Etiket: felaket

  • TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Dünya ekonomisi içine kapanırsa, Allah korusun dünyayı felaket bekliyor”

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ABD’nin çelik ithaline yüzde 25 ek gümrük vergisi koyacağını açıkladığını belirterek, “Dünya ekonomisi içine kapanırsa, Allah korusun dünyayı felaket bekliyor haberiniz olsun. Herkes aklını başına alsın” dedi.

    TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Karabük Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO) tarafından düzenlenen “Sanayi Kenti Karabük’ün Ekonomik Geleceği” konulu istişare toplantısına katıldı. Yenişehir Büyük Kulüpte düzenlenen toplantıda konuşan Hisarcıklıoğlu, geçen yıl başlatılan istihdam seferberliğine değinerek, “Türk özel sektörü için bu gurur madalyasıdır. Geçen yıl dünyada hiçbir ülkenin yapamadığını yaptık. Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere’nin bir yılda işe aldığı işçiden daha fazlasını biz aldık. 1,5 milyon kişi geçen yıl işe başladı. Nasıl bu topraklar için şehit olmasını biliyorsak, seferberlik oldu mu hemen başımızı aşıp koşuyoruz” dedi.

    “Dünya ekonomisi içine kapanırsa felaket bekliyor”

    Filyos Liman Projesi’nin özellikle Karabük için önemli olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Bizim en yakın limana ulaşımımız burası. Filyos Limanı olursa buradaki gerek ihracat, gerek ithalata büyük katkı sağlayacaktır. Çelik bizim için, Karabük için önemli. Dün ABD Başkanı bir açıklama yaptı. Özellikle bizi, Karabük’ü çok ilgilendiriyor. ’İthal çeliğe yüzde 25 ek gümrük vergisi koyuyorum’ dedi. Bizim gibi dünya çapında çelik üreticisi olan ülke için bu bizi sıkıntıya sokacak bir iş. Şu anda dünyanın en büyük 10. çelik üreticisiyiz. Bu bizi sıkıntıya sokacak. Bunun çözülmesi çok önemli. Eğer dünya bu şekilde her ülke korumacı tavır içine girerse, bakınız dünyada bütün savaşlar ekonomiden çıkmıştır. Birinci, İkinci Dünya Savaşlarının çıkma sebepleri budur. Eğer bu şekilde dünya ekonomisi içine kapanırsa, Allah korusun dünyayı felaket bekliyor haberiniz olsun. Herkes aklını başına alsın. İş dünyalarında görüş ayrılığımız yok. Ama maalesef popülist bu tür söylemlerle güya kendi ülkesindeki çelikçileri koruyormuş gibi yapıp dünyayı sıkıntıya sokar bu işler” diye konuştu.

    Eski TBMM Başkanı ve AK Parti Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin de, Türkiye’nin elde ettiği ekonomik güce değinerek, Zeytin Dalı Harekatı’nı yürütebilmelerinin en büyük sebebinin bu güç olduğunu söyledi. Şahin, “Biz şu anda Türkiye olarak askerimizle sınırlarımızı korumak için orada mücadele ediyoruz. Çok şükür hilal oluştu ve buna bir yıldız lazım. Kahraman Mehmetçiğimiz o yıldızı mutlaka takacaktır. Ancak ordumuzun, polisimizin ülkenin savunması için güçlü olabilmesi için o ülkenin ekonomisinin de güçlü olması gerekir. Ekonomisi zayıf olan bir ülke şuan Türkiye’nin mücadele ettiği o mücadeleyi yapamaz” dedi.

    Konuşmaların ardından TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, eski TBMM Başkanı Şahin, Karabük Valisi Kemal Çeber, KTSO Başkanı Tuncay Özcan, Karabük Üniversitesi (KBÜ) Rektörü Refik Polat, KARDEMİR AŞ Yönetim Kurulu üyesi Kamil Güleç, oda başkanları ve iş adamları, toplantı salonunda KBÜ TOBB Teknik Bilimler Yüksek Okulunun açılışını yaptı.

  • Felaket gün ağarınca ortaya çıktı

    Muğla’nın Menteşe ilçesi Zeytinköy yakınlarında dün öğle saatlerinde başlayan orman yangını sabah saatlerinde havadan müdahalenin tekrar başlamasıyla kısmen kontrol altına alındı. Yaklaşık 700 hektar alanın zarar gördüğü yangında yaşanan felaketin boyutu gün ağarınca ortaya çıktı.

