Etiket: “Eğer

  • Eğer Tutuklansaydı Düzgün Akyıldız Yaşayacaktı

    Bursa’nın Gemlik ilçesinde, Düzgün Akyıldız’ı eşinin gözleri önünde ekmek bıçağıyla öldürmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılan Erşan Yıldız’ın cinayetten bir gün önce gasp suçundan gözaltına alınıp serbest bırakıldığı ortaya çıktı.

    Gemlik’te bir fabrikada işçi olarak çalışan Düzgün Akyıldız (30), geçen yıl 26 Aralık’ta, Balıkpazarı Mahallesi’ndeki eşinin bürosuna yemek getirirken, daha önce tartıştığı Erşan Yıldız (27) tarafından bürodan indirilip bıçaklanarak öldürüldü. Olaydan sonra cinayette kullandığı bıçağı atıp kaçan Yıldız polis tarafından yakalanarak, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Yıldız, yargılandığı Bursa 7’nci Ağır Ceza mahkemesi’nce müebbet hapse çarptırıldı.

    Yıldız’ın, Akyıldız’ı öldürdüğü 26 Aralık tarihinden bir gün önce, bir kahvede otururken, buraya gelen N.S. adındaki çocuğu döverek cebinde bulunan 5 lira 50 kuruşu aldığı belirtildi. Gözaltına alınıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Yıldız’ın bu suçtan Bursa 7’nci Ağır Ceza Mahkemesinde geçen hafta çıktığı ilk duruşmada 7,5 yıl hapis cezasına çarptırıldığı belirlendi.

    Maktul Düzgün Akyıldız’ın yakınları, “Gasp suçundan o zaman tutuklanmış olsaydı Düzgün’ü öldüremeyecekti. Bir insanın hayatı bu kadar basit mi?” dedi.

  • “Çocuğunuz Eğer 5 Yaşından Önce Okumayı Ve Saymayı Öğrenmişse Hemen Sevinmeyin”

    Çocuklarda erken gelişen okuma ve sayma becerisinin ‘Hiperleksi’ habercisi olabileceği belirtildi.

    Konuyla ilgili bilgiler veren Fizyotem Tıp Merkezi Psikolojik Danışma Birimi Psikoloğu Yrd. Doç. Dr. Mesud Yalçın Güzel, 5 yaşından önce okumayı öğrenen ve sayı saymayı beceren çocukların ‘Hiperleksi’ hastası olma riski taşıdığını söyledi.

    ‘Hiperleksi’nin erken gelişen okuma becerisi ve bunun yanında dil problemleri, öğrenme ve sosyalleşme yeteneğinde sorunları olan çocuklara verilen genel bir ad olduğunu kaydeden Güzel “Bu tip çocuklar çeşitli şikayetlerle kliniklere ve danışma merkezlerine geldiklerinde genelde otizm, asperger davranış bozuklukları ile karıştırılır. Hatta bu çocuklar arasında üstün yetenekli çocuklar bile bulunmaktadır. Erken okuma yeteneği genelde görsel öğrenme tarzındadır. Başlangıçta okuduklarını anlamadıkları halde anlamanın daha sonra oluştuğu görülür. Bir eğitim almadan 5 yaşından önce okumayı öğrenebilirler fakat dilde ve sosyal ilişkilerde güçlükleri vardır. Bu çocuklar cümle içindeki yapısal ve anlamaya ilişkin ipuçlarını yakalamakta güçlük yaşarlar” dedi.

