Etiket: Erkeklerde

  • Potada kızlarda Erzurum erkeklerde Kayseri şampiyon

    Potada kızlarda Erzurum erkeklerde Kayseri şampiyon

    Karabekir Spor Salonu’nda yapılan YURTKUR İller arası Basketbol Bölge Grup Şampiyonası’nda kızlarda Erzurum KYK, Erkeklerde ise Kayseri Şampiyon oldu.

    Gençlik ve Spor Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) İller arası Basketbol Bölge Grup Şampiyonası sona erdi.

    Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından Kazım Karabekir Spor Salonu’nda düzenlenen basketbol maçlarında kızlarda Erzurum KYK şampiyon olurken, erkeklerde Kayseri şampiyonluk ipini göğüsledi.

    Kayseri, Malatya, Erzurum, Erzincan, Sivas, Tunceli ve Kırşehir KYK’larının katıldığı turnuvada grup şampiyonu olan Erzurum KYK kız takımı ile Kayseri KYK Erkek takımı, Düzce’de yapılacak olan Türkiye Şampiyonası finallerine katılacak.

    KAYSERİ-SİVAS MAÇI NEFES KESTİ

    Zeki Koçak, İ. Hakkı Akpınar, Abdullah Özçelik, Vedat Engin, Erhan Çetin ve Talip Önerge’nin Tertip Komitesi Üyeliklerini yaptığı turnuvanın erkekler finali Kazım Karabekir Spor Salonu’nda yapıldı. Ömer Uslu ve A. Haktan Gönen’in yönettiği final maçında Kayseri ile Sivas karşılaştı. Masa hakemliğini Esra Köseoğlu, Emircan Araç ile Buğra Usta’nın üstlendiği maç nefesleri kesti. Karşılaşmayı 66-55 kazanan antrenör İsmail Arıtürk yönetimindeki Kayseri KYK şampiyon oldu.

    KUPALAR VERİLDİ

    Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Fuat Taşkesenligil, Kültür ve Turizm İl Müdürü Cemal Almaz, GSİM Şube ve İlçe Müdürleri ile Yurt Müdürlerinin katılımı ile dereceye giren takımlar ile fair play ödülü alan sporcuların madalya ve kupaları verildi. Erzurum Basketbol İl Temsilcisi Cem Culfa’nın da yer aldığı kupa töreninde basketbolcular dostluk tablosu oluşturdu.

  • Horlama erkeklerde daha sık görülüyor

    Horlamanın, insan sağlığını önemli derecede tehdit ettiğini belirten Op.Dr. Bahadır Baykal, tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesinde de ciddi kayıplara neden olduğunu söyledi.

    Kulak, Burun ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Bahadır Baykal, “Horlama, solunum esnasında havanın herhangi bir nedenle daralmış olan yutak ve geniz boşluğundan geçmesi ve çevredeki yumuşak dokuları titreştirmesiyle ortaya çıkan gürültülü sestir. Kadınlarda yağlanma daha çok kalça bölgesinde, erkeklerde ise boyun ve karın çevresindedir. Dolayısıyla bu durum erkeklerde horlamaya meyli artırır. Tabi kadınların kas yapısındaki farklılıklarda horlama da kadınlar için avantaj teşkil ediyor. Uykuda nefes kesilmesinin olmadığı horlama kişiye herhangi bir zarar vermez. Eğer horlamayla birlikte uykusuzluk, güne sarkan sersemlik hissi, yorgunluk, konsantrasyon kaybı gibi şikayetler varsa bir hastalık olarak görülmelidir” dedi.

    Basit horlamanın tedavisinin nedene yönelik olduğunu ifade eden Op.Dr. Baykal, “Kilo verme, sigara ve alkolü bırakma, egzersiz ve yüksek yastıkla yatma gibi basit önlemler başlangıçta denenebilir. Ama burun tıkanıklığı ya da yumuşak damak-dil kökünden kaynaklanan bir sorun varsa bunu mutlaka ayrı olarak ele almak ve tedavi etmek gerekir. Uyku Apnesi uykuda soluk durması demektir. Nefes durmaları gece boyunca sık olarak tekrarlayabilir. Genç erkeklerde yüzde 4 oranında görülürken bu oran 60 yaş sonrasında erkeklerde yüzde 28’lere ulaşır. Kısa boylu, şişman-göbekli, kısa boyunlu erkekler risk altındadır. Özellikle büyük dil, yüksek sert damak, sarkık yumuşak damak, uzun küçük dil, küçük ve geride çene yapısı, büyük bademcikler, burun etleri gibi sorunlar hastalığa zemin hazırlar” diye konuştu.