    Muğla’nın Menteşe ilçesi Zeytinköy yakınlarında dün öğle saatlerinde başlayan orman yangına gece boyunca karadan müdahale edildi. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü ile Antalya ve İzmir Bölge Müdürlüğünden gelen onlarca arazözün yanı sıra 3 uçak ve 14 helikopter sabah saatlerinden itibaren havadan müdahale etti. Bunun yanı sıra çeşitli kamu kurumlarına ait iş makineleri de söndürme çalışmalarına destek verdi. Köylülerin yanı sıra askeri birliklerin de katıldığı yoğun çalışmalar sonucu yangın saat 09.00 sıralarında kısmen kontrol altına alındı.

    Yürekler ağza geldi

    Gece saat 00.00 sıralarında yangının etkili olduğu Zeytinköy Mahallesi’nde toplanma yeri olarak belirlenen köy okulunun çevresini bir anda alevler sarınca toplanma bölgesi acil olarak boşaltıldı. Şiddetli rüzgarın etkisiyle alevler Zeytinköy hududundan Dağpınarı Mahallesi’ne de sıçradı. Köyü tehdit eden alevler nedeniyle Dağpınarı Mahallesi de tahliye edildi. Bu arada bölgede yoğun arı konaklama alanlarının bulunmasından dolayı yanan kovanlardan çıkan arılar zaman zaman bölgede bulunan ekipler ve vatandaşlara zor anlar yaşattı.

    Yaşlı, çocuk ve kadınların güvenli bölgeye sevk edildiği yangın alanında ortaya çıkan facia gün ağarınca ortaya çıktı. Yangında Zeytinköy Mahallesi’nde 40 ev ile 10 ahırın yandığı, çok sayıda hayvanın da telef olduğu bildirildi. Zeytinköy’de evleri zarar gören vatandaşlar için AFAD tarafından kurulan çadırlar, alevlerin bölgeyi kaplaması nedeniyle boşatıldı. Yangında şu ana kadar 700 hektara yakın alanın zarar gördüğü öğrenildi.

  • “Felaket kurtarma servisi kullanmayan şirketler risk altında”

    Felaket kurtarma ve iş sürekliliği alanında uzman Clonera Bilişim Hizmetleri’nin Genel Müdürü Evren Ballı, “Felaket kurtarma servisi kullanmayan şirketler risk altında” dedi.

    Son dönemlerde artan siber saldırılar, uluslararası çapta dijital felaketlere neden oluyor. Tüm dünyada gerçekleşen siber saldırılardan,Türkiye’de farklı sektörlerden birçok şirket etkileniyor. Felaket kurtarma ve iş sürekliliği alanında uzman şirket olan Clonera Bilişim Hizmetleri’nin Genel Müdürü Evren Ballı, felaket kurtarma ve iş sürekliliği alanında önlem almayan şirketlerin risk altında olduğunu belirtti. Ballı, “Bu kapsamda felaketlerolur.com adresi üzerinden yürütülen araştırmada, Türkiye’deki şirketlerin dijital felaketlere hazır değil. Araştırmanın sonuçlarında her 3 şirketten birinin dijital felaket yaşadığı ve her 2 şirketten birinin önlem almadığı görülüyor” diye konuştu.

    Evren Ballı, geçtiğimiz Mayıs ayında da yaklaşık 200 bin bilgisayarı etkileyen fidye yazılımına benzer bir senaryoyla global bir siber saldırı gerçekleştiğini söyleyerek “Başta Kuzey Avrupa olmak üzere biz dahil tüm dünya bu felaketten etkilendi. Dünya çapında yapılan araştırmalara göre, son 5 yılda dünyadaki her 3 şirketten biri dijital felaket yaşadı. Bu şirketlerin yüzde 93’ü 5 yıl içinde yok oldu. Felaketler nedeniyle şirketlerin yaşadığı operasyonel kesintilerin maliyeti 3,5 milyon doların üstünde” dedi.

    Dijitalleşen dünyada felaket kurtarma ve iş sürekliliği çözümlerinin şirketler için hayati önem taşıdığını belirten Ballı, sözlerine şöyle devam etti: ”Clonera olarak sunduğumuz felaket kurtarma ve iş sürekliliği çözümüyle, felaket sonrası en kısa sürede veri, sistem ve uygulamaları erişilebilir ve çalışır hale getirerek şirketlerin para kaybetmesini önlüyoruz. Üstelik bu hizmeti, geleneksel yöntemlere göre yüzde 80 daha düşük maliyetle sunuyoruz”.

