Etiket: Eline

  • Tütün dizme makinesi iğneleri eline saplandı

    Tokat’ın Erbaa ilçesinde tütün dizme makinesinin çelik iğneleri eline saplanan şahıs, itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı.

    Edinilen bilgiye göre, 36 yaşındaki Mehmet Kök tütün toplamak için ailesiyle birlikte Akça köyündeki tarlasına gitti. Tarlada çalıştıkları sırada otomatik tütün dizimi yapan makinenin çelik iğneleri Kök’ün eline saplandı. Mehmet Kök eline saplanan iğnelerden kendi imkânlarıyla kurtulamayınca eşi sağlık ekiplerini aradı. Acı içinde uzun süre kurtarılmayı bekleyen Kök, olay yerine sevk edilen itfaiye ekiplerinin eline batan çelik iğneleri testere ile kesmesi sayesinde kurtarıldı. Mehmet Kök daha sonra ambulansla Erbaa Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

  • Çiftçi Tüccarın Eline Mahkum Oldu

    Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Sadi Aktaş, Toprak Mahsulleri Ofisi buğday fiyatını açıklamadığı için çiftçinin tüccarın eline mahkum edildiğini söyledi.

    Bursa’nın Yenişehir ilçesinde buğday hasadına başlandığı söyleyen Ziraat Odası Başkanı Sadi Aktaş, “İlçemizde toplamda 200 bin ton buğday ekilmiş olup 100 bin ton gibi bir üretim var. Ama çiftçi fiyat açısından umduğunu bulamadı. Toprak Mahsulleri Ofisi buğday fiyatını açıklamadığından dolayı çiftçinin tüccarın eline mahkum edildi. Durum böyle olunca da tüccar istediği fiyata alım yapım yapıyor. Sıkıntıların ortadan kalkması için için acilen Toprak Mahsulleri Ofisinin fiyat açıklaması yapmasını bekliyoruz” diye konuştu.

    Yenişehirli buğday üreticileri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’ten bu konuya bir an önce çözüm bulunmasını istedi.

  • Türkiye’nin Rakipsiz Olduğu 20 Milyon Euroluk Mantar Pazarı Çinlilerin Eline Geçti

    Türkiye’nin rakipsiz olduğu yıllık 20 milyon Euroluk mantar pazarı Çinliler’in ele geçti. İlkbaharda kırsaldaki yurttaşların önemli bir gelir kaynağı olan doğal kuzugöbeği mantarını kültür ortamında yetiştiren Çin, Avrupa pazarında 90 ila 280 Euro arasında alıcı bulan Türk köylüsünün topladığı kuzugöbeği piyasasına büyük darbe vurdu.

    KUZUGÖBEĞİ MANTARI ÜRETEN ÇİN, KÖYLÜNÜN KABUSU OLDU

    Oraktan kilime, sarımsaktan kestaneye kadar pek çok mal ve üründe yerli ürünlerin rekabet gücünü ortadan kaldıran Çin mallarının arasına mantar da girdi. Nisan ayıyla birlikte orman köylülerince toplanmaya başlanan ve kırsalda yaşayan halk için önemli bir gelir kaynağı olan, Toroslar’dan Batı Karadeniz’e ülkenin pek çok bölgesinde yetişen kuzugöbeğinin tazesi 90, kurutulmuşu ise 280 Euro’ya kadar alıcı buluyor. Ancak İsviçre, Fransa, Belçika ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine satılan kuzugöbeğini kültür ortamında yetiştiren Çinliler, Türk orman köylülerinin kabusu oldu.

    ÇARPICI GERÇEK TARIMIN BAŞKENTİNDE ORTAYA ÇIKTI

    Antalya’da bölgesel bir TV’de Gazeteci Pelin Gel Ağan’ın hazırlayıp sunduğu “Tarımın Başkenti” isimli programda konuşan Gıda Mühendisi ve doğal mantar ihracatçısı Zafer Duru, Türkiye’de yılda yaklaşık 600 ton kuzugöbeği mantarı toplandığını belirterek, bunun 300 tonunun dondurularak, 100 tonunun taze, geri kalanının ise kurutularak satıldığı bilgisini verdi.

