Etiket: Endeksi

  • Gıda sürdürülebilirlik endeksi yayınlandı

    Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı’nın (BCFN) The Economist Intelligence Unit (EIU) işbirliğiyle hayata geçirdiği Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi’nin 2018 verileri açıklandı. Dünya nüfusunun beşte dördünü ve gayrisafi küresel hasılanın yüzde 90’ından fazlasını temsil eden endekste, bu yıl ölçümlenen ülke sayısı ise 34’ten 67’ye çıkarıldı. Üç temel başlıkta, 38 gösterge ve 90 kriter üzerinden yapılan değerlendirme sonucu Fransa, gıda sürdürülebilirliği alanında hayata geçirdiği uygulamalarla endeksin lideri oldu. Endekste Hollanda ikinci, Kanada üçüncü, Finlandiya dördüncü, Japonya beşinci olurken, Birleşik Arap Emirlikleri ise listenin sonunda yer aldı.

    Dünyada gıda ve beslenmeye ilişkin sorunları analiz etmek ve somut çözüm önerileri geliştirmek amacıyla kurulan Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN), gıdaların ve beslenme alışkanlıklarımızın dünyada oluşturduğu etkilerin tüm yönleriyle ele alındığı Uluslararası Gıda ve Beslenme Forumu’nun 9’uncusuna ev sahipliği yaptı. Milano’da gerçekleştirilen ve gıda, beslenme, tarım konusunda dünyanın dört bir yanından yüzlerce gıda uzmanı, bilim insanı, fikir önderi, aktivist ve paydaşı ağırlayan organizasyonda tüm zamanların en kapsamlı ’Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi’nin (GSE) üçüncüsü de yayımlandı.

    Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne uygun bir metodoloji ışığında hazırlanan; gıda ile beslenme açısından dünyanın en sürdürülebilir ülkelerini küresel ölçekte belirleyen endeks, bu yıl yeni kriterler eklenerek daha rafine hale getirildi ve güçlendirildi. Sürdürülebilir tarım, beslenme sorunları ve gıda kaybı ve israfı olmak üzere üç temel başlıkta, 37 gösterge ve 90 kriter üzerinden yapılan değerlendirmeyle hesaplanan GSE’nin 2018 versiyonuna 33 ülke daha eklendi.

    Bu yıl sürdürülebilir kalkınma için en verimli gıda uygulamalarına odaklanan Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 35 yüksek gelirli, 23 orta gelirli, 9 düşük gelirli toplam 67 ülke yer aldı. Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı bu ülkelerin, küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 90’ından fazlasını ve küresel nüfusun beşte dördünü temsil ettiği açıklandı. GSE’yle birlikte yayınlanan, sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve gıda sürdürülebilirliği uygulamalarına dair saptama ve önerileri içeren raporda, daha sürdürülebilir bir gelecek için beslenme ilkeleri geliştirme, tarım ekolojisi uygulamaları ve tarım üreticileriyle satın alanlar arasında bağ kuran dijital teknolojilerin öneminin altı çizildi.

    Fransa liderliği elden bırakmadı

    Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasında büyük önem taşıyan gıda sürdürülebilirliği alanındaki en iyi uygulamalara odaklanan GSE’nde bu yıl ilk sırayı 76,1 puanla Fransa aldı. Fransa’yı 75,6 puanla Hollanda, 75,3 puanla Kanada, 74,1 puanla Finlandiya, 73,8 puanla Japonya takip etti. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün tahminlerine göre, küresel olarak üretilen tüm yiyeceklerin üçte birinin kayıp veya israf edildiği günümüzde, Fransa bu tür kayıpları önleme konusunda uyguladığı politikalar ve aldığı tedbirlerle dünyaya öncülük etti.

