Etiket: gebelik

  • Gebelik Döneminde Bizi Neler Bekliyor?

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Fulya Tezel, gebelik süresi boyunca annenin bedeninde fizyolojik, yani tamamen gebelikte vücutta meydana gelen bazı metabolik, hormonal değişiklikler olabileceğini belirterek, “Doğum sonrasında eski haline dönen veya patolojik olarak kabul ettiğimiz değişikler olabilmektedir. Bu tarz değişiklikler genellikle gebede yoğun endişeye sebep olmakta ve gebelik sonrasında tamamen eski haline dönüp dönmeyeceği merak edilmektedir” dedi.

    Gebelik çatlaklarının sıklıkla karşılaşılan ve gebelerde ciddi kozmetik rahatsızlığa neden olan bir değişiklik olduğunu kaydeden Dermatoloji Uzmanı Dr. Fulya Tezel, “Deri altındaki dokuda meydana gelen yapısal değişiklikler sonucu oluşmaktadır. Bu tarz değişiklikler gebelerin yüzde 50-90’ında görülmektedir. Özellikle gebeliğin 2. trimestrı, yani 6.-7. aylarında ortaya çıkmaktadır. Bu çatlaklar pembe mor renkli ve deriden hafif çökük iken doğum sonrası soluk renk almaktadır. Gebeler özellikle çatlakların yeni başladığı sürede hafif bir kaşıntı hissedebilir. Sıklıkla karın bölgesinde görülmekle birlikte meme bölgesi, kalçalar, bacaklarda da rastlanmaktadır. Gebelik planı olan kişilerin en çok merak ettiği konu kimlerin çatlak oluşumuna aday olduğudur. Açıkçası henüz bu doğum çatlaklarının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Fakat gebelikte çok kilo alan ve çocuk doğum kilosu fazla olan annelerde daha sık çatlak olduğu gösterilmiştir. Genellikle eğilimli anne adaylarında ilk gebelikte çatlaklar oluşmaktadır. Fakat halk arasında bilindiği gibi ilk gebeliğinde hiç çatlağı olmayan annelerin diğer gebeliklerinde çatlakları olmayacağı doğru değildir. Özellikle anne adayları için iyi bir ipucu kendi annelerinin gebeliklerinde çatlak oluşup oluşmadığıdır. Çünkü ailede çatlak öyküsü olanlar riskli hastalardır. Birçok çalışmada çatlağı olan annelerin gebelik yaşı da daha düşük bulunmuştur” diye konuştu.

    Özellikle gebelik boyunca çatlak önleyici krem ve yağ kullanılmasının çatlak oluşumunu ciddi düzeylerde azalttığını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Fulya Tezel, şöyle konuştu:

    “Bebeğe ve anneye birçok zararlı etkisi olduğu gösterilmiş sigaranın bir yan etkisi de çatlakları arttırmaktır. Anne adaylarının sigara içilen ortamlardan uzak durması gerekmektedir. Toplumumuzda sıkça görülen kontrolsüz kilo alımından kaçınıp doktor kontrolünde gerekli miktarda kalori alımına dikkat etmeliyiz. Böylece hem sağlıklı bir gebelik geçirip hem de çatlak oluşumunu önlemiş oluruz. Özellikle aktif dönemde çatlakların rengi henüz pembeyken başlanmalıdır. A vitamini türevi kremler, bazı peelingler, çeşitli lazer sistemleri ile çatlaklarda düzeltme yapılması mümkündür. Çatlakların cerrahi olarak alınması kabul edilebilen bir yöntem değildir. Varisler, gebelerin üçte birinde görülen bir problemdir. Özellikle büyümüş rahimin damarlara baskı yapması ve hormonal değişiklikler nedeniyle ortaya çıkar. Doğum sonrasında bu büyümüş damarların büyük kısmında gerileme olmaktadır. Varisler genellikle aile hikayesi olan, meslek gereği uzun süre ayakta kalan anne adaylarında görülmektedir.”

