Etiket: Farkında

  • Farkında Olmadan Kendisini Kovalayan Ayıdan Kıl Payı Kurtuldu

    Kendisine yaklaşan ayıdan habersiz kayak yapmak için hazırlanan kadının bilmeden çektiği görüntüler görenleri hayrete düşürdü.

    Sosyal medyada yayınlanan görüntülerde, kulağında kulaklıkla snowboardla kayma hazırlığı yapan kayakçı, bir yandan şarkı söylüyor, diğer yandan kamera ile görüntü çekiyor. Arkasından koşan ayıyı fark etmeden kaymaya devam ediyor. Kayakçıyı koşarak takip eden ayı bir ara çok yaklaşsa da, sonlara doğru arayı açan kayakçı kıl payı kurtuluyor.

  • Birsen’den Mesaj Var: “Otizmin Gerçekten Farkında Mısınız?”

    Çocukluğundan beri farklı olduğunu hisseden ancak 21 yaşında adını koyamadığı bu farklılığın otizm olduğunu öğrenen Birsen Başar, o günden sonra kendini otizm farkındalığına adadı. Türkiye’de, Hollanda’da ve Belçika’da yüzlerce seminer veren, kitaplar yazan, belgeseller hazırlayan Başar, 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü’nde yine üniversiteli gençlere otizmin ne olduğunu anlatmak için Türkiye’ye geldi.

    Hollanda’da doğup büyüyen Türk kökenli Birsen Başar, Türkiye’de, Belçika’da ve Hollanda’da otizm konusunda yaptığı çalışmalarla tanınıyor. 2013 yılında hayatı belgesel filme konu olan, Otizmli Türk çocuklarına yardımcı olmak ve herkesi otizm konusunda bilinçlendirmek amacıyla geldiği İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde seminer veren Başar, “Ben sadece Türkiye’de değil Hollanda ve Belçika’da da çalışmalar yapıyorum, oralarda da insanlar otizmin pek bilinmediğini düşünüyorlar. Bugün ise burada çok güzel bir seminer oldu, salondaki tepkiler çok güzeldi” dedi.

    Otizm konusunda farkındalığın yeterli seviyeye gelebilmesi için neler yapılması gerektiğine değinen Başar, “Sadece Otizm Farkındalık Günü diye ilgi gösterilmesin, herkes elinden geldiğince bu konuda bir şeyler yapsın. Sadece konuşmak yetmez” ifadelerini kullandı.

    “İNSANLAR OTİZMİ BİLDİKLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR AMA YETERİNCE BİLMİYORLAR”

    Otizmlilerin daha iyi şartlarda var olabilmeleri için onlara şans verilmesi gerektiğini ifade eden Başar açıklamalarına şöyle devam etti: “Otizm hakkında bazı insanlar çok farklı düşünebiliyor. Otizmli insanları tanımaya çalışın, deneyin, şans verin.”

    “AİLEM BİR ŞEYLER BAŞARMAYA BAŞLADIĞIMI GÖRÜNCE BENİ ÇOK DESTEKLEDİ”

    Ailesinin bu çalışmalara ilk başladığında çevreden gelecek olumsuz tepkilerden korktuğunu ancak bir şeyler başarmaya başladıktan sonra kendisini çok desteklerini belirten Başar, otizmli çocuklara sahip ailelere de şu mesajı verdi:

    “Otizmli çocukların aileleri ilk başta çocuklarına pozitif bir şekilde davranırlarsa çocuklar da pozitif şekilde cevap verir. Bence aileler daha otizmin ne olduğunu bilmedikleri için doğru davranmıyorlar, bilgilendirilseler pozitif olmaya çalışırlar. Çünkü negatifliğin otizme hiç iyi etkisi yok.”

    Seminerde konuşan İstanbul Gelişim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Abdülkadir Gayretli, otizm konusunda öğrencilerin bilinçlenmesi için ellerinden geleni yaptıklarını, Birsen Başar gibi azimli hayatları gördüğünde gurur duyduğunu ve tüm gençlerin bu azmi örnek almaları gerektiğini belirtti.

