Etiket: Edilmemeli”

  • ABD’li uzmanlar uyardı: “Ekonomi siyasete kurban edilmemeli”

    ‘ABD-Türkiye ilişkilerinde Sorunlar ve Fırsatlar’ adını taşıyan panelde konuşan Amerikalı ve Türk uzmanlar, son dönemde ABD Başkanı Trump’ın açıklamaları ve Türkiye’ye uygulanan yaptırımlarla tırmanan gerginliğin bir an önce sona ermesi gerektiğinin altını çizdi.

    Washington’da bulunan BAU Uluslararası Üniversitesi ve düşünce kuruluşu Küresel Politikalar Enstitüsü tarafından düzenlenen ‘ABD – Türkiye ilişkilerinde Sorunlar ve Fırsatlar’ panelinde, konunun uzmanları, Türkiye ve ABD arasındaki gerginliği masaya yatırdı. Panelde görüş bildiren Amerikalı ve Türk uzmanlar, son dönemde ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamaları ve Türkiye’ye uygulanan yaptırımlarla tırmanan gerginliğin bir an önce sona ermesi gerektiğine vurgu yaptı.

    Moderatörlüğünü BAU Uluslararası Üniversitesi Rektörü Sinem Vatanartıran’ın üstlendiği panel, BAU Uluslararası Üniversitesinin Washington’daki merkez kampüsünde gerçekleşti. Panele Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Serdar Kılıç’ın yanı sıra çeşitli ülke büyükelçilik temsilcileri, düşünce kuruluşları, üniversiteler ve basın mensupları katıldı.

    Toplantıda ilk sözü alan ABD Ticaret Odası Orta Doğu ve Türkiye’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Khush Choksy, iki ülke arasındaki ticari ilişkilere vurgu yaptı ve Türkiye’de Amerikan sermayesiyle kurulan yaklaşık bin 800 şirket olduğuna dikkat çekti. Choksy, ABD Başkanı Trump tarafından empoze edilen ekonomik yaptırımları da yorumlayarak bu tip ekonomik yaptırımların uzun vadede ülkelerin kendi ekonomik çıkarlarına zarar verdiğini söyledi.

    ABD Ticaret Odası olarak yaptırımların karşısında olduklarını yineleyen Khush Choksy, küresel müttefikleri uzaklaştıracak politikaların ABD ulusal çıkarları için olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin altını çizdi. “Siyasi sorunlar ekonomik boyuta taşındığında bambaşka siyasi sorunlara yol açabiliyor” diye konuşan Choksy, ABD’nin uluslararası alanda yalnızlaşmaması için diyalogdan ödün verilmemesini tavsiye etti.

    ’Yapıcı diyalog’ vurgusu

    Türkiye Cumhuriyeti Washington Büyükelçiliği Ticaret Müsteşarı Selman Kurt da konuşmasında, ABD ve Türkiye arasındaki ticaretin ABD lehine bir dengede olduğunu hatırlatarak, “Serbest piyasa ekonomisinin merkezi konumundaki ABD’nin Türkiye gibi önemli bir müttefike yaptırım uygulaması ticari ilişkilerde yıkıcı etkiler yapabilir” uyarısında bulundu. İki ülke hükümetinin sorunlarını yapıcı ve diyaloğa dayalı diplomasi kanalları üzerinden tartışması gerektiğini söyleyen Kurt, ABD yönetiminin Türkiye’yi alternatif pazarlara iten anlayıştan bir an önce uzaklaşmasını umduklarını anlattı.

    Amerikan Türk Konseyi Başkanı Howard Beasey, ABD ve Türkiye arasındaki sorunların ekonomik olmaktan ziyade siyasi sorunlar olduğunu söyledi. Ekonominin siyasi sorunları çözmek için sadece bir sopa olarak kullanıldığını iddia eden Beasey, siyasetin aradan çıkması durumunda ekonomik anlamda atılabilecek çok olumlu adımlar olduğunu anlattı. Yaptırım krizi yüzünden yüz milyonlarca doların ABD’ye gelmediğini vurgulayan Beasey, tarafların masaya dönerek bu sorunu daha fazla derinleşmeden aşmaları gerektiğini söyledi. Özellikle iki ülke liderine sorumluluk düştüğüne dikkat çeken Beasey, Türkiye’nin başta siyasi, askeri ve ekonomik olmak üzere her açıdan vazgeçilmez bir ABD müttefiki olduğunu hatırlattı.

