Etiket: Edecekler

  • SUBÜ’den iş yeri eğitimi kararı: “Öğrenciler iş yerlerindeki uygulamalarına devam edecekler”

    SUBÜ’den iş yeri eğitimi kararı: “Öğrenciler iş yerlerindeki uygulamalarına devam edecekler”

    Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), korona virüs vakalarının artması doğrultusunda ‘+1 Uygulamalı Eğitim Modeli’ kapsamında iş yeri uygulamasında bulunan öğrencilere yönelik yeni kararlar aldı. Alınan kararlara göre öğrenciler mücbir sebepler söz konusu değilse iş yeri uygulamalarına devam edecekler.

    SUBÜ, artan korona virüs vakaları doğrultusunda ‘3+1, 7+1 ve 6+2’ uygulamalı eğitim modeli kapsamında iş yeri uygulamasında bulunan öğrencilere yönelik karar aldı. Karara göre öğrenciler iş yerlerindeki uygulamalarına devam edecekler. İş yerinin kapanması, öğrencinin korona virüs testinin pozitif çıkması ya da temaslı olması, işletme tarafından zorunlu izin durumu gibi mücbir sebepler oluşması durumunda İş Yeri Uygulaması dersinden izinli sayılacaklar. Böyle bir durumda dersin değerlendirmesi ise tamamlanan haftalar üzerinden final döneminde teslim edilecek raporlar ile yapılacak. İş Yeri Eğitimi dersine uzaktan eğitim yoluyla devam edilecek.

    Konuya ilişkin olarak SUBÜ’den yapılan açıklamada, “+1 Uygulamalı Eğitim Modeli üniversitemizin geliştirdiği ve eğitim-öğretim faaliyetlerinde temel dinamiğimiz olan bir model. Bu modelle çok sayıda öğrencimiz ileride karşılaşacağı iş hayatına henüz üniversitedeyken adapte oluyor ve çok daha kolay bir şekilde kısa süre içerisinde iş sahibi olabiliyor. İş dünyasının istihdam noktasındaki beklentileri bakımından da önemli olan bu modelin devamlılığını pandemi sürecinde de aldığımız tedbirlerle sürdürme gayreti içerisindeyiz. Öğrencilerimizi riske atmadan eğitimlerinin devamlılığını sağlamak en büyük önceliğimiz. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin 18 Kasım tarihli ‘Staj Seferberliği Projesi’ başlıklı yazısı da eğitim-öğretimde uygulamanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Bu proje ile Kariyer Kapısı Platformu üzerinden projenin uygulama birliği sağlanarak yaygınlaştırılması hedefleniyor. Üniversitemiz bünyesindeki Kariyer Merkezi ve İŞKUR İrtibat Ofisi de öğrencilerimizle sürekli irtibatta ve gereken desteği sağlıyor” denildi.

  • Avrupa Büyükler Güreş Şampiyonasında ülkemizi ve Erzurum’u temsil edecekler

    Avrupa Büyükler Güreş Şampiyonasında ülkemizi ve Erzurum’u temsil edecekler

    Ankara ASKİ Spor Kulübünde spor hayatlarını devam ettiren Erzurum’un yetiştirdiği güreşçilerden Rahman Bilici 63 kiloda Büyükler Güreş Avrupa Grekoromen sitilde, İbrahim Bolükbaşı ise Büyükler Avrupa serbest Güreş Şampiyonasında 97 kiloda ülkemizi temsil edecek. 10-16 Şubatta İtalya’da yapılacak Avrupa Güreş Şampiyonasında, Olimpik kategori Uluslararası hakemlerden Yusuf Sadri Kisalı görev alacak.

    Erzurum Güreş İl temsilcisi Battal Alpkılıç, “Avrupa Büyükler Güreş şampiyonasında geçmişte Reşit Karabacak ve Nihat Kabanlı ustalarımız geçmişte Avrupa şampiyonu olmuştular. Sonra Avrupa şampiyonu güreşçimiz çıkmadı. Büyükler Avrupa şampiyonalarında Geçmişte Erzurum’u temsil eden güreşçilerimiz Ömer Çubukçu Avrupa 3., Yakup Gör Avrupa 2., Fırat Binici Avrupa 2., Raham Bilci Avrupa 3. ve Muhammet Kotanoğlu Avrupa 3. olmuştu. İnşallah İtalya’da 10-16 şubat 2020 tarihlerinde yapılacak olan Avrupa şampiyonasında 63 kiloda Rahman Bilici, 97 kiloda İbrahim Bölükbaşı Avrupa şampiyonasında şampiyon olarak ülkemize dönerler. Avrupa Şampiyonasında Dadaş Güreşçilerimize dua edelim. Sporcumuza ve Milli Takımımıza Başarılar Diliyoruz.” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Muhalifler bulundukları alanda kalmaya devam edecekler”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmelerin ardından varılan mutabakata ilişkin, İdlib’te muhaliflerin bulundukları alanda kalmaya devam edeceğini söyledi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi’de yapılan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Erdoğan ile çok yapıcı ve kapsamlı görüşmeler yaptığını söyleyen Rusya Devlet Başkanı Putin, “Bu sene dördüncü kez bir araya geliyoruz. 10 gün önce Tahran’daki zirveye katılmıştık. Güncel ikili konuları görüştük, işbirliği konuları görüştük” dedi.