    Hem keyifli hem de bilgilendirici bir seminer gerçekleştiğini söyleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi Meslek Yüsekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erdal Şen ise, “Buna sadece otizm diye bakmamak gerekiyor. Aslında dünyadaki tüm farklılıkları, her bireyi biricik olarak kabul ederek her grubun farklılıklarını anlayabilmek, onlarla birlikte yaşayabilmek adına önemli bir eğitimdi. Birsen Başar bu anlamda çok güzel bir örnek. Burada bugün bizimle birlikte olması bizi çok mutlu etti, çok onur duyduk. Bu farkındalıkla ilgili olarak bütün sosyal sorumluluk çalışmalarında söylediğimiz eğitim ve sevginin bütün kapıları açabileceğini, bütün sorunları çözebileceğini düşünüyoruz. Hem eğitim hem de sevginin paylaşıldığı bir dünyada bugün yaşadığımız bütün sorunların ortadan kalkabileceğine inanıyoruz” açıklamalarında bulundu.

    İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sosyal Sorumluluk Kulübü etkinliği olarak organize edilen çalışma hakkında bilgi veren Kulüp Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emel Tozlu, “Bu organizasyonları yapmaktaki temel amacımız, toplumsal duyarlılığı olan, sosyal sorumluluk bilinci ile eğitim alan öğrenciler yetiştirerek, topluma katkı sağlamak. Umarız bir nebzede olsa farkındalık yaratabiliyoruzdur” diyerek organizasyonun öneminin altını çizdi.

  • Gazili Sağlıkçılar ‘Bedenimizin Farkında Mıyız?’ Atölyesinde Sonat Bağcan Taneri İle Buluştu

    Uzun yıllardır aldığı yoga eğitimlerini ‘Bedenimizin farkında mıyız?’ başlığı ile Ankaralılar’la buluşturan Sonat Bağcan Taneri, dün Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde doğru nefes alma atölyesi düzenledi.

    Uzun saatler yoğun mesai saatleri ile sağlık personelinin mesleki deformasyona açık olduğunu ve doğru nefes alma teknikleri ile yaşam standardının artırabileceğini söyleyen Sonat Bağcan Taneri’nin atölyesine yoğun katılım oldu. Gazi Üniversitesi Hastanesi Eğitim Komitesi’nin düzenlediği etkinlikte hastane personeline nefes farkındalığı, doğru nefes alma teknikleri, bedendeki eklemlerin çalıştırılması gibi başlıklarda uygulamalı sunum yapan Taneri, nefes ve bedeni doğru yönlendirdiğimiz zaman zihni dönüştürme imkanının da gerçekleştiğini, bir saatlik atölyede bile bunun katılımcılar tarafından deneyimlendiğini aktardı.

    Başhekim Prof. Dr. Kadriye Altok, Gazi Üniversitesi Hastanesi çalışanlarının Sonat Bağcan Taneri eşliğinde yapılan etkinliğe aktif olarak katıldığını ve bu uygulamadan çok yararlandıklarını, etkileyici bir deneyim olduğunu ifade etti. Müzisyen kimliği ve yoga eğitmenliği ile tanınan Taneri, aynı zamanda diş hekimi ve eski bir Gazili olarak bu atölyeyi düzenlemiş olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Geçtiğimiz aylarda aynı başlıklı atölyede Tıp Fakültesi öğrencileri ile buluştuğunu ve Gazililerle yeniden bir araya gelmek istediğini belirten Taneri, bu etkinliğin uzun saatler yoğun mesai ile depresif bir ortamda çalışan sağlık personelinin hayat kalitesini yükseltebilmek için düzenlendiğini aktardı.

  • Çocuk İstismarına Karşı: ‘Korunmak İçin Farkında Ol’

    Anne ve anne adaylarına çocuk istismarı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla geliştirilen sosyal sorumluluk projesinde ilk adım ‘Çocuk İstismarı ve Farkındalık’ sunumuyla atıldı. Korunmak için farkında olmak şiarıyla yola çıkan ‘Çocuk İstismarında Mücadeleci Gönüller’ grubu çocuklara farkındalık oluşturmak için devlet işbirliğiyle okullarda eğitim vermeyi hedefliyor.

    İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencileri, sosyal sorumluluk projesi geliştirdikleri Üniversite Kültürü dersinde ‘Çocuk İstismarında Mücadeleci Gönüller’ ekibi oluşturdu. Mahremiyet noktasında çocuğu korumak adına annelerin farkındalığına yönelik bir sunum düzenlendi. Anne, anne adaylarının katılım gösterdiği sunumda, çocuğun kendisini güvende hissedebileceği ailelerin dahi istismar için tehlike oluşturabildiği ve çocuğun farkındalık sahibi olursa kendini koruyabileceği konuşuldu.

    İHMAL DE ÇOCUĞUN HAYATINI TEHDİT EDEBİLİR

    ‘Çocuk İstismarı ve Farkındalık’ sunumunu yapan psikoterapi uzmanı Ayşe Hüsna Arslan, terapi deneyimlerini de aktardı. Çocuk istismarını ‘bir çocuğun erişkin/ler tarafından fiziksel, duygusal, zihinsel ve ya cinsel gelişimini engelleyen ya da beden ya da ruh sağlığına zarar veren, kaza sonucu olmayan durumlarla karşılaşması olarak tanımlayan Ayşe Hüsna Arslan, ihmalin de çocuğun hayatını tehdit edebilecek ciddi sorunlara yol açabileceğini ifade etti. Arslan, çocuğun pek çok alanda yetişkin bakımına ihtiyaç duyduğu için gereksinimlerinin karşılanmamasının onun bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimini engellediğini söyledi.

    HER 4-5 ÇOCUKTAN BİRİ İSTİSMARA MARUZ KALIYOR

    Çocuk istismarcılarının yüzde 80-90 oranında erkek olduğunu hatırlatan Ayşe Hüsna Arslan, Türkiye’de istismar oranının Avrupa’dan daha fazla olduğunu ve Türkiye’de,4-5 çocuktan birinin cinsel istismara maruz kaldığını belirtti. Çocuk istismarında yaş dağılımı bilgilerine değinen Arslan, ‘Çocuklar 3 yaşından sonra yoğunlukla da 6 yaşından sonra istismara maruz kalıyor. Aileler ise öğrenilirse çocuğun toplumla bağının kopacağını düşünerek olayı kapatıyor. Oysaki tam tersi oluyor, çocuk duygusal çöküntü yaşayabiliyor, psikolojik anlamda da yaralanıyor. Bu yaralar yetişkinlik döneminde ortaya çıkıyor, çocuklar şiddet uygulayıcısı olabiliyorlar’ dedi.

    MEDYANIN SORUMLULUĞU ‘FARKINDALIK’

    Çocuk istismarıyla ilgili gündemde yer alan haberleri yorumlayan Arslan, ‘Medyanın da daha fazla farkındalık oluşturulması konusunda daha açık, daha yoğun çalışması gerekiyor. Bunlar arka plana atılınca çocuklar neyin doğru neyin yanlış olduğunu da bilmiyor. Çocuklar ilerleyen yaşlarda istismara maruz kaldığını fark ettiğinde de davranışları değişiyor’ diye konuştu. İstismara maruz kalan bireylerin psikoterapi aşamalarından söz eden Arslan, ‘Çocuklar uzun süre istismara uğradıktan sonra psikoterapiste gidiyorlar maalesef, çok büyük yara aldıktan sonra terapiye başladıkları için de zor bir süreç oluyor. İlk terapi seanslarında güven duygusu geliştirmeye çalışıyoruz ki açılsınlar… İnsanlara karşı güvenleri sarsıldığı için -özellikle erkeklere karşı güvenleri sarsılıyor- yavaş yavaş başlıyoruz, bu terapi sabır isteyen uzun bir süreç oluyor’ ifadelerini kullandı.