    Hiperleksik olan çocukların bazı ipuçları ile kendilerini ele verdiğini kaydeden Güzel “En başta okumaya erken başlarlar. 3 yaşında okumayı öğrenirler. Yazılı kelimeler çok dikkatini çeker. Televizyondaki Çarkıfelek veya kelime bulma tipi yarışma programlarındaki kelimeleri anında öğrenir başka zaman aynı kelimeyi okurlar. Ebeveynlerini şaşırtırlar. Anne ve babası onu üstün zekalı zannederler. Dil öğrenme bozuklukları baş gösterir. İlk konuşmaları ‘Ekolali’ şeklinde yansıtmalıdır. Harflere, sayılara ve şarkı sözlerine karşı iyi bir işitsel hafızaları olduğu gibi iyi bir görsel hafızaları da vardır. Tek kelimeleri anlamaları cümleyi anlamalarına göre daha iyidir Tekrarlayıcı ve kendilerine has kelime ve cümlecikler kullanırlar. Konuşması normal bile olsa konuşmayı başlatma ve sürdürmede sorunları vardır. Sosyalleşmede yaşanan problemler ise gruba uyumda zorlanma, yaşıtlarıyla arkadaşlık kuramama, yüksek sesli makinelere karşı duyarlılıktır. Dilde gelişme oldukça bu davranış gecikmeleri de azalmaktadır. Bu çocukların bir kısmı ilk başlarda otistik bozukluğa benzer davranışlar gösterebilir, ritüalistik tekrarlanan davranışlarda bulunurlar. Aşırı ısrar, bir duygusal durumdan diğerine geçiş de zorlanmalar, öfke nöbetleri gibi” ifadelerini kullandı.

    “HİPERLEKSİLİ ÇOCUKLAR ÇOĞUNLUKLA ERKEKTİR”

    Yrd. Doç. Dr. Mesud Yalçın Güzel, Hiperleksili çocukların çoğunlukla erkeklerden oluştuğuna dikkat çekerek “Davranışsal ve sosyal anormallikleri vardır. Dili anlamada iletişim sorunu yaşarlar. 5 yaşından önce okurlar ve kelimeler karşısında büyülenmiş gibi bir davranış gösterirler. Tüm hiperleksik çocuklar kelimeleri bütün olarak tanır. Bazı hiperleksik çocuklar kelimeyi daha önce bir yerde görmeseler de okuyabilirler. Bazıları logolara aşırı ilgi duyar. Hiperleksi özelliği olan çocuklar genelde ilk kelimelerini 12. ayda söylerler ve bu kelimeler genellikle tren, kamyon, araba vb. gibi ilgi duydukları kelimelerdir. Harfler ve sayılarla çok ilgilendikleri hatta bunlar karşısında büyülenmiş gibi davranırlar. Sayıları ve alfabenin harflerini sayabilirler, kolayca şarkıları ezberleyebilirler. Dilde 18. aya doğru bir gerileme olmakta ve bu 24. aya kadar sürebilmektedir. Dil gelişimi normal yaşıtlarına göre daha geç gerçekleşir” diye konuştu.

    “Bu çocuklar görsel mekanik oyuncakları severler. Özellikle tren araba gibi oyuncaklara ilgi fazladır” diyen Güzel “Televizyonda özellikle Çarkıfelek gibi programlara kilitlenirler. Bu programlar gibi içinde çok fazla sayıda harf, sayı ve kelime görselleri okumalarını artırır. Evdeki eşyaların aynı yerlerde kalması konusunda ısrarcı davranırlar. Yine bir yere giderken hep aynı yolu kullanmak isterler başka bir yoldan gitme konusunda direnirler. Öfke patlamalarında sözel olarak sakinleşmezler, bir şekilde dikkatleri ilgi duyduğu başka bir tarafa çekilmeye çalışılmalı ya da müzik kullanılmalıdır. Genellikle arkadaşlık ilişkileri kurmada zorluk çekerler. Oyun oynayan yaşıtlarının yanına gitse bile nadiren bir konuşma veya ilişki başlatabilirler. Dinlemede seçicilik gösterirler. Yanındaki bir şeyi dinlemiyorken diğer odada ilgilerini çekebilecek hafif bir sesi işitebilirler. Dinlemedeki bu seçicilik önemlidir. Zeki ve sevimli bir görünümleri vardır. Oyuncaklarla oynarken mekanik olanları yada puzzle’ı tercih edeceklerdir. Bu çocukların ince motor becerilerinde herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Okuduğunu anlama sözel dil ile ilişkilidir. Erken yaşlarda yazılı soruları ve bilgileri daha iyi anlarlar. Erken okuma, yüksek işlevli otistik bozuklukta da görülebilmektedir. Pek çok hiperleksi özelliği olan çocuk 4,5-5 yaşlarında dil gelişimlerinde ilerleme gösterirlerken sosyal iletişimdeki bozukluk bazen kalıcı haldedir” şeklinde konuştu.

