Etiket: Ercan

  • Silahlı saldırıda yaralanan Personel Şube Müdürü Ercan Polat’ın hayati tehlikesi devam ediyor

    Rize İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin makamında şehit düştüğü silahlı saldırıda yaralanan Personel Şube Müdürü Ercan Polat’ın yoğun bakım ünitesindeki tedavisinin devam ettiği ve hayati tehlikesinin sürdüğü öğrenildi.

    Geçtiğimiz gün Rize İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin makamında şehit düştüğü silahlı saldırıda yaralanan ve yoğun bakım ünitesine alınan Personel Şube Müdürü Ercan Polat ve koruma polisi Yiğit Can Köksal’ın tedavileri devam ediyor.

    Olayda ağır yaralanan Personel Şube Müdürü Ercan Polat, ilk olarak Rize Devlet Hastanesi’ne getirildi. Burada başarılı geçen ameliyatının ardından Polat, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Polat’ın sağlık durumu ilk güne nazaran bir adım iyiye gittiği ancak hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. Aynı olayda yaralanan koruma polisi Yiğit Can Köksal’ın ise sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

  • Deprembilimci Ahmet Ercan, “İstanbul’da 2045’den önce deprem olursa şaşırırım”

    Jeofizik Profesörü, deprembilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, Türkiye’nin depremselliğini anlattığı konferansta, “2019 ve 2020 yıllarında Türkiye’de 7’den daha büyük bir deprem olursa benim için şaşırtıcı olmaz” ifadelerine yer verdi.

    Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansta ünlü deprem bilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Türkiye’nin Depremselliğini anlattı. Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansa çok sayıda davetli katıldı. Depremin önemini anlatan Ercan, “Deprem olmasa şu anda balık tuttuğunuz deniz olmazdı. Şu güzel dağlar olmazdı. Altındaki maden yatakları olmazdı. Türkiye’de çok severek içtiğiniz kaynak usları, maden suları olmazdı. Verimli ovalar olmazdı, tarım çok zor olurdu. Irmaklar olmazdı, yeşillikler olmazdı. Kuşlar olmazdı. Bunlar hep depremle olan bir şey. Bazıları ‘Allah’ım inşallah deprem olmaz diyor ya’ sen her gün ‘İnşallah güneş doğmaz’ diye dua ediyor musun? Yada ‘İnşallah yaz gelmez’ diye dua ediyor musun? Bu doğanın kuralıdır. Her şey tam olması gerektiği gibi sadece dünya üzerinde değil bütün evrende de öyle. Zaten bilim; kuruluşun, düzenin, gizemini araştıran bir dal. Biz bunun neden, nasıl ayrıntılarını araştırmaya çalışıyoruz” diye ifade etti.

    “Türkiye birinci derece deprem bölgesi değil”

    Ekonomisi kötü olan ülkelerde depremin adının ‘kıran’ olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ahmet Ercan, depremin ekonomiyle olan ilişkisini de şöyle anlattı:

    “Ülkelerin deprem çekincesine baktığınız zaman Rusya ilk sırada gözüküyor. Daha sonra Endonezya, Pakistan geliyor. Daha sonra Brezilya ve ardından Türkiye geliyor. Baktığınız zaman Belki Rusya dışında diğer ülkeler ekonomisi kötü olan ülkeler. Türkiye birinci derece deprem bölgesi değildir. Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesi olması için 8’den daha büyük deprem olması gerekiyor. Oysa bugüne kadar ki depremlerde en büyük deprem Erzincan’daki depremdir. Ekonomisi kötü olan ülkelerde depremin adı kıran olur, yani felaket olur. Neden çünkü sağlıklı bir yerde, sağlam yapı yapabilmek için kişisel gelirinizin yılda 25 bin dolardan daha yüksek olması gerekiyor. Türkiye’nin ulusal geliri 10 bin dolar civarında. Her 30 ila 50 yılda bir 9’dan daha büyük deprem oluyor. Türkiye’de deprem sıklığı 8’den daha büyük deprem olmuyor demek ki Türkiye birinci derece deprem bölgesi değil. 5 yılda bir 7’den daha büyük deprem oluyor Türkiye’de, son olan deprem 2011 Van Depremi’dir. Ondan bu yana Türkiye büyük bir deprem yaşamadı. 2019 ve 2020 yıllarında Türkiye’de 7’den daha büyük bir deprem olursa benim için şaşırtıcı olmaz.”