  • Siber Güvenlik ve Felaket Yönetimi Teknoloji Platformları konferansı yapıldı

    Teknoloji Platformları ’Siber Güvenlik 4.0 ve Felaket Yönetimi Teknoloji Platformları’ konferansı düzenledi. Konferansta Milli Güvenlik için siber güvenlik sistemleri ve siber tehditlere karşı alınacak önlemler masaya yatırıldı.

    Teknoloji Platformları ’Siber Güvenlik 4.0 ve Felaket Yönetimi Teknoloji Platformları’ konferansı düzenledi. Konferansta, kimlik güvenliği başta olmak üzere, güvenli yaşam, güvenli sağlık hizmeti, güvenli alışveriş, bilginin güvenliği, güvenli seyahat, güvenli mekanlar ve şehirlerde yaşamak isteyen insanlara ve bilişim teknolojilerinin varlığı, sürekliliği verimliliğinin ne denli önemli olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca, Milli Güvenlik için siber güvenlik sistemleri ve siber tehditlere karşı alınacak önlemler ele alındı.

    Konferansın açılış konuşmasını yapan bilişim zirvesi etkinlik şirketi genel müdürü Neslihan Aksun, 23 yıldır gelişen teknolojiler ile kurum ve şirketlerin buluşmasına vesile olmaktan gurur duydukların ve ilkleri, gündemi yazan, paylaşan bir yayın ve platform kurucusu olmaktan mutluluk duyduklarını aktardı.

    Aksun, 18’inci defa gerçekleşecek olan Bilişim 500 araştırmasının başladığı duyurarak, “Bu yıl başvuruları dijital ortamda da kabul ediyoruz. Her sene olduğu gibi yeniliklerle zenginleşen ve eskimeyen en popüler ürünlerimizden olan Bilişim 500’de bu yıl da yenilikler göze çarpacak. Yeni alt kategorilerle zenginleşen yapısı çeşitli birçok firmanın sıralamaya girmesini, farklı ödüller oluşmasını da peşi sıra sağlamakta. Anadolu firmaları için yeni alt kategori bu yıl ilk olarak yer alacak ve bu yanında 3 yaşından küçük genç firmalar için de bir takım sürprizler var” dedi.

    “Teknolojiler artık birbiriyle konuşuyor”

    BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe ise açılış konuşmasında, siber güvenliğin gerek Kamunun gerek sektörlerin, yapılandırılmasına en derin önemin verildiği, günümüzde en fazla ihtiyaç duyulan, teknolojinin ve dijital yaşamın evrim sürecinde, bu yaşam olgumuzda peşimizden koşan bir konu olduğunu belirtti. Göçe, “Bu konu üzerinde gerek kamu, gerek özel ve şirketler nezninde hassasiyetle durulmaktadır. Bu önem, ülkemizin taşımakta olduğu bölgesel ve küresel değeri en üst seviyelerde hissettiğimiz şu günlerde kamunun da en üst yönetimi ve tüm birimlerinde ele aldığı bir savunma ve stratejik teknoloji gerçeğidir. Tüm süreçler artık dijitale geçiyor, teknolojiler birbiri ile konuşuyor. Tüm sektörlerde yaşanmakta olan bu değişim ve dönüşüm şüphesiz ki Devlet Kurumlarının önderliğinde yerini buluyor Türkiye’nin uluslararası rekabette tek çıkış noktasının yüksek teknoloji temelli üretimden geçtiği kritik gerçeğine de değinmek isterim” ifadelerini kullandı.

    Siber güvenlik otoritesine dikkat çeken Göçe, “Gelişen bu süreçte tehditler, tedbirler, savunma, güvenliğin kritik önemi, güvenlik çözümlerinin kırılımları, verinin yönetimi, sanallaşması, güvenlik politikaları, güvenlik zafiyet ve izlemesi, hukuki bir bakış, istihbarat derken geleceği, evet güvenliğin geleceğini, milli güvenlik politikalarımız, milli ürünlerin hassasiyet derecesi ama en önemlisi yaşam güvenliğimizin nasıl çizildiğini, siber güvenlik otoritesinde bugün çok derin konuşacağız” diye konuştu.

