Etiket: Geçecek

  • Yaz Çok Sıcak Geçecek

    Çevre Derneği Başkanı Doçent Dr. Güner Sümer, yüzyılın en sıcak şubat ve mart ayını geçiren Türkiye’de bu yaz mevsiminin havanın çok sıcak geçmesinin beklendiğini söyledi.

    Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi’nin (NASA) Türkiye, İsrail, Lübnan, Kıbrıs ve Suriye’yi kapsayan Doğu Akdeniz bölgesinde 1998 yılında başlayan kuraklığın son 900 yılın en kötüsü olacağı konusunda uyardığını belirten Sümer, “Özellikle bu yaz Ağustos ayında aşırı sıcaklıklar yaşanacaktır. Bu aşırı sıcaklıklar beraberinde kuraklığa da yol açacaktır. Bilim adamlarına göre 2016 yılının en sıcak yaz olması beklenilmektedir” dedi.

    Kuzey Kutup bölgesinde 2009-2012 yılları arasında Türkiye’nin yüzölçümü kadar buzul tabakasının eridiğini ifade eden Çevre Derneği Başkanı Güner Sümer, “Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı bu kuraklık karşısında elimizdeki su rezervlerinin yetersiz kalması beklenilmektedir. Türkiye’nin su potansiyeli politikasını yeniden belirlemesi ve şimdiden gerekli tedbirleri alması gerekmektedir” diye konuştu.

  • İzmir, İztav İle Tanıtım Atağına Geçecek

    İzmir turizmine ivme kazandırarak ekonomik kalkınmayı sağlayacak ve tüm turizm kurumlarını bünyesine katacak olan İzmir Turizm ve Tanıtma Vakfı Olağan Toplantısında İzmir’in turizm ve hizmet sektöründen gerekli payları alması ile sıçrama yapacağı vurgulandı.

    İzmir Ticaret Odası tarafından kaynak aktarım sorunu nedeniyle kapatılan İzmir Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (İzmir CVB)’nun İZTAV’a devrinin ve İZTAV’ın yeni hisse senedi yapısıyla İzmirlilere açılma kararının alındığı İZTAV Olağanüstü Mütevelli Heyeti Toplantısı turizm sektöründen önemli isimleri bir araya getirdi. Toplantıya İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş’ın yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Vali Yardımcısı Hasan Hüseyin Can, İzmir İl Kültür ve Turizm İl Müdürü Abdülaziz Ediz, İzmir Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Murat Yılmazçoban, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk, Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Başkanı Mehmet İşler, İzmir Kültür Sanat Eğitim Vakfı Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Rıza Gençay ve iş dünyası katıldı.

    “İZTAV’IN ÇATISI ALTINDA SİNERJİ OLUŞACAK”

    Açılış konuşmasını yapan İzmir Ticaret Odası ve İZTAV Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir Turizm ve Tanıtma Vakfının yeni yapısıyla herkese açık bir oluşum olacağını belirtti. İZTAV’ın 2000 yılında kurulduğunu ve beş kurumdan oluşan mütevelli heyet yapısı ile ilgili çalışma yapmasına rağmen İzmir’in turizm sektöründe birlikteliğini sağlayamadığını ifade etti.

    Demirtaş, 2015 yılı sonlarına doğru vali ve büyükşehir belediye başkanıyla konuşarak vakfın yapısal değişimi kararını aldıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Vakıf senedini değiştirdik. Böylece, vakıf sektöre açıldı. Vakıf senedinin değişmesi ile birlikte bugünden itibaren vakfa yeni üyeler almak mümkün olacak. Böylelikle İzmir’in turizmle ilgili tüm kurum ve kuruluşlarını bünyemize katarak büyümeye devam edeceğiz. Odalar, dernekler, birlikler, oteller, acenteler, hava yolları, hava limanı işletmeleri, üniversiteler, hastaneler ve turizmle ilgili diğer kurum ve kuruluşlar İZTAV’ın çatısı altında sinerji oluşturacak. Bugün 329 kişi ve kurumu davet ettik.”

