Etiket: fizik

  • Bartın takımı, Balkan Fizik Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil etti

    Bartın takımı, Balkan Fizik Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil etti

    Bartın Fizik Olimpiyatları Takımı, bu yıl ikincisi 12 ülkenden öğrencilerin katılımıyla çevrimiçi olarak gerçekleştirilen Balkan Fizik Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil etti.

    İlki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen Balkan Fizik Olimpiyatları’nın ikincisi 9 katılımcı ve 3 misafir ülkenin katılımıyla tamamlandı. Türkiye ile birlikte Bulgaristan, Karadağ, Kıbrıs, Kuzey Makedonya, Moldova, Romanya, Sırbistan ve Yunanistan’ın katıldığı olimpiyatlar Romanya’dan Craiova Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Yeni tip Koronavirüs salgını dolayısıyla çevrimiçi olarak gerçekleştirilen müsabakalarda Bosna, Slovenya ve Türkmenistan da misafir ülke olarak yer aldı.

    Bu yılki olimpiyatlara, Balkan Fizik Olimpiyatları Ülke Temsilcisi Prof. Dr. Orhan Uzun’un koordinasyonunda Bartın Hasan Sabri Çavuşoğlu Fen Lisesi öğrencileri Mustafa Aytuğ Kaya, Sıla Sargın, Taha Kağan Aygül ve Emirhan Kırım katıldı. Olimpiyatta Bartın Üniversitesi’nden Doç. Dr. Umut Saraç değerlendirici, Öğr. Gör. Neslihan Köse koordinatör yardımcısı ve Bartın Hasan Sabri Çavuşoğlu Fen Lisesi öğretmenlerinden Mustafa Namık Hendek ise gözetmen olarak görev aldı.

    “Gençlerimiz ülkemizin bilim ve teknoloji temelli kalkınmasına değer katacak”

    Balkan Fizik Olimpiyatları hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Uzun, “Türkiye’nin bilim ve teknoloji temelindeki gelişimine katkı sunacak öğrencilerimizle yeni bir maceraya atılmaktan büyük bir mutluluk duydum. Ülkemizin gelişiminde söz sahibi olacağına inandığımız bu gençlerimiz yarışmalar boyunca takdire şayan bir performans sergilediler. Çok önemli tecrübeler elde ettikleri bu süreci önümüzdeki yıllarda üstüne koyarak geliştireceklerdir. Müthiş bir potansiyele sahip olan öğrencilerimizin gayreti ve bilime olan aşklarının hiç sönmeden devam etmesini diliyorum. İnanıyorum ki bugünün yarışmacıları yarının mimarları olacak ve ülkemizin kalkınmasına değer katacaklardır. Bu düşüncelerle gençlerimize olan inançlarını her vesileyle dile getiren Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Ziya Selçuk ile Bakan Yardımcılarımız Prof. Dr. Mahmut Özer, Prof. Dr. Sayın Mustafa Safran ve Reha Denemeç’e destekleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Her zaman yanımızda olan Bartın Valimiz Sinan Güner’e, sürece olan yakın ilgileri ve işbirliği dolayısıyla İl Milli Eğitim Müdürümüz Bilal Yılmaz Çandıroğlu’na, Bartın Hasan Sabri Çavuşoğlu Fen Lisesi Müdürü Alptekin Yılmaz’a, Mustafa Namık Hendek öğretmenimizin şahsında gençlerimizi geleceğe hazırlayan tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyorum” dedi.

  • MS hastalarında fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemi

    Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. N. İrfan Ünver, Multipl skleroz (MS) hastalarında fizik tedavi ve rehabilitasyon konusunu anlattı.

    Ünver, “Multipl Skleroz (MS) kişinin bağışıklık sistemindeki bir bozukluk sonucu Beyin ve Omurilikte (Merkezi Sinir Sistemi) çok sayıda plakların oluşması ve sinirlerdeki myelin kılıfının hasarlaması sonucu ortaya çıkan nörolojik bir hastalıktır. Yani merkezi sinir sisteminin inflamatuar (yangısal ) bir hastalığıdır. Özellikle beyin ve omurilikteki beyaz cevher hastalanır. Beyaz cevher merkezi sinir sisteminin kendi içindeki iletişimi ve beyinden vücudun diğer kısımlarına veya vücudun diğer kısımlarından beyne olan iletişimlerini sağlar. Merkezi sinir sisteminde oluşan plaklar sinirleri çevreleyen, koruyan ve iletişimi sağlayan myelin kılıfında da hasarlanmaya neden olur. Bu nedenlerle de beyinden vücuda, vücuttan beyne gelen uyarılar aksar” dedi.

