Etiket: evrede”

  • Bu kanser belirti verdiğinde ileri evrede oluyor

    Türkiye’de kolon kanserinin 3’üncü sıklıkta görüldüğünü belirten Prof. Dr. Emel Canbay, kanserin belirti verdiğinde ileri evrede olduğunun altını çizdi. Canbay, “Yayılan kanseri ne hasta fark edebiliyor, ne de kullandığımız tomografiler, tümör markerları (belirteç) bize bunu göstermiyor. Problem de bundan dolayı oluyor” dedi.

    35. Ulusal Gastroenteroloji Haftası kapsamında, Antalya’nın turizm bölgesi Belek’te bir otelde ‘Kolorektal Kanser Polip Çalışma Grubu Paneli’ yapıldı.

    Panelde ‘kolon kanseri’ hakkında konuşma yapan Moleküler Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Emel Canbay, konuyla ilgili hazırladığı sunumunu katılımcılarla paylaştı.

    Peritonun 30 yıldır karın zarı olarak nitelendirildiğini ifade eden Prof. Dr. Meltem Canbay, kolon kanserinin mide rahatsızlığı, rektum kanseri, yumurtalık kanseri olan hastaların karın zarına yayılmasının mümkün olduğunu kaydetti.

    “Erken yakalanması gerekiyor”

    Türkiye’de kolon kanserinin 3’üncü sıklıkta görüldüğünü vurgulayan Canbay, “Kolon kanseri, kadınlarda memeyle birlikte 3’üncü sıklıkta görülen bir kanser tipi. Taramalar çok önemli çünkü 40 yaşına kadar inmeye başladı. 45 yaşından sonra herkesin, kolon kanseri ailesinde olsun ya da olmasın taramalara başlanması ve erken yakalanması gerekiyor” dedi.

    Kolon kanserinin erkenden fark edilse bile bazı tiplerinin karın içine asit ve jelimsi sıvıların yanı sıra, karın içine serbest kanser hücresi bırakabildiğine dikkat çeken Canbay, “Çok başarılı cerrahiler yapılsa bile bu hastaları karın içine yayılmadan dolayı kaybedebiliyoruz” diye konuştu.

    Evrelemenin tedaviye yaklaşım açısından çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Canbay, “Komplikasyonsuz (yan etki) iş yapıyorsanız zaten hedefe ulaşmışsınızdır. Hastanın tipi ve kendisine bağlı faktörler de çok önemli.”

    “Bizi en çok üzen konu da o”

    ‘Kolon kanseri en çok hangi belirtilerle kendisini gösteriyor’ sorusuna ‘Bizi en çok üzen konu da o’ şeklinde yanıt veren Canbay sözlerini şöyle tamamladı:

    “Karın zarına yayılan kanserler ne yazık ki belirti verdiklerinde ileri evrede oluyorlar. Karın zarı kanserleri başladığında tedaviye verecekleri yanıt daha da iyi oluyor. Yayılan kanseri ne hasta fark edebiliyor, ne de kullandığımız tomografiler, tümör markerları (belirteç) bize bunu göstermiyor. Problem de bundan dolayı oluyor. Bu hastalar çok iyi bir cerrahi işlem de geçirseler, yeniden karın zarı kanseri gelişebilme riskleri olduğu için bir yıl içinde cerrahi gözle görmek ve bakmak istiyoruz.”

  • İleri evrede olmayan hemoroide 5 dakikada çözüm

    Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Abdülhalim Serden Ay, halk arasında basur olarak bilinen hemoroidin ayaktaki tedavisine olan ilginin her gün artığını belirterek, ileri evrelerde olmayan hemoroidlerin 5 dakika içerisinde tedavi edilebileceğini söyledi.

    Halk arasında basur olarak bilinen hemoroidin ayaktaki tedavisine olan ilgi her geçen gün artarken, Konya Medicana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Abdülhalim Serden Ay, ileri evrelerde olmayan hemoroidlerin, 5 dakika içerisinde tedavi edilebileceğini söyledi. Hemoroidin toplumda sıkça görülen bir hastalık olduğunu belirten Ay, “Hemoroid, herkeste görülebilen bir hastalıktır. Kanama ve ağrıyla kendini gösterebilen hemoroid hastalığı tedbir alınmazsa ciddi manada günlük hayat konforunun bozulmasına neden olur. Genellikle taze renkli dışkılama esnasında damla damla kanama şeklinde kendini gösterir” dedi.

    Hemoroidin 4 evreden oluştuğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Ay, “Hemoroide 3’üncü ve 4’üncü evrede cerrahi uygulama yapıyoruz. 1’inci ve 2’nci evredeki hastalara ayaktan tedavi uygulanabilmektedir. Bant Ligasyon tekniğiyle, hemoroidin köküne özel alet yardımıyla kadınların saç tokasına benzer sıkı bir bant koyuyoruz. Böylelikle o hemoroid (basur) damarı boğulmuş olup, çürüyor ve 5-7 gün içinde bant kendiliğinden düşüyor. Her hastaya bant ligasyonu tekniği uygulanamıyor. Hastalar muayene edildikten sonra eğer bant ligasyonu için uygunsa işlemini hemen gerçekleştirebiliyoruz. 5 dakikada ağrısız ve kanamasız bir şekilde hasta tedavi edilmiş oluyor. Tedavi sonrasında hasta normal günlük yaşantısına devam ediyor” diye konuştu.