    İkili ticarette milli para birimlerinin kullanılması gerektiğini ifade eden Putin, İdlib konusunda ise, “Bugün özellikle Suriye’deki çözüm konularını ele aldık. Yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda beraber çalışma yürütüyoruz. Çok önemli mutabakatlara ulaştık. Rusya’nın endişeleri İdlib’de bulunan savaşçıların saldırı tehlikesini ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik ve 15 Ekim tarihinde silahsızlanma bölgesi 15-20 kilometreye kadar temas hattı üzerinden bir bölge kurma kararı aldık” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Rusya ile ekonomi alanında olumlu sonuçlar alındığını belirterek, “Ticaret hacmimizdeki artış eğilimi sürüyor. Bir önceki yıla kıyasla yüzde 31’lik artışın ardından bu yılın ilk yarısında da yüzde 33 yükseliş söz konusu. Temelini Sayın Putin’le birlikte attığımız Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve Türk Akım Doğalgaz Boru Hattı projeleri devam ediyor. 2019 yılında Türkiye’de ve Rusya’da karşılıklı olarak kültür ve turizm yılı etkinliklerini gerçekleştireceğiz. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Rus turistler ilk sırada yer alıyor. 4,7 milyonluk rekorumuzu bu yıl görünen o ki 6 milyonla gerçekleştireceğiz. Vizesiz seyahat rejiminin bir an önce yeniden başlaması yönündeki beklentimiz devam ediyor. Bu konuda ilgili bakanlıklarımız çalışıyorlar” dedi.

    “Muhalifler bulundukları alanda kalmaya devam edecekler”

    Putin’le Suriye konusunu son olarak Tahran’da düzenlenen üçlü zirvede ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, “Türkiye olarak Tahran’da hassasiyetlerimizi açıkça ifade etmiştik. Bugün ise Tahran’da vardığımız mutabakatı sahada nasıl hayata geçirebileceğimizi müzakere etme imkanını bulduk. İkili ve heyetler arası görüşmelerimizde, İdlib’de karşılıklı endişelerimizi dikkate alan çıkış yolu bulunması konusunda da çok önemli mesafe katettik. Sayın Putin’le İdlib meselesinin Astana ruhuna uygun bir anlayış temelinde çözümü konusunda mutabık olduğumuzu bir kez daha gördük. Bu çerçevede yaptığımız değerlendirmelerin sonucunda muhalifler ve rejim kontrolündeki alanlar arasında silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulmasını kararlaştırdık. Muhalifler bulundukları alanda kalmaya devam edecekler. Buna karşılık radikal grupların söz konusu alanda faaliyet göstermemelerini sağlayacağız. Rusya, İdlib çatışmasızlık bölgesinde saldırılmayacağını temin için gereken tedbirleri alacaktır. Gerek üçüncü tarafların provokasyonlarını, gerekse varılan mutabakata yönelik ihlallerin tespitini ve engellenmesini de yine birlikte temin edeceğiz. Bu amaçla Rusya ve Türkiye, belirlenecek silahsızlandırılmış bölge sınırlarının iki tarafında koordineli devriye faaliyeti gösterecektir. Türkiye, halen İdlib çatışmasızlık bölgesinde bulunan gözlem noktalarını da tahkim edecektir. Bu mutabakatla İdlib’de büyük bir insani kriz yaşanmasının önüne geçtiğimize inanıyorum. Türkiye, Suriye krizinin başından beri olduğu gibi İdlib meselesinde de üzerine düşeni yapmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.

    “Suriye’nin geleceğine yönelik en büyük tehdit, Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarından kaynaklanmaktadır”

    Rusya ile varılan mutabakatın Türkiye’nin yeni yüklerle karşılaşmaması bakımından olduğu kadar Rusya başta olmak üzere konuya taraf ülkeler için de önemli bir kazanım olduğunun altını çizen Erdoğan, “Bu görüşmemizde ayrıca Suriye sahasındaki teröristlerin varlık gösterdiği alanların İdlib’le sınırlı olmadığına özellikle dikkat çektik. Suriye’nin toprak bütünlüğüne kasteden ve Türkiye’nin milli güvenliğini, tehdit eden asıl yapı PYD/YPG’dir. Bu örgütün Fırat’ın doğusunda gerçekleştirdiği katliamlar ve etnik temizlik faaliyetleri ortadadır. Suriye’nin geleceğine yönelik en büyük tehdit, İdlib’ten ziyade Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarından kaynaklanmaktadır. Öncelikle bu terör bataklıklarının kurutulması gerekiyor. Biz hem Fırat Kalkanı hem de zeytin dalı harekatıyla önemli adımlar attık. 4 bin kilometrelik alanı DEAŞ ve PKK’lılardan temizledik. Bu bölgelere Suriyeli kardeşlerimizin güven içinde dönmelerini sağladık. Benzer adımların PYD-YPG terör örgütünün elinde bulunduğu diğer bölgeler için de atılması önem arz ediyor” dedi.