  • Vali Ata: “Tarım ve hayvancılık ihmal edilmemeli”

    Hatay Valisi Erdal Ata, ‘Tarımda Genç Girişimci Kadınlar Güçleniyor’ projesinde dereceye giren kadın girişimcilere ödüllerini verdi.

    Hatay Valiliğinde gerçekleştirilen ödül töreninde Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Tarımda Genç Girişimci Kadınlar Güçleniyor Projesi” kapsamında hazırladıkları projeler ile jürinin değerlendirmesi sonucu ilk üçe giren kadın girişimcilere plaketleri ve ödülleri Vali Ata tarafından verildi.

    Ödül töreninde bir değerlendirme yapan Vali Ata, “Türkiye geçmişte dünyada gıda bakımından kendi kendine yeten yedi ülkeden bir tanesiydi. Son yıllarda tarıma yeteri kadar teşvik verilmesine rağmen maalesef birtakım tarımsal ürünleri zaman zaman dışarıdan ithal etmek durumunda kalıyoruz. O nedenle ülkeler ne kadar sanayide, teknolojide gelişmiş olursa olsun ihmal edilmemesi gereken bir sektör var ki o da tarım ve hayvancılıktır. Dünyanın sanayi ve teknolojide gelişmiş ülkelerine baktığımız zaman tarım ve hayvancılıkta da gelişmiş olduklarını görüyoruz. Biz de bunu yapmak zorundayız” dedi.

    Ülke kalkınmasının tam anlamıyla ivme kazanabilmesinde kadın istihdamı ve girişimciliğinin önemini vurgulayan Vali Ata, “Bu tür projeler, bayanların tarımda sadece işçi olarak değil projeler gerçekleştirerek gerek kendi ekonomileri gerekse il ve ülke ekonomisine katkıda bulunmasına imkan sağlaması bakımından da önem arz etmektedir. Bu kapsamda hazırladıkları projeleriyle başarılı olarak tüm kadınlara da güzel bir örnek teşkil eden arkadaşlarımızı bir kere daha tebrik ediyorum” şeklinde konuştu.

    Törende Defne ilçesinden katılan ve “Kadın Temizliktir, Temizlik Liftir” projesiyle birinci olan Manolya Çolak’a 3 bin TL, Samandağ ilçesinden “Türkiye’nin Fidan Üretiminin Geleceğinde Ben de Varım” projesiyle katılarak ikinci olan Hasret Öz’e 2 bin TL, yine Samandağ ilçesinden “Gücünü Kekikten Alan Kadın” projesiyle üçüncü olan Sibel Çetin’e ise bin TL sembolik para ödülü verildi.

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile İŞKUR Müdürlüğü ve KOSGEB işbirliği ile düzenlenen “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi” ile 63 kursiyer sertifikalarını almaya hak kazandı.

    Bu sertifika programının ardından “Tarımda Genç Girişimci Kadınlar Güçleniyor” projesine Samandağ ilçesinden 15, Defne ilçesinden 5 kişi olmak üzere toplam 20 kadın girişimci katıldı.

  • MHP’li Mustafa Kalaycı: “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde acele edilmemeli”

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde acele edilmemesini, özelleştirilecekse de halka arz yönteminin esas olmasını savunduklarını söyledi.

    MHP’li Mustafa Kalaycı şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili yaptığı açıklamada, 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi için ihaleye çıkıldığını, bunlar arasında 8 ilçe ekonomisinin can damarı olan Ilgın Şeker Fabrikasının da bulunduğunu hatırlattı. Satılmak istenen fabrikasının 2017-2018 pancar alım ve işletme kampanyası döneminde 33 milyon lira kâr elde ettiğini kaydeden Kalaycı, “O nedenle, zararı olduğu gerekçesiyle satılacağı bilgisi gerçek değildir. Tam aksine, Ilgın Şeker Fabrikası 2016 yılında en fazla kâr elde eden işletmedir. Konuya ‘Fabrika kârlı mı zararlı mı?’ gözüyle bakılmamalıdır. Şeker fabrikalarının, bölgesel gelişme ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesi açısından büyük öneme sahip olduğu unutulmamalıdır” dedi.

