Etiket: Erdoğan

  • Erdoğan Ailesinden Günay Anne’ye Ziyaret

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan ile birlikte Keçiören’de yaşayan 88 yaşındaki Günay Anne’yi ziyaret etti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 88 yaşındaki Günay Anne’yi Keçirören’deki evinde ziyaret etti. Erdoğan’a ziyarette eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan eşlik etti. Ziyarette kapıda karşılanan Erdoğan ailesi daha sonra Günay Anne’nin bulunduğu odaya geçti.

    Dizlerinden rahatsızlığı bulunan Günay Anne, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kendisini çok mahcup ettiğini söyleyerek, “Allah sizi başımızdan eksik etmesin, buna çok ihtiyacımız var. Şimdiye kadar böyle bir Cumhurbaşkanı görmedik. Allah razı olsun. Rabbim size tahammül gücü versin, Allah yar ve yardımcınız olsun. Çok dua ediyorum. Düşünüyorum da millet aşkı var sizde, millete hizmet ediyorsunuz. Kendinizi, sağlığınızı, sıhhatinizi düşünmüyorsunuz. Güzel Rabbim sizi iki cihanda da bunaltmasın” dedi.

    Elini öpen Emine Erdoğan’a “Çok mahcup oldum, beni mahcup ettiniz” sözleriyle karşılık veren yaşlı kadın, Sümeyye Erdoğan’a ise, “Resimlerde gördüm. Babanız, anneniz gibi sizler de çok çalışıyorsunuz” dedi.

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN HAYRANI

    Ziyarette Fransızca mütercim ve tercümanı olduğu belirtilen 88 yaşındaki Günay Anne’nin, iç politika ve dış politikayı yakından takip ettiği, aynı zamanda tam bir Cumhurbaşkanı Erdoğan hayranı olduğu kaydedildi. Annesinin ise Gümüşhane’nin ilk öğretmeni olduğu anlatılan Günay Anne’nin, annesi ve teyzesinin eğitimini Osmanlı Sultanı II Abdülhamid Han’ın karşıladığı belirtildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çay ikram edilen ziyarette daha sonra hatıra fotoğrafı çektirildi. Ziyaretin ardından çıkışta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.

  • Ali Erdoğan; “Kamuya Yarar Sağladık, O Da Cezasız Kalmadı”

    Cumhuriyet Halk Partisi Uşak Milletvekili adayı Ali Erdoğan hakkında verilen ceza ve Uşak’taki Paralel Devlet Yapılanması operasyonuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

    1 Kasım Genel Seçimleri için CHP Uşak’ta aday gösterilen Ali Erdoğan, Uşak Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde hakkında açılan bir davanın geçen hafta sonuçlanan karar mahkemesinde aldığı 5 ay ceza ile ilgili yaptığı açıklamada: “Siz ne zaman kamunun kaynaklarını korumak isterseniz, Devletin zorlayıcı gücü ve siyasi baskı neticesiyle karşılaşabilirsiniz” dedi. Kamuoyunda farklı yorumlanan mahkeme kararı ile davanın detaylarına açıklık getiren Ali Erdoğan yaşanan süreci şu şekilde anlattı; “2009 yılından Uşak Belediye Başkanlığına aday olduğumda seçim vaatlerim arasında kentteki çatı alanlarının kullanımıyla ilgili bir vaadim vardı. Belediye meclisimizle birlikte çatı alanlarının önlerini yükselterek bağımsız alanların kullanımı sağlayan bir karar aldık. Çeşitli şikayetler oluştu, yargılandık ve 9 ay ceza aldık, o da ertelendi. Daha sonra kamuoyunda sıkça gündeme gelen Kentsel Dönüşümle ilgili bir mesele yargıya taşındı. Dönüşüm alanlarındaki binaların yıkımıyla ilgili TOKİ’nin yıkım kararı vardı ve 12 milyon TL’ye yıkım yapması gerekiyordu. Yıkıma ilk başladığımızda hurdacıların demir parçalarını para karşılığı alma taleplerini gördük. Bunun üzerine talepte bulunan birçok hurdacıyla görüşüp para ödemeksizin binaları yıktırıp üzerine Uşak Belediyemize gelir elde edebileceğimizi tespit ettik. Nihayetinde devletin 12 milyon TL’sini kullanmadığımız gibi, üzerine 3 Milyon TL belediyemize peşin gelir sağladık. Bunları yaparken bir kural hatası yaptığımızı gördük. Belediyeden para çıkacağı bir yerde gelir getiren bir iş yapmış olduk. Buda daha sonraki zamanda şikayet konusu oldu. Dava İzmir ve Uşak’ta bilirkişiler tarafından incelendi. Kamu yararı sağlandığı, belediye gelir elde edildiği tespit edildi, fakat kural hatası olduğu için 5 ay gibi cezaya maruz kaldım. Bu cezada ertelendi ve cezaya da itirazda bulunduk. Kısacası burada hem Devletin 12 Milyon TL gibi bir parasını koruduk hem de üzerine 3 Milyon TL gibi bir parayı belediyemize gelir olarak sağladık. Türkiye’de şöyle bir şey var siz ne zaman kamunun kaynaklarını korumaya başlarsanız, mutlak suretle devletin zorlayıcı gücüyle ve siyasetin baskısıyla karşılaşabiliyorsunuz. Biz zaten yola çıkarken her şeyi göze alıyoruz. Buradan aldığımız 5 aylık ceza aşağı yukarı çatılardan aldığımız cezanın yarısı kadar. Nihayetinde hakkımızda verilen cezalara itirazda bulunduk. Ehemmiyeti olmayan cezalar fakat benim için temizlenmiş olmanın göstergesi olacak. Bu da son davamızdı zaten. Bununla birlikte Belediye Başkanlığım döneminde hiç davam kalmamış oldu.

