Etiket: Gen

  • (Özel Haber) Türk Bilim Adamları Gen Şifresini Çözerek Zayıflatacak

    Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenen ve 70 yıl koruma altına alınan dünyanın ilk Genetik Password Sistemi ile hem diyet yapmadan istediğiniz vücuda sahip olabilecek hem de hangi sporla uğraşırsanız şampiyonluk getirebileceğinizi tespit edebileceksiniz.

    Dünyada ilk kez Türkiye’de, DNA analizi yöntemiyle genlerin çözümlenmesini içeren Genetik Password Sistemi Türk bilim adamları tarafından hayata geçirildi. İnsanların özelliklerini belirleyen genlerin haritasının çıkartılması ve hangi genin nasıl etki ettiğinin keşfedilmesiyle birlikte artık sporcular hangi branşta başarılı olabileceğini tespit edebilecek. Kişilerin hastalık şifrelerini çözerek riskleri ortaya koyan bilim adamları ayrıca çok yakın bir zamanda hiçbir diyet programı uygulamadan zayıflamanın ve hiçbir spor yapmadan istediğiniz kaslı bir vücuda sahip olabilmenin müjdesini veriyor.

    DÜNYAYA EĞİTİM TÜRKİYE’DEN

    Merkezi İstanbul’da bulunan ve Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Hakan Berkil, Biyolog Serkan Doğan, Master Trainer Altan Öztepe’nin kurduğu Genetic Password Akademinin İzmir Temsilcisi Tolga Aksoy, “Bu çalışmalar ilk defa Türkiye’de İstanbul’da yapılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği izinle, 70 yıl bütün telifleri bize ait olarak tescillenmiş durumdadır. Bütün dünyada eğitim, seminer ve sertifikasyon sistemi kendi bünyemizde yapılan Türk patentli bir çalışma yöntemi başlatılmıştır” dedi.

    “BİR SPORCUNUN ATLETİK YAPISINA ULAŞABİLECEKSİNİZ”

    Genlerin harita ve şifresini çözerek çoğu insanın temel problemlerinden olan kilo sorununa çare aradıklarını ve çalışmalara başladıklarını belirten Aksoy, şöyle konuştu: “Çok yakın bir gelecekte insanların hiçbir özel program uygulamadan, özel bir diyet programı uygulamadan ortalama atletik bir fiziğe, bir sporcunun atletik yapısına ulaşacağını müjdeliyoruz. Örneğin Alpler’de yaşayan Belçika mavisi inek dediğimiz hayvanların genetik yapılarına bakarsanız hiçbir özel program uygulamadıkları halde, sadece samanla beslendikleri halde genetik yapıları kaslı bir görüntüye sahiptir. Bunun genle alakalı olduğu ortadadır ve yapmış olduğumuz çalışmalarda aynı genlerin insanlarda da olduğunu gördük. Hiçbir özel programa tabi kalmadan bu şekilde kaslı bir vücuda sahip olunması ya da zayıflanması üzerine şu an çalışmaları sürdürüyoruz. İnsanlar ortalama bir atletik sporcu fiziğine kavuşabilecekler bunun için bizi takip etmeleri yeterli.”

    DNA analizi yaparak kişiye özel şampiyonluk getirebilecek spor branşına yönlendirdiklerini belirten Aksoy, bu sayede kişinin spor yaparken kalp krizi geçirerek ölüm riskini de en aza indirgediklerini kaydetti.

    “MUSTAFA KOÇ’U KAYBETTİK ÇÜNKÜ…”

    Geçen günlerde hayatını kaybeden iş adamı Mustafa Koç’un antrenörler nezdinde çalıştığını ve hiçbir antrenörün elinde ölüm riskini kaldıracak genetik kodlama analizinin bulunmadığına dikkat çeken Aksoy, şunları söyledi:

    “Mustafa Koç’u kaybetmek zorunda kaldık. Çünkü ellerinde sağlıklı bir spor yapmasını sağlayabilecek yeterli done yoktu. Dolayısıyla bütün antrenörler şu an tamamen kişilerin görsel yani fiziki görüntülerine ve kendi yaş gruplarına göre çalışma yöntemi seçiyor. Fakat bu yapmış olduğumuz çalışmada kişinin nasıl çalışması gerektiğine yönelik genetik kodlarını çözdüğümüz için bu riski minimuma indirme şansı oluyor. Şu an bu sistemle beraber insanların ellerinde DNA’sı çözülmüş bir şekilde olacağından dolayı bu tip riskleri minimuma indirebilirler.”