    “Şeker fabrikaları tüm bölge insanının önemli bir geçim kaynağıdır”

    Şeker fabrikalarının bölge ekonomisine hayat verdiğini, ülke ekonomisine de yüksek katkı sunduğunu bildiren Kalaycı, “Şeker fabrikaları, bulundukları yerlerde, pancar çiftçimizin, esnafımızın, fabrika çalışanlarının, kamyoncuların, servisçilerin, hayvancılıkla uğraşanların, velhasıl tüm bölge insanının başlıca geçim kapısı ve önemli bir geçim kaynağıdır. Bu bölgelerdeki vatandaşlarımız günlerdir ayaktadır ve gelişmeleri endişeyle takip etmektedir. Ülkemizde bugüne kadar gıda sektöründe yapılan özelleştirmeler sonrasında bazı fabrikaların ve iş yerlerinin kapanmış olması ve buralarda üretilen birçok üründe ithalat yapar konuma gelinmesi gerçekleri karşısında şeker fabrikalarının da kapanması, şeker pancarı tarımının bitmesi ve pancar şekeri üretiminin sonlanması korkusu ve endişesi yaşanmaktadır. Böylesi bir durum nişasta bazlı şeker üreticilerinin önünü açması, pazar alanını genişletmesi, insanımızın sağlıksız şeker üretimi ve ithaline mahkûm olması sonucunu da doğurmaktadır. Nişasta bazlı şekerin cıva zehirlenmesine yol açtığına ve kadar birçok hastalığa neden olduğuna dair bilimsel araştırmalar tüm dünya kamuoyunca hassasiyetle takip edilmektedir. Pancar şekeri üreten AB ülkelerinde nişasta bazlı şeker kotası genelde yüzde 2 ila 3 düzeyindedir. Fransa ve İngiltere’de bu kota yüzde 0, Almanya’da ise yüzde 1,9’dur. Buna karşın Türkiye’de nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 10 olup Bakanlar Kurulu her yıl bu kotayı yüzde 50’ye varan oranlarda artırmaktadır. Ayrıca piyasada etkin bir denetim de yoktur” diye konuştu.

    “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde acele edilmemeli”

    Mustafa Kalaycı, MHP’nin özelleştirmede halka arz yönteminin esas olmasını savunduğunu dile getirerek, “Sayın Maliye Bakanımız ‘40 bin kere düşündük’ demiş ve sosyal özelleştirme yaklaşımıyla sözleşmelere hem çalışanların hem üreticilerin hakkını güvence altına alan, asgari beş yıl boyunca üretimi garanti edecek hükümler koyduklarını açıklamıştır. Sadece 5 yıl için düşünmek yetmez, 5 yıl sonra ne olacak? Sayın Bakanın açıklamasından şeker fabrikaları özelleştirildikten beş yıl sonra kapatılabilir anlamı da çıkmaktadır. MHP, özelleştirmede halka arz yönteminin esas olmasını, stratejik kuruluşların özelleştirilmesinde seçici olunmasını savunmaktadır. Şeker fabrikalarına yönelik özelleştirme uygulamalarında acele edilmemesini ve tüm fabrikaların ayrı ayrı değerlendirileceği teknik çalışmalar yapılmasını öneriyoruz” şeklinde konuştu.

  • Diş Hekimi Ayan: “Engellilerin Diş Tedavileri İhmal Edilmemeli”

    Bursa’da, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi yöneticilerine, engellilerin diş tedavileri hakkında seminer verildi.

