Etiket: Ete

  • (Özel Haber) Deve Kuşu ETİ, Kırmızı Ete Rakip Olacak

    Türkiye’de deve kuşu üretimi ve tüketiminin az olmasının gerek sağlık gerekse ticari açıdan büyük bir eksiklik olduğunu belirten Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ak, “Deve kuşları ülkemizdeki kırmızı et üretim açığının kapatılmasına katkıda bulunabilir. Kolesterol sorunu olanlar için de sağlıklı bir kırmızı et kaynağı olarak önem taşımaktadır” dedi.

    Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ak, üniversite bünyesindeki deve kuşu çiftliğini ve deve kuşu üretiminin önemini anlattı. Bu konuda pek çok girişimlerde bulunan, kitaplar yazan ve deve kuşu yetiştiriciliğine ilgi duyan öğrencilere ders açan Ak, Türkiye’de deve kuşu gibi önemli verime sahip bir hayvanın gerek üretimde gerekse tüketimde hak ettiği noktada olmadığını belirtti.

    Üniversitedeki çiftliği ve üretim sürecini anlatan Prof. Dr. Ak, “Deve kuşu yetiştiriciliği Türkiye’de ilk defa 1995 yılında Antalya Manavgat’da başlamış olup ikinci tesis Kırşehir Kaman’da, üçüncüsü ise üniversitemizin bünyesinde Bursa’da kurulmuştur. 1997 yılından bu yana biz burada deve kuşu üretimini sürdürüyoruz. Üniversitemizde şu an 4 deve kuşu ailesi ile üretim yapıyoruz. Bir ailede 2 dişi, 1 erkek deve kuşu bulunuyor. Deve kuşları ilkbaharda yumurtalamaya başlıyor ve sonbahara kadar yumurtlama devam ediyor. Yumurtaları günlük olarak toplayıp serin bir odada bir hafta süreyle depoluyoruz. Yumurtaları haftalık olarak kuluçka makinesine yükleyerek 42 günün sonunda civcivlerimiz elde diyoruz. Bu süreçten sonra civcivlerimiz damızlık ve kasaplık olarak ayrılıyor. Kasaplık olacak civcivlerimiz yaklaşık 1 yaşında kesime uygun hale gelirken damızlık olacak civcivler erkeklerde 3, dişilerde 2 yıl sonra üretim olgunluğuna geliyor. Bir dişi deve kuşundan bir üretim sezonunda ortalama 50 yumurta ve bu yumurtalardan da yaklaşık 20-25 civciv elde edilmekte” dedi.

    “TÜKETİCİ TALEBİNİN OLMAMASI ÜRETİMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”

    Türkiye’de çok yağışlı olan Doğu Karadeniz bölgesi hariç diğer bölgelerinde deve kuşu üretiminin yapılabileceğini, deve kuşlarının bakım ve beslenmelerinin oldukça kolay olduğunu, fakat talep yetersizliği nedeniyle yeterli üretimin yapılamadığını belirten Ak, “Üniversitemizde geçmiş yıllarda bu konuda ciddi etkinlikler düzenledik, yetiştiricilere yönelik uygulamalı kurslar ve seminerler verdik, paneller düzenledik, deve kuşu konusunda yürüttüğümüz araştırmaları yurt içi ve yurt dışı kongrelerde sunduk, deve kuşu yetiştiriciliğine ilgi duyan öğrencilerimiz için “Deve kuşu Yetiştiriciliği” dersi açtık, hem öğrenciler hem de üreticiler için deve kuşu yetiştiriciliği konusunda kitaplar hazırladık. Ayrıca ulusal düzeydeki ilk deve kuşu kongresi de üniversitemizde gerçekleştirdik ve deve kuşu yetiştiricilerinin örgütlenmesine katkı sağlamak amacıyla deve kuşu yetiştiricileri derneğini ve deve kuşu yetiştiricileri ile deve kuşu yetiştiricileri işletme kooperatifini Bursa’da kurduk. Ancak tüm bu çabalarımıza rağmen, tüketici talebinin düşük olması nedeniyle ülkemizde deve kuşu yetiştiriciliği beklenen gelişmeyi sağlayamadı. Sağlıklı, verimli ve bakımı, üretimi kolay bir çiftlik hayvanı olmasına rağmen arz talep durumu üretim ve yatırım girişimlerini olumsuz etkiliyor” şeklinde konuştu.

