Etiket: fıkra

  • Mardin’de polise silahlı saldırı: 1 şehit

    Mardin’de, PKK’lı teröristlerin hastane önünde nöbet değişimi yapan polislere saldırması sonucu, bir polis memuru şehit oldu.

     

    Olay, saat 19.00 sıralarında, Mardin Devlet Hastanesi Acil Servisi önünde meydana geldi. Nöbet değişimi yapan polislere, 3 PKK‘lı tarafından silahlı saldırıda bulunuldu. Saldırı sonucuKahramanmaraş doğumlu polis memuru Cengiz Engizek (37), ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Engizek, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.
    Bu arada polisin karşılık vermesi sonucu kaçan 3 PKK’lının bulunması için, geniş çaplı operasyon başlatıldı.

  • Müjde Ar, Kılıçdaroğlu’nu ‘sinir’ edecek

    Habertürk ekranlarında Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu “Türkiye’nin Nabzı” programına konuk olan oyuncu Müjde Ar, CHP üzerine çarpıcı açıklamalar yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na eleştirilerde bulunan Müjde Ar “Kılıçdaroğlu’nu zayıf ve yetersiz buluyorum.” dedi…

     

    İmralı görüşmelerine destek veren Müjde Ar, Paris’te 3 PKK’lı kadına yapılan saldırıyı da “Alçakça” bulduğunu söyledi. CHP’li vekil Hüseyin Aygün’ün taziye ziyaretini destekleyen Müjde Ar şunları söyledi.

    CENAZELERE KATILMAYI DÜŞÜNDÜM‘Çok alçakça bir şey olduğu çok açık. Üç tane kadın üç insan geçmişi ne olursa olsun. Çok da durumlarını bilmiyorum. Sakine Cansız’ın Diyarbakır’da yattığını biliyorum. Hüseyin Aygün’ün taziye ziyaretini tabi ki destekliyorum. Ben de o bölgenin insanı olsam ben de giderdim. Hatta, sade bir vatandaş olarak o cenazeye gitsem mi diye düşündüm. Ya bu insanların başka işi gücü yok mu. Sadece başkalarının yapıp ettikleri üzerinden kancayla çekip… Kaçırıldığı zaman da kendisi gitti diyenler oldu CHP içinde. Kabalık siyasetin içine öyle işlemiş ki kimse bundan kendini alıkoyamıyor.’

     

     

    ERDOĞAN HER SEFERİNDE KILIÇDAROĞLU’NA GOL ATIYOR

    Bu mesele bitene kadar partilerin grup toplantılarını yapmasınlar. Çünkü orada ben şunu hissediyorum. Sanki kendilerini stand-up’a mı çıkmış hissediyorlar. Mesela ben bakıyorum Kemal bey aynı şeyi devam ettiriyor. Salı toplantılarında milletvekili olsam çığlık atar kaçardım. Tayyip Erdoğan, her seferinde Kemal Kılıçdaroğlu’na bir gol atıyor. Bu iyi bir şey mi değildir. Böyle bir süreç içinde medyanın dilini de yadırgıyorum.

     

    KILIÇDAROĞLU’NU YETERSİZ BULUYORUM

    ‘Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğini yorumlamak bana düşmez ama beğenmiyorum. Zayıf ve yetersiz buluyorum. Ercan’a da (Karakaş) diyorum, ne biçim parti bu diyorum. Orada da bir atalet var. Yeni CHP deniyor ama Hüseyin Aygün’e bunları yapmak mı yenilik. Ben sıkıldım artık bunlardan. Benim gönlümden tabi ki kocam geçer ama kocam genel başkan olsun demiyorum. Kılıçdaroğlu’nun yanına seçtiği kadrolara baktığımda, o kadar MYK değişti ama hala nasıl insanlarla çalışmak istiyor anlamadım. Keşke Baykal’ın başına gelenlerden sonra böyle paldır küldür olmadan, zaman içinde başka biri olsaydı diye düşünüyorum.’

  • Erzurum’da sağlıkçılar ağır konuştu

    Türk Sağlık Sen Erzurum Şube Başkanı Kenan Karaçam, sağlık çalışanlarının en önemli sorunlarından birisinin yoğun iş gününün ardından uzun saatler süren nöbetler olduğunu belirtti.

