Etiket: Eğilmez:

  • ASİMED Başkanı Eğilmez, “YPG, Hristiyanlara da zulmediyor”

    ASİMED Başkanı Eğilmez, “YPG, Hristiyanlara da zulmediyor”

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, YPG’nin Müslümanların yanı sıra Suriye’deki Hristiyanları da öldürdüğünü söyledi.

    Eğilmez, Mazlum Kobani önderliğinde YPG’nin Suriye’de yer alan Hristiyan toplumuna da zulmettiğini ifade ederek, “İçişleri Bakanlığının 4 milyon para ödül ve kırmızı bültenle aradığı Mazlum Kobani veya Şahin Cilo kod adlarını kullanan teröristin gerçek ismi Ferhad Abdi Şahin’dir. Bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan’ın manevi oğlum dediği terörist Ferhad yaklaşık 30 yıldır PKK terör örgütünün dağ kadrosunda yer alıyor. Birçok kanlı eylemin baş faili olan Ferhad 6 yıl boyunca Hollanda’da para ve militan devşirmek için çalıştı. 2013 yılından sonra PKK terör örgütünün Suriye kolu olan YPG’nin yöneticilerinden biri oldu. Önemli bir kısmını Kürtlerin oluşturduğu çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek ayrımı gözetmeksizin binlerce sivilin ölümünden, sürülmesinden, her türlü işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan bu terörist başı Müslümanların yanı sıra Suriye’deki Hristiyan ahaliyi de öldürdü, soydu ve sürdü” dedi.

    Eğilmez, Suriye’de zulme uğrayan Hristiyanlara kendi dindaşları olan ülkelerin ses çıkarmadığını onlara yine Müslüman ülkesi olan Türkiye’nin el uzattığını belirterek, “Terörist Ferhad’ın başında olduğu YPG terör örgütü, Kamışlı, Ayn el Arab hattında yaşayan Hristiyanların yarıdan fazlasını bölgeden sürdü ve geride bıraktıkları araziler dahil tüm mal varlıklarını işgal ve yağma etti. Sürgüne gönderilmeyen Hristiyan ahalinin gayri menkullerinin bir kısmına el koyup, bu insanların hepsini haraca bağladı. Gasp ettikleri arazileri düzmece evraklarla başta terörist Ferhad olmak üzere diğer terörist ele başlarının üzerlerine geçirdiler. Mallarını gasp ettikleri Hristiyanları, çocuklarını öldürmek tehdidiyle susturdular. Kamışlı, Haseke, Malikiye, Kâhtaniye, Resulayn’da bulunan Süryani, Asuri, Keldani ve Ermeni kökenli Hristiyanlar Ferhad’ın yönetimindeki teröristler tarafından yağmalandılar, tecavüz edildiler, sürüldüler, öldürüldüler ve konuşmamaları için baskı altında tutuldular. YPG terör örgütünü destekleyen batı dünyasının dindaşları da YPG eliyle terörle muhatap oluyor ve bu insanlar yardım çığlıklarını YPG’nin patronlarına duyuramıyorlar. Bu zulmü sadece Müslüman Türkiye duyuyor ve tarihte olduğu gibi bugünde dil, din, ırk ayrıma yapmadan mazluma yardım elini uzatıyor. Bizler ASİMED olarak bu bilgileri, ABD Temsilciler Meclisi ve Senato üyelerine göndererek aslında kendilerinin de çok iyi bildikleri bu gerçekleri, bir kez daha yüzlerine vuruyoruz” ifadelerini kullandı.

  • ASİMED Erzurum Başkanı Savaş Eğilmez:

    ASİMED Erzurum Başkanı Savaş Eğilmez:

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği Erzurum Başkanı ( ASİMED) Savaş Eğilmez, “ ABD stratejik ortaklığa tamamen ters düşen ve NATO’nun ikinci büyük stratejik müttefikini terör örgütüne değişerek stratejik vizyonsuzluk hamlesi yapmıştır” dedi.

