Etiket: fıkra

  • Tarihi yalan

    AHMET AKBUĞA
    ERZURUM (İHA) –

     

    Ermeni diasporasının sözde soykırım kampanyasında kullandığı Alman asıllı Armin T. Wegner tarafından 1915-1916 yıllarında çekildiği iddia edilen resim arşivi montaj ve yalan çıktı.

     
    Atatürk Üniversitesi Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, uzun bir süreli araştırma sonrasında Ermeni diasporasının sözde soykırım kampanyasında sürekli olarak kullandığı yalan yanlış resimlerin sözde soykırım kanıtı olarak dünyaya sunan diasporaya karşılık, kendilerinin de bütün dünyaya bu resimlerin hiçbir şekilde kanıt olamayacağını anlatacaklarını ifade etti.

     
    Resimlerin Alman asıllı ArminT.Wegner tarafından 1915-1916 yıllarında çekildiğinin iddia edildiğini belirten Eğilmez, “Alman ordusunda asteğmen olarak görev yapan Wegner, Nisan 1915 yılında Alman Sağlık Birlikleri’ne bağlı bir subay olarak Ortadoğu’ya gönderilir. İddia edildiği üzere, Temmuz ve Ağustos 1915’te aldığı izin dönemini sözde Ermeni katliamlarını araştırmak için kullanır. Aynı yılın sonbaharında da Anadolu’nun çeşitli yerlerini gezer. Bu dönemde Wegner yazılar, mektuplar ve belgeler toplayarak, Ermeni tehcir kamplarında yüzlerce fotoğraf çeker. Sonra da bunları Almanya ve ABD’ye gönderir. Kendisi Kasım 1916 tarihinde Bağdat’tan İstanbul’a gönderilir. 1919 yılında da ABD Başkanı Wilson’a bağımsız bir Ermenistan devleti kurulmasını isteyen bir mektup gönderir. Öncelikle Alman ordusunda subay olan bu kişinin hem asker olup hem de görev sınırları dışında olan bir bölgede bu kadar serbest bir şekilde seyahat etmiş olması başlı başına bir soru işaretidir. Wegner 18 ay içerisinde hem subaylık yapıyor hem Suriye ve Anadolu’yu geziyor hem tehcir edilen Ermeni kamplarını dolaşıyor ve oralarda resimler çekiyor, insanların anlattıkları hikâyeleri dinliyor hem gözaltına alınıyor hem de kolera hastalığına yakalanıyor ve son olarak da İstanbul’a geliyor” dedi.

     
    Wegner’in 1915 ve 1916 yıllarında yaşadığı 18 aylık süreye değinen Eğilmez, “Bu süre içerisinde gezdim dediği yerler hariç, direkt olarak yaklaşık 10 bin km yol kat etmiş. Günümüz yol ve araç donanımıyla bile yorucu ve zor bir yolculuk. Bu süre içerisinde bazen Anadolu’nun çeşitli yerlerinde gözlem yapmış, sonra birden Suriye’de dolaşmaya başlamış, bir ara Bağdat’a gitmiş orada bir süre zaman geçirdikten sonra İstanbul’a uğramış. Unutmadan bazen de gözaltına alınmış, bir arada kolera hastalığına yakalanmış. Bütün olağanüstü durumları sözde ermeni soykırımını belgelemek için yaşamış. Sonuçta diasporanın iddiasına göre yüzlerce resim çekmiş, yüzlerce belge ele geçirmiş ve bunları gizli yollarla Amerika ve Almanya’ya göndermiş. Ama şu anda diasporanın da büyük bir çabayla yayınladığı sadece 15-20 tane resim ve belge denilen 20-25 tane hikâye var. Wegner’in Anadolu’dan kaçırdığı belgeler denilen hikâyelere hiç değinmeyeceğiz. Çünkü isteyen herkes oturduğu yerden o masallardan onlarca uydurabilir. Biz resimler üzerinde durmak istiyoruz. Resimlerin en dikkat çekici yanı, hemen hemen bütün resimlerin altlarına konulmuş aynı yazı; ‘Tarih: 1915 yılı, Yer: Osmanlı İmparatorluğu, Suriye bölgesi’. Yani ne tam tarih belli ne de tam bir mevki bildirilmiş. Wegner tam olarak hangi tarihte ve nerede resim çektiğini bilmiyormuş. Resimlerle ilgili bir başka konu da resimlerde görülen insanların hangi ırka mensup olduğunu anlayabilmek mümkün değil. Yani Ermenilere ait iddiasıyla servis edilen resimlerdeki kişiler Türk de olabilir. Daha ilginç olan da diasporanın mevcut bütün iletişim hatlarıyla yayınladığı resimlerin bir kısmı Yahudi soykırımı başlığı altında da yayınlanıyor. Yine resimlerden iki tanesi de Rus arşivlerinden çıkan ve Rus işgali nedeniyle Trabzon’dan ayrılmak zorunda kalan Türklere ait olan görüntülerle tamamen benzer bir durumda. Yani ya Yahudiler ya Rus arşivleri ya da Wegner yalan söylüyor. Tahminlerimize göre salgın hastalıkların kol gezdiği 1915-1916 tarihlerinde Wegner ateşli bir hastalığa yakalandı ki bunu kendisi de dile getiriyor. Bu hastalıktan dolayı zihin dünyası bozulan Wegner, kimin resmini ve bu resimleri nerede çektiğinin farkında değildi. Her zamanki gibi, meydanı boş bulan diaspora da bu resimleri kullanmaktan çekinmemiş. Üç beş tane hiçbir şekilde tanımlanamayan resimlerle, bir milleti karalama ahlaksızlığını ancak diaspora gibi zihniyetler sergileyebilir” diye konuştu.
    Eğilmez, “Bu yalan yanlış resimleri sözde soykırım kanıtı olarak dünyaya sunan diasporaya karşılık, biz de bütün dünyaya bu resimlerin hiçbir şekilde kanıt olamayacağını anlatacağız” dedi.

