Etiket: Endişelendiriyor

  • Almanya Dışişleri Bakanı Maas: “Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmalar beni endişelendiriyor”

    Almanya Dışişleri Bakanı Maas: “Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmalar beni endişelendiriyor”

    Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas Ermenistan-Azerbaycan arasındaki çatışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, “Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmalar beni endişelendiriyor” dedi.

    Ermenistan’ın sabah saatlerinde Azerbaycan sınır hattına düzenlediği saldırıların ardından başlayan çatışmalar sonrası tüm dünya gözünü Karabağ’a çevirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas Ermenistan-Azerbaycan arasındaki çatışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, ”Ermenistan ile Azerbaycan arasında ağır silahlı çatışmaların olduğuna dair gelen haberler beni endişelendiriyor. Halihazırda her iki tarafta da sivil kayıp raporları var. Çatışmanın her iki tarafını da tüm çatışmaları ve özellikle köy ve kasabaların bombalanmasını derhal durdurmaya çağırıyorum. Kafkasya’daki bölge üzerindeki ihtilaf ancak müzakere yoluyla çözülebilir. Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan çatışmalar daha fazla kontrolden çıkmadan derhal son verilmeli. İki tarafında bir an önce koşulsuz bir şekilde müzakerelere başlaması gerekiyor” dedi.

  • Aydınlatılamayan kundaklama olayı endişelendiriyor

    Giresun’un en önemli turizm alanlarından birisi olan Kulakkaya Yaylası’ndaki Ağaçbaşı Tabiat Parkı’nda bir süre önce meydana gelen kundaklama olayının belirsizliğini koruması yayladaki turizm yatırımcılarını endişelendiriyor.

    Yayla turizminin gelişmesi adına yapılan önemli bir yatırımın kundaklanmasıyla sonuçlanan olayın ardından yeni yatırım yapacakları tedirgin ettiğini anlatan Turizmci Dr. İbrahim Özkuş, kim ya da kimler tarafından yapıldığı henüz bilinmeyen kundaklama olayının çözüme kavuşturulamaması turizm yatırımcıları açısından çok önemli olduğunu söyledi. Turizmci Özkuş “İlimizin yayla turizmine katkı sağlamak adına bir otel yatırımımız oldu bunun yanı sıra Ağaçbaşı yaylasına Milli Parklar Tabiat Parkı içerisine kır lokantası, bungalov evler, piknik alanları, seyir terasları gibi ahşaptan doğaya uygun yerler yaptık. Ancak bir süre önce burada bir kundaklama sonucu yangın çıktı. Maddi büyük bir zarar yaşandı” dedi.

    Olayın aydınlatılması noktasında valiliğin ve kolluk kuvvetlerinin hassasiyetle üzerinde durduğuna inandığını da ifade eden Özkuş “Bu konu mutlaka er ya da geç aydınlatılacaktır. Çünkü Valiliğimizin ve kolluk kuvvetlerinin büyük bir hassasiyetle olayın üzerinde durduğuna inanıyorum. Bu olayı yapan ya da yaptıranlar adaletin karşısına çıkarılacaktır. Ancak, bu olaydan Giresun ve Giresunlular zarar görmüştür. Doğu Karadeniz’de gün geçtikçe yayla turizmi önem kazanmaktadır. Giresun’da bu pastadan payını artırma mücadelesi vermektedir. Bizim amacımızda bu mücadeleye katkı sunmaktır” diye konuştu.

    Özkuş, yaşanan kundaklama olayından dolayı kendilerini arayan ve ilgilenen AK Parti Giresun Milletvekili Sabri Öztürk’e, Giresun Valisi Harun Sarıfakıoğullarına ve kolluk kuvvetlerine de teşekkür etti.

    Bir süre önce Kulakkaya Yaylası Ağaçbaşı Tabiat Parkı içerisinde yapımı tamamlanan ve bu turizm sezonunda işletmeye açılması planlanan kır lokantası ve etrafındaki ekleri yanmıştı. Olayda yüzbinlerce lira maddi zarar meydana gelmişti.

  • Mardin’de kuraklık çiftçiyi endişelendiriyor

    Türkiye’de son 44 yılın en kurak mevsimi yaşanılırken bundan en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi etkilendi. Kızıltepe Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, mart ayında ilk defa toprağın susuzluktan çatladığını belirterek, “Mardin’de 7 bin aile çiftçilik yapıyor. Mardin OSB’deki fabrikalarda 800 bin ton un üretimi yapılıyor. Bu çok önemli bir rakamdır. Bir kuraklık olursa Allah esirgesin işsizliği çok büyük bir ölçüde tetikler” dedi.