    “Havalimanına gelecek siber tehditleri önlemek için merkez kuruyoruz”

    Konferans konuşmacılarından İGA İstanbul Yeni Havalimanı Bilgi İşlem Direktörü/CIO’su Ersin İnankul yapılan dünyanın en büyük dijital hava limanındaki siber güvenlik önlemlerine ilişkin bilgi verdi. Ersin, “Siber güvenlik ile ilgili aslında havalimanın korunmasındaki en önemli konumuz biz.Bize gelebilecek içeriden ve dışarıdan bütün siber tehditleri önlemek için 7/24 çalışacak merkez kuruyoruz. Bu merkezde toplamda 13 kişilik bir ekibimiz olacak. Bu 13 ekip tamamen uzmanlardan kurulmuş Türk mühendislerinden oluşmuş ekip olacak. Bu ekibin aslında ilk görevi 7/24 havalimanını tehdit edebilecek veya o anda eden ilgili saldırıları veya anormal durumları tespit edip öncelikle bu tespit ettiği durumun daha önce yaşanmış olup olmadığını kontrol ederek çözümler üretmek daha önce yaşanmamış bir durum ise ilgili siber güvenlik istihbarat birimleriyle de irtibata geçerek ülkemizde yaşanan genel bir problem mi yoksa yurt dışından gelen bir tehdit mi olduğu tespitini sağlamak ve bununla ilgili gerekli önlemleri almak olacak” dedi.

    “Personelimizin ve diğer kullanıcıların güvenliği için gerekli bütün yatırımlar yapılıyor”

    Siber tehditlerin önlemlerini almak için şimdiden çalışmaya başladıklarını söyleyen İnankul, “Biz havalimanımızda bu önlemleri almak için şimdiden çalışmaya başladık. Bu siber güvenlik önlemleri için ilgili prosedürlerimizi ve dokümantasyonumuzu oluşturuyoruz. Yani gelebilecek tehditlerle ilgili bir kullanım kılavuzu gibi dokümantasyon hazırlıyoruz bu dokümantasyon mühendislerimizin elinde olacak ve gelen bütün tehditlere bu dokümantasyon içerisinden müdahale etmeye çalışacaklar. Havalimanlarındaki büyük tehditlerden biri dışarıdan gelen tehditlerin yanı sıra içeriden gelen tehditlerde bizim için çok kritik önemli personellerimizin yanlışlıkla açtığı bir e-mail ya da birbirlerine yanlışlıkla gönderdikleri bir dosya bizim için çok büyük tehdit anlamına gelebilir. Bunu önlemek içinde içerideki personelimizi ve diğer bütün kullanıcılarımızın güvenliği için gerekli bütün yatırımları yapıyor olacağız. İlgili milli yazılımların hepsini inceliyoruz. Milli yazılımlarımızın burada çoğunu kullanıyor olacağız. İlgili personelimizin hata yapmasını önleyecek önlemleri alıyor olacağız. Personelimizin kullandığı bilgisayarların güvenlik olarak 7/24 izlenmesini sağlayacağız. Ve bu şekilde iç tehditleri de önlemiş olacağız” diye konuştu.

    Dış tehditlerin her zaman olduğunu ve son yıllarda asıl sıkıntılı sadece havalimanlarına özel yazılmış kötü niyetli yazılımların artık dünyada revaçta olduğunu ifade eden İnankul, “Bunları önlemek içinde hem ülkemiz içerisinde hem ülkemizin dışarısındaki bütün istihbari siber güvenlik servisleriyle çalışıp onlarla entegre olup 7/24 bir havalimanı için oluşturulmuş özel bir yazılımın anında bilgisinin havalimanımıza gelmesini sağlayacağız. Bu siber güvenlik işlerinde dakikalar çok önemlidir. O yüzden 7/24 çalışmak çok önemlidir ve bunu bir merkezden yönetmek çok önemlidir. Biz bunlara dikkat edeceğiz” açıklamalarında bulundu.

