Etiket: Formülünü

  • Serdar Ortaç mutlu evliliğin formülünü açıkladı

    Müzik dünyasına sunduğu başarılı albümlerle fenomenleşen ve zirvedeki yerini her daim koruyan Serdar Ortaç, yeni albümü ’Cımbız’ ve müzikten evliliğine kadar bilinmeyenleri anlattı.

    Ünlü sanatçı Serdar Ortaç CRI TÜRK Radyo’da Michael Kuyucu’nun programına katıldı. Kuyucu, Serdar Ortaç’a mutlu bir evliliğinin olduğunu ve bunu şöhretine ve bunca göze rağmen nasıl başardığını sorusuna, Ortaç evlendiği sırada mutlu bir evlilik için Orhan Gencebay’ın kendisine verdiği bir öğüdü uyguladığını söyledi.

    Ortaç, “Orhan Gencebay bana 5-6 sene önce, ben evlenmeden önce şunu söylemişti: “Evleniyorsun bak, eğer mutlu bir yuvada devam etmek istiyorsan şunlara dikkat etmelisin: Birincisi, dip dibe yaşamayacaksın hem senin hem eşinin özel hayatları olacak, karışmayacaksın. İkincisi, üç tane kelimeyi ezberleyeceksin; ‘Haklısın’, ‘olabilir’, ‘evet aşkım’. Bu üç kelimeyi ezberlersen hanımın da mutlu olur hayatınızda. Ben İrlanda’ya eşimi ailesinden istemeye gittim. Eşimin babası bir tek şartla evet dedi; “Happy Wife, Happy Life”. Eğer bunu yapabileceksen ‘tamam’ dedi. Mutlu olmak ve depresyona girmemek için her şeye evet. Eşime, arkadaşıma, dostuma, anneme, kardeşime de öyleyim, rahmetli babama da öyleydim. Üç gün sonra doğru bir zaman ve doğru bir yerde bir kahve içerken, “Aşkım sen instagrama şu mini etekli resmini yükledin, bana yükleyeyim mi diye sordun, ben de ‘evet’ dedim. Hatırlıyor musun? Bence yüklememeliydin! Bak, kötü yorumları da aldın görüyor musun?” deyince zaten ders alıyor karşı taraf” diyerek mutlu bir evliliğin üç önemli formülünü anlattı.

    “Sağlığımda dışardan iyiyim ama içeriden yanıyorum”

    Serdar Ortaç, sağlığı ile ilgili dışarıdan iyi gözükmesine rağmen aslında hastalığından dolayı çok acı çektiğini söyleyerek, “Dıştan iyiyim; ama içeriden yanıyorum. Sanki çimentoyu, alçıyı belime dökmüşler gibi. Sahnede ’Yaz Yağmuru’nu okuyorum mesela, hop, yana kayıyorum toparlıyorum kendimi devam ediyorum. Bu konserleri yapmazsan evde oturup kendimi yerim. O yüzden hiç önemli değil, atlatacağım bu hastalığı da” dedi.

    “Osmanlılar geçmişte İrlanda’yı yok olmaktan kurtardı”

    İrlandalıların Türklerle yakın bir diyaloğu olduğunu söyleyen ünlü şarkıcı, “550 sene önce Osmanlı’nın büyük olduğu dönemde, İrlanda açlık krizine giriyor. Yollarda, fareler gezinir hale geliyor ve binlerce İrlandalı ölüyor. Tarihin derin sayfaları bunlar. Bir tek Osmanlı İmparatorluğu, üç tane koca gemiyle, aç kalmasınlar diye kutu kutu patatesleri yüklüyor gönderiyor. Bizim tarlalarımızdan çıkan bütün patatesleri İrlanda’ya gönderiyor. Osmanlı dışında dünyada kimse İrlanda’ya yardım etmiyor. Ondan sonra İrlandalılar, ‘Türkler bizi kurtardı’ diye yazmıştır tarih kitaplarına. İrlandalıların mutfağında yemeklerin yüzde doksanı patatestir. Bu gelenekleri oradan kalma. Irkları tükeniyorken, Osmanlı gidiyor, yardım ediyor onlara. Dibinde İngiltere var yardım etmiyor, yanında Amerika var yardım etmiyor, üstünde İskoçya var yardım etmiyor, Osmanlı gönderiyor. İrlanda’nın Türklerle böyle bir sıcaklığı var” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye Eurovision şarkı yarışmasına katılmalı”