    Genetik yapımızda bulunan şifreler yani bizim bütün spor branşlarında yapmış olduğumuz çalışmalarda aktif üç madde var. Bunlar bizim sportif faaliyetlerimizi yaptığımız zaman en aktif seviyeye ulaşıyor. Dolayısıyla bütün sportif faaliyetlerimiz bu üç genin kontrolü altında oluşuyor. Buna ek olarak da kardiyovasküler kapasitemiz dokularımızın ne kadar çabuk oksijenlendirdiği bilgisini bize veriyor. Bunlar üzerinde yaptığımız incelemelerle nasıl bir çalışma yöntemi ve dinlenme yöntemi yapmamız gerektiğini bize bilimsel şekilde açıklıyor.”

    ‘ÇOCUĞUMU HANGİ SPORA YAZDIRSAM’ DEVRİ KAPANACAK

    Aksoy, “İnsanların hangi spor branşında başarılı olabileceklerini gen şifre çözümüyle ortaya koyduklarını ve kişinin hangi spor branşında şampiyonluk elde edebileceği analizlerinin yapıldığını” vurguladı. Aksoy, böylece ailelerin çocuklarını hangi spora yönlendirmeleri konusunda büyük yardım aldıklarını belirterek şunları söyledi:

    “Aileler çocuklarını ’hangi spor branşına yönlendirsem’ diye düşünüyor. Futbola veriyor, basketbola veriyor. Uzun bir süre çocuğunu da yıprandırıyor kendisi de özel masraf yapmak zorunda kalıyor. Bu dönemin hiçbir şekilde artık geçerliliği kalmayacak. Çünkü yapmış olduğumuz DNA analizi sonucunda çocuğun hangi spor branşına yatkın olduğunu tespit edeceğiz.”

    “KANSERE YAKALANMA RİSKİNİN NE OLACAĞI ÜZERİNDE DURUYORUZ”

    Yaptıkları çalışmayla insanların hangi spor dalına yatkın olduklarını tespit etmelerinin yanı sıra ileride yakalanabilecekleri hastalıkları da ortaya koyabildiklerini anlatan Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanların hangi spor branşında ne kadar ileri gidebileceklerini, kalp krizine, tansiyon hastalığına, kansere yakalanma risklerinin, yüksek kolesterol ile ilgili olan süreçlerde ne gibi önlem alınması gerektiği, ilerleyen zamanlarda kansere yakalanma risklerinin ne olabileceğine kadar detaylı çalışmalar üzerinde duruyoruz.”

    “TÜRK MİLLİ TAKIMI, GALATASARAY VE BREZİLYA BİZİMLE ÇALIŞIYOR”

    Yerli ve yabancı milli takımların yanı sıra pek çok spor kulübü ile çalıştıklarını aktaran Aksoy, şu an Galatasaray Spor Kulübü, Sarıyer Futbol Takımı, Karadağ Takımı, Türk Milli Takımı, Brezilya Milli Takımının kendileriyle birlikte çalışma yürüttüklerini ifade etti. Aksoy, önümüzdeki dönem Fransa’nın da kendileri ile çalışacağını söyledi.

    “TÜRKLERİN GENİ GÜÇLÜ, BİR USAİN BOLD YETİŞTİREBİLİRİZ”

    Kendilerine özellikle sporcuların ve spor kulüplerinin yoğun başvurusu olduğunu belirten Aksoy, yaptıkları DNA analizlerinde oldukça ilginç sonuç aldıklarını dile getirerek, “Türkiye’de yapmış olduğumuz çalışmalarda genelde yüzde 15 gibi ‘Tip 2B’ dediğimiz alellerinde (bir özelliği belirleyen bir genin değişik hallerinden her biri) ani ve patlayıcı güç üreten bir gene rastlıyoruz. Açıkçası olimpiyat koşucusu olan ve rekor kıran Usain Bolt yetiştirebilmemiz çok normal. Dünyada Jamaika’dan sonra ikinci sırada Türkiye yer alıyor. Ama kimsenin bundan bir haberi yok” ifadelerini kullandı.

    SONUÇLAR 15 GÜNDE ÇIKIYOR

    Genlerin şifre çözümü için gerekli DNA testinin çok kolay olduğunu anlatan Aksoy, steril pamuklu çubuklarla yanak içerisine 30 saniye sürtülerek doku örneği alındığını ve 15 gün içinde laboratuvar sonucunun alınarak kişilere gerekli bilgilerin verildiğini sözlerine ekledi.

  • Gen Mutasyonunuzu Öğrenmek Hayatınızı Kurtarabilir

    RS Kadın Hastanesi Tıbbi Genetik Uzmanı Prof. Dr. Necat İmirzalıoğlu, kadınlarda meme ve yumurtalık kanserlerinin oluşumunda genlerin mutasyona uğramasının büyük risk oluşturduğunu söyledi.

