Etiket: Ebso

  • Uğur Yüce, Tarkem Ebso Ortaklığı İstiyor

    Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Ocak ayı Meclis toplantısı gerçekleştirildi. Meclis toplantısına katılan Tarihi Başkan Vekili Uğur Yüce, TARKEM’in çalışmalarını anlattı. Türkiye’ye gelen turistlerin sadece yüzde 3.5 civarında bir oranın İzmir’i ziyaret ettiğini vurgulayan Yüce, “İzmir’in turistlere sunacağı ne var deniyor. Sunacağımız çok şey var ama bunları nasıl sunacağımızı bilemiyoruz. Eskiden fuara 20 milyon kişi gelip gezerdi. Artık onu kaybettik. Aslında biraz iyileştirip öyküleştirdiğimizde elimizde bir hazine var. Bunun için İzmir’in turistik açıdan sunulabilir hale getirmeliyiz” diye konuştu.

    TARKEM’i 116 ortak ile birlikte kurduklarını ve her ortağın 2 sözleşme imzaladığını kaydeden Uğur Yüce, “Bunlardan biri Ortaklık diğeri ise Etik İlkeler anlaşmasıdır. Etik İlkeler antlaşmasında her bir ortak tarihi dokuya sadık kalacağına, yıkıp yok etmeyeceğine namusu ve şerefi üzerine söz verip imzalıyor. Türkiye’de bunun bir örneği daha yok” ifadelerini kullandı.

    Projenin sadece Kemearltı’yla kısıtlı olmadığını, Agora ve Kadifekale’nin de bir bütün içinde değerlendirildiğini açıklayan Yüce şunları söyledi:

    “Bölgedeki 1473 tescilli binasıyla, eski Türk Mahallesi, Agora ve Kadifekale ile birlikte bu alanların çok önemli bire yere sahip. Çünkü bu bölgede 800 bin ürün çeşidi, günde 150 bin ziyaretçi ve 75 bin çalışan yer alıyor. Burası tam anlamıyla bir açıkhava çarşısı ve alışverişin merkezi” dedi.

    Kemeraltı’nda 70 yıldan beri hizmet veren ve Ege mutfağından örnekler sunan lokantaların olduğunu yanı sıra 100 yıllık el sanatkarlarının da yine Kemeraltı’nda çalışmalarını sürdürdüğünü aktaran Yüce, şu sözleri kaydetti:

    “Bölge için bugüne kadar 29 avam projesi geliştirdik. Ayrıca tarihi bilgi bankası oluşturulup alanla ilgili verilerin toplanıp bilgi altyapısının oluşturduk. Faaliyet türleri, sosyo-ekonomik canlılık, ulaşım, yol-eğim analizleri gibi bir çok teknik analizler de yapıldı. Bu çalışmalarımızda esnaf dernekleri ve üniversitelerle de görüşmelerimiz oluyor. Avam projelerimizi de onların istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda hazırlıyoruz” dedi.

    Kemeraltı için ne istediklerini de açıklayan Uğur Yüce, “Biz bu 270 hektarlık bölgede güvenli yaya yollarının yapılması, ziyaretçilere yönelik rota ve güzergahların belirlenmesi, sosyal yaşam alanlarının yaratılması, 24 saat yaşayan, yüksek katma değerli ürünlerin yapıldığı, çocuk alanlarının olduğu, tescilli tarihi yapıların restore edilerek işlevsellik kazandırıldığı bir bölge istiyoruz” diye konuştu.

    Sunumundan ardından EBSO’dan 3 ricası olduğunu söyleyen Yüce, “Şirketimizin 4 hissesini stratejik ortaklara ayırdık. Bunların üçünü Konak Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği’ne (İESOB) verdik. Elimizde tek bir hisse kaldı. EBSO’nun bu hisseyi alarak ortak olmasını istiyoruz. Çünkü orada imalat ve üretim yapılıyor. Belki organize sanayi bölgelerimizden biri ortak olmak isteyebilir. İkinci ricam ise imalat yapılan bu bölgede Ege İhracatçı Birlikleri ve İESOB’nin bir kümelenme çalışması yapmasıdır. Son ricamız da İzmirlilerden olacak. 2017 yılı Mart ayında şirketimizi halka açacağız. İzmirlilerin de bu şirkete ortak olmasını istiyoruz. Böylece dev bir şirket kurup ne denli başarılı olacağımızı herkese gösterebiliriz” ifadelerini kullandı.

