Etiket: Endişesi

  • Turhal Şeker Fabrikası’nda özelleştirme endişesi

    Tokat Ziraat Odası Başkanı Ahmet Dökülen, özelleştirme kapsamında olan Turhal Şeker Fabrikası’nın özelleştirildikten sonra kapatılan Tokat Sigara Fabrikası’nın durumuna düşmesinden endişe ettiklerini söyledi.

    Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca Portföy-C grubunda yer alan Turhal Şeker Fabrikası, yaklaşık bin 500 dönüm arazide 500’ü daimi 500’ü taşeron olmak üzere bin çalışanı ile ekonomiye katkı sağlıyor. Tokat’ın Turhal ilçesinde binlerce ailenin geçim kaynağı olan şeker fabrikasının özelleştirilme kapsamındaki çalışmaları değerlendiren Tokat Ziraat Odası Başkanı Ahmet Dökülen, şeker fabrikalarının grup olarak satılmasını eleştirdi. Karabük Demir Çelik Fabrikası gibi Turhal Şeker Fabrikası’nın da işçilere, kooperatife satılmasını arzu ettiklerini ifade eden Başkan Dökülen, “Turhal Şeker Fabrikası’nı alıp borcunu yıllara bölerek ödemek istiyoruz. Bu şekilde fabrika çalışarak kazandıkça ödeyelim. Yoksa bu fabrikayı çalışanların alabilecek durumu yok. Sigara fabrikası özelleştirildi şimdi orası taş yığını oldu. Turhal Şeker Fabrikası’nın da sigara fabrikasının durumuna düşmesinden endişe ediyoruz” dedi.

    Başkan Dökülen, şeker pancarının kırsal bölgelerde işsizliği düşüren bir unsur olduğunu ifade ederek, “4-5 ay Tokat yöresinde pancar işi ile insanlar uğraşıyor, para kazanıyor. Pancar ekimi kalktığında işsizlik daha da artacaktır” diye konuştu.

  • Cep telefonu piyasasında ByLock endişesi

    Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) ByLock programının deşifre olmasının ardından, çoğu örgüt üyesi cep telefonlarını satmaya başladı. Bu durumdan en fazla endişe duyan cep telefonu satıcıları ve ikinci el cihaz alan vatandaş oldu.

    Türkiye’de 15 Temmuz günü darbe girişiminde bulunan FETÖ, çözülmeye devam ederken, cep telefonu piyasasında bazı sıkıntılara yol açtı. ByLock programının hükümet tarafından incelenmeye alınması üzerine, çoğu örgüt üyesi çareyi cep telefonlarını satmakta buldu. Bu durum cep telefonu alım-satım yapan esnafın ise endişeye kapılmasına neden oldu. Zira cihazların içerisindeki By lock programı, esnafı ve telefonun yeni sahiplerini zor durumda bırakabilir. Hem kendilerini hem de ikinci el cep telefonu alan vatandaşları zor durumda bırakmak istemeyen cep telefoncuları ise, çareyi cihazları fabrika ayarlarına çevirmekte buldu. Aldıkları her cihazı sıfırlayan cep telefonu satıcıları, meslektaşlarını da bu duruma karşı uyardı.

    “Cihaz, sıfırlanmadığı sürece programı saklayabilir”

    Eskişehir’de cep telefonu alım-satım işiyle uğraşan Sinan Gücüm, ByLock programının vereceği zararlardan etkilenmemek için önlem almaya devam ettiklerini anlattı. İkinci el cihaz alan vatandaşların da cep telefonlarını iyice incelediğini aktaran Gücüm, “Tabi bize bu tür ikinci el cihazlar çok geliyor. Biz bunu önlemek amacıyla cihazları sıfırlayarak bakımlarını yapıyoruz. Bu programların tehlike boyutunu biliyoruz. Telefonu aldığımız kişiden varsa faturasını, yoksa müşterinin kimlik fotokopisi ve cihazı kendi rızası ile sattığına dair kağıdı imzalatıp alıyoruz. Bu şekilde önlem alıyoruz. Bu olaylar bizde de bir tedirginlik oluşturdu. Bu yüzden cihazları hemen sıfırlıyoruz. Diğer telefoncu arkadaşlarım da ihmal etmesinler. Telefonları sıfırlasınlar. Faturasız cihazları almamaya çalışsınlar. İkinci el telefon alan kişiler de cihazı iyice incelemeye başladı. Onlar da tedirgin ama biz sıfırladığımız için program bulamıyorlar. Bundan dolayı da rahat rahat alarak kullanıyorlar cihazları. Tabi her şey telefoncularda bitiyor. Cihaz, sıfırlanmadığı sürece programı saklayabilir” dedi.

