Etiket: Eksikliği

  • B12 vitamin eksikliği depresyon nedeni

    İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Erhan Aydın, zamanında önlem alınmadığı takdirde nörolojik ve zihinsel problemlere neden olabilen B12 vitamin eksikliğine karşı önlem almanın önem taşıdığını vurguladı.

    Memorial Dicle Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Erhan Aydın, B12 vitamin eksikliği ve tedavisi hakkında bilgi verdi. B12 vitamin eksikliğinin, son yıllarda yaygın görülen bir sağlık sorunu olduğunu belirten Aydın, “Sinir dokusunun sağlığı ve kırmızı kan hücresi üretimi için gerekli olan B12, vücut tarafından üretilmez. Kırmızı et, tavuk, balık, karaciğer, deniz ürünleri, süt, yumurta, yoğurt ve peynirde bolca bulunan B12, sebze ve meyve grubunda bulunmamaktadır. Özellikle vejetaryen beslenme tarzını benimseyenlerin çok dikkat etmesi gereken bir vitamindir. B12 ile zenginleştirilmiş yiyeceklerle takviye yapılabilir” dedi.

    “B12 yönünden zengin besinlerin tüketimine dikkat edilmeli”

    Besinleri pişirme süresinin uzamasının ve derecesinin yükselmesinin B12 vitamininin kaybını artırdığına dikkat çeken Aydın, “Örneğin balık ya da karaciğerin suda haşlandıktan sonra suyunun dökülmesi B12 vitaminin kaybını artıran sebepler arasındadır. Etler ızgara yapılırken, sıcaklık ve damlayan suyla B12 vitamininin yüzde 30’u, nemli sıcaklıktaysa yüzde 10-20’sinin kaybolduğu bilinmektedir. UHT yani uzun raf ömürlü sütlerdeki kayıp yüzde 7-10 civarında iken, yüzde 30 kadarı da kaynamayla kaybolmaktadır” diye konuştu.

    50 yaş ve sonrasında B12 vitaminin vücut tarafından emilmesinin zorlaştığına işaret eden Aydın, şunları kaydetti:

    “Vejetaryenlerin B12 ile güçlendirilmiş yiyeceklere yönelmesi veya B12 desteği için doktora danışmaları gerekir. Zayıflama amaçlı mide-bağırsak ameliyatı olanlar, alkol alışkanlığı bulunan ve aşırı alkol kullanan kişiler, yetersiz beslenen küçük çocuklar veya hamileler, antibiyotik sonrası bağırsakta aşırı bakteri çoğalması, uzun süre şeker hastalığı ve mide ilacı kullananlar ayrıca AIDS hastası veya HIV pozitif kişiler B12 vitamin eksikliği açısından risk altındadır.”

    “B12 eksikliğinin etkileri Alzheimer ile karıştırılabiliyor”

    B12 eksikliğinden ilk olarak beyin ve sinir dokusunun etkilendiğini anlatan Uz. Dr. Aydın, “Denge kaybı, yürümede zorluk, dilin şişmesi, uyuşma, karıncalanma, halsizlik, iştahsızlık, hafıza kaybı, dikkat dağınıklığı, ishal ve kulakta çınlama gibi şikayetler ortaya çıkar. Ayrıca, zihinsel fonksiyonlarda bozulmaya neden olduğu için yaşlı hastalarda alzheimer ile karıştırılabilir. B12 eksikliği yaşlılarda oldukça yaygındır ve bu yaş grubunda depresyonun temel nedenlerinden biridir. 65 yaş üstünde B12 eksikliği oranı .yüzde 3-42 arasında saptanmıştır. Yaşlılarda B12 eksikliğine erkenden tanı konmalıdır. Çünkü kolayca tedavi edilebilir ve eğer tedavi edilmezse geri dönüşü olmayan nörolojik hastalıklara neden olabilir. B12 eksikliğinin giderilmesi, mental fonksiyonları ve hastaların yaşam kalitesini yükseltmektedir” ifadelerinde bulundu.