    “Ülkemizin siber güvenliğini tamamen korursak dışa bağımlılığı sıfırlarız”

    Türkiye’nin son 5-6 senedir özellikle siber güvenlik konusunda çok büyük adımlar attığının altını çizen İnankul, “Türkiye çok büyük milli yazılımların temellerini attı. Özellikle büyük entegratör firmalarımızın geliştirdiği yüzde 100 milli uygulamalar var. Tamam bu işi tamamen hallettik demiyoruz. Ama özellikle son 2-3 yıl yılları içerisinde bu konuyla ilgili hakikaten özellikle bilişim sektöründeki firmalarda ve bu konuda kendini yetiştirmek isteyen gençlerde çok fazla bir istek var. Bu konuyla ilgili üniversitelerimizle bölümler açılmaya başladı. Üniversitelerimiz artık personel yetiştiriyor. İlgili yazılımları geliştiriyoruz. Biz bu geliştirdiğimiz yazılımlar ve donanımlarla kendi ülkemizin siber güvenliğini tamamen koruyor hale geldiğimiz an dışa bağımlılığımızı sıfıra getirmiş olacağız. İlgili tesisin siber güvenliğini korumak için neredeyse 15 ile 20 arasında bir uygulamaya ihtiyacımız var. Biz ülke olarak bunların en az 7-8’ini geliştirmeyi başarmış durumdayız. Eğer biz bu konuda dünya çapında rekabet edebilecek 15 uygulamaya kadar ulaşırsak ki bu uygulamaların hakikaten dünya çapında satılması bizim ülkemize büyük bir gelir kaynağı getirecektir. Çok iyi bir noktaya gelmiş oluruz” şeklinde konuştu.

    “Havalimanı yüzde 50’ye gelmiş durumda”

    Havalimanının durum olarak yüzde 50’lere geldiğini ve 2018 yılı içerisinde tamamlanacağını aktaran İnankul, “Biz bilişim sistemleri olarak da çok yoğun bir şekilde alt yapı aktivitelerini yürütüyoruz. Kablo tavaları, fiber optik kablolar, bakır kablo ilgili kurulacak yazılımların dizaynları server setlerinin belirlenmesine yoğun bir şekilde ilerliyoruz. Birde havalimanımızdan bağımsız olarak paralel ilerleyen veri merkezimiz yüzde 90’lar seviyesine geldi. Haziran ayının ortalarına doğru veri merkezimiz açıp aslında biz bilişim olarak bu sene Eylül ayı içerisinde çalışmaya başlayacağız. İnşaatımızda bilişimleri sistemlerimizde projesindeki tarihe uygun olarak ilerliyor” dedi.

  • Kılıçdaroğlu: “Biz bir kişiyi olağanüstü yetkilerle donatıyoruz, sonuç felaket olur”

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sanatçılarla akşam yemeğinde bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, “Çağdaş demokrasilerde bir kişiye bu kadar yetki verilmez ama biz bir kişiyi olağanüstü yetkilerle donatıyoruz. Sonuç felaket olur. Fatura kime çıkar? Hepimize, 80 milyona.o nedenle bütün konuşmalarımda şunu söylüyorum. Evet demenin vebali çok ağırdır. Evet demenin günahı çok ağırdır” dedi.

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Şişli Bomonti Hilton Otel’de sanatçılarla akşam yemeğinde bir araya geldi. Yemeğe aralarında Kıraç, Meltem Cumbul, Hayko Çepkin, Pelin Batu gibi sanatçının da bulunduğu çok sayıda ses sanatçısı, tiyatrocu ve sinema oyuncusu katıldı. Sanatçıların referandum hakkında sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, sanatçılardan tek isteğinin sandığa gitmeleri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Sanata ve sanatçıya demokrasinin her aşamasında hem destek vermek hem de demokrasiyi güçlendirmek ve derinleştirmek için ihtiyacımız var. Romancısına, sinemacısına, tiyatrocusuna, yazarına yani sizin tanımladığınız sanatın 7 dalına önem vermemiz gerekiyor . Bu demokrasinin gelişmesi açısından karşılıklı hoşgörünün gelişmesi açısından olağan üstü güzeldir. Hayatta işte bazen Picasso’nun tablolarının da yasaklandığını görüyoruz. Ama bütün bu yasaklara rağmen. Tüm bu yasakları getirenler demokrasi ruhu olmayan baskıcı bir ruhtan beslenerek geçinir. Sanatı kabul etmez, sanatçıyı kabul etmez, baskılar özgürce düşüncelerin ifade edilmesine ortam hazırlamaz, sadece sanatçılar değil tabi, iş dünyası da bundan rahatsız olmak zorunda. Yani iş veren dünyası, işçilerin dünyası da bundan rahatsız olmak zorunda.”