    “Hedefimiz, Suriye halkının kendi gerçek demokratik iktidarına kavuşmasıdır”

    Türkiye ve Rusya’nın arzusunun Suriye krizinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulması olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu hedefe yönelik işbirliğimizi süreceğiz. Bu çerçevede Astana garantörlerinin, Birleşmiş Milletler Suriye özel temsilcisiyle geçen hafta başında Cenevre’de anayasa komitesi toplantısının sonuçlarını değerlendirdik. Hedefimiz önce bir anayasanın oluşması, ardından orada demokratik bir seçimin gerçekleşmesi ve ondan sonra da Suriye halkının kendi gerçek demokratik iktidarına kavuşmasıdır. Komitenin kuruluş sürecine en kısa sürede tamamlamak için çabalarımızı hızlandırmak konusunda mutabık kaldık” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Rus ilişkilerini tanımlayan ana unsurların iyi komşuluk, ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı olduğunu belirterek, “Bu temelde şimdiye kadar pek çok adım attık ancak bunları yeterli görmüyoruz. İşbirliğimizin daha da ilerlemesi için önümüzdeki süreçte çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu anlayıştan hareketle değerli dostum sayın Putin’e bana ve heyetime gösterdiği konukseverlik için tekrar teşekkür ediyorum. Bugün attığımız adımları aldığımız kararların da özellikle Suriye halkı için hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

  • Tavuk çiftliğindeki artıklardan enerji elde edecekler

    Zonguldak’ta tavuk çiftliklerindeki artıklardan biyokütle santrali kurulması ve enerji elde edilmesi görüşüldü.

    Zonguldak Valisi Ahmet Çınar’ın başkanlığında İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Cemalettin Çataklı, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Demir, Türkiye Kanatlı Hayvan Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkan Yardımcısı Osman Bayraklı, Zonguldak Kanatlı Hayvan Üreticiler Birliği Başkan Yardımcısı Hakan Güner ve Anadolu Biyokütle Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Doğan’ın katılımı ile kentteki tavuk çiftliklerindeki atıklardan Biyokütle Santrali kurulması ve enerji elde edilmesi hakkında toplantı gerçekleştirdi.

  • Halloum: “Biz değilsek torunlarımız, torunlarımız değilse onların torunları elbet bu zafere tanıklık edecekler”

    Konya Büyükşehir Belediyesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) ve Kudüs Açık Üniversitesi ortaklığında düzenlenen Filistin Meselesi ve Türkiye Uluslararası Kongresi kapanış programıyla son buldu.

    Kapanış programında ilk konuşmayı NEÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı ve Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Çemrek yaptı. Çemrek, Kongrenin yapılış sürecinde emeği geçen herkese teşekkür ederek böylesi önemli bir konunun NEÜ ev sahipliğinde gerçekleştirilmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

    Eski Filistin Büyükelçisi Rıbbi Halloum ise konuşmasında kongrede farklı oturumlarda başarılı sunumların yapıldığını, başta NEÜ olmak üzere kongreye destek veren herkese teşekkürlerini sundu. Konya’da 1980 yılında Filistin için düzenlenen yürüyüşü hiç unutmadığını kaydeden Halloum, Konya’nın bu anlamda kendisi için başka bir öneme sahip olduğunu hatırlattı. Arap rejimlerinin kendilerine sırt çevirdikleri dönemde, Filistin’in yanında yalnızca Türkiye’nin olduğunun altını çizen Halloum, “Filistin’e verilen bu desteklerden şunu anlıyorum ki biz zafer elde edeceğiz. Biz değilsek torunlarımız, torunlarımız değilse onların torunları elbet bu zafere tanıklık edecekler” ifadelerini kullandı.

    İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi Genel Direktörü Musa Kulaklıkaya da konuşmasında Filistin halkının her uyandıkları gün bin bir çeşit insanlık dışı zulme uğradıklarını, Müslümanlar olarak aynı acıyı paylaşmak gerektiğini ifade etti. Kulaklıkaya, dünya üzerinde hiçbir işgalin bu kadar uzun sürmediğini hatırlatıp, Kudüs’ün en büyük barış ve hoşgörü şehri olduğunu sözlerine ekledi. Yazar Levent Baştürk ise 20 Arap 40 İslam ülkesinin İsrail karşısında aciz kaldığını söyleyerek bu durumdan üzüntü duyduğunu, tüm Müslüman ülkelerin Filistin meselesine karşı daha dik bir duruş sergilemesi gerektiğinin altını önemle çizdi.

    NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker ise kongreye katkı sunan konuklara ve kongrenin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek konuşmasına başladı. Birçok açıdan söylenecek çok söz olduğunu belirten Şeker, Filistin meselesinin daha özel başlıklar altında ele alınması gerektiğinin önemine değindi. Filistin davasının bir hak ile batıl mücadelesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Muzaffer Şeker, durdukları safın net olduğunu, bu duruşun gelecek nesillere aktarılmasının da son derece önem arz ettiğini sözlerine ekledi.

    Program hediye takdimleri ve toplu fotoğraf çekilmesi ile son buldu.