    “Tüm telefoncular korkmaya başladı”

    Meslektaşlarına seslenen bir başka cep telefonu satıcısı Mehmet Gücüm ise, sıfırlanmayan cihazların sıkıntılı durumlara sebebiyet vereceğini ifade etti. Gücüm, “ByLock programından dolayı bayağı sıkıntılar yaşandı. Tüm telefoncular korkmaya başladı. Tabii önlemi de var. Cihazı sıfırladığın zaman, hiçbir şey kalmıyor. Bazı klasörler içerisinde saklanabiliyor. Bu kötü durumlara da yol açabilir. FETÖ’nün yapmış olduğu bir sistem sonuçta. Telefoncu arkadaşlarıma sesleneyim, cihaza yazılım ve format atmaya bu dönemde daha fazla önem versinler” şeklinde konutu.

    “Her hafta kendisini yeniliyor”

    ByLock programının her hafta kendisini yenilediğini, bu yüzden cihazların sıfırlanması için gerekli önlemlerin alınmasının gerektiğini dile getiren cep telefonu satıcısı Hacer Erkul ise, şu şekilde konuştu;

    “İkinci el telefon alan müşteriler öncelikle cihazın sıfırlanıp sıfırlanmadığına bakmalılar. Sonradan farkına varanlar da kesinlikle cihazlarını sıfırlamalı. Çünkü terör örgütü FETÖ’nün kullandığı ByLock programı, sıkıntı çıkarabilir. Zaten her hafta kendi kendisini yenileme özelliğine sahip bir program. Telefonu alana da satana da sıkıntı çıkarabilir.”

  • CHP’de sivil darbe endişesi

    CHP Bolu Milletvekili Tansu Özcan ve CHP PM Üyesi Turan Hançerli, CHP Yalova İl Teşkilatında darbe kalkışması ve OHAL ilan edilmesi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Özcan ve Hançerli, “Umarız ki birileri bu darbe girişimini fırsat bilip bir sivil darbe yapmaya kalkmazlar” dedi.

    CHP Bolu Milletvekili Tansu Özcan ve CHP PM Üyesi Turan Hançerli, CHP Yalova İl Teşkilatında denetlemeler yaptı. Bu denetimler öncesinde partililerle ve basın mensuplarıyla bir araya gelen Özcan ve Hançerli darbe kalkışması ve ilan edilen OHAL’le ilgili açıklamalarda bulundu. İlk sözü CHP Bolu Milletvekili Tansu Özcan aldı. Özcan konuşmasında, “15 Temmuz’da ciddi şekilde anayasal düzene bir kalkışma hareketi oldu. Bizde ilk anlardan itibaren bu darbe girişimini lanetledik. Bu darbe girişiminde AKP binalarında yöneticileri başlarını iki ellerinin arasına alıp korkarak bekledikleri dakikalarda sokaklara ilk solcular ve ülkücüler çıktılar. Çünkü AKP’liler bu darbe sonucunda ne olacağını bilmiyorlardı. Çünkü kendileri bugüne kadar hiç bir darbeden mağdur olmadılar. Babaları da darbeden mağdur olmadı. Ama solcuların ve MHP’lilerin ortak özelliği darbe mağduru olmalarıydı. İlk sokağa çıkanların da bunlar olduklarını gördük. Sonradan bazı gelişmelerden sonra AKP teşkilatlarından da vatandaşlara çağrılar başladı. Şunu hatırlatalım ki bu darbe hükümete karşı değil, anayasal düzene ve dolayısıyla tüm Türkiye’ye yapılmış bir darbeydi. TBMM’ye atılan bomba da bunu gösteriyor. Mecliste sadece AKP’ler yok meclisin tüm temsilcileri mecliste. Ben bazı AKP’li yöneticilerin bizim darbeden sonraki tavrımıza şaşırdıklarını görüyorum. Bunda şaşıracak bir şey yok bizim darbelere karşı tavrımız her zaman netti. Bir darbe kalkışması sonrasında bazı tedbirlerin alınması gayet doğal. Bu darbeye katılanların, destek verenlerin, yataklık edenlerin derdest edilip tutuklanması, yargılanarak hak ettiği cezaya çarptırılması lazım. Ama birileri de bu darbe girişimini fırsat bilip bir sivil darbe yapmaya kalkmazlar” dedi.

