Etiket: Fizyoterapi

  • KBÜ’de 2. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Zirvesi yapıldı

    Karabük Üniversitesi (KBÜ) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Öğrenci Topluluğu tarafından “2. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Zirvesi” düzenlendi.

    2. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Zirvesi’nde alanında uzman akademisyenler ve profesyoneller ile 2014’te 213 santimetrelik boyuyla “dünyanın 18 yaş altı en uzun boylu genç kızı” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Weaver sendromu hastası Rümeysa Gelgi, fizyoterapi ve rehabilitasyon ile ilgili bilgilerini paylaştı.

    Hamit Çepni Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Kürtül, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tarık Özmen, davetli konuşmacılar, akademik personel ve öğrenciler katıldı.

    “Hastaya dokunmaktan kaçmamalıyız”

    Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tarık Özmen, günümüzde hareketsiz yaşam, dengesiz beslenme, stres nedeniyle birçok hastalığın meydana geldiğini belirterek fizyoterapistlerin kas – iskelet sistemi, nörolojik sistemlerde meydana gelen bu tip hastalıkların tedavisiyle uğraşmakta olduğunu söyledi. Teknolojide gelişmeler olmasına rağmen hastalıkların günden güne arttığını ve fizyoterapi bölümden mezun olan öğrencilere büyük görevler düşmekte olduğunu ifade eden Özmen, “Çok çalışmalı, çok hasta almalı, tecrübe kazanmalı ve hastaya dokunmaktan kaçmamalıyız” dedi.

    “Bebek ve çocuklarda bütünsel manuel terapi yaklaşımları”

    Gelişim Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülşah Kınalı tarafından “Bebek ve Çocuklarda Bütünsel Manuel Terapi Yaklaşımları” konulu sunum gerçekleştirildi.

    Programda Safranbolu’da yaşayan, 2014 yılında 213 santimetrelik boyuyla “dünyanın 18 yaş altı en uzun boylu genç kızı” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Weaver sendromu hastası Rümeysa Gelgi ile söyleşi de gerçekleştirildi.

    “Fizyoterapi olmasaydı ayağa kalkamazdım”

    Sohbet havasında geçen programda Weaver sendromu hastası 20 yaşındaki Rümeysa Gelgi, tedavi süreci hakkında bilgiler vererek, 5 yıldır aktif olarak fizyoterapi gördüğünü belirterek, “Fizyoterapiye 5 yaşında başladım. Birçok ameliyat geçirerek, walkerle ilk kez 5 yaşında yürümeye başladım. Fizik tedavinin yaşam kriterini artıran tek şey oldu. Fizyoterapi olmasaydı ayağa kalkamazdım. Fizyoterapistler benim hayatımı güzelleştiren insanlardır.” dedi.

    Kitap okumayı ve bilgisayarda vakit geçirmeyi çok sevdiğini vurgulan Gelgi, üniversite sınavlarına hazırlandığını da belirtti. Gelgi, en büyük hayalinin istediği bölümde iyi bir eğitim almak ve başka birine bağımlı kalmadan istediği yerleri gezebilmek olduğunu söyledi.

    2. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Zirvesi; Gazi Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deran Oskay tarafından “Obstetrik Brakial Pleksus yaralanmalarında rehabilitasyon” , Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa tarafından “Refleks Terapi”, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Kılınç tarafından “Nörolojik Rehabilitasyonda Teknolojik Gelişmelerin Yeri” ve Genç Milli Takım Fizyoterapisti Anıl Türkel tarafından “Sporda Koruyucu Rehabilitasyon” konularındaki sunumlar ile devam etti.

    2. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Zirvesi, Aylin müzik grubunun verdiği konserle sona erdi.

  • Fizyoterapi, tüm hareket bozukluklarının tedavisinde etkili

    Yürüyüşteki bir sıkıntı, kollardaki hissizlik, boyundaki ağrı gibi tüm hareket bozukluğu rahatsızlıklarının tedavisini kendilerinin gerçekleştirdiğini bildiren fizyoterapistler, bu mesleğin bilimsel kanıtlara dayalı değerlendirmeler ve tedavi uygulamalarıyla dünyada bir asırdır icra icra edildiğini belirtti.