    İrlanda’dan Serdar Ortaç’a eşi ile birlikte İrlanda adına Eurovision şarkı yarışmasına katılmasına yönelik bir teklif gelirse katılmayacağını söyleyerek, “Eşime hiçbir konuda hayır demem; ama iş konusunda diyebilirim. Eurovision şarkı yarışmasına birlikte katılmamız için teklif geldi diyelim. Uğraşamam ben Eurovision’la. O da zaten benim gönlümün olmadığı hiçbir şeye ısrar etmez” şeklinde konuştu.

    Ortaç Türkiye’nin Eurovision’a katılmaması ile ilgili de şunları söyledi: “Eurovision’da bir kere birinci olduk, daha ne istiyoruz, on kere mi birinci olalım? Galatasaray’ın UEFA Şampiyonu olması gibi. Katılsak iyi olur, niye soyutluyorsun ki kendini dünyadan. Katıl, bulun. Eurovision Şarkı Yarışmasında bence bulunmak gerekir, dünyanın içinde olmak gerekir”.

  • Dr. Saraç, zerdeçal çayının formülünü açıkladı

    Diyarbakır’a gelen Dr. Ender Saraç, insan sağlığına birçok faydası olduğu belirtilen zerdeçal çayının formülünü açıkladı.

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Diyarbakır İl Kadın Girişimciler Kurulu (KAGİK) ve Diyarbakır Ticaret Borsası’nın da (DTB) katkıları ile Diyarbakır’a gelen ve tamamlayıcı tıp üzerine çalışmalarıyla tanınan Dr. Ender Saraç, DTB konferans salonunda Diyarbakırlı kadınlarla bir araya geldi. Saraç, DTB Başkan Yardımcısı Ramazan Özkılıç, yönetim kurulu üyesi Şükrü Boylu, KAGİK Başkanı Hatice Akyıl, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile merkez Sur ve Bağlar ilçelerinden 250 kadının katıldığı programında, insan sağlığına birçok faydası bulunan zerdeçal çayının formülünü de ilk kez paylaştı.

    Zerdeçal çayının ömrü uzatan, vücuttan toksin atan, genç ve diri kalmaya yardımcı olan, vücuttaki şişlikleri ve ödemi temizleyen müthiş bir çay olduğun belirten Dr. Saraç, şunları kaydetti:

    “Yapılışı çok basit. Bir büyük bardak oldukça kaynar suya bir tatlı kaşığı toz zerdeçal ve bir tatlı kaşığı kadar da rezene tohumu koyuyorsunuz. 4-5 dakika kadar demleniyor. Demlendikten sonra bunları süzüyorsunuz ve içerisine sadece 6-7 damla taze limon damlatıyorsunuz. Tadı buruk gelir içemem diyorsanız, iki çay kaşığı kadar da kaliteli bal koyabilirsiniz. Bu ılındıktan sonra her sabah aç karnına yudum yudum tadına hissederek içiyorsunuz. Sonrasında kahvaltı yapabilirsiniz. Böylece 3 hafta içerisinde vücuttan toksinler atılır, ağır metallerin temizlenmesine yardımcı olur. Karaciğer ve safrayı temizler, ciltteki lekeleri ve olumsuzlukları da geriletiyor.”

    Lice’de yetişen botav bitkisi ile ilgili bilgi veren Saraç, “Damar açıcı özelliği var. Aynı zaman karaciğer ve sarılık hastalıklarında yardımcı olabilir. Yapılışı çok kolay 4 litre suya 100 gram kadar botavı koyuyorsunuz. Birkaç dakika kaynadıktan sonra süzüp 40 gün kadar sabah öğle ve akşam birer bardak içiyorsunuz. Mardin küşüdünün şeker hastalarında şekerin düşmesi, karaciğer ve safranın kendini temizlemesi için kullanılabilir. 4 litre suya 100 gram kadar Mardin küşüdü 5-6 dakika demlendikten sonra sabah öğle akşam tok karnına içiyorsunuz” dedi.