    Horlama ve uyku apnesinin (bir de hipoapne var galiba değil mi?) erkeğin bedeninde olumsuz etkilere sebep olduğunu kaydeden Op.Dr. Baykal, “Uyku kalitesi bozuktur. Kişi sabah hiçbir şekilde dinlenmiş kalkamaz. Kendini yorgun ve halsiz hisseder. Gün içinde fırsat buldukça uyuklamalar vardır. Sabah şiddetli ağız kuruluğu ve baş ağrısı, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, gece terlemeleri ve cinsel istekte azalma, (erkekte) iktidarsızlık belirtilerden bazılarıdır. Bunların dışında hayati organlara (kalp-beyin gibi) daha az oksijen gitmesine bağlı olarak kalp krizi ve özellikle gece gelişen inme (felç) riski artmaktadır. Ayrıca uykudaki nefes durmaları sırasında veya sonunda kalp atımında düzensizlikler hatta ilerlemiş olgularda kısa sureli durmalar nabız hızında ve kan basıncında yükselmeler olabilir. Eğer uyku apnesinden şüpheleniliyorsa tanının kesinleştirilmesi ve hastalığın şiddetinin belirlenmesi için uyku testi şarttır. Uyku laboratuvarında tüm gece uyku incelemesi yapılmalı ve birçok parametre kaydedilerek değerlendirilmelidir. Uyku laboratuvarında hastanın ne zaman uyanık, ne zaman uykuda olduğu, uykunun hangi dönemlerinde bulunduğu ve bunların gece içindeki oranları belirleniyor. Bunun için elektroansefalografi, göz hareketleri, ayrıca çene ve bacaklardan kas aktivitesi kayıtları; solunum olaylarının belirlenebilmesi için de ağız-burun solunumu, göğüs ve karnın solunum hareketleri, kan parsiyel oksijen basıncı, kalp atımı gibi birçok parametre, baş ve vücuda yerleştirilen elektrot, kemer ve diğer sensörlerle kaydediliyor” ifadelerini kaydetti.

    “Uyku apnesi olan bir kişi de kandaki oksijen miktarı normale göre azalmıştır”

    Uyku apnesi tedavisinde, öncelikle kişinin sosyal alışkanlıkları kontrol altına alınmalı sigara ve alkol gibi, kilo verme ve egzersizin yapılması gerektiğini vurgulayan Op.Dr. Baykal, “Uygun hastalarda CPAP denilen pozitif basınçlı hava maskesi kullanılabilir. Ayrıca ağız içi aparatlar da bazen faydalı olur. CPAP ile ağız içinde sürekli bir pozitif basınç yaratıp dokuların gevşemesi önlenir ancak hastaların bu cihaza uyumları oldukça sıkıntılı oluyor. Cerrahi tedavinin başarısı doğru hastada doğru ameliyatı yaptığınız zaman vardır. Eğer burun da ileri derecede tıkanıklık varsa; burun kemiği eğriliği ve burun eti büyümesi ameliyatla düzeltilmelidir. Dil kökü ve yumuşak damak problemi olanlar da daha dikkatli bir yaklaşım gerekir. Cerrahi yöntemler arasında en sık uygulananı UPPP ameliyatıdır (uvulo-palato-farengo-plasti). Bu ameliyat ile bademcikler, küçük dil ve yumuşak damak başta olmak üzere üst solunum yolundaki yumuşak doku fazlalıklarını azaltmayı ve dokuları gerginleştirmeyi amaçlıyoruz. Bu yöntem her zaman kesin sonuç vermeyebilir, yıllar sonra horlama ve apne ortaya çıkabilir. Bu nedenle seçilmiş hastalarda yapılması uygundur. Bunların yanı sıra dili askıya alma, dil köküne radyofrekans uygulaması ve çene ilerletme ameliyatları da uygun hastalarda uygulanmaktadır. Öncelikle kişinin sosyal alışkanlıkları kontrol altına alınmalı, sigara ve alkol kesinlikle bırakılmalı. Gece hafif yiyecekler yenilmeli, un ve şeker den uzak durulmalı, eğer obezite varsa kilo verilmeli. Düzenli olarak yürüyüş, yüzme ve egzersiz yapılmalı. Uyku apnesi olan bir kişi de kandaki oksijen miktarı normale göre azalmıştır. Zaten uykusuzluk ve yorgunluk yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bunun dışında kalp-dolaşım sistemi ve beyinle ilgili hayati önem taşıyan bölgelere temiz kan gitmez. Bu da kalp krizinden, ani felce, hipertansiyondan cinsel fonksiyon bozukluğuna hatta obeziteye kadar pek çok hastalığın oluşumunu tetikler. Bu yüzden eğer varsa uyku apnesi tanısının gecikmeden konulması ve mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir” açıklamalarında bulundu.