    Türkiye’de yaklaşık 10 bin fizyoterapistin hastaneler, spor kulüpleri, huzurevleri, özel eğitim merkezleri ve kliniklerde tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin uygulanmasında görev aldığını belirten fizyoterapistler Kübra Savaş, Rümeysa Koç, Osman Erol, fizyoterapistlik mesleğinin bilimsel kanıtlara dayalı değerlendirmeler ve tedavi uygulamalarıyla dünyada 100 yılı aşkın bir süredir icra edildiğini ifade ettiler.

    Bu uygulamaların temelinin çok daha eski yıllara kadar uzandığını belirten Koru Ankara Hastaneleri fizyoterapistleri, masaj, manuel yöntemler ve basit bazı cihazlarla yapılan uygulamalarda daha çok kas ve eklem rahatsızlıkları üzerine uygulamalar yapılmış ancak bunların bilimsel bir temele oturtulmasının 19. yüzyılın başlarını bulduğunu söyledi.

    Günümüzde yaygın olarak kullanılan fizyoterapi yöntemlerinin yüzeysel veya derin sıcaklık ajanları, soğuk kompresler, ağrıya yönelik akımlar, kas kuvvetlendirme amaçlı akımlar, traksiyon, lazer, hidroterapi uygulamalar olduğunun altını çizen uzmanlar, bunlara ek olarak manuel terapi uygulamalarıyla eklem ve kas problemlerinde kayda değer iyileşmeler sağlandığını, hastanın tedavi esnasında ve evde uygulayacağı egzersiz programlarıyla tedavinin en önemli kısmını oluştururken uzun vadede rahatlık sağlama amacı güderek aynı zamanda hastaya egzersiz bilincinin yerleştirilmesi amaçlandığını ifade etti.

    Koru Ankara Hastaneleri Fizyoterapistleri Kübra Savaş, Rümeysa Koç, Osman Erol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler de hastaların eski sağlıklarına kavuşmalarına yardımcı olmak ve var olan veya oluşan engellerinin en aza indirgenmesi amacıyla yürüttüğümüz fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerimizde en iyisini hedeflemekteyiz. Ameliyat öncesi ve sonrası egzersiz ve yürüme eğitimleri, bel-boyun problemlerine yönelik uygulamalar, ortopedik rahatsızlıklar, hemipleji multipl skleroz, parkinson, periferik sinir yaralanmaları gibi nörolojik problemlerde güncel tedavi yöntemleriyle hastalara en kaliteli sağlık hizmetini sunuyoruz.”

  • Fizyoterapi İle Ayağa Kalktı

    Konya’da beyin tümörü sebebiyle 3 defa ameliyat olan 49 yaşındaki Gülistan Ural, Medicana Hastanesi’nde uygulanan fizyoterapi ile ayağa kalktı.

    Konya’nın Akşehir ilçesinde yaşayan iki çocuk annesi Gülistan Ural, 1996 yılında geçirdiği baygınlık üzerine Meram Tıp Fakültesi Hastanesine götürüldü. Burada yapılan tetkikler sonucunda Gülistan Ural’da epidermoid kist olduğu anlaşıldı. Kist teşhisi üzerine iki ameliyat geçiren Ural, 24 Kasım 2015’te Medicana Hastanesi’nde üçüncü ameliyatına alındı. Burada ameliyatı gerçekleştiren Beyin ve Sinir Cerrahi Bölümü Prof. Dr. M. Özerk Okutan, ameliyat sonrasında tedavi sürecinin iyi devam etmesi için fizyoterapi tedavisinin uygulanması gerektiğini belirtti. Rahatsızlığı sebebiyle yürüyemeyen Ural, fizyoterapi tedavisine başladı. Gülistan Ural, uygulanan fizyoterapi tedavisi ve egzersizler sonucunda ayağa kalkmayı başardı.