    GÖKÇÜOĞLU: “SANAYİCİLER KÖY ENSTİTÜSÜ MODELİ İLE KAZANIR”

    EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu ise konuşmasında köy enstitülerinin önemini ve sanayicilere neler kazandıracağını dile getirdi. Gökçüoğlu, sanayiciler olarak istenilen eğitim sistemi modelinin Köy Enstitüsü modeli olduğunu söyledi. Gökçüoğlu, “Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor aynı zamanda mesleki beceriler öğrenmekteydi. Derslerin yüzde 50’lik bölümü temel örgün eğitim konularını içermekte, geri kalanı ise uygulamalı eğitimden oluşmaktaydı. Gerek aşiret reisleri ve ağaların isteği ile ve gerekse ABD’den alınan maddi destek karşılığında köy enstitülerinin kapatılması istenmiştir. Önce eğitimin niteliği değiştirilmiş, ardından da 1954 yılında tamamen kapatılmıştır. Neden kapatılmak istendiğini çok iyi biliyoruz. Eğitim, güçlü bir Türkiye modelinin engellenmesinin yollarından belki de en etkili olanıdır ve bu da başarılmıştır” diye konuştu.

  • Bakan Fikri Işık, Ebso Meclis Toplantısına Konuk Oldu

    Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ege Bölgesi Sanayi Odası meclis toplantısına katıldı. Toplantıda İzmir’i yüksek teknoloji merkezi olarak görmek istediğini belirten Işık, “Türkiye olarak ise hedefimiz yüksek gelirli ülkeler arasına girmek” dedi. 2016 yılı sonunda 30 ya da 40 adet yerli otomobil üretileceğini belirten Işık, “2018 yılında yollara çıkacak olan yerli otomobilin tanıtımını yapacağız” diye konuştu.

    HEDEF YÜKSEK GELİR GRUBU ÜLKELERİ ARASINA GİRMEK

    Türkiye’nin 13 yılda çok büyük mesafe aldığını ifade eden Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Türkiye’nin en önemli hedefi yüksek gelir grubu ülkeleri aralarına girmek. Türkiye dünyanın önemli güç merkezlerinden biri olma durumunda. Türkiye’nin yeni bir başarıya daha ihtiyacı var. Başarılarımız geleceğe güvenle yürümek için bize özgüven sağlamıştır. 12 yıl önceki gibi özgüven eksiği bir ülke değil. Türkiye’nin ne yapılması gerektiği açısından bir bilgi eksikliği yok. Dün de yoktu. Türkiye’nin devlet tecrübesi ne zaman nerede ne yapılması gerektiği açısından ciddi bir tecrübeyi barındırıyor. Eksik olan gerekli kaynaktı. Seçimden yeni çıkmışız. Kimse bize bir şey söylemiyor. Kendimize güveniyoruz ve kendimizi bağlıyoruz. Artık dünyada çok ciddi bir yarış var. Kendi hikayemizin yazılması için zaman kaybına tahammül yok. seçimler arasında 5 aylık kayıp Türkiye’ye ciddi bir fatura çıkardı. En önemli alanda yapısal reformlar. Türkiye demokrasiyi daha güçlü hale getirme durumundadır. Yeni başarı öyküsü yazmanın iki tane alana ciddi yoğunlaşıyoruz. Üretimde katma değeri yüksek üretmeliyiz. İhracatımızdaki yüksek teknoloji oranı yüzde 4.1’dir. Her yıl 1 milyon genç çalışma hayatına katılıyor. Sadece yüksek teknoloji ile kalkınma derseniz evet ama istihdamı nasıl çözeceğiz. İşte burada çözüm yolumuz belli. Emek yoğunluğu olan sektörlerde katma değeri yüksek ürünler üreteceğiz. Teknoloji olarak ta düşük seviyesinden tam orta seviyesine yükseldik” dedi.