    ÇİN PİYASAYA GİRDİ, TÜRKİYE KUZUGÖBEĞİ AVANTAJINI YİTİRDİ

    Kuzugöbeği mantarının Türkiye’de yetiştiği dönemin, Avrupa’da Paskalya dönemine denk geldiğini ve bu dönemde en yüksek fiyattan alıcı bulduğunu dile getiren Duru, ancak Çin’in kültür ortamında kuzugöbeği mantarı yetiştirip piyasaya sürmesiyle Türkiye’nin geçmişe göre bu avantajını yitirdiğine dikkat çekti.

    ’DOĞAL’ İBARESİ KOYUP TÜRK MANTARIYLA AYNI FİYATTAN SATIYORLAR

    Türkiye’de doğadan toplanan kuzugöbeğinin kilosunun tazesinin 90 Euro , kurutulmuşunun ise 180 ila 280 Euro arasında ihraç edildiğini anlatan Duru, Çinlilerin ürettikleri kuzugöbeğini de doğal Türk mantarıyla aynı fiyattan ve ’doğal’ ibaresiyle sattıklarını belirterek, “Çinliler, kuzugöbeğinin en pahalı olduğu dönemi yakaladılar ve bizden önce piyasaya sürdüler. Ve bizim hazırladığımız 90 Euroluk tabağı şu an afiyetle yiyorlar. Kültüre almalarına rağmen ’doğal’ diye satıyorlar. Herhangi bir sertifikaları yok. Son dönemlerde ’organik’ ibaresini kullanıyorlar. Kuzugöbeği mantarı tablada iki gün içinde bozulur ama Çin’den gelenler bir hafta dayanıyor. Nasıl dayanıyor? Muhakkak kimyasal koruyucular kullanılıyor” diye konuştu.

  • Cevdet Said: “Eline Silah Alan Herkes Kutsanmamalı”

    60 yıl önce “İslami Hareketin Şiddet Sorunu” adlı kitabı kaleme aldığını belirten Çerkez asıllı Suriyeli mütefekkir Cevdet Said, “Her eline silah alan ve kurşun sıkan mücahit değildir, kutsanmamalı” dedi.

    Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen “21’inci Yüzyıl’da Müslüman Kimliğinin İnşası” konulu söyleşinin konuğu Çerkez asıllı Suriyeli mütefekkir Cevdet Said oldu. Doç. Dr. Fethi Güngör’ün moderatörlüğünü yaptığı M. Akif Ersoy Kültür Sanat Merkezi’ndeki söyleşiye Kur’an’ın kıyamete kadar baki kalan büyük bir mucize olduğunu belirterek başlayan Said, “Kur’an canlı ve hala insanların ruhuna iniyor ve insanı dönüştürüyor” dedi.

    İnsanların Kur’an okurken gönlünü ve zihnini açması gerektiğini ifade eden Said, 1950’li yıllarda bu durumu daha iyi kavradığını anlattı. Hapse atıldığını ve yedi yıl cezaevinde kaldığını kaydeden Said, şöyle konuştu:

    “Anladığım hakikatleri insanlara anlatmam gerekiyordu. Hapiste yazmaya başladım. Bu yüzden ’Hz. Âdem’in İlk Oğlunun Mezhebi’ adlı kitabımı kaleme aldım. Bizim mezhebimiz Habil’in mezhebidir. Oysa kardeşi Kabil şiddete yönelmişti. Habil, ‘şiddete el kaldırmayacağım’, demişti. İnsanlık hala Kabil’in kan dökme, kavga ile sorun çözme yöntemini kullanıyor.”