    “Bebekte görülen B12 eksikliği tedavi edilmeli”

    B12 vitamin eksikliğinin özellikle bebekler için risk oluşturduğuna vurgu yapan Aydın, şunları söyledi:

    “Büyüme geriliği, hareket ile ilgili sorunlar ve gelişimsel sorunlar en önemli belirtileridir. Yetişkinlerde olduğu gibi bebeklerde görülen B12 eksikliği en kısa sürede önlem alınması gereken önemli bir durumdur. Bağırsak hastalığı olanlar 50 yaşın üzerindeki kişiler, vejetaryenler, gebe kalmayı planlayan kadınlar B12 vitaminini multivitamin ilaç olarak, günde 6-30 mikrogram almalıdır.”

    “Doktora danışarak tedavinizi planlayın”

    B12 vitamin eksikliği belirtilerinin vücut rezervleri tamamen tükeninceye kadar kendini belli etmeyebildiğini anlatan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu nedenle B12 vitamin takviyesi çok önemlidir. Bu süreçte hayvansal ürünlerin tüketimi artırılabilir. Ancak kandaki seviyesine göre en uygun destek dozu doktora danışılmalıdır. B12 eksikliği tedavisi, güçlü B12 hapları ya da iğneleri ile kısa sürede tedavi edilebilir. İnsan bedeni 5 yıllık B12 vitamini depolayabilir. B12 vitamini fazlalığı zararlı değildir. Alınan B12 vitamininin fazlası idrarla zararsız şekilde vücuttan atılmaktadır. B12 vitamini sinir tahribatını önler, doğurganlığı sağlar, hücre oluşumunu ve uzun yaşamasını sağlar, sinir uçlarının normal gelişimini kolaylaştırır, hafızanın güçlenmesine ve öğrenmeye yardım eder ayrıca enerji metabolizmasında ve sinir sisteminde önemli fonksiyonları vardır.”

  • Advocaat: “Takımımda öz güven eksikliği görüyorum”

    Fenerbahçe’nin Teknik Direktörü Dick Advocaat, Gaziantepspor beraberliği sonrası oyuncularını eleştirerek, ”Sahaya çıkıp yürüyen ben değilim. Ben yürümüyorum. Ben sadece onlara ne yapması gerektiğini söylüyorum. Şu anda takımda bir öz güven eksikliği görüyorum” dedi.

    Spor Toto Süper Lig’in 22. haftasında Fenerbahçe deplasmanda Gaziantepspor ile 1-1 berabere kaldı. Maçın ardından Fenerbahçe Teknik Direktörü Dick Advocaat, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

    Oyuncuların sahadaki performansını eleştiren Advocaat, ”Sahaya çıkıp yürüyen ben değilim. Ben yürümüyorum. Ben sadece onlara ne yapması gerektiğini söylüyorum. Şu anda takımda bir öz güven eksikliği görüyorum. Takım olarak hepimiz zor bir süreç yaşıyoruz. Gayret gösteriyoruz ama yetmez bizim daha fazlasına ihtiyacımız var. Çok çalıştılar, saha içerisinde de çok mücadele ettiler ama belki biraz da şansa ihtiyaç vardı. Bu deplasmandan beraberlikle ayrıldık ama bu bizim için yeterli değil. Bizim için hem lig, hem Türkiye Kupası önemli. Maçın bitimine on dakika kala kaleye gidemediğimiz için oyun gidişatını gereklerinden giderek değişiklik yaptık. Bir şeyleri zorlamak istedik. Bazı ufak ve küçük pozisyonlar ürettik. Ozan ilk yarıda iyi iş çıkardı. Topla ne yapmasını bilen bir oyuncu ama ikinci yarıda Onu çok fazla sahada göremedim” dedi.