    CHP PM Üyesi Turan Hançerli ise, “Bizim çokça söylediğimiz bir şey vardı. Hukuk herkese lazım dedik. Bugün hukuku, anayasayı sürekli çiğneyen sürekli bozan ve ihlal eden bir yönetime ve Cumhurbaşkanına karşı başka bir anayasayı ihlal eden anlayış darbe girişiminde bulundu. Rahmetli Turgut Özal anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz demişti. Anayasa bir kez delinmekle bir şey olur. Siz delerseniz, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak anayasayı ihlal ederseniz, başkaları da çıkıp anayasayı delmeye cüret ederler. Bugün bizim üzerimizde başka bir sorumluluk daha var. Bir gerekçe ile hukuk yeniden ayaklar altına alınmaya çalışılıyor. O halde bunlardan birisi. Biz Cumhurbaşkanı ve Başbakandan bu ülkenin ne kadar güçlü, ne kadar büyük, ne kadar iyi yönetildiği naralarını çokça duyduk. Ama hemen darbe girişimi sonrasında ne polisin, ne askerin ne de bizim vergilerimizle bütçelerimizle kurulan yapıların etkisinin olmadığını fark ettik. Sonra da halkı sokaklara çağırdılar. O zaman şu ortaya çıktı: 14 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Bütçeyi verdik, orduyu eline teslim ettik. Sen yönetiyorsun? Ne yaptın? diye sormak hakkımız. Daha büyük bir tehlike var darbeciler var diye bugün bunları yüksek perdeden ifade etmiyoruz” şeklinde konuştu.

    CHP Bolu Milletvekili Tansu Özcan ve CHP PM Üyesi Turan Hançerli ardından partide denetimler gerçekleştirdi.

  • Muğla’da Seri Katil Endişesi

    Fethiye ve Seydikemer’de yaklaşık 20 gün içinde karı koca çaban ile birlikte 3 kişinin cinayete kurban gitmesi nedeniyle Mendos ve Babadağ eteklerindeki çobanlar tedirginlik yaşıyor.

    Muğla’nın Fethiye ilçesi, bir dönem peş peşe yaşanan kamyoncu cinayetlerinden sonra şimdi de çoban cinayetlerini konuşuyor. Son bir ayda aynı bölgede 3 çobanın tüfekle öldürülmesi ve katillerinin izine rastlanamaması çobanları da tedirgin ediyor.

    Fethiye, 2009 – 2011 yılları arasında iki kamyoncu, iki akaryakıt istasyonu görevlisi ve bir çoban cinayetine sahne oldu. Cinayetler yaklaşık 5 yılda aydınlatıldı ve failleri yakalandı. Fethiye ve Seydikemer ilçelerinde son günlerde çobanlar öldürüldü. Fethiye’de çobanlık yapan 44 yaşındaki Cahit Paslı ile 38 yaşındaki eşi Hatice Paslı, 9 Mart’ta Mendos Dağı eteklerine bıraktıkları keçilerini kontrol etmek için motosikletle giderken tüfekle öldürüldü. Olay yerinde yapılan incelemede Cahit Paslı’nın sol göğsünden, eşinin ise sırtından vurulduğu belirlendi.

    Paslı çiftinin katil ya da katilleri aranırken bu kez 3 Nisan’da çoban Hüseyin Gökmen de, Mendos Dağı’nın hemen karşısındaki Babadağ’ın Seydikemer bölgesindeki Akgöl mevkiinde tüfekle sırtından vurularak öldürülmüş halde bulundu. Gökmen’in öldürüldüğü yerde 3, Paslı çiftinin öldürüldüğü yerde de bir boş kovan bulundu.

    Jandarma, peşpeşe işlenen çoban cinayetlerinin ardından özel ekip kurdu ve faillerini ortaya çıkarmak için çalışma başlattı. Her iki olay yerinde bulunan boş kovanlar kriminale gönderildi, bölgede çobanlık yapan kişilerin ifadelerine başvurdu. İlk tespitlere göre, iki olay arasında benzerlik bulunmuyor. Cinayetlerin birbiriyle bağlantılı olup olmadığı kovanların kriminal raporu ve diğer delillerle tespit edilecek.

