Etiket: Fındıkta

  • Fındıkta Küllenme Uyarısı

    Ordu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, fındık üreticilerini ‘küllenme’ hastalığına karşı uyardı.

    Ordu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, küllenme hastalığının doğrudan ürüne zarar vermediği için önemli bir ekonomik kayba sebep olmadığı, ancak yaprakların vaktinden önce dökülmesine neden olarak fındık veriminden çok kalitesini olumsuz etkilediğine dikkat çekildi.

    Küllenmenin fındık yapraklarının genellikle alt yüzeylerinde gelişme sezonunun ortasından sonuna doğru olan dönemde beyaz renkte görüldüğü, başlangıçta 3-6 mm küçük ve tozlu beyaz olan kolonilerin yaprağın tamamını sardığı, yaprağında yeşil rengini ve parlaklığını kaybederek matlaştığına dikkat çekilen açıklamada, “Daha sonra yapraklar giderek kahverengileşmeye, gevrekleşmeye ve kıvrılmaya başlar. Bu şekilde hastalığa yakalanan yapraklar vaktinden önce dökülürler” denildi.

    FINDIĞIN KALİTESİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

    Hastalığın doğrudan ürüne zarar vermediği için önemli bir ekonomik kayba sebep olmadığı, ancak yaprakların vaktinden önce dökülmesine neden olarak fındık veriminden çok kalitesini olumsuz etkilediği kaydedilen açıklamada, “Hastalıklı yapraklar fizyolojik faaliyetlerini sağlıklılar kadar sürdüremeyecekleri için o yılın sürgünlerinin pişkinleşmesini engelleyebilir ve bu durumun uzun yıllar devam etmesi durumunda da dallarda gelişme geriliği görülebilir” uyarısında bulunuldu.

    HASTALIK RÜZGARLA YAYILIYOR

    Açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Hastalık rüzgarla yayılır. Hastalık etmeni yere dökülen yapraklarda kışlar. İlkbaharda üreme sporları normal büyüklüğünü almış fındık yapraklarını enfekte ederek hastalığı başlatır. Hastalık ülkemizde fındıkta en çok rastlanan fungal hastalık olup bazı alanlarda yıllara göre yüzde 70 ve hatta yüzde 100’lere varan oranlarda tespit edilmiştir. Kültürel mücadele olarak; enfeksiyon kaynaklarının azaltılması için dökülen yapraklar yok edilmelidir. Budama iyi bir hava sirkülasyonu ve güneşlenme sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Kimyasal mücadele olarak; birinci ilaçlama önceki yıllarda hastalığın yoğunluğuna göre belirlenmelidir. Hastalık bahçelerde ilk defa çıkıyorsa, belirtiler görülür görülmez ilaçlamaya başlanır. Daha önceki yıllarda hastalık görülmüş ise, belirtiler görülmeden önce o yılın sürgünleri 25-30 cm olduktan ve yapraklar normal büyüklüğünü aldıktan sonra ilk ilaçlama yapılmalıdır. İkinci ve diğer ilaçlamalarda; kullanılan bitki koruma ürününün etki süresi dikkate alınarak, enfeksiyon koşulları ortadan kalkıncaya kadar ilaçlamalara devam edilmelidir.”

  • Fındıkta Fiyat Bilmecesi Büyüyor

    Fındıkta yaşanan fiyat düşüşleri üretici ve ziraat odalarını tedirgin ederken FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, piyasa ve üreticinin sahipsiz kaldığını söyledi.

    Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, fındık piyasasındaki son durum ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Fındık fiyatlarının bir grup tarafından ayarlarının oynandığını belirten Bayraktar, ”Niye indi fındığın fiyatları? Biz biliyoruz ki piyasa sahipsiz, üretici sahipsiz kaldı. Mutlaka kanun yapıcılar, sektörün bir kısım aktörleri bir kısım argümanları ortaya koyuyor ama bu piyasayı kontrol edici bir etki sağlamadı. Dolayısıyla piyasada ana etken pozisyonunda olan bir grup kendince haklı olabilir ama üretici bağlamında ve bizim bakığımız bağlamda pek haklı değil. Dolayısıyla burada fiyatlarla oynuyor gibi bir algı var bende bu algıya katılıyorum” dedi.

