Etiket: Etme

  • “Engelli yoluna park etme” dediği için linç edildi..

    Bursa’da bir yerel gazetede çalışan 53 yaşındaki spor yazarı, oturduğu sitenin girişine otomobilini park edip tekerlekli sandalye ve bebek arabası girişini kapattığı için şikayet ettiği kişi ve arkadaşları tarafından feci şekilde darp edildi. Kalabalık grup tarafından gündüz vakti yapılmak istenen linç girişimi spor yazarının oturduğu kafenin kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.

    Edinilen bilgiye göre, olay Osmangazi ilçesindeki toplu konutlarda yaşandı. İddiaya göre aynı konutlarda oturan spor yazarı Adnan Alp, site yönetimi tarafından defalarca uyarılmasına rağmen otomobilini site girişindeki tekerlekli sandalye ve bebek arabası yolu üzerine park eden kişi hakkında diğer apartman sakinleriyle birlikte polisi arayarak şikayetçi oldu.

    Öğle saatlerinde binanın yanında bulunan bir kafede oturan Adnan Alp’i gören bu kişi ve çalışanları yanına giderek ’neden bizi şikayet ettin?’ diyerek üzerine yürüdü. Şahsın ve yanındakilerin üzerine yürümesi üzerine 53 yaşındaki spor yazarı itiraz etmek için ayağa kalktığında kalabalık tarafından darp edildi. Çevrede bulunan vatandaşlara aldırmadan gündüz vakti, Adnan Alp’i darp eden grup polis tarafından gözaltına alınırken, çeşitli yerlerinden yaralanan spor yazarı tedavi altına alındı.

    Zanlılar hakkında şikayetçi olan Alp, “Olay günü, bunlar benim oturduğum masaya gelerek bana küfür etti, ben küfür etmesinin ardından ayağa kalktığım anda bana dört kişi saldırmaya başladı. Ne olduğunu anlamadan kendimi korumaya çalıştım. Olaydan sonra şikayetçi oldum. Bizi sindirmeye çalışıyorlar. Hakkımızı aradığımızda nasıl bir ceza kesmeye çalıştıkları ortada” dedi.

  • Antalya’da hatalı araba park etme kavgası: 1 yaralı

    Antalya’da otomobili hatalı park etme yüzünden çıktığı iddia edilen kavgada bir kişi bacağından silahla yaralandı.

    Edinilen bilgiye göre, olay, Muratpaşa ilçesi, Tahıl Pazarı Mahallesi 467 sokak üzerinde meydana geldi. Manifaturacılık yapan H.N., bir yakınının dışarıda hatalı park etme yüzünden kavgaya karıştığını gördü. İddiaya göre, kavgayı ayırmak isteyen H.N., M.Ö. tarafından ateşlenen silahtan çıkan kurşunla bacağından yaralandı. Silah sesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Polis kavgaya karışan kişileri ve M.Ö’yü gözaltına aldı. Hayati tehlikesi bulunmayan H.N. İse 112 Acil Sağlık Merkezi ambulansıyla devlet hastanesine kaldırıldı. Polisin olayla ilgili soruşturması devam ediyor.

  • Türk şirketleri ‘Geleceğin organizasyonunu inşa etme’ yolunda

    ’İnsan Kaynakları Trendleri’ araştırmasına göre kurumların mevcut ve gelecekteki en önemli önceliği ‘Geleceğin organizasyonunu inşa etmek’ olarak öne çıktı.

    Deloitte, 2017 yılına yönelik‘Küresel İnsan Kaynakları Trendleri Raporu’nu yayımladı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 140 ülkede, 10 binin üzerinde İK ve iş dünyası profesyonelinin görüşleri alınarak yapılan çalışma, Deloitte’un İnsan Kaynakları alanında bugüne kadar gerçekleştirdiği en geniş ve kapsamlı araştırma olma özelliğini taşıyor. Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Cem Sezginkurumların içinde olduğu dönüşümü “Teknoloji hızını ve gelişimini artırdıkça; dijitalleşen dünyada yaşam, çalışma ve iletişim biçimlerimiz yeniden yapılanıyor. İş dünyasının, dijitalin hâkimiyetine girmesiyle kurallar yeniden yazılıyor. Bu doğrultuda kurumların; dönüşen işgücünü kendilerine çekebilmeleri, elde tutabilmeleri, motive edebilmeleri ve yönetebilmeleri için baştan aşağı yaklaşımlarını değiştirmeleri gerekiyor” sözleriyle ifade etti.

