 olduğu hesaplanmıştır. Eğirdir Gölü’nden pompajla, gölü besleyen dereler üzerinde kurulu gölet ve baraj sulamaları ile toplamda bugüne kadar 110 bin dekar tarım arazisi suya kavuşturulmuştur. Bu rakama Kovada sonrası yer alan sulamalar dahil değildir. Kurak dönemlerde yaşanan olumsuzlukların daha az hissedilir ve önü alınabilir olması adına kurumumuz göl çevresinde yer alan tüm sulama tesislerinde kapalı sulama sistemlerine dönüş için gerekli proje ve inşaat çalışmalarını titizlikle sürdürmekte, günümüzün ekonomik koşulları da dikkate alınarak peyderpey yatırım programı da dikkate alınarak hayata geçirmektedir. Burdur Gölü Ar-Ge çalışmasından çıkacak sonuçlar da dikkate alınarak bölgedeki başta Burdur ve Eğirdir Gölleri olmak üzere tüm göl, gölet ve barajlarda gerekli tedbir ve uygulama çalışmaları başlatılacaktır” ifadeleri yer aldı.

  • Savunma Sanayi Başkanı Demir: “Siber güvenlik alanında seferberlik gerek”

    ANKARA (İHA) – ULAK Haberleşme A.Ş’nin Ankara Merkez Ofisi ile 5G ve ötesine doğru çeşitlenerek büyüyen çözüm portföyünün sergilendiği laboratuvar açılışı gerçekleştirildi. Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, “Siber güvenlik yapısı tek bir kuruluşun başarabileceği bir şey değil. Ülke çapında bir seferberlik ve farkındalık olması gereken bir şey. Bunun da en önemli bacaklarından birisi haberleşme” dedi.

    Türkiye’nin son yıllarda başlattığı millileşme hamlesinin önemli bir sonucu olan ULAK Haberleşme A.Ş’nin Ankara Merkez Ofisi ile 5G ve ötesine doğru çeşitlenerek büyüyen çözüm portföyünün sergilendiği laboratuvar açılışı Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir’in katılımıyla gerçekleştirildi.

    Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Savunma Sanayi Başkanı Demir, “Haberleşme alanıyla SSB arasındaki ilişki aslında ilk planda görülmeyebilir ama bu bence zamanında stratejik olarak atılmış bir adım. Bir olaya başladığınızda bir mesafe alıyorsunuz. Boş bıraktığınızda günü geldiğinde yabancı ürünlerin istilasından başka bir çareniz olmuyor. Çeşitli devlet kuruluşları olarak vatandaşa hizmet verme amaçlı yola çıktığımızda eğer elinizin altında yerli bir imkan yoksa yabancılara gidebiliyorsunuz. hatta ulak projesinde karşılaştığımız üzere yerli bir ürün olsa bile onun hazır olup olmamasıyla ilgili bir dizi testlerin yapılıp yapılmamasıyla ilgili gündeme gelen tereddütler negatif algılar, kullanma konusundaki isteksizlik ile bu kadar Ar-Ge parası harcanmış bir projenin bile boşa çıkma imkanı ihtimali olduğunu görüyorsunuz. Bu konuda bizler gerçekten yılmadık. Devlet kademeleriyle iyi bir koordinasyonla gittik. Bu konuda yerlilik meselesinin çok önemli olduğunu gündeme getirdik. Sadece bir tüketim ürünü olarak değil, haberleşme gibi yazılım gibi bir ülkenin savunma ve güvenliği söz konusu olduğunda artık bu modern çağda olmazsa olmaz olan yabancıların eline hem donanım hem yazılım olarak terk edemeyeceğimiz bir alandan bahsediyoruz. Siber güvenlik bu günlerde her ülkenin öncelikli gündemi. Siber güvenlik yapısı tek bir kuruluşun başarabileceği bir şey değil. Ülke çapında bir seferberlik ve farkındalık olması gereken bir şey. Bunun da en önemli bacaklarından birisi haberleşme. Bu konuda meselenin bir ticari yönü var müthiş bir pazar aynı zamanda bizim baktığımız perspektiften de hem halkımızın hem devlet birimlerimizin güvenli haberleşmesi hem de çeşitli savunma alanını ilgilendiren ortamlarda da emniyetli operasyon yapabilmeniz, teknolojinizi koruyabilmeniz açısından da önemli adımlar. Bu açıdan başlanan bu projeyi gerçekten önemli buluyoruz” şeklinde konuştu.

