Etiket: Geleceğe

  • Vakıf Kültürü Müzesi ile eşsiz miras geleceğe taşınıyor

    Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 16. müze olan ‘Vakıf Kültürü Müzesi’ ile Türk kültür ve medeniyetinin eşsiz mirasına dair en güzel örneklerin özenle geleceğe taşınacağını söyledi.

    Bursa’yı eserleriyle daha yaşanabilir ve modern bir şehir haline getiren Büyükşehir Belediyesi, kentin kültürel ve tarihi mirasını ise birbirinden değerli müzelerle geleceğe taşıyor. Tarih başkenti Bursa’yı müzecilik anlamında da öncü bir kent haline getiren Büyükşehir Belediyesi, Osmanlı’dan bugüne kalan vakıflar ve vakıf eserlerinin anlatıldığı ‘Vakıf Kültürü Müzesi’ni de kente kazandırdı.

    ‘Vakıf Kültürü Müzesi’, Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde (Merinos AKKM) gerçekleştirilen törenle Bursalıların ziyaretine açıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, törende yaptığı konuşmada, vakıfların sevgi, hayır ve hizmet kurumları olduğunu söyledi. Altepe, “Bursa, güzel bir esere daha kavuştu. Kent kültürü ve medeniyetinin öne çıkarılması konusunda Bursa, örnek kent oldu. Tarihin ve medeniyetin değerlerini geleceğe taşımak için Büyükşehir Belediyesi olarak önemli çalışmalara imza atıyoruz” dedi.

    Müzelerin kentler için önemli zenginlikler olduğunu belirten Başkan Altepe, Avrupa Müze Akademisi’nin Türkiye’deki partneri de olan Bursa Büyükşehir Belediyesinin, kent belleğinin ve hatıralarının geleceğe ulaştırılmasında önemli görevler üstlendiğini vurguladı. Başkan Altepe, başkanlık görevine başladığında 4 müze olan Bursa’ya görev süresi boyunca 12 müze daha kazandırıldığını anlatarak, “Bursa olarak, Türkiye’deki 52 ilde müzelerin kurulmasına öncülük ettik. Bursa’da Büyükşehir Belediyesine geldiğimde 4 olan müzeye bugüne dek 12 müze daha ekledik. Böylece Vakıf Kültürü Müzesi ile 16. müzeye kavuşmuş oluyoruz. Tarım, teleferik, bıçakçılık, karoser ve Büyük Tarih Müzesi başta olmak üzere hazırlanacak farklı konulardaki müzelerle Bursa’da toplamda 29 müzeye ulaşmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

    Müzede anlatılmak üzere vakıf öğelerinden oluşan en güzel Bursalı örnekler, aslından kopya edilerek minyatür şekilde hazırlandı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokol ile Emirsultan Camii’nde bulunan 113 adet hat levhası, belediye tarafından restore edildi. 16 adet halı ve kilim, 22 şamdan, 3 Kuran-ı Kerim ve levha eserler de müzede sergilenecek.

    Müzenin açılış kurdelesini de kesen Başkan Altepe ve Bakan Müezzinoğlu, Vakıf Kültürü Müzesi’ni gezerek eserleri ilgiyle inceledi. Bakan Müezzinoğlu, müzenin anı defterine ise eserle ilgili düşünce ve dileklerini yazdı.

  • Antikayı kişiye özel tasarımlarla geleceğe taşıyor

    Eskişehir’de yaşayan emekli öğretmen Şefik Ada, Diyarbakır’da Süryani ustalardan öğrendiği takı işlemeciliği ile antika değerindeki eserleri kullanarak kişiye özel tasarımlarla geçmişin izlerini geleceğe taşıyor.

    Şefik Ada, öğretmenlik yıllarında bu işe merak saldığını, İsmet İnönü Caddesindeki atölyesinde, 28 yıldır antika eşyalarla kişiye özel tasarımlar yaptığını söyledi. Ada, Diyarbakır’da Süryani vatandaşların yaşadığı bir mahalledeki okulda öğretmenlik yaptığını ifade etti.

    Süryani ustalardan işlemecilik sanatını öğrendiğini, Eskişehir’deki ustalardan ve Anadolu Üniversitesinin kütüphanesinden yararlanarak kendini geliştirdiğini belirten Şefik Ada, “Kişilerden ve bazı iş yerlerinden satın aldığım sikke, kemer tokası gibi eserlerin üzerine, altın ve gümüş işleyerek hayal gücümü de kullanıp bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Yaptığımız ürünlerin hepsinde, Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı gibi Anadolu motifleri yer alıyor. “Geçmişin izlerini geleceğe taşımak” diye bir slogan kullanıyoruz. Kişiye özel yüzük, kolye ve küpe tarzı eserler üretiyoruz” diye konuştu.

