Etiket: “Epilepsi

  • Dr. Yalın: “Her Bayılma Epilepsi Değildir”

    Özel Konya Hospital Nöroloji Uzmanı Dr. Öner Yalın, epilepsi hastalığının başka hastalıklarla karıştırılabileceğini belirterek, her bayılma olayının epilepsi olmadığını söyledi.

    Nöroloji Uzmanı Dr. Önel Yalın, toplumda sara hastalığı olarak bilinen epilepsi hastalığının aslında beyindeki nöronların ani ve istem dışı elektriksel boşalmalarının bir sonucu olarak ortaya çıktığını ifade etti.

    Epilepsi (sara) hastalığının farklı birçok nedeninin olduğunu belirten Dr. Öner Yalın, şöyle konuştu:

    “Başta idiopatik dediğimiz genetik nedenler aileden kaynaklanan nedenler olabilir. Çocuk anne karnındayken maruz kaldığı bazı hastalıklar, annenin kullanmış olduğu bazı maddeler; alkol, sigara, bağımlılık yapıcı maddeler, çocuğun doğum esnasındayken oksijensiz kalması yine doğumdan gelen bazı rahatsızlıklar veya B6 ile B12 vitamini eksiklikleri, kalsiyum eksiklikleri gibi. İlerleyen dönemlerde kafa travmaları beyin tümörleri beyindeki damarsal hastalıklar, damarların tıkanması ya da damarların yumaklaşması ya da damarların kanaması beyin enfeksiyonları, menenjit, tümör, siroz gibi beyni etkileyen enfeksiyonlar, vücudun yaygın enfeksiyonları, metabolik rahatsızlık, tiroit fonksiyon bozuklukları, sodyum eksik ya da fazlalıkları, kalsiyum eksik ya da fazlalıkları, beyindeki nöronların ani elektriksel boşalmalarına neden olabilmektedir.”

    “TOPLUMDA TEŞHİS EDİLEMEYEN BİRÇOK HASTA VAR”

    Toplumda teşhis edilemeyen birçok epileptik hasta olduğuna dikkat çeken Dr. Yalın, epilepsinin toplum içerisinde, hastanın tamamen şuurunu kaybetmesi, bayılması ya da ağzından köpük gelmesi demek olmadığını ifade ederek, “Parmaktaki bir kasılma, ellerdeki bir uyuşma, hastanın unutkan olması, çevreyi farklı algılaması daha önce bildiği toplumu ya da ortamı bilememesi epileptik bir nöbet olabilir. Deja vu dediğimiz jameis vu dediğimiz durumlar, hastanın zaman zaman gelen unutkanlıkları, anormal davranışları, ağız şapırdatmaları, yutkunmaları, uyku bozuklukları, bazı baş ağrıları, baş dönmeleri, epileptik yine bir nöbet olabilmektedir” dedi.

    ELEKTROANSEFALOGRAFİ İLE YÜZDE 70 TEŞHİS

    Kişinin epileptik nöbetinin olup olmadığını anlamak için bazı testlerin yapıldığını vurgulayan Dr. Yalın, “Bunun içinde hastalarımızın mutlaka bir nöroloji doktoruna gelmesi ve buna ait bazı testlerin yapılması gerekiyor. Epilepsi hastalığı olan vakalara mutlaka Elektroansefalografi (EEG) çekip epilepsiyi destekleyebiliyoruz. Bu EEG ile yüzde 70 teşhisimizi koyabiliyoruz. Epilepsi teşhisi konulan hastalarda mutlaka beyin tomografisi ya da MR gibi tam kan tahlillerinin nedene yönelik yapılması gerekmektedir” diye konuştu.