     
    25 yıl görev yapan bir hemşirenin 3,5 yılını nöbet tutarak geçirdiği ifade eden Karaçam, “Sağlık çalışanları için nöbet çileye dönüşmektedir. Gece nöbetleri, acil servis nöbetleri, hafta sonu nöbetleri, çalışanların sosyal hayatını sıfıra indiren sürekli icap nöbetleri, 112 nöbetleri, karşılığı ödenmeyen nöbetler. Liste böyle uzayıp gidiyor. Nöbetlerle ilgili sağlık çalışanlarının ne düşünüyor diye baktığımızda ortada büyük bir memnuniyetsizlik var. Sağlık çalışanlarının yüzde 90’ı nöbet tutmak istemiyor. Sağlık çalışanları için büyük bir sorun haline gelen nöbetlerin temel nedeni çalışan yetersizliğidir. Yeterli çalışanın olmaması nedeniyle çözülemeyen nöbet sistemi ile çalışanlar ‘Mesai-Nöbet-İcab’ denklemi ile karşı karşıyadır. Bu durum sağlık hizmetlerinin kalitesini etkilemekte, çalışanın memnuniyetsizliğini arttırmakta ve iş verimini düşürmektedir. Sağlık çalışanları böylesine bir fedakârlıkta bulunurken, ne yazık ki komik nöbet ücretlerine mahkumiyet devam etmektedir. Nöbet sorununun çözümüne çare üretmeyenler, çalışanların alın terini görmezden gelmektedir.” dedi.

     
    Bugün bir uzman tabibin 1 saat nöbet karşılığında 7.38 TL, pratisyen hekimin 6,65 TL, diş hekiminin 5.91 TL, mesleki yüksek öğrenim görmüş ebe, hemşire ve sağlık çalışanlarının 4.43 TL, lise dengi mesleki öğrenim görmüş ebe, hemşire ve sağlık çalışanlarının 3.69 TL, diğer tüm çalışanlar ise 2.58 TL nöbet ücreti aldıklarını belirten Karaçam, “2 bin TL alan bir işçi ise fazla çalıştığı her saat için 13.3 TL ücret almaktadır. Yetkililere sormak isteriz; Kutsal bir vazifeyi yerine getiren sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığı bu ücretlerle karşılanabilir mi? Görüldüğü gibi sağlık çalışanları bu konuda açıkça mağdurdur. Nöbetlerin karşılığı olarak görülen bu ücretlerde sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığı değildir. Çalışanların yaptığı fedakarlıkla mukayese edildiğinde dikkate alınmayacak kadar gülünçtür. Yani Sağlıkta Nöbetler müebbet, karşılığı ise sefalettir. Önceliğimiz ve temel beklentimiz yeterli istihdam çalışması yapılarak nöbetlerin mümkün olabildiğinde asgari düzeye indirilmesidir. Hali hazır da tutulan nöbetlere verilecek ücretlerin makul bir düzeye getirilerek çalışanın emeğinin karşılanmasıdır. Siyasi iradeden ve bakanlığımızdan talebimiz afakî karşılanamaz bir ücret değildir. Her sağlık çalışanının mesai saati başına almış olduğu ücreti nöbet ücreti olarak talep ediyoruz. Örnek vermek gerekirse toplam aylık aldığı ücret 2 bin TL olan hemşirenin aylık 160 saat mesai yaptığı göz önünde bulundurulduğunda bir saatlik mesai ücreti (2000/160=12.5) 12.5 TL’dir. Bu rakam hali hazırda işçilerin fazla mesai ücretinden daha düşüktür. Ayrıca Performansa dayalı bir sistem içinde mesai saatlerinin dışında kuruma hizmet veren çalışanların nöbetlerinin döner sermaye ek ödemesine yansıtılmalıdır. Aylık 160 saatlik mesai saati dışında nöbet tutmak sureti ile fazla çalışılan süreler döner sermaye ek ödemesine yansıtılmalıdır. Bakanlık yetkililerinden sağlık çalışanlarının bu makul taleplerini dikkate alarak emeklerinin karşılığını bir nebze olsun karşılamasını istiyoruz. “ diye konuştu.

  • Soruyorum’un konuğu bakan Akdağ

    Bölgenin uydu kanalı Kardelen Televizyonu’nda Sinan Özçaylak’ın moderatörlüğünü yaptığı ‘Soruyorum’ programının bu haftaki konuğu Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ olacak.