    “ATI ALAN KÖPRÜYÜ GEÇTİ”

    14 liradan 8 liraya kadar gerileyen fındık fiyatları için “Bu bugünkü şartlarla kabul edile bilir bir fiyat değil” diyen FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Bayraktar, “Bu aşamada FİSKOBİRLİK ne yapabilir ? Aslında biz bunu sezon başında konuştuk, sezon başında biz üreticiye ’emanete fındık vermeyin, kendi depolarınızda saklayın, eğer kendi depolarınızda saklayamıyorsanız illa emanete verecekseniz FİSKOBİRLİK’in kapıları size açıktır’ dedik. ’Tercihinizi FİSKOBİRLİK’ten yana kullanın ki fındık fiyatı da aşağı düşmesin’ dedik ama maalesef emanetçinin önüne geçemedik. Bir kısım üreticinin alışkanlıları sebebiyle FİSKOBİRLİK beklediğimiz anlamda tercih edilmedi. Dolayısıyla bugün gelinen noktada maalesef emanetle kurulan düzenin hem üreticisi hemde mağduruyuz. Biz yine alımlarımıza devam edeceğiz, ediyoruz zaten yine bir miktar piyasanın üzerinde alımlarımıza devam edeceğiz ama bugün itibariyle ne derler ‘atı alan köprüyü geçti’ Bugün artık bizim gibi kurumların bu işe müdahale edip döndürmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.

    “DEVLET HER YIL 800 MİLYON LİRA PARA HARCAR AMA HİÇBİR ANLAMI OLMAZ”

    Doğrudan destek adı altında uygulanan sinerjinin fındık problemini çözecek bir sonuç doğurmayacağını savunan Bayraktar, “ Devlet karşılıksız vereceğim diyorsa ayrı. Devlet karşılıksız çiftçisine yardım ediyor, sorun yok ama devlet müdahale alımından vazgeçiyor. Bunun karşılığında doğrudan destek dediği modele geçiyor ve bu modelde fındıkta var sayılan problemleri çözecek dediği için söylüyorum; bu model ve uygulama problemleri çözmez. Devlet her yıl 800 Milyon lira para harcar ama hiçbir anlamı olmaz. Bunu her yıl söyledim ama maalesef fındık az olduğu için kamuoyu, üretici bu işle uğraşırken çok fazla farkına varmadı. Dolayısıyla bu strateji ile devlet bu işin kontrolünü birilerine bırakıyor ve bu doğru değil” şeklinde konuştu.

    “EMANETE FINDIK VERMEKTEN VAZGEÇMEMİZ LAZIM”

    Geçen sene rekoltenin beklenenin üzerinde olduğunu vurgulayan Bayraktar, ”Eğer üretici emanet ile ilgili tavrını değiştirmez ise devlette eğer müdahale etmez ise piyasayı da oyun kurucu pozisyonunda olan ticari işletmeler bununla oynuyor. Dolayısıyla bunun üzerinde ısrarla sezon başı emanete vermeyin, para lazımsa FİSKOBİRLİK’ten bozdurun veya illa emanete verecekseniz FİSKOBİRLİK’e verin demiştim ama maalesef o sebeple veya bu sebeple üretici bu davranışı göstermedi ve maalesef korktuğum başıma geldi” diye konuştu.

    “FINDIKTA PİYASA YAPICI TÜRKİYE OLMALIDIR”

    Türkiye’nin dünyada fındık üretiminde tekel olduğunu ve dünya fındığının yüzde 75’ini Türkiye’nin ürettiğini hatırlatan Bayraktar, ”Bizden sonra üreten İtalya, orada da yüz bin ton civarında fındık oluyor aslında. İtalya kendi ürettiği fındığı kendisi tüketebilecek durumda yani fındığı satacak olan ülke biziz. Yada dünyada fındık tüketimin artmasını sağlamakla sorumlu ülke biziz. Biz üretiyoruz bizim satmak gibi niyetimiz var. Bizim üreticimizin paylaşması lazım. Bu yüzdende mutlaka piyasa yapıcı rolünde Türkiye olması lazım” diye konuştu.

  • Fındıkta Müthiş Sır

    TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Gıda Enstitüsü Müdürü ve Uluslararası Nutrasötikler ve Fonksiyonel Gıdalar Kongresi ve Fuarı (ISNFF) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Cesarettin Alaşalvar, Türkiye’nin üretim ve ihracatında lider olduğu fındığın kabuk, zürüf ve yaprağının kanser tedavisinde kullanılan ilacın ham maddesi türevleri barındırdığını belirtti.

    Doç. Dr. Cesarettin Alaşalvar, Giresun Ticaret Borsası tarafından yayınlanan ‘Fındık’ adlı dergide yayınladığı makalesinde, fındık ile ilgili yeni gerçeği öne sürdü. Bugüne kadar fındığın kanseri önleyici özelliğinden bahsedilirken, kabuk, zürüf ve yaprağının da kanseri önleyici türevler barındırdığını belirten Doç. Dr. Alaşalvar, bunun ilk tespitlerini 2002 yılında Kanada’da yaptıkları araştırmada ortaya çıkardıklarını kaydetti.

