Etiket: gebelik

  • Gebelik hesaplama nasıl yapılır

    Anne adayları genellikle gebelik haftasını bilmesine rağmen, kendileri gebelik haftasını ve aylarını hesaplamak ister. Özellikle gebelik süreçlerini ay olarak hesaplama eğiliminde olan anne adayları, doğuma ne kadar kaldığını hesaplamak için kaç aylık gebe olduklarını bilmek isterler. Bu konuda anne adaylarına yardım olabilmek için Prof. Dr. Bülent Tıraş açıklamalarda bulundu.

    “Önemli olan ay hesabı değil hafta hesabıdır” diyen Bülent Tıraş açıklamalarına şöyle devam etti:

    “Ay hesabı yapıldığında, genellikle hata yapılmaktadır. Çünkü bir ay tam olarak dört hafta olmadığı için karışıklık meydana gelebilir. Önemli olan ay hesabı değil hafta hesabıdır. Gebelik süreci 40 haftadır. Bu konuda kafa karışıklığına meydan vermemek için doktorların yaklaşık olarak kabul ettiği ay ve haftalar şöyledir;

    4-5 haftalık hamilelikler: 1 aylıktır.

    8-9 hafta tamamlandığında: 2 aylık.

    12-13 hafta tamamlandığında: 3 aylıktır.

    16-17 haftalar bittiğinde 4 aylıktır.

    20-21 haftalar bittiğinde 5 aylıktır.

    24-25 haftalar bittiğinde 6 aylıktır.

    28-29 haftalar bittiğinde 7 aylıktır.

    32-33 haftalar bittiğinde 8 aylıktır.

    36 haftada ise anne adayı artık 9 aylık hamiledir ve gebeliğin son ayı içindedir.”

    “Gebelik toplamda 40 haftadır”

    Tıraş son olarak da, “40 hafta tamamlandığında ise gebeliğin 280 günü tamamlanmıştır. Hafta olarak bu gün sayısı da 40 haftaya tekabül eder. Ancak anne adaylarının ay hesabı yapmaması önemlidir. Ay hesabında karışıklıklar meydana gelebileceği için her zaman hafta hesabı kullanmak gerekmektedir. Hafta hesabı, tahmini doğum tarihini hesaplamak için de kullanılır. Gebelik toplam 40 haftadır. Doğumların çoğu 38-40 hafta arasında gerçekleşir. Bazen günü geçenlerde 41 haftada doğum gerçekleşir. Bunlar hesaplanırken de son adetinizin başladığı ilk güne göre hesaplanır” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Prof. Dr. Uluğ: “Gebelik sırasında kanser hastalığının anlaşılması çok zor”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ulun Uluğ, gebelik sırasında kanser hastalığının anlaşılması çok zor olduğunu söyledi.

    Uluğ, hamilelik süresinde kanser olduğunu öğrenen hastalara yapılan müdahale ve hastalığın bebeğin sağlığını nasıl etkilediğine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.

    Her 2 bin gebede bir kanser hastalığı görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Ulun Uluğ, “Burada en büyük sıkıntı hamilelik sürecinde kanseri teşhis etmekte bazen zorlanmamız. Gebelik birçok değişiklik getirdiği için kanseri saklayabiliyor. Mesela gebelerin ateşlenmeleri olurken kanser hastalarının ise vücut ısıları artar. Kanser olan insanlarda kilo kaybı olur, gebede ise kilo alımı olduğu için onu baskılayabilir” diye konuştu.

    Gebelik sırasında en fazla görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu belirten Ulun Uluğ, diğer sık görülen kanser türlerinin ise hematolojik rahatsızlıklar, lenfoma kanseri ve rahim ağzı kanseri olduğunu söyledi.