    Epilepsi teşhisi konan hastalarda epileptik nöbetin türüne göre mutlaka tedaviye başlanmasının gerekli olduğunu kaydeden Dr. Yalın, şunları söyledi:

    “Tedaviye nöbetine ve cinsine göre ilk bir ilaçla başlıyoruz. Özel ilaçları var. İlaçların dozunu kontrollerde mutlaka kan sayımları ilaç düzeyleri yapılarak artırıyoruz. Nöbetleri kontrol altına alırsak, ilacın dozunu arttırmıyoruz. Alamazsak ilaç dozunu arttırıp, ikinci bir ilaca geçebiliyoruz, hatta üçüncü bir ilaca. Lakin tek bir ilaçla nöbetlerin kontrolü yüzde 60 ya da yüzde 70 sağlanabiliyor. Yüzde 20 vakıa da ise ne kadar ilaç kullanırsak kullanalım nöbetleri kontrol altına alamıyoruz. Bu tür durumlarda da özel kliniklerde özel uzmanların elinde epileptik cerrahi dediğimiz uygulama var. Bunları tedavide uyguluyoruz.”

    “EPİLEPTİK NÖBETLERDE KESİNLİKLE SOĞAN KOKLATMAYIN”

    Epileptik hastalarda en çok korktukları şeyin hastanın nöbet geçirmesi ve o nöbetin çok uzun sürmesi olduğunu aktaran Yalın, şunları söyledi:

    “Vatandaşlarımız bir epileptik nöbeti, ya da bir epilepsi bir hastanın nöbet geçirdiğini gördüklerinde yapmamaları gereken, kesinlikle ve kesinlikle toplumda olan yanlışlardan bir tanesi, soğan koklatalım, kolonya koklatalım, sarımsak koklatalım. Böyle şeyler yapılmasın. Ayrıca mümkün olduğu kadar hastanın ağzına elimizi sokup dilini dışarı çıkaralım. Vatandaşların hastanın çenesini açalım bu gibi zorlamalara girmemeleri gerekmektedir. Çünkü kendi parmakları kopabilir. Burada yapılacak iş hastanın kafasını desteklemek, etrafta hastanın vücudu kasılırken sağa sola çarpıp da yaralanmasını engelleyecek eşya varsa etraftan uzaklaştırılması gerekmektedir. Nöbet çok uzun sürerse 112 Acil Servis aranmalı. Nöbet sonrasında da mutlaka acil servis aranmalı. Nöbet sonrasında da hasta mutlaka acil servise ya da nöroloji polikliniğine getirilmelidir.”

    “HER BAYILMA EPİLEPSİ DEĞİLDİR”

    Epilepsi hastalığının başka hastalıklarla karıştırılabileceğini hatırlatan Dr. Yalın, “Her bayılma epilepsi değildir. Bayılma hastanın sinirsel sıkıntılarından, psikolojik sıkıntılarından kaynaklanabileceği gibi kalpten kardiyolojik sebeplerden, tansiyon, ortostatik hipotansiyon gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Damarlarda tıkanıp açılma epilepsiyle karışabilir. Migren hastalıkları vertigo migren hastalıkları, bunlar epilepsi ile karışabilir. Bunun için ayrıca tanının yapılması ve bir nöroloji polikliniğine başvurması gerekmektedir” diye konuştu.

  • Epilepsi Hastalığı, 22 Yaşındaki Gencin Hayatını Kararttı

    1,5 yaşında geçirdiği ateşli rahatsızlık sonucu havale geçirerek hastalanan ve uzun uğraşlar sonucu sağlığına kavuşan 22 yaşındaki genç, 3 yıl önce yeniden yakalandığı epilepsi hastalığından kurtulmanın yollarını arıyor. Gencin tedavi masraflarını karşılayamayan ailesi yardımseverlerin desteğini beklediklerini ifade etti.

    Bartın’da yaşayan 22 yaşındaki koyu Beşiktaş taraftarı Mustafa Çalık’ın 1,5 yaşında geçirdiği ateşli hastalık hayatını kararttı. Uzun yıllar tedavi gören ve iyileşen Mustafa’nın hayatı 3 yıl önce tekrarlayan hastalığı yüzünden yeniden karardı. Doktorların ağır mental ve Sara (Epilepsi) teşhisi koyduğu gencin tedavi masraflarını karşılayamayan ailesi umutsuz bir şekilde çocuklarının düzeleceği günü bekliyor.