    “İZMİR’İ YÜKSEK TEKNOLOJİ MERKEZİ OLARAK GÖRMEK İSTİYORUZ”

    İzmir’in ciddi bir sıçrama yapması için imkanların sağlandığını belirten bakan Fikri Işık, “İzmir yüksek teknolojide 5. Bölge. Eğer OSB içinde yapılırsa 6. Bölge teşvikinden yararlanır. Bu teşvikten sonra yabancı firmalar da İzmir’den arsa alıp çalışmalarına başlamıştır. İzmir’de ne üretelim derdi yok. İzmir’in üretim yapılırken, havasını suyunu kirletilmeyen en az girdi ve en az atıkla üretim yapmalıyız. Bu teşvik sayesinde birçok fabrika kurulacağına inanıyoruz. Biz AK Parti iktidarı olarak İzmir’i yüksek teknolojinin merkezi olarak görmek istiyoruz. İzmir’de ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe ciddi bir çalışma yapmamız lazım. En önemli ihtiyaç nitelikli insan. Bu nitelikli insan İzmir’de çok iyi. İki adet İzmir’de hastane faaliyete girecek. Eğer bu hastaneler tıbbi cihazlarını yerli üretimden karşılarsa hem ülkemiz kazanacak hem de ihraç edecek. artık İzmir’i biz bu sektörlerde büyütmek istiyoruz. orta yüksek teknolojide de teşvik kapsamına almak istiyoruz. İzmir’in ciddi bir sıçrama yapmasına neden olacak” dedi.

    “2016 YILI SONUNDA 30 ARAÇLIK FİLO ÜRETMİŞ OLACAĞIZ”

    Türkiye’nin otomobil macerasının 1961’de Devrim ile değil, 1894 yılında 2. Abdülhamid ile başladığını belirten Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Abdülhamid kendisine gelen aracı kabul etmeyerek Amerika’ya geri gönderiyor ve Eskişehir’de araç üretimi için emir veriyor. O zamanki durumlar farklıydı ve 1961’de Devrim otomobili yapılıyor. 2 değil 4 araç üretildi. 2’si Ankara’ya gönderildi. O zamanlardaki en temel eksiklik siyasi eksiklik. O zamanki iktidar Türkiye için otomobil önemli deseydi şu an çok farklı olurdu. Günümüzde otomobilde tam bir paradigma yaşıyoruz. Türkiye’nin beş yıllık fırsat penceresi var. Sadece içten yanmalı motor üretmiyoruz. Bunun dışında her şey Türkiye’de üretilmiyor. Türkiye açısından üç noktada önemsiyoruz. Elbette Türkiye’nin bir markası olsun istiyoruz. Türkiye’nin aynı zamanda otomotiv yan sanayisinin tedarikçi durumdan çıkıp stratejik konuma geçsin istiyoruz. Eğer Türkiye bu teknolojik dönüşümü yaşamazsa her geçen gün zorlukla karşılaşacağız. Yerli otomobil aynı zamanda bizim için teknoloji geliştirme platformu. Bu sayede biz özel sektörün ARGE’sini de desteklemiş olacağız. İşte bu yüzden yerli otomobili çok iyi olacak. 22’sinde 4. Portatif hazır olacak. 2016 sonunda 30 ya da 40 araçlık filo üretmiş olacağız. Her türlü denemeler yapılacak. 2018’te ise piyasaya çıkacak aracın tanıtımını yapacağız. 2019 yılının sonuna kadar seri üretimi yapılacak” dedi.

    “YERLİ OTOMOBİLİ İZMİR’E BEKLİYORUZ”

    EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise, “Yapılmış olan yatırımlar ülkenin geleceği açısından son derece önemlidir. Gelecek açısından son derece önemli. TOKİ modelinin yanı sıra sanayiciler için arsa, makine için uzun süreli kredi desteğinin verilmesi de programa alındı. Anahtar teslimi fabrika kuracağımızı öğrendik. Enerji konusuyla ilgili jeneratör gibi beşinci bölge teşviklerine alındı. İzmir’de beşinci bölge teşviklerinden yararlanan bir şehir haline geldi. Bu da bölgemizin gelişimi açısından son derece önemli bir gelişme. Üretimi destekleyen her kararı gönülden alkışlıyoruz. Yerli üretime yönelik çalışmalarınızı takdirle izliyoruz. Otomotiv sektörünün kalbi Marmara’da atıyor. İzmir ise otomotiv yan sanayisinde yedek parça ve işlenmiş bitmiş ürün olarak çok büyük bilgi birikimine sahip tesisleri var. Lojistik adres ile birleştiğinde yerli otomobilin en doğru adresi bizce İzmir’dir. Uygun göreceğiniz yerde bize vereceğiniz müjdeyle bizler bu işi alır götürürüz. Yerli otomobili İzmir’e bekliyoruz” diye belirtti.