    “Her takıdan 1 tane yapıyorum”

    Kişilerin kendini özel hissetmesini sağlamak için takıların bir eşini daha yapmadığını anlatan Ada, bugünden yarına antika olabilecek antika eserleri kişiye özel modernize ederek tanıtmaya ve sevdirmeye çalıştıklarını dile getirdi. El işçiliği yaptıklarını, dövgüler kullandıklarını, astarları şekillendirmeye çalıştıklarını vurgulayan emekli öğretmen Şefik Ada, “Yaptığım bu işleri herkes yapabilir, ama tasarım yapmak farklı, ben tasarım yapıyorum, geçmişteki şeyleri bugüne taşımaya çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

    “Geçmişe sahip çıkmalıyız”

    Geçmişe sahip çıkmak gerektiğini ifade eden Ada, sadece takı sanatıyla değil, bakırla, kilimle, yemekle geçmişimize sahip çıkmalıyız. Geçmişimizi bilmiyorsak geleceğimizin olacağını zannetmiyorum. Geçmişteki geleneksel sanatları unutturmamalıyız. Eğer biz sahip çıkmazsak başka ülkeler sahip çıkar, o zamanda değerlerimiz yok olur gider” şeklinde konuştu.

    Ada, takılara yurt içi ve yurt dışından talep geldiğini, iş yerinde antika eşyalarında bulunduğunu da sözlerine ekledi.

  • Gelenekten geleceğe, keçeden modaya

    Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya getirdikleri keçe ve elyaf işleme sanatını günümüze uyarlayan Selçuki&Ali gelenekten geleceğe bir moda köprüsü kuruyor.

    Asırlardır Orta Asyalı göçebe toplumlarının uyguladığı elyaf işlemesini ve en eski kumaş yapma tekniklerinden olan keçeyi, modaya ve günümüze uyarlayan Selçuki&Ali, hem bu sanatları yaşatıyor hem de geçmiş ve gelenekle gelecek ve modayı harmanlıyor. Selçuk Gürışık adı altında akademik bir çalışma olarak başlayan proje, tasarımcı Ali Alev’in katılımıyla üretim ve müşteri odaklı hale gelmiş. Doğal malzemelerle modaya farklı bir renk getiren markanın ürünleri, yurt dışında da New york, Amsterdam, Londra ve Tokyo gibi şehirlerde satılarak hem geleneksel kumaş üretim tekniklerini hem de Türk modasını temsil ediyor. Tasarımcı Gürışık ürünlerinin meraklılarıyla buluşma amacıyla Selçuki&Ali’den ’Yeni Serüven’ adıyla Nişantaşı Art 212’de görücüye çıktığını belirtti. Sergi 7 Aralık’a kadar kapılarını ziyaretçilerine açık bırakacak.0

    “Keçe en büyük tutkum”

    “Keçe ne büyük tutkum, en sadık işim olarak kalan uğraşımdır” diyen Gürışık, “Keçe tılsımlı bir sanat ürünü, kendi benliğinizi, parmak izinizi, ruhunuzu, yaratıcılığınızı bir araya getirip koyabileceğiniz bir alan ve sonsuz. Koltuk takımından, eşarba, kıyafete, yer halısına hatta kutuya, inşaata, duvar kaplamasına her türlü ürüne dönüştürebileceğiniz farklı boyutlarda, dokularda, renklerde şans sunuyor size” diye konuştu.

    “Su ve sabun ile üretim yapıyoruz”

    Kumaş teknikleri hakkında bilgi veren Gürışık, “Daha dokuma tezgahları icat edilmeden önce elyaftan yapılmış keçe kumaş göçebe yaşayanların daha fazla kullandığı neolitik dönemden beri var olan bir kumaş üretim tekniğidir ki çok ilginç koyun yününün su ve sabunla tepiştirerek bir araya getirilmesi ile oluşan en ilkel kumaştır. Biz burada el yapımı bir kişinin yapabileceği bir kumaş metodu olan keçeleme elyaf sanatı ile yapılan bir kumaşa baktığımızda kırpılan yün elyafı, sıcak su, sabun tepiştirerek bir araya getirilmesi tekniğine dayanarak yapıyoruz” dedi.

    “Ürünlerimiz el yapımı ve doğa dostu”

    Türk markası olduklarını fakat geleneksel bir marka olmadıklarını altını çizen Gürışık, “Gelenekselden güncele, güncelden de daha ileriye yönelik kendi kültürümüzün devrimini gösteren bir markayız. El yapımı ve doğa dostu bir yaklaşımla üretim yaptığımız için yüksek adetlerdeki seri üretime ve teknolojinin getirdiği eksi puanlara rağbet etmiyoruz. Daha yavaş moda, çevre dostu dediğimiz bir moda anlayışıyla doğal elyaf, doğal ürünler, el yapımı gibi bir sürü etik değerleri yüksek olan hem kafa patlatıyoruz hem biraz tasarım yapmaktayız. Endüstri gelişmiş el sanatını öldürmüş. El sanatı endüstriye destek olamamış. Biz bu yenilikleri getirmekteyiz” açıklamalarında bulundu.