    HASTALIĞIN BELİRTİLERİ

    Hastalığın ilk belirtilerinin aniden ortaya çıkan ve birkaç gün süren görme, işitme, konuşma bozukluğu, yazının kötüleşmesi olabileceğinin altını çizen Ünver, “İlerleyen zamanlarda vücudun değişik bölgelerinde, değişik büyüklüklerde uyuşukluk, karıncalanma, iğnelenme, duyu kaybı, güç kaybı, spazm, kas sertliği, kramp, görme bozukluğu, bulanık görme, çift görme, konuşma bozukluğu, denge bozukluğu, yürüme bozukluğu, bulantı, kabızlık, idrar tutamama, idrar kaçırma, çabuk yorulma, depresyon, kısa süreli bellek sorunları, yutma güçlüğü, cinsel işlev bozukluğu, ısıya hassasiyet, yazının bozulması gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Zaman zaman ortaya çıkan ataklar halinde devam eder” şeklinde konuştu.

    HASTADAN HASTAYA FARKLILIKLAR GÖSTERİR

    MS’te hastalığın seyrini, reaksiyonlarını tahmin etmenin güç olduğunu belirten Ünver, “Hastadan hastaya farklılıklar gösterir. MS de merkezi sinir sisteminde tutulan ve etkilenen yere, etkilenme derecesine ve büyüklüğüne göre hastalığın tipi, şiddeti ve seyri hastadan hastaya değişebilir. MS Dünyada üç milyon, ülkemizde 35 bin kişiyi etkilemektedir. MS’in ortaya çıkmasında kalıtım ve genetik faktörler önemli rol oynar. Bunun dışında, çevresel faktörler (organik çözücüler, cıvaya maruz kalma, böcek ilaçları, radyasyon), etnik nedenler (Kuzey Afrika, Kuzey Avrupa, Amerika’da, Kanada‘da görülme sıklığı daha fazladır. Siyah ve sarı ırkta görülme sıklığı azalmaktadır), virüslerin (Herpes, Varisella Zonster) etkili olduğu düşünülmektedir. MS teşhisi güç bir hastalıktır. Beyin MR, beyin omurilik sıvısının tetkiki, EMG ( sinirlerin uyarılmasına dayanan, sinirlerin iletim hızların ve duyu sinirlerini ölçen bir tetkiktir) ,görme ve işitme muayeneleri tanıya yardımcı olurlar. Nöroloji uzmanı tarafından tanısı konulan hasta, nöroloji uzmanı tarafından ilaç tedavisi belirlenir. Hasta sürekli nöroloji uzmanınca takibe alınır. Hastalığın seyri, yerleşimi hastadan hastaya değişiklik gösterdiği için kişiye özel olmalıdır. Hastalık ne kadar erken yaşta başlarsa prognozu daha ağır seyredebilir. Hastalar zaman zaman ataklar geçirirler, bu ataklarda Nöroloji Uzmanına müracaatta gecikilmemelidir. Bazı hastalar sık ataklar geçirirken, bazı hastalar ömür boyu tek atak geçirebilirler. Bazı hastalarda düzelmeye izin vermeyen sürekli ilerleyen formları da vardır. Erken tedaviye başlamakla ilerde oluşacak hasarlara engel olunabilir veya oluşan hasar hafif atlatılabilir” dedi.

    MS’TE FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYONUN ÖNEMİ

    MS’de Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon çok önemli olduğunu belirten Ünver, “Hastanın yaşam kalitesini artırmak, işini veya mesleğini rahat yapabilmesini sağlamak bir başkasından bağımsız olmadan yaşamını sürdürebilmesi için her MS‘li hastaya özel farklı FTR programları hazırlanmalıdır. Günümüzde gelişmiş bilgisayar ve teknolojik imkânlarla bu mümkün olmaktadır. Hastaya el, ayak becerilerini artırmak için hazırlanan rehabilitasyon programlarının yanı sıra kas ve iskelet sistemine yönelik Nörolojik Rehabilitasyon programları fizyoterapistlerimizin eşliğinde cihaz, alet, malzemelerimiz ve ekipmanlarımız ile bilgisayarlı sanal gerçeklik cihazlarımızla da merkezimizde MS’li hastalarımıza rehabilitasyon uygulanmaktadır. Hidroterapi fizyoterapist ile havuz içinde egzersiz diğer bir rehabilitasyon yöntemidir. MS hastalarında idrar kaçırma problemi varsa; MS hastalarında idrar kaçırma problemi olursa merkezimizde manyetik alan stimülasyon koltuğunda tedavi uygulanmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır. Doğru bir tedavi ile hastanın yaşam tarzı yeniden düzenlenmelidir. Hastanın yaptığı iş yorucu olmamalı, düzenli bir yaşam sürmeli sağlıklı bir beslenmesi olmalıdır. Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Hamam, sauna ve aşırı sıcak ortamlardan kaçınılmalı, kişisel temizlik için ılık su tercih edilmelidir. Hasta üzüntü ve depresyondan uzak tutulmalıdır” şeklinde konuştu.