    ‘BENİM BEDENİM ÖZELDİR’

    Anne ve anne adaylarına yönelik çocuk istismarında farkındalık temalı sunumunda, ebeveynlerin rolü tartışıldı. Çocukların bilinçlenmesinin öneminden söz eden Ayşe Hüsna Arslan, haklarını bilen bir çocuğun kendini korumaya yöneleceğini ekledi: “Çocuktan önce ailelerin çok önemli bir rolü var, ebeveynlerin çocukları bilinçlendirmesi gerekiyor. Bedenin özel olduğu duygusu olan çocuk, haklarını bildiği için ve haklarını arayabiliyor. Çocuklara mahremiyet bölgesinin öğretimi ailede gerçekleşir ancak, öğrenme imkânı olmayanlar için de ilkokulda da öğretmenler öğretilebilir. Almanya’yı biliyorum, orada ilkokulda çocuklarla farkındalık çalışmaları yapılıyor’.

    Çocuk istismarında farkındalık için anne ve anne adaylarına yönelik gerçekleştirilen sunumda, çocukların ailelerin ihmali nedeniyle de istismara maruz kaldıkları durumlar konuşuldu. Medyanın sorumlu yayıncılık politikası benimsemesinin de çocuk istismarının önlenmesinde önemli olduğundan söz edildi.

  • Diyabetli Bireylerin Çoğu Hastalığının Farkında Değil

    AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Necdet Ünüvar, “Türkiye Diyabet Programı 2015-2020” hedefleri kapsamında diyabetle mücadeleye devam ettiklerini söyledi.

    14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle açıklama yapan Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Ünüvar, diyabet hastalığının, kanser ve kalp damar hastalıkları gibi dünyada ölüm nedeni olarak sayılan kronik hastalıklar arasında ilk sıralarda yer aldığını belirtti.

    Diyabetin her yaş grubunu tehdit ettiğini bildiren Prof. Dr. Ünüvar, “Özellikle yaşam tarzımızda değişiklik, kentleşme oranının artması, fiziksel aktivitelerde azalma, bilişim ve teknolojinin yan etkileri dünyada diyabetli birey sayısını artırmaktadır. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun verileri gösteriyor ki dünya nüfusunun yüzde 8.3’ünde diyabet mevcuttur. 2013 yılı verisine göre dünyada 382 milyon kişi diyabet hastalığı ile yaşamaktadır. Yapılan projeksiyon çalışmaları gösteriyor ki bu konuda önlem alınmazsa dünyada 2035 yılında diyabetli sayısı yüzde 55 artacak ve 590 milyon rakamına ulaşacaktır. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 2035 yılı tahminleri arasında Türkiye, diyabetin dünyada en yüksek olacağı ilk 10 ülke arasında yer almıştır. Diyabetli bireylerin yaklaşık yüzde 46’sının hastalığının farkında olmaması bu konuda önemli bir ayrıntıdır” dedi.

    AK Parti Hükümetinin 2002 yılından bu yana yaptığı sağlık planlarını aktaran Ünüvar, sözlerine şöyle devam etti:

    “Hükümetimiz 2002 yılından bugüne özellikle halk sağlığını tehdit eden Sigara ile Mücadele, Uyuşturucu Kullanımı ile Mücadele, Kanserle Mücadele ve Obezite ile Mücadele, önemseyerek çalıştığı konular arasında yer almaktadır. Bu mücadelelerle, dünyada örnek gösterilen çalışmalara imza atmayı başarmıştır.

    Geçen yıllarda ülkemizde ’Türkiye Diyabet Programı 2015-2020’ yayınlandığını anlatan Ünüvar, şunları söyledi: “Hedef olarak ulaşılması gereken 5 amaç belirlenmiştir. Bu amaçlar; etkin diyabet yönetimi için politika geliştirmek ve uygulamak, diyabetin önlenmesini ve erken tanı konmasını sağlamak, diyabet ve komplikasyonlarının etkin tedavisini sağlamak, çocukluk çağında diyabet bakım ve tedavisini geliştirmek, Tip 2 diyabet ve obeziteyi önlemek, diyabet ve diyabet programını etkin izlemek ve değerlendirmek hedefi olarak takvime bağlanmıştır. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü olarak bilinir ve tüm ülkeler bugünde toplumları bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak adına etkinlik düzenler.”

    Prof. Dr. Necdet Ünüvar, vatandaşların yılda bir defa da olsa açlık kan şekeri değerlerini ölçtürmelerini ve yaşam tarzlarına dikkat ederek sportif aktivitelere önem vermelerini tavsiye etti.