    “DEVLETİ KORUYAMAYANLARA EN İYİ CEVAP SANDIKTA VERİLİR”

    Son haftalarda Uşak gündeminin önemli konusu olan “Paralel Devlet Yapılanması” operasyonu ve tutuklamalarla ilgili de açıklamalarda bulunan CHP Uşak Milletvekili adayı Ali Erdoğan, “Devlet o kadar muhalif insanla uğraşır hale geldi ki, artık Antep’ten Ankara’ya arabayla giden bombacıyı takip edecek görevlisi kalmadı.” İfadesi kullandı. Bu yaşanan gelişmelerin çok hassas konu olduğuna değinen Erdoğan; “Tanzimat dönemiyle birlikte cemaat ve cemiyetlerin sivil toplum örgütü olarak ortaya çıktığı görülmekte. Toplum içerisinde de bir takım ihtiyaçları karşıladığı da aşikardır. Aslında din daha çok ölümden sonraki hayatı tanımlar. Türk toplumunun %99 Müslümandır ve Türkiye Cumhuriyeti içersinde farklı anlamda, ruhsal anlamda yol, yöntem arayan insanların ortaya çıkardığı bir organizasyonlara rastlanmaktadır. Zaman zaman da bu dini liderlerle ve devlet arsasında güç savaşları yaşanmış ve nihayetinde bu topluluklara destek veren kişiler çok büyük sıkıntılar yaşamıştır. Hiç kimse şunu kabul etmez bende etmiyorum; Devletin içerisinde, Devletin haberi olmadan üst kadroları dinleyerek dışarıya deklare eden kim olursa olsun yargılanmalıdır. Ancak bunları bahane göstererek Ülkemizin birçok yerinde masum, yurt yapmak için, çocuk okutmak için hayır yapan insanlara da hayrınızı neden takip etmediniz diyerek ceza evlerine atılması da son derece üzücü. Anadolu insanı bağış veren insandır, hayır yapmasını seven bir çok cemaate yardım eden insandır. Bugün Cuma Namazına gidiyorsunuz, namaz çıkışı sandıklar açılıyor para atıyorsunuz içine. Peki kim takip ediyor bunu? Buradaki hayrın nereye harcandığını kim bilebilir? Anadolu’da hayır veren insanlar hayrını takip etmezler. Hayrını verirler vazifeleri bitmiş olur. Dolayısıyla toplumun duygularını istismar eden varsa Devlet hiçbir insan, cemaat, kurum ayırt etmeden tamamının hesabını sormalı. Yasalarla kurulmuş hayır organizasyonları yasalara hesap vermeli, bunu suiistimal edenler ise topluma deklare edilmeli. Yani şu kavram var toptancılık yapılmamalı. Bu güne geldiğimizde Uşak’ta göz altına alınan ve ya tutuklanan insanlara baktığımızda bu şehrin hayır sahibi, ellerinden kimseye kötülük gelmemiş tam tersi toplumun her kesimine yardım eden insanlar. Yukarıda Siyasi bir dini liderle, siyasi bir iktidar sahibinin savaşı varsa bu onların arasında olmalı. Halkı bu savaşa dahil etmemek gerek. Uşak’taki bu hayır yapan insanların çoğu masum, altında aileleri ve o kadar çalışanı var. Geldiğimiz nokta artık şunu gösteriyor; Türkiye’de kamplaşma, kutuplaşma ve suçlama o kadar toptancı hale geldi ki, Devlet o kadar muhalif insanla uğraşır hale geldi ki, artık Antep’den arabaya binen bombacıyı takip edecek insan kalmadı. Büyük Devlet aslında şudur; bu ülke topraklarında yaşayan her birey birbirinden ne üstündür ne de alçaktadır. Bunların canı, malı, namusu Devleti idare edenlerin sorumluluğu altındadır. Bunlara kastedenlere ise Devlet haddini bildirmelidir. Büyük Devlet kendi insanına eziyet eden sorgulayan değildir. Büyük Devlet kendi insanlarını koruyan, suça teşvik olmasını engelleyendir. Böyle idare edenlerin başımızın üzerinde yeri var. Böyle yapmayanlara da verilecek en güzel ceza ise sandıklardadır.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bilal Erdoğanın İtalyaya Kaçtığı İddialarına Cevap Verdi

