Etiket: Etme

  • Başkan Ali Çetinbaş: Gözdağı verme amaçlı saldırı bizi hizmet etme sevdamızdan alıkoyamayacaktır”

    AK Parti Kütahya İl Başkanı Ali Çetinbaş, Hürriyet Caddesi üzerindeki iş yerine silahlı saldırı düzenlendiğini, olayla ilgili 3 şüphelinin polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındığını belirtti.

    Çetinbaş, yaptığı yazılı açıklamada, eylemin gözdağı verme amaçlı olduğunu ancak, hiç bir saldırının kendilerini Kütahya’ya hizmet sevdasından asla vazgeçiremeyeceğini ifade etti.

    Başkan Çetinbaş, “15 Eylül 2018 günü gece saat 01.00 sıralarında iş yerimize silahlı saldırı gerçekleştirilmiştir. Siyasi isnatlı saldırının failleri yakalanmıştır. Bu alçakca eylem ve gözdağı verme amaçları bizi Kütahyamıza hizmet etme sevdamızdan alıkoyamayacaktır. Teslimiyetimiz ancak Rabbimizedir” ifadelerini kullandı. (EFE)

  • ATO Başkanı Baran: “Zaman tereddüt etme veya tedirgin olma zamanı değil”

    Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, “Zaman tereddüt etme veya tedirgin olma zamanı değil. Zaman, ortaya irade koyarak girişimde bulunma zamanı. ‘Ülkem varsa ben varım’ mantığından hareketle bu süreçte üretici yerli ve yabancı firmaları da duyarlı olmaya davet ediyoruz” dedi.

    ATO Başkanı Baran, Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte açıklama yaptı. Baran, yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin ATO’nun oy birliğiyle aldığı kararları açıklayarak, ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    “Son günlerde ekonomik cephede bir taarruzla karşı karşıyayız” diyen Baran sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Başta bankalarımızın genel müdürleri olmak üzere, finans otoriteleri ve iş çevreleri bu dalgalanmanın ekonomik verilere dayanmadığını, siyasi olduğunu ve spekülatif hareketlerin yaşandığını dile getiriyor. Türkiye’nin ekonomik temellerinin sağlam olduğu konusunda herkes hemfikir. Üstelik bu konuda başta en önemli ticaret ortaklarımızdan Almanya ve İtalya olmak üzere dünyanın dört bir yanından ülkemize destek açıklamaları yapılıyor.”

    15 Temmuz’da istediklerini yapamayanların bugün dolar üzerinden saldırdıklarına dikkat çeken Baran, “Biz göreve geldiğimiz günden bu yana ekonomik cephede teyakkuz halinde olduğumuzu ve milli seferberlik şuuru ile hareket ettiğimizi ilan etmiştik. Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu olarak, konuyu gündemimize aldık ve toplantımızda detaylarıyla görüştük. Bu toplantıyı da bu nedenle düzenledik” ifadesini kullandı.

    Üyelere fon sağlanıyor

    Baran, 5174 sayılı Kanun’un verdiği yetki sınırları içinde oy birliğiyle aldıkları kararı şöyle açıkladı:

    “Yönetim Kurulu olarak, ATO’nun mevcut hizmet binasının yerine yapmak üzere projesini hazırladığımız ‘ATO Hizmet Binası Projesi’ni erteliyoruz. Bina yapmak için ayıracağımız kaynağı, üyelerimize uygun koşullarda fon sağlamak üzere ayırıyoruz. Daha önce iki kez yaptığımız ve toplamda 2,5 milyar liralık fon oluşturduğumuz düşük maliyetli ‘Nefes Kredisi’ örneklerinde olduğu gibi, üyelerimize yeni bir ‘Nefes Kredisi’ başlatılması için girişimde bulunacağız. Özellikle bu süreçten olumsuz etkilenen ve yerli üretim yapan ATO üyesi firmalarımızın öncelikli olarak desteklenmesi için çalışma yürütüyoruz.”

    Yerli malına öncelik

    Baran, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ankara Ticaret Odası olarak, mal ve hizmet tedarikinde bugüne kadar gösterdiğimiz hassasiyeti daha da artırarak satın almalarımızda yerli malına öncelik tanıyacağız. Satın alacağımız ürünlerde maliyeti yüksek dahi olsa yerli ürünü ithal ürüne tercih edeceğiz. Biz biliyoruz ki, kullandığımız her ithal ürün o yabancı ülkenin istihdamına, üretimine, vergisine katkı sağlıyor. Bu katkının kendi ülkemizde kalmasına bugüne kadar gösterdiğimizin üzerinde itina göstereceğiz. Yaptıkları sözleşmeler gereği, mal ve hizmet tedariklerini döviz ile yapan üyelerimiz mevcut. Bu üyelerimiz dolar merkezli kuşatma nedeniyle büyük sıkıntı yaşamaktalar. Dövize dayalı ihalelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Üyelerimizin ödemelerinin tarafların anlaşacağı makul bir döviz kuru üzerinden yapılması için girişimlerde bulunacağız. Mesele acildir. Hiç kimsenin üretmeme, iş yapmama, bekleme lüksü yoktur. Çarkların eskisinden daha hızlı dönmesi için, reel sektöre elimizden gelen tüm desteği vereceğiz. Bu desteği bütün kesimlerden de bekliyoruz.”