    Prof. Dr. Necat İmirzalıoğlu, yeni nesil dizileme teknolojisi kullanılarak yapılan testler sayesinde mutasyon taşıyıcılarının önceden saptanarak önleyici tedavinin hayat kurtarabildiğini belirtti. Meme ve yumurtalık kanserlerine ilişkin açıklama yapan Tıbbi Genetik Uzman İmirzalıoğlu şöyle konuştu: “Meme kanseri, memenin süt bezlerinde ve üretilen sütü meme başına taşıyan kanalları döşeyen hücreler arasında, çeşitli etkenler sonucu sınırsız ve kontrolsüz bir şekilde çoğalan ve başka organlara yayılma potansiyeli taşıyan hücrelerden meydana gelen tümöral oluşumlardır. ABD’de tüm yaşamı boyunca her 8 kadından biri, meme kanserine yakalanmaktadır. 2008 yılında ABD’de 180 binden fazla kadına meme kanseri teşhisi konulmuş olup 40 bin civarı kadın da meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Herediter (kalıtsal ya da ailevi) meme kanseri, meme kanserli hastaların yaklaşık yüzde 10’unda görülen bir durumdur. Kalıtsal meme kanserlerinin yüzde 80’inden sorumlu iki gen bulunmaktadır”.

    “MEME VE YUMURTALIK KANSERLERİNDE BİLİNMESİ GEREKENLER”

    Prof. Dr. Necat İmirzalıoğlu, BRCA-1 geninde mutasyon olan kadınlarda 70 yaşına kadar meme kanseri gelişme riskinin yüzde 85, yumurtalık kanseri riskinin ise yüzde 45 olarak bildirildiğine dikkat çekti. BRCA-2 gen mutasyonu taşıyıcılarındaysa, 70 yaşına kadar meme kanseri gelişme riskinin yüzde 84 ve yumurtalık kanseri gelişme riskinin de yüzde 76 olduğunu ifade eden Necat İmirzalıoğlu,“BRCA1 ve BRCA2 tümör baskılayıcı genlerdir. Hücre içi genetik materyalinin çoğalmasının kontrolünden sorumludurlar. Genlerin yapıtaşı olan DNA molekülünde meydana gelen değişiklikler, aralarında kanser de olmak üzere birçok hastalığa neden olur. BRCA1 ve BRCA2 geni mutasyonu taşıyan bir kadının meme kanserine yakalanma riski yüzde 10’lardan yüzde 70’lere, yumurtalık kanserine yakalanma riskinin ise yüzde 1,5’lardan yüzde 15-40’lara kadar çıkabilmektedir. Meme ve yumurtalık kanserlerinde erken tanının hem önleyici olduğunu hem de yaşam kurtardığını gözönüne aldığımızda yapılacak testlerin önemini gözönüne sermektedir” şeklinde konuştu.

    “GEN MUTASYONUNUN SAPTANMASI DURUMUNDA TEDAVİ KANSERİ ÖNLEYEBİLİR”

    HRS Kadın Hastanesi Tıbbi Genetik Uzmanı Prof. Dr. Necat İmirzalıoğlu, BRCA1 ve BRCA2 testleri yapıldığında bir mutasyon saptanması durumunda kişiye özel önleyici bir tedavi uygulanarak kanser riskinin önemli ölçüde azaltılabildiğini ifade etti. Necat İmirzalıoğlu, herhangi bir mutasyon saptanmaması durumunda her kadına uygulanması gereken tarama yöntemlerinin takibinin önerildiğini kaydetti. Mevcut standart yöntemlerin yalnızca dokularda var olan değişimleri saptadığını belirten Prof. Dr. İmirzalıoğlu, yeni nesil dizileme yöntemlerinin ise kanser gelişmeden önce en etkili ve önleyici işlemleri yapmaya olanak sağladığını hatırlattı.

    RİSK GRUBUNDAYSANIZ TEST YAPTIRIN

    Prof. Dr. Necat İmirzalıoğlu, risk grubunda olan kişileri de şöyle sıraladı:

    1. Aynı ailede takip eden üç kuşakta ya da en az üç kişide meme kanseri tanısı konmuş olması

    2. Aile bireylerinden birinde menopoz öncesi dönemde meme kanseri varlığı,

    3. Aynı bireyde meme ve yumurtalık kanserinin birlikte gelişmesi,

    4. Aynı bireyde iki memede birden kanser gelişmesi,

    5. Ailede erkeklerde meme kanseri varlığı.”

    Tıbbi Genetik Uzmanı Prof. Dr. Necat İmirzalıoğlu, BRCA1 veya BRCA2’nin mutasyon yaygınlığının 400 bireyde 1 olarak görüldüğünün altını çizerek, yaptırılacak basit bir testle çok büyük risklerin erken tespitinin önemli olduğunu sözlerine ekledi.

