Etiket: Erdoğan

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlere karşı net konuştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlere karşı net konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün son günlerde Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını belirterek, “Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) düzenlenen “Göç: Önümüzdeki 20 Yılın Projeksiyonu ve Ötesi” başlıklı uluslararası konferansa katıldı. Konferansın açılışına ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da katıldı. Konferans öncesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası ve Korosu bir dinleti sundu. Ardından “Göç ve Suriye-Bir Kronoloji” başlıklı film gösterildi.

    Konferansta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde güvenlik ortamı iyileştikçe ülkemizdeki Suriyelilerin güvenli ve gönüllü olarak ülkelerine geri dönüşleri de hızlanıyor. Terörden temizlediğimiz bölgelere sadece ülkemizden 420 bin sığınmacı geri döndü. Suriye’deki istikrarsızlıktan beslenen bölücü terör örgütünün son günlerde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını görüyoruz. PKK/YPG’nin kalleş saldırıları sebebiyle bir ay içinde onlarca masum sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Teröristlerin ülkemizce tesis edilen huzur ve güven ortamını bozmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” diye konuştu.

    “Sınıfta kaldılar”

    Konferansta göç olgusu hakkında konuşan Erdoğan, “Göç konusunun son zamanlarda küresel mesele olarak dünya gündemini işgal ettiğini görüyoruz. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük insan hareketliliğini yaşıyoruz. Göçmen sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kişi sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı 26 milyona yaklaştı. Dünya nüfusunun yüzde 3’ü göçmen olarak hayatını sürdürmekte. Bu insan hareketliğinde içimizi acıtan pek çok manzara ile karşılaşıyoruz. Güvenli gelecek kurma ümidi ile çıkılan yolculuklar kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde içinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz’de hayatını kaybetti. Sahra Çölü’nün kızgın kumları binlerce umut yolcusunun mezarı oldu. Aylan bebek başta olmak üzere Ege’de yaşanan insanı dramları hiçbirimiz unutmadık, unutamayız. Büyük hayallerle çıktıkları yolculuklarında azgın dalgalara meydan okuyan bu mazlumların botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz’de değil, Ege’de ve Meriç’te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin güvenli yaşam hayalleri kendilerini ölüme itenler tarafından Ege’nin sularına gömülmüştür. Sadece 2020 yılında Ege’de 9 bine yakın geri itme vakası yaşandı. Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Göç konusunda batılı devletler sürekli şikayet etse de bu meselede asıl yükü taşıyan gelişmekte olan ülkelerdir. Dünyadaki mülteci nüfusunun yaklaşık yüzde 85’ine zengin devletler değil, imkanları kısıtlı ülkeler ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, doğrudan insan hayatı ile ilgili bu kriz karşısında sorumluluk üstlenmiyor” ifadelerine yer verdi.

    “Türkiye, tek taşına ev sahipliği yapmaktadır”

    Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre 2020 yılında dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece 39 bin 500’ünün 25 batı ülkesine yerleştirildiği bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Türkiye, sayıları 4 milyonu bulan sığınmacılara tek taşına ev sahipliği yapmaktadır. Sınırları açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte sınırları kapatmış, mültecilere sırtını dönmüştür. Hatta Türkiye ve Yunanistan sınırında mültecilere güvenlik güçleri tarafından açıkça zulmedildi, utanç verici sahneler yaşandı. Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavşağında olan bir ülke olarak göç olgusuna asla yabancı değildir. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere 500 yılda zulme uğrayan, baskı gören, inancı, rengi, kültürü dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalan milyonlarca insana biz kapı açtık. ‘Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumları asla vermem’ diyen bir devlet geleneğine biz sahibiz. Tarih boyunca başı dara düşen herkese güvenli bir liman, şefkatli bir yuva olduk. Sınırlarımıza gelen hiç kimseyi dini, kültürü, ırkı nedeniyle geri çevirmedik. Suriye’deki çatışmalar başladığından bu yana bu tarihi sorumluluğumuzu bir kez daha yerine getirdik. Maddi imkanları bizden kat kat yüksek olan ülkeler mültecileri toplama kamplarına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık.”