  • Başbakan harçları kaldırdı, YÖK geri getirdi

    BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl kaldırıldığını açıkladığı üniversite harçları, YÖK Yasa Taslağı’nda “katkı payı” adı altında geri geldi.

     

    YÖK’ün Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) sunduğu taslak metninde, üniversitelerin gelir kaynakları başlıklı bölümde, devlet üniversitelerinin gelir kaynakları tek tek sıralanırken, öğrencilerden alınacak katkı payı ve öğrenim ücretleri de yer aldı. Erdoğan, üniversitelerde harçların kaldırıldığını açıkladığında üniversite yönetimleri bu kararın üniversiteleri mali açıdan zora sokacağını savunarak, YÖK’e itiraz etmişlerdi.

     

     

    ÖĞRENCİDEN KATKI PAYI

    MEB’e sunulan taslak metninde, üniversitelerin gelir kaynağı şöyle sıralandı:
    “Devlet katkı payı, Hazine yardımı, öğrenci katkı payları ve öğrenim ücretleri, Basıl ya da görsel ders malzemeleri, kitap ve yayın satış gelirleri, taşınır ve taşınmaz mal gelirleri, döner sermaye işletmelerinden aktarılacak tutarlar, bağış yardım ve diğer gelirler. Devlet yükseköğretim kurumlarının giderlerinin karşılanması devlet katkı payı, öğrenci katkı payı ve öğrenim ücreti.”

     

     

    Taslakta, devlet üniversitelerinin giderlerinin finansmanında, öz gelirler, cari giderlerin karşılanması amacıyla devletçe yapılacak katkı ile hazine yardımlarının kullanılması da öngörülüyor. Cari giderlerin finansmanı da devlet ve öğrenci tarafından katkı payı olarak belirtiliyor.

     

     

    YABANCIYA SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK

    YÖK Yasa Taslağı’nda tartışma yaratacak bir başka düzenleme de Türkiye’de açılacak yabancı üniversitelere ilişkin oldu. Yabancı üniversitelerin kendi eğitim programları ve hizmetleri YÖK’ün belirlediği koşullara tabi olmayacak. Taslakta,  “Yabancı yükseköğretim kurumlarının Türkiye’de fakülte, enstitü, konservatuvar ve meslek yüksekokulu açabilmesine, Kurulun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile izin verilebilir. Yabancı yükseköğretim kurumları, kendi ülkelerinin mevzuatına tabidir” önerisi getirildi. Bu maddenin yasalaşması halinde, Mısır El Ezher Üniversitesi başta olmak üzere dünyadaki birçok ülkeden üniversite Türkiye’ye gelip, istediği şekilde eğitim verme imkanını elde edecek.