    İstifa edip etmeyeceği yönündeki sorulara da cevap veren Advocaat, ”Bu tarz soruları yönetime sormanız gerekiyor. Bana sormayın bence ama tek bir şey var; bunun kararını basın vermez” diyerek tepki gösterdi.

    Bir gazetecinin Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’ye geleceği ile ilgili iddiaları söylemesi üzerine sinirlenen Advocaat, ”Siz büyük bir adamsanız gidin bu soruyu tek tek bütün oyunculara sorun. Burada tavsiyeler vereceğinize gidin oyunculara sorun. Eğer biri bile başka bir hocanın gelmesini isterse ben yarın giderim. Belki öyle olmuş, haberler çıkmış, bu tarz demeçlerde bulunmak yerine bir oyuncu desin ki ’Hocayı istemiyoruz, hoca gitsin’ derse ben yarın giderim” diye konuştu.

  • “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu”nun nedeni beyindeki olgunlaşma geriliği

    Hollanda Nijmegen’de Radboud Üniversitesi Tıp Merkezinde “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu”nun (DEHB) nedenleri üzerinde yapılan araştırmada, DEHB’in beynin beş bölgesindeki gelişme geriliği ile ilgili olduğu tespit edildi. Çok büyük sayıda denekle yapılan çalışmaya göre DEHB olan çocukları beyninin 5 bölgesinde yaşıtlarına göre olgunlaşma geriliği olduğu açıklandı.

    Hollanda Nijmegen’de Radboud Üniversitesi Tıp Merkezinde yapılan geniş kapsamlı araştırmada, öğretmenlerin şımarıklık dediği, kimilerinin hastalık olarak görmediği “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu”nun (DEHB) nedenleri konusunda çalışma yapıldı. Yapılan deneylerin ve çalışmaların ardından DEHB’nin beynin beş bölgesindeki gelişme geriliği ile ilgili olduğu açıklandı. Çok büyük sayıda denekle yapılan çalışmaya göre DEHB olan çocukları beyninin 5 bölgesinde yaşıtlarına göre olgunlaşma geriliği olduğu tespit edildi.

    DEHB olan çocuklar genellikle aile içinde sakar, dikkatsiz, yaramaz, duygu ve davranış problemi olan, okulda ise şımarık ve söz dinlemez olarak tanımlanıyor. Yapılan araştırma, bunların çocukların tercih ettiği davranışlar olmadığını, beyinlerindeki olgunlaşma eksikliğine bağlı olarak istemsiz olarak yapıldığına dikkat çekiyor. Sonuçlara göre, MR ile tespit edilen bu durum aynı zamanda çocuklara erken teşhis ve tedavi imkanı da sağlayacak. Araştırma hakkında bilgi veren Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli muayenede görülen belirtilerin MR ile doğrulanmasının okul öncesi dönemde erken teşhis için çok önemli olduğunu ancak bu yaş grubu için ilaç kullanılması ve ilacın etkinliğinin de yeni bir tartışma konusu olması gerektiğini söyledi.

    Bugüne kadarki en büyük araştırma

    Hollanda Nijmegen’de Radboud Üniversitesi Tıp Merkezinde 4 – 63 yaş aralığında 3 bin 242 kişi üzerinden yapılan ve bugüne kadar yapılanların en kapsamlı Meta Analiz çalışması tıp dünyasının saygın dergisi The Lancet Psychiatry’de yayınlandı. Bu yeni uluslararası araştırmada genel beyin hacmi ve DEHB ile bağlantılı olduğu düşünülen beyindeki yedi bölge Beyin MRI ile ölçüldü. Araştırmacılar, DEHB olanların şimdiye kadar DEHB’ye yönelik ilaç kullanıp kullanmadıklarını da kaydetti. Önceki çalışmalar, beyin hacmindeki farklılıkları bozukluk ile ilişkilendirdi ancak küçük örneklerle yapıldığı için sonuçların yetersiz kaldığını göstermişti.

