Etiket: erkek

  • Erkek Tipi Saç Dökülmesine Dikkat

    Este Sense Klinik Medikal Estetik Biriminden Türkan Sezer, erkek tipi saç dökülmesinin başlıca nedenlerinin stres ve hormonal bozukluklar olduğunu, tek çözümünün saç ekimi olduğunu söyledi.

    Saçın erkelerin en önemli aksesuarı olduğunu ifade eden Sezer, “Erkeklerde günlük 50 ile 80 tel arası saç dökülmesi normal olarak saptanmıştır. 80 teli geçen saç dökülmelerinde, mevcut olan saçlarınız hızla kaybedilir ve bundan sonraki aşaması androgenetik kellik diye adlandırılan saçsızlık meydana gelir. Tüm kafayı kaplayabileceği gibi, büyük sıklıkla şakaklar ve ense bölgesini tutmaz. Bir hastalık olarak kabul edilmez onun yerine erkeklerin karakteristik yapısı olarak kabul edilir. Ergenlik dönemi sonrası erkeklerin yaklaşık yarısı androgenetik alopesi ile karşılaşabilir” diye konuştu.

    Saçsızlığın tek çözümünün saç ekimi olduğunu söyleyen Türkan Sezer, “Erkelerde çeşitli sebeplerden dolayı saç dökülmesi görülmektedir. Başlıca nedenleri; stres, yanlış kozmetik kullanımı, ilaç kullanımı (kanser ilaçları, fazla A vitamini vb.) hormonal bozukluklar. Ateşli hastalıklar, anemi, tiroit hastalığı, demir, çinko, protein eksikliği, genetik kaynaklı. Erkeklerde en sık görülen ve kelliğe yol açan saç dökülmesi ise dihidrotestesteronda denilen erkeklik hormonunun genetik olarak kafa derisindeki saç foliküllerini etkilemesinden kaynaklanan androgenetik alopesidir” dedi.

    SAÇ EKİMİ

    Saç ekimiyle ilgili bilgi veren Sezer, şunları kaydetti:

    “Detaylı kan tahlili ve enfeksiyon panellerinize bakıyoruz. Sonuçlar değerlendirildikten sonra operasyon hazırlığı yapıyoruz. FUE sistemi ile ameliyat olacaksanız saclarınız 1 numara tıraş edilir. Operasyonun aşamaları alım, kanal ve ekim işlemlerinden oluşmaktadır. Alım aşamasında uygun pozisyon verilir (yüz üstü). Alım işlemi donör bölgeden çıkan greft sayısına göre uzayabilir . Ortalama 2-3 saat sürer. Operasyon boyunca ağrı duymamanız için lokal anestezi işlemi yapılır. Yaklaşık 10 dk sürmektedir. Her bir saç kökü mikromotor ve iğneli FUE tekniği ile tek tek alınır. Alınan saç kökleri özel mikro pensetlerle tek tek toplanır ve sayımı yapılır. Alım işlemi bittikten sonra kişi isterse yemek ve istirahat molası verilir. Alım işlemi bittikten sonra sıra kanal açma işlemindedir. Kanal açma işlemine başlamadan önce kişinin kendisi ile birlikte doğal saç çizgisi belirlenir ve ekim yapılacak alan kararlaştırılır. Hasta sırt üstü pozisyonda iken ekim yapılacak alanı uyuşturmak için lokal anestezi işlemi uygulanmaktadır. Kişi daha sonra ağrı hissetmeyecektir. Lokal anestezi işlemi bittikten sonra kişinin kendi saç yapısına uygun slitler seçilir. Kişiye göre seçilen slitlerle tek tek kanallar açılır. Bu işlem ortalama 1,5 saat sürmektedir. Kanal işlemi bittikten sonra en son aşama ekim işlemidir. Açılan kanallara saç kökleri itina ile tek tek yerleştirilir. Bu işlem yaklaşık 2-2,5 saat sürmektedir. Operasyon bittikten sonra kişinin pansumanı tamamlanır. Yapılan pansuman operasyondan bir gün sonra çıkartılır. Operasyonun 2.günü 10 günlük saç yıkama tekniği detaylı bir şekilde anlatılır ve ilk yıkama işlemi gerçekleştirilir. Günde kabuk dökme işlemi yapılmaktadır. Kabuk dökme işlemi kişiye göre daha önce yapılabilir. Kişi kabuk dökme işleminden sonra günlük hayatına geri dönebilir. Greftlerin büyümesi ortalama bir sene içinde gerçekleşir.1 yıl sonunda kesin sonuç elde edilir. Operasyon sonrası: 1-6 gün : Operasyondan sonra yüzde hafif şişmeler olabilir. Bu genellikle 3.gün başlar ve 6.gün kendiliğinden iner. Gerekli tedavi uygulandığı taktirde şişmeler görülmez. 7-10 gün : Saçlarınız artık 1-2 mm uzamaya başlar.10. günde kabuklar dökülmüş olur. 1-3 ay : Saçlarınız gözle görülür şekilde uzamaya başlar. Bu süre zarfında sivilce ve yağlanma normaldir. Ekimden ortalama 40 gün sonra PRP ve mezoterapi tedavileri ile saç çıkışları desteklenmektedir. 6-8 ay : Saçların büyük bölümü büyüme evresini tamamlamış olur. Yeni saçlar 2-3 cm uzunluğunda olur ve giderek kalınlaşır. 8-10 ay: Artık saçlar uzamış ve kalınlaşmış olur. 1 yıl : Saçlar çıkışlarını yüzde 100’e yakın tamamlamış olur.”