    ABD Temsilciler Meclisinde kabul edilen Türkiye’ye yaptırımlar yasa tasarısı ve 1915 olaylarının Ermeni Soykırımı olarak kabul edilmesi hakkında ki yasa tasarısını değerlendiren ASİMED Erzurum Başkanı Savaş Eğilmez, ABD’nin iki yasa tasarısını da kabul etmesinin stratejik vizyonsuzluk olduğunu ifade ederek “ Dün ABD Temsilciler Meclisinde Türkiye aleyhine 2 yasa tasarısı onaylandı. Birincisi Barış Pınarı Harekatından dolayı Türkiye’ye yatırımlar yasa tasarısı. Bir diğeri de 1915 olaylarının Ermeni Soykırımı olarak nitelendirilmesi şeklinde. Bu iki yasa tasarısı stratejik ortaklığa tamamen ters düşen ve NATO’nun ikinci büyük stratejik müttefikini terör örgütüne değişerek stratejik vizyonsuzluk hamlesi geldi. Şöyle değerlendirmek lazım soykırım tasarısı üzerinden gidersek soykırımla suçlanan devletin tarihinde devlet teşkilatının adalet ve hoş görü üzerine kurulduğunu görüyoruz. Bununla birlikte bütün tarihi periyodik içerisinde insanlık onuru ile ve yardım isteyen herkese dinine, diline ve ırkına bakmadan yardım eli uzatmış. Ama bu millet için özellikle 1. Dünya Savaşından sonra uzun bir süredir dünya kamuoyu önünde karalama ve iftira kampanyası düzenleniyor. Bu kampanyanın sınırları o kadar büyük ve geniş ki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne kast edecek kadar büyütülmüş durumda. Öncesinde ve sonrasında ne acılar çektiğine bakmaksızın İnsan Haklarının ve Birleşmiş Milletlerin ilkeleri hakkında kendini savunma hakkı verilmeden büyük iftiralara maruz kalıyor.” dedi.

    Eğilmez tasarıyı kabul eden ABD’nin ilk önce babalarına ve dedelerine bakması gerektiğini kaydederek “Tasarıyı kabul eden ABD’nin tarihine baktığımızda tasarıya oyu verenlerin Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da ve orta doğunun birçok yerinde yüz binlerin ölümünden sorumlular. Babaları Japonya’da, Filipinler’de, uzak doğuda yüz binlerin, milyonların ölümünden sorumlu oldular. Dedeleri Afrika’da milyonlarca insanın ölümünden katledilmesine ve köleleştirilmesine neden olmuş insanlar. Onların babaları da ABD’nin yerlileri Kızılderililer dediğimiz milyonlarca insanın katliamından, kısırlaştırmasından sorumludur. Ama bakıyorsunuz bunların Türkiye’yi soykırımla suçladığını ve ön yargılı odluklarını görüyoruz. Bunların birde arka sebebi var. Son dönemde sadece ABD değil Avrupa’da dahil. Türkiye özellikle son dönemde batının ve ABD’nin özellikle 2. Dünya Savaşından sonra kurdukları adaletsiz düzene karşı çıkıyor. Dünyanın daha barışçıl ve adil bir düzenle yönetilmesini istiyor ve Türkiye’nin ekonomik alt yapısı, tarih, alt yapısı incelendiğinde de bunları yapabileceği potansiyele sahip olduğunu batı ve ABD çok iyi görebiliyor. Türkiye’yi kontrol edememe korkusundan dolayı saldırılarını çok ciddi bir şekilde yoğunlaştırdılar. Bu saçma sapan ortaklığa müttefikliğe uymayan sahanın gerçekliğine uymayan bu kararlar temsilciler meclisinde alınmadı. Şuanda bir gerçekliliği yok. Senatodan geçmesi ve Başkanın onaylaması gerek tabi. Ama bu bize şunu gösteriyor ki ilk olarak doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. İkinci olarak ise birlikteliğimizi güçlendirerek devam etmek zorundayız çünkü karşıda ki insanlar kendi tarihlerine bakmadan acımasızca saldırıyorlar” açıklamalarında bulundu.