    Türkiye’deki mevcut öncelikler global ile paralel

    Rapora göre, dijital ve dönüştürücü teknolojiler ekseninde ‘geleceğin organizasyonunu inşa etme’, dünya genelindeki ve Türkiye’deki profesyonellerin, mevcut durumda ve gelecekte en önemli önceliğini oluşturuyor. Raporda, bütün kurumların organizasyonel yapılarını, yetenek ve insan kaynakları stratejilerini dijital dönüşüm doğrultusunda adapte etmeleri gerektiğine dikkat çekiliyor. Globalde şirketlerin diğer öncelikleri sırasıyla geleceğin organizasyonunu inşa etme, çalışan deneyimi ve performans yönetimi yer alıyor. Türkiye özelinde ise, bu sıralamada üçüncü sırayı yetenek kazanımı konusu alırken, kariyer ve öğrenme dördüncü, çalışan deneyimi ise beşinci sırada kendine yer buluyor.

    Sezgin, çalışan deneyimi konusunu şirketler açısından “Araştırmanın sonuçları Türkiye’deki şirketlerin, yeni yeteneklerin istihdamına verdikleri önem ile bu konudaki hazırlık seviyeleri arasında büyük bir fark olduğunu ortaya koyuyor. Bu şirketler, işe alım sonrasında çalışanlarına farklılaşan bir çalışan deneyimi sunma konusunda da geride kalıyor. Oysaki geçtiğimiz senenin sonuçlarında çalışan deneyimi konusu hem globalde, hem de Türkiye’de en öncelikli konular arasında yer alıyordu” şeklinde yorumladı.

    Performans yönetimi mevcut durumda hem globalde ve hem Türkiye’de ilk 3 öncelik arasında yer alsa da; Türkiye’deki profesyonellerin çoğu globalle karşılaştırıldığında bu konudaki yetkinliklerini daha zayıf görüyor. ‘Ödüllendirme ile çalışanlarını motive etme’ bu durumun en çarpıcı örneklerinden birini oluşturuyor. Zira Türkiye’deki katılımcıların yüzde 69’u bu alanda yetersiz olduğunu düşünürken, globalde bu oran yalnızca yüzde 32 seviyesinde. Aynı şekilde, Türkiye’deki profesyoneller, çalışanlarına zamanında – doğru geri bildirim yapma ve her seviyeye yönelik teşvik ödemeleri sunma konularında da kendilerini yetersiz görüyor.

    İşgücünün yapısı geliştikçe, doğru takımlar oluşturarak bu takımlar arasında uyumlu çalışmayı sağlamak öncelik haline geliyor. Bu nedenle doğru kişiyi işe almak ve gelişimini sağlamak, her zamankinden daha önemli bir hal alıyor. “Yetenek kazanımı” konusu Türkiye’de şirketlerin karşılaştıkları en önemli zorlukların arasında yer alıyor. Globalde katılımcıların yüzde 81’i yetenek istihdamı konusunu önemli bulurken, Türkiye’de de bu oran yüzde 84 ile globalle paralel seyrediyor. Ancak yeteneklerin kazanılmasına çok önem verilmesine rağmen, hem Türkiye’de hem de globalde katılımcılar bu konuda yetkinlik seviyelerinin zayıf olduğunu düşünüyor.

    Kariyer ve eğitim fırsatları, üst düzey yöneticilerin gündeminde

    Kurumlarda hiyerarşik sistemler kırıldıkça ve iş dünyasında dijital yaygınlaştıkça, başarılı olabilecek ve değişen işgücü ihtiyaçlarını yönetebilecek liderler yetiştirmede mesleki gelişim ve eğitim fırsatları kritik önem taşıyor. “Kariyer ve eğitim” konusu, globalde ve Türkiye’de iş dünyası ve İK profesyonellerinin mevcutta ve gelecekte önem verdiği konular arasında üst sıralarda yer alıyor. Bu konu, Türkiye’de üst yönetimin de gündeminde yüzde 90’lık bir payla oldukça önemli bir porsiyona sahip.

    Türkiye geleceğin iş dünyası liderleri için umutlu

    Liderlik konusu ise şirketlerin geleceğe dair öncelikleri arasında hem globalde hem de Türkiye’de ikinci sırada yer alıyor. Raporda, özellikle çok daha çevik ve dijital yetkinliklerle donatılmış, daha güçlü ve farklı özelliklere sahip liderlere ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor. Türkiye’deki profesyoneller bu konuda geleceğe dair umutlu. Zira sadece yüzde 38’i, mevcut liderlerden sonra gelecek liderlerin yetiştirilmesi (haleflik) konusunda kurumlarının zayıf olduğunu düşünüyor.