    “Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke?”

    Obama ile telefon konuşmasını da anlatan Erdoğan, “Obama görevdeyken, bir gece şahsımı aradı ve Kobani’deki Kürtlerin zor durumda olduğunu, bu konuda özellikle kapılarımızı açma noktasında destek istedi. ‘Şu anda bunlar nasıl olacak?’ dedim. Bu insanlar ölümle karşı karşıya. Aldığım cevap şu; ‘biz gerekirse uçaklarla her türlü mühimmatı indireceğiz.’ Yapacağınız bu operasyona ben katılamam. Çünkü o operasyonun ötesini görüyorum. Ötesinde ciddi bir savaş söz konusuydu. Nitekim öyle oldu. O olayla birlikte on binlerce Kürt kardeşimiz o operasyonda öldü. Buna rağmen kapılarımızı açtık. Biz onlara kapımızı kapamadık. Halep’teki Arap kardeşlerimize de biz sahip çıktık. Müslümanlar yanında Hristiyanlara, Ezidilere, Süryanilere ve farklı inançtan birçok insana kapımızı sonuna kadar açtık. Şu anda Suriye kuzeyinde bakıyorsunuz Amerikalı bir general diyor ki ‘Biz şu anda PKK/YPG/PYD, bunlarla beraberiz.’ Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke? Bunların mültecilere sahip çıkmak gibi bir dertleri yok. Dert başka. Hala terörle, teröristlerle beraberler. Biz de terör ve teröristlerle mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz, bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz. Dostlar, dostluğunu icra ettiği müddetçe biz de gönlümüzü açarız ama etmezlerse bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra da onu yaparız” dedi.

    “6 milyar avro halen tam olarak gönderilmedi”

    Suriye’nin kuzeyinde terörden arındırılan bölgelerde büyük bir göç krizini engellediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Bunu inancımızın, imanımızın kültürümüzün gereği olarak yaptık. Ülkemize verilen sözlerin çoğunun tutulmadığını gördük. Hepinizin bildiği tanıdığı liderler İdlib’te, Suriye’nin kuzeyinde ‘briket konutlar yapalım’ dedik. ‘Ne kadar yaparsınız?’ diye sorduğumuzda, ‘Ne kadar yapalım?’ dediler. 50 bin, 100 bin konut istediğimizi söyledik. ‘Bir kısmını siz üstlenin’ dedik. Verdikleri sözü getirmediler ama biz orada 52 bin briket konut yaptık. İstedik ki bu insanları çadırlarda yaşatmayalım. Avrupa Birliği Yunanistan’a 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verirken, Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Bir araya geldiğimizde hep yalan, hep yalan. Şu kadar verdik, bu kadar verdik. Nereye verdiniz? Doğru konuşmuyorsunuz. 18 Mart mutabakatı ile bize taahhüt edilen 6 milyar avro, aradan geçen süreye rağmen halen tam olarak gönderilmedi. Uluslararası basın kuruluşları bile bu gerçeği görmeye yeni yeni başladı. Uluslararası bir medyada yer alan habere göre Suriyeli mültecilere sahip çıkan tek devlet Türkiye’dir. Temel katliamların önündeki yegane engel de Türkiye’nin bu bölgedeki askeri varlığıdır. Bizim askerimiz olmasa bunların yapacağı şeyler belli. Biz paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan, dünyanın iyilikle ayakta kaldığına iman eden insanlarız.”

