Etiket: Etkileri

  • Covid-19’un bilimsel ve mesleki etkileri masaya yatırıldı

    Covid-19’un bilimsel ve mesleki etkileri masaya yatırıldı

    Pandemi sürecinde e-söyleşiler ile önemli toplantılara ev sahipliği yapan Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nde son olarak ’Covid-19 Pandemisinin bilimsel ve mesleki etkileri” konulu e-söyleşi düzenlendi.

    Darende Bekir Ilıcak Meslek Yüksekokulu’nun organize ettiği e-söyleşiye Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut moderatör olarak katıldı. Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezinin (MTÜ-UZEM) kendi yerli ve milli yazılım programı olan uzaktan eğitim sistemi üzerinden gerçekleştirilen söyleşiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Durhan, Rönesans Holding Yönetim Kurulu Üyesi Havva Ergun, Erciyes Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Eymen, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tansel Şireli, İskenderun Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Umur Korkut Sevim, Eczacı Taylan ve Darende Bekir Ilıcak Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bayram Gündüz konuşmacı olarak katıldı.

    E-söyleşinin açılış konuşmasını gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Covid-19 sürecinde akademik alanda yoğun bir çalışma içinde olduklarını ifade ederek, “Yopluma hizmet noktasında duvarı olmayan bir üniversite olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Üniversitemiz ilk kurulduğunda öğrencisi olan Ziraat Fakültemiz ile 8 Meslek Yüksekokulumuz bulunuyordu. Bu yıl Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi ve Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’ne öğrenci alacağız. Covıd-19 salgınına tepki çözüm odaklı oldu, geliştirilen yenilikçi çözümler oldu. Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak uzaktan eğitim sistemimiz hazırdı. Biz bu sürece hazırlıksız yakalanmadık. Uzaktan eğitim merkezimiz kurulmuş ve uzaktan eğitim sistemimiz üzerinden eğitim veriyorduk. Yeni bir üniversite olarak teknik alt yapımız günümüz şartlarına ve ihtiyaçlarına göre hazırlanıyor. Bu süreçte öğrencilerimiz mağdur olmadan eğitimlerini sürdürdüler. Akademik çalışmalarımız kesintisiz devam etti. Bu süreçte Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi’mizin bünyesinde dezenfektan üretimini de yaptık.” dedi.

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Durhan ise korona virüs salgınına değinerek, “Bir savaş içerisindeyiz, görmediğimiz bir düşmanla savaş içindeyiz, dolayısıyla onu çok iyi tanımalıyız. Elimizde olan kendi kabiliyetlerimizi çok iyi bilmek zorundayız ve böyle bir mücadelenin içine girmek zorundayız. Göz virüs için bir geçiş yeri. Göz ciddi bir hedef organ. Çocuklar pandemi döneminde evlerde bilgisayar üzerinde inanılmaz uzun süre geçirdiler. Buda yakın gelecekte çocuklarda gözlük kullanımını arttıracak. Bu dönem lens yerine gözlük kullanımını öneriyoruz. Ama kullanımı zorunlu ise günlük lensler kullanılabilir. Bu tür programlara devam edin” şeklinde konuştu.

    Daha sonra söz alan Rönesans Holding Yönetim Kurulu Üyesi Havva Ergun’de, Dünya Sağlık Örgütünün pandemi ilanı ile birlikte önemli bir mücadelenin başladığını belirterek, “Biz şuanda 28 ayrı ülkede çalışma yürütüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü, Rönesans Holdingden daha geri kaldı diyebilirim. Biz Sağlık Bakanlığı ile çok yakın çalıştık, İl Sağlık Müdürlükleri ile çok yakın çalıştık. Yurtdışındaki sağlık kuruluşları Türkiye’deki sağlık müdürlükleri gibi etkin çalışmıyor. Bence Türkiye bu süreci çok başarılı yönetti ve çok iyi bilgilendirme yaptı. Bu süreçte büyük inşaat projelerimiz durmadı. Tedbirlerimizi hızlı bir şekilde aldık ve Sağlık Bakanlığı ile çok yakın çalıştık.” ifadelerini kullandı.