    14 YIL ÖNCE ORTAYA ÇIKAN MÜTHİŞ GERÇEK

    Fındık tanıtım Grubu (FTG) tarafından desteklenen bir proje kapsamında ‘fındık ve fındığın yenmeyen kısımlarında (kabuk, zürüf, yaprak) fotokimyasal bileşiklerinin varlığını’ belirlemek için Kanada’da bir üniversite ile ortak bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirten Doç. Dr. Alaşalvar, “Bu çalışmada fındık ve fındığın yenmeyen kısımlarında yüzlerce fotokimyasal bileşikler tespit etmiştik. Bunlardan en önemlisi kabuk, zürüf ve yaprakta kanser tedavisinde kullanılan Taxol adlı ilacın ana hammaddesini oluşturan Paclitaxel ve diğer taxanes türevleri idi” diye yazdı.

    ABD’de her bir dakikada bir kişinin kansere bağlı hastalıklardan, her bir dakikada iki kişinin kardiyovasküler hastalıklardan kaybettiği belirten Doç. Dr. Alaşalvar, dünya genelinde kanserin toplam ölümlerde kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sırada geldiğini ve Türkiye’de de toplam ölüm vakalarında kanserin ikinci sırada geldiğine dikkat çekti.

    “KANSER İLACI FINDIKTAN ÜRETİLEBİLİR”

    Böyle bir tablo içerisinde Taxol adlı ilacın Dünya Gıda ve İlaç Birliği (FDA) onaylı 5 ml’lik bir şişesinin ABD’de 160 dolar civarında satıldığını kaydeden Alaşalvar, şu bilgilere yer verdi: “Taxol adlı ilacın aktif hammaddesi Paclitaxel ise ticari olarak Pasifik porsuk (Pacific Yew) ağacının kabuğundan elde edilmektedir. Porsuk ağacının bir gram kabuğunun ham eksraktında 50-70 mikrogram düzeyinde Paclitaxel bulunurken, bu madde 1 gram fındık kabuğu eksraktında 0.08 mikrogram, fındık yaprağı eksraktında 0.05 mikrogram ve fındık zürüfü eksraktında iz miktarda bulunmuştur. Miktar olarak bakıldığında Pasifik porsuk ağacının kabuğu, fındık kabuğu ve yaprağına oranla ortalama 900 kat daha fazla paclitaxel içermektedir. Fındık ağacı Pasifik porsuk ağacına göre daha hızlı büyümesi ve her yıl mevcut olması sebebiyle paclitaxel alternatif kaynak olarak fındık kabuğu ve yaprağından üretilebilir. İlk bakışta fizibil gözükmemesine rağmen doğru planlama ile sanayide katma değeri olmayan bu ürünlerden katma değeri yüksek ürünler geliştirilebilir. Bu sayede hem fındık üreticisi kazanır hem de sağlık sektörüne hizmet edilmiş olur.”

  • Soydan: “Fındıkta Önlenemeyen Bir Fiyata Doğru Gidiyoruz”

    Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, fındık fiyatının 8 TL seviyelerine inmesinin kabullenilemez olduğunu belirterek, “Sezon başında 11-12 TL’den başlayarak 14 TL’ye çıkan bir ürünün, fiyatlarının yükseleceği aylarda 8 TL gibi bir rakamlara inmesi Türkiye’de hiçbir tarım ürününde yoktur. Belki de dünyada böyle bir ürün yoktur” dedi.

    Türkiye’nin fındık üretiminde en önemli ilerinden bir tanesi olan Ordu’da fındık fiyatları 8 TL seviyelerine geriledi. Sezon başı 12 TL’den satılan fındık 14 TL seviyelerine çıktıktan sonra zaman içerisinde düşüş yaşadı ve 8 TL’ye kadar düştü. Fındık fiyatlarında yaşanan bu düşüş esnaf, tüccar ve üreticiyi tedirgin etti.