    “Farklı adımlar atacağız”

    Göçle kurulan, ataları göçmen olan toplumların göç meselesine salt güvenlik odaklı anlayışla yaklaşmasının büyük çelişki olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Göç olgusuna geniş perspektifle bakılması gerekiyor. Suriye bağlamında yaşanan bize; duvarları yükseltmenin, sınırları dikenli tel örgülerle çevirmenin, botları batırmanın çare olmadığını göstermiştir. Az gelişmiş ülkelerin kıt kaynakları ile yetiştirdiği nitelikli insanlarını, beyin göçünü teşvik ederek alıp ihtiyaç sahiplerine kapıyı kapatmak, ahlaki bir tavır değildir. Bu tür politikalar, göçe kaynaklık eden sorunların düşmanlığının ve İslam karşıtlığının körüklenmesi suretiyle gelineceğini düşünmek büyük bir yanılgıdır. Korona virüs, göçmenlerin durumlarını daha da zorlaştırmıştır. Asıl yüzleşilmesi gereken göçü besleyen sorunlardır. Her yıl insanların evlerini terk etmeye zorlayan sebeplerdir. Her göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, farklı insanların kucaklaşmasıdır. Göçle ilgili önyargılarını bırakarak göçmenlerin gittikleri ülkelere katkıları da görmek gerekiyor. Ülkemizde eğitim görmüş, Türkiye ile gönül bağı olan insanlara yönelik farklı adımlar atacağız. Değişen şartlara ve ülkemizin ihtiyaçlarına göre göç ve göçmenlerle ilgili politikalarımızı olumlu yönde yenilemeye devam edeceğiz.”

    “Anlatmaya devam edeceğiz”

    Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Botları şişleyenleri sizler en az benim kadar biliyorsunuz. Komşu Yunanistan’ın polisiyle, sahil güvenliği ile nasıl botları şişleyerek batırdığını, savunmasız insanların nasıl o denizin sularında öldüğünü biliyorsunuz. Bu gerçeği dünyaya anlatıyoruz. Ne anlatırsan anlat bir kulaktan giriyor öbür kulaktan çıkıyor ama biz anlatmaya devam edeceğiz.”

    DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı

    DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da, “Dokuz Eylül Üniversitesi, sahip olduğu ilke ve değerleri ile 39 yıldır 17 fakülte, 10 enstitü, 39 uygulama ve araştırma merkezi, 4 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu ile aziz milletimizin ve insanlığın selameti için çalışmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi, 75 bin mensuba sahiptir. Salgında olağanüstü gayret göstererek sağlık hizmeti sunan, uzaktan eğitim faaliyetlerini titizlikle yürüten Dokuz Eylül Üniversitesi Ailemiz, ülkemizin ve bizlerin gurur kaynağını teşkil etmektedir. Bizler için bilim araştırmaları ve AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek, milli değerlerimize bağlı kuşaklar yetiştirmek, kalkınma ve refah odaklı uluslararası stratejilerini desteklemek önem teşkil ediyor. 2,5 yıldır görev süresi boyumca ilkeleri başarmanın onurunu yaşadık” diyerek DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı.

    “Uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını bekliyoruz”

    Göç konusuna da değinen Hotar, “Son 10 yılda Orta Doğu coğrafyasında milyonlarca insan farklı ülkelerde yaşam mücadelesi veriyor. Libya’dan Mısır’a, Tunus’tan Suriye’ye kadar ortaya çıkan karışıklık, en acı göç dalgasının yaşanmasına neden oldu. Türkiye kararlı ve isabetli adımlar atarak açık kapı politikası izledi. Uygulamaları ile dünyaya örnek oldu. Bilim dünyası temsilcileri olarak uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını ve duyarlı olmasını bekliyoruz. Sığınmacıların sorunlarını uluslararası toplumun sorunu olduğunu düşünüyoruz. Ülkemiz bu konuda başarılı adımlar attı ve geçici koruma altımdaki sığınmacılara insani yardımları yaptı, yapmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

  • Ömer Erdoğan: “Zor bir deplasmanda 3 puan aldığımız için çok mutluyuz”

    Ömer Erdoğan: “Zor bir deplasmanda 3 puan aldığımız için çok mutluyuz”

    Hatayspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan, 3-1 galibiyetle sona eren BB Erzurumspor maçının ardından yaptığı açıklamada, “Zor bir deplasmanda 3 puan aldığımız için çok mutluyuz” dedi.

    Süper Lig’in 26. haftasında Hatayspor, Kazım Karabekir Stadyumu’nda karşılaştığı BB Erzurumspor’u 3-1 mağlup etti. Hatayspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan, maçın ardından basın toplantısında karşılaşmayı değerlendirdi.

