Etiket: Eline

  • Bakan Efkan Ala Eline Atmaca Alıp Sevdi

    İçişleri Bakanı Efkan Ala, Bursa’da gerçekleştirilen Rize Günleri’nde bir stantta bulunan yırtıcı atmaca kuşunu eline alarak sevdi.

    Bir dizi program için Bursa’ya gelen İçişleri Bakanı Efkan Ala, 10-13 Mart tarihleri arasında Merinos Fuaye alanında gerçekleştirilen ’Bursa Rize Günleri’ni ziyaret ederek stantları gezip vatandaşlarla sohbet etti. Rize Günleri’nde Rize’ye mahsus lezzetlerin tadına Bakan İçişleri Bakanı Efkan Ala, bir stantta bulunan yırtıcı atmaca kuşunu eline alarak sevdi. Rize Günleri’nde vatandaşların büyük bir sevgisiyle karşılanan Bakan Ala, vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • AK Partili Külünk: “Eline Saz Alıp Çalmakla Türkiye Partisi Olunmaz”

    AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, DTK’nın açıkladığı ’özyönetim deklarasyonu’na ilişkin eleştirilerde bulunarak, Teşvikiye’de yabancılaşmış aydınlarla oturup sohbet etmekle Türkiye partisi olunamayacağını söyledi.

    Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, “Mülteci akınının Avrupa üzerindeki siyasi etkileri” başlıklı Avrupa Mülteci Krizi Raporu’nu değerlendiren Metin Külünk, Afrika göç dalgasını işaret ederek Avrupa’yı daha büyük bir göç dalgasının beklediğini ifade etti. “AB bu süreçte Türkiye’nin öneminin farkında olduğunu hissettiren ve vize meselesini çabuklaştırıp bu anlamda önünü açan yaklaşımın içinde değerlendirmelidir” ifadelerini kullanan Külünk, Türkiye’nin 4 yıldır Suriyelilere yönelik gösterdiği insani şartların Avrupa’daki kamplarda olmadığını kaydetti.

    “ONLAR ERMENİ ÇETECİLER, BUNLAR PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÇETELERİ”

    DTK’nın açıkladığı ’özyönetim deklarasyonu’na ilişkin eleştirilerde de bulunan Külünk, bu tür aymazlıklara verilecek cevabın tarih içinde olduğunu söyledi. “Türkiye’nin partisi Teşvikiye ile Maçka arasında eline saz alıp çalmakla olmaz” ifadelerini kullanan Külünk, Teşvikiye’de yabancılaşmış aydınlarla oturup sohbet etmekle Türkiye partisi olunmadığını belirtti. Külünk, “Türkiye’nin partisi olmak toprak bütünlüğü, huzur, demokratik şartlardaki gelişmişliğin bir parçası olmakla mümkündür. Bu millet hiçbir dönemde kendisine yönelik bu tür aymazlıklara eyvallah etmemiş ve etmeyecektir. Yüzyıl önce Ermeni çeteciler üzerinden İstanbul’a karşı neler yapılmak istendiğine bakılınca aynı fotoğrafın tekrar güncellendiğini görür. Yüzyıl önce de Ermeni çeteciler camileri, okulları yakıyordu. Aralarındaki fark onlar Ermeni çeteciler, bunlar PKK terör örgütünün çeteleri. Sırtlarını terör örgütüne yaslamaktan imtina etmeyenler, kendilerini Kandil ile birlikte görüyorlar. Bütünlüğe kastetmek isteyenler, Kürt halkının varlığına kastetmek isteyenler, barikatla hendekle ortak kaderi yok etmek isteyenlerle kendilerini aynı yerde görenlerin hepsinedir cevabım. Türk, Kürt ve Araplar yeniden bu coğrafyada barışı belirlemenin adı olacaktır” diye konuştu.

    “BİZ ÇAYIMIZI, KAHVEMİZİ, MİLLETLE İÇER, SİMİDİMİZİ BERABER YERİZ”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun HDP ile randevusunu iptal etmesine yönelik sorulara da cevap veren Külünk, “Bireysel kanaatim bu nezaketsizliği gösteren siyasi parti yönetimleriyle ne konuşacaksınız? Daha görüşme olmadan çay muhabbeti yapan, Başbakanımıza saygıda kusur eden bu anlayışla ne görüşeceksiniz? O vakti halkımızla konuşmaya ayırmalıyız. Aslında CHP ve bahsi geçen partinin yönetimleri konuşulmamasının zeminlerini hazırlıyorlar bu nezaketsizlikle. Biz çayımızı milletle içeriz bugüne kadar olduğu gibi. Temel farkımız çayımızı, kahvemizi milletle içmektir. Çorbamızı milletle beraber kaşıkladık. Simidimizi milletle beraber yemeye devam ederiz. Onlar da milletin yükselişini seyrederler” şeklinde konuştu.