    Baran, aldıkları diğer bir kararı ise şu sözlerle açıkladı:

    “Buradan bankalara çağrıda bulunmak istiyoruz. Merkez Bankası’nın bankaların önünü açmak için ortaya koyduğu iradeyi bankalar da reel sektörün önünü açmak için koymalı. Zaman tereddüt etme veya tedirgin olma zamanı değil. Zaman, ortaya irade koyarak, girişimde bulunma zamanı. Ülkem varsa ben varım mantığından hareketle bu süreçte üretici yerli ve yabancı firmaları da duyarlı olmaya davet ediyoruz.”

    “Üyelerimizi yerli ve milli üretimi desteklemeye davet ediyoruz”

    “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın döviz seferberliği çağrısına ATO olarak tek vücut halinde cevap veriyoruz: ‘Biz de varız’ diyoruz” ifadesini kullanan Baran, “Yarım yüzyılı aşan bir müttefiklik tarihi bulunan ülke, diplomasinin bütün kurallarını hiçe sayıp katlederek Türk mallarına karşı savaş başlattı. Tüm üyelerimizin ve vatandaşlarımızın bu sakat iradeyi ortaya koyanların mallarına karşı gerekli tavrı koyabileceğine inanıyor ve üyelerimizi yerli ve milli üretimi desteklemeye ve tüm alımlarında bu konuya duyarlı olmaya davet ediyoruz” dedi.

    Baran, şöyle devam etti:

    “Ticaret erbabı olan bizler, cumhuriyetle yaşıt Türkiye’nin ikinci büyük odası olarak, sorumluluğumuzun farkındayız. Daha çok çalışmak, daha çok kazanmak ve kazandırmak, daha çok ihracat yapmak, daha çok istihdam sağlamak bugün hepimiz için vatan borcu. İstiklal şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy ne güzel ifade etmiş: ’Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’”

    “Ankara ekonomisinin kalesi olarak dimdik ayaktayız”

    “Gün bu gündür. Gün, el ele, gönül gönüle vererek, yarının güçlü ve büyük Türkiye’si için hep beraber çalışma günüdür” diyen Baran, “Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, ‘Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.’ Bundan bir buçuk yıl önce de söylediğimiz gibi, ekonomik cephede teyakkuzdayız, ATO olarak, Ankara ekonomisinin kalesi olarak dimdik ayaktayız” şeklinde konuştu.

  • Orhan Kaynak: “Oyuna müdahale etme şansımız yoktu”

    Spor Toto 1. Lig’in ilk haftasında deplasmanda Adanaspor’la berabere kalan Tetiş Yapı Elazığspor’da Teknik Direktör Orhan Kaynak, ”Sıkıntılı bir dönemde buraya gelip maç oynamak kolay değildi. Oyuncu arkadaşlarımı tebrik ediyorum” dedi.

    Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Teknik Direktör Orhan Kaynak, ”Sıkıntılı bir dönemde buraya gelip maç oynamak kolay değildi. Oyuncu arkadaşlarımız tebrik ediyorum. Bu sıcak iklimde oynamak iki takım için de zordu. Maç içerisinde gerginlik olsa da, hakeme itirazlarımız olsa da, 1-1 bitmiş maç. Son dakika da golü atmış olsaydık 3 puanla dönebilirdik. Çok net pozisyondu. Oyunun genelinde, ortada geçen bir maçtı. İkinci yarıda Adanaspor hücum anlamında ofansif anlamda oyuncu değişikliklerinden sonra biraz daha hareketli biraz daha baskı kursa da, oyuna müdahale etme şansımız yoktu. İki gün önce takıma katılmış, Orhan Şam ile Kadir Bekmezci’yi oyuna almak zorunda kaldık. Zor bir süreç Elazığspor için. En kısa sürede transfer dosyası açılır, ondan sonra yapacağımız transferle ile ligde iyi bir şekilde devam ederiz” ifadelerini kaydetti.