    “YAŞANAN DÜŞÜŞ KAMUOYUNDA ŞOK ETKİSİ YARATTI”

    Fındık fiyatlarındaki düşüşü değerlendiren TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, yaşanan düşüşün kamuoyunda şok etkisi oluşturduğunu söyledi. Hiçbir tarım ürününde bu denli düşüşlerin yaşanmadığına dikkat çeken Soydan, “Fındığın bu kadar hızlı düşüşü gerçekten kamuoyunda şok etkisi oluşturdu. Hiçbir üründe sezon başında 11-12 TL’den başlayarak 14 TL’ye çıkan bir ürünün, fiyatlarının yükseleceği aylarda 8 TL gibi bir rakamlara inmesi Türkiye’de hiçbir tarım ürününde yoktur. Belki de dünya da böyle bir ürün yoktur” diye konuştu.

    “SERBEST PİYASA SORGULANMALIDIR”

    Fındık fiyatlarında yaşanan düşüşün bir çok ildeki üreticiyi mağdur ettiğini ve bu düşüşlerin yaşanmasında bir takım oyunların olduğunu belirten Soydan, “Yaşanan düşüşler bölgemizde fındık ile geçimini sağlayan 16 ilimizi özellikle Doğu Karadeniz’deki bir çok ilimizi mağdur etmiştir. Fiyat düşüşlerinde artık bir oyunun olduğu açıkça su yüzüne çıkmıştır. Serbest piyasa sistemi, serbest piyasa oluşumu artık kabul edilebilir bir durum değildir. Serbest piyasanın kesinlikle sorgulanması lazım. Serbest piyasanın bundan sonraki süreçte tekelleştiğinin ortaya çıktığını ve birçok firmamızın tekel altına girdiğinin göstergesidir. Bununla ilgili TZOB olarak Tarım Bakanlığımızda başlayan mücadelemiz devam ediyor. Ama şuanda fındık fiyatları hala daha düşüyor, bu kabul edilebilir bir durum değil ama bununla ilgili Ziraat Odaları olarak tepkimizi ortaya koymaya devam edeceğiz. Çünkü üreticimiz bizden çok şey bekliyor” şeklinde konuştu.

    “ÖNLENEMEYEN BİR FİYATA DOĞRU GİDİYORUZ, DEVLET ARTIK MÜDAHALE ETMELİ”

    Düşen fiyatlar karşısında üreticinin mağdur olmaması için devletim müdahale alımı yapması gerektiğini aktaran TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, “Devletin muhakkak bu konuya müdahale etmesi gerekiyor. Çünkü ortada üreticimizin mağduriyeti var. Üreticilerimiz artık birilerine teslim olma noktasına gelmiştir. Buna dur demek lazım ve devletin Toprak Mahsulleri Ofisi’ni (TMO) devreye sokması gerekiyor. Devletin artık müdahale etmesi çok önemli. Artık önlenemeyen bir fiyata doğru gidiyoruz. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Evinde 2 ton fındığı olan üreticinin 1 ton fındığı kaybolmuş durumda. Bu çok ciddi bir mağduriyet” ifadelerini kullandı.

  • “Dondan Zarar Gören Fındıkta Henüz Hasar Tespiti Yapılmadı”

    Fındıkta bölgede geçtiğimiz günlerde yüksek kesimlerde don hasarı meydana getirdiği bilinmesine rağmen henüz hasar tespitleri yapılmadığı belirtildi.

    Konuyla ilgili bilgiler veren Tarım Kredi Kooperatifleri Trabzon Bölge Müdürü Ergin Çubukçu, fındığın fenolojik evrelerine bağlı olarak meydana gelecek donlardan büyük ölçüde zarar gördüğünü hatırlattı. Bazı yıllarda meydana gelen olumsuz iklim koşulları ve düşük sıcaklıklar nedeniyle fındık veriminde düşüşler yaşandığına dikkat çeken Çubukçu, “Fındık Karadeniz Bölgesi’nin geleneksel bir ürünüdür ve ekonomik anlamda tarımı yapılmaktadır. Bazı yıllarda meydana gelen olumsuz iklim koşulları ve düşük sıcaklıklar nedeniyle verimde düşüşler yaşanmasına rağmen bölgemizin üreticisinin en önemli geçim kaynaklarından biridir. Fındıkta en önemli olumsuzluklardan birisi de Mart ve Nisan aylarında yaşanan don afetleridir. Bitkilerin yetişme ortamındaki atmosfer sıcaklığının 0 derecenin altına düşmesi ile don olayı meydana gelmektedir. Bu durum etkilenme biçimine göre kültür bitkilerinde ekonomik anlamda önemli kayıplara sebep olmaktadır. Fındık, fenolojik evrelerine bağlı olarak meydana gelecek donlardan büyük ölçüde zarar görmektedir. İlkbaharın geç donları, tomurcukların kabardığı, karanfillerin sap oluşturmaya başladığı dönemde -2 dereceden itibaren zarar vermektedir. Yeni oluşmaya başlayan meyveler dona karşı çok hassastır. Hasar oranı donun şiddeti ve süresine bağlı olarak değişmektedir” dedi.