    Hiperleksik çocukların erken yaşlarda, otizme benzer pek çok tipik davranış gösterebildiğini de vurgulayan Güzel “Bunlar tekrarlanan, ritüalistik davranışlar, duyusal hassasiyet (gürültü, dokunma ve koku gibi) artmış duyarlılık, öfke patlamaları, yaygın anksiyete ve anormal korkulardır. Bu davranış anormallikleri 4,5-5 yaşında dilin gelişimi ile azalır. Bu çocuklar sevecen, sıcak çocuklardır ve yetişkinler ile daha iyi bir iletişim kurarlar. 5 yaşından itibaren eğitici oyunlara katılabilirler. Her ne kadar normal bir okula gidebilseler de eğitimlerinde küçük değişikliklerle anne-babalar uzman bir psikolog tarafından yönlendirilirse özel eğitimle çok iyi netice alabilirler” tavsiyesinde bulundu.

  • MHP’li Koray Aydın: “Eğer Kongre Yaşanırsa Aday Olabileceğimi Söyledim”

    Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı MHP’li Koray Aydın, 1 Kasım seçimlerinden sonra MHP’de yaşanan kurultay sürecini değerlendirdi. Muhalefet partilerinde bir travma yaşandığı gibi MHP’de bir travmanın yaşandığını belirten Aydın, “Yani aslında Milliyetçi Hareket Partisi tabanının yürüttüğü bir organizasyondur şuanda yürütülmekte olan olağanüstü kongre süreci. Bunu MHP sahipliğini elinde bulunduran, bu partiye oy vermiş milyonlarca insanın ortak arzusunun hala kuvvetli bir şekilde devam ettiğini şahsen bir siyasetçi olarak görüyorum ve gözlemliyorum” dedi.

    MHP’li Koray Aydın, İHA muhabirinin MHP’de yaşanan süreçle ilgili sorularını yanıtladı. 1 Kasım sonrası MHP’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Aydın, “1 Kasım seçimlerinden sonra Türkiye’de özellikle muhalefet partilerinde bir travma yaşandığı bir gerçekliktir. Travma yaşanan partilerden bir tanesi de Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, bu seçimde beklemediği bir düşüş yaşayarak, Türk siyasi sahnesinde Meclis’in en küçük partisi konumuna gelmiştir. Daha çok değil 4 ay önce iktidar özlemini yerine getirebilir miyim coşkusunun, heyecanının yaşandığı bir camiada böyle şok bir düşüşün yaşanmasının getirdiği travmayı siyasetin kendi kuralları içerisinde doğal karşılamak gerekir. MHP’de bu yeni dönem ve bu yeni dönemin bundan sonraki sürecin şekillenmesi yönünde özellikle MHP’ye oy veren kitleler nezdinde bir düşünce birliği oluşmuştur. Yani MHP’de bir değişim arzusu, MHP tabanının bir ortak beklentisi haline dönüşmüştür. Aslında bugün MHP’de yaşanan bu olağanüstü kongre sürecini besleyen ana damar bu dinamiktir. Yani olağanüstü kongre talebinde bulunan MHP üst kurul delegeleri, bunu kendi iradelerine bağlı olarak değil, MHP’ye gönül veren milyonlarca insanın bir ortak talebinin sıkıştırması, yönlendirmesi, baskı kurması neticesinde böyle bir olağanüstü kurultay talebi ortaya çıkmıştır” şeklinde konuştu.