    Fransa, özellikle süpermarketlerde satılamayan yenilebilir durumdaki gıdaların yoksul topluluklara yardım eden kuruluşlara bağışlanmasına yönelik yürürlüğe soktuğu başarılı uygulamayla gıda israfları başlığında ön plana çıktı. GSE’nin lideri olan Fransa, sürdürülebilir tarım konusunda 67 ülke arasında 20’nci, beslenme sorunları konusunda ise 8’inci sırada yer bulabildi. Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı ve The Economist Intelligence Unit (EIU) iş birliği ile oluşturulan endeksin sürdürülebilir tarım başlığındaki lideri Avusturya, beslenme konusundaki lideri ise Japonya oldu.

    Kolombiya ve Ruanda dikkat çekti

    Başarılı sürdürülebilir tarım uygulamaları ile dikkat çeken Kolombiya, orta gelirli ülkeler arasında en yüksek skora sahip ülke oldu. Kolombiya’nın su yönetimi ve arazi korumaya yönelik tarımsal uygulamaları, ülkeyi özellikle sürdürülebilir tarım kategorisinde ön sıralara taşıdı. Ancak, Kolombiya’nın gıda ve beslenmeye ilişkin sorunlarının da halen devam ettiği belirlendi. Kolombiyalı yetişkinlerin yaklaşık yüzde 60’ının aşırı kilo problemiyle mücadele ettiği belirtildi.

    Bu yıl düşük gelirli ülkeler arasında öne çıkan ülke ise Ruanda oldu. Beslenme sorunları kategorisinde yüksek performans sergileyen Ruanda’da en çok tüketilen gıdaların; şeker, et, doymuş yağ ve sodyum bakımından nispeten düşük olan besinlerden oluştuğu belirtildi. Sahra-altı Afrika bölgesinde mikro besin yetersizliği açısından en iyi performansı gösteren Ruanda, tatlı su çekilmesinin sürdürülebilirliğine yönelik tarımsal uygulamalar ile de yüksek puan aldı. Ülkenin en büyük sorunu ise yetersiz beslenme. Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre Ruanda nüfusunun yüzde 41,1’i yetersiz besleniyor.

    Yüksek gelir grubundaki ülkelerde ise Almanya 16, İspanya 19, Çin 23, İngiltere 24, ABD 26, İtalya ise 28’inci sırada yer aldı. Birleşik Arap Emirlikleri, GSE’nin genel sıralamasında ve gıda kaybı ve israfı kategorisinde sonuncu oldu. Bu yıl sürdürülebilir tarım kategorisinin sonuncusu Güney Afrika olurken, beslenme sorunları kategorisinin en altında ise Mozambik yer aldı.

    Türkiye genel sıralamada geride kaldı

    Türkiye, GSE’nde, 17 başlıkta iyi, 11 başlıkta orta, 9 başlıkta ise düşük puan alarak; genel sıralamada 60,1 puan ile 58’inci sırada yer buldu. Gıda kaybı ve israfı başlığındaki değerlendirmede gıda kaybı, tüketici düzeyinde gıda atıkları başlıklarında iyi bir puan alan Türkiye, bu iki önemli konuyla ilgili yasal düzenleme ve yatırım eksikliğine ek olarak dağıtım seviyesinde yaşanan kayıplar nedeniyle bu başlıkta en sondaki üç ülke arasında yer aldı.

    Sürdürülebilir tarım başlığında 35’inci sırayı alan Türkiye, şu kategorilerde yüksek puan aldı; tarımın su üzerindeki çevresel etkisi, su çekilmesinin sürdürülebilirliği, su yönetimi, hayvan yemi ve biyoyakıtlar üzerindeki etki, arazi mülkiyeti, tarımsal sistemin çeşitlendirilmesi, çevresel biyoçeşitlilik, tarımın atmosfere çevresel etkisi, iklim değişikliğini önleme ve sürdürülebilir tarıma yatırım fırsatları. Ancak sürdürülebilir balıkçılık, tarımın çevresel etkisi, arazi kullanımı, tarımsal destekleme, arazi kullanıcıları alanlarında ortalamanın altında kaldı.