  • Sığınak delici bombalar kullanıldı

    Kuzey Irak’ta PKK kamplarına dün düzenlenen hava operasyonu kapsamında PKK’nın elebaşlarının bulunduğu Kandil Dağı, savaş uçakları tarafından gece saatlerinde bombalandı.

     

    KUZEY Irak’ta PKK’nın komuta merkezinin bulunduğu Kandil Dağı’na gece yarısı düzenlenen ve örgütün lider kadrosunun hedef alındığı hava operasyonunda 50’den fazla hedef F-16 savaş uçakları tarafından vurulup tahrip edildi. Operasyonda TÜBİTAK tarafından geliştirilen sığınak delici bombaların ilk kez kullanıldığını belirtildi.

     

     

    Kuzey Irak’ta bulunan PKK varlığına yönelik geçen gün başlatılan hava operasyonu dün gece de devam etti. İnsansız Hava Araçları’ndan alınan görüntüler ve istihbarat bilgilerine dayandırılarak yapılan operasyonun, PKK’ya yönelik bugüne kadar düzenlenen en kapsamlı ve büyük operasyon olduğu belirtildi. İnsansız Hava Araçları’nın rutin keşif uçuşları sonucu elde edilen görüntüler ve anlık istihbarat bilgilerinin değerlendirilmesi sonucu operasyona karar verildiği kaydedildi.

     

     

    Operasyon kararının ardından Diyarbakır’da bulunan 2’inci Hava Kuvvet Komutanlığı 8’inci Ana Jet Üssü alarma geçirildi. Sınırötesi harekatın planlı bir şekilde yapıldığını belirten yetkililer, derlenen istihbarat kayıtları ile bugüne kadar yapılmış en büyük operasyonun gerçekleştirildiğini belirtti.

     

     

    KANDİL 3 SAAT BOYUNCA BOMBALANDI

    Operasyan nedeniyle askeri hava üssünde gece hareketli anlar yaşandı. Diyarbakır’da bulunan Pars ve Atmaca Filolarına bağlı 16 F-16 savaş uçağı, tam mühimmatlı olarak saat 22.00 sıralarında peş peşe havalandı. Irak sınırını geçen Türk savaş uçakları Türkiye sınırına kuşbakışı yaklaşık 90 kilometre mesafede bulunan Kandil Dağı bölgesine gitti.

     

     

    Uçaklar, Kandil Dağı’nda bulunan PKK kamplarında daha önceden tespit edilmiş 50’den fazla hedefe bomba yağdırdı. 3 saat boyunca aralıksız devam eden operasyon yaklaşık saat 01.30 sıralarında sona erdi. Operasyonu gerçekleştiren savaş uçaklarının emniyetli bir şekilde üslerine döndükleri belirtildi. Hava operasyonunu üst düzey komutanların da geç saatlere kadar komuta merkezinden takip ettikleri kaydedildi.

     

     

    İLK KEZ BETON DELİCİ BOMBALAR KULLANILDI

    Kandil Dağı’na düzenlenen operasyonda savaş uçaklarının ilk kez TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) tarafından geliştirilen beton delici bombaları kullandığı belirtildi. ’Ardışık delici harp başlıklı bomba’nın bugüne kadar geliştirilen en üstün beton delici bomba özelliğini taşıdığı bildirildi. TÜBİTAK tarafından geliştirilen ve dünyadaki beton delici bombalara göre daha üstün özelliklere sahip olan bombanın, Türkiye’de geliştirilen ilk beton delici mühimmat olduğu belirtiliyor. Yer üstü ve yer altındaki hedeflere karşı kullanılmak üzere tasarlanan bombanın tüm güdüm kitleri ile kullanılabilme özelliğine sahip olduğu ifade edildi. Düşük çarpma hızlarında ve açılarında bile yüksek delme özelliğine sahip olan bomba sığınak delici olarak tanımlanıyor.

     

     

    HEDEF ÖRGÜTÜN LİDER KADROSU

    Operasyonda Kandil’de bulunan PKK kamplarına büyük oranda hasar verildiğini belirten yetkililer, bölgedeki sığınak, eğitim tesisi ve sıkı bir şekilde korunan komuta merkezinin bulunduğu mağaraların yerle bir edildiğini kaydetti. Operasyon kapsamında PKK’lıların yerleşim bölgesi olarak kullandığı bazı yerlerin de bombalandığını ifade eden yetkililer, asıl hedefin örgütün lider kadrosu olduğunu söyledi. 12 gün aradan sonra geçen gün başlatılan operasyonda, genellikle koordinatları tespit edilen mağaraların hedef alındığı vurgulandı.