    Codvid-19’un dünya için önemli bir süreç olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tansel Şireli ise şunları söyledi:

    “Geçen yüzyılda gerçekleşen hızlı bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen 21. Yüzyılın en önemli gündemlerinden birini zoonozlar, gıda ve sulardan kaynaklanan halk sağlığı tehlikeleri oluşturmaktadır. Günümüz koşullarında halk sağlığı toplu yaşam koşullarında halkın sağlığın korunması ve geliştirilmesi amacıyla yürütülen hizmetlerin bütünüdür. Covid-19 bize endişelerimizi, aynı zamanda korkularımızı bize hatırlattı, aynı zamanda bugüne kadar sahip olduklarımızı ve kaybettiklerimizi de farkettik. Bu dönem gerçek doğanın sahipleri kazanmaya başladı. Hayvanların şehirlerde dolaşmaya başladığını gördük. Doğanın sadece insanlara ait olmadığını gördük. Sağlıklı yaşamın sürdürülebilirliği için temel ihtiyacı beslenme karşımıza küresel bir sorun olarak çıktı. Covid-19 devam ederse gıda sıkıntısı da ortaya çıkacaktır. İnsanoğlunun besin zinciri en önemli halkayı oluşturan hayvansal gıdaların tedariki merak konusu içerisindeyken, aynı zamanda temel gıda maddelerinin güvenirliği endişesini de beraberinde getirdi. Temel hijyen kurallarına her zaman uyulmalı”

    Söyleşinin bir diğer konuşmacısı olan İskenderun Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Umur Korkut Sevim de inşaat sektörünün ülkenin lokomotif sektörlerinden birisi olduğunu dile getirerek, ” Türkiye’de inşaat sektörü geçen yıl yaklaşık 232 milyar liralık bir büyüklükle milli gelirden yüzde 5 oranında bir pay aldı. Gayrimenkul faaliyetleri ise yaklaşık 286 milyarlık bir rakamla milli gelirin yüzde 6,7’sini oluşturdu. İnşaat sektöründe bu yılın Şubat ayı itibariyle 1 milyon 395 bin çalışan bulunuyor. Covid-19 inşaat sektöründe bir daralma yaşanmasına neden oldu. Normalleşme ile beraber inşaat sektörü de eski parlak günlerine dönecektir. Normal dersler uzaktan eğitimle verildi, ancak Mühendislik eğitiminde uygulama derslerinde sıkıntı yaşanıyor. Uygulama derslerinin yapılması çok önemli.” dedi.

    Depremle ilgili bir soru üzerine Prof. Dr. Umur Korkut Sevim, “Depremi öngörmemiz mümkün değil. Ne zaman ve nerede olacağı bilemeyiz. Ama ülkemiz büyük oranda deprem riski altında ve binalarımızı buna göre yapmalıyız. Ülkemiz depreme dayanıklı binalar yapma konusunda her türlü bilgi ve işgücüne sahip, ancak uygulama da sorun var.” şeklinde cevap verdi.

    Erciyes Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Eymen, ise söyleşide şunları söyledi:

    “Covid-19 olumlu etkileri de var, olumsuz etkileri de var. Olumlu etkilerine değinecek olursak eğitimde, pandemiden dolayı eğitime ara verildi ve mümkün olan en az hasarla bir takım yöntemler geliştirildi, uzaktan eğitim programlar gibi programlar konuşulmaya başlandı. Pandemi öncesine göre daha çok dijital kaynaklarımız oldu ve uzaktan eğitim programlarının konuşulmaya başlandığı bir dönem olmuş oldu. Olumsuz etkilerini ise şöyle sıralayabiliriz uygulamalı derslerin yürütülmesinde büyük problemler yaşandı. Öğrenciler stajlarını yapamadılar. Öğrenciler arazi uygulamalarını yapamadılar. Pandemi öncesinde kişilerin arsalara yatırım yaptığını görüyoruz, pandemi sürecinde ise insanlar bağ, bahçe ve yazlık evlere doğru bir yatırım yaptıklarını görüyoruz. Pandemi sürecinde emlak piyasasının da bağ, bahçe ve yazlık evlerden dolayı bir yoğunluk oluşturdu.”

    Eczacı Taylan Küçüker, eczacıların ve optisyenlerin Covid-19 sürecinde her türlü riski alarak görev ve sorumluluklarını yerine getirdiğini belirterek, bu süreçte optisyenlerin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini aktardı. Küçüker, “Her şey bir göz muayenesi ile başlar” dedi.

    Darende Bekir Ilıcak Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bayram Gündüz, e-söyleşiye katılım sağlayan konuşmacılara teşekkür etti.

  • PAÜ’de ‘Küresel İklim Değişikliği ve Olası Etkileri’ konuşuldu

    PAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Prof. Dr. Gürkan Semiz, İklim değişikliğinin günümüzdeki sonuçlarının önüne geçilebilmesi için küresel düzeyde önlemlerin alınması gerektiğini belirterek, “İklim değişikliğini artık her kesimin ve özellikle bilim insanlarının kabul ettiği bir gerçek” dedi.

    Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı’na bağlı PAÜ Genç TEMA Topluluğu tarafından düzenlenen “Küresel İklim Değişikliği ve Olası Etkileri” adlı konferans İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. PAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve PAÜ Genç TEMA Topluluk Danışmanı Prof. Dr. Gürkan Semiz’in konuk olduğu konferansta, iklim değişikliğinin yeni bir olgu olmadığına ve son birkaç yüzyıllık dilimde doğa üzerinde artan baskının bir sonucu olduğu vurgusu yapıldı. İklim değişikliğinin günümüzdeki sonuçlarının önüne geçilebilmesi için küresel düzeyde önlemlerin alınması gerektiğini belirten Semiz, son yıllarda dünyanın dört bir yanında afetlerin artmasının bütün ülkelerin bu konuya öncelikli olarak önem göstermelerini zorunlu hale getirdiğini anlattı. Semiz, iklim değişikliğini uzaktan izlemenin yeterli olmadığını ifade ederek, “İklim değişikliğini artık her kesimin ve özellikle bilim insanlarının kabul ettiği bir gerçek. Bu noktada, her bireyin iklim değişikliği konusunda yapabileceği bir takım tutum ve davranışlar var. İklim değişikliğinin en önemli sebebi küresel ısınmadır” dedi.

    Konferansın devamında, PAÜ Genç TEMA Topluluğu öğrencilerinin atölye çalışmaları yaparak hazırladıkları yaklaşık 100 adet pazar filesi “Plastiğe Dur Diyoruz, Pazar Filesi Kullanıyoruz” teması adı altında katılımcılara hediye olarak dağıtıldı.

    Konferans, katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasının ardından toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

  • Konya’da ’Mevlana’nın İrfani Mirası ve Dünyaya Etkileri’ konuşuldu

    Konya İl Kültür Turizm Müdürlüğü ve Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Uluslararası Rumi Medeniyetler Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Hazreti Mevlana’nın 745. Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri kapsamında “Mevlana’nın İrfani Mirası ve Dünyaya Etkileri” konulu panel gerçekleştirildi.

    NEÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kuşpınar’ın oturum başkanı olduğu panelde ilk konuşmayı Manchester Üniversitesinden Prof. Dr. Alan Williams yaptı. İnsan olarak yaşama, insan olarak ölme ve yüksek iradeye teslim olma meselesine değinen Williams, Rumi’den ziyade onun aşık olduğu şeyi sevdiğini dile getirdi. Mevlana’nın Farsça şiirlerinin müthiş bir estetiğe sahip olduğunu kaydeden Williams öğretilerinin o zamanın ruhunu temsil ettiğini de sözlerine ekledi. Mevlana’nın, ‘Beni aramak isteyen Allah’ı sevenlerin kalbinde arasın’ sözünü hatırlatan Prof. Dr. Alan V. Williams, bu dünyanın uyku dünyası olduğunu belirtti.

    Arnavut olan ve Şeb-i Arus için Konya’da bulunan Prof. Dr. Metin İzeti ise, Hazreti Mevlana’nın Balkanlar’daki etkileri ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi. Üsküplü İshak Çelebi, Arnavut Nezim Frakulla gibi şairlerden bahseden İzeti, bu kişilerin eserlerine bakıldığında Mevlana’dan etkilendiklerinin anlaşıldığını dile getirdi.

    Endonezya Büyükelçisi Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç da,“İbni Arabi ve Mevlana sentezi çok önemlidir. İkisi de farklı dil kullanmış olsalar da mana olarak aynı şeyi söylemektedirler. İbni Arabi, Sadreddin Konevi’yi yetiştirmiş kişidir. Konya ile bağı da buradan gelmektedir” şeklinde konuştu.

    İbni Arabi ile Mevlana’nın fikirlerinin tek bir düşünce haline geldiğini söyleyen Kılıç, her ikisinin de ruh birliği içerisinde olduklarını da sözlerine ekledi.

    Program, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

  • ABD’nin İran’a yaptırımlarının Türkiye’ye etkileri masada

    ABD’nin İran yaptırımlarının Türkiye’ye etkilerine yönelik bilgilendirme sunumu Ege İhracatçı Birlikleri’nde gerçekleşti. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde görevli olan Finansal Ataşe Emery S. Kobor’un konuşmacı olduğu etkinlikte, ABD’nin İran Yaptırımları ve Türkiye ile İran arasındaki ticarete yönelik güncel düzenlemeler üzerinde duruldu.