    “TÜMÖRÜN ÖZELLİĞİ BÜYÜYEREK BEYİN DOKULARINA BASI YAPMASIDIR”

    Yapılan ameliyatın ardından yaklaşık bir buçuk aydır hastayı takip ettiklerini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Doktoru Prof. Dr. M. Önder Özerbil, “Hasta iki ay önce üçüncü defa beyin tümörü nedeniyle beyin ameliyatı oldu. Bu tümörler iyi huylu tümörler. Kistik yapıda olan tümörler iyi huylular. Nitekim hastamızın da üçüncü ameliyatıydı bu iki ay önce geçirdiği ameliyat. Tümörün özelliği büyüyerek etraf dokulara beyin dokulara bası yapmasıdır. Bu nedenle de bir takım ahrazlar oluşturmaktadır. Bu nedenle mutlaka nüks olursa da takip ediliyor. Çok kolaylıkla teşhis konuluyor MR ya da tomografi ile. Rahatlıkla tümörü tespit edilebiliyor ve beyin cerrahlarımız güzel başarılı bir ameliyatla tümörü temizlediler” dedi.

    “BİR BUÇUK AY İÇERİSİNDE BİR HAYLİ YOL ALDIK”

    Hastanın daha önceden de yarım felci olduğunu belirten Doktor Özerbil, “Bu ameliyatlar tabi ki hastanın felcini arttırabilir bası özelliği olması sebebiyle tümörlerin. Tümör çıkarıldıktan sonra ve hasta kendini toparladıktan sonra biz süratle rehabilitasyona başladık. Kuvvetlendirme egzersizleri ve yürüme eğitimi şeklinde rehabilitasyonumuzu halen de gerçekleştirmekteyiz. Ama bir hayli yol aldık bir buçuk ay içinde. Bu şekilde hastamızı tamamen yataktayken şu anda ayakta durup birkaç adım atar şekle getirdik. Bu başarımız inşallah daha da büyücek inşallah. Tamamen bağımsız bir yürüme söz konusu olamaz. Yardımcı cihazlarla ev içinde kendine bakım aktivitelerini yapabilecek bir şekilde bir yürümesi olacaktır. Hiçbir zaman daha önceki gibi bağımsız dışarılarda gezebilen bir durumu söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.

    “KÜÇÜK BİR BAYILMA İLE FARKINA VARDIK”

    Hastalığının yaklaşık 15 yıldır kendisinde olduğunu ifade eden Gülistan Ural, “İlk ameliyatımı Selçuk Tıp Fakültesi’nde oldum. İkinci ve üçüncü ameliyatımı burada oldum. Allah’ıma şükürler olsun Önder bey, Mehmet Özerk doktorumun sayesinde ve Gülser hanımın sayesinde bu seviyeye geldim. Şükürler olsun bin kere Rabbime. Bütün hastane personeline teşekkür ediyorum. Allah bin kere razı olsun hepsinden” dedi.

    1996 yılında ilk küçük bir bayılmayla olayı anladıklarını belirten Gülistan Ural’ın eşi Tacettin Ural (48), “Akşehir Devlet Hastanesi, Konya Numune Hastanesi ve ardından Meram Tıp Fakültesi Hastanesine ileri tetkik için biz sevk olduk. 1996 yılında epidermoid kist diye bize Meram Tıp Fakültesinde teşhis kondu” diye konuştu.

    2015’in Temmuz ve Ağustos ayında eşinin tekrar sol tarafında uyuşma, halsizlik, dilinde dolaşma ve unutkanlık olmaya başladığını anlatan Tacettin Ural, “Önce Rabbimin müsaadesi ve eşimin ailemin yakınlarımın desteğiyle tekrar buraya geldik. Mehmet Özerk Okutan hocamıza geldik. Daha önceden de hastasını bildiği için ikiletmeden bizi hastaneye kabul etti. Riskli bir ameliyat olacağını bize söyledi. Bize ön bilgi verdi. Biz de ’önce Rabbimin müsaadesi ardından sizlerin elinizin hüneri ile inşallah’ dedik ve eşimi ameliyata aldı. Yaklaşık beş ile altı saat gibi bir zaman süresinde ameliyatı bitti. Çok güzel çok başarılı geçtiğini söyledi” şeklinde konuştu.

    Tümörün büyümüş ve genişlemiş olması nedeniyle eşinin sol ayağında ve sol kolundaki uyuşukluğun arttığını belirten Tacettin Ural, “Ameliyatın ardından Prof. Dr. M Özek Okutan hocamız bize fizyoterapi olacağını uyandıktan sonra söylemişti zaten. Önder hocamız Fizyoterapist Gülser hocamız sağ olsun bize bir buçuk aydır çok yoğun bir tetkikle tahlille ve çalıştırmayla özenle eşimi sıfırdan bu hale getirdi. Çok minnettarım. Yani hastane personeline çok teşekkür ederim. Bizleri sevindiren Rabbim cümle hasta ve hasta yakınlarını sevindirsin” diye konuştu.