  • Prof. Dr. Sofikerim: “Erkeklerde kısırlık oranı arttı”

    Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, değişen beslenme düzeni, genetik faktörler gibi nedenlerle tüm dünyada erkeklerde infertilite yani kısırlık oranının yüzde 20’lere varan oranda arttığını söyledi.

    Halk arasında kısırlık olarak tabir edilen infertiliteyi, 1 yıl korunmasız ilişkiye girmesine rağmen çocuk sahibi olamama şeklinde tanımlayan Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, son yıllarda tüm dünyada erkeklerde kısırlık görülme oranının arttığını ifade etti.

    Endüstriyelleşmeye bağlı beslenme düzeni artışta etkili

    Sofikerim, neredeyse yüzde 20’lere varan artışın nedenini endüstriyel beslenmeye bağlı olarak değişen beslenme alışkanlıkları, metabolik sendromun yaygınlaşmasıyla göbek çevresinin genişlemesi, suni şeker ve hormonlu yiyeceklerin tüketiminin artmasına bağladı.

    “Ameliyatla olumlu sonuçlar elde edilebiliyor”

    Erkekte kısırlıktan şüphe edilmesi durumunda ilk olarak fizik muayene ve ardından 2-3 hafta arayla en az iki kez yapılacak sperm testi uygulanması gerektiğini belirten Sofikerim, testler sonucunda sperm sayısının azlığı, kalitesinin bozuk olması ve ‘azospermi’ yani hiç sperm olmaması gibi bulgularla karşılaşabileceğini dile getirdi. Sperm azlığı ya da kalitesinin bozuk olmasının altında yatan en önemli nedenin, halk arasında ‘yumurtalık varisi’ olarak tabir edilen ‘varicosel’ olduğunu kaydeden Sofikerim, hastalığın ameliyatla tedavi edilebildiğini söyledi. Sofikerim, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Erkeklerin yüzde 15’inde görülen bu hastalık yumurtaya gelen damarların varisleşmesi anlamına gelir. Aynı bacak damarlarının varisleşmesi gibi yumurta damarlarında da varisleşme görülür. Bu durum kirli kanın vücuttan uzaklaştırmasını geciktirir, toksik maddelerin yumurtada kümelenmesine neden olur, söz konusu toksik maddeler de zamanla spermlerin hareketliliğini ve morfolojik yapılarını bozar.”

    Erkekler daha rahat hastaneye gidiyor

    Erkek kısırlığının evlilik döneminden önce de araştırılabileceğini kaydeden Sofikerim, önceden düşük olan hastaneye gitme oranının erkeklerde son yıllarda arttığını da sözlerine ekledi. Sofikerim, “Son zamanlardaki klinik gözlemlerime göre, erkekler özellikle evlilik öncesi muayene için daha çok hastaneye gelmeye başladı. Elimizde herhangi bir istatistik olmamasına rağmen, eskiye nazaran üroloji polikliniğine gelen erkek hastalarında yüzde 20-30’lara varan oranda artış olduğunu söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.

  • Erkeklerde burun estetiği moda oldu

    Son yıllarda özellikle erkeklerin en çok yaptırdığı estetik operasyonunun ’burun estetiği’ olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Baran Aydemir, “Erkek hastalar, genelde belli olmayan çok doğal sonuçlar istiyorlar” dedi.

    Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de, estetik burun ameliyatlarında kadın ve erkek oranı birbirine yaklaştı. Özelikle erkeklerde burun estetiği operasyonunda artış yaşandı. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Baran Aydemir, erkeklerin yetişkin yaşlarda şekil ve nefes alma sıkıntılarına sık rastlandığını ifade ederek, “Ülkemizde özellikle erkek çocuklarda küçük yaşlarda alınan travmalarla, yetişkin yaşlarda şekil ve nefes alma sıkıntılarına sık rastlanmaktadır. Yapılacak müdahale ile şekil bozukluğu düzeltilirken, nefes sorunu da aynı zamanda çözülmektedir. Bunun yanında özellikle İzmir’de her geçen gün erkeklerin dış görünüşlerine daha fazla özen gösterdiklerine ve estetik burun ameliyatı taleplerinin arttığına şahit oluyoruz” diye konuştu.