    “Gebelerin vücutlarını çok iyi takip etmeleri gerekiyor”

    “Anne adayının kanser olduğu bazen doğumdan sonra anlaşılıyor” diyen Uluğ aynı zamanda, “Burada en önemli şey hekimlerden çok hastalara düşüyor. Vücutlarını çok iyi takip etmeleri ve vücutlarında meydana gelen değişiklikleri doktorlarına söylemeleri gerekiyor. Özellikle hastaların kendi kendilerini meme muayenesi yapmaları ve memede herhangi bir değişiklik olduğu zaman muhakkak doktorlarına bildirmeleri gerekiyor. Yumurtalıkta bir kitle varsa zaten biz bunu ultrason sırasında anlayabiliyoruz. Rahim ağzı kanserinde ise gebelik sırasında kanamalar, akıntılar görülebilir. Bu da bizde şüphe uyandıran belirtiler arasındadır. Hematolojik dediğimiz kan ile ilgili problemlerde ise hastaların kan tahlillerindeki kan profillerinde bazı hücrelerin çok fazla arttığını ya da azaldığını görüyoruz. Bunlar da bizi kanser konusunda şüphelendiren diğer belirtilerdir” dedi

    Kanser anne karnındaki bebeğe geçer mi?

    Gebe kalmayı planlayan anne adaylarının bu sorunlarla karşılaşmaması için smear testi yaptırmaları gerektiğine dikkat çeken Uluğ, kanserin anne karnındaki bebeği nasıl etkilediğini değerlendirdi. Uluğ, “Bazı cilt kanserleri türlerinde kanser hücreleri prezanteden geçip bebeğe geçebilir. Ama bunlar çok istisnai durumlar. Boşu boşuna insanları tedirgin etmeye gerek yok” şeklinde konuştu.

    Kanser hastası gebeye uygulanabilecek tedavi yöntemlerinin kanserin türü ve hastalığın ilerleme aşamasına göre değişiklik gösterdiğini ifade eden Uluğ, “Burada kanseri tedavi etmek için cerrahi bir yöntem uygulayabiliriz. Gerekli kontroller yapıldığı zaman ne bebeğe ne anneye zarar vermeden hatta erken doğuma bile yol açmadan cerrahi işlem gerçekleştirebiliriz. Ama asıl sıkıntı cerrahi işlemden sonra bazı olgularda kemoterapi ya da radyo terapi vermemizin gerekmesi. Radyo terapi maalesef veremiyoruz çünkü bütün vücuda verileceği için bebeği etkileyebilir. Dolayısıyla bunu kapsam dışı bırakıyoruz. Kemoterapi ise henüz şüpheli bir durum. Bazı araştırmalarda gebelik sırasında kemoterapi alanların bebekleri üzerinde olumsuz etki olmadığı görülmüş. Fakat bu çok sınırlı olan çalışma şu an için çok güvenli değil. Ama belki 5 yıl 10 yıl sonra farklı şeyler söyleyebiliriz. Burada yapılması gereken şey cerrahi işlemden sonra kemoterapiye başlamak için bazı kanser türlerine bir boşluk, bir faz bırakmak. Bu fazı mümkün olduğunca uzun tutup, hamileliğin ilerlemesini beklemek ve bebek dışarıda yaşayabilecek kapasiteye geldiği zamanda bilerek erken doğurtarak annenin hemen kemoterapiye başlatmak. Bu da tamamıyla geniş bir ekibin beraberce stratejik olarak vermesi gereken bir karardır” ifadelerini kullandı.

  • Gebelik ve emzirme döneminde epilasyon

    Özel Ümit Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Seda Deniz Işıklar, hamilelik ve emzirme dönemlerinde yapılan epilasyon konusunda konuştu. Gebelik ve emzirme dönemlerinde epilasyon uygulamalarından hangilerinin uygulanması gerektiğini söyleyen Işıklar, konu hakkında önemli bilgiler verdi.

    Gebelik ve emzirme döneminde her yöntemin uygun olmadığını söyleyen Işıklar, bu dönemlerde uygulanabilecek ve uygulanmayacak yöntemler hakkında konuştu. Işıklar, istenmeyen tüylerden kurtulmanın emzirme ve gebelik dönemlerinde kadınların aklında soru işaretleri yarattığını söyledi. Epilasyon konusunda uygulanacak birçok yöntem olduğunu ifade eden Işıklar, lazer epilasyon hakkında kesin bilgilerin olmadığının altını çizerek konu hakkında şunları söyledi:

    “Son dönemlerde en modern yöntem olarak lazer epilasyonu biliyoruz. Lazer epilasyon diğer yöntemlere göre daha etkin ve çoğu zaman daha kalıcı. Gebelik döneminde lazer epilasyon konusunda ne yazık ki çok kesin bilgilerimiz yok. Lazerle epilasyonda kişiye gönderilen dalgalar sadece ışık. Dolayısıyla teorik olarak bebeğe zarar vermesini beklemiyoruz. Fakat bu konuda elimizde çok net ve yeterli bir çalışma olmadığı için biz bu konuda kararı kişilere bırakıyoruz. Aynı şey emzirme dönemi için de geçerli. Bu dönemde de yeterli kanıtlanmış çalışmalar yok.”

