Etiket: Espark’ta

  • Dağ 2’nin “Fırtına Getiren” ekibi Espark’ta

    Alper Çağlar’ın yönettiği Dağ 2 film ekibi, Espark Alışveriş Merkezi seyircisiyle buluştu.

    Gişede büyük başarı yakalayan Dağ 2 filmi oyuncuları Ece Türkiye yönetimindeki Espark Alışveriş Merkezi’ne gelerek seyircilerle birlikte film izledi. Devam filmi olmakla birlikte izleyicilerine bağımsız bir hikayeyi konu eden Dağ 2 filminde sınır ötesi operasyonlara gönderilen yedi kişilik bir tim olan “Fırtına Getiren”’in öyküsü anlatılıyor.

    Esprak AVM’de toplam 500 kişilik iki salonu dolduran vatandaşlar, adeta fotoğraf çektirmek için birbirleriyle yarıştılar. Filmin sonunda İHA mikrofonlarına açıklamalarda bulunan film ekibi, olumlu tepkiler aldıklarını aktardı.

    Dağ 2 oyuncularından Ahmet Pınar, filmin yapımı ve çekim süreci hakkında bilgiler verdi. İki sene boyunca ön hazırlıklarının sürdüğünü ve 3 ay boyunca sıkı bir eğitimden geçtiklerini belirten Pınar, “Dağ bildiğiniz üzere, Dağ 1 ile başlayan bir serüven. Tabiki hikaye çok daha farklı ama ana karakterler aynı. Bekir ve Oğuz’un, iki zıt karakterli arkadaşın. Dağ 2 için yönetmenimiz Alper Çağlar binlerce mail aldı. Dağ 2’nin yapımı aslında biraz da böyle oldu. 4 sene önce zaten senaryosu hazırdı Alper Çağlar tarafından. Alper Çağlar 4 sene önce bu senaryoyu yazdığı zaman, günümüz konjektörünü hiçbir şekilde bilmiyordu. Bilmesi de zaten mümkün değildi. Ama öngörüleri vardı demek ki böyle bir hikaye oluşturabildi. Hazırlık süreci yaklaşık iki sene sürdü. İki sene boyunca bir ön hazırlığımız oldu. Ama ekipmanların ve ekibin hazırlanmasının ön hazırlığı yaklaşık 6 ay sürdü. Final sahnesinde görmüş olduğunuz tankın yapımı yaklaşık 3 ay sürdü. Oyuncular 3 ay boyunca sıkı bir eğitimden geçtiler. Bu sırada tabi milli savunma bakanlığının makine kimya endüstrisi kurumunun ve kara kuvvetlerinin ordumuzun desteği sonsuzdu. Zor bir süreç oldu ama keyifli bir süreçti. Sonuçlarını da hep beraber görüyoruz” dedi.

    “Olumlu mesajlar alıyoruz”

    Film vizyona girdiğinden beri olumsuz bir mesaj almadıklarını aktaran Pınar, ”4 Kasım Cuma günü vizyona girdi filmimiz. Pazartesi sabah uyandığımda telefonumda sosyal medyada yaklaşık bin 730 mesaj vardı. Messenger’ı silmek zorunda kaldım mesela. Diğer arkadaşlara gelen mesajları siz düşünün. Genelde olumlu mesajlar alıyoruz. Ben şimdiye kadar olumsuz mesaj almadım. Çok dikkatli olan seyirciler birkaç teknik detay ile ilgili hatta beklentisini çok ütopik seviyelerde tutan arkadaşlardan tabii ki bir iki ufak mesaj geliyor eleştiri babında. Ama onları da dikkate alacağız tabii ki. Haklı eleştirileri var” ifadelerini kullandı.

    “Eskişehir’in benim için ayrı bir yeri var”

    Babasının eskiden Eskişehirspor’da oynadığını ve Eskişehir’in kendisi için ayrı bir yerinin olduğunu belirten Ahmet Pınar, “Aslında ben ülkemin izleyicisini bilmiyorum. Çünkü gittiğimiz her yerde aynı ilgiyi görüyoruz. Ama Eskişehir’in bende ayrı bir yeri var. Rahmetli babam 66-67-68 sezonunda Eskişehirspor’da oynuyordu. Fethi Heper ile birlikte oynuyordu. Eskişehir’in EsEs diye estiği zamanlarda. Eskişehir’in benim için ayrı bir yeri var” şeklinde konuştu.