    Varis oluşumunu önlemek için uzun süre hareketsiz kalmaktan kaçınılması gerektiğini kaydeden Dermatoloji Uzmanı Dr. Fulya Tezel, “Günlük yürüyüş ve özellikle ayak kaslarını çalıştırdığı için yüzme gibi bir spor aktivitesini hayatımıza bu dönemde sokabiliriz. Uzun vadeli ayakta durmakta varisleri arttıracağı için uzun vadeli ayakta durmaktan kaçınmalıyız. Hamam, sauna, sıcak suyla banyo yapmak varislerin ilerlemesini hızlandıracağı için gebelik döneminde bu tarz hobilerimizi ertelemekte fayda var. Doğum sonrasında varisleri kalan gebelerin de korkmasına hiç gerek yok. Doğum sonrası kalan damarların tedavisi için damarların büyüklüğüne göre lazer ya da skleroterapi tedavisi uygulanabilir. Gebe kadınlarda tırnaklar kolay kırılır hale gelebilir. Tırnaklarının uzama hızı da normale göre artmıştır. Bu dönemde tırnak balsamlarıyla tırnakları nemlendirmek faydalı olacaktır. Gebelerin yüzde 80’inde 6. aydan sonra ayak bilekleri ve ayak sırtında rahmin toplar damarlara baskı yapması sonucu oluşmaktadır. Bunu engellemek için birkaç ipucu verecek olursak; tuzlu gıda fazla tüketmeyin. Akşamları eve gelince ayakları uzatıp televizyon ya da kitap keyfinizi devam ettirin. Sıcak ortamlardan uzak durun. Gebelerde yağ bezlerinin çalışması arttığı için sivilcelenme ya da mevcut sivilcelerde artış görülebilir. Bu durumda doktor kontrolü olmadan herhangi bir ilaç ya da krem kullanılması kesinlikle uygun değildir. Yüzünüzü sabah akşam gebeler için üretilmiş organik temizleme jelleriyle temizleyin. Ve asla yüzünüzdeki özellikle bu dönem lekelenmeye yatkınlığınız olduğu için sivilce ve siyah noktalarla oynama, sıkma yapmayın” şeklinde konuştu.

    Gebelik döneminde en sık görülen değişikliklerden birisinin renk koyulaşması olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Fulya Tezel, “Gebelerin yüzde 90’ında çeşitli bölgelerinde koyulaşma görülebilir. Özellikle esmer olan gebeler biraz daha risklidir. Özellikle gebelik dışında da daha koyu olan meme uçları ve genital bölgelerin koyuluğu daha belirgin hale gelmektedir. Bu renk değişikliği gebeliğin erken dönmelerinde başlar, gebelik boyunca ilerler ve doğum sonrası tamamen ya da kısmen geriler. Gerileyen koyulaşmalar için krem, lazer ya da peeling tedavileri doğum sonrasında uygulanabilir. Gebelikte sıklıkla erken dönemlerde başlayan hafif bir kıl artışı mevcuttur. Bu durum gebelerde yoğun strese sebep olmaktadır. Fakat bu yalancı kıllanma hali gebeliğin sonuna doğru ya da doğum sonrası tamamen kaybolmaktadır. Saçlar ise gebelik boyunca büyümekte olan kıllarda artış nedeniyle gürleşip, doğumdan yaklaşık 1-5 ay sonra ciddi dökülme meydana gelebilir. Bu durum genellikle geçicidir. Fakat saç dökülmesinin devam etmesi halinde altta yatan herhangi bir sıkıntının olup olmadığının araştırılması ve tedavi başlanması açısından uzman doktora başvurulması gereklidir” diye konuştu.

  • Gebelik Döneminde Anne Sağlığını Tehdit Eden Durumlar

    Gebelik döneminde bazı durumlarda anne sağlığı olumsuz etkilenebiliyor.

    Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Leyla Ercan, ektopik gebeliğin iç kanamaya sebep olabileceğini belirterek, “Anne ve bebek hayatını tehdit eden bazen gebelik rahim dışındaki yerlere yerleşir. Çoğunlukla tüplerde yerleştiği için ani şiddetli karın ağrısı, baygınlık ve bazen vajinal kanamanın da eklendiği acil bir durum oluşturur. Vaktinde tanı ve tedavi yapılmazsa ölümcül iç kanamaya sebep olabilir ve bu durumda acil ameliyat hayat kurtarıcı olmaktadır” dedi.

    Ercan, “Gebeliğe bağlı bulantı kusmalar aş erme dönemi denen ilk 3 ayda olur. Çoğu hafif geçer. Ancak bazı gebelerde şiddeti çok fazla olabilir ihmal edilmiş durumlarda aşırı sıvı kalori elektrolit kaybına bağlı ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Aşırı açlık ve b1 vitemin eksikliğine bağlı sinir sistemi hasarı, bilinç bulanıklığı ve bazı psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Büyük tansiyon 14 ve üzeri, küçük tansiyonun 9 ve üzeri olması hipertansiyon (yüksek tansiyon) olarak tanımlanır. Vaktinde önlem alınmaz ve doğum planlanmazsa anne ve bebek kaybına kadar giden sonuçlar doğurur. Ağır hipertansiyonun kesin tedavisi şartları düzenledikten sonra bir an önce doğum yaptırmaktır” dedi.

    Ercan, doğru tedavi ve takibin tüm riskleri ortadan kaldırdığını belirterek, “Anne ve bebek hayatını tehdit eden bu problemlerin çoğu gebenin sağlık kontrolleri sırasında tespit edilip gerekli önlemler alınarak engellenebilir. Bunun içinde anne adaylarının ciddi riskleri barındıran durumları önemseyip, tam teşekküllü bir sağlık merkezinde ve hekim kontrollünde doğum yapmaları çok önemlidir” şeklinde konuştu.

  • Eskişehir Devlet Hastanesi’nde Gebelik Okulu

    Eskişehir Devlet Hastanesi’nde Gebelik Okulu’nda eğitim gören kursiyerlere yönelik “katılım belgesi ve cesaret belgesi takdim töreni” düzenlendi.

    Belge takdim törenine, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Hüseyin Fidan, Tıbbi Hizmetler Başkanı Uzm. Dr. Çetin Avcı, Eskişehir Devlet Hastanesi Yönetici Uzm. Dr. Murat Çilekar, hastane yöneticileri, kadın doğum hekimleri ve doğumhane ebeleri katıldı.

    Törende, anne adaylarına “katılım belgesi”, normal doğum yapan annelere “cesaret belgesi” takdim edildi.

    Normal doğum sayısının sezaryana göre oldukça yüksek olması nedeniyle bakanlıktan takdir kazanan Eskişehir Devlet Hastanesi’ndeki törende konuşan Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Hüseyin Fidan, gebeliğin, fiziksel ve psikolojik değişimlerin yaşandığı bir dönem olduğuna dikkat çekti. Fidan, “Gebelerin kendisi ve bebeği ile ilgili endişeleri, doğum ve lohusalık döneminin kaygılı ve sıkıntılı geçmesine neden olmaktadır. Doğum, kadının hayatında yaşadığı en önemli deneyimlerden birisidir. Gebenin doğuma aktif bir şekilde katılması, sağlıklı bir bebek sahibi olması, doğum sürecini rahat geçirmesi için doğum öncesi eğitimler çok önemlidir. Gebelik döneminde yapılan eğitimler, anne adayını doğuma hazırlamakta, aileyi fiziksel ve psikolojik doğum sürecine dahil etmektedir. Bu bilinçle hastanemizde 2010 yılından beri devam eden “gebe eğitimleri” daha profesyonel hale getirilmiş, gerekli düzenlemeler yapılarak gebeler eğitim için uygun bir ortam sağlanmış ve eğitim materyalleri sağlanmıştır. Son 6 aydan bu yana yaklaşık 140 anne adayımız bu eğimlerimizden yararlanmıştır. Hafta içi her gün 09.00-16.00 saatleri arasında gebe eğitimlerimiz doğum servisi katındaki “gebe eğitim odasında” devam etmektedir. Gebe eğitimleri ile anne adaylarımız; gebelik ve lohusalık döneminde karşılaşacakları değişimler konusunda bilgi sahibi olmakta, kendilerine, bebeklerine daha iyi bakabilmek için gerekli becerileri kazanmaktadırlar” dedi.