    “KONGRE TURİZMİ İMKANINA KAVUŞULACAK”

    İzmir CVB’nin tasfiye kararının alındığı toplantıda süreç ile ilgili Demirtaş, şunları kaydetti: “Bugün CVB A.Ş.’nin tasfiye kararını alarak, CVB Kongre ve Ziyaretçi Bürosunu İZTAV çatısı altında yeniden yapılandıracağız. İzmir bu örgütlenme ile fuarcılıkta yaptığı hızlı çıkışı, kongre turizminde de yapma olanağına kavuşacaktır. CVB olarak 2011 yılından bu yana birçok alternatif turizm türünü geliştirmek için çaba sarf ettik. Kongre, kruvaziyer, kent turizmi, sağlık turizmi, inanç turizmi, gastronomi turizmi anlamında yoğun çalışmalarımız oldu. Sektör ile birlikte geçen sene 15 fuara gittik, etkin görüşmeler yapıldı. 2011’den bu yana CVB onun destek ve maddi yardımları ile ayakta kalabildi. Bundan sonra CVB, İZTAV bünyesinde kentin gelişimine katkı sağlayacak.”

    KOCAOĞLU İZTAV’IN BAŞINA GEÇECEK

    Demirtaş, dünyadaki İZTAV benzeri kuruluşların başında belediye başkanlarının olduğunu ve İzmir’de de Başkan Kocaoğlu’nun önemli destek verdiğini söyledi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun İZTAV’ın başkanı olacağını belirten Demirtaş, “Büyükşehir Belediye Başkanımızın başkanlığında hepimiz taşın altına elimizi koyacağız. Ülkemizin her il ve ilçesini, tüm dünyayı pazarımız kabul ederek iç ve dış tanıtım atağına gireceğiz. İZKA dış tanıtım için çalışmaya başladı. Biz de yarından itibaren yapılanmaya başlayacağız. Yeni Yönetim Kurulu bugün yasal olarak seçilemiyor. Ama Belediye Başkanımız ile bir liste oluşturuldu. Çalışmaya başlayacağız. Listenin açıklanması başkanımızın takdirindedir” diye konuştu.

    “İZMİR BÜYÜME TRENDİNİ YAKALAYAMADI”

    İzmir’de yapılan yatırımların yetersiz kaldığını söyleyen Başkan Kocaoğlu ise İzmir’in kalkınmasında önemli rol oynayacak turizm, ticaret, hizmet sektörü gibi bir çok konuda iş adamlarını bilgilendirdi.

    İzmir Büyükşehir Belediyesinin amacının İzmir’i yerelde kalkındırmak olduğunu ifade eden Kocaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

    “İzmir’i topyekûn kalkındırmak istiyoruz. Başka bir arzumuz olamaz. İzmir kim ne derse desin 1970’li yıllardan 2000’li yıllara kadar olan 30 yıllık dönemde hızlı büyüyen kentlerin büyüme trendinin altında kaldı. Potansiyelindeki büyümeyi gerçekleştirmemiştir. Bunun birçok nedeni var. Biz geldiğimizde önümüzde bir plan vardı. Ne eksiğimiz var tespit ettik ve yola koyulduk. Öncelikli sıralamaları belirledik. Olanaklar doğrultusunda eksiklerimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Bu altyapı çalışmaları sadece kanalizasyon değil fuar, sağlık, sosyal hizmet, turizm gibi planlamaları içeriyor.”

    “ANKARA’DA LOBİ ÇALIŞMASI YAPAMIYORUZ”

    İzmir’e verilen teşvik uygulamalarına değinen Kocaoğlu, Manisa’nın daha fazla teşvik almasına dikkat çekerek şunları söyledi: “İzmir OSB’ler çerçevesinde sanayileşti. Teşvik ile ilgili sorunu hepimiz biliyoruz. Manisa buraya 15 dakika, orası 3’üncü bölge teşvik alanı, burası 1’inci bölge teşvik alanı oluyor. Biz İzmir olarak bu lobi çalışmalarını maalesef yapamıyoruz. Bizim komşumuz olan, İzmir’in iki ilçesi kadar olan bir il kadar Ankara’da lobi çalışması yapamıyoruz.”

