Etiket: Gelmelidir”

  • Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Selvi: “Millete hesap verebilen bir sistem gelmelidir”

    Türkiye’nin, örtülü bir savaş yaşadığı dönemde zayıf iktidar etme yöntemleriyle hiçbir şeyi göğüsleyemeyeceğini ifade eden Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, aldığı kararın arkasında durabilecek ve millete hesap verebilen bir sistemin gelmesi gerektiğini söyledi.

    Eğitim Bir-Sen Elazığ Şubesi, Genişletilmiş İl Divan Toplantısını gerçekleştirdi. Öğretmenevi konferans salonunda yapılan toplantıya Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakıcı, Elazığ Şube Başkanı İbrahim Bahşi ve sendika üyeleri katıldı.

    Krallıklardan ilk demokratik deneyimlere geçildiği dönemlerde önemli bir kısmı meşrutiyetle uygulanmış olan parlamenter sistemin devam edilmesinin istenildiğini vurgulayan Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, bunun olması için ülkede azami seviyede bir uzlaşma kültürünün ve birlikte hareket edilmesi zemininin çok güçlü olması gerektiğini ifade etti.

    “Millete hesap verebilen sistem gelmelidir”

    Tecrübelerden anlaşıldığı kadarıyla parlamenter sistemden başarılı olunamadığını belirten Selvi, “Maalesef çok kolay bir şekilde ülke geleceğini de hiç dikkate almadan hükümetleri yıkıyor ve yenilerini kurabiliyoruz. AK Parti iktidarları önemli miktarda tek başına iktidar olduğu için yaşanan faciaları gençlerimiz unuttular. Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı olarak parti başkanı olmayan adama bile git hükümet kur diye yetki verdi. Sistem diye söyledikleri, gül gibi gelip geçiyoruz dedikleri sistem budur. Bu sistem 7 Haziran da yaşandı. Hükümet kuramadık. Partiler görüşüyor ve birbirlerine başbakanlık teklifi yapıyorlar. Sonuç olarak hükümeti kuramadık ve 1 Kasım seçimlerine kayyumla gittik” dedi.

    Türkiye’nin örtülü bir savaşı yaşadığını dile getiren Selvi, “Böyle zayıf iktidar etme yöntemleriyle hiçbir şeyi göğüsleyemez ve karar alamaz. Bunun içinde kuvvetli aldığı kararın arkasında durabilecek, millete hesap verebilen bir sistem gelmelidir. Biz seçtiğimiz gün kimin başbakan olacağını kimin hükümet edeceğimizi bilmemiz lazım. İşte bu yeni sistem bunu ifade ediyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesi bozulurmuş. Şuanda kuvvetler ayrılığı ilkesi sağlıklı işlediğini kimse söyleyemez” diye konuştu.

    “Biz bu referandumda evet diyoruz”

    Darbelerle gelen anayasanın Türkiye’de yama tutmadığını söyleyen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakıcı ise, “Çürüyen bu sistemin değişmesi için ara ara adımlar atıldı. 2008, 2010 ve şimdi 2017 yılında bir adım daha atıldı. Atılan bu adımlar yeterli değil. Ama bu adımlar geçmişe göre iyi ve olumlu gördüğümüz adımlardır. Biz biliyoruz ki atılan bu adımlar sömürü düzeninden bir adım daha kurtulmamıza araçtır. Çünkü güçlü bir hükümet yapısında hem ülke güçlü olur, hem de kişi başına düşen milli gelir artar. Bu nedenle biz Memur-Sen ailesi olarak bir daha 27 Mayısların, 12 Martların, 12 Eylüllerin, 28 Şubat süreçlerinin, 27 Nisan e-muhtırası ve halkın iradesi ile tek başına iktidar olan bir siyasi partinin kapatılması için cumhuriyet savcılarının dilekçe vermemesi için biz bu referandumda evet diyoruz” şeklinde konuştu.

    Eğitim Bir-Sen Elazığ Şube Başkanı İbrahim Bahşi ise, “81 ilde meydanlara inerek referandum sürecinde, ’Memur-Sen’e davet tercihimiz evet’ sloganıyla bu ülkenin her 10 yılda bir darbelere maruz kalmaması için mücadele veriyoruz” diye konuştu.

  • Bakan Ramazanoğlu: “Kadınlar Mağduriyete Uğrayan Kişilik Olarak Değil, Başarılı Çalışmalarıyla Gündeme Gelmelidir”

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, kadınların toplumda sürekli olarak mağduriyete uğrayan kişilik olarak değil, başarılı çalışmalarıyla gündeme gelmesi gerektiğini söyledi.

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) Sabancı Üniversitesi ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları tarafından düzenlenen “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle ilgili İşyeri Politikaları Geliştirme ve Uygulama Rehberi” tanıtım toplantısına katıldı. Toplantıya Bakan Ramazanoğlu’nun yanı sıra TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, UNFPA Türkiye Temsilcisi Karl Kulessa ve davetliler katıldı.