  • Ahırlıda Erkek Cesedi Bulundu

    Konya’nın Ahırlı İlçesinde üzeri taşlar ile kapatılmış bir erkek cesedi bulundu.

    Edinilen bilgiye göre, ilçenin Kel Yayla mevkisinde koyunlarını otlatan çoban Mehmet G. taşların altında bir erkek cesedi olduğunu fark ederek hemen jandarmaya haber verdi. Olay yerine giden Jandarma ekipleri bölgeyi kontrol altına alırken, olay yerinde Cumhuriyet Savcısının yaptığı incelemenin ardından bulunan ceset otopsi yapılmak üzere Bozkır Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Bulunan cesedin bir erkeğe ait olduğu ve uzun süre önce av tüfeği ile göğsünden vurularak öldürüldükten sonra üzerinin taşla kapatıldığı öğrenildi.

    Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

  • Türkiye’de kadınlar mı çoğunlukta erkekler mi?

    Türkiye İstatistik Kurumu, 2014 yılı ’İstatistiklerle Kadın’ verilerini açıkladı. Buna göre, Türkiye nüfusunun yüzde 49,8’ini kadınlar oluşturdu. Toplamda erkeklerin gerisinde kalan kadınlar, 65 ve daha yukarı yaşlarda ise erkek nüfus oranını geçti.

     

    Verilere göre, Türkiye nüfusunun (77 milyon 695 bin 904 kişi) yüzde 50,2’sini erkek nüfus (38 milyon 984 bin 302 kişi) ve yüzde 49,8’ini kadın nüfus (38 milyon 711 bin 602 kişi) oluşturdu. Türkiye’de 2014 yılında toplam kadın nüfusun yüzde 71,3’ü 18 ve daha yukarı yaşta iken bu oran erkek nüfusta yüzde 69,9. Kadın nüfus oranı, 65 ve daha yukarı yaşlarda erkek nüfus oranını geçti.

    Doğuşta beklenen yaşam süresi, 2013 yılında Türkiye geneli için toplamda 76,3, erkeklerde 73,7 ve kadınlarda 79,4 yıldır. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,7 yıl. Ülkemizde, kadınlarda doğuşta beklenen yaşam süresinin en fazla olduğu il 82,2 yıl ile Giresun iken erkeklerde 76,3 yıl ile Karaman. Doğuşta beklenen yaşam süresinin en az olduğu il ise kadınlarda 74 yıl ve erkeklerde 70,2 yıl ile Erzurum.