    Erdoğan, zor bir deplasmanda 3 puan aldıkları için çok mutlu olduklarını ifade ederek, “6 haftadır BB Erzurumspor gerçekten Süper Lig’de çok dengeli savunma yapan, rakibe çok fazla boşluk bırakmayan, fazla pozisyon vermeyen ve az gol yiyen takımdı. Bunu analiz ederken sabırlı oynamayı tercih ettik. Önce rakibimizi üzerimize çekip orada kazandığımız toplarla savunma arkası, savunma arası pozisyon bulmaya çalıştık. İlk attığımız golün çalışmasını hafta içi çok yaptık. Bunun karşılığını bugün sahada görmek yaşamak beni bir antrenör olarak çok mutlu etti. Oyuncularıma teşekkür ediyorum. Erzurumspor’a da bundan sonraki maçlarında başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana Stadyumu’nun açılışında konuştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana Stadyumu’nun açılışında konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Marjinal örgütlerin kadrolu militanlarının başını çektiği bu eylemlerin amacı ne demokrasidir ne hukuktur ne de özgürlüktür. Bu provokasyonların gayesi ülkemizin dikkatini dağıtarak özellikle Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmaktır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı bağlantı ile Adana Stadyumu açılışına katıldı. Adana Stadı’nın 78 bin metrekare açık, 60 bin metrekare kapalı olmak üzere 138 bin metrekare büyüklüğe sahip olduğunu, alttan ısıtma ve soğutma sisteminin bulunduğu stadın toplam seyirci kapasitesinin 33 bin olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adanaspor ve Adana Demirspor maçlarını artık burada oynayabilecekler. Her iki spor kulübümüze oynayacakları maçlarda başarılar diliyorum. Yeni stadyumun da motivasyonu ile Adanaspor ve Adana Demirspor’un başarı grafiklerini daha da yükselteceklerine inanıyorum” diye konuştu.

    Türkiye’de uzun yıllar boyunca belli başlı dallar dışında spora gereken önem verilmediğini, spora ilgisi olan gençlerin hem ailelerinden hem de resmi kurumlardan yeterince destek görmedikleri için bir müddet sonra başka arayışlara girdiğini söyleyen Erdoğan, bu sebeple Türkiye’nin genç nüfusa sahip olmasına rağmen sporda arzulanan başarıları uzun yıllar yakalayamadığının altını çizdi.

    Uluslararası alanda isim yapan, kupa kaldıran, madalya kazanan sporcuların, takımların, spor kulüplerinin de olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak bunun Türkiye’nin potansiyelini gerçek anlamda yansıtacak düzeye hiçbir zaman ulaşmadığını kaydetti.

    “Son 18 yılda ülkemizin spor alt yapısını baştan aşağı yeniledik”

    Gençlik yıllarında spora, özellikle futbola gönül vermiş birisi olarak yaşanan sıkıntıların hep farkında olduğunu ifade eden Erdoğan, “İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğimde şehrin kronik sorunlarını çözerken spor altyapısındaki eksiklikleri gidermeye çalıştık. Görev yaptığım 4,5 sene içinde önemli işlere imza attık. Bu anlayışı 2002’den itibaren 81 vilayetimizin tamamına yaydık. Son 18 yılda ülkemizin spor alt yapısını baştan aşağı yeniledik. İllerimizin ihtiyaçlarına göre yeni spor tesislerini hizmete açtık. Türkiye’nin her köşesine stadyumlar, yüzme havuzları, futbol sahaları, gençlik merkezleri, spor alanları, atletizm pistleri inşa ettik” açıklamasında bulundu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılından bu yana yapılan spor tesisleri hakkında bilgi verirken, Adana özelinde yapılan spor tesislerini hatırlattı.