     
    Her hafta Türkiye, bölge ve Erzurum gündeminden başlıklarla izleyicilerin karşısına çıkan gazeteci yazar Talat Uzunyaylalı ile Mehmet Şener, bu hafta Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ı soru yağmuruna tutacak. Tecrübeli isim Sinan Özçaylak’ın moderötürlüğünde gerçekleşecek olan program 18 Ocak Cuma günü saat 20.30’da Kardelen Televizyonu ekranlarından canlı olarak yayınlanacak.

     
    Ekran karşısındakilerin de mesajlarıyla katılabileceği programda Bakan Akdağ’a soru sormak isteyenler cep telefonlarına kardelen yazıp boşluk bırakarak mesajlarını yazacak ve 3969’a gönderebilecekler.

  • BBP’de özelleştirme tepkisi

    BBP Erzurum İl Başkanı Yener Gözütok, Palandöken ve Konaklı Kayak Merkezi’nde yapılması planlanan özelleştirmeye sert tepki gösterdi. Gözütok yaptığı yazılı açıklamada, “2011 yılında düzenlenen Üniversite oyunları bu memlekete ne kattı? Hani marka şehir olacaktık. Olimpiyat şehri olacaktık. Kocaman-kocaman laflar edildi, Erzurum dünya kış sporları merkezi olacaktı. Dünyada eşi benzeri olmayan tesisler yapılmıştı. Erzurum’un tek umudu olarak görülen kış turizmi hevesimiz beceriksiz, basiretsiz yönetimler sayesinde kursağımızda kaldı. Büyük ümitlerle yapılan tesisler herhalde yakında çürümeye terk edilir” dedi.

     
    Gözütok açıklamasını şöyle sürdürdü; “Büyük paralar harcandı, getirisi çok olacak dendi, Erzurum ve Erzurumlu kalkınacak dendi, Erzurum’u dünya tanıyacak dendi, Üniversite oyunları bu şehre Olimpiyat diye yutturuldu.Şehrin tek geçim kaynağı olan 40 bin öğrenci tatile gönderildi oyun düzenleyeceğiz diye. Gelen 3 bin sporcu 3-5 de gazeteci. Aradan 2 yıl geçti tesisler ne halde bilinmiyor.Spor il müdürlüğümüz kule işletmeciliğini de yüzüne gözüne bulaştırdı. 10 milyona yapılan havuzun kullanılmadığı söylendi. 2011 deki yemek ihalesine. Bilgisayarlara, montlara, berelere, kaşkollara, çarçur edilen hediyelik eşyalara hiç değinmiyorum bile. Sonra para bulunamadı diye iptal edilen organizasyonlar. Bu işlerin sorumlusu yetkililer, bu halka hayal satan siyasiler, beceriksiz bürokratlar, organizatörler size soruyorum geldiğimiz nokta ne? Dağı satalım kurtulalım.

     
    Palandökenin özelleştirme kapsamına alınması demek, biz bu işi beceremedik satalım kurtulalım, bakın yakın zamanda kulelerde dahil bütün tesisler satılır. O zaman bu beceriksizler şehre bir hesap versin, ondan sonra satalım dağı.
    Biz yıllarca Ulusal medyayı suçladık. Bizden ve Palandökenden hiç bahsetmiyorlar, varsa yoksa Uludağ diye, geldiğimiz noktada anlıyoruz ki, suç onlarda değil bizlerdeymiş, işletmesini beceremezsen talep olmaz, yıllarca kendi suçumuzu başkalarına yükledik.

     
    Şimdi bu noktada Palandökeni özelleştireceğiz, umarım kimseye peşkeş çekilmez, gerçek manada bu işi bilen, şehre değer katacak bir satış olur, Erzurum ve Erzurumluda kalması en büyük temennimiz, tabi özelleştirme sürecinin de uzamaması gerekiyor çünkü zaman lehimize işliyor,2-3 yıl sürecek bir özelleştirmede bu dağın potansiyelini başka yerlere çoktan kaptırmış oluruz. Özelleştirmede yabancı istemiyoruz, Rusları asla. Ecnebilere satamadık bir dağımız kalmıştı zaten. Evet beyler, kocaman laflar edenler, neymiş, demek ki lafla peynir gemisi yürümüyormuş.”