    İzmir erkeği görünüme önem veriyor

    Erkek hastaların doğal ve erkeksi görünümü koruması gerektiğini belirten Dr. Aydemir, estetik operasyonuna da değindi. Aydemir, “Burun ucu kaldırılmamalı, burun aşırı inceltilmemelidir. Kadınlarda estetik kaideler daha net olmakla birlikte, erkeklerde yakışıklı olmanın net bir tanımı yoktur ve kişiler arasında ciddi fikir farkları vardır. Bir kişinin çok beğendiği bir burun diğeri için sevimsiz olabilir. Bu noktada 3D Vectra sayesinde, konsültasyon sırasında ameliyat sonrasında ortaya çıkacak sonuçları görüntüleme ve değerlendirme imkanı buluyoruz. Sistem ayrıca hastanın tedavi planlamasına aktif olarak katılmasına ve hastaya sunulan seçenekler içinden tercih yapabilmesine olanak sağlıyor. 3D Vectra hastanın istediği sonucu doktor ile eksiksiz paylaşabilmesi, düşüncelerini aktarabilmesi için iyi bir yöntemdir” şeklinde konuştu.

    İzmir’de erkek hastaların en çok burun estetiğine önem verdiğini dile getiren Op. Dr. Aydemir, şöyle devam etti:

    “Burun estetiği sonrasında botoks ve dolgu uygulamaları gibi estetik talepler gelebiliyor. İzmir erkekleri her daim dış görünüşlerine önem verdiklerinden daha bakımlı, genç ve sağlıklı görünüyorlar.”

  • Bu hastalık erkeklerde 3 kat fazla

    Uzmanlar, idrar kaçırma rahatsızlığının erkeklere nazaran kadınlarda 3 kat daha fazla olduğunu söyledi.

    Cinsiyet ve yaşa göre idrar kaçırmanın değişik tipleri, sebepleri ve tedavileri olduğunu belirten VM Medical Park Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Özcan Atahan, “İdrar kaçırma kadınlarda erkeklere nazaran 3 kat fazla görülmektedir. Kadınlarda görülme sıklığı yüzde 20 li 50 arasındadır. Gebeliğin son dönemlerinde görülen idrar kaçırması doğumdan sonra düzelmektedir. Kadınlarda fazla kilo, vajinal doğum, hormonal ilaç kullanımı, şeker hastalığı, rahmin ameliyatla alınması, nörolojik hastalıklar, ışın tedavisi sonrası risk artmaktadır. Erkeklerde idrar kaçırma oranı yüzde 12 civarında olup, parkinson hastalığı, bunama, ilaç kullanımı, prostat büyümesine bağlı veya taşma tarzında olabilir. Prostat ameliyatı sonrası da gelişebilir” dedi.

    İdrar kaçırma sıklığının ilerleyen yaşla birlikte arttığını ifade eden Özcan Atahan, “Yaşlanma ile birlikte organ sistemlerinin dolum kapasitesi azalmaktadır. Benzer şekilde her iki cinsiyette yaşlanma ile birlikte mesane kapasitesi, mesane elastikiyeti ve idrar akma hızı azalır. Genelde 4 tip idrar kaçırma durumu vardır. Öksürme, hapşırma, ağır bir şey kaldırma, egzersiz yapma ile idrar kaçırma durumuna stres tipi idrar kaçırma adı verilir. Sıkışma tipi idrar kaçırma, aniden gelen idrar yapma hissi sonrası tuvalete yetişemeden idrar kaçırma durumudur. Karma tip idrar kaçırma ise bu iki halin beraber eşlik ettiği idrar kaçırma durumudur. Taşma tipi idrar kaçırmada idrar torbasının tam boşaltılamaması sonucu damlama tarzında sürekli idrar kaçırma olur. Bazen pozisyon değiştirmekle, hissetmeden, sürekli bir şekilde, cinsel ilişki esnasında veya uykuda farkında olmadan idrar kaçırma da görülebilir” diye konuştu.

    Prof. Özcan Atahan, “Fiziki muayene, tam idrar, idrar kültürü, radyolojik filmler, ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri uygulanır. Kaçırma tipi, sorunun şiddeti ve altta yatan sebebine göre tedavi planlanır. İdrar kaçırma, toplumda sık görülen ama hastalar tarafından fazla önemsenmeyen, hekimler tarafından da yeterince sorgulanmayan önemli bir rahatsızlıktır” şeklinde konuştu.