    Beynin 5 Bölgesindeki gelişme geriliği DEHB’na yol açıyor

    Dünyada büyük yankı bulan bu araştırma sonuçları hakkında konuşan Neurobiofeedback Derneği Başkanı Elektrofizyoloji ve Neurofeedback uzmanı Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli “DEHB’da çok geniş denek sayısı ile yapılan MRI meta analiz çalışmasında bu çocukların 5 ayrı bölgesinin olgunlaşmasında gecikmesinin bulunması çok önemli. Bu araştırma sonuçları, çocukların şımarıklık yapmadığı, beyinlerinde gerçekten bir gelişim sorunu olduğu gerçeğinin aileler ve öğretmenler tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayacak, erken teşhise de yardımcı olacaktır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı ve Aile Bakanlığı’nın bu çalışmaları ciddiye alıp bir an önce bu çocukların okul öncesi yaşta tespitinin ve tedavisinin ilaçsız yapılmasında rol almaları gerekliliğini de konuşmalıyız. Klinik olarak DEHB olan çocuklarda MR ile beynin bu bölgesinde olgunlaşma geriliği tespit edilmesi tedaviye hemen başlayarak okul çağına geldiğinde bu çocukları yaşıtları ile aynı seviyeye getirebilmeyi sağlayacaktır. Bu onların akademik, sosyal ve kişisel hayatını doğrudan etkileyecek” şeklinde konuştu.

    Dr. Tanju Sürmeli, “DEHB 6-12 yaş arasındaki çocuklarda yüzde 4-12 oranında görülüyor. Teşhis konanların üçte ikisi, yetişkin olduklarında belirtilerini yaşamaya devam ediyor. Çocukların çoğu bir zeka sorunu olmamasına rağmen akademik başarı konusunda verimli olamıyor. Okulda şımarık ya da uyumsuz olarak adlandırılıyor, dışlanıyor. Okul öncesi dönemden başlamak üzere bu çocukların ilaçsız tedavisine yoğunlaşırsak okul çağı geldiğinde yaşıtlarını yakalamaları mümkün olabilir. Böylece ileri yaşlarda karşılaşacakları tüm diğer sorunları da önlemiş oluruz” diye konuştu.

    İlaçların etkisizliği tüm dünyada konuşuluyor

    Dr. Sürmeli “Yapılan beyin dalgaları dijital EEG çalışmalarının Meta analizi de zaten yüzde 90’nın üstünde doğrulukla DEHB olan çocukların olgunlaşmasında rol alan beyin elektrik akımı bozukluğunun teşhis edilebildiğini göstermişti. Bu tespit yapılan MRI araştırma sonucu ile örtüşüyor. Bu elektrik akım bozuklukları ilaçsız Neurofeedback tedavisi ile düzenlendiğinde beynin olgunlaşmasının kendi yaş grubunu yakaladığını kendi çalışmalarımızdan biliyoruz.

    Amerikan Hükumetinin yaptığı PATS (okul öncesi Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) tedavisi çalışmasın da 0-6 yaş grubunda 6 yıllık takipte kullanılan ilaçların şikayetleri azaltmadığını tespit ettiler ve yayınladılar” dedi.

    Dr. Tanju Sürmeli dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde ilaç kullanımının 6 yaş üstünde arttığının altını çizerek, Ulusal Ekonomik Büro tarafından DEHB tedavisinde orta ve uzun vadede amfetamin türü ilaçların etkisinin olmadığından ve ciddi yan etkilerinden bahsedildiğini sözlerine ekledi. Dr. Tanju Sürmeli Çocuklarda nadir de olsa ani ölüm, kalp büyümesi, uykusuzluk, boy atmada gerilik, iştah azalması, kilo kaybı, agresyon, psikoz gibi yan etkiler görülebildiğini de söyledi.