    “Sporcularımızın başarılarının daha da artacağına inanıyorum”

    Şimdiye kadar ülke genelinde 32 stadyumu tamamladıklarını, 10 stadyumun yapımı, 4 tanesinin de proje ve ihale sürecinin devam ettiğini söyleyen Erdoğan, sporcuların bu tesislerde 7 gün 24 saat çalışabilmesi için dört dörtlük bir spor merkezi olarak tasarladıklarını kaydetti.

    Spor alt yapısına yapılan yatırımların meyvelerinin son yıllarda fazlasıyla toplanmaya başlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sporcularımız 2002 yılında sadece bin 481 madalya kazanabilmişken, 2019 yılında elde ettikleri 8 bin 800’ün üzerinde madalya ile verilen emeklerin boşa gitmediğini tüm dünyaya gösterdiler. Faal sporcu sayımız son 18 yılda 206 binden 3 milyon 623 bini geçti. Adana’da da sporcu sayısında rekor artışlar yakaladık. İlimizde 2002 yılında 7 bin 762 lisanslı sporcu varken, biz bu rakamı 189 bin 541’e ulaştırdık. Verilen destek ve yatırımlarla önü açılan spor kulüplerimizin sayısında da ciddi artışlar oldu. Adana’da 2002 yılında 113 olan spor kulübü sayısı 2021 yılında 486’ya çıktı. Önümüzdeki yıllarda sporcularımızın başarılarının daha da artacağına inanıyorum” dedi.

    Son 18 yılda her alanda yakalanan başarının formülünün ülkenin enerjisini fuzuli tartışmalarla harcamaması olduğunu ifade eden Erdoğan, “Her kurum kendi alanına odaklanmış, herkes işin bir ucundan tutarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmıştır. Siyasetçi ülkeye en iyi şekilde hizmet etmeye, öğretmen çocuklarımıza en iyi güzel şekilde yetiştirmeye odaklandı. Polisimiz asayişi ve huzuru sağlamaya, askerimiz vatanımızı korumaya, çiftçimiz üretmeye, işçimiz çalışmaya, ihracatçımız yeni pazarlar bulmaya kendini adadı. Sporcularımız ise branşlarında en iyi olmak için ter döktü, emek verdi, mücadele etti. Böylece ortaya tarımda, ihracatta, savunmada, terörle mücadele, sporda destan yazan bir ülke çıktı. Eski Türkiye’de gençlerimizin enerjileri çatışmalarla, gerilimlerle, ülkemize hiçbir yararı olmayan tartışmalarla harcanıyordu. Hatırlayınız, gençlerini 1960 darbesine giden süreçte figüran olarak kullanıldı. Aynı şekilde 1970’lerde heba olan yine bu ülkenin gençleriydi. PKK’dan FETÖ’ye, DHKP-C’den, DEAŞ’a kadar birçok karanlık yapı farklı değerlerimizi istismar ederek hep gençlerimizi ağına düşürmenin peşine koştu. Milletimize benzer acılar yaşatma kimsenin hakkı yoktur. Gençlerimizi sonu gözyaşı ve pişmanlık olan mecralara sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur” ifadelerini kullandı.

    “Gençlerin kanı üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlara son 18 yıldır fırsat vermedik”

    Son dönemde üniversiteler üzerinde oynanan oyunları yakından takip etiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Marjinal örgütlerin kadrolu militanlarının başını çektiği bu eylemlerin amacı ne demokrasidir ne hukuktur ne de özgürlüktür. Bu provokasyonların gayesi ülkemizin dikkatini dağıtarak özellikle Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmaktır. Gençlerin kanı üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlara son 18 yıldır fırsat vermedik. İnşallah bundan sonra da vermeyeceğiz. Gençlerimizin arasına nefret ve nifak tohumu ekilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda devletimizin kurumlarıyla beraber elbette ailelerimize de çok önemli görevler düşüyor. Ailelerimizden evlatlarına sahip çıkmalarını, her biri ülkemiz için bir cevher olan bu gençlerimizi profesyonel provokatörlerin ellerine terk etmemelerini istirham ediyorum. Biz de devlet olarak gerekeni yapacak, gençlerimize sunduğumuz imkanların hem sayısını hem de kalitesini yükseltmeye devam edeceğiz” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize’de

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize’de

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 günlük Rize ve Trabzon İl Kongreleri’ne de kapsayan gezi ve inceleme programı için bugün akşam saatlerinde havayolu ile geldiği Trabzon’dan helikopterle Rize’nin Güneysu ilçesine geldi.