    GAZİANTEP (İHA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya kaçtığı iddialarına esprili bir dille cevap vererek, “Enteresan bir şey var tabii. Bu paralel rahat durmuyor ya, oğlum da benim birikmiş olan milyar dolarlarımı İtalya’ya kaçırdı ve oraya yerleşti. Şimdi de o milyarlarca dolar nereye sığdı bilmiyorum. Herhalde paralel kendileri bir yerlere sığdırmış Ve oğlum burada. Doktorasını bitirene kadar da İtalya’ya gidecek gelecek” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRGEV’e ait Hatice Hatun Yüksek Tahsil Kız Yurdu’nun açılışında yaptığı konuşmada, “Hayır işlerinde kapımı çalan herkese her türlü desteği verdim. Biz bu makama belli mahfillerden icazet alarak gelmedik. Milletten icazet alarak geldik. Bu konuda her türlü spekülasyonları yapanlar, kimler olduğunu biliyorsunuz. Bundan sonra da yapacaklar biliyorsunuz. Armudu yenen ağaç taşlanır. Bunların bugüne kadar bu tür eserleri olmamıştır. Hep iftira atmışlar. TÜRGEV’in yurtlarında hamdolsun 8 bin kızımız kalıyor. Bu temennimiz odur ki, bu 16 bin, 32 bin olsun. İnşallah daha da artsın. Çünkü buna çok ihtiyaç var. Biz kızlarımız o malum yapıların yerlerinde kalmasını değil, inşallah bu tür istikametini kendisinin belirleyeceği yerlerde kalmasını istiyoruz” dedi.

    “Üniversite kızlarımızın iradesi yok mu, kalkıp da bu iradelerini birilerine teslim etmeyecekler” diyen Erdoğan, “İradenizi sadece hakka ve halka teslim edin yeter. Birileri de bakıyorsunuz koskoca adam, devletin en üst kademelerinde çalışıyor ama diyor ki, ‘Bir yere sormam lazım. Oraya soracağım, oradan talimat gelecek ona göre’, o talimatı beklediğin yer ne anlar Türkiye’den. Türkiye’nin neresini okur, nerede ne var, yok. Sizlere hizmetkar olarak bu yolda yürüyeceğiz. Eğitimde bir devrim yaşıyoruz. Şu anda 193 üniversitemiz var. İlmin ulaşmadığı yer bu ülkede yer kalmayacak. Bizim tüm arzumuz, istiyoruz ki hem ilim, hem de irfan sahibi olun. Bilgi ile hikmeti ihmal etmeyin. Hatice Hatun Yüksek Tahsil Kız öğrenci yurdu sizlere hayırlı olsun. İnşallah bundan sonraki açılışlarda da bir arada olalım” diye konuştu.