    “Yaklaşık 19 yıl geçti halen her an deprem olabilir deniliyor”

    1999 depreminden bu yana ‘her an deprem olabilir’ sözünü hatırlatan Ercan, 19 yıldır aynı söylemin halen devam ettiğini vurguladı. İstanbul’da oluşacak bir depremin, yüzde 35 Anadolu yakasını yüzde 65 Avrupa yakasını etkileyeceğini belirten Ercan, “İnşallah deprem olmaz sözünü tanrı buyruğu olarak alamazsınız. Demek ki depremler hep olacaktır. Anadolu’da gerginlik ve yürüyüş sürdükçe bu depremler hep olacaktır. Eğer günün birinde deprem olmazsa o zaman yeryüzünde yaşam bitmiş demektir. İstanbul’da 2045’ten önce deprem olursa şaşırırım. Ama birçok kimse de çıkıyor, ‘Her an deprem olabilir’ diyor. 1999’dan beri bu her an bir türlü gelmedi. Yaklaşık 19 yıl geçti halen her an deprem olabilir deniliyor. Bu bilimsel bir yaklaşım değildir. Eğer hiçbir çalışma yapmazsan her an deprem olabilir. Ama İstanbul depremi ne zaman olacak, işte o zaman gerginlik ve kabuk işleyişini bilmek gerekiyor. Kırılma mekanizmasını bilmen gerekiyor. İstanbul’daki en sağlıklı yer Anadolu yakası. İstanbul’da çekincesi en yüksek olan yerler Haliç’in bulunduğu yerler, Küçükçekmece’nin üst kesimleri demek ki buralarda yapılaşma sakıncalı alanlar olması gerekiyor. İstanbul’da oluşacak bir deprem bu yerin davranış özelliği nedeniyle yüzde 35 Anadolu yakasını yüzde 65 ise Avrupa yakasını etkileyecektir” şeklinde sözlerini tamamladı.

    Konferansa BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı, BEÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, BEÜ Genel Sekreteri Hayri Bulazar ve çok sayıda davetli katıldı.

  • Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Türkiye’nin Depremselliği’ni anlatacak

    Jeofizik Profesörü, Deprem Bilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, Zonguldak’ta konferans verecek.

    Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde 5 Aralık 2018 günü saat 14.00’te gerçekleştirilecek konferansta ünlü deprem bilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Türkiye’nin Depremselliği” konferansını verecek. Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan konferansa çok sayıda davetlinin katılması bekleniyor.

  • Sincan Belediye Başkanı Ercan, Ankara’da Birlik Sohbetleri’nin konuğu oldu

    Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan Ankara’da Birlik Sohbetleri’nin konuğu oldu.

    Ankara’da Birlik Derneği olarak düzenlenen Ankara’da Birlik Sohbetleri devam ediyor. Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, Birlik Sohbetleri’nin konuğu oldu. Ankara’da Birlik Derneği Genel Başkanı Bayram Mutlu yaptığı açılış konuşmasında “2017 yılının Şubat ayında kurduğumuz Ankara’da Birlik Derneğimiz, kuruluşundan bugüne kadar sürekli aktif ve sahada çeşitli etkinlikler düzenleyerek sivil toplum kuruluşları arasında göz doldurmaya devam etmektedir. Dernek olarak en büyük farkımız sadece bir kesimin ya da bir grubun veya bir oluşumun derneği değil, toplumun her kesimini kucaklayan 7’den 70’e herkesle beraber olmamızdır” ifadelerini kullandı.

    Mutlu, Derneğin kurulduğu günden bugüne birçok faaliyete imza atarken, Ankara’da Birlik Sohbetleri’nin de devam ettiğini kaydetti. Ankara’da Birlik Derneğinin kurucu genel sekreteri Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan’ın sohbet programının konuğu olmasından dolayı gururlu olduklarını belirten Mutlu, “Etkinlik ve faaliyetlerimiz yazılı ve görsel olarak yerel, ulusal basında defalarca yer olmaya devam etmekte olup bu yayınların sonucunda kamuoyunda sürekli takdirde kazanmaktayız” dedi.

    Başkan Ercan, kurucu genel sekreteri olduğu Ankara’da Birlik Derneğini nasıl kurduklarını ve derneğin 2 yıla yakın zamandır sürekli aktif olduğuna dikkat çekerek, Mutlu’ya teşekkürlerini iletti. Ercan’ın konuşmasının ardından plaket takdimi ve fotoğraf çekimiyle program sona erdi.

  • Çukur’un İdris babası Ercan Kesal’dan eleştirilere yanıt

    “Çukur” dizisinde “İdris baba” karakterini canlandıran oyuncu Ercan Kesal, dizide neden oynadığı eleştirilerine cevap verdi. Kesal, “Çukur’dan öğrendiklerimi asla unutmayacağım. Müthiş bir laboratuvar. Çukur’da oynadım diye bazı kişilerden eleştiri alıyorum. Bu ülkenin televizyonlarındaki bazı tartışma programları Çukur’dan daha çok zarar veriyor bu ülkenin gençlerine. Asıl mesele reyting belasına düşmüş bir yapı olmamakta yatıyor” dedi.

