Etiket: eylem

  • Erzurum’da İklim Eylem Planı Zirvesi

    Erzurum’da İklim Eylem Planı Zirvesi

    Erzurum Valiliği, Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Üniversitesi ve Tema Vakfı’nın işbirliğinde düzenlenen İklim Eylem Planı Zirvesi’nde de Büyükşehir’in çevre yatırımları takdir topladı.

    Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’nın sekretaryasını üstlendiği projenin tanıtımında konuşan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadelede başarıya ulaşılabilmesi için öncelikle yerel düzeyde eyleme geçilmesi gerekmektedir” dedi.

    “Erzurum İklim Eylem Planını Hazırlıyor” sloganıyla gerçekleştirilen çalıştayda görüşlerini belirten Başkan Sekmen, Erzurum’da hayata geçirdikleri çevre yatırımlarının, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli birer örneği teşkil ettiğini söyledi.

    “Yerkürenin dengesi bozuluyor”

    İklim Değişikliği Eylem Planı Çalıştayı’nda artan nüfus, gelişen teknoloji, tabii ve doğal kaynakların kullanımı gibi konulara değinen Başkan Sekmen, dünyanın giderek yaşlandığını belirterek, sürekli artış gösteren nüfus, gelişen teknoloji, tabii ve doğal kaynakların korunamaması, sınai faaliyetlerinin yoğunlaşması ve kimyevi maddelerin kullanım sıklığı gibi çevresel etkenlere dikkat çekti.

    Sekmen, “Bu etkenler yüzünden yerküremiz de, bozulan bu dengeden payına düşeni almaktadır. İtiraf etmek gerekir ki; ekosistemin ve dünyadaki tabii yaşam akışının bozulmasında birinci ve başlıca sorumlu insanoğludur” diye konuştu.

    “Doğal dengeyi maalesef koruyamadık”

    Sekmen, özellikle tarım toplumundan endüstri toplumuna geçişle birlikte başlayan sanayileşme ve ardından büyük bir gelişim trendi yakalayan teknolojinin; aslında dünyanın sonunu hazırlayan etkenlerin başında geldiğini ifade etti.

    Başkan Sekmen, “Sürekli artan nüfusa paralel olarak ihtiyaç ve beklentiler de artış göstermiş, ancak bu beklentilerin karşılanması sürecinde düşünülen en son şey ne yazık ki, doğal denge olmuştur. Ormanlık alanların vasfını kaybetmesinden, doğal kaynakların hızlıca tüketilmesine, atık ve arazi yönetim sürecinin kötü işletilmesinden, kimyasal madde ve gazların yoğun kullanımına varıncaya kadar daha birçok neden, dünyamızı bugün neredeyse çözümsüz hale gelen küresel çevre sorunlarıyla karşı karşıya bırakmıştır” şeklinde konuştu.

    Küresel Isınma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan İklim Değişikliği sorununun, işte bu tepkinin ta kendisi olduğunu dile getiren Başkan Sekmen, “Bu yüzden bahsini ettiğimiz bu sorunları ortadan kaldırmaya yönelik olarak atmamız gereken adımlar, aslında bütünüyle bize ait olan ‘etkileri’ ya ortadan kaldırmak yahut disipline edebilmekten geçiyor. Hele ki, bu süreçte belki de en büyük sorumluluk yerel yönetimler olarak bizlere düşüyor” dedi.

    Büyükşehir Belediyesi’nin söz konusu süreçte verdiği mücadeleyi de anlatan Sekmen, “Biz Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak evsel atıkları topluyor ve bir bölgede depolamak suretiyle bertaraf ediyoruz. Çünkü evsel atıklar, yani çöplerimiz metan gazı oluşumunda çok büyük bir rol oynuyor ve bu gazın karbondioksitten tam 28 kat daha zararlı olduğu biliniyor. Bu gaz doğal bir sürecin sonucu olarak atmosfere salınıyor ve atmosferdeki dengenin bozulmasında da yine aktif bir rol oynuyor. Biz katı atıklarımızı depoladığımız bölgede bir santral kurduk ve metan gazını elektrik enerjisine dönüştürmeyi başardık. Şu anda hem evsel atıklardan enerji elde ediyor ve para kazanıyoruz, hem de metan gazının atmosfere salınımını engelleyerek ekosistemi koruma altına almış oluyoruz” şeklinde konuştu.

