Etiket: Emsal

  • Kumbara hırsızlarına emsal ceza

    LÖSEV’in bir alışveriş merkezinde çocuklara yardım toplamak amacıyla koyduğu kumbarayı çalanların davası sonuçlandı.

    Olay, 29 Ekim 2014’de Ankara’da yaşandı. Bir alışveriş merkezinde bulunan kumbara, 2 hırsız tarafından çalındı. Kumbarayı çalan kişiler, alışveriş merkezinin güvenlik kamerasından tespit edildi. Şüpheliler T.T. ve S.A. hakkında LÖSEV tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Şüpheliler hakkında Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davası sonucunda, sanıklardan her birinin “5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, duruşmadaki iyi halleri göz önüne alınarak cezanın 4 yıl 2 aya indirilmesine, sanıkların seçme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verildi.

  • AİHM’nden bebek ölümüne 67 bin euro’luk emsal karar

    İzmir’de 10 yıl önce dünyaya gelen bebeğini kuvöz olmadığı için kaybeden aile, avukatı aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyarak, 10 yıl sonra 67 bin euro tazminat davası kazandı.

    İzmir’de, 10 yıl önce dünyaya gelen bebek iddialara göre kuvöz olmadığı için öldü. Aile bu durum sonrasında ’ölümde ihmal var’ diyerek Behçet Uz Çocuk Hastanesi ile bakanlığa dava açtı. Daha sonra da aile, iç hukuk yolları tüketilmeden avukatları Atınç Gültekin vasıtasıyla AİHM’ne başvurdu. 1 milyonluk tazminat davası açan baba Ercan Aydöner, çocuğunun göz göre göre ölmesini içine sindiremediğini belirtti. Aydöner, “Ben bebeğimin ölümünden sorumlu olanların tazminata mahkum edilmesini istedim. Para peşinde değilim. Bebeğim ölmeseydi şimdi 10 yaşında olacaktı” dedi.

    Emsal bir karar

    Başvurunun ardından AİHM’den karar çıktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sorumluların 67 bin euro tazminat ödemesine karar verdi. Kararın ise iç hukuk yolları tüketilmeden verilen emsal niteliğinde bir karar olduğu dile getirildi. “AİHM, bugüne kadar iç hukuk yolları tüketilmeden yapılan başvuruları kabul etmiyordu” diyen Avukat Atınç Gültekin, “Bizim yaptığımız başvuruyu hem kabul etmesi, hem tazminata hükmetmesi emsal niteliğini taşıyor. Hem tazminat, hem emsal niteliğinde bir karara kazanmamıza hukukçu olarak sevindim. Önce suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusundan bir şey çıkmadı. Biz de bunun üzerine aynı sorumlular hakkında tazminat davası açmaya karar verdik. Ama bu tazminat davasını Türkiye’de Hukuk Mahkemelerine değil, AİHM’sine yaptık. İç hukuk yollarını tüketmeden yaptığımız başvuruyu inceleyen AİHM, başvurumuzu kabul etti. Aradan 10 yıl geçtikten sonra AİHM, bizi haklı bularak sorumluların 67 bin euro tazminat ödemesine karar verdi. Bu karar iç hukuk yolları tüketilmeden verilen emsal niteliğinde bir karar oldu” ifadelerini kullandı.

  • Emsal artışı dönüşümü tetikledi

    Bursa’da kentsel dönüşümün sağlanması için Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanmaya başlanan ve hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hem de hükümet tarafından desteklenen 0.50 emsal artışı uygulaması dönüşümü tetiklerken, Ataevler’teki 37 blokluk Umut Sitesi’nde de yıkımlar başladı.

    Birinci derece deprem kuşağında olan Bursa’da 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında artan güvenlik katsayıları nedeniyle bu tarihten önce yapılan binlerce bina halen büyük risk taşırken, Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulamaya geçirilen 0.50 emsal artışı uygulamasıyla kentsel dönüşüm hız kazandı. Daha önce uygulamadan yararlanan Nilüfer Sitesi’nde yeni blokların inşaatı hızla sürerken, şimdi de aynı uygulamadan yararlanan Ataevler Umut Sitesi’nde de yıkımlar başladı. Toplam 38 bin metrekare alan üzerinde 37 bloktan oluşan Umut Sitesi, yeni proje ile 10 bin metrekare alan üzerine yapılacak 25 bloktan oluşacak ve kalan 28 bin metrekare alan da yeşil alan, çocuk oyun alanları, spor sahaları gibi sosyal donatı alanlarına ayrılacak.

    Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 1999 depremi öncesinde yapılan özellikle 5 kat ve üzeri tüm binaların risk altında olduğunu hatırlatarak, bu binaların değişen güvenlik katsayıları ve yenilenen inşaat tekniklerine göre yeniden inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Umut sitesinde devam eden yıkım çalışmalarını yerinde inceleyen Başkan Altepe, “Bursa’da başlattığımız 0.50 emsal artışı uygulaması Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve hükümetimiz tarafından desteklendi ve bu konuda yetki belediyemize verildi. Kentsel dönüşüm kriterlerini yerine getirip, başvuran 30’dan fazla siteden 20’nin üzerindeki belediyemizden vize aldı. Umut Sitesi de aldığı vize ile dönüşüme start verdi. Bu çalışma ile gördük ki bu binalar en ufak bir depremde bile yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya imiş. Çünkü perde duvar yok, bodrumlar yok. Betonlar hazır beton değil. Beton elde dahi ufalanan C10 kalitesinde bir beton ve demirler de düz demir. Şimdi ise C30 kalitesinde taş gibi bir beton dökülüyor. Hem güvenli konutlar inşa ediliyor hem de yapılacak 859 daire için otoparklar bulunacak, sosyal donatı alanları olacak. Yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Umut Sitesi, çağdaş, güvenli ve kaliteli bir siteye dönüşecek. Ataevler semtine, Nilüfer’e değer katacak” diye konuştu.

    Umut Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Yıldırım da yönetime geldikten sonra yaptıkları ilk işin binaların risk tespitini belirlemek olduğunu söyledi. Yıldırım, “Çok riskli olan binalarımızın yenilenmesi için Büyükşehir Belediyemize müracaat ettik. Bize büyük destek verdiler. 444 haneden 440’ı evlerini boşalttı, kalan 4 hane için kanuni süreyi bekliyoruz. Modern bir siteye kavuşacağız hem de 73 metrekare olan dairelerimiz 121 metrekareye çıkacak. Destekleri nedeniyle Büyükşehir Belediyemize teşekkür ediyoruz” dedi.

  • Prof. Dr. Akgün: İngiltere’deki Referandum Bütün Dünya İçin Emsal Teşkil Edecek

    Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mensur Akgün, İngiltere’nin Avrupa’yı küçültürken kendisinin de küçülme sürecinin içerisine gireceğini belirterek, “İngiltere’nin ayrılması birliğinin parçalanması aslında bütün dünya için emsal temsil edecektir” dedi.

    Birleşik Krallıkta milyonlarca seçmen, ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) çıkıp çıkmamasını oylamak için dün sandık başına gitti. Referandum sonucunda, Birleşik Krallık’ın AB’den çıkmasını isteyen seçmenlerin oranı yüzde 51.9 olurken, AB yanlıları ise yüzde 48.1’de kaldı.

    “SİYASİ ANLAMDA DERİN SORUNLAR ORTAYA ÇIKACAK”

    “Her şeyden önce bu karardan dolayı hem İngiltere, hem Avrupa hem de Türkiye için maalesef demek gerekiyor” diyen Prof. Dr. Akgün, “Biz İngiltere diyoruz ama aslında Birleşik Krallık, bu birliğin bozulması söz konusu önce İskoçya yakın bir zamanda referanduma gitmişti. Bu referandumun tekrarlanabilir, Birlikten çıkma iradesini gösterebilir. Kuzey İrlanda oldum olası problemli oradaki problemlerin azma olasılığı oldukça güçlü. Tüm bunlar ortaya çıkacak olursa Galerin’de birlik içerisinde kalmasını beklemek çok gerçekçi olmayacak. Avrupa açısından zor bir dönem bekliyor hepimizi bu sadece borsaların dalgalanması doların düşmesi euronun değer kazanması meselesi değil. Siyasi anlamda çok derin sorunlar ortaya çıkacak” diye konuştu.

    Bu sorunlarla baş etmenin tabii ki imkânları var fakat Avrupa’nın bunlarla baş etme iradesi var mı yok mu bu konuda çok emin olmadığını ifade eden Akgün, “Çünkü siyasetçiler kaçınılmaz olarak popülist oluyorlar. Tıpkı Cameron’nun yaptığı gibi bir başka parti yükselişe geçtiği diye, kendi partisinin içerisinde kıpırdanmalar var diye böyle bir referandum sözü vermiş olması 2015 seçimlerinde şimdi de bunu yerine getirmiş olması demokratik açıdan baktığımızda tabii ki doğru bir karar. Ama maalesef sonuçları açısından düşündüğümüzde herkes gibi Cameron açısından da ciddi sonuçlar doğuran bir karar” dedi.