    “BUNLAR İZMİR’İ BİLMEYEN İNSANLAR”

    İzmir’in lojistik merkez olması açısından özellikle liman porjesinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Kocaoğlu, “İzmir’de liman çalışmalarını çok önemsiyoruz. İzmir’in lojistik merkez olması için bu çok önemlidir. Çandarlı Limanı yapılsın. Petkim limanı yapılsın, bunlar olsun ama İzmir limanı olmazsa olmazdır. ’İzmir Limanını yapalım’ dedik. 20 sene sonra İzmir’in ihtiyacı kalmayabilir, ‘kruvaziyer limanını yapalım’ demek İzmir’i bilmemektir. İzmir’i bilen adam bunu söylemez” diye konuştu.

    KENT TANITIMINA 20 MİLYON TL

    İzmir’in turizm ve hizmet sektöründe alması gereken payı alamadığını öne süren Kocaoğlu, şöyle konuştu: “İzmir’de bir çok sektör gelişmeye muhtaç ama hepsi belli bir ivme kazanarak gidiyor. Yeter ki İzmir’in sırtına vurulsun, destek verilsin. İzmir gibi bir ilin hizmet ve turizm sektörlerinde gerektiği payı alması, kentin sıçrama tahtasını oluşturacaktır.”

    Kocaoğlu ayrıca kentin tanıtım eksikliğinin bulunduğunu ifade ederek, kentin kalkınması noktasında önem teşkil eden tanıtıma 10-20 milyon TL ayrılması gerektiğini kaydetti.

  • İpekoğlu: “Ligin Her Maçı Çetin Geçecek”

    PTT 1. Lig’in 24. haftasında sahasında Kayseri Erciyesspor’la karşılaşacak olan Adanasapor bu maçın hazırlıklarına akşam saatlerindeki antrenmanla start veriyor. Teknik Direktör Engin İpekoğlu, Yeni Malatyaspor karşısındaki puanı küçümsemediklerini ifade ederek, ligdeki her maçın çetin geçeceğini söyledi.

    Deplasmanda Alima Yeni Malatyaspor ile 1-1 berabere kalarak ligde liderliğini sürdüren turuncu-beyazlılar iki günlük iznin ardından akşam saatlerinde Osman Yereşen Tesisleri’nde bir araya gelerek top başı yapacak.

    Adanaspor Teknik Direktörü Engin İpekoğlu, Yeni Malatyaspor’un önemli bir çıkış yakaladığını hatırlatarak, “Son iki haftadır şampiyonluğa aday iki takımdan 6 puan almış bir takımdan 1 puan aldık. Aslında galibiyet avucumuzdaydı ancak puan puandır. Bu haftaya kadar maksimum potansiyellerini sahaya yansıtan futbolcu arkadaşlarımı kutluyorum. Ligin en genç ikinci takımıyız. Bugüne kadar bize hep hedef sormuşlardı. Genç oyuncuları baskı altına almamak, onları tedirgin etmemek için hedefimizi belirtmedik. Ancak şu bir gerçek artık bulunduğumuz konum itibariyle şampiyonluğa oynuyoruz. Ligin her maçı çetin geçecek. Önümüzde Kayseri Erciyesspor karşılaşması var. Bugün itibariyle bu mücadelenin hazırlıklarına başlıyoruz. Evimizde oynayacağımız bu karşılaşmayı kazanmak istiyoruz” dedi.

    SAMİCAN KESKİN’İN MR’I ÇEKİLDİ

    Alima Yeni Malatyaspor – Adanaspor karşılaşmasının ardından sağ bacağında ağrı hisseden Samican Keskin’in sağ üst adelesinde yırtık olduğu tespit edildi.