     

     

    SOM FÜZELERİ DİYARBAKIR’DA

    Bu arada TÜBİTAK tarafından Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyaçları gözetilerek geliştirilen ilk Türk Seyir Füzesi SOM’un test amacıyla Diyarbakır’a getirildiği öğrenildi. 181 ve 182’nci Filo Komutanlığı’na bağlı F-16’lara monte edilecek olan SOM füzelerinin önümüzdeki günlerde yapılacak olan sınırötesi operasyonlarda kullanılabileceği belirtildi. TÜBİTAK’ın geliştirdiği SOM füzesi F-4 ve F-16 uçakları tarafından kullanılabiliyor.

     

     

    Yetkililer, Türkiye’nin ilk seyir füzesi SOM’un, bilgisayarına daha önce yüklenen yükseklik verisini kullanarak yolunu bulup hedefe ulaştığını söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyaçlarına yönelik geliştirildiği belirtilen SOM füzelerinin Navigasyon, Küresel Konumlama ve Yeryüzü Referanslı Navigasyon sistemleri taşıdığı belirtildi. Füzenin sinyalinin kesilmesi veya karıştırılması durumunda bile bilgisayarına daha önceden yüklenen yeryüzü şekillerini takip edip rota düzeltmesi yaparak hedefini bulabildiği belirtildi. Füze, kızılötesi arayıcı sayesinde hedefini bilgisayarına önceden yüklenen görüntü ile eşleştirerek, birkaç metre hassasiyetle vuruyor. Yetkililer, füzenin etkili harp başlığı sayesinde hedefini yüksek tahrip gücüyle vurduğunu belirtiyor. 180 kilometrenin üzerinde bir menzile sahip olan füzenin, hava savunma radarları tarafından tespit edilmesini zorlaştıracak bir gövde yapısına sahip olduğu belirtildi.

  • Zorunlu aşı sayısı 13’e çıktı

    Sağlık Bakanlığı çocuklar için 1 yaşından itibaren yaptırılması gereken suçiçeği aşısını zorunlu hale getirdi. Böylece zorunlu aşı sayısı 13’e çıktı.

     

    Aileler bu aşılar için hiçbir ücret ödemeyecek

     

    Ailelere müjdeli haber Sağlık Bakanlığı’ndan geldi. Bakanlık, suçiçeği aşısının ücretsiz yapılmasına karar verdi. Çocukların aşı takvimine alınan suçiçeği 1 Mart tarihinden itibaren çocuklara yapılacak. Suçiçeği aşısının da takvime girmesiyle çocuklara zorunlu olarak yapılması gereken aşı sayısı da 13’e çıkmış oldu.

     

    HEPATİTLER DE DAHİL 

    Aşı takviminde olan ücretsiz 13 aşı türü ile dozları şöyle belirlendi: “Hepatit B 1, Hepatit B 2, Hepatit B 3, BCG Verem Aşısı, DaBT-İPA-Hib 1 (Karma Aşı), DaBT-İPA-Hib 2, DaBTİPA- Hib 3, DaBT-İPA-Hib (Rapel), KPA 1, KPA 2, KPA 3, KPA (Rapel), KKK, OPA 1, OPA 2, Hepatit A 1, Hepatit A 2, Suçiçeği.” 89 TL ALINIYORDUSağlık Bakanlığı yetkilileri özellikle suçiçeği aşısının çocuklar için hayati önem taşıdığını söyledi. Suçiçeği aşısını aileler 83 ile 89 TL arasında değişen fiyatlarla alıyordu. Ayrıca yine aşı ailenin isteğine bırakılırken yeni düzenlemeyle zorunlu hale getirildi. Bu sayede çocukların hastalanması ve birbirlerine bulaştırmasının kesin olarak önüne geçilmiş olacak.

     

    AiLE HEKiMLERi YAPACAK

    Aşılar için görev aile hekimlerine verildi. Hekimler çocukların aşı ile ilgili takvimini zamanında uygulamaya koyacak. Bakanlığın kesin talimatına göre hareket edecek doktorlar çocukları sürekli takip edecek.

