Etiket: Düşük

  • Kütahya Belediyesi’nde en düşük işçi maaşı 3 bin 200 TL

    Kütahya Belediyesi’nde en düşük işçi maaşı 3 bin 200 TL

    Kütahya Belediyesi’nde toplamda bin 200 işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi törenle imzalandı. İmzalanan sözleşmeyle Kütahya Belediyesi’nde en düşük asgari ücret 3 bin 200 TL oldu. Belediye Başkanı Prof. Dr. Alim Işık, sözleşmenin Türkiye’ye örnek olacak bir anlaşma olduğunu ifade etti.

    Hizmet İş Sendikası ile Kütahya Belediyesi arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi ile Kütahya Belediyesi, bölgesinde işçisine en iyi zammı veren belediyeler arasında yer aldı. İmzalanan iki yıllık toplu iş sözleşmesi ile Kütahya Belediyesi’nde en düşük çalışan maaşı 3 bin 200 Lira oldu.

    Belediye Başkanı Prof. Dr. Alim Işık’ın makamında Hizmet İş Sendikası Şube Başkanı Sabahattin Ödemiş, Hizmet İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Halil Özdemir, Mahalli İdareler İşveren Sendikası (MİS) Genel Sekreteri Mehmet Oruçöz, belediye başkan yardımcıları, sendika iş yeri temsilcileri ve işçilerin katıldığı imza töreninde ilk konuşmayı Şube Başkanı Ödemiş yaptı. Ödemiş, “Pandemi nedeniyle zorlu bir süreçten geçildiğini belirten Hizmet İş Sendikası Şube Başkanı Sabahattin Ödemiş Belediye Başkanı Prof. Dr. Alim Işık’ın verilen sözleri yerine getirdiğini söyledi. Şube Başkanı Ödemiş, “Güzel bir sözleşme imzaladık. Başkanımız hem kadrolular hem de doğrudan temindeki arkadaşlara güzel zamlar verildi. Türkiye’de imzalanan sayılı sözleşmelerden birisi oldu” dedi.

    “BAŞKAN IŞIK SIKINTILARIMIZI ÇÖZDÜ”

    Hizmet İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Halil Özdemir ise konuşmasında, Kütahya Belediye Başkanı’nın merhametli bir belediye başkan olduğunu söyledi. Genel Başkan Yardımcısı Özdemir, Işık’ın göreve geldiği günden bugüne kadar çalışanlara abi ve kardeş gibi davrandığını sendikaya karşı da sosyal ortak gibi davrandığını belirtti. Özdemir, “Hizmet İş Sendikamız kavgacı bir sendika değil. Biz işçiye ve işverene zarar vermeden masa başında hallederek uyumlu bir birliktelik ve kardeşlik içerisinde toplu iş sözleşmesi yapmaktan yana bir sendikayız. Şehrin görünmeyen kahramanları olarak siz işçi kardeşlerimiz hem belediye başkanına güveniyorsunuz, hem de sendikanıza güveniyorsunuz. Geçmiş dönemlerde bazı mağduriyetler yaşadınız. Ama Başkanımız göreve gelerek tüm dert ve sıkıntılarımıza el koyarak problemlerimizi çözdü. Başkanımıza ve belediyedeki yetkililere teşekkür ediyorum. Bizler bundan sonra daha fazla çalışacağız. Başkanımızın başını öne eğdirmeyeceğiz. Zaman göz etmeksizin Kütahya’ya hizmet edeceğiz. Sözleşmemiz işçilerimize, belediyemize ve sendikamıza hayırlı olsun” diye konuştu.

    “TÜRKİYE’DEKİ NADİR SÖZLEŞMELERDEN”

    Mahalli İdareler İşveren Sendikası (MİS) Genel Sekreteri Mehmet Oruçöz ise konuşmasında sendika olarak iki sloganlarının olduğunu dile getirdi. Oruçöz, “Alın terine saygı ve yetim hakkını korumak. Türkiye’nin ve belediyenin şartlarını çok iyi biliyoruz. Bizde hem başkanım hem de sizleri düşünerek bu sözleşmenin hazırlanmasına katkı sunduk. Çalışma performansının yükseleceği konusunda bu sözleşmenin şuana kadar yapmış olduğumuz sözleşmeler içerisinde çok nadir bir sözleşme olduğunu söylemek istiyorum. Sözleşmemiz hayırlı olsun” şeklinde konuştu.