    Adanaspor’un başarılı orta saha oyuncusu Samican Keskin, hafta sonu oynanan Yeni Malatyaspor karşılaşmasının ardından sağ üst adelesinde ağrı hissetmesinin ardından MR’ı çekildi. Çekilen MR sonucu Keskin’in sağ üst adelesinde 2. derecede yırtık olduğu anlaşıldı. Adanaspor Kulüp Masörü Yılmaz Renksizkaya tarafından tedavisine hemen başlanan Samican’ın Kayseri Erciyesspor maçına yetiştirilmeye çalışıldığı ifade edildi.

  • Hanönü’ndeki Bakır Madeni 2018 Yılında Üretime Geçecek

    Kastamonu’nun Hanönü ilçesinde faaliyet gösteren özel bakır madeninin 2018 yılında üretime geçeceği bildirildi.

    Hanönü Kaymakamı Salih Çiğdem, bakır madeni sahasında incelemelerde bulundu.

    Belediye Başkanı Serkan Uçar, İlçe Jandarma Bölük Komutanı Jandarma Astsubay Başçavuş Nuh Uğur ve ilçe Emniyet Amiri Ayhan Özen’in eşlik ettiği ziyarette Kaymakam Salih Çiğdem, maden işletmesi yetkililerinden, yapılan maden çalışmaları ve işletme tarafından sağlanan çevre ve iş güvenliği hakkında bilgiler aldı. Maden şirketi yetkilileri çalışmaların aralıksız olarak devam ettiğini ve 2018 yılı Ağustos ayında üretime geçileceğini belirtti.

  • Tüsiad Başkanı Symes: “Mülteci Meselesi Tarihe Geçecek”

    TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes,TÜSİAD’ın 46. Olağan Genel Kurulu’nda gündemdeki mülteci meselesine değindi Symes, konuyla ilgili olarak “Mülteci meselesi tarihe geçecek” dedi.

    TÜSİAD’ın 46. Olağan Genel Kurulu, bugün Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirildi. Genel Kurul toplantısının ilk bölümünde Mustafa Koç’un anısına özel bir bölüm düzenlendi. Ardından açılış konuşması için TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes kürsüye çıktı. Symes, konuşmasında “Bu yılki Genel Kurulumuzu, Yüksek İstişare Konseyimizin eski Başkanı, TÜSİAD Onursal Başkanı, değerli üyemiz ve hepsinden önemlisi yeri doldurulamayacak dostumuz Mustafa Koç’un vakitsiz vefatından duyduğumuz acı henüz çok tazeyken yapıyoruz. Başta Koç ailesi olmak üzere, tüm sevenlerine, dostlarına, çalışma arkadaşlarına ve TÜSİAD üyelerine bir kez daha başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Bugün size küresel ve ulusal ekonomimizdeki, iş dünyamız açısından önem arz eden kritik gelişmelerden, TÜSİAD olarak büyük önem verdiğimiz 64. Hükümet Eylem Planı ile ilgili görüşlerimizden, bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz Ankara temaslarından ve gündemimizi aşırı şekilde ele geçirmiş olan siyasi reformlar ve özgürlük alanlarına ilişkin tartışmalardan bahsedeceğim” dedi.