    Aydın, sözlerini şu şekilde sürdürdü.

    “Bu siyasetin kendi doğal dengesi içerisinde ve çok normal bir sonuçtur. Çünkü MHP’de bu süreci besleyen ana damar, şuanda sürecin şekillenmesi, yönetilmesini, hala dümenini elinde tutmaktadır. Yani aslında Milliyetçi Hareket Partisi tabanının yürüttüğü bir organizasyondur şuanda yürütülmekte olan olağanüstü kongre süreci. Bunu MHP sahipliğini elinde bulunduran, bu partiye oy vermiş milyonlarca insanın ortak arzusunun hala kuvvetli bir şekilde devam ettiğini, şahsen bir siyasetçi olarak görüyorum ve gözlemliyorum. Tabi bu yaşanan süreci Türkiye’nin genel şartlarından da soyutlayamayız. Niye soyutlayamayız. Çünki Türkiye çok anormal bir dönem yaşıyor. Hem içeride bir iç savaş görüntüsü var, dışımızda bir dünya savaşı eşiğinde olduğu iddiaları ile hemen yanı başımızdaki coğrafyanın yeniden şekillendirme mücadelesi içinde görev almış, bütün emperyal güçlerin bir güç savaşına sahne olmuş, bunun etkilerinin Türkiye’yi sardığı bir dönemde MHP gibi milliyetçiliği temel düstur haline getirmiş ve bu düstur üzerinde 47 yıllık siyasi mazisinde siyaset yapan bir Milliyetçi Hareket Partisi’nde olup bitenlerin, ben Türk milletinin bütününü de ilgilendirdiğini düşünüyor ve bunu bu şekilde gözlemliyorum. Şuanda işleyen süreci iyi okumak lazım. Bir yanda devam eden bir olağanüstü kurultay talebi var. Bu aynı zamanda şuanda hukuku da ilgilendiren bir konu haline geldi. Çünkü bir siyasi partide 548 kişi oldu şimdi müracaatlar, 548 kişinin böyle demokratik bir talebini görmemezlikten gelmek mümkün değildir. Ben şahsen MHP Genel Merkezi’nin de ve sayın Genel Başkanımızın da zaman içerisinde bu süreci daha sağlıklı yönetmesi gerektiğini kabul edeceğini düşünüyorum. O bakımdan olan olumsuzluklar üzerinden değil, olmasını beklediğimiz güzellikler üzerinden bir gelecek beklentisi içerisinde olduğumuzu vurgulamak için bunları özellikle söyledim. Şimdi siyasette bir demokratik talep bir dip dalgası ise, o partiye gönül veren insanların neredeyse bütünün ortak bir arzusu haline gelişmişse, buna karşı demokratik olmayan gündemlerle direnç göstermeye çalışmak ve bunu engellemeye çalışmak beyhude bir çabadır.”

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ’ın istifasını da değerlendiren Aydın, “Ben şöyle düşünüyorum. Yani parti içerisinde milletvekilliği yapmış arkadaşlarımızın, yani böyle bir demokratik talebe uygun hareket edilmesi gerektiğini söylemeleri aynı zamanda demokratik bir cesarettir. Aslında Türkiye’de parti içi meselelerde bunu cesaret olarak görmek, algılamak aslında bizim demokrasi kültürümüzün geldiği seviyeyi göstermesi bakımından da önemlidir. Niye. Ama aslında çok normal bir davranıştır. Bunları böyle anormal gibi görmek alışkanlığından hepimizin kurtulması lazım. Bu MHP’nin içerisinde bir kargaşa olduğu anlamına gelmez. MHP’nin iktidar olma hedefine bağlı olarak kendisini nasıl yeniden yapılandıracağını, hangi argümanlarla bunu harekete geçireceğini düşünen insanların bir tavır koyması ve bir pozisyon alması gibi değerlendirilebilir ki, ben de bu arkadaşlarımızın tavrını şahsen önemsiyorum, ciddiye alıyorum ve bu sürece de katkı verdiğini düşünüyorum” diye konuştu.