    “BEN HİÇ UYUMADIM VE AYAKLARIMI UZATMADIM. BENİM İÇİN FARK ETMEZ”

    Meclis kulislerinin gazetecilere kapatılacağı yönündeki iddialara yönelik konuşan Külünk, “Ben hiç uyumadım ve ayaklarımı uzatmadığım için benim için fark etmiyor. Açıklıktan yanayım. Meclis yönetiminin kararlarına saygı duyarım ama bireysel kararım açık olmasından yana. Ama böyle bir gerekçenin olmasına inanmıyorum. Böyle bir cümleyi de milletvekili kavramına haksızlık olarak görüyorum. Kendimize haksızlık etmeyelim lütfen. Kimse çalışmalarda üzerlerine düşen sorumluluğu yapmaktan kaçınmadı. 24 saat uykusuz çalıştık biz. Kulislerin kapatılmasını belli saatten sonra doğru buluyorum” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Eline Saz Almakla Türkiye Partisi Olunmuyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan HDP’nin seçim dönemindeki ’Türkiye partisiyiz’ söylemine atıfta bulunarak, “Yani ele saz almakla, veya Nişantaşı’nda tur atmakla Türkiye partisi olunmuyor. Türkiye partisi olabilmek için tüm Türkiye’de halkımızın değerlerine saygı duymak gerekir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’a ziyareti öncesi gerçekleştirdiği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Erdoğan, YPG’nin Fırat’ın batısına geçtiği haberlerine ilişkin olarak, “Bizim kendi güvenlik güçlerimizin batıya geçtiklerine yönelik kesin bir haber söz konusu değil. Bu bazı kaynakların yapmış olduğu açıklamalardır. Burada özellikle Cerablus’ta DAİŞ’e yönelik koalisyon güçleri olarak attığımız bir adım var. Birinci derecede Cerablus’u DAİŞ’ten temizlemek. Bu devam etmektedir. Bu kesinlikle başarılacaktır. Irak’ta da şu anda Ramadi’de mevcut gelişme DAİŞ’in oradan sökülüp atılması. Diğer yerlerde de bunlar olacaktır. Terör örgütlerinin o ülkenin mili güçlerinin sağlam durması karşısında dayanmaya tahammülü yoktur. Türkiye’de de bu noktada kararlılığımız ortada. PKK’ya karşı verilen mücadele aynı kararlılıkla devam edeceği gibi bölgede de atacağımız adımlar bunun yansımasıdır” açıklamasında bulundu.

    “ELİNE SAZ ALMAKLA, NİŞANTAŞI’NDA TUR ATMAKLA TÜRKİYE PARTİSİ OLUNMUYOR”

    Demokratik Toplum Kongresi’nin “özerklik” açıklamasını da değerlendiren Erdoğan, “Bu açıklamalar maalesef ismi demokratik ama uygulamaların demokrasi ile alakası olmayan bir yapı bunlar. Halkın iradesi silahtan güçlüdür. Ama bunlar parlamentoya inanmış değiller. Bunlar bir taraftan ‘Biz Türkiye partisiyiz’ demeye başladılar. Bunların bir Türkiye partisi olmadığı ortaya çıktı. Yani ele saz almakla, veya Nişantaşı’nda tur atmakla Türkiye partisi olunmuyor. Türkiye partisi olabilmek için tüm Türkiye’de halkımızın değerlerine saygı duymak gerekir. Bu değerler saygı duymayanların, kandan beslenenlerin, halkımızı sokağa dökmek suretiyle sadece 6-7-8 Ekim tarihlerinde bu eşbaşkanlardan bir tanesinin sokağa davetiyle benim Kürt kardeşlerimin bir kısmı maalesef bu davet uydu. Bunun neticesinde 50 Kürt kardeşimiz öldü. Ölenler de öldüren de Kürt’tü. Dün Erzurum İspir’de bir kardeşimizin, bir uzman çavuşumuzun şehit olması neticesinde babasının haykırışı vardı. ‘Ben de Kürdüm, eşim de, anam da, babam da Kürt. Nedir bu’ diyor. Bunlar ademe mahkum ediliyorlar. Sen hangi hakla Türkiye’nin mevcut üniter yapısı içerisinde Güneydoğu ve Doğu’da bir devlet kurmaktan bahsediyorsun. Zerre kadar parlamento içerisinde olduğunun farkında olsa ki bu kişi daha milletvekili yemini etmiş değil. Anayasamızın 14. Maddesi bir defa bunların attığı bu adımlara karşı konulmuş bir maddedir. Siz böyle bir adımı atamazsınız. Böyle bir şeye zaten bu ülkenin ne mili iradesi müsaade eder, ne güvenlik güçlerimiz buna müsaade eder. Anında bizler gereğini bugüne kadar nasıl yaptıysak, bundan sonra da yaparız. Nasıl açtıkları çukurlarda kendileri boğuluyorsa, bundan sonra da boğulmaya devam ederler. Olay bu kadar açıktır, nettir. Bunların bu camilere olan saldırıları, okullara olan saldırıları, sonlarının geldiğinin akıbetidir. Oradaki samimi esnaf kardeşlerimizin dükkanlarına yaptıkları saldırılar, bunlar benim Kürt kardeşimin temsilcisi değiller. Onları tehdit ile yıldırmak suretiyle gasp eden gaspçılardır” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Demirtaş’ın mecliste yemin etmediği yönündeki açıklamasını düzelterek, “Demirtaş 4 gün önce yemin etmiş. Yakından takip edemiyoruz. Bu da manidar” dedi.