    Türkiye’de 2013 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bilmeyen toplam nüfus oranı yüzde 5,7 iken bu oran erkeklerde yüzde 1,9, kadınlarda yüzde 9,4. Lise ve dengi okul mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştakilerin toplam nüfus içindeki oranı yüzde 18,2 iken bu oran erkeklerde yüzde 22,2, kadınlarda yüzde 14,4. Yüksekokul veya fakülte mezunu olan toplam nüfus oranı yüzde 12,9 olup bu oran erkeklerde yüzde 15,1 kadınlarda ise yüzde 10,7.

    EVLİ ÇİFTLERİN YAŞ FARKI

    Evli çiftlerin yaş farkı incelendiğinde, Türkiye genelinde 2012 yılında resmi nikâhla evlenen çiftlerin yüzde 75,2’sinde gelinin yaşı damadın yaşından küçük iken, bu oran 2013 yılında yüzde 74,9 oldu. Evliliğini 2013 yılında yapmış olan çiftlerin yüzde 13,8’inde gelinin yaşı damadın yaşından büyük olup, yüzde 8,2’sinde gelin ve damadın yaşları eşit oldu. Evlenen çiftler arasında damadın yaşının gelinin yaşından 11 yaş ve daha büyük olduğu evliliklerin oranının en yüksek olduğu il, 2013 yılında yüzde 12,8 ile Hatay. Damat ve gelinin yaşlarının eşit olduğu evliliklerin en yüksek oranda olduğu il yüzde 11,3 ile Karabük olup, gelinin yaşının büyük olduğu evliliklerin oranının en yüksek olduğu il ise yüzde 21,8 ile Hakkâri.

    KADINLARDA İLK EVLENME YAŞININ EN KÜÇÜK OLDUĞU İL AĞRI VE YOZGAT OLDU

    Resmi olarak ilk evliliğini 2013 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı 23,6 iken, bu yaş erkeklerde 26,8. İlk evlenme yaşının en yüksek olduğu il, erkeklerde (29,1) ve kadınlarda (26,4) Tunceli. İlk evlenme yaşının en düşük olduğu il ise erkeklerde Afyonkarahisar (25), kadınlarda Ağrı ve Yozgat (21,5) illeri.

    EVLİLİĞE KİM KARAR VERİYOR ?

    Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması kapsamında, 2013 yılında evli kadınlara evliliğe kimin karar verdiği sorusu yöneltildi. Kadınların yüzde 48,8’i evliliğe eşleriyle birlikte karar verdiklerini, yüzde 39,6’sı kadının onayı ile ailelerin kararıyla, yüzde 6,9’u ise kadının onayı olmadan ailelerin kararı ile evlilik kararı aldıklarını belirtti. Sağlık Bakanlığı verilerine göre; 2002 yılında doğum öncesi bakım alan kadın nüfus oranı yüzde 70 iken 2013 yılında bu oran yüzde 98’e yükseldi. Benzer şekilde sağlık kuruluşlarında gerçekleşen doğumların tüm doğumlar içindeki oranı da artış göstererek 2013 yılında yüzde 98 oldu. İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflaması 1. Düzey’e göre bu oranın en düşük olduğu bölgenin 2013 yılında yüzde 89 ile Kuzeydoğu Anadolu (Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) olduğu görüldü.

    İSTİHDAM ORANI

    Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 2013 yılında, Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde istihdam oranı yüzde 45,9 olup, bu oran erkeklerde yüzde 65,2, kadınlarda ise yüzde 27,1 oldu. Avrupa Birliği üye ülkelerinin istihdam oranı incelendiğinde; 2013 yılında kadın istihdam oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 72,5 ile İsveç iken en düşük olduğu ülke yüzde 39,9 ile Yunanistan’dır. Avrupa Birliği üye ülkelerinin (28 ülke) ortalama kadın istihdam oranı ise yüzde 58,8. Avrupa Birliği üye ülkelerinde 2013 yılında erkek istihdam oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 78,7 ile Hollanda iken en düşük olduğu ülke yüzde 56,5 ile Hırvatistan. Avrupa Birliği üye ülkelerinin (28 ülke) ortalama erkek istihdam oranı ise yüzde 69,4.