    Büyükşehir Belediyesi’nin bir diğer çevre yatırımı olan Güneş Enerji Santrallerinden de bahseden Başkan Sekmen, “Sadece ülkemizde değil, enerji kaynakları artık dünyanın dört bir yanında tükenmeye yüz tutmuş, doğal olarak bu durum yönetimleri yeni arayışlara itmiştir. Bu bağlamda yine Büyükşehir Belediyesi olarak biz doğal çevreye hiçbir müdahale bulunmadan Erzurum’da güneş enerjisinden elektrik üretiyoruz. Yani su kaynaklarına herhangi bir müdahalede bulunmadan, ağaç kesmeden ve tarım arazilerine dokunmadan, en önemlisi de hiçbir kimyasal kullanmadan elektrik üretiyoruz. İlaveten Erzurum’da atık sularımızı bile arıtıyor, bu suyun tüm zararlı etkileriyle doğrudan doğaya karışmasını engelleyerek, temiz ve kullanılabilir sulama suyu elde ediyoruz. Kısaca Erzurum’da biz atmosfere ‘etki’ edecek faktörleri azami düzeyde ortadan kaldırmaya ve atmosferin bize göstereceği ‘tepkiden’ dolayısıyla oldukça uzakta kalmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Erzurum iklim eylem planını hazırlıyor”

    Türkiye’de her kentin; her ilçenin ve hatta her kasabanın benzer yönetim süreçlerini işletip, benzer yol ve yöntemlerle doğayı koruma altına alması gerektiğini kaydeden Başkan Sekmen, İklim Değişikliği Eylem Planı’nın işte tam da burada devreye girdiğini söyledi.

    Sekmen, konuşmasında şunları kaydetti: “Bu sorun küresel bir sorun ve özellikle de ülkemizi çok yakından etkileyecek bir sorun. Ama şu da bir hakikat ki; bu sorunla mücadeleyi bir seferberliğe dönüştürecek olan adımların yerel yönetimler tarafından atılması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri gibi; Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadelede başarıya ulaşılabilmesi için öncelikle yerel düzeyde eyleme geçilmesi gerekmektedir. Bizler ‘Erzurum, İklim Eylem Planını Hazırlıyor’ sloganıyla iklim değişikliğine karşı ilk adımı tüm paydaşlarımızla birlikte izleyeceğimiz bir yol haritası oluşturarak attık. Yine ilgili kurum ve kuruluşlarımızla birlikte Erzurum için çeşitli iklim senaryoları oluşturacak, karşı karşıya bulunduğumuz riskleri ve fırsatları belirleyeceğiz. Paydaş toplantıları düzenleyeceğiz, bu konuda kamuoyunda bir farkındalık oluşturacak ve ardından sorunun yerel ölçekte çözümüne katkı sunacak yatırımları aşamalı olarak hayata geçireceğiz. Dolayısıyla ümit ediyoruz ki; Türkiye’de tüm belediyeler ve bu süreçte kilit rol oynayacak tüm kurum ve kuruluşlarla el ele vererek bu problemin üstesinden gelecek ve iklim değişikliğine karşı elimizdeki tüm imkânlarla mücadele edeceğiz.”