    “KİMSEYE SENDİKA BASKISI YAPMADIK”

    Kütahya Belediye Başkanı Prof. Dr. Alim Işık, Kütahya Belediyesi’nde halen çalışan bin 115 şirket işçisi ve 41 kadrolu işçiden oluşan yaklaşık bin 200 kişilik çalışanın, evine götürecekleri helal ekmeğin anlaşması için ortaya koyulan yazılı sözleşmenin imza töreninde olduklarını söyledi. Toplu iş sözleşmesinin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür eden Başkan Işık, “ Belediye Başkanı olduktan sonra inancımın gereği olarak işçilerimizin sendikalı, belediyemizin de bu işten anlayan uzman işveren sendikası ile çalışması gerektiğine inandım. Çalışanlarımıza istediğiniz sendikaya üye olabilirsiniz ama mümkünse sendikalı olun dedim. Kimseye herhangi bir baskı yapmadan istediğiniz sendikaya üye oldunuz. Bizde belediye olarak tercihimizi MİS’den yana kullandık ve yetkili sendikamız siz olun dedik. İki sendika bir araya gelin ve Türkiye ve Kütahya’nın şartlarında ’işçileri mağdur etmeyelim’ dedik” ifadelerini kullandı.

    “BÖLGENİN EN MUTLU ÇALIŞANI KÜTAHYA BELEDİYESİ’NDE”

    Başkan Işık konuşmasının devamında, “Seçim öncesinde nasip olurda belediye başkanı olursam Kütahya Belediyesinin çalışanları bu bölgenin en mutlu çalışanları olacak demiştim. En zengin demedim. Çok para vereceğim de demedim. Şükrüler olsun bugün o noktaya geldik. Kimsenin ekmeği ile oynamadık. Kimseyi işten çıkartmadık. Aynı bölgede komşu belediyelerde yüzlerce kişi kapının önüne konulurken burada hiç kimsenin ekmeği ile oynamadık. Tek istediğimiz arkadaşlarımız çalışsın ve memleketimize hizmet edelim. Bizim dönemimizde çalışanlarımızın mutlu olabilmesi için önümüzdeki iki yıllık sözleşme döneminin doğru planlanması gerekiyordu. Türkiye’nin gerçekçi ve sözünün yerine getirilebileceği en yüksek zammı verebilecek noktaya geldik” şeklinde konuştu.

    “MAAŞ BİLE ÖDEMEYEMEZ DİYORLARDI”

    Seçim öncesinde siyasi rakiplerinin Kütahya Belediyesinin 3 ay sonra işçinin maaşını ödeyemeyecek durumda olacağını söylediklerini hatırlatan Başkan Işık konuşmasında “Geldiğimiz günden bugüne kadar siyasi rakiplerim ‘3 ay sonra bu Kütahya Belediyesi işçi maaşını ödeyemez’ diye dillendirirken, o günden bugüne her çalışanımızın maaşı günü gününe yattı. Bugüne kadar 90 farklı grupta eleman alımı yapılmış. Biz bunları 4 grupta topladık. 1. Grup’ta daha önce 5 ay 29 çalışıp daha sonra belediyemize katılan operatör ve benzeri çalışanlar yer aldı. 2. Grupta asfalt işçisinden çöp kamyonu sürücüsüne kadar saha çalışanlar, 3. Grupta aşçısından restorasyon işçisine kadar saha ve büro karışımı çalışanlar, 4. Grupta ise büro işçilerinden otopark görevlilerine kadar belediyemizde farklı unvanlarda çalışanları gruplandırdık. Eksiden olduğu gibi 90 farklı gruptan maaş ödemesi yapılmayacak. Sözleşmenin en önemli kısmı budur. 1. Grupta beş kişi, 2. Grupta 524 çalışan, 3. Grupta 261 kişi ve 4. Grupta ise 325 kişi çalışıyor” ifadelerine yer verdi.