    Trabzon Havalimanı’ndan heliktopterle Güneysu İlçe Stadı’na geçen Erdoğan, buradan makam aracıyla birlikte Merkez mahallesindeki evine geçti. İlçe merkezinden geçişi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aracından el salladığı gözlendi. Önceki gelişlerinin aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan ilçe merkezinde geleneksel hale gelen selamlama konuşmasını pandemi nedeniyle bu kez yapmadığı gözlenirken, ailesi ile birlikte Güneysu ilçesindeki evinde dinlenmeye çekildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Rize il merkezinde Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi kampüsünde bulunan camide Cuma Namazı’nı kılacağı ve ardından partisinin il başkanlığında gençlik kolları için düzenlenen etkinliğe katılacağı öğrenildi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kendisini yenilemeyen, kadrolarını güncellemeyen statükoya mahkum olur”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kendisini yenilemeyen, kadrolarını güncellemeyen statükoya mahkum olur”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bizler oturduğu koltuklardan, sahip olduğu payelerden güç alan değil, bu payelere güç veren insanlar olmalıyız. Siyasette olduğu gibi sivil toplumda da görev değişimi işin tabiatı gereği bir zorunluktur. Kendisini yenilemeyen, kadrolarını güncellemeyen bu tür yapılar bir müddet sonra statükoya mahkum olur. Burada esas mesele değişim sürecini tıpkı bir bayrak yarışı olarak görüp kopmalara, ayrılıklara, küskünlüklere sebebiyet vermemektir.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nde, Uluslararası Demokratlar Birliği heyetini kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada “Bizde makamlar, mevkiler, koltuklar davamıza hizmet için birer vasıtadan ibarettir. Şahsımız dahil kimsenin bu unvanları, makamları araç olmaktan çıkartıp amaç haline getirmesine rıza gösteremeyiz. Bizler oturduğu koltuklardan sahip olduğu payelerden güç alan değil, bu payelere güç veren insanlar olmalıyız. En alttan en tepeye kadar herkes millete ve ümmete hizmet davasının birere neferi olduğunu unutmadan çalışmalıdır. Siyasette olduğu gibi sivil toplumda da görev değişimi işin tabiatı gereği bir zorunluktur. Kendisini yenilemeyen, kadrolarını güncellemeyen bu tür yapılar bir müddet sonra statükoya mahkum olur. Burada esas mesele değişim sürecini tıpkı bir bayrak yarışı olarak görüp kopmalara, ayrılıklara, küskünlüklere sebebiyet vermemektir. Şayet değişim, kadrolarımız açısından yaprak dökümüne dönüşüyorsa, orada çok ciddi sorun var demektir. Uluslararası Demokratlar Birliği’nin önümüzdeki dönemde bu hassasiyetle çalışmalarını yürüteceğine inanıyorum. Daha önce bir şekilde bizimle irtibatı olmuş fakat şimdi aramızda bulunmayan arkadaşlarımızla bağlarımızı tekrar yenilemeliyiz. Ne kadar farklı olursa olsun meselesi millet, memleket olan herkese kapımızı açık tutmalıyız. Davamıza husumeti artık ayyuka çıkanlar dışında, herkesi birlik çatısı altında birleştirmeye buluşturmaya çalışmalıyız” dedi.