    Filmde başrol oyuncularından biri olan Ahu Türkpençe, film ekibinin küçük ama aile gibi olduklarını belirtti. Tükpençe, “Çekimler sırasında biz daha çok öyle zorluklarla karşılaştık. Oda hep dağlarda olduğu için doğal olarak. Herhangi bir konforu olmadığı için bu işin fiziksel zorlukları vardı. Ekibimiz küçük ama aile gibi bir ekipti. O yüzden herkes birbirine destek oldu. Herkes birbirine güç verdi. Bu şekilde, o hikayenin büyüsüyle de birlikte o kadarda zor gelmedi. Şimdi bakınca nasıl yapmışız diyoruz ama sanırım gerçekten hikayenin büyüsüyle herhalde kendimiz de hissettik” dedi.

    “Biz mümkün olduğunca askerlerimizin yaşadığı zor şartları aktardık”

    Geçek yaşananlar ile bir bağlantısı olup olmadığı şeklinde yöneltilen soruya, “biz yumuşak bir biçimde anlattık” diyen Türkpençe, “Filmde sonra izleyenlerden aldığımız geri dönüşlerden anladığımız kadarıyla birbirinin aynısı denilecek kadar. Elbette çok daha yaşanıyor. Biz çok daha yumuşak bir şekilde anlatıyoruz ama bu yumuş şekli bile ne kadar gerçek diye sorarsak onlara onların cevabı, evet aynen böyle, birebir çekmişsiniz diyorlar. O yüzden onlar bize teşekkür ediyor. Biz onlara teşekkür ediyoruz. Biz yumuşak bir şekilde anlattık ama bunun düşünün ki bir on katı yaşıyorlar orada hem zoruk olarak, hem acı olarak, hem de kayıplar olarak. Biz mümkün olduğunca bunu bir şekilde aktarmaya çalıştık ama askerimizin orada yaşadığı şartları. Bunun kıyısından bile geçmiş olsak, bir parça bile anlatabilmiş olsak ne mutlu bize ama diyorum bu gördüğünüzün kat ve kat daha zorunu yaşıyorlar. O yüzden biz asla haklarını ödeyemeyiz. Umarım onlara da güzel bir hatıra olur. Umarım insanlara bir şekilde yaklaştırmış oluruz askerlerimizin yaşadıkları durumu” açıklamalarında bulundu.

    “Türk halkı daima çabayı, çok çalışmayı, sabrı ödüllendirir.

    Film’de Nabat karakterini canlandıran oyuncu Açelya Özcan, “Biz güzel bir film yaptık. Güzel bir film yaptığımızı düşünüyorum. Ben şundan eminim , Türk halkı daima çabayı, çok çalışmayı, sabrı ödüllendirir. Biz şuanda 1 buçuk milyona doğru koşuyoruz. Ekipe çok mutluyuz ve çok gururluyuz. Taktir ediliyoruz. Çok güzel mesajlar alıyoruz. Bu bize bir parça doğru bir şeyler yapıyoruz hissi veriyor aslında. Bunun için mutluyuz” şeklimde konuştu.

    Filmi izleyen seyircilerden Ahmet Gökan Meşe, “Dağ filmini izledim. Hatta birkaç kere izledim. En çok Hüseyin Nihal Atsız’ın bir şiiri okundu. Orada çok duygulandım. Çok güzel bir filmdi. Herkesin emeğine sağlık. İnşallah devamı gelir böyle filmlerin” ifade etti.

    Film izleyicilerinden Burhan Dursun ise herkesin bu filmi izlemesi gerektiğini aktardı. Dursun, “Bu filmi herkes izlemeli bence. Şunda eksik olan vatani duyguları öne çıkartmaya yönelik bir film. Herkes izlemeli diyorum. Bir kere izledim, ikinciyi de izleyeceğim eğer vizyondan kalkmazsa. Herkes gitmeli, birbirlerini de götürmeli” şeklinde konuştu.

  • Espark’ta Pascal Nouma Ve Merve Aydın Heyecanı

    ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş. tarafından yönetilen Espark Alışveriş Merkezi (AVM) ve Hummel işbirliğiyle düzenlenen etkinlik kapsamında, Pascal Nouma ve Merve Aydın sevenleriyle buluştu.

    Espark AVM içerisinde açılan Hummel spor giyim mağazası, Hummel Türkiye’nin tanınan marka yüzleri olan Pascal Nouma ve Merve Aydın’ı sevenleriyle buluşturdu. AVM içerisinde saatler öncesinden kuyruklar oluşturan hayranlar, Pascal Nouma ve Merve Aydın’ı görünce tezahüratlara başladı. Düzenlenen imza gününde Türkiye’deki en sevilen futbolcular arasında yer alan ve sempatik hareketleri ile her gittiği yerde büyük ilgi gören Pascal Nouma ve Yarışma Programı ile tanıdığımız Milli atlet Merve Aydın’ın katılımı ile gerçekleşti.

    Hayranlarına imza veren Nouma ve Aydın, tek tek görüşerek hatıra fotoğrafı da çektirdi. Duygulanan bazı hayranlar ise duygu dolu anlar yaşadı.