  • Oyun konsoluyla fizik tedavi

    Sadece çocukların değil yetişkinlerin de ilgisini çeken oyun konsolları Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde yer alan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinde, birçok kas hastalığının tedavisinde kullanıyor.

    Popüler bir oyun konsolu olan Nintendo-Wii ile yapılan sanal rehabilitasyon, hastanın motivasyonunu artırarak eğlenmesini sağladığı için tedaviye devamlılığı da artırıyor. Sanal rehabilitasyonda en çok Nintendo-Wii kullanımı tercih ediliyor. Bu oyun konsolu ile görsel ve işitsel uyaranların daha fazla kullanıldığı sanal gerçeklik uygulamaları, hastalar tarafından daha motivasyonel ve heyecan verici bulunuyor.

    Tedavinin uygulandığı hastalıklar

    Hastaların, “Fizik tedavinin en eğlenceli hali” olarak tanımladıkları Nintendo-Wii; travma sonrası rehabilitasyon, Serebral Palsi (yaşamın erken dönemlerinde gelişimi henüz tamamlanmamış beynin ilerleyici olmayan hastalığı), BrakialPleksus (boynun her iki yanında yer alan, üst ekstremitenin motor ve sensoriyel fonksiyonunu sağlayan, periferik sinir ağı), Polio Sekeli (çocuk felci), kas hastaları ve daha bir çok bedensel rahatsızlıkların tedavisinde uygulanıyor.

    “Gerçek çevre benzerinin bilgisayar veya insan yapımı elektronik cihazlar aracılığıyla ekranda kendi simülasyonunun yansıması” olarak tanımlanan sanal rehabilitasyon sırasında birey, bu simülasyon aracılığıyla kendi hareketlerini ekranda görüp komutlara uymaya çalışarak istenen hareketleri gerçekleştiriyor.

    Teknoloji tedavinin hizmetinde

    Rönesans İşletme Hizmetleri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmetleri yetkilileri, günümüzde teknolojinin sürekli gelişmesi sonucu hayatımızın tümüne adapte olan cihazların, bir tedavi metodu olarak hastalara şifa verdiğini, bir oyun konsolu olan Nintendo-Wii ile yapılan sanal rehabilitasyonun da bunlardan birisini oluşturduğunu söyledi.

    Bu tedavi yönteminin hastaya motivasyon sağlayarak eğlendirdiği için tedaviye devamlılığını da artırdığını belirten yetkililer, “Hastanın yarışma duygusu içinde olmasıyla hareket etmesini sağlıyor. Hasta normal hayatta yapamayacağını düşündüğü sınırlarını da aşarak tedaviye cevap veriyor. Bu tedavi yöntemi, göz takibi sağlayabilen, iletişim kurma yeteneğine sahip, fiziksel aktivitesinin izin verdiği her yaş grubundan bireylerde uygulanıyor” dedi.

  • Kanadı kırık leyleğe fizik tedavi uygulanıyor

    Elazığ’da kanadı kırık halde bulunan ve bir daha uçamama gibi bir durumu oluşan leyleğe fizik tedavi uygulanarak tedavisi yapılıyor.

    Elazığ’ın Keban ilçesinde vatandaşlar tarafından yol kenarında bulunan ve uçamadığı fark edilen leylek, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğüne teslim edildi. Leylek buradan tedavi için Fırat Üniversitesi Hayvan Hastanesine getirildi. Yapılan tetkikler sonucu leyleğin sağ kanadında eklem içi bir kırık olduğu ve kendiliğinden yanlış kaynadığı tespit edildi. Ömür boyu uçamama riski olan leyleğe merhem ve fizik tedavi uygulanmaya başlandı. Leyleğin gerekli tedavilerinin tamamlanmasının ardından Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesine teslim edilmesinin planlandığı bildirildi.

    Leyleğin Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğünden geldiğini dile getiren FÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Eren Polat, “Leyleğin sağ kanatta eklem biçiminde bir kırığı olmuş. Bu kaynadıktan sonra bize getirilmişti. Eklem içi bir kırık olduğu için çok yapılacak bir müdahale olmadığından dolayı biz sadece o bölgede kanatlarını tam açması için rahatlatıcı tedavilerde bulunduk. Bunun için bir süredir merhem uygulamaları yapıyoruz. Onun dışında kanadı yavaş, yavaş açarak germeye çalışıyoruz. Bu şekilde fizik tedavi uygulaması yapıyoruz” dedi.