  • Mersin, kereste fiyatlarında avantaj elde etme hedefinde

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Komite Başkanı Mehmet Ali Güldağ, ağaç ve orman ürünleri sektöründeki hammadde sıkıntısını çözmek adına önümüzdeki süreçte bir dizi çalışma başlatacaklarını belirterek, yapacakları araştırmalardan istedikleri sonucu alabilmeleri halinde hem fiyatları aşağı çekmeyi hem de Mersin’i kereste hammadde temin merkezine dönüştürmeyi hedeflediklerini söyledi.

    MTSO 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Ali Güldağ, sektör sorunlarına dikkat çekerek, bu sorunlara çözüm üretmek adına komitenin planladığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. İlk olarak hammadde fiyatlarına değinen Güldağ, Türkiye’deki ormanların korunması adına yürütülen çalışmalar nedeniyle hammadde fiyatlarının arttığını anlattı. Bu korumalara paralel yükselen hammadde fiyatlarını rekabetçi bir noktaya indirebilmek adına sektör temsilcilerinin yeni kaynaklar araştırdığını vurgulayan Güldağ, özellikle Kolombiya, Estonya ve Litvanya’da çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Son yıllarda Kolombiya, Estonya ve Litvanya’dan Türkiye’nin 3’te 1’i fiyatına tropikal ağaç ithal edildiğini tespit ettiklerini bildiren Güldağ, “Komitemiz ilk olarak son 5 yılda yapılan bir ve ikinci sınıf iğneli ve iğnesiz yapraklı ağaçlardan mamul kereste ithalat fiyatlarını araştıracak. Bunun için Odamızın desteğiyle çalışmaya başladık. GTİP numaralarına bakarak ihtiyacımız olan bazı cins kerestelerin Türkiye’ye maliyetini saptayıp uygun fiyatlarla sektörle buluşturulması adına çalışıyoruz” dedi.

    Kolombiya, Estonya ve Litvanya’da mevcut durumda kullandıkları ağaçların muadil cinslerine rastladıklarına da dikkat çeken Güldağ, “Bu ürünlerin mevcut durumda GTİP numaraları belli değil. Yapacağımız çalışma ile bu ağaç türlerinin ihracatının önünü açıp bir GTİP numarası belirleyip getirebilmemiz halinde bu ürünlerin Türkiye’deki tek ithalatçısı bölgemiz olur. Uygun şartları sağlayabilmemiz halinde limanımıza bağlı lojistik gücümüzü de kullanarak oldukça uygun fiyatlarla hammadde temin edip tüm Türkiye’ye bu ürünü satabiliriz. Bu sayede Mersin’i kereste hammaddesinin merkezi haline getirebiliriz.Sapladığımız yeni ağaç türlerinin Latince karşılıkları ve Türkiye’deki karşılıklarını bulmak adına çalışıyoruz. Böyle bir çalışmayı bireysel ithalatçıların yürütebilmesi mümkün değil. Bu noktada Oda’nın desteği çok önemli. Hep birlikte bölgemizi kerestecilikte güçlendirebiliriz” ifadelerini kullandı.

    Ülkedeki hammadde sıkıntısı nedeniyle Türkiye’nin yakın çevresindeki ormanlara yöneldiklerini ancak bu ormanların da tükenmeye başladığını dile getiren Güldağ, “Mevcut durumdaki işletmelerimizin ürün sertifikalarının altyapısı içinde bulunduğumuz enlem ve boylamda yetişen ağaçlar üzerine kurulu. Bu nedenle bölgemizde yetişen kerestelerin kullanımı önem taşıyor. Ancak yakın coğrafyadaki hammaddede sıkıntı yaşanması nedeniyle farklı enlem ve boylamlardan alım yapılması zorunlu hale geldi. Bir yandan uygun fiyat araştırmamız devam ederken diğer yandan da mevcut sertifikalarımızla uyum gösterebilecek yeni ürünlerin araştırmasını sürdürüyoruz. Sektörümüz bölgemizde faaliyetini dağınık olarak sürdürüyor. Farklı yerleşim alanlarının yanı sıra sokak, mahalle, sanayi bölgesi ve OSB gibi ayrı yapıların içinde üretim yapmaya çalışıyor. Gerek MTSO gerekse Marangozlar Odası’na kayıtlı toplamda bin 500’e yakın sektör temsilcisi bulunmakta. Yeni teknolojilerle müteahhitlerin de yüzde 80’inin mobilyalarını kendi apartmanlarının altında yaptığı düşünülürse bu sayı 3 bine yaklaşıyor. Kent nüfusunun 1 milyon 200 bin dolayında olduğunu düşünürsek her 400 kişiden birisinin bu sektörde vergi levhası sahibi olduğu, her bir sektör temsilcisinin yanında en az 5 kişi çalıştığı düşünülürse her 80 kişiden birisinin bu sektörle teması bulunduğu söylenebilir. Ankara’da 1960’lı yallarda Ankara Belediyesi tarafından bu potansiyel görülerek çok daha az sayıda sektör temsilcisi bulunmasına rağmen Siteler adı altında mobilyacılar sitesi kuruldu ve bugün Türkiye’de marka haline geldi. Sanırım bu veriler Mersin’in de bu alanda bir branş sitesine ivedilikle ihtiyaç duyduğunu gözler önüne sermektedir. Komite olarak üzerinde duracağımız en önemli ikinci konu budur. Sektörel sanayi sitesi kurulabilmesi adına lobi çalışmalarına ağırlık vermek” şeklinde konuştu.