    ABD’nin İran’a yönelik ambargo kararı hakkında dinleyicilere bilgi veren Kobor, düzenlemelerin birincil ve ikincil yaptırımlar olarak gruplandırıldığını, birincil yaptırımların ABD vatandaşlarını, ikincil yaptırımların ise ABD vatandaşı olmayanları kapsadığını söyledi. ABD’nin bu yaptırımlar ile İran’ı global finansal sistemden koparmak ve her türlü ticareti zorlaştırmak amacının altını çizen Kobor, İran ile tanınan muafiyetler ve belirlenen yollar dışında iş yapanların ABD ile iş yapma olanağından mahrum kalacağını, ABD topraklarına giriş yapamayacaklarını ve ABD finansal sistemini kullanarak bu ticareti sağlayanların tutukluluğa uzanan bir yaptırım süreci ile karşılaşabileceğini ifade etti.

    “Yaptırım azaltmaları Türkiye için fırsat”

    İran ile ticarete yönelik bu tedbirlere rağmen, ABD’nin Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 8 ülke için bir takım farklı düzenlemelerinin söz konusu olduğunu ve bu düzenlemelerin 5 Kasım 2018 tarihinde uygulamaya soktuğunu hatırlatan ABD Finansal Ataşesi Kobor, bu düzenlemenin bazı ürünleri ve hizmetleri kapsadığını ve ABD’nin belirlediği farklı bir ticaret modeli üzerinden yürütülebildiğinin altını çizdi. Diğer ülkelere bakıldığında Türkiye ve beraberindeki 7 ülke için “İran Yaptırım Azaltmaları” uygulamasının önemli olduğunu belirten Kobor, 180 gün süreli bu düzenlemenin sürenin sonunda devam edip etmeyeceğinin belirsiz olduğunu sözlerine ekledi.

    En Önemli nokta SDN Listesi

    İran ile Ticaret yapan Türk şirketleri için en önemli noktayı SDN (Specially Designated Nationals And Blocked Persons List) listesinin oluşturduğunu ifade eden Kobor, şirketlerin İran’da ticaret yapacağı kişi ya da tüzel kişilerin bu listede olup olmadığını mutlaka kontrol etmesi gerektiğini, listeyi detaylı incelemenin şart olduğunu söyledi. İran ile Ticaret yapan şirketlerin tüm soruları için “Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi” (OFAC – Office of Foreign Assets Control) ile iletişime geçmeleri gerektiğini, mail ya da telefon yolu ile OFAC’a ulaşılarak görüş alınabileceğini belirtti.

    “Her konuda üyelerimizi bilgilendirmeye devam edeceğiz”

    Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ABD’nin İran Yaptırımları konusunun gündemde olan sıcak bir konu olduğunu ifade ederek, “her konuda üyelerimizi bilgilendirmeye devam edeceğiz. Birliğimiz, üyelerimizin ihtiyaçları doğrultusunda buna benzer toplantıları organize etmeyi yapmayı sürdürecek” şeklinde konuştu. Eskinazi, katılımlarından dolayı ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde görevli Finansal Ataşe Emery S. Kobor’a teşekkür etti.

  • “Geleneksel Sanatın Günümüz Sanatına Etkileri” OMÜ’de konuşuldu

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından “Geleneksel Sanatın Günümüz Sanatına Etkileri” isimli panel düzenlendi.

    Panel, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinden Prof. Dr. Nesrin Kalyoncu ve Doktorant Cemal Özata’nın müzik dinletisi ile başladı. Paneli OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Memduh Erkin yönetti. Panelist olarak OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Vekili ve Resim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Eker, OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Engin Güney, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Erdem Oğuz ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Gülten Kurt katıldı.

    Panelde ilk olarak konuşmasını yapan Dr. Öğr. Üyesi Gülten Kurt, “Her dönem kendi sanat anlayışı ve olgusu içeriğinde değişirken içinde yaşadığı dönemin sanat ve estetik anlayışlarını değerlendirmenin en kolay yolu onları gerçekleştiren ve özümseyen bireylerin ve sanatçıların ele alınması yada çözümlenmesidir. Sanat var olduğu andan itibaren sürekli bir devinim içerisinde olmuş etki noktalarının kapsama alanı içerisinde de sosyal, politik, ekonomik ve düşünsel bir takım evreler yer almıştır. Sanat insanın diğer ilgi alanlarına göre çok daha karmaşık yapıda ve farklı alanların birikimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağlar boyunca Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan Türk medeniyetinin farklı medeniyetlerle etkileşimi ve İslam’ın kabul edilmesiyle kültür ve sanat mirasını inanç ve dünya görüşü ile birleştirerek sanat alanlarına yansıtması en üst seviyeye ulaşmıştır” dedi.

    “Geleneksel Sanatın Günümüz Sanatına Etkileri”nin konuşulduğu panele, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı da izleyici olarak katıldı.