    “DEVE KUŞU, KIRMIZI ET SORUNUNA ÖNEMLİ KATKI SAĞLAYABİLİR”

    Son günlerde gündemi oldukça etkileyen kırmızı et fiyatlarının yüksek olmasına deve kuşu yetiştiriciliği ile destek olunabileceğini söyleyen Ak, sözlerine şu şekilde devam etti, “Türkiye’de şu an kırmızı et sıkıntısı yaşıyoruz. Süt üretiminde talep fazlası kırmızı et üretiminde ise arz eksiğimiz var. Deve kuşları yüksek döl verimi ve sağlıklı kırmızı et üretimi ile ülkemizde kırmızı et sorunun çözümüne önemli katkı sağlayabilir. Bakım ve beslenmeleri oldukça kolay olan deve kuşları önemli bir yatırıma ihtiyaç duymaksızın, açık alanda yetiştirilebiliyor, tavuklar gibi sadece fabrika yemleri ile beslenmiyor, sığır ve koyunların beslenmesinde kullandığımız ucuz yem kaynaklarını (kaba yemler) etkin bir şekilde değerlendirebiliyor. Deve kuşu yetiştiriciliği için yağış miktarı yüksek olan Doğu Karadeniz bölgesi ve Doğu Anadolu’nun çok soğuk bölgeleri hariç ülkemizin diğer bölgeleri uygun iklim ve coğrafi koşullar nedeniyle deve kuşu yetiştiriciliğine olmasına, kırmızı et açığımıza ve yüksek et fiyatlarına rağmen deve kuşunun ülkemizde yeterli miktarda üretilip tüketilmemesi önemli bir eksikliktir.”

    “ETİ, DERİSİ, YAĞI VE YUMURTASI İLE ’SAĞLIK’ ÜRETEN VERİMLİ BİR ÇİFTLİK HAYVANI”

    Deve kuşu etinin sağlık açısından önemini anlatan Ak, yan ürünlerinin de sağlık sektöründe değerlendirildiğini belirtti. Deve kuşunun ürün çeşitliliği fazla ve ihracat değeri yüksek ürünler üreten bir çiftlik hayvanı olduğuna değinen Ak, “Deve kuşu yetiştiriciliğinin en önemli nedeni sağlıklı kırmızı et üretmeleri ve kıymetli derileridir. Deve kuşu derisi timsah ve fil derilerinden sonra en değerli derilerden birisi olarak kabul edilmektedir. Deve kuşu derisi; cüzdan, kemer, ayakkabı, bot ve şapka gibi he türlü deri eşya yapımında kullanılmakta ve yüksek fiyatlarla alıcı bulmaktadır. Yağ ve kolesterol içeriği düşük sağlıklı eti özellikle belli yaşın üzerindeki bireylere ve kalp ve damar hastalığı sorunu olanlar için tavsiye edilen bir kırmızı et. Deve kuşunun yağı özellikle romatizmal hastalıkların tedavisinde yararlanılan bir ürün. Geçmişte de Avusturya yerlilerinin deve kuşu yağını eklem ağrıları için tedavi amaçlı kullandıkları bilinmekte. Deve kuşu yağı insan derisi tarafından kolayca emilebilmekte ve cilt sağlığını olumlu etkilemekte. Bu nedenle deve kuşu yağı ilaç ve kozmetik sanayi için önemli bir hammadde, araştırma ve geliştirmeye açık bir alan diyebiliriz. Deve kuşu yumurtalarının kabukları dekoratif ürünlerin tasarımında kullanılması yanında diş tedavisinde, deve kuşu tüyleri ise elektrostatik özelliği nedeniyle mikroçiplerin temizlenmesinde kullanılmaktadır. Bu nedenle deve kuşu ihracat değeri olan bir çok değerli ürün üreten, ülkemiz koşullarında da kolayca yetiştiriciliği yapılabilen bir çiftlik hayvanıdır. Ancak, sağlık ve ticari değeri yüksek ürünler üreten ve kırsal alanda hayvansal üretime ve istihdama katkıda bulunabilecek bu verimli çiftlik hayvanından yeterince yararlandığımız söylenemez” şeklinde koruştu

  • (Özel Haber) 10 Liralık Fiyatı İle Kırmızı Ete Rakip

    Bursa’da girişimci genç çift, Türkiye’de az bilinen istiridye mantarını üreterek kırmızı ete rakip çıkardı.