    ASELSAN, ULAK Haberleşme A.Ş’ye ortak oldu

    Kısa dönem içinde gerek Evrensel Projesinde ile gerekse mobil operatörlerin ticari şebekelerinde yerliliği ve milliliği azami oranda arttırmayı hedefleyen ULAK Haberleşme A.Ş, aynı zamanda kamu güvenliği ve acil durum haberleşme altyapısının tamamen yerli ve milli ULAK teknolojileri ile gerçekleştirilmesi konusunda yaptığı çalışmalar ile kararlılığını sürdürmeye devam ediyor. Kurulduğu günden bu yana yoğun bir gayret ile ULAK Milli Baz istasyonu ve MİLAT Milli Ağ Teknoloji projelerini ürünleştirirken, 5G’ye yönelik Arge çalışmalarına da ağırlık veren ULAK Haberleşme A.Ş’nin Ankara Merkez Ofis ve Laboratuvarının açılış töreninde aynı zamanda çok önemli bir gelişmenin duyurusu yapıldı. Savunma Sanayi Başkanlığı’na bağlı SSTEK sahipliğinde faaliyetlerine bir yıl önce başlayan ULAK Haberleşme A.Ş’nin yüzde 51’lik payına Aselsan ortak oldu.

    ASELSAN Genel Müdürü Haluk Görgün, ULAK Projesinde yeni bir safhaya gelindiğini görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Görgün, “Gelinen aşamada A-Ge sürecinin çıktıları saha da denenmiş ve onaylanmış donanımlar içeriyor. Ürün bugün çalışır hale gelmiş ve 400’e yakın baz istasyonu ile Türk milletine hizmet vermeye başlamıştır. ULAK’ın başarı ile hizmet verdiğini görmekten büyük gurur duyuyoruz. Projenin ilerleyen safhalarında ortaya çıkan ULAK makrocell 4.5G baz istasyonunun ticarileşmesi için Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından ULAK Haberleşme A.Ş. kurulmuştur. Başlatılan çalışmalar kısa bir zaman içerisinde ivme kazanmıştır. Ana hedefimiz müşterilere karşı bizi temsil etmekte olan ULAK Haberleşme A.Ş’nin sözünde duran, güvenilir ve etkin bir marka olduğu gerçeğini yurtiçinden başlayarak tüm müşterilere hissettirmektedir” ifadelerini kullandı.

    5G Çekirdek Şebeke

    LTE-Advanced teknolojisinin kullanıldığı baz istasyonlarının yerli olarak geliştirilmesine yönelik alınan stratejik bir kararla başlayan ve Aselsan ana yükleniciliğinde, uzun soluklu bir çalışmanın devamında yaşanan gelişmelerin tüm hızıyla devam etmekte olduğunu belirten ULAK Haberleşme Genel Müdürü Metin Balcı ise, son bir yılda 4.5G baz istasyonun yanı sıra bu alanda birbirini tamamlayan ve geliştiren “5G Çekirdek Şebeke”, “Sanallaştırma ve Yazılım Tanımlı Milli Ağ Teknolojileri” MILAT, ve 5G Yeni Radyo gibi önemli projelerle birlikte büyüdüklerini, Ankara Merkez Ofisinin ve Laboratuvarının açılışı ile birlikte gerçekleşen Aselsan ortaklığı ile çalışmalarına daha etkili ve güçlü olarak devam edeceklerini paylaştı. Balcı, ayrıca ULAK Haberleşme’nin bugüne ve geleceğine olan güven ve desteğin, gerçekleştirilen çalışmalara güç vermeye devam ettiğini, ekosistem ile iletişim altyapılarında gerçekleştirilmesi planlanan milli hamlenin büyüyerek, devam edeceğini belirtti.

    Yüzde 100’ü SSTEK Savunma Teknolojileri A.Ş.’ye ait olan ULAK Haberleşme A.Ş.’nin yüzde 51’lik kısmının ASELSAN tarafından devralınmasına yönelik pay devri sözleşmesi ASELSAN genel Müdürü Haluk Görgün ve SSTEK Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çelik tarafından imzalandı. Konuşmaların ardından açılış kurdelesi kesildi. Sonrasında ise Balcı, Başkan Demir’e laboratuvarları gezdirerek bilgi verdi.