    Oğlu Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya kaçtığı iddialarına espri bir dille cevap veren Erdoğan, “Enteresan bir şey var tabii. Bu paralel rahat durmuyor ya, oğlum da benim birikmiş olan milyar dolarlarımı İtalya’ya kaçırdı ve oraya yerleşti. Şimdi de o milyarlarca dolar nereye sığdı bilmiyorum. Herhalde paralel kendileri bir yerlere sığdırmış. Ve oğlum burada. Doktorasını bitirene kadar da İtalya’ya gidecek gelecek. Doktora bittikten sonra da TÜRGEV’de sizlere hizmetkar olmaya devam edecek” şeklinde konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantepte Gençlerle Buluştu

    GAZİANTEP (İHA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tüm Türk, Kürt kardeşlerimin şu son saldırılara bakarak, terör örgütünün asıl hedefinin, taşeronluk ve tetikçilik olduğunu görmelerini, artık bölge halkının rahatsızlığını ve tepkisini daha gür seda ile ortaya koymalarını bekliyorum” dedi.

    Gaziantep’te programlarını sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan ile birlikte Türkiye Gençlik Vakfı tarafından Karataş Kapalı Spor salonunda düzenlenen Gençlik Buluşması’na katıldı. Yoğun katılımın olduğu salondaki gençler sık sık ‘şehitler ölmez, vatan bölünmez’, ‘işte ordu, işte komutan’, ‘Recep Tayyip Erdoğan’, ‘Müslüman uyuma liderine sahip çık’, ‘büyük reis’ sloganları atıldı.

    Soğuk algınlığı nedeniyle rahatsızlığı bulunan Erdoğan, salondaki gençler tarafından coşkuyla karşılandı. Erdoğan, yol boyunca araçtan hediye dağıttı. Salondakilere çiçek dağıttı. Salondakiler de cep telefonlarının ışıklarını açarak, görsel şov yaptığı programda tekbir sesleri yükseldi. Malezya’da tertip edilen Kuran-ı Kerim yarışmasında dünya dördüncüsü olan İbrahim Büyük’ün Kur’an-ı Kerim tilavetinin Kardeşlik ortak sevda sunumu yapıldı.

    “BİZ RÜKUDA EĞİLİRİZ”

    Ardından kürsüye “Dik dur eğilme” sloganı ile çıkan Erdoğan, “Bize eğilmek yaraşır mı? Asla, Biz sadece rükuda eğiliriz. Bunun dışında asla. Biz sadece ve sadece Allah’ın önünde eğiliriz. Başka kimsenin asla. Ben karşımdaki gençliği, kula kul olmayan hakka kul olan gençlik olarak görüyorum. Sizleri bu günümüzün ve yarınlarımızın teminatı olarak görüyorum. Siz Türkiye aşkını hazine gibi yanında taşıyan, geçmişte akılla duyguyu birleştiren örnek nesillersiniz. Tüm siyasi hayatım boyunca sizin coşkunuza sizin kabaran yüreklerinize eşlik etmek heyecanınıza ortak olmak en büyük iftar kaynağı oldu. Sizlerden aldığımızla güçle, ilhamla, aşkla yolumuza çok daha güçlü ve kararlı bir şekilde devam ettik. Size müreffeh, huzur dolu, başı dik bir ülke bırakmak için gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Gençler sizin bu coşkunuz, heyecanınız Türkiye ve geleceğine dair inancınız, bizim azığımız, motivasyon kaynağımız oldu. Bugün bir kez daha işte bu muhteşem manzara karşısında aynı heyecanı, aynı gururu, aynı bahtiyarlığı yaşıyorum. Az önce salonun dışında en az bu kadar bir kalabalığa hitap ettim. Oradaki heyecanda bir başkaydı. Siz var ya böyle dik durduğunuz sürece, bizimle yürüdüğünüz müddetçe evvel Allah bizi kimse bu yoldan çeviremeyecek. Hiç kimse Bizi gençlere etmekten, gençlerin hizmetkar olmaktan asla koymayacak, koyamayacak. Zira biz, sizlere efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yeter ki gençlerimiz, kendi aralarında nifak, husumet, ayrılık gayrılık girmesine izin vermesin. Yeter ki gençlerimiz bizi biz yapan kadim değerlerinden tarihlerinden medeniyetlerinden inançlarından bu toprakların evlatları olmaktan utanmasın” dedi.