    İşgücünün önemli bir göstergesi olan işgücüne katılma oranı, 2013 Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre Türkiye genelinde yüzde 50,8, kadınlarda yüzde 30,8, erkeklerde ise yüzde 71,5 oldu. Eğitim durumuna göre işgücüne katılım oranı incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü. Okur-yazar olmayan kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 17,4, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 26,3, lise mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 32,1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 39,3 iken yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 72,2 oldu.

    ÜST DÜZEY KADIN YÖNETİCİ ORANI

    Türkiye’de 2014 yılında kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı 2013 yılına göre önemli bir değişiklik göstermeyerek yüzde 9,4 oldu. Kadın hakim oranı yüzde 36,9, kadın profesörlerin oranı ise 2013-2014 öğretim yılı için yüzde 28,7 oldu. Kadın polis oranı daha önceki yıllara göre önemli bir değişiklik göstermeyerek 2014 yılında da yüzde 5,5 oldu.

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın milletvekili oranı 1935 yılında yüzde 4,5 iken, 79 yıl sonra bu oran yüzde 14,4’e yükseldi. Türkiye’de 2014 yılında toplam bakan sayısı 25 olup kadın bakan sayısı 1’dir. Ülke karşılaştırmalarına bakıldığında, 2013 yılında kadın bakan oranının en yüksek olduğu ülkeler; yüzde 54,2 ile İsveç ve yüzde 50 ile Norveç‘tir.

    MUTLU OLDUĞUNU BEYAN EDEN KADIN ORANI DÜŞTÜ

    Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre; mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2013 yılında yüzde 59 iken 2014 yılında bu oran yüzde 56,3’e düştü. Kadınlarda mutluluk oranı 2013 yılında yüzde 61,9 iken bu oran 2014 yılında yüzde 60,4, erkeklerde ise 2013 yılında yüzde 56,1 iken 2014 yılında yüzde 52 oldu.

    Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2014 yılı sonuçlarına göre, kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı yüzde 73,8 oldu. Kendi geleceklerinden umutlu olan kadınların oranı yüzde 74,7 iken erkeklerde bu oran yüzde 72,9 oldu.

    Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2014 yılı sonuçlarına göre, kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 73,3 olurken, bu oran kadınlarda yüzde 69,3 erkeklerde yüzde 77,3 oldu. Kadınları ailelerinden sonra en fazla, sırasıyla; yüzde 18,5 ile çocukları, yüzde 5,3 ile eşleri ve yüzde 2,2 ile anne/babaları mutlu etti. Erkekleri ise ailelerinden sonra en fazla, sırasıyla; yüzde 8 ile çocukları, yüzde 4,5 ile eşleri ve yüzde 4 ile anne/babaları mutlu etti. Kadınları ve erkekleri 2014 yılında en çok sağlıklı olmak mutlu etti. Kendisini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade eden kadınların oranı yüzde 73,4 iken bu oran erkeklerde yüzde 63,9 oldu. Kadınları sağlıktan sonra en fazla yüzde 16,8 ile sevgi, yüzde 5 ile başarı ve yüzde 2,8 ile para mutlu etti. Erkekleri ise sağlıktan sonra en fazla yüzde 13,9 ile sevgi, yüzde 12,2 ile başarı ve yüzde 5,8 ile para mutlu etti.