    Dijital İK, Türkiye’deki şirketlerin gelecekteki en önemli öncelikleri arasında

    Kurumlar dijitalleştikçe, liderlerin de dönüştürücü teknolojiler karşısında insan kaynakları ihtiyaçlarını birçok farklı açıdan değerlendirmeleri gerekiyor. Rapora göre globalde şirketlerin yüzde 56’sı, Türkiye’de ise yüzde 50’si dijital ve mobil uygulamalar doğrultusunda İK organizasyon yapılanmalarını yeniden tasarlamaya başladıklarını belirtiyor. Yapay zekâ uygulamalarını iyi seviyede kullanmaya başladıklarını belirtenler ise globalde yüzde 33 olurken, bu uygulamaların Türkiye’de ise henüz kullanılmaya başlanmadığı gözlemleniyor.

    Globalden farklı olarak Türkiye’de Dijital İK konusu, geleceğe dair öncelikler arasında yüzde 31 ile 3. sırada bulunuyor (globalde yüzde 25 ile 6. sırada). Buna karşın Türkiye’deki profesyoneller, kendilerini bu alanda yetkinlik açısından zayıf görüyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu, İK fonksiyonlarının siber güvenlik alanında yetkinliğinin zayıf olduğunu düşünüyor ve dijital araçlar vasıtasıyla çalışanların gerçek zamanlı geri bildirimlerini alma ve ölçmede kendisini yetersiz görüyor.

    Cem Sezgin, Türkiye’deki katılımcıların Dijital İK yaklaşımlarını şöyle açıkladı: “Türkiye’deki şirketler dijital ve mobil uygulamaları İK süreçlerine hızlı adapte ettiklerini ifade ediyor. Ancak iş dünyasını baştan aşağı dönüştürecek yenilikçi teknolojiler dijital bir işgücünün geleceğine işaret ediyor. Dijital bir dünyada kuralların yeniden yazılması için ise İK fonksiyonlarının öncülük etmeleri ve dönüştürücü teknolojileri işgücüne ve organizasyonlarına entegre etmeleri gerekiyor. Türkiye’deki şirketlerin ise bu konuda daha atması gereken çok adım var”.

    İşgücü teknolojiyle dönüşüyor ancak insan faktörü önemini koruyor

    Bu yılki raporun trendlerinde bütün alanlarda bir yeniden yapılanma sinyali veriliyor. Kurumların; dış kaynak kullanımı, robotik, kognitif araçlar ve yapay zeka sistemlerine, ‘yeni, zenginleştirilmiş işgücü’ olarak yaklaşması gerekiyor. Globaldeki katılımcıların yüzde 41’i bu teknolojileri işgücüne entegre ettiklerini veya önemli bir aşamaya geldiklerini belirtirken, Türkiye’deki katılımcılar bu konuda henüz bir adım atmadıklarını belirtiyor.

    Raporda, teknoloji ve otomasyon ile birlikte iş kollarının da yeniden tanımlandığı belirtilirken; insan faktörünün kattığı empati, iletişim ve sorun çözme gibi değerlerin çok daha önem kazandığı vurgulanıyor. Öte yandan İK ve iş dünyası yöneticileri analitik konusunda kendilerini hala zayıf görüyor. Globalde katılımcıların yalnızca yüzde 9’u, Türkiye’de ise yüzde 8’i bu yeni dijital veri dünyasında yeteneğe dair analizleri ’çok iyi’ şekilde yapabildiklerini ifade ediyor.

    Ekonomik ve siyası açıdan zorlu bir yıl olmasına rağmen, gelecek 12-18 ay içerisinde İK alanında yatırımlarını aynı ölçüde sürdüreceğini ya da artıracağını belirtenlerin oranı Türkiye’de yüzde 94, globalde ise yüzde 84. Türkiye’deki katılımcıların yalnızca yüzde 2’si, globalde de yüzde 9’u İK yatırımlarında bir azalma yönüne gideceklerini ifade ediyor.

  • Kaygı bozukluğu ile baş etme yöntemleri

    Psikolog Naciye Tokaç, kaygı bozukluğu yaşayan birçok kişi kendisinde ne olduğuyla ilgili büyük bir endişe yaşadığını söyledi.

    Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzmanı Psikolog Naciye Tokaç, kişilerin yaşadığı bedensel yakınmalar sonucunda bedene bağlı bir hastalık olduğunu düşündüğünden dolayı hekime başvurduklarını belirterek, “Çoğunlukla yapılan tüm incelemeler, tahlil ve tetkikler sonucunda bedene bağlı bir hastalık olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak kişi bedensel yakınmalar yaşamaktadır” dedi.

    Kaygı bozukluğu belirtileri nelerdir?

    Kaygı bozukluğunun belirtilerini yaşayan kişinin yaşadığı belirtileri bedensel bir hastalık ile karıştırması ve bu nedenle korkmasıyla karşı karşıya olduklarını söyleyen Psikolog Naciye Tokaç, “Kaygı bozukluğunda hissedilen bedensel yakınmalar; çarpıntı, nefes alamıyormuş gibi olma, terleme, sıcak/soğuk basması, titreme, başında uyuşma, karıncalanma, baş dönmesi, bulanık görme, ağızda kuruluk, bedende titreklik, halsizlik, bayılacakmış gibi hissetme gibi belirtilerdir. Kişi bu belirtilerden bazılarını hissetmekte ve genellikle bu belirtilerin bedensel bir hastalığa işaret ettiğini düşünmektedir. Kaygı bozukluğunda önemli bir diğer nokta ise; düşünce yapısıdır. Bedensel belirtilere bağlı olarak ortaya çıkan genellikle bir hastalığı düşündüren düşüncelerdir. Çarpıntısı olan kişi genellikle bu çarpıntının bir kalp krizi işareti olacağını öngörerek; kalp krizi geçireceğim gibi endişeli bir düşünce zihninden geçirir. Nefes almakta zorlandığını hisseden kişi, yeterince nefes alamayacağım ve boğulacağım düşüncesine kapılır” ifadelerini kullandı.

    “Kaygı bozukluğunda düşünce kalıpları aynıdır”

    Kaygı bozukluğunda iki noktanın önem taşıdığını belirten Tokaç, “Kaygı bozukluğunda bedensel yakınmalar ve buna eşlik eden olumsuz düşünceler birlikte görülür. Kaygılı düşünceler çoğunlukla belirli kalıplara sahiptir. Delirme/aklını yitirme, kontrolünü kaybederek kendisine veya çevresine zarar vermekten korku ile şiddetli ölüm korkuları görülür. Çoğu kişide bu üç düşünce özelliğinden birisi daha baskın olarak görülürken; bazen ikisi aynı anda görülebilir. Dikkati çeken; düşünce kalıpları daima aynıdır. Bir diğer önemli durum ise kaygı belirtilerini devam ettiren şeydir ki; kişinin aynı şeyi tekrar yaşamamak için, yaşamaktan korktuğu yer, zaman, kişi ve faaliyetlerden kaçınmasıdır. Kaçınma davranışı, kaygının devam etmesini sağlar. Kaygı atağı yaşayacağını düşündüğü durumlardan kaçınmasının nedeni; yaşadığı durumun oldukça rahatsız edici sonucunda aynı şeyi tekrar yaşama korkusudur. Korku öyle yoğundur ki; kişi bunu tekrar yaşamaktansa günlük yaşamı için mecburi olan işlerinden, hoşlandığı faaliyetlerden bile vazgeçer” dedi.

    Kaygı atağı sırasında ortaya çıkan bedensel yakınmaları devam ettiren şeyin kişinin bu belirtileri tekrar yaşama kaygısı olduğunu ifade eden Tokaç, şu şekilde devam etti:

    “Bu kaygı tetikleyici unsur görevi görerek, bedensel yakınmaları uyarmaktadır. Bedensel şikayetlerin ortaya çıkması ise kişinin korkusunu ve umutsuzluğunu yükselterek; kişiyi içinden çıkılmaz bir kısır döngü içerisine iter. Bu kısır döngüden çıkmanın yolu; bedensel yakınmaların oluşmasına rağmen gerçekleşmediğinin ve korkulan şeylerin gerçekten ortaya çıkmadığının kişi tarafından anlaşılmasıyla olacaktır.”

