Etiket: Engelleyemedi

  • Pandemi okuma bayramını engelleyemedi

    Pandemi okuma bayramını engelleyemedi

    Kayseri’de Cesarettin Kocatürk İlkokulu 1. Sınıf Öğretmeni Ercan Karademir, okumayı yeni öğrenen 22 öğrencisi ve aileleri için internet üzerinden okuma bayramı düzenledi. Okuma bayramına öğrencilerin gurbetteki yakınları da katıldı.

    Kayseri’nin Develi ilçesinde bulunan Cesarettin Kocatürk İlkokulu 1-A sınıfı öğretmeni Ercan Karademir, pandemi nedeniyle uzaktan gerçekleşen eğitim sonrasında hem öğrenciler hem de aileleri için Youtube üzerinden Türkiye’de ilk defa Okuma Bayramı etkinliği düzenledi. Öğretmen Ercan Karademir, etkinlik için hem 22 öğrenci hem de velisi için, içinde madalya bulunan paketler hazırladı. Paketleri haftada bir gün okula gelen öğrenciler teslim aldı ve Okuma Bayramı düzenleneceği güne kadar açmadı.

    Okuma Bayramı’nın düzenlendiği gün ise hem öğretmen Ercan Karademir hem de öğrenciler evlerini balonlarla süsledi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından öğrenciler tek tek şiirlerini okudu. Şiirlerini okuyan öğrenciler ve aileleri madalyalarını taktı.

    Etkinliği öğrencilerin yakınlarının ve Fransa ile Almanya’daki gurbetçilerin de izlediğini söyleyen Ercan Karademir, “Pandemi dolayısıyla böyle bir etkinlik düzenledik. Aileler okuma bayramında çok mutlu oluyorlar. Zoom üzerinden bir çok kişi yapıyor am biz bunu dedeler, nineler, amcalar ve teyzeler de izlesin istesin dedik. Yurt dışından Almanya ve Fransa’dan izleyenler oldu. Canlı yayında müthiş bir yorum oldu. Çocuklar ve aileleri çok mutlu oldu” diye konuştu.

  • (Özel Haber) Kurban satıcısının Atatürk büstlü çözümü yıkımı engelleyemedi

    Maltepe’de adaklık ve kurban satan bir hayvan satıcısı tahliye kararı verilen barakasının, yıkımını engellemek için ilginç bir yola başvurdu. Barakasına Türk bayrağı ve Atatürk büstü koyan satıcının bu yöntemi barakanın yıkılmasına ise engel olmadı.

    Maltepe’de adak ve kurban satıcısı Dilaver Gülsuyu; çevredeki vatandaşların şikayetleri üzerine hayvanlarını sattığı barakanın tahliye edilmesi için bir süre önce belediyeden uyarı aldı. Barakayı tahliye etmesi için uyarılan yaşlı adam ilginç bir yola başvurdu. Satış yaptığı barakanın önüne Türk Bayrağı ve Atatürk büstü koyan Dilaver Gülsuyu, bu yüzden kimsenin barakaya dokunmayacağını zannetti. Ancak bir süre sonra belediye ekipleri alınan tahliye kararı doğrultusunda adaklık kurban satılan barakayı yıktı.

    Yıkıma tepki gösteren Dilaver Gülsuyu, “yıkılmasın diye Türk bayrağı ve Atatürk büstü koymuştum. Ancak gelip yıktılar. Bunlara saygınız varsa yıkmayın dedim. Ama yıktılar. Atatürk büstünü almak istediler izin vermedim” diyerek, barakasının yıkılmasına tepki gösterdi.

  • Beyin Kanaması Futbol Aşkını Engelleyemedi

    Büyük takımların menajerleri tarafından izlendiği maçta rakip takımın futbolcusuyla kafa kafaya çarpışarak beyin kanaması geçiren 21 yaşındaki amatör futbolcu Uğur Ergün, Memorial Diyarbakır Hastanesi’nde başarılı ilaç tedavisi sonucu ameliyata gerek kalmadan iyileşerek taburcu edildi.