  • D vitamini eksikliği kanser dahil birçok hastalığın nedeni

    Trabzon Özel İmperial Hastanesi Üroloji ve Fitoterapi Uzmanı Op. Dr. Ömer Fatih Çelik, D vitamini eksikliğinin vücutta birçok tahribata yol açtığını belirterek, “Kanser, D vitamini eksikliği ile ilişkilendirilmektedir” dedi.

    D vitamini dışarıdan alınsa dahi cildin güneş ışınlarına maruz kalması sonucu üretilen bir vitamin olduğunu kaydeden Üroloji ve Fitoterapi Uzmanı Op. Dr. Ömer Fatih Çelik, “Güneş ışınlarından uzak duruyorsanız, süt alerjisi gibi bir probleminiz varsa, sıkı bir vejeteryan diyet yapıyorsanız D vitamini eksiliğine yakalanmanız muhtemeldir. D vitamini dışarıdan alınsa dahi cildin güneş ışınlarına maruz kalması sonucu üretilen bir vitamindir. Özellikle bazı balık ve balık yağlarında, yumurtanın sarısında ve takviyeli bazı ürünlerde bulunur. D vitamini önceleri güçlü kemik yapıları ile ilişkilendirilmesine rağmen günümüzde sadece bununla sınırlı kalmayıp önemi gittikçe artmaktadır” dedi.

    D vitamini eksikliğinin birçok olumsuzluklara neden olduğuna dikkat çeken Çelik, “Kemik ağrıları ve kas zayıflığı D vitamini eksikliğinden kaynaklanabilir. Kardiovasküler rahatsızlıklara bağlı ölüm riski, yaşlılarda bilişsel beyin problemleri, çocuklarda şiddetli astım, kanser D vitamini eksikliği ile ilişkilendirilmektedir. Bütün bunlara rağmen D vitamini eksikliği hiçbir şikayet unsuru olmadan da görülebilir. Çünkü araştırmalar göstermektedir ki D vitaminin Tip 1 ve Tip 2 diyabet, hipertansiyon, glukoz intoleransı ile multpl skloroz (MS) hastalıkları ve tedavisinde rol oynadığı gösterilmiştir” diye konuştu.

    “D vitamini eksikliğinin birçok nedeni vardır”

    D vitamini eksikliğinin birçok nedeni bulunduğunu ifade eden Çelik, “Burada en önemli maddelerden biri D vitaminin yeterli alınmamasıdır. Bu maddede en önemli şey şiddetli yapılan vejeteryan diyet. Balık, sığır karaciğeri ve yumurta alımının çok kısıtlanması veya doğal ürünlerden veya fıtrata uygun olmayan ürünlerin tüketilmesi en önemli sorunlardan biridir. Özellikle güneşin tepede, yani öğle vakitlerinde güneşe maruz kalmanın kısıtlı veya hiç olmaması başka önemli nedendir. Vücudumuzun ihtiyacı olan D vitaminini sentezlemek için kısa bir süre güneş altında olmak yeterlidir. Güneş ışınlarının dünyaya çarpma açısına Zenith açısı diyoruz. Kış mevsiminde bu açı uygun olmayıp güneş ışınları dünyaya eğik açıyla girdiğinden ozon tabakasında daha uzun yol katetmekte ve buradaki emilimi daha fazla olmakta ve pek az miktarda UVB ışını dünyaya ulaşabilmektedir. Yazın öğle vakti dahi güneşin UVB ışınlarının sadece yüzde 1 kadarı dünyamıza ulaşabilmektedir (kalanı ozon tabakası tarafından emilmektedir). Bu yüzden de saat 10.00’dan önce ve 15.00’den sonra deride D vitamini yapılamamaktadır” şeklinde konuştu.