  • İTO Başkanı Avdagiç: “Hepimize sükunet ve sabır gerek”

    İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Hepimize sükunet ve sabır gerek. Bunu başarınca ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’nın atacağı adımlar kolaylaşacağı gibi, kullanacağı enstrümanlar da daha tesirli hale gelecektir” dedi.

    İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, dövizde son günlerde meydana gelen aşırı dalgalanma için, “Reel sektörün kısa vadeli döviz açık pozisyonu yokken ve öncü göstergeler pozitif sinyal veriyorken, bu dalgalanmanın piyasa gereklerine uymadığı açık. Daha bugün Dünya Bankası büyük bir yatırım projesi için 600 milyon dolarlık yeni bir krediye onay verdi. Diğer bir şirketimiz kısa bir süre önce yapılan halka arzla rekor bir yatırım aldı” dedi.

    Avdagiç, şunları kaydetti:

    “Vatandaşlarımızdan beklentimiz heyecana kapılıp yatırım kararlarında aceleci olmamalarıdır. “Hepimize sükunet ve sabır gerek. Panik içinde olmadan toplumda oluşturulmak istenen psikolojik baskının sonlandırılmasına ihtiyacımız var. Bunu başarınca ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’nın atacağı adımlar kolaylaşacağı gibi, kullanacağı enstrümanlar da daha tesirli hale gelecektir.”

  • Ali Serim: “Dövizde panik yapmaya gerek yok”

    Finans ve Strateji Uzmanı Ali Serim, doların seyri ile ilgili olarak panik yapmaya gerek olmadığını belirterek, “Dövizde trajedi bekleyenler daha çok beklerler” dedi.

    Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Finans ve Strateji Uzmanı Ali Serim, dolar kuruyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Serim, “Bu yılın başında dolar kuru için 3,6 – 3,7 gibi bir seviye tahmininde bulunmuştum. Son günlerde dolar kurunda yaşanan tüm hareketliliğe rağmen yılın başında yaptığım tahmini muhafaza ediyorum. Dövizde trajedi bekleyenler daha çok beklerler. Yatırımcıların panik yapmasına sebep olacak hiçbir veri yok” dedi.

    “Büyüme ve enflasyon birbiriyle ilişkilidir”

    Enflasyonun beklentilerin üzerinde çıkmasının ülke ekonomisinin yakaladığı büyüme oranının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesiyle bağlantılı olduğunu dile getiren Serim, “Hatırlatmamız gerekirse geçtiğimiz ay IMF, Türkiye için 2017 büyüme beklentisini yüzde 2,5’ten yüzde 5,1’e; 2018 büyüme beklentisi ise yüzde 3,3’ten yüzde 3,5’e yükseltilmişti. Aynı şekilde başkaca birçok kurum da beklentilerini revize etmişti. İlk beklenti ile gerçekleşme arasındaki büyük farka dikkat çekmek isterim. Bendeniz ise yüzde 6 seviyesini hepsinden önce ifade etmiştim. Yaşadığımız bu durumun tersi de işleyebilmektedir fakat bunun için belli eşik noktaları mevcuttur. Genel kabul gören araştırmalarda gördüğümüz üzere enflasyonun gelişmiş ülkelerde yüzde 3, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 13 eşiğini geçtikten sonra büyümeyi olumsuz etkilemeye başlamaktadır. Türkiye özelinde yapılan araştırmalarda yüzde 1 birimlik enflasyon artışı büyümeyi yüzde 0,6 oranında azaltmaktadır fakat başkaca istisnai durumlar da mevcuttur” diye konuştu.

    Serim, “Türkiye’den bir Titanik hikayesi çıkmaz” diyerek “Karamsarlar boş yere karanlık senaryolara sarılıyorlar zira ülke ekonomisi geldiği noktada Titanik gibi bir ‘transatlantikten’ ziyade ‘buzkıran gemisi’ benzeri bir yapıya evrilmiştir. Buzkıranlar geçici olarak sıkışsa da her zaman buzulları kıra kıra yollarına devam ederler” şeklinde konuştu.