    MARCO POLO’DAN HİKAYE

    Salonu dolduran coşkulu kalabalığa tarihi bir anekdot anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Rivayet edilir ki; ünlü seyyah Marko Polo, Kubilay Han’a, bir köprüyü taşları ile birlikte tarif edince. Kubilay Han, “Bu kadar taş arasında hangi taşın köprüyü ayakta tuttuğunu sorar. Polo, tek tek taşların değil, onların oluşturduğu dirliğin, bütünlüğün, yani kemerin köprüyü ayakta tuttuğunu söyleyince, “Ha niye sabahtan beri taşlardan bahsediyorsun. Önemli olan kemerse onu anlat” diye çıkışır. Marco Polo’nun cevabı ise çok ibret vericidir. Polo “Ama taşlar olmadan kemerde olmaz”. Evet, tıpkı bir köprüyü var eden onu ayakta tutan taşlar ve kemer gibi, bir milleti de ayakta tutan ortak değerler ve mefkürelerdir. Bu değerleri çekip aldığınızda ne millet kalır ne devlet kalır. Kalan sadece bir yığındır. 78 milyon Türkiye’yi de bir millet yapan birbirine bağlayan harç kardeşliğimizdir, inancımızdır. Bin yıllık ortak tarihimizdir. Gaziantep’te olduğu gibi istiklalinin, burası çok önemli, özgürlüğünün, onurunun bedelini 14 yaşında şahadet şerbetini içen Şehit Kamillerin mübarek kanları ile ödemiştir. Müsterih olunuz, “Düşman arabaları, cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez” diyen Şahin bey gibi, kahramanların fedakarlıkları ile bu ülke bize vatan kılınmıştır. Sizleri bu günün, Şahinbey şehit kamilleri olarak görüyorum. Onun için alkışlıyorum. Çanakkale’de, Medine müdafası, Kutül Emane de,Sarıkamış ve Kurtuluş savaşının her aşamasında İsimleri bile bilinmeyen on binlerce Şehit Kamil vardır.

    MÜTAREKE ARTIĞI MANDACI ELİTİN MÜCADELESİ

    Tarih, bizi ayakta tutan temel sütunlardan biri olmanın yanında güç kaynağı ve ilham kaynağıdır. Onun için tarihimizi iyi okumalı idrak etmeli ona çok iyi vakıf olmalıyız. Birinci Dünya savaşını, Kurtuluş savaşını okuduğunuzda, 14-15 yaşında “ Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli “şuuruyla çarpışanların yanı sıra, ellerinde düşman bayraklarıyla Galata rıhtımında, Tophane’ne Beyoğlu’nda nümayiş yapanları da görürsünüz. Türkiye, tarihi bir yönüyle “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal” diyen bu milletin evlatları ile, mütareke artığı bir avuç mandacı elitin mücadelesidir.

    Yakın tarihimiz, millete hizmet edenlerle, hizmete engel olmaya onu türlü yollarla sabote etme çalışanların acı hikayesidir.”

    “TÜRKİYE NE ZAMAN ŞAHA KALKTIYSA, KİRLİ BAZI SENARYOLAR TEDAVÜLE GİRMİŞTİR”

    “Gençler, meyve veren ağaç taşlanır misali, bu ülkede hizmet aşkı ile çalışan siyasetçinin işadamları, münevverler ilim erbabı, hatta gençler, daima işte bir avuç azınlığın hedefi olmuştur” diyen Erdoğan, “Türkiye ne zaman şaha kalktıysa, ne zaman atılıma geçtiyse, zincirlerinden, prangalarından kurtulma gayreti için girdiyse, kirli bazı oyunlar, kirli bazı senaryolar tedavüle girmiştir. Darbelerle bu ülkenin demokrasi yolculuğu engellenmiştir. Sağ sol kavgaları bu ülkenin gençliğini birbirine kırdırmıştır. Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Arap, aklınıza ne gelirse diyerek, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa düşman edilmek istenmiştir. Türkiye düşmanı ülkelerin maşası olan terör örgütleri eli ile bu milletin fertleri arasına fitne ayrılık ve fesat tohumları ekilmek istenmiştir.