  • Gen Tedavisi 4-5 Yıl Sonra Hastalara Uygulanabilecek

    Türk Onkoloji Grubu Başkanı Prof. Dr. Hakan Akbulut, “Kanser tedavisinde önceki yıllara göre tedavi oranımız çok daha iyi seviyelere geldi. 20 yıl önce ortalama hastalarımızın yüzde 50’sini kurtarılabilirken, şimdi yüzde 60 gibi bir oran yakaladığımızı söyleyebilirim” dedi.

    Türk Onkoloji Grubu Derneği tarafından düzenlenen 11’inci “Onkolojik Araştırmalar Çalıştayı” Antalya Kundu turizm bölgesinde gerçekleştiriliyor. Kanser tedavisinde önceki yıllara göre tedavi oranlarının çok daha iyi seviyelere geldiğini ifade eden Prof. Dr. Hakan Akbulut, kanser tedavilerinde 10 yıl öncesine göre yüzde 15 daha iyi durumda olunduğunu belirtti. Akbulut, “20 yıl önce ortalama hastalarımızın yüzde 50’si kurtarılabilirken, şimdi yüzde 60 gibi bir oran yakaladığımızı söyleyebilirim. Kanser dışında hiçbir hastalıkta bu kadar iyi bir iyileşme oranı yok. Teşhis imkânlarının artması, yeni gelişmeler, yeni tedavi seçeneklerinin iyileşmesi bu imkânlar sağladı” diye konuştu.

    “SAĞLIK BAKANLIĞINDAN YANLIŞI DÜZELTMESİNİ İSTİYORUZ”

    Sağlık Bakanlığının çıkardığı ‘İlaç ve Biyolojik Ürünlerin Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik’in’ çalışmaları engellediğini savunan Hakan Akbulut, “Nedir bu engel? Klinik araştırma yapacağınız zaman araştırma ürünü ve araştırmaya katılacak hastaların her türlü masrafını, araştırmacının karşılamasını istiyor. Toplamda 200 hasta ile yapacağınız klinik bir çalışmanın maliyeti 15-20 milyon TL. Bunu bir araştırma grubunun ya da araştırmacının karşılaması mümkün değil. Sağlık Bakanlığının bir an önce bu yanlışı düzeltmesini bekliyor ve ivedilikle talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “KARAMSARLIĞA DÜŞMEYE GEREK YOK”

    Kanser çalışmalarında Türkiye’nin çok da kötü durumda olmadığını dile getiren Hakan Akbulut, “Bizimle aynı durumda olan ülkelere göre kötü durumda değiliz. Her türlü klinik çalışmalar, temel bilim çalışmaları ülkemizde yapılıyor. Ancak ürüne yönelik, ilaç geliştirmeye yönelik çalışmalar, biraz daha yavaş yürüyor. Bu tür çalışmaları yürütecek deneyimli elamanımız az. Kaynaklar yeterli düzeyde değil. Bunun yanında dünyada kanser üzerine çalışmalar devam ediyor. Karamsarlığa düşmeye gerek yok” diye konuştu.

    “EN TEDAVİSİ

    Kanser alanında ‘Gen Tedavisi’ hakkında bilgi paylaşan Hakan Akbulut, gen tedavisinin hastalara uygulanabilmesi için 4-5 yıllık bir zamana ihtiyaçları olduğunu söyledi. Akbulut, “Zamanın yanı sıra maddi imkânlara da ihtiyacımız var. İlaçlarımızın patentini almaya çalışıyoruz. Gen tedavisi kanser için umut vaat ediyor. Birçok kanser türü için çözüm getiriyor. Hastalarımız için biz de çok umutluyuz. Gelecek 5 yıl içinde Gen tedavisi ile 3 ya da 4 kanser türüyle kolay mücadele edecek duruma geleceğiz” şeklinde konuştu.

    “MEDYADA YER ALAN BİLGİLERE İNANMAYIN”

    Türk Onkoloji Çalıştayı Eş Başkanı Prof. Dr. Yavuz Anacak, kanser tedavisinde “Alternatif ve Tamamlayıcı” tedaviler konusunda vatandaşları uyararak, televizyon, internet ve gazetelerde yer alan bilgilere inanılmamasını istedi. Yavuz Anacak, ”İçinde ne olduğunu bilmediğimiz bazı karışımların ve maddelerin tamamen etkisiz olduğunu biliyoruz. Önemli olan bunları bir hekim gözetiminde doğru ve zamanında kullanmak” dedi.

    Antalya Kundu turizm bölgesinde başlayan ve 3 gün sürecek olan “Onkolojik Araştırmalar Çalıştayı” çalıştayı, 15 Kasım’da son bulacak.