    Koyu cilt rengine sahip kişilerin daha şanssız olduğunu kaydeden Çelik, “Maalesef koyu cilt rengine sahip kişiler bu konuda daha şanssızlar. Çünkü melanin pigmenti güneş ışığına maruz kalma ile oluşan tepkiyi azaltır. Yani koyu renkli insanlar güneş ışınından bu konuda daha az faydalanırlar. Böbreklerimiz D vitaminini aktif formuna dönüştürmez. Yaşlandıkça veya böbrek rahatsızlıklarında D vitamini eksikliği riski artar. Bağırsaklarımızdan yeterince D vitamini emilemez. Çölyak hastalığı, kistik fibrozis ve crohn hastalığı da D vitamini emilimini etkiler. Eğer obezseniz yağ hücreleri dolaşımdaki D vitaminini dolaşımdan alır. Vücut kitle indeksi 30 ve üzeri olanlarda D vitamini eksikliği sıktır” dedi.

    “Kan testi ile mümkün”

    D vitamini eksikliğini tespit etmenin basit kan testleri ile mümkün olduğunu belirten Çelik, “D vitamini eksikliğinde tedavi her zaman yerine koyma şeklinde, yani eksik olan D vitamini dışarıdan alma şeklinde yaklaşılmakta ve buna güneş ışınlarına maruz kalınmalı şeklinde tavsiyelerle de takviye edilmektedir. Ancak atlanmaması gereken bir durum normal şartlar altında D vitamini eksikliği çok görülebilecek bir şey değildir, mutlaka altında yatan bir neden vardır. Nedene yönelik olmayan tedavilerin uzun süreli başarı şansları düşüktür. Mesela normal şartlar altında bizler dengeli beslenme ile vitamin eksikliği yaşamayız. Ancak insanlar yeterince beslendiklerini iddia etseler de alınan besinlerin besin değerlenin veya bizleri hastalıklardan koruyacak sekonder (ikincil) metabolitlerinin ne kadar uygun olduğu hep tartışmalıdır. Tıpkı zamanımızın yumurtaları gibi; aslında bir tavuk 2-3 günde yumurtlaması gerekirken tavuğa yapılan işkence tarzı fıtratına uygun olmayan besin ve yaşam şartları ile her gün yumurtlamaya zorlanmakta. Sonuç itibarıyle olması gerekenin dışında bambaşka, vitamin ve besin değeri düşük yumurtalar yiyoruz. Yumurtada olan bu durum diğer gıda maddelerinde de değişik şekillerde olmakta, bu da değişik hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Zamanımızda bağırsak rahatsızlıkları çok olup, bu da vitaminlerden yeterince faydalanmamızı engellemektedir. Bağırsak problemlerinin altında yatan nedenler ise doğallıktan tamamen uzaklaşmış besinler ve bağırsak mikrobiyatasını veya doğal florasını koruyamamasıdır. Yaptığımız en önemli yanlış eksik olanı yerine koymak şeklinde, aslında bizim yapmamız gereken sorunun kaynağına inip onu çözmek olmalı. Yani D vitamini eksikliğinde elbette dışarıdan D vitamini alınabilir ancak D vitamini eksikliğine neden olan etkenleri de ortadan kaldırmak doğrusudur. Eğer böyle yapılmazsa dışarıdan D vitamini alımına bağlı ve aşırı D vitamini alımına bağlı başka problemlerle ve başka hastalıklarla karşılaşılabilir. İşin doğrusu fıtratta, fıtrata uygun beslenmekte ve yaşamakta. Eğer maliyetini düşürelim diyerek tavukların genetikleri ile oynanıp tüysüz tavuk oluşturma ve ardından bunu yetiştirme mantığı sonrasında birçok anlamsız yeni keşfedilecek hastalıklara davetiye çıkarmak demektir. Kaşıkla biriktirdiklerimizi kova kova vermek demektir” diye konuştu.

  • Demir eksikliği kadınları vuruyor

    Diyetisyen Elif Yıldız, demir eksikliğinin kadınlarda daha fazla görüldüğünü söyledi.