    O MİKROP SİVRİSİNEKTEN GEÇMİŞ

    2.5 yaşındaki Nehir’in kemoterapi görmesine neden olan mikrobun kaynağının sivrisinek olduğu kesinleşti. Doktorlar “Tedavi edilmese ölebilirdi” dedi. Muğla’nın Fethiye ilçesi Karadere beldesinde oturan Mehmet ve Kadriye Kaşlı çiftinin kızları 2.5 yaşındaki Nehir, 2 Eylül 2012’de yüksek ateş ve kusma şikayetiyleFethiye Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Buradaki tedavinin ardından sevk edildiği Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde tedaviye alınan Nehir’e, nadir görülen ve tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanan ‘hemafagositik sendrom’ (HLH)’ teşhisi konuldu.

     

    Dökülen saçları yeniden çıktı Hastalığın genetik olup olmadığını araştıran doktorlar, mikrobun küçük kızı ısıran bir sivrisinekten bulaştığını tespit etti. 5 hafta kemoterapi ve antibiyotik tedavisi gören küçük kızın kan değerlerinde düzelme oldu. Taburcu edilen Nehir, evinde dinlenmeye başladı. Aradan geçen 3.5 ayın ardından Nehir’in kemoterapi nedeniyle dökülen saçları yeniden çıktı. Kızlarının siivrisinek ısırması nedeniyle hastalandığını öğrenen aile ise kış mevsimi olmasına rağmen 2 odalı evi belirli aralıklarla ilaçlıyor.

  • O baba yakalandı!

    Kocaeli’nin İzmit ilçesinde eşi ve 3 çocuğunu öldürdükten sonra kayıplara karışan ve ardından yakalanan babanın polisteki ifadeleri şoke etti.

    Gözaltına alınan Ramazan Geniş’in polisteki ifadesinde, bankaya 15 bin lira borcu bulunduğu, bu nedenle geçen pazartesi günü sabah saatlerinde eşi Aysel Geniş ile tartıştığını söylediği belirtildi.

    Tartışırken cinnet getirdiğini ifade eden Ramazan Geniş, eşinin boğazını sıkarak öldürdüğünü, ardından çocukları Görkem ve Gökdeniz’i fark ettiğini, onları da boğmaya çalıştığını, ancak başarılı olamadığını anlattı. Geniş, bunun üzerine evde bulunan maket bıçağı ile boğazlarını kestiğini ve delici bir aletle öldürdüğünü, bu esnada 40 günlük Aysima’nın uyandığını, onun da ağzını eliyle kapatarak nefessiz bırakarak öldürdüğünü dile getirdiği kaydedildi.

     

     

    Geniş’in olayından ardından, evde bulduğu fare zehrini iki kez içerek ölmeye çalıştığını, ancak başarılı olamayınca korkarak kaçtığını dile getirdiği öğrenildi. İlk geceyi ormanda geçirdiğini anlatan Geniş, ikinci geceyi bir parkta sabahladığını, ardından Hereke beldesine kadar yürüdüğünü, sonrasında Karamürsel ilçesine geçtiğini, oradan da İzmit ilçesindeki arabasını almak için yürüyerek yola çıktığını, ancak geldiğinde arabasının çalışmadığını, kendisini fark eden polislere yakalandığını söylediği belirtildi.

     

     

    Polise verdiği ilk ifadelerde baba Geniş’in, vicdan azabı çektiğini ve çok pişman olduğunu söylediği ifade edildi. Geniş, emniyetteki işlemlerinin ardından öğleden sonra adliyeye sevk edilecek.

     

    KARISI VE 3 ÇOCUĞU ÖLÜ BULUNMUŞTU

    İzmit Kocatepe Mahallesi Pir Sultan Abdal Caddesi 64. Sokak’taki bir binanın giriş katında bulanan dairede, önceki gün gece, anne ve 3 çocuğu ölü bulunmuştu. Anne Aysel G.’nin vücudunda herhangi bir darp izine rastlanmamıştı. Odada bulunan fare zehrinin, annenin ölümüne neden olabileceği ihtimali üzerine durulmuştu. 6 yaşındaki Gökdeniz ve 5 yaşındaki Görkem’in bıçak ve başka bir delici aletle öldürüldüğü tespit edilmiş, 1 aylık Aysima bebeğin de vücudunda herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmamıştı. Aysima’nın açlıktan öldüğü ifade edilmişti. Olayın ardından kayıplara karışan şüpheli baba Ramazan G. dün gece yakalanmıştı.