    Bütün bu saldırıların, bütün bu kirli kanlı hesapların tek hedefi, Türkiye’nin büyümesini gelişmesini kendi ayakları üzerinde durmasını engellemektir. İşte bu yine terör örgütleri üzerinden Türkiye’nin birliği beraberliği kardeşliği hedef alınıyor. Cinayet şebekeleri, paralel ihanet çetesiyle el ele vererek ülkemizin 2023 hedeflerinden büyük ve güçlü Türkiye idealinden kopartmak istiyorlar” dedi.

    “PARALEL ÇETE ER YA DA GEÇ HESAP VERECEK”

    “İşte paralel devlet yapılanması dediler. Öylemi, ve sızdılar, ne dedik. İnlerine gireceğiz dedik. Girdik mi? Girdik. Şimdi kaçıyorlar mı? Kaçıyorlar. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar er veya geç bunun hesabını verecekler” diyen Erdoğan, Onlar bu millete ihanet ettiler. Onlar bu ümmete ihanet ettiler. Parçaladılar, böldüler, anneyi evladından ayırdılar, kocayı karısından ayırdılar, karıyı kocasından ayırdılar, bütün akrabayı birbirine düşman ettiler. Şimdi de hesabını verecekler. 1984’ten bu güne 31 yılda bütün kanlı saldırılarına, bütün şiddet eylemlerine, tüm tahriklerine rağmen, terör örgütleri ve uzantıları, hiçbir şey elde edemediler, hiçbir sonuç alamadılar. Benim doğudaki güneydoğudaki kardeşlerime kandan gözyaşından yoksulluktan evlat acısından başka hiçbir şey vermediler, veremediler” şeklinde konuştu.

    “GÜR SEDA İLE TERÖRE TEPKİNİZİ GÖSTERMENİZİ BEKLİYORUM”

    “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizeleri ile binlerce kişiye seslenen Erdoğan, “İşte biz buyuz. Biz bunun için varız. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bizim bundan başka bayrağımız yok. Ama birilerinin malum, paçavraları var. Bunlara karşıda dik duracağız. Analarının kucağından, baba ocağından koparıp aldıkları 16-17-18 yaşındaki çocukları, kendi şahsi hırsları, kendi ikballeri, kendi kanlı iktidarları için korkakça alçakça ön saflara sürdüler. Kadınları sürdüler ön saflara. Onları göz göre göre ölüme yolladılar. Asla kazanamayacakları terör eylemlerinde bölgenin gençlerini bir piyon gibi, hem cinayet işlemeye hem de ölmeye, yani intihara gönderdiler. Göndermeye devam ediyorlar. Şu son saldırılar, eylemler, terör örgütünün nasıl bir maşa olduğunu nasıl bir taşeron olduğunu Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanların tetikçiliğini yaptığını şüpheye mahal bırakmadan ispat etmiştir. Tüm Türk, Kürt kardeşlerimin şu son saldırılara bakarak, terör örgütünün asıl hedefinin, taşeronluk ve tetikçilik olduğunu görmelerini, artık bölge halkının rahatsızlığını ve tepkisini daha gür seda ile ortaya koymalarını bekliyorum” dedi.