    “TÜRKİYE’DE SANAYİCİ ÇIRAK BULAMIYOR”

    Meslek lisesi mezunu bulamadıklarını belirten Yorgancılar, “Türkiye’de sanayici çırak bulamıyor. Sonra biz üretim yapmaya çalışıyoruz. Bu meslek liselerinin odalar birliğine devredip. Almanya modelini bu liselere uygulayalım. Her OSB’ye bir tane meslek lisesi yapma zorunluluğu getirilsin. Ama sonuç Alman ve Avustralya modeliyle nitelikle elemanlarının sektöre girmesi kolaylaşacak. Suriyeliler sistemin içinde kayıtsız çalışıyorlar. Kayıt altına alınması için düzenleme gerekiyor. Kadın istihdamın teşvik edilmesi yine çok önemli. üretim burada vergisi İstanbul’da. Bu sıkıntı da gözden kaçtığını düşünüyoruz” dedi.

  • Ebso Başkanından İşsizlik Sorunu İçin Yüzde 5 Büyüme Vurgusu

    Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, işsizlik sorununun çözümü için yüzde 5 ve üzerinde büyüme yakalanması gerektiğini belirtti.

    Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Ege Soğutma Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESSİAD)’nin ’Seçim Sonrası Ülkemizin Öncelikleri’ başlıklı konferansına konuk oldu. Türkiye’de üç büyük risk olduğunu ifade eden Yorgancılar, “Ülkemizin önünde güvenlik riski, ekonomik risk ve ayrışma riski olmak üzere üç büyük risk var. Bu riskleri bertaraf etmeli ve sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirmeliyiz” dedi.

    Türkiye’nin güçlü ekonomi için gerçekleştirdiği makro reformların başarısına değinen Yorgancılar, “Bu yapısal reformları destekleyecek bazı mikro reformları da bir an önce hayat geçirmeliyiz” diye konuştu. Genel işsizlik oranının yüzde 10.1, genç işsizlik oranının yüzde 18.3 olarak açıklandığını yıl sonu büyüme beklentisinin ise yüzde 2.8 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini ifade eden Yorgancılar, “Bu büyüme oranı ile işsizlik meselesini çözebilmemiz mümkün değil. İşsizlik sorunun çözümü için yüzde 5 ve üzeri, sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirmemiz gerek. Üretim yoksa kalkınmak hayaldir, üretim yoksa işsizliğe çözüm bulmak hayaldir” diye konuştu.

    “40 MİLYAR DOLARI BULABİLİR”

    ABD’nin Pasifik ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında imzalanması gündemde olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasına da değinen Yorgancılar, şunları söyledi: “Dünya milli gelirinin yüzde 47’si ve küresel doğrudan yatırımların da yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan bu sistemin dışında kalma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Böyle bir eşitsizlik olmaz. Serbest ticaret anlaşmaları geleceğimizi çok etkiliyor. Yapılan hesaplara göre ihracatta kaybımız 40 milyar doları bulabilir. G20 Zirvesi’nde gündeme gelen bu konu hükümetimizin en öncelikli konularından biri bu olacaktır diye tahmin ediyorum.”

    ESSİAD üyelerinin asgari ücretin bin 300 liraya yükseltilmesi ve işverene yükü ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Yorgancılar, şöyle konuştu: “Asgari ücretin yanı sıra kıdem tazminatı, zorunlu mesleklerin işverene yükü, taşeron sistemi ve esnek çalışma gibi konuları konuşmalıyız. Zira asgari ücret çalışma hayatındaki konulardan sadece bir tanesi. Zira sadece asgari ücrette yapılacak bir düzenleme yeterli olmayacaktır. O nedenle 3 Aralık’ta hükümetimizin yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile 3 Aralık’ta Ankara’da bir görüşmemiz olacak. Bu konularla ilgili düşüncelerimizi aktarma fırsatı bulacağım.”

    500 BİN LİRA DESTEK MÜJDESİ

    Ender Yorgancılar toplantıda, ESSİAD üyelerine bir de müjde verdi. Yorgancılar, TOBB’un ESSİAD öncülüğünde İzmir’de hayata geçirilecek olan Uluslararası Isıtma, Havalandırma İklimlendirme, Soğutma Akredite Test ve Analiz Laboratuvarı’na (EHİSLAB) 500 bin lira destek verme kararını açıkladı.