  • Çelebi: “Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti, zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti”

    Çelebi: “Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti, zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti”

    Büyük bir inanç, kararlılık ve mücadeleyle kazandığımız zaferleri cumhuriyetle taçlandırmamızın 96. yılında Milletimizin Cumhuriyet Bayramını kutlayan Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı İshak Çelebi, “Cumhuriyet bizim milli birlik ve beraberliğimizin ete kemiğe bürünmüş halidir” Dedi.

    Çelebi, yayınladığı mesajında şu ifadelere yer verdi; “Cumhuriyetimizin 96. Kuruluş yıl dönümü ve Cumhuriyet Bayramını kutluyorum. Milletçe birlik ve beraberliğimize, demokrasimize, barışımıza ve kardeşliğimize sahip çıkmalı; cumhuriyetin değerlerini her türlü siyasi tartışmaların üzerinde tutarak ülkemizi çağdaş dünya devletleri içinde hak ettiği saygın konuma yükseltilmelidir.

    Şairin de dediği gibi “ Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti, zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti. Bu duygu ve düşüncelerle başta cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere şehitlerimizi, gazilerimizi bir kez daha saygı, rahmet ve minnetle anıyor, Cumhuriyet Bayramınızı kutluyorum.”

  • ASİMED Başkanı Eğilmez: “Türkiye demek, çocuklarınızın ellerinde silah, üstlerinde bomba dağlarda, mağaralarda değil, ellerinde kalem okullarında, ailelerinin yanında yaşamaları demek”

    ASİMED Başkanı Eğilmez: “Türkiye demek, çocuklarınızın ellerinde silah, üstlerinde bomba dağlarda, mağaralarda değil, ellerinde kalem okullarında, ailelerinin yanında yaşamaları demek”

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, Barış Pınarı Harekatı’n da Türkiye’nin yerini anlatan 6 dilde mektup yazdı. Eğilmez, 6 dilde yazılan mektupların Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Suriye ve Irak Misyonlarına, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine, Birleşmiş Milletler Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonuna, Suriye İnsan Hakları Ağına, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesine, özellikle bölgede ofisleri bulunan dünyanın önde gelen basın yayın kuruluşlarına ve sivil toplum örgütlerine göndermeye devam ettiklerini söyledi.

    Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye Milli Ordusu ile birlikte Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK/YPG’ ye karşı başlatılan Barış Pınarı Harekatı’nın hızla ve büyük bir başarıyla devam ettiğini ifade eden ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Önce Fırat Kalkanı sonra Zeytin Dalı ve şimdi de Barış Pınarı operasyonları hem bölgedeki terörü temizliyor hem de bölge halkına barışı getiriyor. Türk Devleti’nin bu operasyonları bir taraftan terörü temizlerken bir taraftan da küresel devletlerin bölge üzerinde tesis etmeye çalıştıkları emperyalist siyasete son vererek, bölge halkının menfaatlerini ön plana taşıyor. Biz de Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği olarak başta Suriye’nin kuzeyinde yaşayanlar olmak üzere Orta Doğu’daki tüm Arap ve Kürk kardeşlerimize Barış Pınarı Operasyonu’nun ve Türkiye’nin bölgedeki varlığının ne anlama geldiğini anlatan veya hatırlatan bir mektup kaleme aldık. 6 dilde kaleme aldığımız bu mektubu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Suriye ve Irak Misyonlarına, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine, Birleşmiş Milletler Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonuna, Suriye İnsan Hakları Ağına, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesine, özellikle bölgede ofisleri bulunan dünyanın önde gelen basın yayın kuruluşlarına ve sivil toplum örgütlerine göndermeye devam ediyoruz” diye konuştu.