    İzmir’in Konak ilçesinde her ay farklı bir isimle düzenlenen “Yazarlar Yazarları Ağırlıyor” söyleşilerinin ilk konuğu son dönemde oynadığı televizyon dizisindeki “İdris baba” rolü ile büyük bir hayran kitlesine ulaşan Ercan Kesal oldu. Konak Belediyesi Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşi büyük ilgi gördü. 350 kişilik salon tamamen dolarken, ayakta kalan konuklar için salon içerisine ek sandalyeler konuldu. Etkinliği izleyenler arasında Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş da yer aldı.

    Ercan Kesal, söyleşide Barış İnce’nin soruları ışığında çocukluk yılları, yazarlık serüveni ve sinemayla nasıl tanıştığını anlattı. Hikaye anlatıcılık özelliğinin daha çocuk yaşlarda başladığını söyleyen Kesal, “Ben annemi taklit ettim; çünkü bizim evin anlatıcısı annemdi” dedi. Kesal, çocukluk yıllarında okuduğu romanların kendisini zenginleştirdiğini de belirtti.

    İlk üniversiteye Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesinde başladığını ancak babasının ısrarları nedeniyle yeniden sınava girerek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandığını anlatan Kesal, İzmir’in hayatında ayrı bir yeri olduğunu belirterek, “İzmir’e gelip de kendini iyi hissetmeyen var mı? Bu özelliği sanırım bu kentin habitatıyla ilgili. İzmir’in bir hafızası var, kendine ait bin yıllık bir kültürü var” diye konuştu.

    “Çukur’da oynadım diye bazı kişilerden eleştiri alıyorum ama..”

    “Hayatınızdaki kötü olaylara kapılmayın, onlar size mutlaka yeni kapılar açacaktır” diyen Kesal, edebiyatın da her zaman kendisi için ön açıcı olduğunu söyledi. Kesal, “Benim okuduğum kitaplar hayatıma yeni kapılar açmış ve beni zenginleştirmiş. Kitaplara müteşekkirim, edebiyata ve kelimelere minnettarım. İnsan okudukça bir süre sonra da yazıyor. Yazarlık aslında sizden öncekilerin yazdıklarıyla beslendiğiniz bir süreç. Okuduklarınızla yeniden üretiyorsunuz” dedi.

    Sinemaya geçişinin Nuri Bilge Ceylan’la tanıştıktan sonra olduğunu dile getiren Kesal, “Ben sinemaya hikaye anlatıcı sıfatımla girdim. Bende rol yapma becerisi yok. Rol yapmak yerine oradaki roldeki insan oluyorum” diyerek oyunculuğa bakışını anlattı. Şu sıralar rol aldığı televizyon dizisi Çukur’dan çok şey öğrendiğini dile getiren Kesal, “Çukur’dan öğrendiklerimi asla unutmayacağım. Müthiş bir laboratuvar. Çukur’da oynadım diye bazı kişilerden eleştiri alıyorum. Bu ülkenin televizyonlarındaki bazı tartışma programları Çukur’dan daha çok zarar veriyor bu ülkenin gençlerine. Asıl mesele reyting belasına düşmüş bir yapı olmamakta yatıyor. Kendimizin de haz alacağı işleri popüler anlayışla sunabiliriz. Daha iyi projeler yaparak, internet mecrasını kullanarak, daha kısa projeler hazırlayarak bunu başarabiliriz” dedi.

    “Benim en güçlü silahım samimiyet”

    Söyleşide, “Doktor olmasaydım sinema yapamazdım” diyerek sinema sektörünün içinde bulunduğu zorluklara da değinen Kesal, oynadığı sinema filmlerinin birçoğundan para almadığını belirterek, “Hekimlik beni çok özgürleştiren, maddi ve manevi hayatımı kolaylaştıran bir meslek oldu. Bu kadar rahat senaryo yazabilmekle uğraşabildim, oyunculuk seçimi yaptım” dedi.

    Oynadığı İdris baba rolü ile büyük bir hayran kitlesi kazanmasına da değinen Kesal, oyunculuktaki en güçlü silahının samimiyet olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

    “Ben içimden geldiği gibi samimi, hiç sakınmadan bir şeyler anlatmak istiyorum. Oyunculuğumda da bunun peşine düştüm. Seyirciye inandırıcı olmak için kendi içimdeki kahramanın peşine düşmem gerektiğini fark ettim. Ben kendi içimdeki İdris Koçovalı’yı da anlamak istiyorum. Benim en güçlü silahım samimiyet. Ben bundan vazgeçmemeliyim. Bunu okuyucuma, izleyicime geçirirsem yolculuğumu devam ettirebilirim.”

    Söyleşi sonunda Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Ercan Kesal ve Barış İnce’ye teşekkür ederek, çiçek takdim etti.