    “YEVMİYELERDE ÖNEMLİ ARTIŞ OLDU”

    İşçilerin günlük yevmiyelerinde yapılan sözleşme ile önemli artışlar olduğuna değinen Başkan Işık, “Sözleşme öncesi dönemdeki net yevmiyeleri ve bundan sonraki 6’şar aylık dilimlerde ki zamları ise şu şekilde. 4. Gruptaki çalışanlarımız günlük yevmiyesi 102 TL’den 115 ve daha sonrasında 135 Lira, 3. Grupta çalışanlarımız ise mevcut yevmiyesi 107 liradan 120 Lira ve 140 lira olarak değişti. 2. Grupta çalışanlarımız ise günlük yevmiyesi 112 Liradan 125 ve daha sonraki altı aylık dönemlerde 145 lira olarak belirlendi. Son olarak ise 1. Gruptaki çalışanlarımız 148 lira olan yevmiyeleri 150 olarak belirlendi. Ayrıca çocuk yardımı 25 liradan 35 ve 40 lira diye devam ediyor. Alınan her hakkı artırarak verdik. Yakacak yardımı 30 liradan 35 lira olarak devam edecek, direksiyon primi, ikramiye, bayram yardımı, evlenme yardımı, askerlik yardımı, yemek yardımı taşıt yardımı, öğrenim yardımı ve ölüm yardımı gibi yardımları da uygun ve kademeli bir şekilde artırdık” dedi.

    “EN DÜŞÜK MAAŞ 3 BİN 200 TL OLDU”

    İmzalanan sözleşme ile birlikte en düşük işçi maaşının 3 bin 200 lira olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Prof. Dr. Alim Işık, “Sözleşme yürürlüğe girmeden önce belediyemiz çalışanlarımıza bürüt toplam maaş tutarı 5 milyon 111 bin 475 liraydı. Birinci altı ay sonunda yüzde 15 artarak 5 milyon 873 bin liraya çıktı. İkinci altı ayda, 6 milyon 465 bin liraya çıktı. Artış yüzde 26.46 oldu. Üçüncü altıncı ayda ise 6 milyon 721 bin liraya çıktı. Artış yüzde 31.47 oldu. Dördüncü altı ayın sonunda ise 5 milyon 111 bin liralık toplam maliyet 6 milyon 961 TL’ye çıkarak toplamda yüzde 36.2’lik artış sağladık. Hayırlı uğurlu olsun. Yıllık yüzde 20’ye yakın bir artış oldu. Bu sözleşme diğer belediyelere örnek olur. Kütahya Belediyesinde yapılan sözleşme ile en düşük asgari ücret yeni girmiş, hiç bir haklardan yararlanamayan arkadaşımız 3200 lira oldu” diye konuştu.

    “KİŞİLERİN DEĞİL BELEDİYENİN İŞÇİSİ OLUN”

    Belediye Başkanı Işık işçiler hitaben yaptığı hatırlatmada, işçilerin, kişilerin değil Kütahya Belediyesinin işçisi olmaları gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Başkan Işık, “Bugüne kadar bazı arkadaşlarımız bilerek yada bilmeyerek, severek yada sevemeyerek işine çok sarılmadığına şahit olduk. Sabır ettik. Sendikalarımızla anlaşalım, yeni dönemde arkadaşlarımıza açık ve net konuşalım dedik. Sözleşmemizde de ona göre hükümlerimizi koyduk. Çalışanın önünü açacağız. Ama çalışmayan, başka sahiplerle, hala geçmiş alışkanlıklarını bırakamadığı için bilerek yada bilmeyerek iş yavaşlatmaya giden arkadaşlarımız olursa anında gerekli tutanaklar tutularak ve işlemler yapılacak. Arkadaşlarımıza yolun açık olsun diyerek nerede çalışmak istersen çalış diyeceğiz. Her iki sendikamıza da emekleri için çok teşekkür ediyorum. Çalışanlarımıza ve Kütahya’ya hayırlı olsun diyorum. Bundan sonra mazeretimiz yok. Kütahya iş bekliyor, hepimizden hizmet bekliyor. Yılların birikmiş dertlerinin çözümünü bekliyor. Çalışmalarda katkıda bulunan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Katkıda bulunmadığı halde yine de belediyemizin işçisi unvanını taşıdığı için onlara da teşekkür ediyorum. Eski alışkanlıkları lütfen bırakalım. Hepimiz Kütahya Belediyesinin personeliyiz. Mesai saatlerinde ona göre davranmalıyız. 8 saatlik mesai içerisinde kişilerin değil, Kütahya Belediyesinin çalışanı olalım. Belediye başkanları dün vardı bugün yok. Bizde yarın olmayacağız. Ama sizler devam edeceksiniz. Ekmeğinizin sahibi Kütahya Belediyesi. Bu parayı cebimizden vermiyoruz. Kütahya’ya daha iyi hizmet etmeniz için kanunun verdiği yetkiyle 253 bin Kütahyalının hakkından veriyoruz. Daimi işçi kadrosunda yer alan 41 arkadaşımıza da birinci altı ayda yüzde 5, ikinci altı ayda yüzde 4 olmak üzere her iki yılda da yüzde 10ı yüzde 10 yaklaşık toplamda yüzde 20 zam verdik” ifadelerini kullandı.