    Etkinliğe katılanlar, Hummel ile moda ve spor tutkusunun hareketleneceğini belirterek, etkinlik için AVM ve mağaza yetkililerine teşekkürlerini ilettiler.

  • Genç Yazar Begüm Uysal, Espark’ta İmza Gününe Katıldı

    Eskişehir’de yaşayan ve 11 yaşında yazdığı “Melezlerin Sonuncusu-Sonun Başlangıcı” isimli romanı ile dikkatleri üzerine çeken Begüm Uysal, Espark Alışveriş Merkezi’nde düzenlenen imza gününe katıldı.

    11 Yaşında okumaya başladığı Harry Potter, Dedektif Kuru Kafa ve Yüzüklerin Efendisi gibi fantastik ve kurgu romanların etkisi ile yazmaya başlayan Begüm Uysal, kısa süre içerisinde eserini tamamlayarak yayımladı. İlk kitabının ardından seriye devam ederek 2 eser daha yazan genç yazar Begüm Uysal, ECE Türkiye tarafından yönetilen Espark AVM’de sevenleriyle buluşarak kitabını imzaladı. Sevenlerinin kitaplarını imzalayıp fotoğraf çektiren Uysal, çevredeki vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Vatandaşlar, henüz küçük yaşta olmasına rağmen böyle bir başarı göstermiş olan Begüm Uysal’a başarılar diledi.

    “ÖNEMLİ OLAN YAŞ DEĞİL, KAFADA NE OLDUĞU”

    Aklında kitap yazma gibi bir düşüncesinin olmadığını belirten Begüm Uysal, kendisinin de bir kitap yazabileceğini düşünerek adım attığını ifade etti. Fantastik bir roman yazdığını aktaran Uysal, “Okuyacak kitabım kalmadığı zamanda ‘Ben de yazabilirim’ dedim. Bir anda yazmaya başladım, sonra devamı geldi. Aksiyon ve fantastikten esinlendim çünkü fantastik okuyorum. Çoğundan karma bir şey oldu. Ben genel hatlarıyla üç ayda bitirmiştim. Çevremdekiler başta şaşırdılar. Özellikle ailem. Ama sonradan bir heves olmadığını anladılar. Önemli olan yaşınız değil, kafanızın içinde ne kadar bilgi olduğu. Onu ne kadar kullanabildiğiniz” dedi.

    “KIZIMIZ DÜNYAYA BİR ESER BIRAKTIĞI İÇİN ÇOK MUTLUYUZ”

    Kızının küçük yaşlardan itibaren çok fazla kitap okuduğunu belirten baba Gürkan Uysal, zaman içerisinde okuduğu eserlerden beslenerek bir şeyler yazabileceğini düşündüklerini aktardı. Kızlarının bu düşüncesini desteklediklerini ifade eden baba Uysal, “Şuan gerçekten çok mutluyuz yani hani sonuçta dünyaya bir eser bırakmış oldu. Bizim kızımızın böyle bir eseri oluşturması ki bu kitabı 11 yaşında yazdı o. Biz ancak iki sene zarfında yayın evinden basılması matbaa aşaması uzun sürdü. Bizim için büyük mutluluk verici bir şey. Basılıp duyulmasından sonra tabi oda çok güzel bir şey. Geri dönüşler okuyan arkadaşlardan, tanımadığımız insanlardan hoş görü dönüşler oldu, eleştiriler var. Onları da kendisine iletiyoruz. Oda bunları dikkate alarak şuan ikinci kitabını bitirdi. Üçüncüyü yazıyor. Tabi ona göre profesyonel eleştirilerden faydalanıyor. Oda tabi çok güzel bir şey bizim açımızdan, onun açısından da öyle. Umarım ilerde daha güzel şeyler çıkar ortaya. Beklentimiz bu yönde” ifadelerini kullandı.

    “BU DURUM ÇOCUKLARIN ÇOK HOŞUNA GİDİYOR VE KENDİLERİNE İÇSELLEŞTİRİYORLAR”

    Kızının yazdığı kitabın ve kendisine olan ilginin kendisini çok etkilemediğini aktaran baba Gürkan Uysal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Biz iki hafta önce İstanbulda’da kitap fuarındaydık. İmza günümüz vardı orda da çok büyük ilgi gördü kendisi. Yani 13 yaşında roman yazmış bir çocuk olarak güzel bir şey. İnsanların hoşuna gidiyor, çocukların çok hoşuna gidiyor yani onlarda kendilerini içselleştiriyorlar yani bizde yapabiliriz duygusunu görüyorlar. Yani büyükler yazacak değil yani çocuklar da yazabilir. Ama okulda arkadaşlarının ilgisi biraz tabi daha farklı oluyor. Ama genel anlamda derslerinde tabi negatif yönde bir şeyimiz olmadı hep pozitif yönde etkisi olduğunu düşünüyorum.”