    CİNSİYET ROLLERİ

    Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2013 yılı sonuçlarına göre, kadınların toplumsal cinsiyet rollerine yönelik tutumları incelendiğinde; kadınların yüzde 75,2’si “yemek, bulaşık, çamaşır, ütü ve temizlik gibi ev işlerini erkekler de yapmalıdır” ifadesine, yüzde 75’i “kadınlar siyasette daha çok yer almalıdır” ifadesine, yüzde 52’si “küçük çocuğu olan kadınlar çalışmamalıdır” ifadesine katıldıklarını belirtti.

    Kadınların yüzde 10,1’i “ailede önemli kararlar sadece ailenin erkekleri tarafından alınmalıdır” ifadesine katıldıklarını belirtirken yüzde 9,7’si ise “erkek çocuğun eğitimli olması kız çocuğun eğitimli olmasından her zaman daha iyidir” ifadesine katıldıklarını belirtti.

  • Estetik kadınlar kadar erkekler için de önemli

    Plastik ve Rekostrüktif Cerrahı Op. Dr. Baran Kul, estetik kaygının sadece kadınları değil, erkekleri de etkilediğini belirterek, burnunun görünümünü beğenmeyen erkeklerin de estetik operasyon için doktorlara danıştığını söyledi.

     

    Kadın ve erkeklerin özellikle ergenlik döneminde başlayan estetik kaygıları, yaş ilerledikçe de devam ediyor. Dış görünümün iyileştirme çabasının önemli bir kısmını ise, yüz ve yüzün en çarpıcı bölümü olan burun oluşturuyor. Uzmanlar, iyi bir estetiğe sahip yüz ile orantılı bir burnun, kişilerin öz güvenini ve buna paralel olarak sosyal ilişkilerini de olumlu etkilediğine dikkat çekiyor. Ancak yüz şekli ile ilgili en önemli kaygılardan biri olan kemerli bir burun ve burun ucundaki düşüklüğün, kişinin dış görünümünden rahatsız olmasına yol açtığına işaret eden uzmanlar, burnun yalnızca estetik açıdan değil, sağlıklı bir vücut için de büyük önem taşıdığını vurguluyor.

    “SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇABİLİR”
    Memorial Diyarbakır Hastanesi Plastik ve Rekostrüktif Cerrrahi Bölümü’nden Op. Dr. Baran Kul, burnun yalnızca estetik açıdan değil sağlıklı nefes için de önemli olduğunu belirterek, “Burun, estetik ve görsel yönünün dışında çok fonksiyonel bir organdır. Doğru nefes, burundan alınandır. Burun ameliyatı olmak isteyen hastaların çoğunda estetik kaygıların yanı sıra iyi nefes alamama, geceleri ağzı açık uyuma, horlama ve benzeri şikayetler mevcuttur. Aynı zamanda bu hastalarda yorgun uyanma ve gündüz uyuklama gibi yaşam standartlarını çok olumsuz etkileyen durumlar da söz konusudur. Bu sıkıntıları ortadan kaldırmak için ameliyat kararı verilmişse, mutlaka uygulanmalıdır. Aksi takdirde yaşanan sıkıntılar çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” dedi.

    “PSİKOLOJİK SORUNLARA YOL AÇABİLİYOR”
    Burun ameliyatlarında önceliğin hastanın sağlığı olduğunu vurgulayan Kul, “Yani nefes almakta zorluk çeken bir hastanın önceliği, estetik kaygı değil sağlığı olmalıdır. Ancak bazı hastalarda estetik kaygılar sağlığın önüne geçebilir. Estetik açıdan güzel bir buruna sahip olma düşüncesinin içselleşmesi, hastada psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Üstelik estetik kaygı yalnızca kadınları değil günümüzde erkekleri de etkilemektedir. Burnunun görünümünü beğenmeyen erkekler de estetik operasyon için doktora danışmaktadır” diye konuştu.