    6 dilde yazılan mektubun içeriğinde ise şu ifadeler yer alıyor:

    “Sevgili Kardeşim,

    Türkiye Demek; çocuklarınızın eli kanlı teröristler tarafından kaçırılmaması ve zorla alıkonulmaması demek, çocuklarınızın canlı bomba yapılamaması demek, çocuklarınızın ellerinde silah, üstlerinde bomba dağlarda, mağaralarında değil, ellerinde kalem okullarında, ailelerinin yanında yaşamaları demek, çocuklarınızın olağan, mevsimsel basit hastalıklardan ölmemesi demek, çocuklarınızın uyuşturucuya alıştırılıp, uyuşturucu ticaretinde çalıştırılamaması demek, organlarınızın alınıp İsrail’de ve batıda satılamaması demek, aile birliğinizin dağılmaması, mal varlığınızın yağma edilmemesi demek, işkence ve tecavüze maruz kalmamanız demek, köyünüzde, ilçenizde, şehrinizde esaret altında değil, birlikte ve özgürce yaşamanız demek, insanın hak ettiği sağlık hizmetini almak, sosyal alanlarda eğlenmek demek, güçlü ve güvenilir bir dost demek, adalet demek, barış demek, hayat demek, bölgelerinizde Türkiye’nin yanında durun, Türk Devleti’ni destekleyin. Çünkü Türkiye kazandıkça insanlık ve barış kazanacaktır, Türkiye kazandıkça terör yok olacaktır.”

  • ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez: “Soykırım yalanı İtalya’ya sıçradı”

    ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez: “Soykırım yalanı İtalya’ya sıçradı”

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, son günlerde Avrupa’da sözde soykırım iddiaları üzerinden Türkiye karşıtı siyasi ve sivil toplum tabanlı faaliyetlerin arttığını ifade ederek, “Her fırsatta ülkemiz aleyhine, her türlü faaliyete çanak tutan Avrupa, bazen PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini kullanırken bazen de Ermeni diasporasının faaliyetlerine kol kanat gerip bunları meclislerine taşıyıp, Türk devletini kendi menfaatleri doğrultusunda köşeye sıkıştırmaya çalışıyor” dedi.

    Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Fransa’nın kanlı tarihine bakmadan geçtiğimiz günlerde sinyalini verdiği adımı attığını ve çok ucuz bir popülizm ve hadsizlik örneği göstererek, cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 24 Nisan’ı “anma günü” ilan ettiğini belirten ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Fransa’dan sonra İtalya’nın tarihi bir olay olan ve tarihçiler tarafından çözülmesi gereken Ermeni meselesini, sözde soykırım adıyla meclisine taşıyarak büyük bir skandala imza atmıştır. Evrensel hukuka göre Ermeni tezlerinin siyasi girişimlerle dayatılmaya çalışılması ifade özgürlüğünün tam karşısında bir faaliyettir. Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi Fransa ve İtalya’da da PKK ve FETÖ terör örgütleri Ermeni diasporası ile beraber hareket ediyor ve Türk devleti aleyhine olan faaliyet alanlarını genişletiyorlar. İtalyan Parlamentosu’nun alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde, hükümetten 1915 olaylarının ’Ermeni soykırımı’ olarak tanınmasını talep eden önerge kabul edildi. Yapılan oylamada hükümet ve muhalefet partilerinden 382 milletvekili, önerge lehine oy kullandı. Hukuki bağlayıcılığı bulunmayan önergede, ’Sözde Ermeni soykırımının resmen tanınması ve uluslararası düzeyde yankı oluşturulması’ talep ediliyor. Binlerce yıldır adaleti ve hoşgörüyü temel alan iktidarlar oluşturmuş, milyonları yönetmiş, yönetimi ile yerli yabancı tüm tarafların takdirini kazanmış Türk devletini sözde soykırım ile suçlayan İtalya sömürge ve katliamlarla dolu bir geçmişe sahiptir” diye konuştu.