    Senelik 1 milyon dolarlık un ihracatıyla 3 senedir zirvede olan Mardin Ovası kuraklıkla boğuşuyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü verilerine göre; Mardin’de 321 bin 616 hektar ekili alanda buğday, arpa, mısır, kırmızı mercimek, pamuk ve nohut ekimi yapılıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ali Elçin, mart ayının ekinlerin gelişim dönemi olduğunu vurgulayarak önümüzdeki günlerde de yağış olmazsa susuz tarım alanlarındaki ekinlerin kuruyacağını belirtti.

    Kuraklıkla ilgili İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulunan Kızıltepe Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, “Mardin’in tarıma dayalı ciddi bir ekonomisi var. Mardin Organize Sanayi Bölgesi 3 yıl üst üste en çok un ihracatı yapan sanayi olarak ödül aldı. 1 milyar dolara yakın ihracat söz konusu. Mardin’deki fabrikalarda 800 bin ton un üretimi yapılıyor. Bu çok önemli bir rakamdır. Bir kuraklık olursa Allah esirgesin işsizliği çok büyük bir ölçüde tetikler. Sadece Kızıltepe ilçemizde 7 bin aile geçimini çiftçilikle sağlıyor” dedi.

    “Mart ayında toprak kuraklıktan çatladı”

    30 senedir ilk defa böyle kurak bir mevsim gördüğünü anlatan Öter, “Bu sene bölgemizde ciddi bir kuraklık yaşanılıyor. Eylül ve Ekim ayında hemen hemen yağmur hiç yağmadı. Aralık ayının ortalarında yağmur biraz yağdı. Kış geçti biz kışta biraz yağmur yüzü gördük. Ekinlerimizin yeşil kalması da onun sayesinde oldu. Mart tamamen kurak geçti. Şuanda toprak çatlamış durumda. 30 senedir hububat sektörü ile ilgileniyorum. 30 senedir ilk defa mart ayında böyle bir kuraklık gördüm. Mart ayında toprağın çatladığını görmemiştik. Genelde haziran ayında toprağın çatladığını görürdük. Bu saatten sonra kuru arazilere nehri de akıtsan bir faydası olmaz. Çünkü döllenmeye girdi. Olduğu yerde ekin yoruldu ve kurudu bitti. Tek umudumuz sulu arazilerimiz. Yetkililere sesleniyorum; kaybeden sadece çiftçi değil, kaybeden bölgemiz olacak. Bölgenin tarımı ülke tarımının yüzde 20’sine tekabül ediyor” diye konuştu.

    “Dünyanın en kaliteli buğdayı Mardin’de”

    Olası bir kuraklık sebebiyle ülke ihracatının da etkileneceğini aktaran Öter, “Dünyanın en kaliteli protein ve besin değeri yüksek makarnalık buğdayı bu bölgede yetişiyor. Dünyanın en kaliteli mercimeği bu bölgede yetişiyor. Allah esirgesin bölgemizde bunlarda kurursa bölgede ciddi bir ekonomik kriz yaşanılır. İthal ettiğimiz ürünlere ilaveten 2 milyon ton daha alabiliriz. Bir tarafta sosyal sıkıntılar olabilir” ifadelerini kullandı.

  • Sarıgöl’de ’Yalancı Bahar’ çiftçileri endişelendiriyor

    Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde hava sıcakların mevsim normalleri üzerinde seyretmesi nedeniyle adeta “Yalancı Bahar” yaşanıyor. Çiftçiler erken uyanacak üzüm bağlarında don tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktan endişeleniyor.

    Sarıgöl ve çevresinde hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sonucu badem ve meyve ağaçları çiçek açmaya başladı. İlçede Nisan ayında görülmesi gereken bahar manzarasının Şubat ayında yaşanması çiftçileri korkutuyor. Çevredeki papatyaların ve meyve ağaçların açması ile adeta yalancı bahar yaşanmakta olduğunu belirten Sarıgöllü çiftçi Yusuf Hasırcı, “Bu yıl beklenen yağışlar az oldu. Hava sıcaklıkları da mevsim normalleri üzerinde seyretmekte. Böyle olunca çevredeki papatya ve meyve ağaçları erken açtı. Şu anki manzarayı ancak Nisan ayında yaşamımız gerekirken, Şubat ayında yaşamaya başladık. Tek endişemiz, üzüm bağlarının da erken uyanması. Üzüm bağları erken uyanırsa don tehlikesi ile her an karşı karşıya gelebiliriz’’ dedi.