    İSTENEN SONUÇ ALINAMAYABİLİR

    Lazer epilasyonun gebelik ve emzirme dönemlerinde istenilen sonucun alınmama riskinden de söz eden Işıklar, “Gebelik ve emzirme dönemlerinde hormonların etkisinden dolayı bu yöntemlerin, kıl köklerine etkilerinin daha az olduğunu biliyoruz. Lazer epilasyon biraz daha maliyetli bir yöntem olduğu için, maliyetli bir yöntem uygulayıp daha az sonuç alma durumu yaşanabiliyor. Bu dönemlerde kadınların ciltlerinde hassasiyet olabiliyor. Bu da daha çok can yanmasına neden olabiliyor” dedi.

    Diğer epilasyon yöntemlerinden de söz eden Işıklar, “Bir diğer epilasyon yöntemi klasik bir uygulama olan ağda yöntemi. Ağdanın kesinlikle bebek veya anne üzerinde bir zararı yok. Sadece bunun hijyen koşullarına çok önem verilerek, profesyonel kişiler tarafından yapılmasını öneriyoruz. Bir diğer klasik yöntem olan jilet kullanımının da hiçbir yan etkisi yok” diye konuştu.

    KREM KULLANIMINI ÖNERMİYORUZ

    Gebelik ve emzirme döneminde tüy dökücü kremlerin kesinlikle kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Işıklar, “Bu dönemde kesinlikle önermediğimiz yöntem ise tüy dökücü kremlerin kullanılması. Bunlar kimyasal özellikler içerdiği için, ciltten emilerek anne karnındaki bebeğe ya da emzirilen dönemde süte geçme risklerini biliyoruz. Bu kimyasal maddelerin cilt üzerinde alerji yapma ihtimalleri de söz konusu. Bu sebeplerle bu yöntemi kesinlikle önermiyoruz” dedi.

  • Gebelik döneminde anne sağlığını tehdit eden durumlar

    Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Leyla Ercan, gebelikte anne sağlığını tehdit eden durumları açıkladı.

    Op. Dr. Leyla Ercan, gebelikte anne sağlığını tehdit eden durumlar hakkında şu bilgileri verdi:

    “Ektopik gebelik iç kanamaya sebep olabilir

    Anne ve bebek hayatını tehdit eden bazen gebelik rahim dışındaki yerlere yerleşir. Çoğunlukla tüplerde yerleştiği için ani şiddetli karın ağrısı, baygınlık ve bazen vajinal kanamanın da eklendiği acil bir durum oluşturur. Vaktinde tanı ve tedavi yapılmazsa ölümcül iç kanamaya sebep olabilir ve bu durumda acil ameliyat hayat kurtarıcı olmaktadır.

    Ağır gebelik kusmaları

    Gebeliğe bağlı bulantı kusmalar aş erme dönemi denen ilk 3 ayda olur. çoğu hafif geçer. ancak bazı gebelerde şiddeti çok fazla olabilir ihmal edilmiş durumlarda aşırı sıvı kalori elektrolit kaybına bağlı ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Aşırı açlık ve b1 vitamini eksikliğine bağlı sinir sistemi hasarı, bilinç bulanıklığı ve bazı psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.

    Gebelikte yüksek tansiyon bebek kaybına kadar giden sonuçlar doğurur

    Büyük tansiyon 14 ve üzeri, küçük tansiyonun 9 ve üzeri olması hipertansiyon (yüksek tansiyon) olarak tanımlanır. Vaktinde önlem alınmaz ve doğum planlanmazsa anne ve bebek kaybına kadar giden sonuçlar doğurur. Ağır hipertansiyonun kesin tedavisi şartları düzenledikten sonra bir an önce doğum yaptırmaktır.