    “Batı ürünlerimize çok talep gösteriyor”

    Yurt dışından çok fazla talep gördüklerini belirten Gürışık, “25 yıl Londra’da yaşadım. Paris ve New York gibi başka dünya şehirlerinde de var olmam ve işlerimi göstermem bana çeşitlilik kazandırdı. Havalimanındaki standımız da turistlerin ilgisini çeken tasarımlarımız bizim geçmiş birikimlerimizin yansımasıdır. Batı insanından çok ilgi görmekteyiz. Batı taleple yaklaşmakta, ayrıca da el sanatına, özgün işlere, doğal elyafa gösterilen ilgi batıda 50 sendedir var, ülkemizde de yeni yeni ortaya çıkıyor” dedi.

    Yedi yıl önce atölye ziyareti sırasında yapılan işin ilgisini çekmesiyle Selçuk gür Işık ile birlikte çalışmaya başlayan Tasarımcı Ali Alev, “İşe dahil olmam, yedi sene önce atölye ziyaretimle başladı. Yapılan işin çok keyifli olduğunu gördüm. En başında beri işin markalaşma boyutuna el atmak istedim. Yedi sendir bu uğraşı veriyoruz bir yere gelebildik. Farklı elyafları bir arada kullandık enteresan işler çıktı. Kullandığımız elyaflar kaşmir, bambu, pamuk, yün ve ipek ağırlıklı. ” diye konuştu.

  • Bakan Çelik: “Bursaspor’un geleceğe sağlıklı yürümesi için ne gerekiyorsa yapacağız”

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Bursaspor’un geleceğe taşınması ve sağlıklı yürümesi için ne gerekiyorsa yapacağını söyledi.

    Balıkesir’deki programlarının ardından Bursaspor’un Olağan Divan Kurulu toplantısına katılan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, ihtiyaç duyulduğu zaman Bursaspor’un her zaman yanında olduğunu belirterek, Bursaspor camiasının vefaya önem vermesi gerektiğini vurguladı.

    Elinden geldiği kadar Bursaspor’a yardım yapılması için gereğini yaptığını ifade eden Bakan Çelik, şöyle konuştu:

    “Zor bir seçim bölgesinde mücadele ediyorum. Bursa’dan bu yönüyle zamanlarımız çakışmadığı için ziyaret imkanı bulamadım. Sizlerin talepleri oldu. O bilgileri aldım. Kesinlikle bizim tarafımızdan bir kırgınlığımız yok. Bursaspor’a en ufak bir zararın gelmemesi gerekiyor. Hepimiz Bursasporluyuz. Bursaspor için ne yapabiliriz diye düşünmeliyiz. Sizlere teşekkür ediyorum. Bursa dinamikleri olarak bir araya geliriz. Bursaspor’a nasıl katkı sağlarız bunu düşünürüz. Bu ayrı bir alan. Ben şu anda Şanlıurfaspor’a da yardımcı oluyor. Bursa’nın dertlerinden birisi de Bursaspor’dur. Derde deva bulunur ama dertlenmesek birileri yapsın denilirse o zaman kimse bir şey yapmaz. O zaman Bursaspor’a hepimiz kötülük yapmış oluruz. Gerçekten hem Bursaspor hem de Bursa yatırımları anlamında her yerinde az çok izi olan diğer ağabeylerimiz bir siyasetçi olarak sizlerle beraber Bursaspor’un geleceğe taşınması, sağlıklı yürümesi için ne gerekiyorsa yapacağımızı ifade ediyorum. Türkiye’nin birliğe ihtiyacı olduğu bir dönem ama şehirlerin de birliğe ihtiyacı var. Şehirde dayanışma varsa borç görünmez hissedilmez. Birlik yoksa üstesinden gelinecek olan borcun da üstesinden gelemezsiniz. Tekrar 2009-2010 yılında yaşadığımız mutluluğu yeniden yaşayalım.”

    Divan Kurulu toplantısının sonunda Divan Başkanlık Kurulu Başkanı İdris Sevinç, Bakan Faruk Çelik’e teşekkür plaketi takdim etti.

  • Okur; “Bizim geleceğe yönelik heyecanlarımızı baltalamaya çalışıyorlar”

    Uşak Valisi Ahmet Okur Uşak Şeker Fabrikası’nın 91. pancar alım kampanyasında konuştu.