    “ANAYASA İÇİN GEREKİRSE HALKLA ARAMA KONFERANSLARI YAPILABİLİR”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeni anayasa çalışmaları da soruldu. Toplumsal mutabakatın sağlandığı bir anayasa beklentisinin kamuoyunda oluştuğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi;

    “Hemen hemen bütün siyasi partiler de bunun sözünü seçimlerde verdiler. Seçimlerde verilmiş olan bu sözün temenni ederiz ki yerine geldiğini görürüz. Daha önce Başbakanlığım dönemimde biliyorsunuz parlamento içindeki 4 siyasi partinin kurmuş olduğu bir uzlaşma komisyonu ile başlattığı çalışma vardır. 47 madde bir mutabakat sağlanmıştı. O zaman ana muhalefet genel başkanı ‘bu 47 maddeyi parlamentodan geçirelim’ demişti. Ben de gruptaki arkadaşlarıma ‘hemen bunu halledelim’ demiştim. Arkadaşlarımız görüşmeyi yaptıklarında aldıkları cevap şuydu. ‘Bu yetmez 4 siyasi parti liderini buna evet demesi lazım’ Her ne kadar ısrar ettiyse de arkadaşlar o sürçte ne yazık ki CHP ve AK Parti bu işi 47 madde çıkabilirdi ama olmadı. Daha sonra 60 maddeye geldiğimizde bu kez ben söyledim. ‘Şu 60 maddeyi bir görüşelim, parlamentoda çıkmasını sağlayalım. Ondan sonra oturalım burada asgari müştereklerde bir araya gelelim ve yamalı bohça olmaktan çıkan ama en azından toplumun çoğunluğunun üzerinde ittifak ettiği bir sivil anayasayı çıkarmış olalım’ Maalesef ona da hayır cevabı aldık. Şu anda sayın başbakanın yapacağı ziyaretle iki siyasi partinin ana muhalefet ve MHP’nin düşüncesini biz de takip edeceğiz. İnşallah bir mutabakat sağlanır, en azından bir asgari müşterek sağlanır ve böylece artık 12 Eylül darbesinin anayasası ile yaşamak değil, sıfır kilometre bir anayasayı tesis etmek suretiyle ülkemiz yarınlara toplumsal mutabakatın, milletin kendi iradesinin güç verdiği bir anayasa tesis edilmiş olur. Bu yüzde yüz olur diye bir şey yok ama bu çalışma iktidar-ana muhalefetle, iktidar – MHP ile, her ikisinin oluşturacağı bir mutabakatla referandum ya da parlamento içi çalışmayla yapılır. Her iki halde parlamentodan geçtikten sonra millete gitmek suretiyle tam manasıyla bir çift dikiş, sağlam irade tecelli eder. Millet der ki ben buna kararımı verdim. Gerekirse halkla arama konferansları yapmak suretiyle, halka, oluşturulacak bir anayasa maddeler manzumesinde bir adım atılabilir. Bu adımı attıktan sonra da artık milletçe ‘biz milli bir anayasa kurduk’ deriz”

  • Eline Batan Çivili Tahtayla Hastaneye Götürüldü

    Batman’da bir çocuk sokakta oynarken eline saplanan çivili sopayla hastaneye kaldırıldı.