    Türkiye, beslenme sorunları başlığında ise iyi bir performans sergileyerek 33’üncü sırada yer buldu. Özellikle yetersiz beslenmeyi önlemede iyi bir performans gösteren Türkiye, yaşam kalitesi başlığında yüksek puan alırken, aşırı beslenme ve obezite ülkede önemli bir sorun olarak vurgulandı. Türkiye diyet konusunda ise orta bir performans sergiledi.

    Sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmanın önemini vurgulayan The Economist Intellegence Unit Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Martin Koehring; “Küresel çapta 2030 yılına dek sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmayı amaçlıyoruz. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gıda sisteminin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları ile arasında güçlü bir bağlantı var. Gıda sürdürülebilirlik endeksi ile ülkeleri tüm bu boyutları göz önünde bulundurarak inceliyor, gıda sistemlerinin karşılaştırılmasına olanak sağlıyoruz. Yaptığımız bu detaylı çalışmanın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmamıza büyük katkıları olacağına inanıyoruz” dedi.

  • Konut fiyat endeksi Temmuz’da yıllık bazda yüzde 10,48 yükseldi

    Konut fiyat endeksi, 2018 yılı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,48 oranında artarak 268,09 seviyesinde gerçekleşti.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2018 yılı Temmuz ayı konut fiyat endeksi (KFE) verilerini açıkladı. Buna göre, KFE Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,48 artışla 268,09 seviyesinde gerçekleşti. KFE, üç büyük il İstanbul, Ankara ve İzmir’de yıllık bazda sırasıyla yüzde 3,77, yüzde 8,53 ve yüzde 16,58 artış gösterdi.

    Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE)

    2018 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,30 oranında artan Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE), bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 9,39 oranında artarken, reel olarak ise yüzde 5,58 oranında azaldı. Türkiye’deki konutların gözlemlenebilen özelliklerinin zaman içinde kontrol edilerek, kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan HKFE Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,30 oranında artarak 227,40 seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,39 oranında artan HKFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 5,58 oranında azalış gösterdi.

    Üç büyük ilin hedonik konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2018 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre İstanbul ve İzmir’de sırasıyla yüzde 0,16 ve 0,42 oranlarında artış, Ankara’da ise yüzde 0,08 oranında azalış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre ise, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 4,05, 7,24 ve 15,61 oranlarında artış gösterdi.

  • Borsa’da gong TİM İhracat Endeksi için çaldı

    Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Borsa İstanbul (BİST) ortak çalışması sonucu oluşturulan “TİM İhracat Endeksi”, TİM Başkanı İsmail Gülle ve Borsa İstanbul Genel Müdürü Murat Çetinkaya’nın katılımı ile gerçekleşti.

    Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Borsa İstanbul (BİST) ortak çalışması sonucu oluşturulan “TİM İhracat Endeksi”, TİM Başkanı İsmail Gülle ve Borsa İstanbul Genel Müdürü Murat Çetinkaya’nın katılımı ile gerçekleşti. Yapılan gong töreninden sonra TİM Başkanı İsmail Gülle ve Borsa İstanbul Genel Müdürü Murat Çetinkaya proje ile ilgili bilgi verdiler.Tim İhracat Endeksi, Halka açık piyasa değeri belirli bir düzeyin üzerinde olan ve TİM tarafından her yıl açıklanan İlk 1000 ihracatçı listesinde olan firmalardan oluşuyor.

    “Bizim pek çok endeksimiz var”

    TİM ile beraber yaptıkları proje ile ilgili bilgi veren Borsa İstanbul Genel Müdürü Murat Çetinkaya, TİM ile çalışmamız, TİM bünyesinden daha çok şirketin borsaya getirmek amacıyla başladı. Aslında bakarsanız bizim arkadaşlarla yürütülen çalışmalarda, karşılıklı olarak ne yapıyoruz? Borsa İstanbul ve TİM işbirliği yapabilir mi? Genel sekreter bizim arkadaşlara ‘Sizin bir ihracat endeksiniz var mı?’ diye sormuş. Gerçekten bizim pek çok endeksimiz var. Çok azının ismini duymuşsunuzdur. BIST 100 endeksi gibi. O yüzden yeni bir endeks hesaplama işine girmeden önce, nasıl bir performans çıkar, özellikle bu endekste yatırım yapacak portföy yönetim şirketlerimiz, daha doğrusu yatırımcıların parasını yöneten aracılarımız için, geçmiş performans ya da ortaya çıkardığımız endeksin olası performansı çok önemli” dedi.