    İnternetten yaptıkları araştırmalar doğrultusunda istiridye mantarı ile tanışan Özgür ve Gülin Özbek çifti bir çiftlik kurmaya karar verdi. Yaklaşık 10 ay önce Bursa’nın Mudanya ilçesinde kurdukları tesis ile üretime başlayan Özbek çifti, dünyada da tadı kırmızı ete en yakın olan istiridye mantarına olan talebi karşılayamaz hale geldi. Yoğun talebi karşılamakta zorlanan genç çift, yeni girişimcilere de yol göstererek, tohumladıkları mantar kompostlarını hazır halde satarak hammadde sağlar hale geldi. Pazarlarda 8 ile 10 lira arasında alıcı bulan istiridye mantarı, büyük marketlerin raflarında kilogramı 20 liraya kadar çıkıyor.

    PROTEİN OLARAK KIRMIZI ETE EŞ DEĞER

    Türkiye’de Avrupa ülkelerine oranla mantar tüketiminin 40 kat daha düşük olduğunu dile getiren Özgür Özbek, “İş arayışı içerisindeyken yurt dışındaki internet sitelerinden de araştırdığım kadarıyla mantar yetiştiriciliği işine yoğunlaştık. Yaklaşık 1 senedir bu işle uğraşıyoruz. Yüzlerce ton mantar kompostu ve tonlarca da mantar ürettik. Ülkemizde kavak mantarı olarak da bilinen, istiridye mantarının tüketimi Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre 40 kat daha düşük. Kültür mantarını tavuk eti olarak nitelendirirsek, istiridye mantarına “kırmızı et” diyebiliriz. Kırmızı etten daha değerli besin ögelerine sahiptir. Yağ oranı sıfıra yakındır. Protein olarak da kırmızı ete eş değer derecededir. Kırımızı ete alternatif besin ögesidir. Yaklaşık 10 sene önce kasaplarda kırmızı etten daha yüksek fiyatla satıldığını biliyorum” dedi.

    HİÇBİR KİMYASAL MADDE KULLANILMIYOR

    Kesinlikle zehirleme riski olmadığını dile getiren Gülin Özbek, “Türkiye’de şu an için büyük illerde talep var. Ancak diğer illerde de tanıtımına başlandı. İnsanlar mantar yerken, bazen büyük endişeler duyabiliyor. İstiridye mantarının yapımında hiçbir kimyasal madde kullanılmıyor. Zehirleme riski yok. Tadı et tadında. Protein açısından da et kadar değerli bir mantar. Kırmızı et tadına yakın bir mantar diyebiliriz” dedi.

    “AYLIK 150 TON KOMPOST ÜRETİYORUZ”

    “Pamuk telefini dezenfekte ederek tohum uyguluyoruz” diyen Özbek, “Tohumumuzun özelliğinden dolayı siyah poşetlere koyuyoruz. Tam otomasyon çadırımızda 25 gün sonra ilk mantarlarımızı topluyoruz. Hasat süresi 1 hafta sürüyor. İthal tohum kullanıyoruz. Yurt dışından geliyor. İlk hasattan sonra 10 gün ara veriyoruz. Ardından ikinci hasadı topluyoruz. Kompostlarımızdan yüzde 35 verim aldıktan sonra değiştiriyoruz. Daha sonra yeni kompost koyuyoruz. İnsanlar genelde samanla kompost yapılıyordu. Saman biraz riskli. Pamukta tohum daha iyi uyum sağlıyor. Aylık yaklaşık olarak 150 ton kompost üretiyoruz. Mahtar hasadımız ise 3 ila 6 ton arasında değişiyor” dedi.