    Edinilen bilgiye göre olay, Batman Çamlıca Mahallesinde meydana geldi. 10 yaşındaki E.T. sokakta arkadaşları ile oynadığı sırada eline aldığı sopada bulanan çivi bir anda sol eline saplandı. Ağır yaralanan E.T arkadaşlarının ailesine haber vermesi üzerine olay yerine çağrılan acil 112 ambulansı ile Batman Bölge Devlet Hastanesine kaldırıldı. Sol eline saplanan çivili sopayla hastaneye kaldırılan E.T. önce sol elinin röntgeni çekildi. E.T yapılan müdahalenin ardından sol eline saplanan çivi hekimler tarafından çıkartıldı. Hastanede müşahede altına alınan E.T. mahallede sokakta arkadaşları ile yakalamaca oynadığı sırada bir anda dalgınlık sonucu sopada bulunan çivinin eline saplandığını söyledi.

  • Bu Çay Evinde Sazı Eline Alan Bir Daha Bırakamıyor

    Samsun’da bir çay evinde bulunan müzik enstrümanları, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durarak müziğe yönelmesini sağlıyor.

    İlkadım ilçesi 19 Mayıs Mahallesi’nde bulunan bir çay evi, diğer çay evlerinde olmayan özelliğiyle ilgi çekiyor. Bu çay evinin duvarlarında asılı olan enstrümanları çay içmeye gelen herkes kullanabiliyor. İçerisinde saz, darbuka, tef, kaval, gitar, kemençe gibi müzik enstrümanlarının bulunduğu çay evinde gençler müzikle ilgileniyorlar. Kahvehane gibi yerlerde zaman geçirmektense müzikle uğraşmanın ruhu ferahlattığını belirten çay ocağının müşterileri, kötü alışkanlıkları olan diğer vatandaşları da kendileri gibi sazlı sözlü çay ocağında vakit geçirmeye davet ediyor. 17 senedir açık olan çay ocağında bugüne kadar birçok kişi saz ve diğer enstrümanları çalmayı öğrenirken, 10 kişi de daha sonradan müzik öğretmeni oldu.

    “17 SENEDE 10 MÜZİK ÖĞRETMENİ ÇIKARDIK”

    17 senedir çay evini işleten 67 yaşındaki Hasan Ozanlar, “Ben burayı açtığımda Samsun’da kafelerde müzik yoktu. Burayı açtık, sonra bunun gibi yerler yeşerdi. Önceden Samsun’da 200-250 bağlama çalan varken, şimdilerde binlerce kişi bağlama çalıyor. Hepsi buradaki ozanların yüzünden oldu. Ben kendimle gurur duyuyorum. Burada konservatuvar gibi ufak şeyler yapıyoruz. 17 yılda en az 10 tane müzik öğretmenini buradan çıkarttık. Sazı eline verdiğimiz insanlar buradan konservatuvara gidiyorlar. Buraya gelen çocuklar ‘elimize birer saz alalım, müzik öğrenelim’ diyorlar. Bu sazların fazla olmasının sebebi insanların müziğe gönül vermesini istememizdir. Burada saz var, darbuka var, gitar var, kaval var, kemençe var. Bu basit çalgılarla arkadaşların işi hemen kapmasını istiyoruz. Hiç bilmeyen bir kişinin eline sazı verip tellere vurduruyoruz. O adam, ondan sonra aşina olup, sazcı oluyor” diye konuştu.

    “MÜŞTERİLER KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR YERİNE BURAYI TERCİH EDİYOR”

    Sazlı sözlü çay evinin müdavimlerinden 34 yaşındaki berber Mustafa Yılmaz ise, “Ben buraya iki günde bir mutlaka uğrarım. Kahve köşelerine gitmektense böyle yerlere gelip aşık ağabeylerimizden feyiz almak, söz almak, bir şeyler hakkında istişare yapmak bizim için daha iyidir” diye konuştu.

    Bu çay evinde birçok kişinin saz çalmasını öğrendiğini belirten 67 yaşındaki TEKEL emeklisi Cihat Doğan, “Burada çok insanlar yetişti. Saz çalmasını bilmeyenler burada saz çalmasını öğrendi. Burası bir mektep, konservatuvar gibi bir yer” ifadelerini kullandı.

    Her gün türkü söylemeden yapamadığını söyleyen 37 yaşındaki demirci ustası Mustafa Tuncel, “Ben halk müziğini ve türkü söylemesini seviyorum. Aşağı yukarı her gün buraya gelip türkü söylüyorum. Türkü söylemezsem kendimde bir eksiklik hissediyorum” şeklinde konuştu.

    Sazlı sözlü çay evinin duvarlarında asılı olan enstrümanları herkes kullanabiliyor, ek bir ücret de vermiyor. Çay evi sahibi Hasan Ozanlar, bu uygulama ile gençleri kötü alışkanlıklar yerine müziğe yöneltmeyi hedefliyor.