  • Burkay: “Tek haneli enflasyon ve düşük faiz şartlarını oluşturmamız gerekiyor”

    Burkay: “Tek haneli enflasyon ve düşük faiz şartlarını oluşturmamız gerekiyor”

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, T. C. Merkez Bankası’nın piyasanın beklentileri doğrultusunda politika faizini 475 baz puan artırdığını belirterek, “Döviz kurunu karantinaya aldık. Ancak aşının tutması için acilen reform çalışmalarına başlamamız gerekiyor. İşletmelerimizin ve yatırımcımızın beklentisi tek haneli enflasyon ve düşük faiz koşullarının yeniden oluşturulması.” dedi.

    Merkez Bankası’nın bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) 10,25’ten yüzde 15’e yükseltmesini değerlendiren Başkan Burkay, alınan kararın hem piyasa beklentilerinin karşılanması hem de sadeleşmeye dair eğilimin netleşmesi açısından olumlu olduğunu söyledi. Ancak alınan kararın pandeminin oluşturduğu olağanüstü koşullarla mücadele edilen bir dönemde gerçekleştiğine işaret eden İbrahim Burkay, yüksek faiz ortamının üretim ve yatırım planlarına olumsuz yansıyacağını dile getirdi. Merkez Bankası’nın bundan sonraki süreçte parasal duruşun sıklığını ve enflasyonu etkileyen tüm unsurları dikkate alarak enflasyonda kalıcı düşüş sağlaması gerektiğini belirten BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, “Doğru para politikasıyla piyasanın beklentileri gerçekleşti. Fakat yolumuz uzun ve ekonomiyi yeni koşulları da göz önüne alarak güçlendirmemiz gerekiyor. Üretim ve yatırım planlarını faiz- enflasyon kıskacından hızla kurtarmalıyız.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında planlanan yeni seferberliğin iş dünyasının moral ve motivasyonunu diri tuttuğunu ifade eden İbrahim Burkay, şeffaflık ve öngörülebilirlik politikasıyla hedeflenen fiyat istikrarıyla birlikte Türk Lirası tasarrufunu artıracak hamlelerin radikal bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Başkan Burkay, “Döviz kurlarını karantiya aldık ama aşının tutması için reform çalışmalarını da hızla hayata geçirmeliyiz. İşletmelerimizin ve yatırımcımızın beklentisi, tek haneli enflasyon ve düşük faiz koşullarının yeniden oluşturulmasıdır.” ifadelerini kullandı.

  • Sinoplu arıcılar: “Bu yıl bal verimi düşük”

    Sinoplu arıcılar: “Bu yıl bal verimi düşük”

    Sinop’ta korona virüs salgını sonrası bal ve arı ürünlerine talep artarken arıcılar, bu yılki bal hasadından memnun olmadıklarını verimin düştüğünü söyledi.

    Sinop’ta Kovid-19 salgını sonrası insanlar virüse karşı bağışıklık sistemini güçlendiren etkili besin arayışına yönelirken bal ve arı ürünlerine talep artı. Sinoplu arıcılar çiçeklerden yeterince verim alamayan arıların bu yıl yeterince bal üretemediğini söyledi. Arıcılar bu yıl bal üretimde yaşanan düşüşü tarım arazilerinin yeterince işlenmemesine ve iklim koşullarına bağladı.

    Mertoğlu köyünde arıcılık yapan emekli öğretmen Hilmi Baş yağışların yetersiz olması ve tarım arazilerinin işlenmemesi nedeniyle çiçeklerin açmadığını, bu nedenle bal üretiminde her geçen yıl düşüş yaşadıklarını ifade etti.