  • Play-doh İle Hayaller Espark’ta Şekilleniyor

    ECE Türkiye Proje Yönetimi tarafından yönetilen Espark Alışveriş Merkezi, yine bir etkinliğe, bu kez minik ziyaretçileri için, Türkiye’de ilk defa yer veriliyor.

    23- 31 Ocak tarihlerinde gerçekleşen Play – Doh etkinliği ile çocuklar, eğitimin en önemli parçalarından biri olan yetenek ve hayal gücünü Espark’ ta geliştiriyor. Dünyanın dört bir yanında her yaştan çocuğun evlerinde ve okullarında zevkle oynadığı ve artık bir klasik haline gelmiş olan Play-Doh, çocuklar için rengarenk bir dünyada özgürce eğlenmek demek. Espark’ta 12:00-20:00 saatleri arasında gerçekleştirilen etkinlik ile çocuklar Play-Doh’nun birbirinden eğlenceli oyun hamurları ve setleriyle renkli dünyalarını ve hayal güçlerini ifade ediyor. Bir yandan yeteneklerini diğer yandan el kasları geliştiren çocuklar, Espark’da sömestr tatili boyunca eğlenceli zamanlar geçiriyor. 60 yıla yakın süredir tüm dünyada çocukları renkli, eğlenceli ve doğal oyun hamurlarıyla buluşturan Play-Doh, Espark’ ta çocukları bekliyor.

  • Espark’ta “Düşler Mozaiği” Etkinliği

    ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş. tarafından yönetilen Espark Alışveriş Merkezi, 1-7 Şubat tarihler arasında gerçekleştireceği “Düşler Mozaiği” etkinliği kapsamında, büyüleyici bir sergiye ve çok renkli atölye çalışmalarına ev sahipliği yapacak.

    Yapılan açıklamaya göre; Gaziantep Müzesi, Şanlıurfa Müzesi ve Hatay Müzesi’nin destek verdiği Düşler Mozaiği etkinliği; minik, genç ve hatta yetişkin ziyaretçileri sömestr tatilinde mozaik sanatı ile tanıştırmaya hazırlanıyor. Sergi kapsamında Hatay Arkeoloji Müzesi, Zeugma Mozaik Müzesi ve Haleplibahçe Müzesi’nde yer alan mozaikler arasından seçilmiş 12 adet eserin replikası sergilenecek. Sergi alanı, sergilenen mozaiklerin yanı sıra görsel ve yazılı argümanların sunumuyla detaylandırılarak, ziyaretçilerin adeta bir müzeyi ziyaret ediyor gibi hissetmeleri sağlanacak. “Düşler Mozaiği” workshopları, 2-7 Şubat tarihler boyunca, 13.00-18.00 saatleri arasında, günde 4 seans halinde tüm ziyaretçileri ücretsiz olarak ağırlayacak.

    Tarihi 4.000 yıl öncesine dayanan mozaik sanatını, Türkiye’nin en önemli müzelerinde yer alan mozaikler eşliğinde günışığına çıkaracak olan proje; antik dünyadan modern zamanlara uzanan bir çizgide bu köklü sanatı gündelik yaşama taşıyacak. Etkinlik alanında teorik ve pratik anlamda mozaik sanatının tüm aşamalarını eğitmenleriyle birlikte deneyimleyecek olan çocuklar aileleri ile birlikte, farklı tekniklerle üretilmiş mozaik taşlar kullanarak çeşitli objeleri dekore edecekler ve üç boyutlu mozaik eserler üretecekler. Workshoplar; çocuklarda üretkenliği, farklı ve özgün düşünme yeteneğini desteklemek ve kültür-sanat ile çocuk arasındaki bağı güçlendirmek üzere planlandı.

    Açıklamada, sergilenecek eserlerin ise; Soteria Mozaiği – Hatay Arkeoloji Müzesi, Zenci Balıkçı Mozaiği – Hatay Arkeoloji Müzesi, Apollon Ve Daphne Mozaiği – Hatay Arkeoloji Müzesi, Koç Başları Mozaiği – Hatay Arkeoloji Müzesi,Süleyman’ın Düğümü Mozaiği – Hatay Arkeoloji Müzesi, Avlanan Amazonlar Mozaiği (2 Detay) – Haleplibahçe Müzesi, Ktisis Mozaiği – Haleplibahçe Müzesi, Çingene Mozaiği – Zeugma Mozaik Müzesi, Okeanos Ve Tethys Mozaiği – Zeugma Mozaik Müzesi, Geometrik Desenli Oda Tabanı Mozaiği – Zeugma Mozaik Müzesi ve Pasiphae-Daidalos Mozaiği – Zeugma Mozaik Müzesi olduğu belirtildi.