    “HEM ESTETİK HEM DE SAĞLIKLI BİR BURUN”
    Burun ameliyatlarının kadınlarda 16, erkeklerde 16-18 yaş döneminden itibaren 60’lı yaşlara kadar yapılabildiğine dikkat çeken Op. Dr. Kul, şunları kaydetti:
    “Geçmişte burun estetiği ameliyatlarında, hastanın hem sağlıklı nefes alması hem de güzel bir buruna sahip olması mümkün olamayabiliyordu. Hem sağlık hem de estetik görünümün çok önemli olduğu ameliyatlarda hasta kanama ve ağrı gibi ciddi sorunlar yaşıyordu. Günümüzde yeni ameliyat yöntemleri, hastaların nefes alamama problemlerini ortadan kaldırılırken, estetik açıdan da tatmin edici sonuçlar sağlamaktadır. Estetik ve fonksiyonel burun cerrahisi aynı ameliyat ile sağlanmaktadır. Uygun hastalarda ameliyat kapalı yöntem ile yapılabilmektedir. Kapalı ameliyatta kesiler burun deliklerinin içinden yapılarak iz kalma riskini ortadan kaldırmaktadır.”

  • KADINLAR BATI, ERKEKLER İSE DOĞU İLLERİNDE DAHA FAZLA KONUT SAHİBİ OLUYOR

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2014 yılı konut satışları araştırmasına göre kadınların batı, erkeklerin ise doğu illerinde daha fazla konut sahibi olduğu açıklandı.

     

    TÜİK verilerine göre 2014 yılı konut satışları araştırmasına göre Türkiye’de kadınların konut alma oranı batı illerine gidildikçe arttığını erkeklerin ise doğu illerinde daha fazla konut sahibi olduğu açıklandı. Türkiye genelinde 2014 yılında 1 milyon 165 381 konut, satış sonucu el değiştirdi. Satılan konutların yüzde 29,5’i kadınlar, yüzde 59,7’si erkekler, yüzde 2,4’ü kadın ve erkekler tarafından ortak olarak alınırken, yüzde 8,4’ü ise bunların dışında kalan diğer ortaklıklar tarafından alındı. Erkekler konut alımlarında yüzde 40,9 oranında ipotekli alımları tercih ederken, bu oran kadınlarda yüzde 26,5 oldu. 2014 yılında satılan konutların İstanbul’da yüzde 28,2’sini kadınlar, yüzde 58,8’sini erkekler, Ankara’da yüzde 28,7’sini kadınlar, yüzde 60,7’sini erkekler, İzmir’de ise yüzde 35,1’ini kadınlar, yüzde 54,3’ünü erkekler satın aldı. Kadın ve erkek tarafından ortaklaşa en fazla konut alınan iller; Afyonkarahisar (yüzde 9,4), Isparta (yüzde 4,4), Yalova ve Uşak (yüzde 4), Bartın (yüzde 3,8), Bolu ve Balıkesir (yüzde 3,4) oldu.

     

    KADINLAR BATI İLLERİNDE DAHA FAZLA KONUT SAHİBİ OLDU

    2014 yılı konut satışlarına göre Türkiye’de kadınların konut alma oranı batı illerine gidildikçe artarak Balıkesir (yüzde 38,7), Çanakkale (yüzde 37,4), Yalova (yüzde 36,1), İzmir (yüzde 35,1) ve Muğla (yüzde 35) kadınların konut edinmesinde en fazla paya sahip olan iller olarak ilk sıralarda yer aldı. Şırnak (yüzde 9), Bayburt (yüzde 12,4) ve Ağrı (yüzde 16,3) ise kadınların konut satın alışında en az paya sahip iller oldu.

     

    KONUT SAHİPLİĞİNDE ERKEKLER DOĞU İLLERİNDE ÖNDE
    Konut satışlarında 2014 yılı verilerine göre doğu illerinde erkekler kadınlara göre daha fazla konut satın aldı. Konut alımında erkeklerin en fazla paya sahip olduğu iller sırasıyla; Ardahan ve Ağrı (yüzde 81,5), Bingöl (yüzde 80,1), Siirt (yüzde 79), Bitlis (yüzde 76,2) ve Batman (yüzde 75,8) oldu.