    Her gün namazlarda 40 kez okunan Fatiha suresinin manasının iyi kavranması gerektiğini anlatan Said, Müslümanlar’ın böyle merhale atlayacaklarını kaydetti.

    “HER KURŞUN SIKAN MÜCAHİT DEĞİLDİR”

    El Ezher’de okumak için 15 yaşında Mısır’a gittiğini belirten Said, ders biter bitmez kitap evine gittiğini ve satın aldığı kitapları okuduğunu anlattı. İnsanlık tarihini okuduğunu anlatan Said, zengin içerikli eserlerin düşünce dünyasını etkilediğini söyledi. Said, “Okuma insan düşüncesini değiştirmede çok etkili oluyor. Hapse düşünce telaşla kitap yazmaya başladım. 60 yıl önce İslami Hareketin Şiddet Sorunu adlı kitabı kaleme aldım. Her eline silah alan, kurşun sıkan mücahit değildir, kutsanmamalı. Bu hiçbir sorunu çözmez” şeklinde konuştu.

    Kardeşi Habil’i öldüren Kabil’in kardeşinin cansız bedeniyle kalınca şaşırdığını anlatan Said, “Ne yapacağını şaşırdı. Bu sırada bir karganın leşi toprağa gömdüğünü gördü. Bunun üzerine öldürdüğü kardeşinin cesedini toprağa gömdü. Ancak çok pişman olmuştu” dedi.

    “60 YIL SONRA DA BİZ SÜRGÜN OLDUK”

    1946 yılında Mısır’da Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin vekili Zahid Kevseri ile tanıştığını da anlatan Said, onun da ülkesinden sürüldüğünü belirtti. Bayram günleri onun elini öpmeye gittiklerini kaydeden Said, Çerkez asıllı Zahit Kevseri’nin Düzce’den Mısır’a sürgüne gönderildiğini aktardı. Said, ülkesi Suriye’deki iç savaştan bahsederek, “Biz de şimdi 60 yıl sonra Türkiye’ye sürgün olarak geldik” dedi.

  • “Yeni Medya Kutsallığı Eline Aldı”

    Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 12. si düzenlenen Kar Film Festivalinin bugünkü ilk konukları NTV Haber Editörü Muhammed Eren ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Haldun Narmanlıoğlu oldu. Televizyon Haberciliği ve Yeni Medya üzerine söyleşi gerçekleştiren ikili katılımcıların sorularını yanıtladı.

    Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen Kar film Festivali bugün NTV Haber Editörü Muhammed Eren ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Haldun Narmanlıoğlu’nu ağırladı. Televizyon haberinin önemine değinen Narmanlıoğlu “İletişim fakültesine ilk girdiğimde Ali Kırca gibi olacağımı düşündüm fakat yeni medya kutsallığı eline aldı. Yeni medyayla birlikte veri madenciliği adı altında yeni bir çöplük oluştu” şeklinde konuştu.

    Karşılıklı sohbet ile tecrübelerini katılımcılarla paylaşan Muhammed Eren sosyal medyadan edinilen bilgilere çoğu zaman güvenilmediğini şu sözlerle anlattı: “Twitter’ı, bilgi edinme kaynağı olarak kullanıyoruz ama haber kaynağı olarak güvenemiyoruz örneğin, resmi kanattan ya da aileden bilgi alamadığımız için Kenan Işık öldü twittini değerlendirmedik.” Söyleşinin ilerleyen kısımlarında öğrencilerin sorularını yanıtlayan Narmanlıoğlu açık veri pazarının geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Narmanlıoğlu,” Bir hoca olarak söyleyecek olursam iletişimin demokratikleşmesi gerektiğini anlamıyoruz. Herkes iletişimin gücünün farkında, diğer taraftan özel sektörle ilgili konuşacak olursak şeffaf bilgi elde etmek de çok kapsamlı bir şey. bunun içinde siyaset var, kültür var… Bunu piyasada yapmak zor bir hale gelir aksi takdirde işten atılırsınız” ifadelerini kullandı.