    “TEK AMACIMIZ MUSTAFA’NIN İYİLEŞMESİ”

    1999 yılında geçirdiği iş kazası sonucu sağ kolunu kullanmakta zorluk çeken ve çalışamadığı için malulen emekliliğe ayrılan gencin 43 yaşındaki babası Haydar Çalık, yardımseverlerin çocuğunun tedavisi için destek olmalarını istedi. Kendileri için bir şey istemediklerini, amaçlarının sadece çocuklarının iyileşmesi olduğunu belirten baba Çalık, “3 yıldan bu yana ciddi şekilde rahatsız. İlgi ve alaka olmazsa daha da şiddetleniyor. Sağ kolumdan iş kazası geçirdiğim için çalışamıyorum. Mustafa’mın tedavisi için destek bekliyorum. Tek amacımız Mustafa’nın iyi olması ve daha iyi şartlarda yaşamını sürdürebilmesi” dedi.

    “İYİLEŞTİ, YENİDEN HASTALANDI”

    Oğlunun durumuna kahrolan anne 42 yaşındaki Hatice Çalık ise, çocuğunun sağlıklı günlerine kavuşacağı günlerin hayali ile yaşadığını kaydetti. Maddi imkansızlıklar nedeniyle çocuklarının tedavisine devam edemediklerini ifade eden anne Çalık, “1.5 yaşında havale geçirdi. Ne olduğunu anlayamadık. 7 yaşına kadar böyle devam etti. 7 yaşında okula gidemedi. Daha sonrasında okula gitti ve düzelmişti. 3 yıl önce yine havale geçirdi ve bu hale geldi. 3 yıldan bu yana uğraşıyoruz. 3 ay çay kaşığı ile besledik. Epilepsi olduğunu söylediler. Psikolojik olduğunu söyleniyor ve 3 çeşit ilaç kullanıyor. Sürekli olarak gezmek istiyor. Buna da gücümüz yetmiyor. Gezdirmeyince de huysuzlanıyor, ısırmaya başlıyor. Kendim de rahatsızım gücüm, dermanım da yetmiyor. Ben oğlumun yürüyüp, kendisine bakabilmesini istiyorum” ifadelerini kaydetti.

    “OĞLUM İÇİN YARDIM İSTİYORUM”

    Yardımseverlerin oğlunun elinden tutmasını isteyen anne Çalık, “Tedavisi için İstanbul’da bir hastaneye gidiyorduk. İlaçlarla düzelmeye başladı. Haplarla sakinleşiyor, ilaçlarını vermezsek de hırçınlaşıyor. Şu anda maddi imkansızlıklar yüzünden hastaneye götüremiyoruz. Eşim malulen emekli, çalışamıyor. Bu nedenle de ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz. Mustafa’mın bir an öne iyileşebilmesini istiyorum. Mustafam için yardım istiyorum. Büyüklerimizden, yardımsever vatandaşlarımızdan sadece oğlum için yardım istiyorum” şeklinde konuştu.

  • ESOGÜ’de Epilepsi Bilgilendirme Toplantısı

    26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü dolayısıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde (ESOGÜ) bir bilgilendirme toplantısı düzenlendi.

    Prof. Dr. Necla Özdemir Salonu’nda, ESOGÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. O. Oğuz Erdinç’in başkanlığında gerçekleşen toplantıya; Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’ndan Uzm. Dr. Demet İlhan Algın ve Uzm. Dr. Gönül Akdağ ile Eskişehir Devlet Hastanesi’nden Uzm. Dr. Sedef Üre ve Yunus Emre Devlet Hastanesi’nden Uzm. Dr. Çiğdem Coşkun konuşmacı olarak katıldı.

    Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Eskişehir merkez ve ilçe okullarından gelen rehber öğretmenler ve sınıf öğretmenlerinin de katıldığı, iki oturum halinde gerçekleşen toplantıda; epilepsi hastalığı, tedavi yöntemleri, okul ve çalışma hayatında epilepsi hastalarının karşılaştığı problemler hakkında açıklamaların yapıldığı sunumlar gerçekleşti. Toplantıda epilepsi hakkında merak ettikleri her şeyi hekimlere sorma fırsatı bulan katılımcılar ayrıca, ESOGÜ Hastanesi’nde epilepsi tedavisi gören bir hastanın gitar eşliğinde verdiği mini konserle keyifli dakikalar yaşadılar.

  • “Epilepsi Hastalarının Yüzde 30’u İlaç Tedavisine Cevap Vermiyor”

    Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Erdoğan, Türkiye’de sayıları 750 bini bulan epilepsi hastalarının yüzde 30’unun ilaç tedavisinde fayda görmediğini belirterek, etkili şekilde tedavi edilemeyen bu hastaların cerrahi müdahale ile tedavi edilebileceğini söyledi.

    Türk Nüroşirürji Derneği Stereotaktik, Foksiyonel, Ağrı ve Epilepsi Cerrahisi Öğretim ve Eğitim Grubu (SFAECG) İlkbahar Sempozyumu, Antalya’nın Belek bölgesinde başladı. Epilepsi Cerrahisi başlığı altında düzenlenen sempozyum boyunca, epilepside, cerrrahi uygunluk, cerrahi zamanlama, preoperatif değerlendirme ve görüntüleme, uygun cerrahi yöntemin seçimi, postoperatif takip, beyin cerrahisinde antiepileptik kullanım gibi pek çok konu tartışılıyor. Sempozyumda konuşan Ufuk Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Erdoğan, Türkiye’de 750 epilepsi hastası olduğunu aktardı.

    “EPİLEPSİ HASTALARININ YÜZDE 30’U İLAÇ TEDAVİSİNE FAYDA GÖRMÜYOR”

    Epilepsi tedavisinde tıbbı müdahalenin önemini vurgulayan Erdoğan, “Vakaların yüzde 70’inde tıbbi tedavi uygulanıyor. İlaca dirençli epilepsi hastası başlı başına bir problem oluşturuyor. Ani ölümler ve beklenmeyen ölümler olabiliyor. Bunların oranı yüzde 1 ve yüzde 3 civarına kadar çıkabiliyor. Türkiye’de sayıları 750 bini bulan epilepsi hastalarının yaklaşık yüzde 30’u ilaç tedavisinden fayda görmüyor. Bugüne kadar etkili şekilde tedavi edilemeyen bu hastalar cerrahi müdahale ile etkili tedavi imkanına sahipler” diye konuştu.

    “HER YIL 30 BİN YENİ HASTA EKLENİYOR”

    Türkiye’de mevcut epilepsi hastalarına, her yıl yaklaşık 30 bin yeni epilepsi hastası eklendiğini ifade eden Erdoğan, “En önemli problem genel pratisyenlerin ve nörologların hastaları, zamanında epilepsi cerrahisi yapan merkezlere yönlendirmemesidir. Bu hastalığa ilk tedavi nöroloji uzmanları tarafından ilaç tedavisi ile yapılır. İlaçlarda genellikle hastaların yüzde 70’i tedavi oluyor, fakat yüzde 30’luk kısım ilaca direniyor. Genel olarak ilaca dirençli olan hastaların yüzde 50’sine epilepsi cerrahisi uygulanabilir. Cerrahi tedavi ile nöbetler ya tamamen ortadan kalkmakta ya da nöbetlerin sıklık ve şiddetinde önemli derecede azalma sağlanmaktadır” dedi.