    HASTANEYE SALDIRANLAR NASIL DOSTUNUZ OLUYOR

    “Kürt kardeşlerime sesleniyorum” diyen Erdoğan “Tüm Türkiye’deki ah benim değerli kardeşlerim. Biz size ne yaptık. Şemdinli’deki hastaneye o bomba yüklü araçla gelmek suretiyle, orayı infilak edenler, harap edenler nasıl oluyor da, sizin dostunuz oluyor. Bu camilerimizi bombalayanlar, benim dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor. Okullarımızı bombalayanlar benim dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor. Bunlara gereken cevabı 1 Kasım’da bu milletin evlatları olarak tek millet anlayışı ile vermenizi sizlerden özellikle rica ediyorum. Gençler, nasıl ülkemizdeki sıkıntıların çözülmez denilen sorunların üstesinden gelmek için mücadele ettiysek, tüm bölgemizde de barışın ve kardeşliğin hakim olması için çaba gösteriyoruz. Bunlar çaba derler barış derler, sakın inanmayın. Bunların barıştan uzaktan yakından alakası yok. Barış diyenler kalkıp da bu hastaneleri, bu camileri bu okulları bombalamak suretiyle, yoldan giden vatandaşı çevirmek suretiyle, TIR ve kamyonları yakmak suretiyle, ekmek teknesi olan dükkanını molotoflarla maalesef ateşe vermek suretiyle barış olur mu? Ayrıkları derinleştirmenin değil, birleştirmenin, uzlaştırmanın, bir araya getirmenin gayreti içindeyiz. İnşallah tüm sorunlar, krizler gibi çok yakında Suriye meselesi de çözülecektir. Vatan hasreti ile yanan milyonlarca Suriyeli kardeşlerimiz, evlerine yurtlarına dönebilecek. Sizler savaştan, varil bombalarından, eli kanlı rejimin ve terör örgütlerinin şiddetinden kaçan yüzbinlerce Suriyeli kardeşimize sahip çıktınız. Provokasyonlara, kışkırtmalara , kardeşi kardeşi kırdırma girişimlerine prim vermeden 4,5 yıldır tüm dünyaya insanlık dersi verdiniz. Türkiye’nin yüzünü ağartınız. Ben her Gaziantepli kardeşime kalpten teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun. Sizler Alparsla’nın Selehattin-i Eyyübi’nin Fatih’in Yavuz’un, Antep’i gazi yapan kahramanların torunlarısınız. Türkiye’nin bekası söz konusu olunca, sen-ben yok, biz varız biz. Biz aynı zamanda, bir şeye de önemli cevap vereceğiz. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel yapıya gerekli cevabı 1 Kasım’da vereceğinize inanıyorum. Gençlerin bu şuura sahip olmalarını, bu bilinci geliştirmelerini, bu anlayışla ülkemize hizmet etmelerini bekliyorum“ şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması salonu dolduran gençlerin coşkulu tezahüratları ile zaman zaman kesildi.

    Programda konuşan TURGAV Genel Başkanı İsmail Emanet ise, “Zulüm ile abad olunmaz. Çünkü, zulüm geçicidir. Sahibini perişandır. Zalim korkak olduğu için hırçın ve acımasızdır. Bir zulüm savıcı, hazreti Musa, Hazreti Muhammet çıkar. Selahattin çıkar, Alparslan çıkar, bu çağda durun deyip, mazlumların sancaktarı olan Recep Tayyip Erdoğan çıkar. Ve derki, mazlumların sırtından geçenlerin, nimetlerin ve kan emicilerin kurulu düzeni sürdürülemez. Kendilerine eskimeyen, yeni medeniyet şuurumuz yol haritamız sunulduğunda hayır diyenlerle kutlu bir yolculuk yapılamaz. Bu yol yoldaş, ile kardeş ile bu milletin alınları ay gibi parlak kardeşlerle yürünmelidir” şeklinde konuştu.

    TURGAV Başkanı Emanet tarafından Erdoğan’a hediye verildi.

  • Hdpli Aydın Erdoğan, Barış Sözlerini Yineledi

    HDP Malatya 1.Sıra Milletvekili adayı Aydın Erdoğan, seçim gezileri kapsamında ziyaretlerini sürdürüyor.

    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Malatya Milletvekili adayı Aydın Erdoğan ve il yönetimi, ziyaretler kapsamında Çavuşoğlu Mahallesi Muhtarı İsmail Kurtoğlu, Zeynel Abidin Kültür Vakfı Malatya Şubesi ve Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) Malatya İl Temsilciliği’ni ziyaret etti.

    Ziyaretlerde konuşan milletvekili adayı Erdoğan, barış sözlerini yineleyerek HDP’ye destek istedi. Erdoğan’ın ilk ziyareti Çavuşoğlu Mahallesi Muhtarı İsmail Kurtoğlu’na oldu.