    “55 şirketlik liste”

    Türk sanayinin ihracat kapasitesini iyi yansıttığını düşündüğünü dile getiren Murat Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti: “55 şirketlik bir liste çıkardık. Eğer bu endeksler daha önceden işlem görüyor olsaydı, 2013’ü normalize edersek, şu anda nasıl bir performans olurdu. Normalize ve nominal getiri olarak söylüyorum. Yüzde 120 gibi bir seviyedeyiz. Ama TİM ihracat endeksi olsaydı yüzde 260 gibi bir getiri olacaktı. Bunu da sadece Türk lirasının devalüasyonu ile açıklamak mümkün değil. Daha farklı dinamikler olduğu çok açık. Çünkü ihracat yapabilmek, bizim gözümüzde küresel üretim sürecinin içinde yer alabilmek demektir. Bu başlı başına bir donanım gerektiriyor. Bütün TİM şirketlerinin, organizasyon yapılarının, üretim süreçlerinin ve yetenek havuzunun dünya standartlarında olmak zorunda olduğunu düşünüyoruz. Öyle ki bu performans var.”

    “Halka arzlar kolay değil”

    Murat Çetinkaya “TİM’in de bizim de çıkış noktamız, daha iyi ve daha çok halka arzların gerçekleşmesi esas itibarıyla” dedi ve ekledi: “Halka arzlar kolay değil. Genellikle dinamik nedir. Milyar dolarlık büyük şirketlerin, büyük ihraçların yabancı portföy şirketleri fonlar tarafından kolaylıkla alınabilmesi bizde başarılı bir halka arz olarak görülüyor. Ama esas marifet kaliteli küçük şirketlere de toplayabilmek. Bu tip çalışmalarla bunların adımını atacağız. Nihayetinde bu bir gösterge endeks. Bu endekse yatırım yapacak fonlar kuruldukça, o zaman TİM şirketlerinin halka arz sürecinde de portföy yönetim şirketlerimizin bu yönettiği fonların o şirketlerin ihracına alıcı olarak girmeleri çok kolaylaşacak.”

    “Endekste ağırlık sınırlaması var”

    Endekste ağırlık sınırlamalarının olduğunu belirten Çetinkaya, “Bir hissenin ağırlığı yüzde 10’u geçemiyor. Amacımız endekste yer alan bütün şirketlerin gerçekten bir ağırlığı olması ve bunun hissedilmesidir. Bunu da en çok endekse yeni girecekler ve halka arz gerçekleştirecekler için düşündük” dedi.

    “Kurallar belirledik”

    TİM ihracat endeksini oluştururken Borsa İstanbul’un kıymetli görüşleri ve araştırmalarından yola çıkarak kurallar belirlediklerini söyleyen TİM Başkanı İsmail Gülle, “Temel olarak bir firmanın ihracat endeksine dahil olabilmesi için, Tim’in ilk bin ihracatçı listesinde olan borsa İstanbul içerisinde ki Yıldız pazarda ya da ana pazarda olmasını gerekli gördük. Ancak doğrudan değil başka firma üzerinden ihracat yapan firmalarımızda var. Bu firmaları da ilk binde olan firmaların olduğu gruba alacağız. Son olarak endekse girebilecek şirketlerin fiili dolaşımda ki paylarının piyasa değerinin 3 aylık ortalamasının 50 milyon lira üzerinde olmasını da şart gördük. Yine halka arz edilmiş şirkette bu şartları sağlıyorsa, endeksin içinde yer alabilecek” ifadelerini kullandı.