  • OMÜ, Dünyada Epilepsi Üzerine Çalışan Sayılı Merkezlerden

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, dünyada deneysel epilepsi(sara) üzerinde çalışan birkaç merkezden bir tanesi.

    Beyinle ilgili çalışmalarının olduğunu ve daha yoğun bir şekilde deneysel epilepsi modelleri üzerinde çalıştıklarını belirten OMÜ Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Pof. Dr. Erdal Ağar, “Epilepsinin oluşum mekanizması henüz bilinmiyor. Biz burada deneysel olarak epilepsi oluşturuyoruz. Epilepsiyi oluşturan beyindeki hücre içi mekanizmalarının neler olduğunu araştırıyoruz. Bunun tedavi edilmesinde hangi ajanların kullanılmasının daha etkili olacağı konusunda deneysel çalışmalarımız var. Bu kapsamda TUBİTAK’dan aldığımız geçmişten bugüne 3 tane büyük proje (1001) ve halen yürütmekte olduğumuz 2 adet projemiz var. Bu konuyla ilgili A.B.D ve Avrupa’daki dergilerde yayınladığımız çok sayıda makalelerimiz var. Bu makalelerimizden atıf alan kaynak olarak gösterilen çalışmalarımız, konuyla ilgili uluslararası dergilerde yayınlanmış derleme türü yazılarımız var” dedi.

    “HER YIL MİLYARLARCA DOLAR HARCANIYOR”

    Epilepside kesin, epilepsiyi ortadan kaldırıcı bir tedavi şeklinin olmadığını söyleyen Pof. Dr. Erdal Ağar, “Epilepside sadece semptomları ortadan kaldırabilecek ilaçlar kullanılıyor. Epilepsi tedavisi için dünyada her yıl milyarlarca dolar harcanıyor. Epilepsi konusunda ilerleme kaydedilmiş fakat ortadan kaldırıcı tedavisi ‘şu’ diyebileceğimiz bir durum şu an için söz konusu değil ancak bu konuda çok sayıda merkezin moleküler düzeyde çalıştığını ve yakın gelecekte bir çözümün olabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

    “ALDIĞIMIZ ATIF SAYISI 500’ÜN ÜZERİNDE”

    OMÜ Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’nın dünyada deneysel epilepsi üzerinde çalışan birkaç merkezden biri olduğunu dile getiren Pof. Dr. Erdal Ağar, “Epilepsi üzerine İskoçya’da yapılan uluslararası bir toplantıda deneysel epilepsi üzerinde başarılı bir şekilde çalışan merkezler arasında anabilim dalımızın gösterildiğini duyduğumda çok mutlu oldum. Dünyada bu konuda çalışan merkezlerden biriyiz ve iyi durumdayız. Dünyadaki diğer deneysel epilepsi merkezleri makalelerinde bizim çalışmalarımızı kaynak olarak gösteriyorlar. Epilepsi üzerinde aldığımız atıf sayısı 500’ün üzerinde. Tabi bu bizim içi yeterli değil. Daha iyi bir noktada olmalıyız. ABD ve Avrupa’daki merkezlerle yarışmak zorundayız. Bu potansiyel de Türkiye’de mevcut. Bize düşen ise daha çok çalışmaktır. Bu konuda uluslararası anlamda ortak çalışmalarımız oluyor. Yurt dışından profesörler buraya gelip çalışmalarımız hakkında bilgi alıyor. Aynı şekilde bizim uzmanlarımız da yurt dışına gidip, son gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Hızlı adımlarla ilerliyoruz. Anabilim Dalımızda yurt dışından gelen ve deneysel epilepsi konusunda doktora yapan yabancı hekimler var. Bu konuda bizim gençlerimize de büyük görev düşüyor. Genç arkadaşlarımız araştırma alanında daha fazla görev almalı. Epilepsinin tedavisi konusunda yapılan deneysel çalışmaların bir gün önemli sonuç vereceğini ve epilepsiyi ortadan kaldıracak, tedavi edecek bir yöntemin bulunacağına yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.