    Son dönemlerde sağ kanadını bir miktar daha açabildiği ama uçma konusunda ömür boyu bir sıkıntısının olacağının vurgulayan Polat, “Bunun için de doğaya bırakmak yerine Gaziantep’deki hayvanat bahçesiyle iletişime geçip orada ömür boyu yaşayabileceği bir alan oluşturmak istiyoruz. Bir daha uçması eklemdeki kırığın eklemin içerisinde kaynamasından dolayı biraz zor. Bu sebepten dolayı büyük ihtimalle uçamayacak. Yine de bir ümidi var. Normal uzun bir kemiği olsa kemiği kırıp tekrar operasyonla eski haline getirmek gibi şeyler olabiliyor. Ama eklem içi bir kırık ve üzerinden uzun bir zaman geçtiği için bu tarz operasyonlar biraz daha zor” şeklinde konuştu.

  • Safranbolu, 12. Uluslararası Kimyasal Fizik Kongresi’ne ev sahipliği yaptı

    Türkiye’de 1986 yılından beri düzenlenmekte olan Uluslararası Kimyasal Fizik Kongresi’nin 12’ncisi Karabük’ün Safranbolu ilçesinde düzenlendi.

    Safranbolu Hilton Otel’de 12-13 Ekim tarihleri arasında düzenlenen, Türkiye’deki 60 üniversiteden 100 katılımcısı olan 12’nci Kimyasal Fizik Kongresi’ne Amerika, Almanya ve İsviçre’den bilim adamları katıldı. ’Kimyasal fizik’ alanında kuramsal, hesapsal ve deneysel çalışan araştırmacıları bir araya getirerek son gelişmelerin tartışılmasına, bilgi alışverişine ve işbirliğine ortam sağlama amacını hedefleyen kongre iki yılda bir gerçekleştiriliyor.

    Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yavuz Dede, kongrenin iki yılda bir düzenlendiğini ve sürekli organizatörlerinin değiştiğini belirterek “Hocalarımızla Safranbolu’da Kimyasal Fizik Kongresinin 12’ncisini düzenliyoruz. Bu kongreler ülkemizde 20 yılı aşkın süredir yapılan, bir geçmişi olan ve aynı zamanda alanında en üst düzey konuşmacıları aralarında ağırlayan bir kongre sistemidir. Her iki senede bir gerçekleştiriliyor ve sürekli organizatörleri değişiyor. Biz de bu seneki kongreyi organize ettik. Kongremize yurt içinden ve yurt dışından çok saygın bilim insanları katılıyor. Fizik ile kimyanın etkileştiği noktalar bunlar. Özellikle uluslararası konuşmacılarımız alanında çok büyük isim yapmış insanlar. Bazı bilimsel ölçeklendirme derecelerine göre Nobel alabilecek insanlar. Yerel konuşmacılarımız da genç bilim insanlarından çok ciddi gelecek vadeden kişiler” dedi.

    “Her şey kimyasallarla ilgili”

    Kimya tabanlı bir kongre gerçekleştirdiklerini söyleyen Dede, “Moleküllerin maddenin yapı taşlarının hayatımıza etkisi ile ilgili alanla ilgili tartışılanların bulunduğu bir ortam. Çünkü soluduğumuz havadan giydiğimiz kıyafete, onun boyandığı kumaşa, aldığımız ilaca kadar her şey kimyasallarla ilgili. İçeride şu anda alanında dünyadaki bilimsel araştırmaların sınırlarında gezen insanlar yaptıklarını konuşuyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Dünyaca tanınan bilim adamları kongrede”

    İsviçre’de bulunan Ecole Polytechnique Federale de Lausanne (EPFL) de çalışan Dr. Murat Kılıç, kongreye Almanya, Amerika ve İsviçre’den bilim adamları katıldığını ve Türkiye’deki meslektaşları ile buluşturduklarını kaydederek şunları söyledi: “Konuşmacılarımız sıradan insanlar değiller. Bilim alanında dünyada bilinen aynı zamanda da bilimsel anlamda karizmaları olan insanlar. Ayrıca Safranbolu’nun seçilmesinde en önemli etkenlerden birincisi Prof.Dr. Nevin Aytemiz hocamızın Karabük Üniversitesinde çalışıyor olması. Diğer yandan Safranbolu UNESCO’nun miras listesine girmiş çok güzel bir kent. Bu aynı zamanda konuşmacılarımızın, katılımcılarımızın bu toplantıya katılmasını kolaylaştıran bir etken oldu. Birçok katılımcı ilk kez Safranbolu’ya geliyor.”