    “Her yıl Mayıs ayında güncellenecek”

    İhracatçılara fon oluşturmanın öneminden bahseden İsmail Gülle “İlk bin listesinin ilanı ile eş zamanlı olarak, her yıl mayıs ayında birlikte güncelleyeceğiz. Şu anda bu şartları sağlayan 55 ihracatçı firmamız, Tim ihracat endeksine dahil oldu. Bu rakamın yeni halka arzlar ile birlikte daha da artmasını ümit ediyoruz. İnşallah bu konuda Borsa İstanbul ile ihracatçılarımızı daha fazla buluşturmak ve onları sermaye yapma, fona kavuşma açısında cesaretlendirmeyi düşünüyoruz” dedi.

    “TİM diğer endekslerden çok daha yüksek getiriye sahip”

    Borsa İstanbul’un pay piyasaların da 300’den fazla endeks bulunduğunu hatırlatan İsmail Gülle sözlerine şöyle devam etti: “Şu noktanın özellikle altını çizmemiz gerekiyor ki, Tim İhracat Endeksi, BİST tarafından yayınlanan diğer endekslerden çok daha yüksek bir getiriye sahip. Bunu biraz önce grafikte sayın başkanımız da gösterdi. Eğer 2013’te yatırımcı Tim Sanayi Endeksi’ni yatırsaydı, yüzde yüz atmışlık bir getiri sağlayacaktı. Bu tablo inanıyorum ki ileride, ihracatımızın ve ihracatçı firmalara olan ilgiyi arttıracaktır. Bu endeks bu yüzden çok büyük anlam ifade ediyor. İhracatçı şirketlerimizin büyümelerinde önemli bir paya sahip olduklarını gösterip, yatırımcıları ve firmaları ihracata teşvik ediyor.”

  • AVM’lerdeki Perakende Ciro Endeksi Temmuz ayında yüzde 22,4 arttı

    AVM’lerdeki Perakende Ciro Endeksi’nin Temmuz ayı sonuçları açıklandı. Her ay düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi 2018 Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında yüzde 22,4 artış kaydederek 273 puana ulaştı.

    Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) ile Akademetre Research tarafından ortaklaşa oluşturulan AVM’lerdeki Perakende Ciro Endeksi’nin Temmuz ayı sonuçları açıklandı. Her ay düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi 2018 Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında yüzde 22,4 artış kaydederek 273 puana ulaştı.

    AYD Başkanı Hulusi Belgü, “AVM’lerdeki Perakende Ciro Endeksi her ay enflasyon oranlarının üzerinde, istikrarlı bir yükseliş sergiliyor. Son olarak Temmuz ayı verilerine baktığımızda ciro endeksi 2018 Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında yüzde 22,4 artış kaydederek 273 puana ulaştı. Enflasyon oranı ise yüzde 15.85 olarak seyretti” dedi.

    “Piyasaların, ekonomimizin, sektörümüzün panik havasına değil, morale ihtiyacı var”

    AVM’lerdeki Perakende Ciro Endeksi sonuçlarını değerlendiren AYD Başkanı Hulusi Belgü ciro endeksinin sene başından bu yana her ay enflasyon oranının üzerinde, istikrarlı bir şekilde yükseldiğini vurguladı. Belgü, şu ifadeleri kullandı:

    “Piyasaların, ekonomimizin, sektörümüzün panik havasına değil, morale ihtiyacı var. Endeks rakamlarını incelediğimizde; Ocak ayından bu yana AVM’lerdeki perakende ciro endeks oranlarının enflasyon oranlarından yüksek olduğunu görüyoruz. Temmuz ayında da yine bu durum değişmedi ve perakende ciro endeksi 2018 Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında yüzde 22,4 artış kaydederek 273 puana ulaştı. Enflasyon oranı ise yüzde 15,85 olarak seyretti. Örneğin, ocak ayı verilerine baktığımızda Ocak ayında enflasyon oranı yüzde 10,35’ken ciro artış oranının yüzde 22.6 olduğunu görüyoruz. Ciro artış oranı ile enflasyon oranının en yakın olduğu mayıs ayında dahi enflasyon yüzde 12,15’ken ciro artış oranı yüzde 13,9’la yine enflasyon oranının üzerinde gerçekleşti. Bu anlamda perakende markalarımıza göstermiş oldukları gayret ve emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.”