    “Eğer ‘Evet’ çıkarsa, sonu belirsiz bir yolculuğa çıkmış olacağız”

    ‘Evet’ çıkması durumunda Türkiye’nin sonu belirsiz bir yolculuğa çıkacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yani öyle haklar, öyle yetkiler veriliyor ki bir kararnameyle pek çok şey değişebiliyor. Bu yetkilere karşı ne kadar direnebileceğiz eğer ‘Evet’ çıkarsa, sonu belirsiz bir yolculuğa çıkmış olacağız. Evet çıkarsa sonu belirsiz bir yolculuğa çıkacağız ben zaman zaman toplantılarda annelere söylüyorum siz fireni olmayan bir otobüse çocuklarınızı bindirir misiniz? ‘Hayır’ diyorlar ama 80 milyonu şimdi fireni olmayan ve nereye gittiği belli olmayan bir otobüse bindirmiş olacağız eğer ‘evet’ çıkarsa ama çıkar mı bana göre çıkmaz. Bu ülkenin kör topal bir demokrasisi var. Sağcısı solcusu ortacısı vesaire. Ön yargılardan arındığımız zaman yapılan değişiklikleri akıl süzgecinden geçirdiğimiz zaman ‘hayır’ çıkması muhakkak” diye konuştu.

    “Bir kişiyi olağan üstü yetkilerle donatıyoruz, Sonuç felaket olur”

    Kılıçdaroğlu, “Benim sizlerden isteğim şu, 16 Nisan’da efendim hava çok güzel pikniğe çıkalım bunu söylemeyin, arkadaşlarla oyun oynayacağız bunu yapmayın sizden isteğim mutlaka ama mutlaka sandığa gidin oyunuzu kullanın. Bakın sizler sanatçısınız. Sizler bunun üzerine şarkı yaptınız da ben karşı mı çıktım. Sizler sinema yaptınız da ben karşı mı çıktım. Sizler tablo yaptınız da ben karşı mı çıktım. Sizler caddede sokakta gitar çaldınız da ben karşı mı çıktım. Bizi bir araya getiren ortak kaygılarımız. Sizde ülkenizi seviyorsunuz bende ülkemi seviyorum. ‘Hayır’ın çıkması hayırlı olacak. Hayır’ın çıkması öyle çok büyük değişimler sağlar mı herkes yerinde kalır. TBMM yerinde, cumhurbaşkanı yerinde, bürokrasi yine yerinde. Dolayısıyla Türkiye alt üst mü olacak hayır öyle bir şey yok ama şu olacak, halkın demokrasiye bağlılığı dünyaya ilan edilecek. Biz bütün baskılara ve bütün eşitsiz koşullara rağmen halk olarak demokrasinin arkasında olacağız ve Türkiye olağan üstü bir itibar kazanacak. Herkes anayasal sınırlar içerisinde görevini yapacak. Böyle olağan üstü bir artısı var. Ama ’ Evet’in ne olacağı belli değil. Fireni olmayan bir otobüse 80 milyon bindik, dipsiz bir kuyu. Sonu ne olur? Sonu çok tehlikeli çünkü kişiye bağlı bir değişiklik yapmıyoruz. Bir döneme bağlı değişiklik yapmıyoruz. bir kişiye bağlı da değişiklik yapmıyoruz. bir kişiyi olağan üstü yetkilerle donatıyoruz. O kişi çok akıllı olabilir ve o yetkileri çok akıllı kullanabilir. Bir başka kişi gelir ve o yetkilere sahip olan birisi Türkiye’yi allak bullak edebilir. Dolayısıyla çağdaş demokrasilerde bir kişiye bu kadar yetki verilmez ama biz bir kişiyi olağan üstü yetkilerle donatıyoruz. Sonuç felaket olur. Fatura kime çıkar? Hepimize, 80 milyona.o nedenle bütün konuşmalarımda şunu söylüyorum. Evet demenin vebali çok ağırdır. Evet demenin günahı çok ağırdır” şeklinde konuştu.