    “Aldıkları eğitim içeriğinde yer alan masaj, nefes teknikleri ve aktif doğum pozisyonları egzersizleri sayesinde anne adaylarımızın edindikleri bilgi ve deneyimler, bebeklerinin doğum kanalındaki yolculuğuna yardımcı olur, normal doğum sürecinin rahat ve konforlu ilerlemesini sağlar” diyen Fidan, şöyle devam etti:

    “Doğuma hazırlık eğitimi alan anne adaylarımız, doğum süresince verilen kesintisiz profesyonel destek ile doğumun süresinin kısaldığı, sezaryen oranlarının düştüğü, ağrı kesici ve diğer ilaçlara ihtiyacın azaldığı, pozitif doğum hatıraları kazanıldığına inanıyoruz. Gebe okulumuza anne ve baba olmayı planlayanlar, anneye yardımcı olacak kişiler, doğum ve yeni doğan bakımına ilgi duyan herkes okulumuza kayıt yaptırabiliyor. Eğiticilerimiz, yıllarca hastanemizde görev yapan bilgili ve tecrübeli tüm doğumhane ebelerimiz, kadın doğum hekimlerimizden oluşmakta olup, eğitimlere aktif katılmaktadırlar. Eğitim için randevu gerekmemektedir. Eğitimler, açık gruba yönelik, bireysel danışmanlık veya gebenin eşi ile birlikte katılacağı eğitimler şeklinde yapılmaktadır. Muayene, tahlil, NST (nan stres testi) sırası beklerken zamanlarını ayırabilecekleri bir program olup, tüm eğitimleri tamamlayan anne adaylarımıza katılım belgesi normal doğum yapan annelere cesaret belgesi verilmektedir.”

  • İleri Yaşta Gebelik Şansı

    Türkiye’de 10 çiften 7’sinin yaşadığı problem çocuk sahibi olamamak. Çiftlerin çocuk sahibi olamamasının altında birçok farklı sebep yatıyor. 35 yaş üzerindeki anne adaylarında bebek sahibi olamamanın en önemli nedenlerinden biri ise yumurta hücrelerinde oluşan genetik bozukluklar. Ancak gelişen teknoloji ile bu sorunun büyük bir oranla çözüme kavuşuyor.

    Konuyla ilgili açıklama yapan Op.Dr. Cem Çelik ileri yaşta gebe başarısını arttıran yöntemleri anlattı.

    “Embriyoscope ismi verilen teknikle embriyolar anne rahmini taklit eden özel cihazlar içinde 24 saat kamerayla takip edilebiliyor. Böylece daha kaliteli embriyo seçerek gebelik şansı yükseltiyor” diyen Op.Dr. Cem Çelik, “Bunun yanı sıra PGT (Embriyonun Genetik Tanı Yöntemi) ile Kaliteli embriyo transferine rağmen başarısız sonuç alındığı takdirde anne adayının vücudundan alınan bağışıklık sistemi hücreleriyle embriyonun rahme tutunma kapasitesini arttırılabilir. Bu yönteme gebelik aşısı adı verilir” dedi.