  • Erzurum İklim Eylem Planı’nı hazırlıyor

    Erzurum İklim Eylem Planı’nı hazırlıyor

    ETÜ Rektörü Prof.Dr.Bülent Çakmak Erzurum İklim Eylem Planı çalıştayında yaptığı konuşmada “İklim değişikliği ile ilgili sorunların giderilmesi için bir takım politikalar geliştirilmesine rağmen dünyada küresel fikir birliğinin hâlâ zor göründüğünü belirtti. Prof. Dr. Çakmak, “Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en hassas bölgelerden biri olarak tanımlanmaktadır. Küresel ısınmanın sonuçlarından olan su kaynaklarının azalması ve kuraklıktan dolayı meydana gelen ekolojik bozulmalar endemik türler açısından sayısız bitki türünü barındıran ülkemizi olumsuz yönlerden etkilemeye başlamıştır. Unutulmamalıdır ki ekosistem bir bütün olduğundan iklim değişikliğinin zararlı etkilerinin önlenmesi sadece bölgesel değil uluslararası düzeyde alınacak önlemlerle mümkün olabilecektir. Bu nedenle fosil yakıt kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik teşvik politikalarını tüm ülkelerin desteklemesi önemli bir adımdır” dedi.

    Sözlerine, ülkemizin de devlet politikası olarak öncelikli hedeflerinden olan yenilenebilir enerji kaynaklarından olan güneş enerjisi teknolojilerinde yurt dışına bağımlılığın azaltılması bakımından üniversite bünyesinde kurulan yüksek teknoloji araştırma merkezinde güneş pili üretim alt yapısı oluşturulmuş ve çalışmalara başlandığı müjdesini veren Rektör Prof.Dr. Bülent Çakmak, TEMA Erzurum şubesi tarafından düzenlenen toplantının başarılı geçmesini temenni etti.

  • İstanbul’un 5 yıllık kentsel dönüşüm eylem planı açıklanıyor

    İstanbul’un 5 yıllık kentsel dönüşüm eylem planı açıklanıyor

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 81 ile gönderilen genelge doğrultusunda kentsel dönüşüme ilişkin 5 yıllık eylem planı hazırlandığını ifade etti. Bakan Kurum, “İstanbul için de ayrı bir ekip kurduk. Hem valiliğimizden gelen veriler hem de bizim ekibimizin sahadan alacağı veriler çakıştırılacak. O çakıştırılmış veriler de bizim uygulayacağımız süreçte önceliğimiz olacak” ifadelerine yer verdi.

    İstanbul’da Kartal ve Kağıthane’de çöken binaların ardından kentsel dönüşüm için çalışmalar başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Türkiye genelindeki riskli binaların dönüştürülmesi için 81 ile gönderdiği genelde 19 Mayıs 2019 tarihinde sona erecek.

    5 yıllık eylem planı hazırlanacağını ifade eden Bakan Murat Kurum, İstanbul için de özel bir ekip kurduklarını aktardı. Ekip, TOKİ ve belediyelerle de koordineli çalışıp kentsel dönüşümü planlayacak.

    Zonguldak ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Murat Kurum, kentsel dönüşüme ilişkin şöyle dedi:

    “19 Mayıs’ta bu süre bitiyor 81 ile genelge gönderdik. Bu genelge kapsamında şehirdeki ne kadar riskli alan varsa bu riskli alanların bize bildirilmesini talimatlandırdık. O çerçevede öncelikli olarak acil öncelikli alanların dönüşümünü sağlayacağız. Gelecek veriler bu açıdan önemli. Kentsel dönüşümü yönetebilmek adına çok önemli. Bu veriler kısım kısım geliyor. Biz de bu gelen verilen karşılığında önümüzdeki 5 yıllık süreçte oluşturacağımız eylem planını açıklayacağız. Burada İstanbul çok önemli. Hem nüfus itibariyle baktığınızda hem de şehirdeki çarpık kentleşmeden kaynaklı binaların dönüşümü adına bu eylem çok önemli. İstanbul ve tüm Türkiye’yi yakından ilgilendiren bu konuya ilişkin eylem planımızı sizler aracılığıyla açıklıyor olacağız.”