    Temmuz ayından beri yüzlerce güvenlik görevlisinin şehit olduğuna ve sivil vatandaşlarında hayatlarını kaybettiğine dikkat çeken Symes, “PKK terör örgütü, adına konuştuğunu iddia ettiği Kürt vatandaşlarımıza hayatı zindan etmek için her şeyi yapıyor. Bugünden bir yıl önceye geri gidersek bölgede çözüm yoluna girildiğini, barış ve huzur ortamının sağlandığını ve hatta çözüm sürecinin ekonomik ayağına sahip çıkmak üzere bölgeye yaptığımız ziyaretleri hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum. Elbette, sürecin yönetimi açısından, özellikle de şeffaflığı açısından sorunlarımız olduğunu da hatırlıyorum. Buna rağmen şiddetin ve terörün geri dönülmez bir şekilde gündemden kalktığı inancımız çok yüksekti. Bugün yeniden terörle topyekün mücadele noktasına gelmiş olduğumuzu üzülerek görüyoruz. Geriye bakmak istemiyorum; yeniden umutla ileriye bakmak istiyorum. Çatışmaların bir an önce durması, PKK’nın derhal şiddete son vermesi ve siyaset kanallarının yeniden açılarak, barışçı çözüm yoluna dönülmesi gerekir. Yüce Meclis’e tarihsel bir görev düştüğüne inanıyorum. İki gün önce Ankara’da TBMM Başkanımız’ı ziyaret ettik. Bu buluşmanın sonunda iç barışın Meclis içinde anlamlı bir uzlaşmanın sağlanmasıyla ve topluma bu ışığın yansıtılabilmesiyle mümkün olabileceğini bir kez daha gördük. Çevremizdeki ateş şiddetlenir ve çöküş hızlanırken Türkiye’nin toplumsal barışa her zamankinden daha fazla ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

    Suriye’de yaşanan olaylara da değinen Symes, “Suriye’de süren vekalet savaşları komşumuzun toplumunu hallaç pamuğu gibi dağıttı. Sınırımızın hemen güneyinde, dünyanın en eski yerleşim birimlerinden, Halep şehrinin insanları canlarını sınırlarımıza dar atıyorlar.

    Bu noktada bir tespitimi sizinle paylaşmak isterim. İltica ve göç konusu sadece uluslararası anlaşmalar, mali paketler “kendi ülkemizi mülteci akınından nasıl koruyacağız” meselesi değildir.

    Göçü, Suriye örneğine bakarak sadece savaş kaynaklı bir olguya indirgemek de mümkün değildir. Savaşlardan kaçan insanların yanı sıra daha iyi ve daha özgür bir yaşam için canını hiçe sayarak gelişmiş ülkelere iltica etmeye çalışan binlerce insan söz konusu. Bu sorunun kaynaklandığı coğrafyada çözülmesi şarttır” dedi.

    Cansen Başaran-Symes, Çin’in yeni G20 döneminde, kapsayıcılık olgusunun dünya genelinde yaygınlaştırılması, içselleştirilmesi ve ülke politikalarına yansıtılabilme konusunu hassasiyetle ele alacağını belirterek “Geçtiğimiz hafta sonu TÜRKONFED’le birlikte KOBİ’ler ve Teknoloji başlıklı konferansı gerçekleştirmek üzere Hatay Antakya’daydık. Antakya ziyaretimiz ülke olarak yapmamız gereken şeyin çok yalın olduğunu bize bir kez daha hatırlattı: Farklılıklarımızdan, farklı kültür ve inançların bir arada yaşamasından kaynaklanan gücümüze ve bu mozaiğe sonuna kadar sahip çıkmalıyız. Hep birlikte el ele vererek, terörün ve kutuplaşmanın ülkemizde kökleşmiş bu kardeşlik ortamını bozmasına izin vermemeliyiz. 2016 yılına iktisadi açıdan maalesef artan belirsizliklerle girdik. Bu sene küresel krizin 8. Yılı ve açıkça ifade etmeliyim ki, en kötüsü geride kaldı diyebilecek durumda değiliz. Krizden bu yana küresel büyüme hızı ortalama %30 kayıpla devam ediyor. Küresel büyümenin önemli motorları olağanüstü yavaşladı. Artık gelişmiş, gelişmekte olan ayrımı yapmamıza da gerek kalmadı. Tüm hatlarda büyüme hız kaybediyor” şeklinde konuştu.