  • Deva’da Fizyoterapi Yaklaşımı

    Özel Deva Hastanesi hemşirelerine, Hasan Kalyancu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sema Özberk ve Araştırma Görevlisi Murat Ali Çınar tarafından, “Yoğun Bakım Hastalarında Koruyucu ve Destekleyici Yaklaşımlar Eğitimi” verildi.

    Eğitimde, yoğun bakım hastalarında koruyucu ve destekleyici yaklaşımların önemi hakkında bilgiler veren Öğretim Görevlisi Özbek, fizyoterapi uygulamasının fonksiyonel yetersizliklerin giderilmesi amacıyla kullanılan destek tedavi uygulamalarından biri olduğunu belirtti. Özberk, “Yoğun bakım üniteleri, en ciddi tıbbi ve cerrahi hastalığı olan hastalara mümkün olan en ileri teknoloji ile bakım sağlayan birimlerdir. Bunun bir sonucu olarak, bu birimler hastaların hem fiziksel hem de psikososyal açıdan birçok stresörle (stres tepkisinin gelişmesine neden olan çevresel faktörler) karşılaştığı ortamlar olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle yoğun bakım hastaların tanılamasını yapma, hastaları sürekli izleme, kaliteli ve ileri yoğun bakım ve tedavi girişimlerinin uygulamasıyla birlikte komplikasyonların önlenmesi, yoğun bakım ünitesinde ve dolayısıyla hastanede kalış süresinin kısaltılması ve taburculuk sonrası özellikle kronik olguları rehabilitasyon sürecine hazırlamak amacıyla fizyoterapi uygulamalarına önem verilmelidir” dedi. Yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların yatış süreleri uzadıkça, hastaların kas egzersizlerine ihtiyaç duyduğunu dile getiren Araştırma Görevlisi Çınar ise “Yatak istirahatıyla beraber bir hafta gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde kaslar atrofiye uğrar (kas kitlesi azalır) ve kasın kuvveti azalır. Uzun süre aynı pozisyonda yatan hastalarda dekübit dediğimiz ve hastaları ölüme kadar götürebilecek çok ciddi yatak yaraları oluşabilmektedir. Yoğun bakım ünitelerine yatışı yapılan hastalarda, ilerde meydana gelebilecek fonksiyonel yetersizliğin oluşmasını ve ilerlemesini engellemek, hastayı ciddi şekilde rahatsız edebilecek dekübit oluşumunun önüne geçmek için hastaların fizyoterapi programına uygun olan en kısa sürede alınmaları gerekmektedir. Erken başlatılan fizyoterapi ile hareketsizliğe bağlı oluşabilecek komplikasyonların önlenmesi sağlanır, eklem kontraktürlerinin, kas zayıflıklarının, yatak yaralarının vs. gibi hastaların günlük yaşam aktivitelerini yapmasına ve sürdürmesine olumsuz etki edecek durumların oluşmasını engeller, uygulanan diğer tedavilerin (tıbbi, ağrı sağaltımı gibi) etkinliğini geliştirebilir” ifadelerini kullandı. Özel Deva Hastanesi hemşirelerine verilen bu eğitimle özellikle yoğun bakım hastalarına uygulanması gereken fizyoterapinin önemi ve bu konuda hastaya uygulanacak duruş pozisyonları ve yaklaşımları hakkında da detaylı bilgiler verildi. Başta fizyoterapinin önemi hastaya açıklanarak hastanın egzersizlere aktif katılımının sağlanması, fizyoterapi etkinliğinin maksimum seviyeye çıkarılmasında en önemli faktör olduğu vurgulandı. Eğitim sonunda Özel Deva Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Beyhan Tahmazoğlu tarafından, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sema Özberk ve Araştırma Görevlisi Murat Ali Çınar’a teşekkür belgesi verildi.

    Eğitim sonunda tüm katılımcılara da katılım belgesi verildi.