    “Kentsel dönüşüm tarihi ve riskli olarak ikiye ayırdık”

    Bakan Murat Kurum, her yıl 300 bin konut yaparak 5 yıllık süreç içerisinde 1.5 milyon konutu dönüştüreceklerini vurgulayarak şöyle devam etti:

    “Tabii biz kentsel dönüşümü ikiye ayırdık. Birincisi tarihi kentsel dönüşüm. İkincisi de o yıkılması öngörülen o riskli binaların metruk binaların da içinde olduğu dönüştürülmesi gereken öncelikli dediğimiz alanların dönüşümü her yıl 300 bin konut yapmak suretiyle önümüzdeki 5 yıllık süreçte 1.5 milyon konutu dönüştüreceğiz. Zonguldak’ın merkezinde bu dönüşüm de aslında bu acil öncelikli dediğimiz Zonguldak için en önemli dönüşüm projesidir. Önümüzdeki 5 yıllık süreçte kömür yıkama tesislerinin olduğu alanı aldık. O alanı şehrin bir meydanı olarak içinde vatandaşlarımızın gidip gezeceği eğleneceği yer haline getirmek istiyoruz. Yine bunu içine alacağımız limanı, valiliği, pazar yerini hepsini bu master plan çerçevesinde düşündüğümüzde bizim kentsel dönüşüm adına Zonguldak’ta yapacağımız en önemli proje budur. Buradan da bu yıl projeye başlayacağız. 2023 yılına kadar da bu söylediğim alanları düzenlemek suretiyle vatandaşlarımızın yaşam kalitesini artırmış olacağız. Bunu 81 ilde aynı anlayışla yapmaya gayret göstereceğiz. İstanbul için de ayrı bir ekip kurduk. Hem valiliğimizden gelen veriler hem de bizim ekibimizin sahadan alacağı veriler çakıştırılacak. O çakıştırılmış veriler de bizim uygulayacağımız süreçte önceliğimiz olacak.”

    “İzleme istasyonlarının sayısını her geçen gün artırıyoruz”

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bir gazetecinin bölgeye termik santral kurulacağı iddiaları ve hava kirliliğine ilişkin sorusunu da şöyle yanıtladı:

    “Hava kalitesini biz Türkiye’de 7 gün 24 saat izliyoruz. İzleme istasyonlarını da sayısını her geçen gün artırıyoruz. Zonguldak’ta izlenilen alanlar içerisinde konulara ilişkin Çevre Şehircilik İl Müdürlüğümüz hem ÇED raporlarında gerekli toplantıları görüşleri alıyorlar. Sizin uyarılarınız akabinde aynı süreci gözden geçiririz. Ancak hem hava kirliliği noktasında hem de ÇED süreçlerinde her türlü detaylı görüş alınıyor ve alınacaktır.”

  • Arhavi’de çay fabrikası çalışanlarından eylem

    Arhavi’de çay fabrikası çalışanlarından eylem

    Artvin’in Arhavi ilçesinde çay üretimini 1 yıl askıya alan Lipton çay fabrikası çalışanları fabrika önünde eylem yaptı.

    Eyleme tüm siyasi partilerin ilçe başkanlıkları ve STK’lar, işçilere ve yakınlarına destek vererek Lipton’un faaliyetinin devam etmesini istedi. 89 kişinin çalıştığı Lipton’a ait çay fabrikasının üretimi askıya almasıyla işçilerin mağdur olacağını dile getiren eylemciler ellerinde ‘işçi kardeşliği, hak verilmez alınır, yaşasın onurlu mücadelemiz, emek en yüce değerdir’ yazılı dövizler taşıyarak, ‘Ölmek var dönmek yok’ şeklinde sloganlar attı. Eylemciler işverenin kendileri ile masaya oturarak mağduriyetin ortadan kaldırılması noktasında taleplerini kabul edene kadar eylemlerini sürdüreceğini dile getirdi.