    Diyarbakır amatör liginde futbol oynayan 21 yaşındaki Uğur Ergün’ün tek hayali Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Galatasaray’da gibi büyük takımlarda futbol oynamaktı. Hırsı ve tekniği ile dikkat çeken genç sağ bek oyuncusu büyük takımların menajerleri tarafından izlendiği maçta rakip takımın futbolcusuyla kafa kafaya çarpışarak beyin kanaması geçirdi. Memorial Diyarbakır Hastanesi’ne kaldırılarak 10 gün yoğun bakımda hayat mücadelesi veren genç futbolcu uygulanan başarılı ilaç tedavisi sonucu ameliyata gerek kalmadan iyileşerek taburcu edildi. Tedavi sürecini başarılı bir şekilde atlatmasına rağmen büyük takımların transfer listesinden çıkarılan genç futbolcu “Hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim, bir gün 3 büyüklerden birisinde futbol oynayarak milli takımın vazgeçilmez bir oyuncusu olacağım” dedi.

    AİLESİNİN İTİRAZINA RAĞMEN FUTBOLCU OLDU

    Futbol aşkı daha ilkokula gitmeden kapılarının önünde plastik futbol topu ile başlayan Uğur Ergün, lise yıllarında okul takımının kaptanı olmasını sağladı. Beden eğitimi öğretmeni hırsı ve tekniğini çok beğendiği Ergün’ün lisans almasını sağladı. Ailesi çocuklarının futbolcu değil iyi bir üniversitede okuyarak iyi bir doktor, avukat ya da mühendislik gibi meslek sahibi olmasını istiyordu. Futbol hırsı babası ile bu konuda ters düşmesine bile neden oldu. Tüm ısrarına rağmen oğlunu bir türlü okumaya ikna edemeyen baba sonunda futbolcu olmasına destek verdi. Babasından da onay ve destek alan Uğur Ergün, memleketi Diyarbakır’da amatör bir futbol takımında forma giymeğe başladı.

    KAFA KAFAYA ÇARPIŞARAK BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ

    Başta babası olmak üzere tüm ailesine bir gün 3 büyük kulüpten birisinin vazgeçilmez sağ bek oyuncusu ve milli takımın formasını terleteceği sözünü veren genç futbolcu, oynadığı takımlarda kısa sürede büyük takım menajerlerin de dikkatini çekti. Oynadığı maçları yerinde takip etmek isteyen menajerler bir süre önce tribünden kendisini bir kere daha izlemeye geldiler. İlk yarısını oynanan maçın 35. dakikasında Uğur Ergün rakip takımın bir futbolcusu ile kafa topuna çıkmak istedi. İki futbolcu havada kafa kafaya çarpışarak yere düştü. Sağlık mensupları hemen saha içinde yerde yatan futbolculara müdahalede bulundu. Rakip takımın futbolcusu kısa sürede ayağa kalktı ancak Uğur Ergün, yapılan tüm müdahalelere rağmen bir türlü kendisine gelemedi. Hemen saha içine gelen ambulansla Memorial Diyarbakır Hastanesi’ne kaldırıldı. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Tatlı tarafından muayene edilerek tomografi filmi çekilen genç futbolcunun beyin kanaması geçirdiği ve durumunun ciddi olduğu belirlendi. Yoğun bakıma alınan Ergün’e ilaç tedavisi uygulanmaya başlandı. İlaç tedavisine yanıt vermemesi halinde ameliyata alınması gerektiği bilgisi verilen aile tam 10 gün yoğun bakım ünitesi önünde çocukları için dua etti. Genel yoğun bakım sorumlusu Uz. Dr. Civan Tiryaki’nin dikkatle izlediği genç futbolcu Ergün, uygulanan ilaç tedavisine olumlu cevap vermeğe başladı. Ameliyata gerek kalmadan uygulanan ilaç tedavisiyle beyin kanamasını yenen genç futbolcu 10 gün kaldığı yoğun bakımdan normal odaya alındı. Bir hafta daha takip altında tutulduktan sonra hastaneden taburcu edildi.