  • Doç. Dr. Acar “Dünya, geri dönüşü olmayan bir evrede”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve Enerji ve Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Doç. Dr. Sevil Acar, karbon kırılma noktası konusu hakkında bilgilendirmede bulundu.

    Karbon kırılma noktasının ne olduğu ve bu seviyenin aşılması halinde neler yaşanacağı hakkında önemli açıklamalar yapan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve Enerji ve Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Doç. Dr. Sevil Acar, “Kritik eşik olan 400 ppm’i (1 milyon parçacıkta 400 karbondioksite tekabül ediyor) çok yakın bir zamanda aştık. Bu seviyeyi kalıcı olarak aştığımız için küresel ısınma hızlanabilir. Bunun etkileri sonucunda ise aşırı hava olayları, doğal felaketler, seller, kuraklıklar, kasırgalar, iklim değişikliğine bağlı deniz seviyelerinin artması, buzulların erimesiyle bağlantılı doğa olayları, toprağın zarar görmesi, biyoçeşitliliğin azalması ve bazı canlı türlerinin yok olması gibi küresel ısınmaya bağlı bozulmalara daha açık olacağız” dedi.

    “2 derece daha fazla ısınmamasını sağlamamız gereken bir dünyamız var”

    Karbon kırılma noktası aşımının geri döndürülemez olduğunu da belirten Doç. Dr. Sevil Acar, “Bu ısınma özellikle insan kaynaklı aktivitelerin atmosferde biriktirdiği sera gazları sonucunda oluşuyor. Yani biz istediğimiz zaman karbondioksit miktarının seviyesini düşüremeyiz. Endüstri devrimi öncesinde daha az olan bu ısınma, zamanla fosil yakıtların kullanımı ve sera gazlarının artmasıyla birlikte hızlandı. 2 santigrat derece daha fazla ısınmamasını sağlamamız gereken bir dünyamız var. Eğer bunu aşarsak ayrı bir geri dönülemez nokta daha oluşacak. Dolayısıyla dünya bunu engellemenin yollarını arıyor” diye konuştu.

    50’den fazla ülke Paris İklim Anlaşması’nı onayladı

    “Aslında dünya uzun yıllardır bu konunun çözümleri tartışıyor. Geçtiğimiz yıl Paris’te 21. BM Taraflar Konferansı yapılmıştı. Burada 195 ülke Paris İklim Anlaşması üzerinde oybirliğine vardı” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Acar, “Bu sene de Marakeş’te düzenlenecek bir taraflar konferansı var. Güzel olan gelişme ise Paris’te alınan kararların uygulamaya geçilebileceği bir noktaya geldik. Anlaşmanın hükümlerinden en önemlisi, dünyadaki sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlandırılması konusunda uzlaşılmış olması. Sıcaklık artışına katkısı olan tüm ülkelerin el birliği ile birtakım önlemler alarak, ısınmayı durdurması veya yavaşlatması gibi bir kural çıkmıştı. Paris İklim Anlaşması’ndan önce de ülkeler iklim değişikliğine etki eden emisyonlarından feragat edeceklerine dair niyet beyanlarını bildirmişlerdi. Bu beyanları artık hayata geçirebilecek bir noktaya geldik. Geçtiğimiz Eylül ayı itibariyle toplam emisyonların yüzde 55’inden fazlasını salan en az 55 ülke bu anlaşmayı onayladı; bu da anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için önkoşuldu. Bu devletlerin içerisinde ABD, Çin, Hindistan vardı. Buna bir de Avrupa Birliği ülkeleri eklendi. Dolayısıyla 50’den fazla ülkenin bu anlaşmaya resmi olarak taraf olduğu bir noktaya geldik. Tahmin ediyoruz ki yakın zamanda Türkiye’nin de imza atacağı bir anlaşma olacak” şeklinde konuştu.

    “Önlem alındığı sürece umutlu bir durumdan söz edebiliriz”

    Küresel ısınmayı yavaşlatmak veya durdurmak için neler yapılması gerektiğini de sözlerine ekleyen Doç. Dr. Acar, “Küresel ısınmaya sebep olan enerji yatırımlarından yani fosil yakıtlardan vazgeçilmelidir. Günümüzde yenilenebilir enerjiyle ilgili çok fazla fırsat ve seçenek var. Güneş ve rüzgar enerjisi kurulum maliyetleri geçmişe göre oldukça düştü. Bu fırsatı tren henüz yakınlardayken yakalayıp değerlendirmek, hem Türkiye gibi gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkeler için bir seçenek olarak ortada duruyor. Bunlar yapıldığı sürece umutlu bir durumdan söz edebiliriz” açıklamasında bulundu.