    İşveren ile masaya oturup fabrikanın açılması noktasında talepleri olduklarını, aksi takdirde işçilerin mağdur olacağını dile getiren Tek Gıda-İş Sendikası Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel, “Bildiğiniz üzere bölgemizde 3 tane Unilever’e bağlı Lipton çay fabrikası vardır. Maalesef ülkedeki ekonomik krizden dolayı, kuru çay satışı olmadığından dolayı şirket zaman zaman tasarrufa gitti burada. Daha önce ki kapasitenin yüzde 30 civarında altına düşeceğini söyledi. Üretimi de iki fabrikada yapıp tonajını tamamlayacak olduğunu söyledi. Bizde Unilever genel merkezinde şube yöneticilerimiz ile birlikte yaptığımız toplantılarda bu insanların kıştan çıktığı, işsiz olduğu ceplerinde 1 lira bile olmadığını ve fabrikanın açılıp çoluk çocuğuna ekmek getireceğini, çocuklarının eğitimi için buna ihtiyaçları olduğunu ifade ettik. Sunduğumuz teklifleri değerlendirmediler” dedi.

    Taleplerinin kabul görmemesi halinde eylemlerinin diğer fabrikalara da yayılacağını dile getiren Yüksel, “Dünkü atılan mailde buradaki işçi arkadaşlarımızın iş akdi askıya alındı. Şirket yöneticileri bize dönüş yapmadığı için bu eylemi gerçekleştirme kararı aldık. Arhavi halkına sivil toplum örgütleri ne çok teşekkür ediyorum. Biz bu onurlu mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Eylemlerimizin şiddeti artacaktır. 20 Mayıs’ta üretimin açılmasını planlıyorlar. Bölgedeki diğer 2 fabrikada da sendikal haklarımızı kullanarak üretimi yavaşlatacağız. Uluslar arası bir firma bu direnişi kaldırabilecekse, bayrağının yerlerde sürünmesini istemiyorsa bizim çocuklarımızın geleceğini düşünmeli” ifadelerini kullandı.

    “Şok olduk”

    Oğlunun 3 gün önce düğünü olduğunu ve fabrikanın üretimi askıya aldığı kararını duyduklarında şok olduğunu dile getiren Nermin Üzümcü, “Çocuğumun 3 gün öncesi düğünü vardı, ben bugün şoktayım. Sadece benim oğlum da değil, bebek bekleyeni, evi olanı, kredisi olanı, işsizi. Zaten ortam işsiz birde bunlar eklendi. Çocuklarımız çalışıyor Ya Rabbim şükür derken” dedi.

    “Köylere kantar kurdurtmayız”

    Fabrikanın üretimi durdurması halinde eylem yapacaklarını belirten işçi yakını ve çay müstahsili Gülveren Alin, “Bu fabrika açılmayacaksa hiçbir alım yerinde kantar kurulmayacak. İngiliz kendisi gelip köyde kantarı kendisi kuracak. Bu fabrika kapandıysa Arhavi’de hiçbir yerde kantar kurulmayacak. Bu çocuk oyuncağı mı? Ben kuruldu kurulalı Lipton’a çay veriyorum. Beni zaten ÇAYKUR’a almazlar daha. Hiç çay satmış değilim. Çayı toplamayacağız. Direneceğiz, kantarı kurdurmayız. Bir şey olmaz 6 ay toplamadık, 3 ay daha toplamayız” ifadelerini kullandı.