    BAKAN RAMAZANOĞLU, SİYASETE NASIL BAŞLADIĞINI ANLATTI

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu toplantıda siyasete nasıl başladığını anlattı. Bakan Ramazanoğlu, “Kadınlarla ilgili bu ülkede neler olduğuna dair kafamda izler bırakan pratisyen hekimlik yaptığım o günlerdi. Dedim ki; bu ülkede doktor olarak hizmet etmenin yanı sıra özellikle kadınlar ve kız çocukları için yapacak çok iş var. Daha sonra iktisasımı yaptım ve değişik gerekçelerle Sağlık Bakanlığı bünyesinde devletim beni ülkemin birçok hastanesine tayin etti. Oralarda da çalıştım, işte orada biraz daha bende şu bilinç oluştu. Ülkemde doktorluğun yanı sıra başka bir şeylerde yapmam lazım ve bu bilinçle STK’larda çalışmaya başladım. Bu çalıştığım STK’lar kadınların sorunları ve sağlıkla ilgili ortak çalışma yapan STK’lardı. Kimisinin kurucusu oldum, kimisinin yöneticisi oldum, kimisinde de fahri olarak çalıştım. İşte hem doktorluğu hem de STK’lardaki bu sosyal sorumluluğumu yerine getiren çalışmalarımı sürdürürken bu ülkede kadınların siyasette de bir şeyler yapması gerektiğini bana işaret eden, hayatımın kesiştiği bazı kader noktalarım oldu. Orada da siyaset benim hayatımın çok uzağında bir yerdeydi. İşte o anda dedim ki; evet bu toplumda kadınlar ve kız çocukları için daha etkin bir şeyler yapılması lazım. Bunun içinde de etkin olan alan siyasettir. 15 yıl önce şuan ki AK Parti’nin kurucusu oldum” dedi.

    Şiddetin temelde 3 önemli nedeni olduğunu ifade eden Bakan Ramazanoğlu, “Bunlardan birincisi sosyolojik ve kültürel sebepler, ikincisi hukuki ve ekonomik sebepler, üçüncüsü ise toplumun kadına biçtiği roldür. Kadın toplumda sürekli olarak mağduriyete uğrayan kişilik olarak değil, başarılı çalışmalarıyla da gündeme gelmelidir. Savaşların, göçün büyük ekonomik krizlerin ilk mağduru her zaman bildiğiniz gibi kadınlar ve çocuklardır. O nedenle bölgesel ve küresel ölçekte barışın istikrarın temini hayati önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

    Suriye-Irak Savaşı’ndan sonra Türkiye’de yaklaşık 2 milyon mültecinin yaşadığını söyleyen Ramazanoğlu, “Her gün haberlerde yer alıyor. Bir tarafta boğulan çocuklar ve kadınlar öteki tarafta mülteci kadınların kamplarda ve şehrin her alanında gördüğümüz yoksulluk ve beraberinde getirdiği bir problemler sarmalıdır. Yaptığımız ciddi çalışmalarla son 13 yılda kadına yönelik hukuki altyapı güçlendirilmiş ve pozitif ayrımcılık güçlendirilmiştir” diye konuştu.

    “ALINAN KARARLAR, HAFİFLETİCİ UNSURLAR BİZİ ÜMİTSİZLİĞE BOĞUYOR”

    Toplantıda bir konuşma yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, mevzuatta olan ve yazılan her şeyin içselleştirilmemesinin, aksiyona geçmesinin zor olduğunu belirtti. Başkan Symes, “Türkiye, kadına ve aileye yönelik şiddetin önlenmesi, bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi yani İstanbul sözleşmesini ilk imzalayan ve onaylayan ülkedir. Bu durum bize çok fazla sorumluluk yüklüyor. Burada yönelik şiddete karşı sıfır tolerans anlayışının yerleşmesi, devletin en etkili mekanizmalarının en etkili şekilde harekete geçmesini bekliyoruz. Zaman zaman alınan kararlar hafifletici unsurlar bizleri büyük bir acıya ve ümitsizliğe boğuyor. Onu da ekstra belirtmek isterim. Bu yıl bizi derinden sarsan acı bir şekilde aramızdan ayrılan Özgecan Aslan, kadına karşı tüm toplumu bir araya getiren önemli bir simge olmuştur. TÜSİAD olarak biz de üzerimize düşen sorumluluğu Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim kurumunun daha önce başlatmış olduğu iş dünyası, aile içi şiddete karşı projesine destek vererek üstlenmeye karar verdik. Aslında bizim için bu proje arayışındaki tetikleyici unsur maalesef acı ve tatsız olay oldu” dedi.

    Konuşmaların ardından Bakan Ramazanoğlu, Başkan Symes ve beraberindekiler hatıra fotoğrafı çektirdi.