    AİLESİ YİNE FUTBOLU BIRAKMASINI İSTEDİ

    Futbol oynarken beyin kanaması geçirebileceğini hiç düşünmediğini belirten Ergün, “Futbola 6 yaşında başladım. Ailem futbolla ilgilenmemi istemiyor okuyup iyi bir doktor, avukat ya da mühendis olmamı istiyorlardı. Futbol ile aramda inanılmaz bir bağ olduğunu anlayan ailem futbolcu olmama engel olmamaya başladı. 13 yaşımda amatör bir futbol takımında profesyonel futbol hayatıma başladım. Maçlar sırasında çoğu kere sakatlıklar yaşadım ama beyin kanaması geçirerek hayati tehlike yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi. Hocalarımın da tavsiyesi üzerine süper lig takımları ve 3 büyük takıma transferler yapan menajerler de maçlarımızda beni ve başarılı buldukları arkadaşlarımı izlemeye gelmişti. Maçta heyecanlı gergin ve sıkı bir mücadele vardı. Heyecan doruğa çıkmıştı. Kendi kalemize doğru havadan gelen topu kafayla uzaklaştırmak isterken rakip oyuncuyla kafa kafaya çarpıştık, sonrasını hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde hastanenin yoğun bakım ünitesinde olduğumu gördüm. Yaşamın kıyısından döndüğümün farkındaydım. Ailem bu olaydan sonra kesinlikle futbolu bırakmamı şart koştu. Ancak ben yine vazgeçmedim ve futbola geri döndüm. Aldığım transfer tekliflerini beyin kanaması geçirdiğim için askıya aldılar. Ama ben hiçbir şekilde futboldan ve hayallerimden vazgeçmeyeceğim. 21 yaşındayım ve gelecek yıllarda hedeflediğim takımlarda forma giyeceğime inanıyorum” dedi.

    “GENÇ FUTBOLCU HAYATİ RİSK İLE BİZE GELDİ”

    Beyin kanaması geçirme riskinin en yüksek olduğu meslek gruplarının başında sporculuk geldiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Tatlı, “Beyin kanaması sporcular için riskli olabilecek bir durumdur. Bu yüzden özellikle futbol oynayanlar çok dikkatli olmalı. Maç sırasında kafasına darbe alan her futbolcu mutlaka kontrolden geçmelidir. Çünkü beyin kanaması bazı durumlarda hemen belirti vermeyebilir. Uğur Ergün’ün maç sırasında geçirmiş olduğu beyin kanaması kendisinin yaşamını tehdit edebilecek boyutlardaydı. Erken müdahale ile kanamayı kontrol altına alarak gerekli tedaviyi uyguladık. Beyin kanaması gibi yaşamı tehdit edebilecek durumlar mutlaka etkin hastane ve yoğun bakım şartlarında tedavi edilmelidir. Yaklaşık 10 gün süren tedaviye cevap vererek ameliyattan kurtulan Uğur’un ne kadar yaşama bağlı olduğunu gördük. Bundan sonraki yaşamında sorunsuz bir şekilde futbol oynayabilir, ancak çok dikkatli olması gerekir” diye konuştu.

  • Kar Çocukları Engelleyemedi

    Rize’de dün akşam saatlerinden beri aralıksız yağan kar yaşamı zorlaştırdı.

    Birçok mahalle ve köy yolları kapalıyken, evlerinden araçlarıyla çıkan sürücüler zor anlar yaşıyor. Zaman zaman tipiye dönen kar yağışı yayalara da zor anlar yaşatıyor.

    Rize’de kardan dolayı hayatın zorlaşması ise çocukların pek umurunda olmadı. Kapalı olan sokak arası yollarını oyun pistine çeviren çocuklar kar ile oynayarak sömestr tatilinin tadını çıkardı.

    KASAP’TAN DUYARLILIK RİCASI

    Öte yandan Rize Belediyesi Başkanı Prof. Dr. Reşat Kasap yaptığı yazılı açıklama ile şehrin önemli noktalarında kar çalışmalarının sürdüğünü dile getirerek, sürücülerden kar lastiği konusunda duyarlı olmasını istedi.

    Dün akşam saatlerinden beri aralıksız yağan kar yağışı nedeniyle, Rize Merkez’de kar kalınlığı 63 cm’yi buldu.

  • Engeli Engelleyemedi, 2 Üniversiteyi Tamamladı

    Diyarbakır’da görme engelli olarak dünyaya gelen Emine Fidan, azmederek, 2 üniversite tamamladı. Şimdi kendisi gibi görme engelli olan vatandaşlara öğretmenlik yapan Fidan, arkadaşları ve ailesinin desteğiyle engelleri aştığını vurguladı.

    Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde 4 görme engelli kardeşten biri olarak dünyaya gelen Emine Fidan (34), büyük zorluklarla tamamladığı ilköğretiminin ardından kendini evine kapatmayarak, liseye yazıldı. Burada da büyük zorluklar çeken ancak buna rağmen başarılı bir sonuçla mezun olan Fidan, girdiği üniversite sınavında tamamen görmeye dayalı olan arkeoloji bölümünü kazandı. Arkadaşları ve yakınlarının da desteğiyle bu bölümü tamamlayan Fidan, bu kez 2. üniversite için kollarını sıvadı ve kazandığı sosyal bilgiler öğretmenliğini başarılı bir şekilde bitirdi. Daha sonra ise bir yıl devlet okulunda ücretli öğretmenlik yapan Fidan, Dicle Üniversitesi Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde öğretmenliği kazandı. Burada kendisi gibi görme engelli olan vatandaşlara öğretmenlik yapan Fidan, yaşadığı zorlukları ve mücadelesini İHA’ya anlattı.

    “AĞLAYARAK EVE GELİYORDUM”

    Eğitim hayatına ilk başladığı yıllarda okulu bırakmak istediğini ancak ailesinin ve yakınlarının desteğiyle devam ettiğini anlatan Fidan, “İlkokul öğretmenime göre yazım çok çirkindi, tembel ve yaramaz bir öğrenci değildim ama o yazımın çirkinliği görmememden kaynaklanıyordu. Daha sonraki üniversite süresinde engelli olduğumun farkında değildim. Sürekli yakınlarımın desteği vardı. İlk gittiğim bölüm Dicle Üniversitesi Arkeoloji bölümüydü. Ancak bölüm tamamen görmeye dayalıydı. Dersler ve sınavlar karanlıkta yapılıyordu. Sürekli biriyle ders çalışmam gerekiyordu. Arkadaşlarım ve ailemin desteğiyle zor koşullarda bitirdim. Arkeoloji okuduğum yıllarda ağlayarak, eve geliyordum. Okulu bırakacağım diye söylenirdim, ailem tamamlayacaksın diye baskı yapınca eğitimimi başarı ile sonlandırdım. Arkeolojiyi okuduğum yıllarda en çok yazmada zorluk yaşadım. Hocalara klasik soru sormaları talebim hiç gerçekleşmedi” dedi.

    “SINAVA HAZIRLANIRKEN ZORLUK ÇEKTİM”

    Arkeolojiyi tamamladıktan sonra sosyal bilgiler öğretmenliğini aynı yıl içerisinde kazandığını anlatan Fidan, sosyal bilgiler bölümünün kendisine daha kolay olduğunu söyledi. Fidan, “Görmeye dayalı değildi, daha çok ezbere dayalıydı. Sınava hazırlanırken zorluk çekiyordum. Arkadaşlarım sıralara kopyalar yazarken ben dışarıda yazın sıcağında kışın soğuğunda kardeşim tarafından büyük puntolu yazıları okumak zorunda kalıyordum. Ya da arkadaşlarımla sınava giriyordum. Hocalarıma ben mi birini bulayım yoksa siz bulur musunuz? Diye her sınav öncesi bunun endişesini yaşıyorum. Sınavlardan önce hocalarım beni unutuyordu” diye konuştu.

    “BENİM YAŞADIĞIM ZORLUKLARI YAŞAMASINLAR”

    2010 Dicle Üniversitesi’nin açtığı bir sınava başvurduğunu ve kazandığını kaydeden Fidan, şunları anlattı:

    “Engelli öğrencilerle beraber çalışacağım bir birime gittim. Orada benim yaşadığım zorlu sıkıntıları onlar yaşamasın diye sınavlar öncesi dilekçe ile refakatçi nezdinde okuyucu işaretçi ayarlıyoruz. Benim yaşadığım zorlukları hiçbir engelli öğrenci yaşamasın diye onlarla beraber çalışıyoruz. Daha çok onlara sesli kitap projesiyle yardım ediyoruz. Ders materyallerini tanımakta zorlanıyorlar biz bunları sesli hale getiriyoruz. Ben ve engelliler için en zor durum fiziksel koşullar olabilir ama eğitim sürecinde yaşadığım en büyük sorun insanların davranışları ve tutumlarıydı. Fiziksel engellerden çok insani engeller beni çok zorladı. Ama bunları arkadaşlarım ve ailemin desteği ile aştım. Biraz ben onları bilinçlendirdim biraz da onlar beni bilinçlendirdi. Kendimi hayattan geri çekmedim. Yakınlarımın desteğiyle bilinçlendim.”