    Yörede çobanlık yapanlar, bir yandan cinayetlerin aydınlatılmasını beklerken, bir yandan da seri katil tedirginliği yaşıyor.

    AKARYAKIT İSTASYONU KANLI BASKINI KATİLLERİ DE YAKALANAMADI

    Bu arada Fethiye’de 10 Aralık 2009 tarihinde meydana gelen olayda, Fethiye – Antalya karayolunun 15. kilometresinde bulunan bir benzin istasyonunu sabaha karşı basan kişi yada kişiler pompacı Asım Dağlı’yı (30) dinlenme yerinde öldürüp, Pompacı Mustafa Kökçü’yü de (30) 48 FM 992 plakalı otomobilinin şoför koltuğunda ağır yaralamıştı. Kökçü, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Tam 7 yıl önce işlenen faili meçhul cinayetle ilgili dosya Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tekrar açılıp 2 pompacıyı daha önce 3 kişiyi öldürdüğü iddaasıyla Fethiye ağır ceza mahkemesi tarafından 3 ayrı ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen halen Antalya’da cezaevinde tutuklu bulunan Salim Olaş’ın öldürdüğü iddiasıyla iddianame hazırlanmış yaklaşık 1 yıl süren Fethiye Ağır ceza mahkemesindeki duruşma sonunda Salim Olaş beraat etmişti. Öldürülen Asım Dağlı ve Mustafa Kökçü’nün yakınları katil yada katillerin yakalanamaması üzerine yıllardır tedirginlik yaşadıklarını söylemişlerdi.

    TAHKİKATLAR SÜRÜYOR

    Seydikemer Kaymakamı Muammer Köken, çoban Hüseyin Aygün cinayetini aydınlatmak için Muğla il Jandarma komutanlığı tarafından özel bir ekip kurulduğunu bildirdi. Köken, “Bu cinayet Fethiye Cumhuriyet savcılığı ve Jandarma tarafından titizlikle soruşturulmaktadır. Soruşturma çok yönlü sürdürülmektedir. Bölgenin kırsal bölge olması ve çobanlarımızın endişe ve korkularını yok etmek için en kısa sürede sonuçlandırılmasını bekliyoruz” dedi.

    Fethiye Kaymakamı Ekrem Çalık da, “Mendos Dağı eteğinde cinayete kurban giden Cahit Paslı ile eşi Hatice Paslı’nın öldürülmesi olayının aydınlatılması için adli tahkikat jandarma tarafından yürütülmektedir. Bu tahkikat sırasında her türlü ihtimaller dikkate alınmaktadır. Olayla ilgili kriminal sonuçları da beklenmektedir. Olayın aydınlatılmasını bekliyoruz” dedi.

  • (Özel) Terör Endişesi Güvenlik Sistem Stoklarını Tüketti

    Küresel ölçekte yaşanan terör saldırıları endişesiyle güvenlik sistemleri satışları tükenirken, yurt dışındaki firmalar stokları tükenen ülkelere yetişmek için üretim hacimlerini artırdı.

    Terörün küresel hale gelmesiyle birlikte yurt dışından ithal edilen güvenlik cihazlarında patlama yaşandı. Gerek Türkiye gerek diğer ülkeler olası saldırılara karşı güvenliklerini üst seviyeye çıkartmak için sistemlerinde yenilemeye gittiği belirtildi.

    Türkiye’de yaşanan terör saldırıları, insanları ve kurumları güvenlik tedbirlerinin yanı sıra özel güvenliğe de talep etmelerine neden oldu. Öte yandan insanların sadece güvenlik sistemi almakla kalmayıp, kendilerinin firmalar tarafından mobese merkez sisteminden izlenme talebi olduğu kaydedildi.

    “SİSTEMLERİNİ ÜST SEVİYEDE REVİZE EDİYORLAR”

    Güvenlik sistemlerine talebin artığını ve kimilerinin sistemlerini güçlendirmek için yenilemeye gittiğini belirten Güvenlik Sistemleri Satış Direktörü Onur Üzdem, “Bütün insanlarımızda korku, panik, endişe fazlasıyla var. Yaşanan terör olaylarından sonra aşırı şekilde talep arttı. Özellikle okullar, hastaneler, alışveriş merkezleri sistemlerini güçlendiriyor. Güvenlik sistemi mevcut olanlar olayın ciddiyeti çok farklı olduğu için kendi sistemlerini revize ederek, en üst seviyede IP kamera modlarına geçmeye başladı. Bu da zaten görüntü kalitesini çok fazla etkilediği için kendilerini biraz daha güvende hissetmelerine neden oluyor” dedi.