    Sektör çalışanlarını da değerlendiren Güldağ, sektörün kapasitesinin çok yüksek olduğunu belirterek, en sevindirici özellik olarak ise büyük kapasiteli işler geldiğinde tüm sektör temsilcilerinin birleşip birlikte hareket edebilmesini gösterdi. Yeni iş alımları için birebir temas kurulmasının büyük önem taşıdığını da vurgulayan Güldağ, sektör temsilcileriyle birlikte katılabildikleri kadar çok sayıda fuara katılmak istediklerini de anlattı.

  • ‘Geleceğini terk etme’ projesi ile öğrencilerin okula devamı sağlanacak

    Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan, ilk Avrupa Birliği Projesi olan ve Türk ulusal Ajansı tarafından hibe sağlanan “Geleceğini Terk Etme” Erasmus KA1 Projesi ile öğrencilerin okula devamı sağlanması planlanıyor.

    Öğrencilerin erken okul terkininin önüne geçilmesi için planlanan proje hayata geçti. Proje kapsamında İspanya ve İtalya’da eğitim gören öğretmenler, Van’da düzenlenen kurslar ve seminerlerle yaklaşık Bin öğretmene nasıl bir çalışma yürütülmesi gerektiği konusunda bilgiler aktardı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan projenin amacının, erken okul terki üzerindeki uygulamalarda kilit noktada yer alan öğretmenlerin erken okulu terkine karşı takip edilecek uygulamalar, politikalar ve çözüm önerilerini geliştirebilecek ve tüm bunları başarıyla takip edecek yetiye gelmelerini sağlamak olduğu belirten İl Milli Eğitim Müdürlüğü Ar-Ge Birimi Proje Koordinatörü Ezgican Kızılok, erken okul terkininin hem birey hem de toplum için katlanılması ağır sonuçlara yol açtığını belirtti. Avrupa ülkelerinde bu yönde yapılan çalışmaları yerinde görmek, uygulamaların sonuçlarını öğrenmek ve burada bu çalışmayı hayata geçirerek öğrencilerin okula devamını sağlamak için Van ilinden 3 okuldan 7 öğretmeni İtalya ve İspanya’ya gönderdiklerini belirten Proje Koordinatörü Kızılok, “Araştırma ve istatistikler bize göstermiştir ki okulu bırakan öğrenciler, eğitimi tamamlayan akranlarına kıyasla hayata hep bir adım geriden başlamaktadır. Bu öğrenciler düşük gelir getiren işlerde çalışmakta ve sosyal açıdan kendileri dışlanmış hissettiklerinden suç işleme eğilimi göstermektedirler. Proje kapsamında İpekyolu Ahmet Yurtsever Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Erciş Kıyı Ege Belediyeler Birliği Ortaokulu ve Gevaş Deraağzı Ortaokulu’ndan 7 öğretmenimiz İtalya ve İspanya´ya giderek kurs faaliyetlerine katıldılar. Erken okul terkini engellemek amacıyla Avrupa´da kullanılan metot ve yöntemleri öğrendiler. Okul terki anlamında ülke olarak Avrupa ülkelerinin gerisinde olduğumuzdan dolayı neleri eksik yaptığımızı öğrenmeye çalıştık. Sonuçlar beklediğimizden de iyi oldu. Eksiklerimizi tespit ettik. En büyük eksiğimizin sistematik bir faaliyet planı hazırlamak olduğunu, okulu bırakma riski taşıyan öğrencileri tespit edebilme yöntemlerini öğrendik. Konuyla ilgili daha detaylı bilgiye ulaşmak isteyen herkes bizlerle iletişime geçebilir.

    Yurt dışı hareketliliklerimiz sonunda ilimizin 13 ilçesini de ziyaret ettik. Bu ilçelerdeki toplantılara katılan toplam 1000´den fazla öğretmene öğrendiklerimizi anlattık. Hazırladığımız materyalleri kendileriyle paylaştık ve projeyi başarıyla noktalandırdık” şeklinde konuştu.