    Yorgancılar’ın müjdesini alkışlarla karşılayan ESSİAD Başkanı Hakan Semerci ise, sözlerini şöyle tamamladı: “Laboratuvar, yurt dışına giden test giderlerinin ülkemizde kalmasının yanı sıra bölgedeki tek laboratuvar olacağı için Orta Doğu, Balkanlar ve Orta Asya’da ihtiyaca yanıt verecek. Bu laboratuvar sayesinde sektör mensupları artık test için ürünlerini yurt dışına göndermek zorunda kalmayacak. Milyonlarca Euro ülkemizde kalırken, kendini daha da geliştirecek sektör firmaları, katma değerlerini artırarak Türkiye’ye daha çok döviz kazandıracak. Sektörün 20 yıllık hayali bu laboratuvarın hayata geçirilmesinde maddi ve manevi destekleriyle sürekli yanımızda olan EBSO Başkanı, TOBB Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar’a sektörüm adına teşekkür ediyorum.”

    Toplantının ardından ESSİAD Başkanı Hakan Semerci, toplantısı anısına EBSO Başkanı Ender Yorgancılar’a plaket verdi.

  • Ebso Başkanı Yorgancılar’dan ’Yenilebilir Enerjiye Teşvik’ Yorumu

    Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, türbin ve jeneratör imalatı ile rüzgar enerjisi üretiminde kullanılan kanat imalatı yatırımlarına yönelik teşvik düzenlemesinin Ege Bölgesi’ni yenilenebilir enerji üssü haline getirecek önemli bir adım olduğunu söyledi.

    Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gibi atılımların İzmir ve Ege Bölgesi’ne ciddi kazanımlar sağlayacağını belirtti. Yorgancılar, “Avrupa Birliği’nin yenilenebilir enerji ile ilgili çok önemli fonları bulunmaktadır. Bu karar ve söz konusu fonların da değerlendirilmesi ile Ege Bölgesi’nin yenilenebilir enerjinin üssü haline gelebileceği inancı içindeyiz” dedi.

    Bugüne kadar İzmir başta olmak üzere bölgede son yıllarda dikkat çekici gelişmeler yaşandığını, ciddi bir atıl potansiyelin mevcut olduğunu belirten Yorgancılar, bu potansiyelin doğru alanlarda kullanılması gerektiği yönünde talepleri olduğunu hatırlattı. Ender Yorgancılar, “Bu amaçla da teşvik sisteminin haksız rekabete neden olan maddelerinde değişiklik önerilerimizi her platformda ifade etmekteyiz. Ekonomi Bakanlığımızın bu hususta çalıştığını biliyor ve takibini yapıyoruz. Bizler, özellikle öncelikli yatırım alanı olarak belirlenen başlıkta İzmir’in aldığı payın çok az olduğunu ve bu alanda sektörel açıdan zenginleştirilmesini ifade etmiştik. Özellikle de, ’bölge farkı gözetilmeksizin tüm OSB’lerde, yenilenebilir enerji kaynaklı enerji üretim tesislerinde kullanılmak üzere, cihaz, makina ve teçhizat üretimi yapacak yerli ve yabancı yatırımlar öncelikli yatırımlar kapsamında teşvik edilmelidir’ şeklinde girişimlerimiz olmuştu” diye konuştu.

    RESMİ GAZETEDE YAYIMLANDI

    Beklenen müjdenin 19 Kasım 2015 tarihli Resmi Gazete’de, “Yenilenebilir enerji üretimine yönelik türbin ve jeneratör imalatı ile rüzgar enerjisi üretiminde kullanılan kanat imalatı yatırımlarının 5. Bölge desteklerine dahil edildiği” yönündeki düzenleme ile geldiğini ifade eden Yorgancılar, şöyle devam etti:

    “Geleceği belirleyecek sektörlerin başında gelen enerjide ithalatçı bir ülke olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarımızın etkin kullanımı ve bu tür yerli üretime ilişkin adımların atılmasını çok önemsiyor, emeği geçen herkese başta Ekonomi Bakanlığımıza ve hükümetimize, Ege Bölgesi Sanayi Odası adına teşekkürlerimi sunuyorum. Organize Sanayi Bölgelerimiz de tecrübe ve altyapıları ile bu yatırımlara hazırdır. 300 gün güneş gören bir kentte gönlümüzden geçen güneş enerjisi üretiminin de bu maddeye dahil edilmesidir.”