    HDP heyeti tarafından yapılan ziyaretten memnun olan ve ülke sorunlarına dair bilgilerini paylaşan Muhtar Kurtoğlu, “Bir arada yaşamayı becerebilirsek önümüz açıktır demektir. Öteki – beriki, Alevi – Sünni, Kürt, Türk, Ermeni, Laz, Çerkez, sağcı – solcu, genç – yaşlı, sakat – sağlam diye ayrıştırırsak en sonunda bir duvara çarparız. Tüm ülke de bu aracın içinde yer alıyor. Siyasiler ve vatandaş olarak bizler, herkes üstüne düşeni yapmalı, yapma gayreti içinde olmalı, sırf kendi kişisel çıkarlarını gözetmeden bu ülkede yaşayan tüm yurttaşların geleceği için barış olmalı. Kardeşçe ve huzur içinde yaşayabilmelerinin yolu buradan geçiyor” diye konuştu.

    HDP Milletvekili adayı Erdoğan ise, “Birlikte altına imza atabileceğimiz, bizim ilkelerimizden bahsettiniz. Biz de ülkede barışın, kardeşliğin, adaletin egemen olacağı bir ülke arzusundayız. Mücadelemiz; kimse dışlanmasın kimliğinden, etnik kökeninden, inançlarından, dilinden dolayı kimse horlanmasın, kimse aşağılanmasın. Bu konulardaki parçalanmaları Kafkaslarda, Balkanlarda ve Ortadoğu ülkelerinde yakın tarihte yaşadık gördük. Çevremizde bu acıları gördük, yaşadık, bu yangına şahitlik ettik. Bunun ülke içerisine yansıması da 10 Ekim günü Ankara’da katliamda görülmüştür. Onun için 1 Kasım seçimlerinde halkı evinde, işinde, sosyal hayatında huzur içinde yaşatacak bir siyasal sürecin başlamasını arzu ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “BARIŞ ARZUMUZ KATLİAMLA GÖLGELENDİ”

    HDP’li heyetin sonraki ziyaret durağı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Malatya Şubesi oldu. BTS ziyaretinde Ankara Barış Mitingi’nden de bahseden Erdoğan, “Mitingin yolculuğunun hemen öncesinde ziyaret etmiştik. Onun coşkusunu yola çıkmadan önce barış isteyen heyecanı burada birlikte konuştuk. Hepimiz güçlü bir barış mitingiyle bu ülkenin barışına, huzuruna bir katkıda bulunma arzusu içindeydik. Ancak bu arzumuz bu katliamla gölgelendi, pek çok canımızı kaybettik. STK’mız çok büyük kayıplara uğradı, bizler geride kalanlar, emek örgütleri ve şahsen kendi adıma bu haklı barış ve insanlık davasında sonuca ulaşılması için üstümüze düşeni yapmaktan başka ve kaybettiğimiz vatandaşlarımıza layık olmak için her türlü çabayı göstermekten başka bir çare yok. Hayatını kaybedenlerin ailelerine, tüm toplumumuza başsağlığı diliyoruz, sizlerin de sağlığınıza kavuştuğunuzu görmekten mutluluk duyuyorum” ifadelerini kullandı.

    BTS adına konuşan Hasan Uçar ise, Erdoğan’ın ziyaretinden memnuniyet duyduklarını ve miting öncesi yaşananlardan bahsederek mücadelelerini devam ettireceklerini belirterek şunları kaydetti:

    “Sizlerin de gördüğü gibi miting öncesi çok güzel, heyecanlı bir havada hareket ettik. Barışı istemeyen, savaşın üzerine inatla giden insanlar böyle bir katliama sebebiyet verdi. Burada birçok sendika yöneticimizi kaybettik ama bunun barışa karşı yapılan bir katliam olduğunu herkes biliyor. Biz barış için yine mücadele edeceğiz. Tabii ki Ankara’da kaybettiğimiz arkadaşlarımız bizim için bir fener olacak, ışık olacaktır. Yokluğunu hissettirmeden mücadelemize devam etme gayreti içinde olacağız.”

    HDP’li heyet burada yapılan ziyaretin ardından Zeynel Abidin Türbesi Vakfı Malatya Şubesi’ne giderek, türbe ziyaretinde bulunan vatandaşlarla bir araya geldi.

    HDP Malatya Milletvekili adayı Erdoğan’ın son durağı ise bir düğün oldu.