    “Perakendecinin genel maliyetlerindeki artış kira oranının üzerinde”

    Bu yılın başından beri döviz kurlarındaki dalgalanmalara da değinen Belgü, perakendecinin genel maliyet artışlarının kira oranının daha üstünde olduğunu gözlemlediklerini belirterek, “Ülkemiz bir kez daha zor bir dönemden geçiyor. Yılbaşında Merkez Bankası verilerine göre ortalama dolar kuru 3,7783 TL iken bu oran temmuz ayında 4,772 TL’ye çıkmış durumda. Yani Türk Lirası, dolar karşısında ortalama yüzde 26 değer kaybetmiş. Dövizde yaşanan bu gelişmeler hem döviz kredisi kullanan yatırımcımızı hem de girdi maliyetleri ağırlıklı olarak döviz olan perakendecimizi elbette ki etkiliyor. Bu çerçevede, perakendenin genel maliyet artışlarının kira oranının daha üstünde olduğunu gözlemliyoruz. Bu süreci olabilecek en hasarsız şekilde atlatabilmek için de ilgili bakanlıklarımız, sanayicimiz, yatırımcılarımız ve halkımız büyük çaba sarf ediyor. Temmuz ayında bir yıllık döviz artışına baktığımızda da geçtiğimiz yıla oranla doların yüzde 35,5, euro’nun yüzde 34,5’lık artış kaydettiğini görüyoruz. Her ne kadar enflasyonun üzerinde cirolarda gerçekleşen yüzde 22’lik artışa rağmen yaşanan sıkıntılar karşısında AVM yatırımcıları olarak ihtiyacı olan perakendecilerimize kur sabitleyerek veya indirim yaparak destek olmaya gayret ediyoruz” diye konuştu.

    Belgü, AVM’lerdeki Perakende Ciro Endeksi Temmuz 2018 sonuçlarını da değerlendirerek,“Seçimlerin sonlanması ile birlikte sağlanan istikrarın yansımalarını temmuz ayı ciro endeksi sonuçlarında gözlemleyebiliyoruz. Ağustos ayında da Kurban Bayramı’nın da etkisi ile ciroların enflasyonun üzerinde, yükselme trendinde olacağını tahmin ediyoruz. Aynı şekilde, bu dönemde de AVM’ler yükselen kurlar sebebi ile sıkıntı yaşayan perakendecisine desteğini artırarak devam etmiştir” şeklinde konuştu.

    AVM’lerde kiralanabilir alan m başına düşen cirolar Temmuz 2018’de İstanbul’da bin 196 TL, Anadolu’da 937 TL olarak gerçekleşti. Türkiye geneli metrekare verimliliği ise Temmuz 2018’de bin 041 TL oldu.

    Teknoloji kategorisi sürdürülebilirliğini koruyor

    Temmuz ayında, kategoriler bazında metrekare verimliliğinde en yüksek artış teknoloji kategorisinde yaşandı. Teknoloji kategorisi, metrekare verimliliği geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre enflasyondan arındırılmadan yüzde 44’lük artış kaydetti. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayı ile karşılaştırıldığında AVM’lerdeki hipermarket kategorisi metrekare verimliliği yüzde 26,4, diğer alanlar kategorisi metrekare verimliliği yüzde 22,0, giyim kategorisi metrekare verimliliği yüzde 20,8, yiyecek içecek kategorisi metrekare verimliliği yüzde 19,1 ve ayakkabı kategorisi metrekare verimliliği yüzde 12,2 yükseldi.

    Ziyaret Sayısı Endeksi

    Temmuz 2018 verileri bir önceki dönemin aynı ayı ile karşılaştırıldığında ziyaret sayısı endeksinde yüzde 1 oranında arttı.