  • Ebso Başkanından Asgari Ücrete Farklı Yorum

    Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, asgari ücrette yapılacak artışın yöntemi, zamanlaması ve maliyetinin paylaşımı konusunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

    Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, askeri ücrete yapılacak zamla ilgili bir açıklama yaptı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de katma değerin en önemli kaynağının emek olduğunu ifade eden Yorgancılar, “Bu nedenle emek ücretine ilişkin düzenlemeler, gelir dağılımında önemli sonuç doğurmaktadır. Asgari ücrette net ile brüt arasında yaklaşık yüzde 50 oranında fark olmaktadır. Dolayısıyla asgari ücret çalışan için az, işveren için yüksektir. Biz işveren olarak elbetteki, asgari ücretin açlık sınırının çok altında kalması taraftarı değiliz; ancak, maliyetin tek taraflı karşılanmasını da adil bulmuyoruz” dedi.

    Asgari ücretin net bin 300 TL olmasının, brüt asgari ücretin bin 600 TL’ye yükselmesi anlamına geldiğini kaydeden Yorgancılar, şöyle konuştu:

    “Bu durumda asgari ücretli bir çalışanın işverene toplam maliyeti bin 915 TL’ye ulaşmaktadır. Bunun işveren açısından anlamı asgari ücretli çalışanın toplam maliyetinin yüzde 28 oranında artmasıdır. Diğer taraftan, asgari ücretteki artışın işverenler üzerine getireceği esas yük bin 300 TL’nin üzerinde fakat buna yakın ücret alan kıdemli-nitelikli çalışanlara yapılmak zorunda kalınacak ücret artışları yoluyla olacaktır. Dolayısıyla asgari ücretteki artışların getireceği ilave maliyeti devlet karşılamış bile olsa, bu yan kanaldan gelecek maliyet işverenler üzerinde çok ciddi bir yük oluşturacaktır. Bunun ücretler ve ürün maliyetinde yaratacağı artış yoluyla enflasyon ve ihracata yapacağı olumsuz etki dikkate alınmak durumundadır. O nedenle asgari ücrette yapılacak artışın yöntemi, zamanlaması ve maliyetinin paylaşılması konusu oldukça iyi değerlendirilmek durumundadır.”

    “İŞVERENİN MALİYETİ 437 TL CİVARINDA ARTMAKTADIR”

    EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, EBSO olarak yüzde 30’luk asgari ücret artışının işverene getirdiği maliyetin devlet tarafından üstlenilmesinin içinde bulunulan rekabet koşulları açısından en uygun alternatif olduğu görüşünde olduklarını belirtti.

    Asgari geçim indirimi dahil olmak koşuluyla, yüzde 30’luk artış sonrasında, asgari ücretin işverene maliyetinin yaklaşık 437 TL civarında arttığını belirten Yorgancılar, şöyle konuştu: “Söz konusu bu miktarın asgari ücretliler için işveren adına devlet tarafından karşılanması, işverenin yükünü hafifletirken, işçinin ücreti artmış olacaktır. Bununla birlikte diğer brüt ücretlerin bin 300 TL’lik kısmının vergiden muaf tutulması işveren üzerindeki yükü hafifletecektir.”

    Asgari ücretin bölgesel olarak tespit edilmesi hususunun da masaya yatırılmasında fayda olacağını anlatan Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet, asgari ücretin tüm yükünün işveren üzerinde kalması durumunda, işsizlik artabilecek, kayıt dışı istihdam artabilecek, küresel piyasalarda özellikle emek yoğun sektörlerde Türkiye’nin rekabet gücü azalabilecek, yerli yatırımcıların yurt dışına doğrudan yabancı yatırım çıkışı hızlanacak, emek-yoğun sektörlerde yabancı sermaye girişi yavaşlayabilecek. Hem talep hem de maliyet artışlarından besleneceğinden dolayı enflasyon ilave artış gösterebilecek, bu da geliri artan kesimlerin bu artışın bir kısmını enflasyona yedirmesine neden olacaktır.”