    Çiftçi Hasırcı, yağmur yağması için bazı mahallelerde yağmur duaları yapıldığını belirterek, ’’Zor bir yıl olacağa benziyor. Mart ayında olabilecek don ve şiddetli soğuklar bizleri korkutmakta’’ dedi.

  • Avşar Barajı’nda düşen su seviyesi üreticiyi endişelendiriyor

    Manisa’nın Alaşehir ilçesinde tarımsal sulamanın yanı sıra bölgenin en önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Avşar Barajı’nda su seviyesi alarm veriyor. 1979 yılında yapılan ve 84 milyon metreküp kapasiteye sahip barajda son yıllardaki kuraklık ve vahşi sulama nedeniyle su seviyesi 7 milyon metreküpe kadar düştü.

    Dünyaca ünlü Sultaniye cinsi üzümün Türkiye’deki ambarı konumunda olan Manisa’nın Alaşehir ilçesindeki 84 milyon metreküp su tutma kapasitesine sahip Avşar Barajı’nda su seviyesi 7 milyon metreküpe kadar düştü. Başta üzüm üreticileri barajdaki su seviyesinin kritik derecenin de altına düşmesinden endişeli. Barajdaki son durum ile ilgili bilgi veren Alaşehir Ziraat Odası ve Alaşehir Üzüm Sulama Birliği Başkanı Necdet Türk, “Gediz havzasında tarım yapmaktayız. Bu tarımı yaparken de Avşar Barajı’nı kullanıyoruz. Sulama yaptığımız ürün deseni ise bağcılık. Bağcılık denince ilk akla gelen şey sudur. Su olmayınca tarım olmaz. 1979 yılında hizmete vermeye başlayan Avşar Barajımız o yıllarda 84 milyon metreküp su almaktaydı. Fakat yıllar geçtikçe hava şartlarıyla birlikte geçtiğimiz yılki rakamlara göre baraj seviyemiz 45-50 milyon metreküp seviyelerine geriledi. Şu anda tam kapasiteyle barajımız 60 milyon metreküp su almaktadır. Bu 60 milyon metreküp su ile 35-40 bin dekar arazi sulanıyor. Bir sezon içerisinde bu su tükeniyor. Diğer yıl için hava şartlarına göre durumumuzu değerlendiriyoruz. Geçen yıl havaların kurak seyretmesi sebebiyle 40 milyon metreküp su birikmişti. Bu 40 milyon metreküp 80 gün sulama yapmamıza rağmen ne yazık ki suyumuz bitti. İnsanlar kendi imkanlarıyla, komşularından, derin kuyularından su çekerek ürününün sonunu getirmeye çalıştılar. Eğer ilerleyen yıllarda bu baraja bir önlem alınmazsa, damlama sulamaya geçilmezse gerçekten bu çok zengin topraklarımızda bağcılığın biteceğini düşünüyorum. Bağcılık bittiğinde ise bu 60-65 işletmemiz, gümrüğümüz ne olacak? Karamsar düşünmek istemiyoruz. Burada güzel bir temizlik olursa ve damlama sulama projesine geçilirse eğer bölgemizde en az 35 bin dekarda sulanabilir araziye ulaşmış olacağız. Bu damlama sulama ile bir yılda biten 40 milyon metreküp suyumuz bize 3 yıl boyunca yetecek. Damlama sulama projemizin 2018 yılında ihaleye çıkacağını öğrendik. Bu bizim için sevindirici bir haber” dedi.

    Bölgede 3-5 yıl öncesine kadar kimsenin jeotermal enerjinin ne olduğunun farkında olmadığını anlatan Türk, şunları söyledi:

    “Şu anda jeotermal ile karşılaştık. Biz tabi ki yer altında bulunan yenilebilir enerjinin yer üstüne çıkmasını istiyoruz ama ne yazık ki bazı bölgelerimizde bu jeotermallerin atık suları topraklarımıza, derelerimize karışmaktadır. Bölgemizde 2-3 ppm oranında olan bor oranı, son yıllarda bazı bölgelerde 50 ile 80 ppm oranına çıkmıştır. Borlu toprağı tekrar eski düzenine çevirmemiz için de en az 70 derecelik su ile sulamamız gerekiyor. Bu da mümkün olmayacağına göre topraklarımız günden güne yok olmaktadır.”

    Kendi gıdasını üretmeyen ülkelerin tam bağımsız olmasının mümkün olamayacağını dile getiren Türk, “Biz de buradan yola çıkarak kendi ürünümüzü üretebilmemiz için Avşar Barajı’ndan damlama sulama ile yararlanıp ürünlerimizi daha bol ve kaliteli almalıyız” şeklinde konuştu.