    Özellikle 35’in üzerindeki anne adaylarında bebek sahibi olamamanın en önemli nedeni yumurta hücrelerinde oluşan genetik bozukluklardır. Yapılan çalışmalar 40 ve üzeri yaşlardaki kadınların kendi yumurtasıyla gebe kalabilme oranı ciddi bir şekilde azaldığını gösteriyor. Genetik ayıklama yöntemiyle kromozamal olarak sağlıklı embriyolar belirlenip, bu embriyolar transfer edilirse 40 yaşındaki bir kadından 20’li yaşlardaki bir kadına kadar yüksek gebelik oranları elde etmek mümkün olduğunu belirten Op.Dr. Cem Çelik, buradaki önemli sorunun ileri yaşlarda genetik ayıklama için yeterli sayıda embriyo elde edememek olabileceğini söyledi.

    Genetik ayıklama sonrası normal embriyo elde edilip bu embriyonun transferi yapılırsa gebelik oranları artabileceğine dikkat çeken Op.Dr. Cem Çelik, “40’lı yaşlardaki kadınlarda en büyük problem yumurta sayısı 2-3’ü pek geçmemesidir. Bu yumurtalardan da ancak 1-2 tanesi embriyo oluşturabilir. Yaş itibariyle embriyolarda yüzde 60-80 kromozamal bozukluk oranı göz önüne alındığında, az sayıda embriyoda genetik ayıklama ve analiz sonrasında hiç normal embriyo bulamama ihtimali çok yüksektir” dedi. Genetik test öncesi embriyolardan embriyo dondurma yöntemiyle bir havuz oluşturuluyor. Bu şekilde ‘Normal’ olan embriyolar transfer ediliyor. Bu yöntemle hastaların tedavi maliyeti düşürülüyor” dedi.

  • Aspirin Gebelik Şansını Arttırıyor

    Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, aspirinin kısırlıkta gebelik şansını artırdığını belirterek, bunun ABD ve Arjantin’de bin 128 hasta üzerinde yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıktığını söyledi.

    Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, aspirinin tıpta uzun yıllardan beri kullanıldığını belirterek, ağrı kesici, romatizman ve ateşli hastalıklarda kullanılan ilaç olduğunu ifade etti. Aspirinin, pıhtılaşmayı önleyici etkisinden dolayı son yıllarda kardiyolojide kullanıldığına anlatan Çoksüer, “Aspirinin yapılan çalışmalarda kısırlık açısından gebelik şansını artıran bir ajan olduğu belirlenmiştir. Bin 128 hasta üzerinde yapılan çalışmada aspirin kullanan kişilerde gebelik şansının artırdığı yönünde çalışma sonuçlarına varılmıştır. Hem yumurtalıkların kanlanmasını hem de rahim zarının kanlanmasını artırarak, bebeğin daha iyi bir şekilde rahim zarına tutulmasını arttırmaktadır. Onun için bu çalışmada aspirin kullanımında çocuk sahibi olmak isteyen kişilerde önemli bir yerinin olduğu vurgulanmaktadır” dedi.

    Arjantin’de yapılan başka bir çalışmada da aynı sonuca varıldığına dikkat çeken Çoksüer, aspirinin kullanımına bağlı olarak pıhtılaşmayı önleyerek, gebelik şansının artırdığının gözlemlendiğini kaydetti. Çoksüer, “Aynı zamanda tüp bebek uygulamalarında da veya tekrarlayan düşüğü olan kişilerde aspirin kullanımının çok önemli bir yeri vardır. Başarısız tüp bebek uygulaması olanlarda yumurtalık ve rahim zarının kanlanmasını artırarak bebeğin daha iyi tutulmasını yaptığı için tekrarlayan tüp bebek başarısızlığında ve tekrarlayan düşükleri olan kişilerde düşük dozda aspirin kullanımı başarı şansını artıra bilmektedir. Aspirin kullanırken bazı noktalarda dikkat etmek gerekiyor. Özellikle doktor kontrolünde kullanmak gerekiyor. Çünkü mide ülseri olan ve astım atağı olanlarda aspirin kullanımı biraz daha sakıncalı olabilir. Bundan dolayı doktor denetiminde kullanılması gerekiyor” diye konuştu.