    Esteticare Tıp Merkezi ve MOYAD (Mina Otizmle Yaşam Derneği) iş birliğiyle düzenlenen ‘engellilerde diş problemleri ve tedavileri’ konulu seminere özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi yöneticileri ve eğitimciler katıldı. Özel eğitimcilerin ilgi gösterdiği seminerde, Diş Hekimi Metin Ayan, verdiği bilgilerle yetkilileri aydınlattı. Ağız ve diş sağlığı konusunda engellilerin normal insalar gibi değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Ayan, “Engellilerin ağız ve diş sağlığı tedavilerinde uzmanlaşmak ve tecrübe çok mühim. Engellilerde sedasyon ve genel anestezi yöntemleriyle her türlü diş tedavisini rahatlıkla yapmak mümkün. Sedasyon yönteminde hasta ilaçla uyutulur. Hasta solunum gibi hayati fonksiyonlarını kendi kendine yapar. Hapşırır, öksürür, ellerini hareket ettirebilir. Genel anestezide ise hasta ameliyat edilecek şekilde uyutulur. Solunumu anestezi cihazıyla sağlanır. Ben genellikle birinci yöntemi tercih ediyorum. Çünkü hasta çok kısa sürede uyuyup, kısa sürede uyandırılabiliyor. Uyandıktan dakikalar sonra yürüyerek klinikten çıkıyor. Ayrıca engellilerin yakınları hasta uyuyana kadar yanında refakat edebiliyor. Bu süreçte engelli huzursuz olmuyor. Odasında da ayıldığı için arada geçen zaman farkından etkilenmemiş oluyor” dedi.

    Türkiye’de engelli diş hekimliği alanında uzmanlaşmış ve bu yöntemle ciddi bir biçimde çalışan çok az diş hekimi bulunduğunu anlatan Ayan, sedasyon yönteminin engellilerin aileleri tarafından tanınması ve bu meseleye eğilen diş hekimi sayısının artmasını arzuladıklarını söyledi.

    Mina Otizmle Yaşam Derneği Başkanı Canan Cihan Kılıç ise, “Nisan ayı ise otizm ayıdır. Bu ayda otizme halka tanıtmayı hedefliyoruz. Otizmli çocukların sağlık problemlerinin başında diş çürükleri geliyor” şeklinde konuştu.

  • Kiremitci: “Resmi Olmayan Taleplere İtibar Edilmemeli”

    Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ali Rıza Kiremitci, Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin adını kullanarak, ayni ve nakdi yardım taleplerinde bulunanlara asla itibar edilmemesi gerektiğini söyledi. Genel Sekreter Kiremitci, bazı kişi ya da kişilerin il genelinde Büyükşehir’in adını kullanarak yardım talebinde bulunduğunu hatırlatarak, “Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve yetkililerinin adını kullanarak şehir genelinde yapılan hayır işleri, kurum hizmetleri, sportif yardım desteği ve diğer konularda vatandaşlarımızdan bizim dahlimiz dışında çeşitli taleplerde bulunulduğunu öğrendik. Hemşerilerimiz asla bu tür talepleri dikkate almasın. Resmi olmayan taleplere itibar edilmemeli. Ayni ve nakdi yardım talep eden kişi ya da kişiler asla dikkate alınmamalı. Vatandaşlarımızdan söz konusu girişimde bulunan kişi ya da kişileri ve iletişim bilgilerini, belediyemizin 444 16 25 Çağrı Merkezi, 155 Polis İmdat Hattı ve en yakın polis merkezine bildirmelerini rica ediyoruz” dedi.

    BEYAZ MASA BİRİMİNİN ÖNEMİ

    Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ali Rıza Kiremitci, Beyaz Masa biriminin önemine dikkati çekerek, “Belediyemiz bünyesinde kurulan Beyaz Masa, vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için oluşturulan özel bir birimdir. Erzurumluların emrinde olan Erzurum Büyükşehir Belediyesi Beyaz Masa Birimi, 7/24 hizmet anlayışıyla, kuruma

    ulaşan tüm istek, şikayet ve görüşleri değerlendirerek çözüm üretip, elde edilen veriler doğrultusunda kaynakların daha verimli kullanılmasında görev almaktadır. Beyaz Masa, mahalli idarelerle ilgili kent sorunlarının en asgari düzeye indirgenmesini sağlayan özel iletişim birimidir. Dolayısıyla gerek kurumumuzun adını kullanarak ayni ve nakdi yardım talep eden kişi ya da kişilerin bulunması gerekse de belediye hizmetlerinde yaşanabilecek olası bir problemde halkımız Beyaz Masa birimine müracaat edip, sorunlarını 444 16 25 numaralı çağrı merkezine bildirebilir ” diye konuştu.