    Bedensel yakınmalara bağlı olarak ortaya çıkan düşünceler karşısında yapılması gerekenleri belirten Psikolog Naciye Tokaç, “Bedensel yakınmalara bağlı olarak ortaya çıkan düşünceler karşısında ise yapılması gerekenler; kaygılı düşüncelerinin her zamanki, sağlıklı, normal düşünce içeriğinden farklı olduğunu fark etmesiyle başlar. Kaygı bozukluğu sırasındaki düşünceler genellikle gerçeğe, akla, mantığa uygun olmasa da yaşadığı korku o denli büyüktür ki düşüncelerinin gerçekliğini sorgulayamaz bile. Asansöre binmekten kaçınan kişi, asansöre binen başka birçok kişinin nasıl orada kalabildiklerini ve nefessiz kalmadıklarını aklına bile getiremez. Kişinin kaygı içerikli düşünceleri ile normal, sağlıklı düşüncelerini ayırt etmesi sonucunda kaygı içerikli düşüncelerinin gerçek olmadığını bilmek onu rahatlatacaktır. Ayrıca bu düşüncelerini umursamamasını, önemsememesini öğrenmesini sağlayacaktır. Böylece kişiye rahatsızlık ve huzursuzluk veren sebep geçersiz olacaktır. Bu adım rahatsızlığın iyileşmesi için oldukça önemlidir” şeklinde konuştu.

  • Tankut: “3 oyuncu daha transfer etme çalışmamız var”

    Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Kardemir Karabükspor, 2. etap kamp çalışmalarını sürdürüyor. Başkan Hikmet Ferudun Tankut, 3 oyuncu daha transfer etmek için çalışmaları sürdürdüklerini söyledi.

    Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Kardemir Karabükspor, Hollanda’nın Arnhem bölgesinde gerçekleştirilen 2. etap kampında sabah ve akşam saatlerinde gerçekleştirdiği çift antrenman ile çalışmalarını sürdürdü.

    Kardemir Karabükspor Teknik Direktörü Igor Tudor yönetiminde sabah gerçekleştirilen antrenmanda salonda kuvvet çalışması gerçekleştiren takım, akşam antrenmanında ise pas ve şut çalışmasının ardından yarım sahada çift kale maç yaptı.

    Antrenmanı takip eden Kardemir Karabükspor Kulüp Başkanı Hikmet Ferudun Tankut, 14 günlük kamp sürecinin yarısını geçirdiklerini ifade ederek, “2 tane hazırlık maçı yapıldı. Cumartesi günü Hollanda Ligi’nde 4. sıradaki takımla 3. hazırlık maçını yapacağız. Hollanda 2. ve 3. Ligi’nden bir takımla daha hazırlık maçı yapmak istiyoruz. Kamp iyi geçiyor, dün maçta Traore’nin hafif bir sakatlığı oldu. 2 gün önceki antrenmanda da Kokolovic’in hafif bir sakatlığı olmuştu. Kokolovic bugün düz koşu yapıyor. Traore ise dinleniyor. Takımımız gayet uyumlu bir çalışma süreci geçiriyor. Hocamız çok disiplinli ve futbolcularla diyalog noktasında çok iyi. Ortam çok güzel. Kamp ortamı güzel 2 tane antrenman sahası var. Hava şartları da uygun gidiyor. İnşallah kamp sonuna kadar kazasız belasız bir kamp sürecimizi bitiririz” dedi.

    “Transferler zor geçiyor”

    Kardemir Karabükspor Kulüp Başkanı Tankut, transfer dönemlerinin zor olduğunu dile getirerek, “Birkaç transferimiz daha olacak. 6 ve 8 numaraya ve bir de Alexe’nin sakatlanmasından dolayı o açığı sağ ve solda oynayabilen aynı zamanda forvet de oynayabilecek bir futbolcu çalışması yapıyoruz. Birkaç gün içerisinde onlar da netleşecek. Kolay olmuyor tabi transferler zor geçiyor. Zaman zaman sosyal medyada okuyoruz, transferler üzerinde ‘Şu niye alınmadı, bu niye alınmadı’ diye ifadeler kullanılıyor. Yatabare’nin transferi 25 gün sürdü. Bugün Alanyaspor’un aldığı futbolcuyla aslında biz de ilgileniyorduk. Fakat son dakikada hocamızın biraz daha yumuşak bir oyun stili olduğunu söyleyerek onun dışında bir futbolcuya yönelmemiz noktasındaki önerisi üzerine biz de kendisiyle aynı fikirde buluşunca dünkü o transferle ilgili hafif bir geri çekilme eğilimi içerisine girdik. O geri çekilmeyle beraber futbolcu Alanya’ya gitmiş oldu. Hayırlı olsun” ifadelerini kullandı.