    “Hayvanları bile katlettiler”

    İtalya’nın yakın dönemde yaptığı katliamın ve sömürülerin bağımsız kaynaklarca tespit edilip Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan komisyonlarca tutanak altında alındığını kaydeden ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Örneğin İtalya’nın Libya’da 1911’den 1940’lı yıllara kadar uyguladığı imha operasyonlarında ve çölün ortasına kurduğu toplama kamplarında yüz binlerce Afrikalı Müslüman hayatını kaybetmiştir. İtalyanlar Libya’da sadece insanları değil, o coğrafyada yaşayan Müslüman ahali yararlanmasın, açlıktan kırılsınlar diye hayvanları da katletmişlerdir. İtalya sadece 1923-1929 yılları arasında 150 bine yakın küçük ve büyükbaş hayvanı yok etmiştir. İtalyan askerlerinin Libyalı sivillere karşı işlediği savaş suçları şu şekilde kayıt altına alınmıştır; Kasıtlı olarak sivilleri bombalamak, silahsız kadın, çocuk ve yaşlıları katletmek, kadınlara tecavüz etmek ve karınlarını deşmek suretiyle işkenceyle öldürmek, esirleri uçaktan atmak ya da tankla ezmek, belli bölgelerde sivilleri düzenli olarak her gün infaz etmek, köyleri hardal gazı ile bombalamak. 2. Dünya Savaşı’nda Yahudi soykırımın baş aktörü olan Nazi Almanyası’nın en büyük destekçisi İtalya idi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında İtalyan diktatör Benito Mussoli’nin desteğini alan Hitler’in askerleri, 16 Ekim sabahın erken saatlerinde Roma gettosunda yaşayan yaklaşık bin Yahudi’yi toplayarak Auschwitz Kampı’na gönderdi. İçlerinden sadece 16’sı İtalya’ya geri geldi. Kendi vatandaşlarına karşı sırf Yahudi oldukları için katliamlarına devam eden İtalya hükümeti, 1944’ün 12 Ağustos günü Sant’Anna di Stazzema’da 500’den fazla Yahudi’yi katletmiş, kasabadaki bütün evleri ateşe vermişti. Bugün ölenlerin anısına dikilmiş olan anıt üzerinde fotoğrafları ve isimleri bulunan kurbanların tamamına yakının kadın ve çocuklardan oluşması, vahşetin boyutunu gözler önüne sermektedir” ifadelerini kullandı.

    “Türk kültürünü ve tarihin gerçeklerini tüm dünyaya bıkmadan usanmadan tekrar tekrar anlatmalıyız”

    İnsanlık adına kara leke olarak kabul edilen olayların, İtalya’nın kendi tarihini bırakıp, başka milletlerin tarihini sorgulamaya kalkmasını, sözde masum Ermenilerin haklarını arama çabası olarak görmenin en basit tabiriyle saflık olarak değerlendirildiğini kaydeden ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “İtalyanların son dönemdeki akla zarar faaliyetleri, ifade özgürlüğünü ve bunun sonucunda, tarihi konularda meşru ve arzulanan tartışmaları sınırlama noktasına gitmektedir. İtalyanlar elbette ki Türklere iftira atmadan önce Libya’yı, Eritre’yi, Somali’yi ve Yahudilerin sürülmeleri ve katledilmeleri konusunda Nazilerle yaptığı işbirliğini, kamuoyu önünde tartışmaya ve özür dilemeye mecburdur. Biz de dernek olarak, yukarıda sırladığımız olayların tüm detaylarını dört ayrı dilde anlatan ve katliam görüntülerinin de yer aldığı dosyayı, dünyanın önde gelen sivil toplum örgütlerine, medya kuruluşlarına, İtalyan parlamenterlerine gönderip gerçek tarihi bir kez daha dile getirip, İtalya’yı önce kendi kanlı tarihi ile yüzleşmeye davet edeceğiz” açıklamalarında bulundu.