    Dede mesleği olan arıcılıkla on yaşından beri uğraştığını söyleyen Baş, “Bal verimleri orta çok iyi değil. Burada 300’den fazla kovanım var sezon umduğumuz gibi olmuyor. Her yıl verim biraz daha da düşüyor. Ortalama kovan başına 4 buçuk 5 kiloya yakın kilo yakın bal adım 100 kovandan yaklaşık 450 kg bal aldım. Aslında 2 tondan fazla bal almamız gerekiyordu. Bu yıl verim umduğumuz gibi olmadı. Çünkü tarım faaliyetlerinin geriye gitmesi nedeniyle arazi işlenmiyor. Arazi işlemediği zaman ot büyümüyor. Ot büyümeyince çiçek olmuyor, çiçek olmayınca da arılar da verimi olmuyor. Bizim işimiz çiçeklere bağlı bu araziler işlenmediği zaman çiçeklenme de olmuyor. Bizim işimiz de çiçeklere bağlı. Havalar kurak gitti normalde bu mevsimde arı yeniden polen getirecek kışa mevcut artıracaktı. Bahara güçlü çıkacaktı. Bahara güçlü çıkınca güçlü arı güçlü bal yapacaktı. Şimdi hava şartları böyle olunca bunlar mümkün olmuyor. Bu yüzden arılara bizim şerbet ve polen desteği vermemiz gerekiyor polen desteğini de veremiyoruz. Çünkü yaş polen saklamamız gerekiyor onu da ileride yapmayı düşünüyorum” dedi.

    Arıcılık ve bal üreticiliği sektörünün her geçen yıl ivme kazandığını söyleyen Baş, “Burası benim arıları kışlama yerim asıl bal toplama yerim. Erfelek güven köyünde kestane alanında balları topluyorum. Haziranın ayına kadar akasya bitiyor akasya bitene kadar arı burada güçleniyor arı güçlenince Erfelek’e geçiyorum. Kestanelerden bal alacak arıları Erfelek’e taşıyorum. Arıcılık çok ivme kazandı. Son zamanlarda teknik bakımdan bize çok destek veren yenilikler oldu. Ben on yaşından beri babadan ve dededen kalma meslek olarak arı işiyle uğraşıyorum. Eğitimli biri olarak da çok kişiye önderlik ettim çevremizde çok öğrenci yetiştirdim” diye konuştu.

  • Prof. Dr. Çavuşoğlu: “Korona virüsün bilimsel olarak biyolojik silah olma ihtimali çok düşük”

    Prof. Dr. Çavuşoğlu: “Korona virüsün bilimsel olarak biyolojik silah olma ihtimali çok düşük”

    Korona virüsün biyolojik silah olma ihtimalinin çok düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Kültigin Çavuşoğlu, biyolojik silahların tedavileriyle birlikte üretildiğini ve kontrolden çıkmaları durumunda basit bir şekilde etkisiz hale getirildiklerini söyledi.

    Biyolojik silahlar, genetik mühendisliğiyle insan dışındaki canlılarda hastalık yaptığı ya da ölüme neden olduğu bilinen virüs veya bakterilerin genetik yapısı ile oynanarak insan hücrelerine tutunmasının sağlanmasıyla üretiliyor. Covid-19 ile ilgili ortaya atılan biyolojik silah söylemlerine açıklık getiren Giresun Üniversitesi Genetik ve Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kültigin Çavuşoğlu, bu ihtimalin çok düşük olduğunu belirtti. Çavuşoğlu, “Covid-19’un genetik yapısına baktığımızda yüzde 70 oranında yarasalardaki korona virüsle benzerlik gösterdiği bildirilmektedir. Geriye kalan yüzde 30’luk fark bile biyolojik silah için oldukça yeterli bir orandır. Ancak bu farklılık Covid-19’un biyolojik silah olduğu anlamına gelmemektedir. Bu farklılık Covid-19’un zaman içerisinde doğada kendiliğinden meydana gelen mutasyonlardan kaynaklanmış olabilir. Virüslere mutlaka insan eli ile bir müdahale yapılıp yapılmadığına ancak laboratuvar ortamında ayrıntılı olarak yapılacak analizler sonrasında karar verilebilir” dedi.

    Biyolojik silah üretiminde mikroorganizmaların genetik yapısında az miktarda değişiklik yapılmasının yeterli olabileceğini belirten Çavuşoğlu, “Biyolojik silahlar genetik mühendisliğiyle üretilmektedir. İnsan dışındaki canlılarda hastalık yaptığı ya da ölüme neden olduğu bilinen bir bakteri veya virüsün genetik yapısı ile oynanarak insan hücrelerine tutunmasını sağlayarak biyolojik silah haline dönüştürülebilir. Fakat biyolojik silahlar, kullanımında beklenmedik bir durum oluşması halinde basit bir şekilde etkisiz hale getirilebilen organizmalardır. Şimdi diyelim ki Covid-19 biyolojik silah olarak üretilmişti fakat beklenmedik bir durum oluştu, peki bu virüsü basitçe etkisiz hale getirebilecek bir tedavi halihazırda mevcut mu? Hayır. O zaman bu durum tanımdaki bilimsel kriterlere uymuyor. Çünkü biyolojik bir silah mutlaka tedavisi ile birlikte eş zamanlı geliştirilir” diye konuştu.