    Yapılan darbelerin ve girişimlerinin Türk Milletine en büyük zararı verdiğini söyleyen Okur; “Bizim geleceğe yönelik düşüncelerimizi, adımlarımızı, heyecanlarımızı baltalamaya ve törpülemeye yönelik bu tür adımların sadece bu tarz darbelerle değil değişik yöntemlerle değişik taktiklerle bu memleketi bu yurdun çocuğunun ideallerini baltalamaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı

    Vali Okur Uşak’ta göreve başlamasına müteakip yaşadığı bir olayı anlattı ve şunları söyledi; “Yaklaşık bir yıl önce göreve başladığımda ilk randevu talep eden Mehmet Şeker beyefendi idi. Nuri Şeker beyin torunu diye not düşülmüştü. Geldi ve herkes gelmeden önce ben geleyim işimi biran önce bitireyim herkes ondan sonra ne yaparsa yapsın dedi. Anladım ki dedesinin torunu. Aceleci işini çabucak bitirmek isteyen biri. Dedesi gibi bir Uşak sevdalısı. Ben kendi şahsında atalarına dedelerini ve Uşak’ta Şeker Fabrikasının yapımında ve buraya gelmesinde emeği geçen herkesi saygıyla sevgiyle ve minnetle anıyorum.”

    “NİCE DELİKANLILAR BURADAN ELDE ETTİKLERİ KAZANÇLARIYLA EVLENMİŞLER”

    Vali Okur yaptığı konuşmada Sümerbank gibi, Uşak Şeker Fabrikası gibi kurumların çok eski kurumlar olduğunu Cumhuriyetin temelleriyle beraber emekleyerek, yürüyerek bu günlere geldiğini ve orada çalışanlara oradan istifade edenlere bir kimlik bir şahsiyet, bir unvan kazandırdığını söyledi. Vali Okur; “Hesap ettim yaklaşık dört veya beş nesil buradan istifade etmiş. Emekli olmuşlar, hayatlarını kaybetmişler yine onların çocukları, eşleri yine buralardan istifade etmeye devam etmiş. Düşünüyorum da tabi bu heyecanı kendilerinin nasıl yaşadığını kestirememekle birlikte nice genç kızlar pancar mevsimini düşünerek çeyizlerin hazırlamaya koyulmuşlar, nice delikanlılar buradan elde ettikleri kazançlarıyla evlenmişler. Bu duygular hakikaten çok değerli kaliteli ve her insanın saygı duyacağı, yaşaması, yaşatması gereken duygulardır.”dedi.

    “BİR ELİNİZLE TUTTUĞUNUZ TOPRAĞA SAHİP ÇIKMANIZ GEREKİYOR”

    Uşaklıları taktir ettiğini söyleyen Vali Okur; ” Kendi sermayeleri, kendi emekleriyle Uşak’ın ilkler şehri olmasının en güzel numunesi olarak bu fabrikayı kurmuşlar diğer sermayelere de yol gösterici olmuşlar. Uşak gerçekten bugün bölgesinde üç organize sanayi bölgesi ve 750-800 fabrikasıyla sanayi merkezi haline gelmiştir. Bunda Uşak insanının gerçekten verimli, girişimci, yeniliklere açık, risk alan ve bu riski de hayata geçirebilen bir yapısının çok büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Bir elinizle tuttuğunuz toprağa sahip çıkmanız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

    “TÜRK MİLLETİNE VERİLEN EN BÜYÜK DARBEDİR”

    Bugün başka şeyler konuşuyor olmak gerekirken hala darbenin, hala darbenin yıllarca sürecek olumsuz tesirlerinin konuşulduğunu dile getiren Vali Okur konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı; “Bu Türk Milletine verilen en büyük darbedir. Bizim geleceğe yönelik düşüncelerimizi, adımlarımızı, heyecanlarımızı baltalamaya ve törpülemeye yönelik bu tür adımların sadece bu tarz darbelerle değil değişik yöntemlerle değişik taktiklerle bu memleketi bu yurdun çocuğunun ideallerini baltalamaya çalışıyorlar. Yılacak mıyız? Hayır. Bütün gücümüzle bütün gayretimizle burada olduğu gibi bundan sonraki çalışmalarımızda da var gücümüzle elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Onun için bu vatan gerçekten çok kıymetli her santimetre karesi şehit kanlarıyla, gazilerimizin alın teriyle, kanlarıyla sulanmış topraklarda işçilerimizin gerçekten alın teri ve bu emeklerinin neticesi olan ürünlerinin bundan sonra da devam etmesi dileğiyle bu 91. kampanya dönemimizin hayırlı uğurlu olmasını başarılı geçmesini verimli, bereketli olmasını, kazasız güzel günler temenni ve niyaz ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun.”