    Küresel ekonomiyi etkileyen siyasi ve sosyolojik gelişmelerin olduğunu söyleyen Symes, “Geçtiğimiz on-onbeş yılın mucize ülkeleri, gelişmiş olsun, gelişmekte olsun kapsayıcı büyüme anlayışından uzaklaştıkça sıkıntıya düştüler. Sürdürülebilir büyümenin en önemli bloku olan orta sınıfların kazanımları erimeye başladı, gelir dağılımı her anlamda bozuldu. Kayırmacılık, kaynak israfı, yolsuzluk ve kurumsal erozyonun ne türden ekonomik ve toplumsal çalkantıları tetiklediğini izliyoruz. Bugün yeniden kapsayıcı büyüme, sürdürülebilirlik olguları, siyasilerin gündeminde. Umut ediyoruz ki, son on yıldan alınan dersler yeni ekonomik büyüme politikalarının oluşturulmasına katkı sağlar. Nitekim sizler de biliyorsunuz, TÜSİAD’ın 2015-2016 programının ana etkinliklerini kapsayıcılık anlayışı ile ilişkilendirerek oluşturduk” dedi.

    “MÜLTECİ MESELESİ TARİHE GEÇECEK”

    Mülteci meselesini, “Her halde bu yüzyılın en önemli siyasi ve sosyolojik olgusu olarak tarihe geçecek” ifadeleriyle tanımlayan Symes, “Öyle ki, Avrupa Birliği’nin bütünlüğünü sarsacak boyutlara ulaştı. Birlik üyelerinden bazılarının kurumun temel ilke ve değerlerinden ayrıldığını şaşkınlık içerisinde takip ettik. Avrupa ekonomilerinde görülen durağanlık ve işsizlik aşırı sağın yükselişine yansıdı, demokratik düzeni yıprattı. Korkarım AB değerlerini restore etmek zaman alacak. Her şeye rağmen, AB demokrasi kültürünün bu saldırıyı püskürteceğine inanıyorum. Türkiye dışa açık bir ekonomi olması nedeniyle dış talep yetersizliğinden büyük zarar görüyor. Sosyal dengelerimizin korunabilmesi ve güçlendirilebilmesi için daha yüksek bir büyümeye ihtiyacımız olduğunu sıklıkla ifade ettik. Türkiye, sanayileşmesini tamamlamamış bir ülke olarak mevcut işsizlik rakamlarını en azından sabit tutabilmek için en az yüzde 5 büyümeyi yakalamak durumundadır. Bu büyümenin gerektirdiği iç tasarruf veya dış tasarrufu bulabilmek hiç de kolay değil. İçeride yatırımlar artmıyor, enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen cari işlemler açığımız halen riskli bir noktada. Dolayısıyla, iki konu bizim açımızdan muazzam önem taşıyor. Birincisi, makroekonomik istikrara zarar verecek en ufak bir söylem veya tutuma müsamaha göstermemeliyiz. Bu noktada hemen ifade etmek istiyorum, göz göre göre artan enflasyonu iyi irdelemek ve bu artışa muhakkak son vermek durumundayız. İkinci önemli konu, 64. Hükümetin Eylem Planıdır. Geçtiğimiz haftalarda önemli sayıda bakanımızı ve hemen bu hafta başında da Sayın Başbakanımızı ziyaret ederek hem makroekonomik istikrar, hem de eylem planıyla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. İşbirliği içinde gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyoruz. Hükümetin reform konusunda kararlı tutumunu görmekten memnunuz. Ancak önemle belirtmek isterim ki, içinde bulunduğumuz küresel iktisadi durum eylem planının kesinlikle ve kesinlikle, etkili bir şekilde uygulanmasını zorunlu kılıyor” dedi.