    Doğru tedavi ve takip tüm riskleri ortadan kaldırır

    Anne ve bebek hayatını tehdit eden bu problemlerin çoğu gebenin sağlık kontrolleri sırasında tespit edilip gerekli önlemler alınarak engellenebilir. Bunun için de anne adaylarının ciddi riskleri barındıran durumları önemseyip, tam teşekküllü bir sağlık merkezinde ve hekim kontrolünde doğum yapmaları çok önemlidir.”

  • Sıcak havalar gebelik şansını azaltıyor

    Uzmanlar, aşırı sıcak havaların erkeklerde sperm sayısını azalttığını, kadınlarda ise yumurtlama dönemini bozduğunu belirterek, bu dönemlerde gebe kalma şansının azaldığını söyledi.

    Memorial Dicle Hastanesi’nde görevli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Uğur Değer, kısırlık ve nedenleri ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Kısırlığın hasta grubunun bir yıllık düzenli ilişkiye ve korunmamalarına rağmen çocuk olmaması durumuna bağlı olarak ortaya çıktığını belirten Op. Dr. Değer, hastaları 35 yaş üzerine 6 ay, 40 yaş üzerine 3 aylık dönemden sonra tedaviye aldıklarını söyledi. Kısırlığın erkek, kadın ve iki tarafta da ortaya çıkabileceğini kaydeden Op. Dr. Değer, bu oran yüzde 40 bayan, yüzde 35 erkek, yüzde 30-35 oranında ise iki taraftan da kaynaklanabildiğini dile getirdi.

    Makyaj malzemelerinde kısırlık riski

    Kısırlığın günümüzde çok fazla artmasının nedenleri arasında çevresel faktörler, teknolojinin getirdiği kimyasallar ile sigara faktörünün ilk sırada olduğunu aktaran Op. Dr. Değer, makyaj malzemelerinde de kısırlık riski olduğunu söyledi. Değer, “Çocuk olmaması nedenleri arasında en önemli faktör sigara içilmesidir. Sigara tüketimi hem sperm sayısını, hareketini azaltıyor hem yumurtanın büyümesinde, yapışmasında olan dönemi etkileyebiliyor. Bu nedenle çiftlerden çocuk istedikleri zaman en az iki ay öncesine kadar sigarayı bırakmalarını istiyoruz. Bayanlarda kullandıkları deodorant olsun, fondöten olsun makyaj malzemeleri ve diğer tüm kimyasal maddeler vücut yapısını, yumurta kalitesini de etkileyebiliyor. Beslenme koşulları, düzenli egzersiz olmaması, kilo, obezite, kısırlığın en büyük sebepleri olarak sıralayabiliriz. Özellikle spor yapmaları ve beslenmeye dikkat etmelerini istiyoruz bayanlardan. Erkeklerden de ağır sporlardan kaçınmalarını ama normal günlük sporlarını yapmalarını istiyoruz. Dar giyinmemelerini ve özellikle herhangi bir problem olduğu zaman muhakkak hekimlere gidip muayene olup gerekli tedavilerini erken yaptırmalarını istiyoruz” dedi.

    Sıcaklar gebeliği de etkiliyor

    Aşırı sıcakların sperm hareketlerini, yumurtlama dönemini bozabildiğini, buna bağlı olarak sıcak aylarda gebe kalma şansının azaldığını dile getiren Op. Dr. Değer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Öncelikle çiftlerde sorunun ne olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Çiftleri alıp değerlendiriyoruz. Muhakkak erkeklere test yaptırıyoruz. Bayanları da yumurtlama takibine alıyoruz. Daha sonra eğer bir yılları dolmuşsa muhakkak rahim filmi çekip bir problemleri var mı yok mu onları değerlendiriyoruz. Sonra yumurtlama tedavilerini, sonra aşılama tedavisi ve bu da çare olamıyorsa tüp bebeğe geçiyoruz. 35 yaş grubunda bunu daha kısa aralıklarla yapıp direkt tüp bebeğe geçmeyi tercih ediyoruz. 40 yaş üstünde ise daha fazla zaman kaybetmeden, hastanın yaşı geçmeden eğer tedavilere cevap vermiyorsa hemen tüp bebeğe geçmeyi tavsiye ediyoruz.”