    HASAR TESPİTİ HENÜZ YAPILMADI

    Fındıkta bölgede geçtiğimiz günlerde yüksek kesimlerde don hasarı meydana getirdiği bilinmesine rağmen, henüz hasar tespitleri yapılmadığı belirten Çubukçu; “ Bölgemizde geçtiğimiz günlerde meydana gelen zirai don, fındıkta yüksek kesimlerde don hasarı meydana getirdiği bilinmesine rağmen, henüz hasar tespitleri yapılmadığı için kesin bir şey söylemek doğru olmaz. İklim değişiklikleri nedeniyle kış aylarında son yıllarda sıcaklıklar yüksek seyretmektedir. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden bu sıcaklıklar diğer bitkilerde olduğu gibi fındıkta da bitkinin erken uyanmasına neden olmaktadır. Erken uyanan bitki ise soğuklara karşı hassas hale gelmekte ve ilkbaharda meydana gelebilecek olan dondan zarar görmektedir. Üreticiler don zararına karşı bahçelerini gözlemleyerek ve iklim verilerini de dikkate alarak tedbirlerini almalıdır. Aksi durumda sarf ettikleri emek ve masrafların karşılığını alamayabilirler. Özellikle üretim sezonu boyunca fındık bahçelerinin bakımının iyi bir şekilde yapılması önemlidir. Gübreler yaptırılacak olan toprak ve yaprak analizleri neticesine göre uygun biçimde verilmelidir” diye konuştu.

    DON ZARARINDAN KORUMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

    Don zararına karşı korunmak için yapılması gerekenler hakkında bilgi veren Çubukçu, “Bölgemizin arazi yapısını dikkate aldığımızda yapılması gereken en uygun koruma yöntemi bahçenin uygun yerlerinde odun, kömür, lastik vb. yakarak ısıtma yapılabilir. Kültürel önlemler ile bitkilerde meydana gelebilecek don zararı önlenebilir ya da azaltılabilir. Fındık üreticilerinin dona karşı gerekli önlemleri almaları, kullanacakları Bitki Koruma Ürünlerini yetkili bayilerden temin etmeleri, Bakanlıkça ruhsat verilen ürünleri tercih etmeleri ve en önemlisi de Tarım Sigortası ile ürünlerini koruma altına almalarıdır. Tarım Sigortası fındık üreticisi için en önemli koruyucudur. Üreticimiz Tarım Sigortasıyla fındığını korumakla kalmıyor, ailesinin geçimini de güvence altına alıyor. Ayrıca kullanmış olduğu ’Tarımsal Kredileri’ sübvansiyonlu olarak kullanabiliyor. 2014 yılında 108 milyon TL kredi kullandırılmışken, 2015 yılında 120 milyon TL kredi kullandırdık. Bu kredinin yüzde 60’lık kısmı sübvansiyonlu kullandırılmıştır” ifadelerini kullandı.

    FINDIK İÇİN ÖZEL GÜBRE ÜRETTİK

    Fındık için özel gübre ürettiklenini de kaydeden Çubukçu, şunları söyledi:

    “Fındık yetiştiriciliği ülkemizde yıllık 700 mm’den fazla yağış alan ve genellikle eğimli arazilerde yapılmaktadır. Yağışlarla beraber topraktan Ca,K,Mg gibi katyonların yıkanması söz konusudur. Nitekim yapılan toprak ve yaprak analizleri sonuçları da bitkilerde magnezyum, potasyum, kalsiyum, çinko, bor gibi bitkide birçok fizyolojik olayda görev alan bitki besin maddelerinin eksikliğini ortaya koymaktadır. ’Süper Fertil’ gübresi ile topraktan uzaklaşan ve toprak ve yaprak analiz sonuçları ile bitkide eksiklikleri tespit edilen bu besin maddeleri bitkiye kazandırılmaktadır. İçeriğinde bulunan azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, çinko ve bor sayesinde; Kuvvetli kök gelişimi, Artan tomurcuk sayısı ile güçlü ve bol gürgün oluşumu, Parlak ve iri yeşil yaprak oluşumu,Uzun Zuruflu Çotanaklar oluşumu, Boş fındık oranı düşük, içi dolu ve buruşuksuz ürün elde edilmesi, Yağ ve protein gibi kalite parametrelerinin artması, Randımanı yüksek ürün elde edilmesi sağlanır.”