  • FAO Gıda Fiyat Endeksi ardı ardına ikinci ayda yükseldi

    BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Fiyat Endeksi iri taneli tahıl ve süt fiyatlarındaki güçlü artışların etkisiyle Mart ayında yükseldi. Endeks, Mart ayında 172,8 puan olarak gerçekleşirken bu, Şubat ayına göre yüzde 1,1 artış anlamına geliyor. Endeks geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 0,7 yükseldi. Şeker ve çoğu bitkisel yağ fiyatlarındaki düşüş mısır, buğday ve birçok süt ürününde gerçekleşen artışla dengelendi. FAO Gıda Fiyat Endeksi uluslararası pazarlarda beş ana gıda maddesinin fiyatları takip edilerek ölçülüyor.

    FAO’nun bugün yayımlanan Tahıl Arz ve Talep Raporu’nun son değerlendirmesine göre dünya tahıl üretimi 2017’de rekor kırdı ve 2016’ya göre 33 milyon ton daha fazla gerçekleşerek yaklaşık 2 bin 646 milyon tona yükseldi. Ancak FAO’nun ilk tahminlerine göre bu sene dünya mısır ve buğday üretimi düşecek.

    Ekmek ve tereyağı

    FAO Tahıl Fiyat Endeksi Şubat ayına göre yüzde 2,7 yükselirken Mart 2017 değerinin ise yüzde 12,1 üzerinde gerçekleşti. Buğday fiyatları ABD’deki uzayan kuraklık ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde hâkim olan soğuk yağışlı hava da dahil olmak üzere hava durumu endişelerinden dolayı artış gösterdi. Mısır fiyatları dünyada görülen güçlü talep ve Arjantin’deki kötüleşen ürün beklentilerinin bir araya gelmesiyle arttı. Güçlü küresel talebin etkisiyle tereyağı, peynir ve tam yağlı süt tozu fiyatlarının artmasıyla FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi Mart ayında yüzde 3,3 daha yüksek gerçekleşti.

    FAO Şeker Fiyat Endeksi yüzde 3,4 düşerken büyük ihracat uygunluğu nedeniyle Mart 2017 değerinin yüzde 27,5 altında gerçekleşti. FAO Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi de soya, kolza ve ayçiçek yağlarının fiyatlarındaki azalmayla biraz düştü. FAO Et Fiyat Endeksi Şubat ayına göre büyük ölçüde değişmedi. Sığır eti fiyatları rahatlarken özellikle Çin’den gelen güçlü et ithalatı nedeniyle küçükbaş ve domuz eti fiyatları yükseldi.

    Tahıl üretimi için ihtiyatlı beklentiler

    Küresel tahıl üretimi beklentileri 2018 yılı için daha sınırlandırılmış durumda. Dünya buğday üretiminin bir önceki yılın rekor seviyesinin yaklaşık yüzde bir altında, 750 milyon tona düşmesi bekleniyor. Tahminler ABD’nin 2017’deki düşüşünden çıkacağını ancak Çin, Hindistan ve Rusya Federasyonu’ndaki üretimin rekor yılın ardından düşebileceğini gösteriyor. İri taneli tahıl üretiminin de 2017’de görülen rekorun ardından düşmesi bekleniyor. Bunda Arjantin’deki kötü hava koşulları, Brezilya’da mısırdan soya fasulyesi ekimine doğru değişim ve Güney Afrika’daki fiyatlar sebebiyle ekimlerdeki düşüş etkili olacak.

    FAO’nun son tahminlerine göre 2018 mahsul sezonu bitiminde dünya tahıl stokları yaklaşık 748 milyon ton seviyelerinde gerçekleşecek ve bir yıl önceye göre yaklaşık yüzde 4 artışla yeni bir rekor kıracak. Bu büyük artış bu yılki küresel üretimde öngörülen düşüşün etkisini hafifletmekte rol oynayacak.