  • Bu tedavi yöntemiyle ameliyata gerek kalmayacak

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fahrettin Küçükay, son 10 yılda ivme kazanan ve tıbbın hızlı gelişen branşlarından biri olan Girişimsel Radyoloji hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Küçükay, ameliyatsız, ağrısız ve en kısa sürede normal hayata devam edebilecek şekilde tedavi yapılabilen girişimsel radyoloji için vatandaşları da uyararak doktorlarından bu konu hakkında bilgi almalarını istedi.

    ESOGÜ Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü Doç. Dr. Fahrettin Küçükay, girişimsel radyoloji hakkında bilgi verip, son 10 yılda bu branşın büyük ivme kazandığını belirterek, “Girişimsel Radyoloji (Ameliyatsız tedavi çözümleri) son 10 yılda inanılmaz ivme kazanan tıbbın en hızlı gelişen branşlarından biridir. Toplum tarafından bilinen ve çok sık görülen rahim uru (uterin fibroid, miyom), prostat büyümesi, varis rahatsızlıkları, basur, varikosel, aşırı şişmanlık, damar tıkanıklıkları, anevrizmalar, kanser tedavileri, tümör yakma işlemleri, biyopsi işlemleri ve benzeri pek çok hastalık girişimsel radyoloji tarafından ameliyatsız, ağrısız, acısız, en kısa ve en hızlı sürede, neredeyse çoğunda ertesi gün normal hayata devam edebilecek şekilde, konforlu olarak tedavi edilebilmektedir. Fakat ne yazık ki hastalarımız bu ameliyatsız tedavi yöntemleri hakkında yeterli bilgi sahibi değildirler ve halen çoğu doktorumuz hastalara bu seçenekleri sunmamaktadırlar” ifadelerini kullandı.

    “Hastaların gereksiz ve yıpratıcı ameliyatlara alındığı bildirilmiştir”

    Küçükay, girişimsel radyoloji tedavisinin yıllarca tedavilerde uygulandığını ancak hala gereksiz ve yıpratıcı ameliyatların yapıldığını ifade ederek, “Amerika’da Ağustos ayında Girişimsel Radyoloji Derneği tarafından yapılan bir çalışmada miyomu olan hastaların sadece yüzde 44’ünün miyom embolizasyonu tedavisi hakkında bilgi sahibi olduğu belirlenmiştir. Yine aynı çalışmada, miyom embolizasyonu yaklaşık 20 yıldır bilinmesine ve uygulanmasına rağmen, bu hastaların gereksiz ve yıpratıcı ameliyatlara alındığı bildirilmiştir. Bu çalışmadaki sonuçlara benzer pek çok farklı hastalıkta da durum aynıdır” şeklinde konuştu.

    “Hastalıkla ilgili tüm tedavi seçenekleri hastaya yasal olarak anlatılmak zorundadır”

    Ayrıca Doç. Dr. Küçükay, doktorların bu tedavi yöntemini hastalara anlatması gerektiğini söyleyerek, “Girişimsel radyolojik yöntemlerle ilgili güncel gelişmeleri takip etmek, artık pek çoğu rutine girmiş uygulamaları bilmek ve hastalarımızı bu konuda bilgilendirmek gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki hastalıkla ilgili tüm tedavi seçenekleri hastaya yasal olarak anlatılmak zorundadır” diye belirtti.

    “Doktorlarınızdan girişimsel radyolojik hakkında bilgi vermesini mutlaka isteyiniz”

    Öte yandan, ESOGÜ Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü Doç. Dr. Fahrettin Küçükay, hastaların muayeneye gittiği zaman doktorlarından ameliyatsız tedavi yöntemleri hakkında bilgi vermelerini mutlaka istemeleri gerektiğini belirterek, “Tıbbi durumunuz ve hastalığınızın tedavisi için size önerilen girişim/tedavi hakkında bilgi sahibi olmak en doğal hakkınızdır. Bu nedenle muayeneye gittiğinizde doktorlarınızdan girişimsel radyolojik ameliyatsız tedavi yöntemleri hakkında bilgi vermesini mutlaka isteyiniz. Ülkemizde pek çok yerde ameliyatsız tedavi çözümleri üreten girişimsel radyologlar bulunmaktadır. Bilgi almak ve tedavi olmak için girişimsel radyoloji polikliniklerine başvurabilirsiniz” dedi.