    “Lipton çekilirse rekabet ortadan kalkar”

    Fabrika çalışanı Dilek Alın ise fabrikanın üretimi askıya alınmasının özel sektör çay fabrikaları arasında rekabeti ortadan kaldıracağını ve bu durumun müstahsili de mağdur edeceğini dile getirdi. Alın, “İşe alınmayı beklerken hiç beklemediğimiz bir anda iş akdimizin askıya alındığını öğrendik. Gerçekten çok yıprandık. 1 kişi çalışıyorum evde 5 kişi yaşıyoruz. Aynı zamanda müstahsilim. Lipton gibi büyük bir firmanın buradan çekilmesi rekabeti düşürecektir. Özel sektör çok düşük fiyatta yaş çay alacaktır. Müstahsil oalrak da, çalışan olarak da zorda kalacağız. Biz bu fabrikayı kapatmak istemiyoruz, biz çalışmak istiyoruz. Lipton’un ana sloganı da sürdürülebilirlikti, bizde burada sürdürülebilir bir tarım yapmak istiyoruz. Buna da destek olunmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

  • Köylülerden JES’e karşı çadırlı eylem

    Manisa’nın Salihli ilçesinin Hacıbektaşlı Mahalle sakinleri, mahallelerine özel bir şirket tarafından yapılması planlanan Jeotermal Enerji Santrali’ne (JES) karşı harekete geçti. Mahalle sakinleri JES’e karşı eylem çadırı kurdu. Hacıbektaşlı Mahalle sakinlerinin eylem çadırına Salihli Çevre Derneği üyelerinin yanı sıra Çukuroba ve Yenipazar Mahalle sakinleri destek verdi.

    Kurdukları eylem çadırında nöbet tutan mahalle sakinleri, hazırladıkları dövizlerle basın açıklamasında bulundu. Basın açıklamasını okuyan mahalle sakinlerinden Eşe Kozak, “Bizler bu toprakların sahibi Salihli halkıyız. Anayasanın 56. Maddesine göre herkes sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir. Yani kısaca bizler burada devlete olan görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Aydın’da yaşananları, vatandaşların çaresizliğini, Buharkent’te doğanın nasıl yok olduğunu, Alaşehir yavaş yavaş ölüyor ve onların çaresizliğini gördük. Şimdi Sıra bizim topraklarımız geldi. Bizler yerin 2500 metre altından çıkan zehirli akışkan ve buhar ile zehirlenmek istemiyoruz. Daha şimdiden gözlerimizin önünde doğayı nasıl tahrip ettiklerini, dağı nasıl yok ettiklerini gördük. Şirketin Yılmaz mahallesindeki Jeotermal Elektrik Santralinden dolayı arılar ölüyor, zeytin ağaçları kurumaya başladı. Bu santrallerin ömrü 30-40 yıl. 30-40 yıl sonra enerji firmaları gittiğinde ovalarımız verimsizleşmiş, insanlarımız kanserle cebelleşecek; içme ve sulama sularımız kalmayacak. Bu ovalardaki binlerce çiftçi işçi işsiz ve çaresiz kalacaktır. Bizler, mahallemize kuyu açılmasını ve Jeotermal Santral kurulmasını istemiyoruz.” dedi.

    “JES’e hayır diyoruz”

    Mahalle sakinlerinden Hacer Ekim, “Biz JES’e hayır diyoruz. Doğamızı, çevremizi, yeşilliğimizi korumak istiyoruz. Biz çoluğumuzu, çocuğumuzu, yeşilliğimizi kaybetmek istemiyoruz” derken, JES’e hayır demek için çadır kurduklarını ifade eden Eşe Kozak ise, “Bütün mahalle kadınları olarak buradayız ve JES’e hayır diyoruz. Çıktığımız bu yoldan, sonuna kadar geri dönmeyeceğiz. Ölmek var, dönmek yok” dedi.

    Mahalle sakinlerinden Mukaddes Ergün ise geçimini çiftçilikle sağladıklarını dile getirirken, Çiçek Baysal ise burada JES’siz bir hayat yaşamak istediklerini belirtti. “Biz burada topraklardan idare oluyoruz” diyen Ayşe Ergün, “Biz nereye gideceğiz. Burada bu kadar milletimiz aç bekliyor. Bize peynir, ekmek verecekler mi? Biz kesinlikle JES istemiyoruz. Gece gündüz, sonuna kadar burada bekleyeceğiz” sözlerine yer verdi.