    “2010 referandumu yapıldı, Tam bir felaket oldu o bizi 15 temmuz darbe girişimine taşıdı”

    2010 referandumunun Türkiye’yi 15 Temmuz darbesine taşıdığını öne süren Kılıçdaroğlu, “12 Eylül darbe anayasasına hayır dedim. Bunu bugün gururla anlatıyorum. Oysa 91.7 evet çıkmıştı. 2010 referandumu yapıldı. Tam bir felaket oldu o bizi 15 temmuz darbe girişimine taşıdı. Yargı tümüyle kontrolden çıktı, devlet tümüyle kontrolden çıktı, tamamı bir cemaate tahsis edildi ve sonuçta Türkiye 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı ama buradan evet çıkarsa bunun sonu daha felaket olacak. Çünkü bir kişi satın alınırsa, kandırılırsa veya ikna edilirse Türkiye Cumhuriyeti Devleti 24 saat içinde ele geçirilir” ifadelerini kullandı.

    “15 Temmuz darbe girişimi kontrollü bir darbe girişimi oldu tabi, bunu bilmeyen mi var”

    “15 Temmuz darbe girişimi kontrollü bir darbe girişimi oldu tabi, bunu bilmeyen mi var” diyen Kılıçdaroğlu, “Defalarca bizim grup başkan vekilleri dile getirdi, biz dile getirdik, bütün bunların hepsi söylendi ama önümüzdeki süreçte 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkması lazım. Asıl komisyonun çalışması engellendiği için çıkmadı. Belli bürokratların gelip ifade vermesi açıklama yapması gerekiyordu. Bunun ortaya çıkması lazım” dedi.

    “Ne kadar sandık varsa gönüllülerimiz dahil partililerimiz dahil bu sandıkları kontrol edeceğiz”

    Kılıçdaroğlu, “Şundan emin olun bütün sandıklara sahip çıkacağız. Sizden tek isteğimiz olabildiğince herkesin sandığa gitmesi oy kullanması. Sandıkları korumak bize ait, 2 yıldır bunun eğitimini yapıyoruz ama bunun için değil biz normal seçim için çalışıyorduk referandum tesadüf geldi birden bire Türkiye’nin gündemine geldi. Türkiye’nin bütün illerinde ilçelerinde ne kadar sandık varsa gönüllülerimiz dahil partililerimiz dahil bu sandıkları kontrol edeceğiz. Sonuna kadar beklenecek tutanaklar tutulacak genel merkeze bildireceğiz. Geçmiş seçimlerde bunun yüzde 70’ni sağlamıştık, şimdi yüzde yüzünü sağlayacağız. Varlık fonunda herhangi bir iş adamının mal varlığına el koymak çok basit oluyor. Diyelim ki çok varlıklı bir iş adamı var, fabrikaları var, Türkiye’de vergi şampiyonu ama iktidarla barışmıyor. Yapacağı çok basit bir şey bir kararname çıkartacak önce OHAL ilan edecek çünkü hiç kimseye sormaya gerek yok mal varlığına el koyacak, TMSF’ye ya da varlık fonuna devredecek bu kadar basit. Hepsi bir gün de olacak şeyler. Bu yetkiler doğru mu? Hayır doğru değil. Verilmeli mi? Asla verilmemeli. Bu yetkileri verirseniz en çok zararı siz görürsünüz. Bugün birisi gelir yapmaz ama ertesi gün bir başkası gelir bunların tamamını yapabilir” şeklinde konuştu.

    “Bize gelen anketlerde hayır oyları önde, Bilinçli yurttaş konusunda hiçbir sıkıntımız yok”

    Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bize gelen anketlerde hayır oyları önde. Biz bir anket yapmıyoruz fakat çok sayıda anket var. Çok sayıda anket geliyor bize. O anketlere bakıyoruz hayır oyu önde bu bizi mutlu ediyor. Sahadan edindiğimiz izlenimde böyle. Yani normal partisi diyelim AKP, MHP yada Saadet Partisi ama bu ayrı bir mesele ve burada hayır oyu kullanmamız lazım. Bilinçli yurttaş konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Düşüncelerimizi birlikte özgür bir ortamda ifade edeceğiz. Bunun yolu hukukun üstünlüğünden geçiyor. Bir gruba olağan üstü yetkiler tanıyarak iki sınıflı bir toplum yaratmak istiyorlar. Kendilerini koruyan güçlü bir hukuk altta ezilen hukuku ve hakkı sadece yukarıdakilerin lütfuna bağlı bir topum yaratmak istiyorlar.”