    Türkiye’ye yatırım yapmaya hevesli ancak ülkemizden olumlu gelişmeler bekleyen potansiyel yatırımcıların bulunduğunu ifade eden Symes,”Küresel ekonomik koşulların düzelmesini beklemeyeceğimize göre, eylem planının etkili uygulanması hepimizin ortak sorumluluğu olmalıdır. Faaliyet raporumuzda göreceğiniz üzere, eylem planının hayata geçirilmesinde kritik öneme sahip bir dizi konu zaten TÜSİAD programında vardı. Geçtiğimiz yıl gündeme hakim olan siyasi gelişmeler, iki seçim ve terör patlaması arasında TÜSİAD her dönemde olduğu gibi, Türkiye’nin ekonomik olarak daha etkili yeni bir platforma sıçraması için neler yapılması gerekir diye kesintisiz çalıştı. Örnek vermek gerekirse Sanayi 4.0 projemiz, büyük veri üzerine çalışmalarımız, STEM (Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) eğitimi üzerine yaptığımız çalışmalar, gençlik, kadın ve KOBİ projelerimiz, hep Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırmak, dijital atılım yapmak için üzerinde çalıştığımız projeler. Tüm çalışmalarımızı burada tek tek sıralamayacağım. Faaliyet kitapçığımız elinizde var. Genel Sekreterimiz Zafer Yavan da sizlere bunu detaylı bir şekilde sunacak” dedi.

    Yaklaşık 10 yıldır süren küresel krizin 20. yüzyılda oluşturulmuş özgürlükçü demokratik değerlerini zedeler noktaya geldiği vurgulayan Symes, “Eğer dünya yeniden özgürlükçü demokratik değerlere dönüş istikametinde hareket etmez ise aslında ekonomik krizden çıkmak daha zorlaşacak. Yeni iktisadi düzende kapsayıcı büyüme ve yenilikçi rekabet, özgürlükçü, demokratik bir yapıyı, şeffaf, hesap verebilir bir hukuk devletini gerektirmektedir. Bu noktadan Türkiye’ye bakmak istiyorum. Toplumda yargıya güven yeterli değil. Maalesef kimse aksini iddia da etmiyor. Yargı bağımsızlığının ve yargıya güvenin zayıfladığı, hukukun öngörülebilir olmadığı bir ülkede elde edilen ekonomik başarıları sürdürebilmek mümkün değildir.Konuşmamın içinde sizlerle paylaştığım makroekonomik istikrar ve eylem planının etkili uygulanması, eğer meclisi ile, hükümeti ile, sivil toplum örgütleri ile, iş dünyası örgütleri ile özgürlük ve hukuk açığını kapatmak için çaba sarf etmezsek anlamını yitirecektir” şeklinde konuştu.

    TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Bunca yıllık demokrasi deneyiminin ardından ifade ve düşünce özgürlüğünün hala tartışılmasından huzursuzluk duyuyorum. Demokrasinin temel dinamiği olan ifade özgürlüğüne yönelik yaygın tahammülsüzlüğü süratle aşmalıyız. Yoksa bu tahammülsüzlük toplumu ve geleceğimizi köreltecektir. Şiddete çağrı olmadıkça çok seslilikten korkmamalıyız. Bir düşünün, çok sesli olmayan bir toplumda, yeni anayasa nasıl tartışılabilir, AB uyumu nasıl müzakere edilebilir, bölgesel kalkınma nasıl tartışılacak, sormak isterim.Son olarak üzerine titrememiz gereken laiklik ilkesine değinmek isterim. Özgürlükçü laiklik anlayışı, bireyselleşmenin temelini oluşturur. Bu temel üzerinde bilimsel düşünce, inisiyatif alma, sorgulama, araştırma olguları yükselir. Nitelikli eğitim yoluyla elde edeceğimiz bu özellikler toplumun gelişmişliğinin olmazsa olmazlarıdır. Biz yetişkinlerin sorumluluğu elde edilen kazanımları artırarak yeni nesillere devretmektir. Bunu yapmazsak insanlık, yurttaşlık görevimizi ve gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Gerek yeni anayasanın yaratacağı heyecan ve umut, gerekse AB normlarında özgürlüklerin genişletilmesi için yapılacak düzenlemelerle Türkiye’nin müreffeh ve huzurlu geleceğine yöneleceğine inanıyoruz”.