    Dermaklinik Estetik ve Güzellik Merkezinden Diyetisyen Elif Yıldız, “Demir; oksijen taşınması ve depolanmasında, elektron taşınmasında, hücre büyümesi ve çoğalmasında, vücutta gerekli birçok reaksiyonlarda ve bağışıklık sisteminde kullanılan yaşam için vazgeçilmez bir elementtir. Vücudumuzda toplam demir miktarı 4-5 gramdır. Bunun yüzde 65’i hemoglobin (kandaki demir), yüzde 4’ü kadarı miyoglobinde (kaslarda), yüzde 15-30 kadarı da ferritin (depo demir)olarak bulunur” dedi.

    Demir eksikliğinde iki basamak bulunduğunu dile getiren Diyetisyen Elif Yıldız, “Demir eksikliği, vücudun toplam demirinin azalması durumudur, anemi henüz yoktur. Demir eksikliği anemisi (DEA) ise demir eksikliğinin, artık eritrosit yani kırmızı kan hücre yapımının etkilemesi (azaltması) durumudur” dedi.

    Dünyada demir eksikliği görülme sıklığının yüzde 66-80 iken, demir eksikliği anemisi (DEA) yüzde 30 olduğunu belirten Diyetisyen Elif Yıldız, “Türkiye’de genel olarak 0-5 yaş grubu çocukların ortalama yüzde 50’sinde, okul çağı çocuklarının yüzde 30’unda, emzikli kadınların ise yüzde 50’sinde anemi görülebilmektedir. Özellikle 0-5 yaş grubu çocuklar, okul çağı çocuklar ve gençler, gebe ve emzikli kadınlar önemli risk gruplarıdır. Ayrıca Türkiye’ de kırsal bölgelerde gebe olmayan kadınlarda DEA yüzde 10-40 civarındadır” diye konuştu.

    Diyetisyen Elif Yıldız, demir eksikliği sıklığının kadınlarda erkeklere göre daha fazla görüldüğünü belirterek, şunları söyledi: “Bunun sebebi ise; menstruasyon, gebelik ve emziklik dönemine bağlı azalma, beslenme ile yetersiz alımı gibi özel dönemlerdir.

    Bazen menstruasyon bozuklukları (kanama düzensizliği ve yoğunluğu), sindirim sisteminde problemler (kanamalar) da aşırı demir kaybına sebep olabilir.

    Gıdalardaki demir; hem demir ve hem olmayan demir olarak iki şekilde bulunur. Hem demirin emilimi hem olmayan demire göre daha fazladır. Hem demir hayvansal kaynaklı ürünlerde bulunur. Kırmızı et, dalak, ciğer gibi… Hem olmayan demir ise meyve, kurubaklagil, tahıllar, buğday ve çavdar ekmeklerinde bulunur. Emilimi daha az olduğu gibi çay ve kahve gibi içeceklerle de emilimi azalır. Hem olmayan demirin emilimini arttırmak için C vitamini içerikli gıdalarla beraber tüketilmesi gerekir.

    Günlük beslenmemizde örneğin; pekmez yerken üzerine limon sıkmak, etin yanında bol limonlu salata ve tam buğday ekmeği tüketmek ya da et-salata ve yanında az miktarda portakal suyu içmek gibi kombinasyonlar yaparak hem olmayan demirin emilimini arttırabiliriz.

    Ancak DEA varsa sadece gıda takviyesi yeterli gelmez. Doktorun önerdiği tedavinin yanında yukarıdaki uygulamaları yapmak daha doğru olur.

    Bayanların menstruasyon döneminde beslenmelerine bu noktada dikkat etmeleri gerekir. Hem olmayan demiri C vitamini ile tüketerek ve hem demir kaynaklı gıda tüketimini arttırarak aşırı kanamaya bağlı demir kayıplarının önüne geçilebilir. Ayrıca bu özel dönemlerde kuru üzüm, kuru hurma, ceviz, badem gibi atıştırmalıklar da bu dönemin rahat atlatılmasını sağlayacaktır.”