    Covid-19’un en çok etkilediği ülkelerin gelişmiş ülkeler olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Bugün vatandaşımıza ‘Covid-19’u kim üretmiştir?’ şeklinde bir soru yöneltmiş olsak, büyük ihtimalle ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Çin cevabını almamız muhtemeldir. Fakat bu ülkelere baktığımızda günlük vaka ve ölüm sayılarında ABD’nin 1, Fransa’nın 4, Almanya’nın 5, İngiltere’nin 6 ve Çin’in 7. sırada yer aldıklarını görmekteyiz. Kaldı ki bu ülkelerden ABD Başkanı Donald Trump ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un da bu hastalığa yakalandığını ve özellikle Johnson’un günlerce yoğun bakımda kaldığını da unutmamak gerekir. Covid-19 biyolojik silahsa, bunu üreten ülkeler bu silahı kendi halklarına ve hatta devlet başkanlarına yöneltebilirler mi? Bu durumda biyolojik silahın bilimsel tanımı ile tezat teşkil etmektedir” dedi.

    Prof. Dr. Kültigin Çavuşoğlu, Covid-19’un insanoğlunun doğayı tahrip etmesi sonucunda yarasalarda bulunan korona virüslerin doğal yolla mutasyona uğraması ile insanlarda bulaşıcılığı ve hastalık yapma özelliği daha da artan yeni bir virüs olduğunu belirtti.

  • Güler: “Düşük fiyata akaryakıt satan istasyonlardan şüphe edilmeli”

    Güler: “Düşük fiyata akaryakıt satan istasyonlardan şüphe edilmeli”

    SAMSUN (İHA) – Petrol Ürünleri İşverenleri Sendikası (PÜİS) Samsun Şube Başkanı Zafer Güler, kurumsal sorumluluğu olan firmaların akaryakıt fiyatlarına göre çok düşük fiyatlarda akaryakıt satan istasyonlardan şüphe edilmesi gerektiğini söyledi.

    Akaryakıt dolandırıcılığı ve kaçakçılığı konusunda büyük bir gerileme yaşandığına dikkat çeken Zafer Güler, önemli açıklamalarda bulundu. Sürekli artan akaryakıt fiyatlarına değinen Zafer Güler, “Önceden akaryakıt fiyatlarında indirim ve artış haberleri peş peşe geliyordu. Son zamanlarda ise zam haberleri art arda gelmeye başladı. Bunun sebebi de artan döviz fiyatları. Devlet de bazen zamları sübvanse ediyor ve pompaya yansıtmıyordu. Şu anda sübvanse olmadığı için zamlar direkt pompaya yansıyor. LPG’de de üretim fazla olunca fiyatlar düşmüştü. Fiyatlar tabana çekilince dağıtım şirketleri anlaşarak üretimi kıstılar. Bu da LPG fiyatlarının artmasına neden oldu” dedi.

    “Şüphe edilmeli”

    Piyasanın çok altında akaryakıt satan firmalara da değinen Güler, şunları söyledi:

    “Kaçak oranı eskiye oranla biraz daha azaldı. Devletimiz işi çok sıkı tutuyor. Kontroller oldukça çoğaldı. Kaçak akaryakıt tamamen devletin hazinesinden alınan para. Burada önemli olan devleti temsil eden yetkililerin işin üzerine biraz daha düşmesidir. Kaçak akaryakıtta kazanan, merdiven altı kayıt dışı ticaret yapanlar oluyor. Kaybeden ise direkt devlet oluyor. Akaryakıt istasyonlarının karı 45 kuruştur. 45 kuruş da dağıtıcı kar alıyor. Eğer istasyoncu hiçbir yatırım almıyorsa en az 50-60 kuruş iskonto yapabilir. Geri kalanı da kendini ayakta tutmak için kullanacak. Kurumsal firmaların akaryakıt fiyatlarına bakmak lazım. Kurumsal firmalar akaryakıtı piyasanın altında satamıyorsa diğer firmaların da bunu düşük fiyatlarda satmamaları lazım. Kurumsal sorumluluğu olan firmaların fiyatlarına göre düşük fiyatta akaryakıt satan istasyonlardan şüphe edilmesi gerekiyor.”