    “EKONOMİK ANLAMDA BÜYÜK SIKINTI YAŞANACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM”

    “Karardan İngiltere’de Avrupa birliği de zarar edecek” diyen Akgün, “Türkiye’de bu çalkalanmalardan olumsuz etkilenecektir. Tek olumlu sonucu iki yıl içerisinde bir geçiş dönemi olacak bu geçiş döneminin sonucunda yaratılacak olan modelden Türkiye’de yararlanabilir. Belki yani şuanda beğenmediğimiz imtiyazlı ortaklık fikri eğer İngiltere tarafından ve belki bu süreç içerisinde Avrupa birliğinden kopmak isteyebilecek diğer ülkeler tarafından da benimsenecek olursa Türkiye’de bu yeni gelişmeden yararlanıp Avrupa birliğinde kendisine farklı olsa bir yer bulabilir” açıklamalarında bulundu.

    Ekonomik açıdan çok ciddi bir şekilde etkileneceğini zannetmediğini söyleyen Akgün, ekonomik sıkıntının ancak dolaşım özgürlüğüne getirilecek olan kısıtlamaların neticesinde Brüksel’de farklı bir takım tedbirler almaya başlayacak olursa o zaman olabileceğini belirtti.

    “REFERANDUM TÜRKİYE’DE OLSA HALK HAYIR DİYECEKTİR”

    Ama bir geçiş süreci olacağını ve bu süreçte ekonomik zararın en azda gerçekleşmesi için her iki tarafta elinden gelen tüm çabayı harcayacağını vurgulayan Akgün, sözlerine şöyle devam etti;

    “Sanıyorum bu tartışmalar bundan sonra sadece İngiltere içerisinde değil Avrupa Birliğinin farklı ülkeleri içerisinde de devam edecek. Bu tür birliktelikler devletlerin askeri, ekonomik güçleriyle orantılı bir şekilde değil de iradeleriyle orantılı bir şekilde güçlü oluyorlar. Eğer birleşme iradesi varsa ve o birliği bir arada tutma iradesi varsa güçlü oluyor. Eğer siyasi olarak tercihler kırılırsa, bir yere bir problem çıkarsa mülteci meselesinde olduğu gibi veya birtakım popülist politikacıların bazı şeylerin daha iyi olacağını söylemesiyle bütün dengeler değişirse o birlikteliği bir arada tutmak maalesef mümkün olmuyor. Bu hem İngiltere için hem de başka ülke ve bölgeler içinde geçerli. Kıbrıs sorunu gündeme girdiğinden beri özellikle Rum kesiminin üyeliğinden bu yana ciddi bir şekilde Türkiye ilgisini kaybetmeye başladı. Eleştiriler ve bizim kendi içimizde çözemediğimiz problemlerin Avrupa Birliğine karşı daha bir reaksiyonel olduk. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teklif ettiği referandum bugün Türkiye’de yapılsa eminim halkın büyük çoğunluğu hayır diyecektir. Ama oylanacak bir şey yok, ne diyecek Türkiye müzakere sürecini kessin mi kesmesin mi o zaten hükümetin elinde olan bir şey kesmek istiyorsa hükümet kesecektir. Bunun tabi ilerde siyasi bedelini ödemeye hazırsa yapacaktır. Hukuki bir anlam ifade edecek bir referandum değil bu olsa olsa halk oylaması olabilir”.

  • “Yüzde 25 Ek Emsal, Kentsel Dönüşümü Destekleyen Bir Karardır”

    AYİDER Başkanı Melih Tavukçuoğlu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin Geçici Maddesi ile yüzde 25 ek emsal süresinin, 1 Ocak 2017 tarihine kadar uzatılmasına ilişkin “Yüzde 25 ek emsal, kentsel dönüşümü destekleyen bir karardır” dedi.

    Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği (AYİDER) Başkanı Melih Tavukçuoğlu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin Geçici Maddesi ile yüzde 25 ek emsal süresinin, 1 Ocak 2017 tarihine kadar uzatılmasını değerlendirdi. Danıştay’ın yüzde 25 ek emsal uygulamasını durdurma ile ilgili açıklamalarda bulunan Tavukçuoğlu, “Kentsel dönüşümün yoğun yaşandığı Kadıköy bölgesinde, 2015 bitmeden yüzde 25 ek emsal uygulamasından faydalanmak isteyen müteahhitlerin ve hak sahiplerinin başvuru yoğunluğu, Kadıköy Belediyesi’nde dosyaların birikmesine neden olmuş ve AYİDER’in uğraşları sonucunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ek emsal süresini 1 Ocak 2017 tarihine kadar uzattığını açıklamıştı. Ancak 30 Eylül 2015’de, Danıştay’ın yönetmeliği durdurma kararıyla kentsel dönüşüm kilit duruma gelmişti. 1 Haziran 2013 tarihinde çıkarılan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ile o tarihe kadar geçerli olan İstanbul ve diğer illerdeki imar yönetmeliklerinin kaldırılarak, arsalardaki inşaat miktarlarını azaltan yeni kuralların oluşturulduğunu, bu yönetmeliğin 8 Eylül 2013, 14 Eylül 2013 ve 22 Mayıs 2014 tarihlerinde değiştirildi” dedi.

    Bu değişiklikler sonucunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, inşaat sektörünün beklentileri doğrultusunda geçici 6. madde ile bir düzenleme yaptığını ve yüzde 20 artış oranına göre uygulanan inşaat miktarının, ortalamada yüzde 25 artış oranına çıktığını belirten Tavukçuoğlu, “Özellikle Kadıköy bölgesinde geçerli olan yüzde 25 ek emsal uygulaması, kentsel dönüşümü destekleyen ve daire sahiplerinin daha büyük dairelerde oturmalarına olanak sağlayan bir karardı. Bildiğiniz üzere kentsel dönüşümle birlikte daire sahiplerinin daireleri küçülmek durumunda kalıyordu. Bu geçici kural, kentsel dönüşümün desteklenmesi için önce 1 Ocak 2016 tarihine kadar uygulandı ve sonrasında bir yönetmelik değişikliği ile 1 Ocak 2017 tarihine kadar uzatıldı.” şeklinde konuştu. Tavukçuoğlu, Danıştay’ın, 30 Eylül 2015 tarihinde verdiği yürütmenin durdurulması kararıyla, kentsel dönüşümü destekleyen bu avantajlı inşaat uygulamasının önüne set çekmiş olduğunu söyleyerek “Bu karar nedeniyle sözleşme imzalamış inşaat şirketleri ile daire sahipleri bir karmaşanın içine atıldı” dedi.

    “İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN ÖNÜ, 2017 YILINA KADAR AÇILDI”

    Danıştay kararı nedeniyle inşaat şirketlerinin belediyelerden eskiden imzalanan sözleşmelere göre inşaat ruhsatı alamadıklarını belirten Tavukçuoğlu, bunun da kentsel dönüşümü durma noktasını getirdiğini söyledi. Melih Tavukçuoğlu son olarak şu ifadeleri kullandı: “İnşaat firmalarının yaşadığı mağduriyet kadar daire sahipleri de yaptıkları sözleşmelere göre aynı büyüklükte dairelere kavuşamadılar. Bu durum karşısında AYİDER olarak mevcut sıkıntıları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ilettik ve daha büyük bir karmaşa yaratılmadan bir hafta içerisinde yeni yönetmelik değişikliği yapıldı. Karar neticesinde hem kentsel dönüşümdeki daire sahipleri çok mutlu oldu hem de inşaat sektörünün önü, 2017 yılına kadar açıldı.” açıklamalarında bulunuyor. AYİDER olarak temennilerinin özellikle kentsel dönüşüm kapsamında evlerini yenilerken yeni inşaat maliyetleriyle karşı karşıya kalan daire sahiplerinin korunması olduğunu ifade eden Tavukçuoğlu, “Bu geçici madde değişikliği ile kentsel dönüşümde eskiden olduğu gibi 1.25 uygulaması devam edecek. Ancak bir an önce yönetmelik ile geçici olarak düzenlenen imar avantajları kalıcı hale getirilmelidir. Harç avantajları ile halkımız tarafından benimsenen kentsel dönüşüm imar avantajlarıyla da güçlü biçimde desteklenmiş olur. Böylece daire sahipleri daireleri küçülmeden kentsel dönüşümden faydalanabilirler, huzur içinde yeni konutlarına geçerler”.