    “1 milyon 300 bin yeni üyeyi de partimize kazandırdık”

    AK Parti bünyesinde geçen seneden beri sürdürülen yeni üye seferberliğinin örnek teşkil ettiğini söyleyen Erdoğan “Bu çalışmayla bir taraftan mevcut üyelerimizle bağlarımızı tazelerken aynı zamanda 1 milyon 300 bin yeni üyeyi de partimize kazandırdık. Yine bu süreçte eksiklerimizi, güçlü ve zayıf yönlerimizi, vatandaşlarımızın bizden beklentilerini sahada bizzat görme fırsatı bulduk. İnsanlarımızı bölmeye, bizden koparmaya yönelik art niyetli girişimlerin arttığı bir dönemde bu çalışmalarımızla Avrupa genelinde yeni bir kardeşlik rüzgarı estirebileceğimizi düşünüyorum. Özellikle 2023’e giden süreçte, bu konuda sizlerden azami çaba bekliyorum” diye konuştu.

    “Salgın sürecini Türkiye hamdolsun başarıyla yönetmiştir”

    Son bir yıldır tüm insanlığın korona virüs salgını ile mücadele ettiğini belirten Erdoğan “Yurt içinde ve yurt dışında, salgından dolayı vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Gelişmiş ülkeler dahil dünyanın birçok ülkesini hazırlıksız yakalayan bu salgın sürecini, Türkiye hamdolsun başarıyla yönetmiştir. İnsanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı bakım evlerinden hepimizin yüreğini dağlayan görüntülerin yansıdığı durumların hiçbiri hamdolsun ülkemizde yaşanmadı. Defnedecek mezar bulamadılar. Böyle bir noktaya geldiler. Sadece sınırlarımız içinde yaşayan vatandaşlarımızı değil, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı da sahipsiz, çaresiz bırakmadık. Cumhuriyet tarihimizin en büyük tahliye operasyonunu gerçekleştirerek, 141 ülkeden 100 binden fazla vatandaşımızı ailesi ile buluşturduk. Yaşadıkları ülkelerde tedavi imkanı bulamayan 233 vatandaşımızı ambulans uçak ile Türkiye’ye getirdik. Dost kara günde belli olur anlayışı ile ülkemizden yardım talep eden 156 ülkeye ve 11 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteğinde bulunduk. Yine bu dönemde aralarında bin 8’er yataklı 2 acil durum hastanesi ile 2 bin 682 yataklı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi 16 hastaneyi hizmete açtık” ifadesini kullandı.

    “Türklerin veya Müslümanların konumuyla ilgili herhangi bir meselede tüm kurumlarımız aktif sorumluluk üstlenmelidir”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi ve terör başta olmak üzere Türkiye’yi hedef alan saldırıların tesadüfi olmadığını söyleyerek “Türkiye’nin Libya’da, Suriye’de, Ege’de, Doğu Akdeniz’de, en son Dağlık Karabağ’da bileğini bükemeyenler, asimetrik yöntemlerle, asılsız iddia ve ithamlarla çelme takmaya çalışmaktadır. Avrupa’da korona virüs salgını ile beraber artık iyice ortaya çıkan Türk ve Müslüman düşmanlığının sebeplerinden biri de işte budur. Batı dünyası zehirli bir sarmaşık gibi günden güne büyüyen bu tehdit karşısında önlem almamakta inat ediyor. Müslümanların mukaddes değerlerine yönelik saldırılar, fikir özgürlüğü parantezine alınarak ısrarla görmezden geliniyor. Eş zamanlı olarak Avrupa İslam’ı, Fransa İslam’ı, Avusturya İslam’ı gibi projelerle Müslümanlar çift yönlü bir cendereye alınıyor. Türklerin veya Müslümanların konumuyla ilgili herhangi bir meselede tüm kurumlarımız aktif sorumluluk üstlenmelidir. Sizlerden ricamız İslam düşmanı muamelelerin büyükelçilik ve başkonsolosluklarımıza bildirmenizdir. İlgili tüm kurumlarımız özellikle eğitim ve din hizmetleri alanında üzerine düşenleri yapıyor. Bununla birlikte bu alanda halen ciddi eksiklerimizin olduğunu biliyoruz. Sizlerin de eğitim çalışmalarına dahil olmanızda bu bakımdan büyük fayda görüyorum. Avrupa’daki Türklerin müreffeh geleceği için gereken adımları hep birlikte atmaya devam edeceğimize inanıyorum.” dedi.