    Kurumların ve vatandaşların canlı yayınla izleyebildiği IP kamera sistemlerini daha çok tercih ettiğini ifade eden Üzdem, IP kameraların çözünürlüklerinin çok ileri boyutta olması dolayısıyla talebin arttığını söyledi.

    EN ÇOK TALEP OKUL VE AVM’LERDEN GELİYOR

    Okul ve alışveriş merkezlerinden çok talep aldıklarını kaydeden Doğankoç Güvenlik Satış Direktörü Üzdem, “Her okulda güvenlik sistemi yok. Sistemi olanların da kullandıkları sistem eskiydi. Ama şu an öğrencilerin can güvenlikleri daha çok önemli olduğu için sistemlerini birazcık daha üst seviyeye çıkartıyorlar. Bugün bir okulun talebi vardı ve talebini karşıladık” ifadelerini kullandı.

    “STOKLARIMIZ TÜKENMİŞ DURUMDA, YETİŞEMİYORUZ”

    İnsanların kendilerini güvende hissetmek istediklerini belirten Üzdem, şunları söyledi: “İnsanlar kendilerini güvende hissedebilecekleri noktayı da güvenlik kamera sisteminde buluyor. En azından bir nebze de olsa kendilerini güvende hissi sağlayabiliyorlar. Bu doğrultuda aşırı derece talepleri oluyor. Bu talepleri de fazlasıyla karşılamaya çalışıyoruz hatta yetişemiyoruz. Çünkü stoklarımız dahi tükenmiş durumda.”

    YURTDIŞINDAKİ FİRMALAR ÜRETİMİ ARTIRDI

    Güvenlik hizmet sistem cihazlarının yurt dışından ithal edildiğini kaydeden Onur Üzdem, “Yurt dışındaki üretim yapan firmalar kendi ürün hacimlerini bir nebze daha artırdı. Çünkü terör biliyorsunuz terör artık küresel hale geldiği için onlarla yaptığımız görüşmelerde kendi ürünlerini çok fazlasıyla artırdıklarını, sadece Türkiye için değil diğer farklı ülkeler içerisinde de yoğun bir talebi karşılamaya çalıştıklarını beyan ediyor. Gönderdikleri her ürün bizim de kendi stoklarımızı tüketiyor. Tükettikten sonra biz bir daha sipariş verip bir daha aynı ürünleri tüketiyoruz. Son derece bu ürünlere talep aşırı derecede fazla” diye konuştu.

    ÖZEL GÜVENLİĞİ ARTIK HER YERE İSTİYORLAR

    Üzdem, kişi ve kurumlardan gelen talebin sadece güvenlik kamera ve X-Ray cihazlarına olmadığını anlattı. İnsanların özel güvenliğe olan talebinin de artığını ifade eden Üzdem, “Fiziki güvenlik talepleri daha öncesinden iş yerleri sahipleri, fabrikalar sadece kapı önlerinde geçişlerin kontrolünü sağlamak için yapıyorlardı. Ama şu an durum o kadar farklı oldu ki artık kendi konutlarını, villalarını ve sitelerini korumak için fiziki güvenlik ihtiyacı doğmaya başladı” dedi.

    HEM KAMERA ALIYORLAR HEM DE MOBESE İLE TAKİP İSTİYORLAR

    İnsanların kamera sistemi almakla kalmayıp aynı zamanda mobese sisteminden kendilerinin takip edilmeleri talebinde bulunduklarına dikkat çeken Onur Üzdem, şunları söyledi: “Bizi en çok tercih etmelerinin sebeplerinden biri Türkiye’de ilk defa yaptığımız bir mobese merkezimiz var. Mobese merkezi onların kameralarını izleyebildiğimiz, kendilerinden ziyade onlardan daha hızlı izleyebileceğimiz ve müdahale edebileceğimiz bir merkezdir. Artık insanlar bizden sadece güvenlik sistemleri almakla kalmayıp, bir de bizim mobese merkezimizden izlenme talebinde de bulunuyor.”