    Bazı il ve ilçe yönetimlerinin görevden alınmasına da değinen Aydın, “Ben şu anda MHP’de yürütülmekte olan olağanüstü kongreye destek veren arkadaşlarımızın bunu bir vazife, bir görev gibi yaptıklarını biliyorum. Ayrıca bunların kendi şahsi kanaatleri olmadığını da biliyorum. MHP’ye oy veren insanların, kendi oluşan fikirleri ile delegeyi baskı altına aldıklarını, yönlendirdiklerini ve bu işi yapmaya sevk ettiklerini de biliyorum. Dolayısı ile bu genel bir talebin onların şahıslarında şekillenmesidir. O bakımdan bunu yapan insanları görevden almak, yerine yeni arkadaşlarımızı ikame etmek yanlıştır. Bunun partimize bir faydası olmayacaktır. Göreceksiniz bunu yapanlara da bir fayda sağlamayacaktır. Çünkü demokratik hakkını kullanan insanların bu mağduriyetinin üzerinde bu hareket nice destanlar yazdığını, geçmişte örnekleri ile göstermiş olan bir siyasal harekettir. Onun için bu arkadaşlarımızın böyle bir irade beyanında bulunmaları ve bunun toplumdan karşılık görmesine karşılık böyle zorlayıcı tavırlar siyaseten hiçbir sonuç doğurmaz. Ben bu sürecin kendi mecrası içerisinde büyüyeceğini düşünüyorum. MHP’de yapılacak olağanüstü kurultayın aslında harekette oluşmuş olan, partinin iktidar olma hedefine yönelik olarak, düzgün bir şekilde yönetileceği bir döneme doğru evrileceğini düşünüyorum. Bu olmadığı takdirde tartışma ve kırılganlıklar artar. Bunun da MHP’ye ne faydası olur. Hiçbir faydası olmaz. Şuanda Türkiye’de herkesin gözü bir umut olarak bu partiye dönmüşken, MHP’nin dışarıda olan bütün insanlar tarafından bir toplanma yeri olarak görüp değerlendirilebileceğinin konuşulduğu ve tartışıldığı böyle bir dönemde, bunun bizim siyasal duruşumuza ve MHP’nin dokuz ışık temel ilkelerinden olan hürriyetçilik ve şahsiyetçilik ilkesine müdahale etmek manasına geldiği anlamı taşır ki, bu MHP tabanı ve Türkiye’de MHP’yi izleyen herkes tarafından olumlu bulunmaz. Yani partimize itibar kaybettirmeyecek bir duruş sergilemeliyiz, bunun gereğini yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

    Olağanüstü kurultay olması durumunda aday olup olmayacağı şeklinde bir soruya da cevap veren Aydın, “Ben MHP’de bir kongre yaşandığı takdirde bu kongrede aday olabileceğimi daha önce ifade ettim. İster olağanüstü olsun, ister olağan olsun MHP’nin bundan sonraki sürecinde biz arkadaşlarımızla beraber MHP’de oluşan bu iradenin takipçisi olan insanlar olarak demokratik haklarımızı kullanarak, MHP’nin biz yeniden yapılanmasını bir zaruret, bir mecburiyet olarak görüyoruz. Bizi buna iten nedenler, ülkemizin içinde bulunduğu şartlar. Demokrasi standartlarımızın düşmesi, ülkenin bir iç savaş sendromu yaşaması, dışarıdan kuşatılıp bütün emperyal güçlerin dikkati hesaba almadığı neredeyse her taraftan itilmiş, kakılmış bir görüntümüzün olduğu böyle bir dönemde Türk milliyetçiliği fikir sistemine bağlı bir siyasal yapının güçlü bir şekilde bir iktidar hedefi koyarak bu işe soyunmuş olması Türkiye demokrasisi açısından da kazanç olacaktır” şeklinde konuştu.