    KAGİK Başkanı Hatice Akyıl ise, gönüllü olarak Diyarbakır’a gelen Saraç’a teşekkürlerini ileterek, “Gönüllü olarak aramızda bulunan değerli hocamız Diyarbakırımızın lezzetli yemeklerine karşı formda kalmanın sırlarını Diyarbakırlı kadınlarımızla paylaşarak sağlıklı beslenmemizi sağlayacak. Değerli hocamıza ve Kadın Girişimciler Kurulumuzdan desteklerini esirgemeyen Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Engin Yeşil ve borsa yönetim kuruluna teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Aile Terapisti Nazlı Özburun, Evlilikte Mutluluğun Formülünü Verdi

    Küçükçekmeceli vatadnaşlara evlilikte mutluluğun formülünü anlatan Uzman aile terapisti Nazlı Özburun, “Küsen bir kişi duvarlar örüyor. Üstelik biz kendimize ve kaderimize de küsüyoruz. Küsmek yerine, ben sana hala değer veriyorum mesajı vererek kırgın olduğumuzu ifade edebiliriz” dedi.

    Uzman aile terapisti Nazlı Özburun, Küçükçekmeceli vatandaşlara aile içinde yaşanan iletişim çatışmalarını ve çözümlerini anlattı.

    Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide konuşan Özburun eş seçiminin önemine değinerek, “Bir gelinlik seçerken bile aylarca prova yapıyoruz da, eş seçerken neden onu tanımaya çalışmıyoruz” dedi.

    “ÖNCE KENDİMİZE BAKMALIYIZ”

    Çatışmanın içimizde başladığından bahseden Özburun, “Önce kendimizi tanımalıyız. Biz kendimizden memnun muyuz? Kendimizle mutlu muyuz? Bunlara bakmalıyız. Nasıl mutlu oluruz? Mutsuzluk da bizimle ilgili. Çatışmaların nedeni aslında o olayı algılayışımızla alakalı. Biz dünyadaki amacımızı insanları değiştirmekten vazgeçip kendimize yöneltirsek o zaman çatışmalarda azalır” diye konuştu.

    “DUYGUSAL BOŞANMA YAŞAYAN ÇİFTLER VAR”

    Kendisine gelen danışanlarına baktığında bir ilişkinin uzun sürüp sürmeyeceğini onların aralarındaki iletişimden anlayabileceğini belirten Özburun, “Eşler arasındaki konuşma futbol oyunu gibiyse o zaman o ilişki maalesef uzun sürmüyor. Buna illaki boşanma demeyin siz. Günümüzde aynı evi, aynı odayı paylaştığı halde birbirlerini görmezden gelip bambaşka hayatlar yaşayan çiftler var. Biz buna duygusal boşanma diyoruz” dedi.

    “ÜMİTSİZLİK HASTALIĞINA DİKKAT”

    Eğer ortada bir sorun varsa bunun iki kişinin sorunu olduğunu da kaydeden Özburun, “Bir ilişkide kimse sorumluluk almıyorsa o ilişki kötü bir ilişkidir. Eşler eğer iyi bir iletişim yolu bulabilmişlerse o zaman mutlu oluyorlar. Bu bir kapı için doğru anahtarı bulmak gibi. Bu şekilde mutlaka daha kaliteli bir hayatınız oluyor” dedi. Psikolojideki en büyük sorunun ümitsizlik hastalığı olduğunu da kaydeden Özburun, “Bir ilişkiyi olumlu olmak tedavi ediyor” diye konuştu.

    “TARTIŞMALARINIZA MOLA VERİN”

    Bir ilişkiyi zehirlemenin yolunun ise küsmek olduğunu belirten Özburun, “Küsen bir kişi duvarlar örüyor. Üstelik biz kendimize ve kaderimize de küsüyoruz. Küsmek yerine, ben sana hala değer veriyorum mesajı vererek kırgın olduğumuzu ifade edebiliriz. Oysa biz toptan her şeyi bitiriyoruz” dedi.

    Suçlamanın defansı arttıracağından da bahseden Özburun, “Herhangi bir tartışma anında mola verin. Bunu yarın daha sakin bir kafayla konuşalım deyin. Hiç kimse sinirliyken doğru cümleler kuramaz” dedi.

    Uyumlu bir ilişki için yapılması gerekenleri, karşı tarafı tanımak, gözlem yapmak, değer vermek, takdir etmek ve varlığını onaylamak olarak sıralayan Özburun, söyleşi sonunda ise katılımcıların sorularını yanıtladı.